Türk Kardiyol Dem Ar~ /997; 25: 188-192
Akut Miyokard Infarktüsü . Sonrasında Gelişen
Bir Pulmoner Emboli Olgusu
Dr. Cem NAZLI, Dr. Ozan KINAY, Dr. Ahmet
TAŞTAN,Dr. Batuhan TAMCI, Doç. Dr. Ömer KOZAN
Dokuz Eyliil Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı,
ÖZET
Pulmoner emboli (PE) akut miyokard infarktiisiiniin (AM!) nadir fakat oldukça fatal bir komplikasyonudur.
Diğer nedenlere bağlı gelişen pulmoner embolilerde oldu-
ğu gibi bu tip olgularda da trombolitik ajaniann kullaml-
ması en etkili tedavi yöntemidir. Bu yazıda AM! sonrası gelişen bir pulmoner emboli olgusu sunulmaktadır. Klinik ve ekokardiyografik bulgulanyla pulmoner emboli olduğu diişiiniilen olguda kesin lGili ventilasyon -pe1jiizyon sin- rigrafisi ile konularak trombolitik tedavi uygulanmıştır.
Tedavi sonrasında lıasta/11/I klinik ve velilifasyon -peıfiiz
yon sintigrafisi bulgulannda belirgin diizelmeler gözle/I-
miştir. Bu olgu sum1mu ile trombolitik tedavinin pulmoner embolinin en etkili giincel tedavi şekli olduğu bir kez daha
vurgulanmaktadır.
Analı/ar kelime/er: Aklll pulmoner emboli, akut miyo- kard infarktiisii, trombolitik tedavi, ı·entilasyon peıfiizyon
sintigrafisi
Akut miyokad enfarktüsünde görülen pulmoner em- bolilerin hemen hemen hepsi alt ekstremile de
rin ventrombozlarından kaynaklanır.
Çok
nadir sağventri- küldeki enfarkt
sahasında oluşanmurat trombuslar- dan kaynaklanabilir
(1).AMI'da derin ven trombozu- nun
prevalansı% 12 - 38'dir.
Genişsaha kaplayan
infarkıüstü hastalar
a (özellikle
yaygınön yüz MI'da), AMI
sonrasıkonjestif kalp
yetmezliğigeli-
şenler
ve immobilizasyon süresi
uzamışhastalarda
risk daha yüksektir (2,3).Geçmiş yıllarda
AMI
sonrasıpulmoner embolinin
prevalansı
%
10-ı5, fatal
pulmoner embolinin ise %3-6 olarak
bildirilmiştir (4).Ancak son
yıllarda has-taların
erken mobilizasyonu, profilaktik antikoagü-
lan kullanılmasıve AMI'a
bağlıkonjestif kalp yet-
mezliğinin uygun tedavi edilmesi
sayesi
nelepulmo-
ner emboliler AMI'a bağlıölüm
terin%l'inden daha
azına neden olmaktadır (5).
Alındığı tarih: 20 Kasım I
996,
revizyoıı4
Şubat 1997Yazışma
adresi: Dr. Cem
NazlıEv: Mustafa Bey Cad. No:
12/6 35220 Alsancak/Izmir Tel: 0-232 422
18 85
)ş:
Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim
Dalı, İnciraltı,!zmir Tel: 0-232 259 59 59
-2577
OLGU
BİLDİRİMİDaha önceden herhangi bir kareliyak
yakınmasıolmayan.
öyküsünde
yalnızca4 ay önce
sağayakta
ağrı, şişlik. kızarıklık
ve
ısı arıışı şeklinde başlayıp sağalt
ekstrenıiıeye yayılan geçirilmişyüzeyel tromboflebit bulunan, 70
yaşındaki erkek
hastanınilk olarak hastanemize
başvurınadan yaklaşık yarınısaat önce
şiddetli göğüs ağırısıve
sonrasında ani
bayılınası olmuş.Bu
sıradahasta bir kafa
travması geçirmişve
yakınları trafındanacil servise
getirilmişti.Hastanın
burada
yapılanilk muayenesinde bilinci
kapalı.nabız
40/clk, sistolik kan
basıncı60 mmHg olarak bulun- du.
