• Sonuç bulunamadı

Elektronik Burun

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Elektronik Burun"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İnsan burnu bir milyon civarında alıcı (reseptör) hücreye sahiptir ve bu alıcılar

sayesinde iki bin civarında kokuyu ayırt edebilir, eğitimle bu rakam on bine ulaşabilir.

Köpeklerde ise bu sayı yüz bin civarındadır ve öğretildiğinde köpek

insandan yüz kez daha iyi ayırım yapar.

Teknoloji İnsan Burnunun

Yerini mi Alıyor?

Elektronik Burun

>>> Emel Musluoğlu İlke Gürol Gülay Gümüş 84

(2)

K

oku kimyasal moleküllerin burnumuz ta-rafından algılanması ve beynimiz tarafın-dan tanımlanması ile bir anlam kazanır. Bu tanımlamaya esas teşkil eden en önemli unsur ise kimyasal moleküllerin hangi kimyasallardan oluş-tuğudur. Örneğin, bir İsviçre peynirinin karakte-ristik kokusu, yüzlerce hatta binlerce farklı molekü-lün karışımından meydana gelmiştir. Kokuyu oluş-turan moleküllerin kendi aralarındaki oranı bile ko-kunun beynimizce farklı olarak tanımlanması için yeterlidir.

Beynin kimyasal moleküllerden oluşan bu ta-nımlamayı ayırt edebilme yeteneği, sahip olduğu çok sayıdaki algılayıcı sinirden kaynaklanır. İnsan burnundaki alıcılar, aynı kokuya farklı tepkiler gös-terir; bir koku algılandığında koku molekülleri alı-cılarla etkileşip beyne sinyal ilettiğinde, deneyime bağlı olarak koku tanınıp yorumlanır. İnsan burnu, kokulara çok duyarlı olmasına karşın bir ortamda aynı kokuyla bir süre geçirdiğinde kokuyu algılaya-maz hale gelir, yani bu kokuya alışır. Bu durum ge-çicidir, temiz havaya çıkılıp tekrar o ortama girildi-ğinde koku hissedilir olur.

İnsan burnundaki bu ilginç özellik, bilim insan-larını kokuların belirlenmesi, değerlendirilmesi ve tanımlanması işlemlerinin tekrarlanabilir ve taraf-sız olabilmesi amacıyla bu işe yarayan cihazlar yap-maya yöneltmiştir. İnsan burnu örnek alınarak ge-liştirilen ve çoğunlukla kimyasal algılayıcı dizilerin-den oluşan bu sistemlere “elektronik burun” adı ve-rilir. Farklı kokuların algılanmasına yönelik yeni ta-sarımlara ihtiyaç duyulsa da bugün dünyada birkaç firma tarafından ticari olarak elektronik burun üre-tiliyor.

Kimyasal Algılayıcılar

Gaz algılama, analiz edilecek ortamda gaz halin-de bulunan kimyasal bileşiğin tespit edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu işlem, kimyasal bir bilgiyi elekt-riksel veriye aktaran aygıtlar aracılığıyla gerçekleş-tirilir. Bu aygıtlar, kısaca algılayıcı (sensör) olarak adlandırılır. Algılayıcıların bu işlevi yerine getire-bilmesi için algılanmak istenen gazdan ce fazla etkilenmesi, diğer gazlardan ise olabildiğin-ce az etkilenmesi gerekir. Yani algılayıcılar seçici ol-mak zorundadır. Bu özellik algılayıcı karakteristi-ğini belirleyen en önemli parametrelerden biridir. Öte yandan algılayıcının ömrü, güç tüketimi, kolay üretilebilir olması gibi birçok parametre nedeniy-le farklı çalışma prensipnedeniy-lerine dayanan çeşitli algı-layıcılar geliştirilmiştir. Algıalgı-layıcıların, en

bilinen-leri çalışma prensipbilinen-lerine göre termal, elektrokim-yasal, alan etkili, iletkenlik ve kapasite ve iletkenlik değişimine dayalı, kütle değişimine duyarlı ve optik olarak sınıflandırılabilir.

Algılama, algılayıcı yüzeyinde (ara yüzey) mey-dana gelen kütle değişimi, sıcaklık değişimi, iş fonksiyonu değişimi, iletkenlik değişimi ve kırıl-ma indisi değişimi gibi parametrelerin ölçülme-si ise belirlenebilir. Bu değişimlerin neler olduğu, hangi tür yapılar ile ölçüldüğü algılayıcının hangi sınıfta yer aldığını belirleyen en önemli özelliktir. Bu değişimler genel olarak algılayıcı üzerindeki fi-ziksel bir büyüklüğün (akım, gerilim, sıcaklık, fre-kans vb.) değişimine sebep olur; bu büyüklüğün öl-çülmesi ise algılayıcı cevabının oluşturulması anla-mına gelmektedir.

