Polikistik over sendromu ile endometrium kanseri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi.
Polikistik over sendromu (PKOS) doğurgan çağdaki kadınların %5-10’unu etkileyen yaygın bir endokrin hastalıktır. 2003 yılında Rotterdam’da Uluslararası konsensus grubunda PKOS tanısı için kadınlarda;
düzensiz menstrüasyon ve androjen artışına neden olabilecek diğer medikal hastalıklar dışlandıktan sonra aşağıda sayılan kriterlerden en az ikisini içermesi gerektiği bildirilmiştir: oligomenore veya amenore, hiperandrojenemi ve ultrasonografi ile polistik overin tanımlanması.
Endometrial kanser (EK), kadınlarda %2-3 oranında sık görülen genital kanserdir. Genellikle erken evrede tanı konulduğundan, prognozu iyidir. PKOS’lu kadınlar EK için bazı risk faktörlerine sahiptir ve bu nedenle EK gelişme riski artmış olabilir. Anovulatuar PKOS’lu kadınlarda endometriumda karşılanmamış estrojen uyarısını içeren obezite, diabetes, nulliparite, insülin direnci, ILGF, Cyclin-D1, glutatyon S transferaz ve progesteron direnci gibi bazı faktörler bu kadınlardaki risk faktörleri olarak sayılabilir. Yayınlara bakıldığında, bazı yayınlarda PKOS ile EK arasında 3 kat artmış risk belirtilirken, bazı yayınlarda ise atmış risk için kanıt olmadığı belirtilmektedir. Sonuç olarak PKOS ile EK arasında güçlü ilişki belirsizdir.
Bu çalışmada amaç, PKOS ile EK arasındaki güçlü ilişkinin araştırılması için güncel ve bağımsız sistematik derlemeler ve meta analizlerin incelenmesidir.
Materyal ve Metod
1996-2011 Medline, 1980-2011 EMBASE, 1998-2011 Cohrane Veritabanı; ‘PKOS’, ‘PKO’, ‘polikistik over sendromu’ veya ‘Stein-Leventhal Sendrom’ ile ‘endometrial karsinoma’, ‘EK’ veya ‘endometrial hiperplazi’ anahtar kelimeleri ile İngilizce olarak taranmıştır.
Sonuçlar
Tarama sonucunda 265 makale bulunmuştur. İngilizce olmayanlar, tekrar olanlar ve karşılaştırmalı olmayanlar dışlandığında; karşılaştırmalı olarak 5 makale meta-analiz için değerlendirmeye alınmıştır. Toplam 4605 kadın değerlendirilmiştir. Bunlarda PKOS olan 88 kadından 47’sinde ve 4517 PKOS olmayan kadından 773’inde EK izlenmiştir. Bu beş çalışmanın sonuçları Tablo 1de özetlenmiştir.
Veriler birleştirildiğinde, PKOS grubunda PKOS olmayan kadınlarla karşılaştırıldığında EK gelişme riski nerdeyse 3 kat fazla bulunmuştur. Geri planda incelendiğinde beyaz ırk kadınlarda yaşam boyu EK gelişme riski %3 iken PKOS’lu olanlarında risk %9’dur.
Tartışma
Çalışma PKOS ile EK arasındaki kesin ilişkiyi gösteren ilk sistematik derleme ve meta analizdir.
Çalışmada gösterildi ki, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında PKOS’lu kadınlarda EK gelişme riski 3 kat fazladır ve %95CI açıkça 1’den büyüktür. Bu demektir ki, beyaz ırk kadınlarda yaşam boyu EK gelişme riski %3 iken PKOS’a sahip ise %9’dur. Her ne kadar PCOS, EK için >60 yıl önce bir risk faktörü olarak öne sürülmüş ise de (çalışmada kistik overli genç kadınlarda EK belirtildi) aradaki güçlü ilişki net olarak açığa çıkarılamadı.
Bazı kontrollü olmayan veya retrospektif analizlerde EK ile PKOS arasında ilişki öne sürülse de, ilişki ya gösterilememiş yada meta analize uygun şekilde dahil edilememiştir. Örneğin Dockerty’nin çalışmasında
genç EK olgularda fibromyom, myohipertrofi, endometrial hiperplazi gibi kronik hiperöstrojenik durumlar belirtilmiş ama çalışma kontrollü yapılmamıştır.
Bu çalışmadaki ana kısıtlılık, meta analiz için seçilen çalışmalardaki katılımcıların PKOS tanısıdır.
Bazılarında bir önceki tanı kriterlerinin kullanılması, doktorun kendi tanı koyması, hastanın kendi durumunu belirtmesi iken bazısında over kesitleri değerlendirilmiştir. Bu da PKOS’lu kadınlar arasında seçim yapılırken yanlılığa neden olmuş olabilir. Çok sayıda çalışmanın az hasta sayısı ve kontrol grubu olmaması nedeniyle, metanaliz için uygun olan çalışma sayısı sınırlı kalmıştır.
Sonuç olarak çalışmada PKOS’lu kadınlarda EK gelişme riski 2.89 kat artmış bulunmuştur (%95 CI, 1.52-5.48). Bu 3 kat artış, yaşam boyu normal popülasyonda %3 olan EK riskini %9’a çıkarır. PKOS’lu kadınların çoğunda (%91) EK gelişmeyecek olsa da, çalışmada gösterilmiştir ki bu grupta risk daha fazladır. Bu bulgular PKOS ile EK ile arasındaki ilişkiyi güçlü desteklemektedir. Klinik pratiğe yansımasında, EK’in erken evrede yakalanması için erken tanı için erken tarama programlarını içeren risk azaltma yöntemleri uygulanabilir.
PKOS ile EK arasındaki ilişkinin açıklığa kavuşturulması için ileri çalışmalara gereksinim kaçınılmazdır. Bu çalışmalar uzun takipli, prospektif, olguların açıkça tanımlandığı, kontrollü olmalı ve çalışmanın sonuçları/sonlanma noktaları klinisyenlere PKOS’lu kadınlar için daha net sonuçlar sağlayabilmeli ve bakımlarını iyileştirebilmelidir.