Sağfrontal bölgeele
yaklaşık2 cm
uzunluğundabir la- serasyon ve küçük hematom
saptandı.EKG'de total AV blok, 02, 03 , aVF'de QS
dalgası Vl!ST
elevasyonları,
DI, aVL'de ST çökmesiveT
ncgatil"liği.V
1-V4'cle R fakirliği. sağderi vasyon
larda akut
sağventri- kül enfarktüsünü gösteren ST yükselmeleri
saptandı.La- boratuar tetkiklerincle CK: 465, LOH: 630. SGOT: 60 ola- rak bulundu.
Hastaya geçici
paceınaker takılımısı sonrasındakan
basıncı
90/60 mmHg'a yükseldi. Ancak hastada ka fa
travmasıöyküsü
bulunmasınedeniyle
ıroıııbolitiktedavi vcrilcmc- di,
yalnızcaIV heparin tedavi si
başlandı. Hastanınkoroner
yoğun bakınıdaki
izleminele ritmin
in normalsiniis ritm ine dönmesine
rağmenkan
basıncıölçümlerin in 70-X O 1 40 -
50ınmHgcivarında seyreımesi.
satlik idrar
çıkı~ının 20cc/saaı'in altına düşmesi, akciğerbazaller inde krepitan rallerin ortaya
çıkmasıve hastada
ıaşipne. orıopneninge-
lişmesi
üzerine sol kalp
yetmezliğine bağlıkardiyojenik
şoka gidiş olduğu düşünüldü.
Bu
sırada bakılanarteryel kan
gazları pOı: 88ınmHg, pCOı: 36ınınHg.Sat.
Oı: %92 olarak ölçüldü. Hastada
sağ venırikül tutulumunun daol-
duğu
göz önüne
alınarak uygun sıvı-diürelikve pozitif inetrepik destek
tedavisinin planlanınası amacıylaSwan Ganz kateteri
takıldı. Sağatrium ortalama
basıncınınll
mmHg, pulmoner arter sistel ik
basıncının43mmHg,
pulmoner arter ortalama
basıncının28mmHg, pulmoner kapiller kama
basıncının(PCWP) 20 mmHg olarak ölçiii-
ınesi
üzerine sol
venırikül yetmezliğinindaha ön planda
olduğu düşünülerek
dopamin. dobutamin infiizyonuna
ba~landı.
Bu elestek tedavisi ile
hastanınhemodinamik
durıımu
düzeldi, kalp
yetmezliği bulgularıgiderek kaybo
ldu.Daha sonraki izleminele klinik ve viıal bulguları
stabil scy- retti,
göğüs ağrısı tekrarlamadı.Bu arada
hastanın yaıışından itibaren heparin
1250Ü/saat downda IV infiizyon ~eklinde
başlandı. İkincigünde
bakılanaPTT: 53sn. iiçiincii günele
bakılanaPTT: 65sn olarak gelmesi Uzerine 3 giinliik
IV heparin tedavisi tamamlanarak fraksiparin 0,6 ml 2 x1 (SC) ile profilaktik tedaviye geçildi.
Ancak
yatışınınclörcliincü gününde hastada giderek artan
C. Nazlı ve ark.: Ak lll Mi yokord İnforktiisii Sonrasmdo Gelişen Bir Pulmoner Emboli Olgusu
taşikardi, taşipne, dispne ve göğüste sıkıntı hissi başladı.
Fizik bakısında ekspiriyum uzaması, her iki akciğer saha-
sında ronküsler, sağ akciğer bazalinde tuber su If ve krepi- tan raller saptandı. Bu arada hastanın kan basıncı giderek
düşmeye ve periferik nabızları fiiliform olarak alınmaya başlandı. Pulmoner arter ortalama basıncı 35mmHg, sisto- lik basıncı 57mmHg, PCWP 16 mmHg olarak ölçüldü.