Algılayıcıların Çalışma Prensiplerine

Göre Sınıflandırılması:

a. Termal algılayıcılar

Reaksiyonun oluşumu sırasında ortama verilen sıcaklığın mikrokalorimetrik metotlarla ölçülmesi esasına dayanır. Bu tip algılayıcılar daha çok enzi-matik reaksiyonlarda ve yanıcı hidrokarbonların sü-rekli kontrolü amacı ile kullanılır. Ayrıca bazı gazla-ra karşı duyarlılıklarının olmaması da bu algılayıcı-lara bir üstünlük sağlar.

Bilim ve Teknik Ocak 2010 >>>

(3)

Elektronik Burun

b. Elektrokimyasal algılayıcılar

Elektrokimyasal algılayıcılar, üzerinde uzun yıl-lar çalışılmış, en geniş ve en fazla ürün yelpaze-si oluşturulmuş kimyasal algılayıcı grubudur. Sı-vı veya katı ortamda bir elektrottan diğer elektro-da yük transferi esasına elektro-dayanır. Algılama sırasın-da elektrottan katı ya sırasın-da sıvı faza yük geçişi sağla-nır. Bu yük geçişinin ölçülmesi algılamanın var ya da yok olduğunu ifade eder. Ölçümler tekniklere göre dört grupta sınıflandırılabilir: gerilim, akım, yük, iletkenlik. Algılayıcı özelliği bakımından ol-dukça seçicidir ve algılama kapasitesi yüksektir. Ancak güç tüketimi diğer algılayıcılara göre olduk-ça fazladır.

c. Alan etkili algılayıcılar

Metal oksit yarı iletken alan etkili transistör (MOSFET), alan etkili transistör (FET), iyon duyar-lı alan etkili transistör (ISFET) gibi alan etkili algıla-yıcılar iletken, yalıtkan ve yarı iletkenden oluşan bir kondansatör yapısına sahiptirler. İletken ile yarı ilet-ken arasındaki gerilim değiştirilerek, yalıtkanın he-men altındaki yarı iletken bölgesindeki yük taşıyıcı-larının işareti ve yoğunluğu değiştirilebilir. Yarı ilet-ken malzemedeki yük taşıyıcıların yoğunluğunun değişmesiyle, iletkenliği de değişir. Bu fark ölçüle-rek de belirli tür kimyasal uyarıcılara karşı farklılı-ğı gözlemlenebilir.

d. Kapasite ve iletkenlik değişimine dayalı algılayıcılar

Taban (örneğin cam) malzemesi üzerine fotoli-tografi tekniği ile oluşturulan iç içe geçmiş (μm bo-yutundaki) parmaksı altın elektrotlarla taraksı ya-pıdaki bir Inter dijital dönüştürücü (IDT) yapının üzeri algılayıcı bir madde ile kaplanılır. Bu yapı algı-lanmak istenen gaza maruz bırakıldığında, algılayı-cı tabakaya yüzeyde tutulan veya içine hapsolan gaz molekülleri iletkenlik, direnç, dielektrik veya kapa-site değişimine sebep olur.

Bu yapı yalıtkan taban malzemesi (örnegin Si) üzerinde çeşitli tekniklerle işlenerek çok sayıda üre-tilebilir.

e. Optik algılayıcılar

Belli dalga boyunda gönderilen ışığın, algılanma-sı istenen gaz ya da gaz grubu tarafından soğurul-ması, yansıtılsoğurul-ması, saçılımındaki değişimlerin ölçül-mesi esasına dayanır. Optik yol uzunluğu bu tip al-gılayıcılar için önemli bir parametredir.

f. Kütleye duyarlı algılayıcılar

İki tipi vardır: Kuartz kristal mikrodengeleyici (QCM): Algılayıcı kimyasal film tabakası ile kap-lanmış elektrotların oluşturduğu kuartz bir rezana-tördür.

Yüzey akustik dalgaları (SAW): Algılayıcı elas-tik malzemenin yüzeyi boyunca ilerleyen ve genli-ği altlık malzemesinin içerisine girdikçe üstel ola-rak azalan bir akustik dalganın yansıtma prensibi-ne göre çalışır.