Hastaya 100-150cc/saat şeklinde serum fizyolojik infüzyo- nu yapılmasına rağmen kan basıncında yükselme olmama-
sı üzerine dopamin, dobutamin tedavisine yeniden başlan
dı ancak bu sefer yanıt alınamadı. Hastanın EKG'sinde rit- minin zaman zaman atrial fibrilasyona girip çıkınası dışın
da yeni bir değişiklik saptanmadı. Kardiyak enzimlerinde yeni bir yükselme olmadı.
Hastanın oksijen inhalasyonundan ayrıldıktan yaklaşık 10 dakika sonra alınan arteriyel kan gazı örneğinde pH: 7,55,
pOı: 51,7mmHg, pCOı: 27 ,8mmHg, Sat. O ı: % 91, HC03:
24,3ınEq olarak ölçüldü ve diğer kan gazı takiplerinde de sürekli hipoksi ve hipokapni saptandı. Çekilen PA akciğer
grafisinde (Şekil ı) kardiyotorasik oran artmış, bilateral bronkovasküler gölgeleome artmış, sağ pulmoner arter di- Iate görünümde, sol orta ve alt zonda ve sağ alt zonda non- homojen dansite arıışı mevcuttu. Lateral grafide pulmoner arterde belirgin dilatasyon ve multipl nonhomojen dansite
artışları saptandı.
Kareliyak fonksiyonların değerlendirilmesi amacıyla Accu- son I 28 ve 5 MgHz'lik prob kullanılarak yapılan ekokardi- yografisinde (EKO): EF: % 42, sol ventrikül inferior ve posterior duvarlarda ağır hipokinezi, eliiate ve hipokinetik
sağ yapılar, pulmoner arter dilatasyonu (çapı: 2,5 cm), 2°
triküspid yetmezliği, hafif pulmoner yetmezliği ve hepatik venlerde dilatasyon gözlendi. Pulmoner yarter ortalama
basıncı 40ınmHg, peak sistolik basıncı 68mmHg olarak öl- çüldü.
Hasta, bu klinik tablo ortaya çıktıktan yaklaşık 24 saat sonra ventilasyon-perfüzyon sinıigrafisi ile değerlendiril
di. I mCi Tc99m MAA (IV) verildikten sonra alınan akci-
ğer perfüzyon görlintlilerinde, her iki akciğerde multipl
Şekil l. Hastanın ıroıııbolitik tedavi öncesinde çekilen P-A Akci-
ğer grafisinde sağ pulmoner arterin ileri derecede eliiate olduğu
gözleniyor.
502177AKCIGER SAHAP KUCUKAKBU~UT
ı Dec 1995 el 9:~8
502177AKCIGER SAHAP KUCUKAKBU~UT
PEPF ~>C 2 ~ Dec 1995 ol 16:20
9 EY~U~
R~AT
A
9 EY~ı
R ~AT
B
Şekil 2. Hastanın troınbolitik tedavi öncesinde sağ lateral poıda
çekilen perfüzyon siııtigrafisindeki defektierin (A}, troıııbolitik te- davi sonrasında aynı pozda çekilen perfüzyon siııtigrafisinde bü- yük ölçüde düzeldiği gözleniyor (B).
segmenter ve subsegmenter perfüzyon defektieri izlendi
(Şekil 2,3). 4mCi Tc99m DTPA inhale eııirilerek alınan
görüntülerde ise perfüzyon defektieri izlenen alanların
ventile olduğu saptandı. Her iki akciğerdeki multipl per- füzyon defektierinin inhalasyon sintigrafisinde ınisınatch
özellik göstermesi nedeniyle hastada yüksek olasılıki ı pul- moner emboli olduğu düşünüldü.
Bunun üzerine hastaya trombolitik tedavi başlanmasına
karar verildi ancak son bir hafta içinde kafa travması öy-
Tiirk Kardiyol Dem Arş /997; 25: 188-192
502177~KCIGER S~H~P KUCUK~KBULUT
TC ~KC 1 Oac 1995 ot 9:48
502177~KCIGER S~H~P KUCUK~KBULUT
PEPF ~VC 2 4 Ooc 1995 ot 16:20
9 EV
LL~T
A
9 EVLI L L~T
B
Şekil 3. Hastanın tromboliıik tedavi öncesinde sol lateral pozda çekilen pcrfilzyon sintigrafisindcki defektierin (A), trombolitik te- davi sonrasında aynı pozda çekilen perfüzyon sintigrafisinde bü- yük ölçüde düzeldiği gözleniyor (B).
küsü
olması nedeniyle ırombolitik tedavi öncesinde beyin tornagrafisi (BT) çekildi. BT'nin normal bulunmasıüzeri- ne hastaya
sıreptokinazönce 250.000 Ü 30 dakika içinde, daha sonra saatte IOO.OOOÜ olacak
şekilde24 saat boyun- ca infüze edildi. Toplam 2.650.000Ü streptokinaz uygu-
landı. Tromboliti
k tedavi
esnasında herhangi bir kanamakomplikasyonu meydana gelmedi. Tedavi
sonrasındahas- tada belirgin klinik ve hemodinamik düzelme gözlendi.
Kan
basıncıyükselerek normal seviyelere geldi,
hastanıntaşikardisi, taşipnesi
ve disp nesi
azaldı.Ronküsleri
kay-boldu. Arteriyel kan
gazıincelemelerindeki hipoksi ve hi- pokapnisi düzeldi.
Bu arada trombolitik
tedavi bitiminden 2gün sonra
yapılan kontrol
akciğerperfüzyon sintigrafisinde,
hastanınilk perfüzyon sintigrafisinde izlenen multipl perfüzyon de- fektlerinde büyük oranda reperfüzyon
gözlendiği sapıandı (Şekil2,3). Trombolitik tedavi bitiminden sonra heparin infüzyonuna
başlandıve aPTT kontrolün 2-2,5
katıolacak
şekilde
heparin dozu
ayarlandı.Heparin tedavi
sinin üçün-cü gününde tedaviye coumadin de eklenerek hepari n onun- cu günde kesildi ve
yalnızcoumadin ile idame tedavisine geçildi.
Hastanınklinik durumunun düzelmesi üzerine me- dikal tedavisi düzenlenerek taburcu edildi.
TARTIŞMA
AMI
sonrasında gelişenpu lmoner emboli nad ir gö- rülen bir klinik tablo
olmasına rağmenkalp ve akci-
ğer
sistemlerini etkil eyen iki
ağır hastalığınbir
liktebulunması
nedeniy le fatalite
sioldu kça
yüksek birdurumdur. AMI
sonrasındapulmoner emboli
gelişmesine yol açan
birtakımpredispozan faktörler va r-
dır.
Bizim olgumuzcia da
hastanınklin ik durumu ne- deniyle mobilizasyonunun gecikmesi, AMT
sonrasında kalp
yetmezliğinin gelişmiş olması, sağventrikül
infarktüsünün
olmasıve 4 ay ö nce
geçirilmişbir yü- zeyel tromboflebit öyküsünün
olmasıgibi bir çok predispoza n faktörün birarada
bulunması, hastanınuygun profilaktik antikoagülan tedav iyi
almışolma-
sına rağmen,
pulmoner emboli
gelişmesineneden o l-
muştur.
AMI
sonrasıgörülen pulmoner emboli
lerde de tanıve tedavi
diğernedenlere
bağlıpulmone r embo
liler-de
olduğugibidir.
Tanıdakli nik bu lgular,
akciğerfilmleri, arteriyel kan
gazıincelemeleri
yararlıol-
makla birlikte bugün iç
in en değerliyöntem venti
las-yon - perfüzyon s intigrafileridir. Pulmone r em boli- nin en çok
karıştığı hastalıkların başındakalp yet-
mezliği
gelmektedir. Ekokardiyografi sol ventrikül
fonksiyonlarını
ortaya koyarak
ayıncı tanıya yardımcı olduğu
gibi dilate ve hipakinetik bir
sağventrikül, triküspid
yetmezliği,pulmoner arter
dilaıasyonu,ha- fif veya orta derecede
artmışbir pulmoner arter ba-
sıncı
gibi pulmoner embolinin
tanısınada
yardımcıolacak
değerlibulgu
lar verir.Swan Ganz kateteri ile PCWP ölçülmesi de
ayıncı tanıda yararlıdır.Kalp
yetmezliğinde
PCWP yüksek
bulunurken pulmoner emboliele normal
sınırlardaveya hafif
azalmıştır.Ancak bizim
vakamızda olduğugibi pulmoner e m-
boli ve kalp
yetmezliğininberaber
bulunduğuolgu-
C. Nazlı ve ark.: Akut Mi yokard İnfarkriisii Sonrasında Gelişen Bir Pulmoner Emboli Olgusu
larda EKO ve PCWP ölçümleri
ayıncı tanıdayeter- siz
kalır.Özellikle uygun
tedaviye rağmendüzcime- yen kalp
yetmezliği olgularındapulmoner emboli, ventilasyon - perfüzyon sintigrafileri
yapılarak ayırdedilmelidir.
Pulmoner embolide ölüm nedeni genelde akut
sağkalp
yetmezliğinden dolayıdır.Son 30
yıldanbu ya- na pulmoner emboli tedavisi
değişınediğigibi pul- moner emboliye
bağlıfatalite
oranıda
düşmemiştir.Bunun nedeni sadece antikoagülan tedaviye
dayanılarak
gerektiğikadar trombolitik tedavi uygulanma-
masıolabilir.
ÖrneğinAmerika
BirleşikDevletlerin- de pulmoner embo
li vakalarınınancak % lO'und a trombolitik tedavi
uygulanmaktadır(6).
Pulmoner embolide
sağventriküler
basınçlardakiar-
tış,
sol ventrikül diastolik dolumu ve end diastolik volüroünde azalmaya ve sonuçta kardiyojenik
şokayol açar. Trombolitik tedavi, pulmoner kan
akımındaki obstrüksiyonu açarak pulmoner arter
basıncını düşürür, sağventrikül disfonksiyonunu ve kardiyoje- nik
şokugeri döndürür. Böylece pulmoner emboli- nin mortalitesini
düşürür (7).Majör pulmoner embolisi olan ve sadece antikoagü- lan teda vi alan hastalarda
pıhtıtamamen eriyemez Trombüsün tamame n e
ritilmesi pulmoner doku per-füzyonunu
artırırve uzu
n dönemde kronik pulmonerhiper .tansiyon
gelişınesiniengeller.
Ayrıca troınbolitik tedavi pelvik veya derin bacak venlerindeki pul- moner embolinin esas
kaynağıolan trombüsü erite- rek reküren pulmoner emboliyi ön
ler.
Troınbolitiktedavinin trombüsü çabucak eritmesi sayesinde böl- gede daha fazla
troınbositbi
rikmesi ve bunlardan sa-lınan
serotonin ve
tromboksan Aı'ye bağlıbronko- konstriksiyon ve vazokonst
riksiyon da engellenir.Bu konuda ilk
yapılan çalışmalardanUrokinase Pul- monary Embolism (UPET)
çalışmasında,ürok
inazTablo 1. FDA tarafından önerilen trombolitik tedavi proto- kolleri:
Streptokinaz
rt-PA
Ürokinaz
25.000İÜ IV,
30 dk içinde, yükleme dozu olarak
Daha sonra
I00.000
İÜ/saaı şeklinde24 sa- at boyunca infüzyon
ıoo m
g
IV,2 saatlik infüzyon
şeklinde4400
İÜ!kg(10 dakika içinde), yükleme do-
zu
olarak
Daha sonra 4400
İÜ/kg/saat şeklinde 12-24 saat boyunca infüzyon
ve
ardındanh!!parin
kullanımıile tek
başınaheparin
kullanımı karşılaştırınış
ve
ürokinazın pıhtıyıdaha çabuk
erittiğive
şoku düzelttiği gözlenıneklebirlikte mortalitede ve reküren PE'yi önle mede
sağlanan azalmanınistatistiki anlam
taşımadığı bulunmuştur(8). Daha sonra
yapılanUrokinase-Streptokinase PE trial
çalışmasındaise her iki trombolitik
ajanın kısave uzun dönemde, heparine oranla belirgin olarak daha fazla yarar
sağladıkları gösterilmiştir (9).Sek- senli
yıllarda rt-PA'nın (recoınbinanttissue plazmi- nogen aktivator)
bulunmasıile pulmoner embolideki
kullanımı
da
araştırılmıştır.Meyer ve
arkadaşlarıta-
rafından yapılan, rt-PA'nın
(lOOmg, 2 saatlik IV in- füzyon) ürokinaz (4400Ü/kg IV bolus, daha sonra 4400Ü/kg/saat dozunda 12 saat IV infüzyon) ilc kar-
şılaştırıldığı
çok merkezli, çift-kör bir
çalışınadaher iki
ajanınpulmoner emboli
sonrasındatotal pulmo- ner
rezisıansıbenzer oranlarda
düşürdüklerigösteril-
miştir
(10). Goldhaber ve
arkadaşları tarafından yapılan,
rt-PA'nın aynıdoz ve süre içerisinde,
ürokinazınise yine
aynıdozlarda ancak bu sefer 24 saatlik in- fü zyon
şeklinde verildiği başkabir
çalışınadada 24 saat sonunda iki grup
arasındasinligrafik düzelme
bakımından
fark
olmadığı bildirilmiştir (ı ıl.Pros pective Investigation of
Pulınonary EmbolisınDiagnosis (PIOPED)
çalışmasında(1 2), sadece hcpa- rinle tedavi edilenlerde ilk 2 hafta içindeki öl
üm ora-nı
% 1 O'dur.
Troınbolitiktedavi alan
larda ise bu oran% 2,5'tir. Bir
yıllıkmortalitenin ise sadece antikaa- gü
lan tedavi alanlarda%19 ike n, trombolitik tedav i alanla
rda% 9'a
düştüğü bulunmuştur.Hemodinamik durumu bozuk pulmoner e mboli
olguları, sağventri- kül disfonksiyonu EKO ile
gösterilmişhastalar (1
3),anatomik olarak büyük bir
alanıkaplayan pulmoner embolisi ve
yaygınderin ven
tronıbozuolan vakalar- da ve özellikle bizim olgumuzdaki gibi
ağırkareliyak fonksiyon
bozukluğuzemininde
gelişenpulmoner embol
ilerele mutlaka tronıbolitiktedavi uygulanma-
lıdır. {6,14,15,ı6).
Trombolitik tedav
ide, streptokinaz, rtPA ve Urokina-zın kullanınıları
FDA
tarafından onaylanmıştır(Tab-
lo 1) (6,1 1). Bu üç
tedavi rejimindeele
tronıboliıikajanlar sabit veya vücut
ağırlığınagöre
ayarlanmışdozlarda
kullanımları önerildiğindeninfüzyon
sırasında herh
angi bi
rlaboratuar testi takibine gerek
yoktur (6). Akut MI ile has taneye
başvuranve strep-
tokinaz uygulanan hastalarda ise izlemelepulmoner
emboli
geliştiği takdirde rtPA uygulanabilir.Türk Kardiyol Dern Arş 1997; 25: 188-/92
Bu
ilaçlarınperiferik IV yolla veya pulmoner artere infüzyon yoluyla verilm ele ri
arasındaetkinlik
bakımından
bir fark yoktur.
Versıraeteve
arkadaşlanta-
rafından yapılan
randamiz e bir
çalışmada,pumoner e mbolini n pulmoner anjiografi ile dökümante edild i-
ği
hastalarda
rt-PA'nınperiferik intravenöz ve lokal pulmoner arteryel infüzy on
şeklinde kullanımları arasındatromboliz
oranlarıve kanama komplikas-
yonları bakımından
fark
bulunmamıştır (17),Trombolitik te davinin, akut miyokard enfaktüsünde- kinin aksine,
semptomların başlangıcındanI 5 gün
sonrasına
kadar veril mesinin bile tedavide etkili ola-
cağı gösterilmiştir.
Pulmoner embolide trombolitik tedav i
esnasında heparİn kullanılmamalıdır.Trom-
bolitİk
tedavi bittikten sonra aPTI kontrolü
yapılmalı
ve aPTI 80sn'in
altına düştüktensonra, yükleme dozu
yapılmadan, heparİninfüzyonuna
başlanmalıdır (6).
KAYNAKLAR
1. Braunwald E: Heart Disease. A Textbook of Cardio- vaseular Medicine. Fourth ediıion. Philadelphia: W.B. Sa- unders Company, 1992; 1262.
2. Hayes MJ, Morris GK, Hampton JR: Laek of effeet of bed rest and eigareıte sınaking on development of deep venous thrombus after myoeadial infaretion. Br Heart J 1976; 38:981-983.
3. Miller RR, Lies JE, Carreila RF, Waınpold DB, De- Nardo GL, Kraus JF, et al: Prevention .of lower extre- mity venous thrombus by early mobilization. Ann Intern Med 1976; 84: 700-703.
4. Emerson PA, Marks P: Preventing thromboembolism after myoeardial infaretion: Effect of low dose heparİn or smoking. Br Med J 1977; 1: 18-20.
5. Sehlant RC, Alexander RW: Hurst's The Heart. Eighth edition. McGraw-Hill, Ine. 1994; 1152.
6. Goldhaber S Z: Contemporary pulmonary embolism
ıhrombolysis. Chest 1995; 107: 45S-51S.
7. Come PC, Kim D, Parker JA, et al: Early reversal of right ventricular dysfunction in paıients wiıh aeuıe pulıno
nııry ernbolism after treatment with intravenous tissue plasminogen aeti vator. J Am Co ll Cardiol 1967; 1 0: 97 1- 78.
8. The Urokinase Pulmonary Embolism Trial: A national cooperative study. Circulation 1973; 47: 1-108.
9. Sharma GVRK, Burleson VA, Sasahara AA: Effcct of thrombolytic therapy on pulmonary-capillary blood vo- lume in patients with pulmonary embolism. N Engl J med
1980; 303: 842-45.
10. Meyer G, Sors H, Charbonnier B, et al: Effcets of intravenous urokinase versus alteplase on total pulınonary
vascular resistanee in aeute massive pulmonary embolism:
a European multicenter double-blind trial. J Anı Coll Car- diol 1992; 19: 239-245.
ll. Goldilaber SZ, Kesslcr CM, Heit J, et al: A rando- mizeel controlled trial of reeombinanı ıissue plasıııinogen acıivator versus urokinase in the treatment of acute pulıııo
nary enıbolism. Laneet 1 988; 2: 293-98.
12. PIOPED Investigators. Value of the ventillation perfu- sion sean in acuıe pulnıonary embolism: results of the
Prospecıive Invesıigation of Pulmonary Eınbolism Diag- nosis (PIOPED). JAMA 1990; 263:2753-59.
13. Goldhaber S Z, Haire W D, Feldstein M L, et al:
Alteplase versus heparİn in acuıe pulıııonary eınbolism:
randomised trial assessing right ventrieular funeıion anel pulmonary perfusion. Laneel 1 993; 341: 507-1 1.
14. Goldilaber S Z, Sors H: Treatment of venos ılırombo
sis anel pulmonary eınbolism in: Tlırombosis in Cardiovas- eular Disorders. Plıilcelclplıia: W. B. Saunelers. 1992: 473.
15. Hirsh J, Hoak J: Maııagcnıcnt of dccp vcin ılırombo
sis and pulınonary embolisın. Circulaıion. 1996; 93: 2212- 2245.
16. Anderson DR, Levine MN: Thrombolytic therapy for the treatment of acute pulmonary eınbolism. Can Med As- sac J 1992; 146: 1317-1324.
17. Verstaete M, Miller GAH, Bouncınaux H, et al: lııt
ravenous and intrapulınonary recombinant tissue-type plasminogen aetivator in the treatment of acutc massivc pulmonary eınbolism. Circulation 1 988; 77: 353-360.