QCM ve SAW tipi dönüştürücülerin algılayıcı olarak kullanılabilmeleri için, algılayıcı yüzeyleri-nin algılanması istenen gaz ile etkileşimi yüksek ve uygun algılayıcı kimyasalla kaplanması gerekir. Elde edilen algılayıcıların seçiciliği, tamamen ara yüzey malzemesi olarak kullanılan kimyasal malzemenin özelliğine bağlıdır. Başlıca ara yüzey kimyasal mal-zemeleri özel polimerler, ftalosiyaninler ve oksimler gibi, makrosiklik moleküllerdir. Bu durum akustik dönüştürücülerden probleme yönelik algılayıcı ge-liştirilmesine imkân vermektedir. Öte yandan QCM dönüştürücüler SAW dönüştürücülere göre daha düşük algılama yeteneğine sahiptir. Bu nedenle he-deflenen algılama seviyesine bağlı olarak SAW ya da QCM tercih edilir. SAW dönüştürücülerin seçici-likleri daha yüksek olmakla birlikte yüksek frekans-ta çalıştırıldıklarından QCM’e göre daha karmaşık elektronik donanım gerektirirler.

SAW algılayıcıların gaz sensörü olarak kullanıl-ması ilk olarak 1979 yılında Wohltjen ve Dessy ta-rafından ortaya atılmıştır. Bir piezoelektrik katman (genelde Quartz veya Lityumniobate) ve bu katma-nın üzerine optik litografi yöntemi ile yerleştirilen iki interdijital mikro elektrottan oluşmaktadır. Veri-ci elektroda bir radyo frekansı uygulandığında pie-zoelektrik madde katmanı üzerinde elektrotlar ara-sında bir mekanik yüzey dalgası iletilir. Bu dalga alı-cı elektrotta tekrar radyo frekansına dönüştürülür. Gülay Gümüş, 1988’de İTÜ

Kimya-Metalürji Fakültesi Kimya Mühendisliği’nden mezun oldu. Yüksek lisansını GYTE Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı’nda tamamladı. 1990’dan beri TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü Sensör Teknolojileri Proje Grubu’nda uzman araştırmacı olarak çalışıyor.

Dr. İlke Gürol, 1990’da İTÜ Kimya-Metalürji Fakültesi Kimya Mühendisliği’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını GYTE Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı’nda tamamladı. 1991’den beri TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü Sensör Teknolojileri Proje Grubu’nda uzman araştırmacı olarak çalışıyor. Doç. Dr. Emel Musluoğlu, 1984’te İÜ Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını İTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Kimyagerlik Anabilim Dalı’nda tamamladı. 1984’ten beri TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Malzeme Enstitüsü’nde uzman araştırmacı olarak çalışıyor ve 2003 yılından bu yana aynı enstitünün müdür yardımcılığı görevini de yerine getiriyor.

(4)

Bilim ve Teknik Ocak 2010 <<<

TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü bünyesinde kütle değişimine duyarlı algılayıcılardan olan QCM ve SAW tabanlı algılayıcılar başarı ile geliştirilmiş ve geliştirilmekte olup çeşitli ürünlere dönüşmüştür.

Algılamanın Temel Prensibi

Öte yandan, algılayıcılar sadece tek bir kimyasal maddeyi algılama özelliğine sahip değildir, ortam-daki bazı bozucu maddelere ve benzer özellik göste-ren kimyasal maddelere karşı da aynı tepkiyi verebi-lir. Bu nedenle, çok sayıda farklı seçiciliğe sahip algı-layıcılardan oluşan bir algılayıcılar bütününün kul-lanılması zorunludur. Bu algılayıcıların oluşturduğu sistem elektronik burun olarak adlandırılır. Elektro-nik burunu oluşturan algılayıcılar, aynı türden ola-bildiği gibi, farklı türdeki algılayıcıların bir araya ge-tirilmesiyle de oluşturulabilir. Bu algılayıcı dizisin-den elde edilen verilerin çeşitli istatistiksel metotlar kullanılarak incelenmesi ile ölçülen gazın kimliği ve ortamda ne kadar olduğuna dair bilgiler elde edile-bilir. Ancak bu işlemler öncesinde ortamda aranan gazın çeşitli karışımlarına ait bilgilerin tüm algılayı-cılar üzerinde oluşturduğu sinyallerin yani ortamın parmak izinin bilinmesi gerekir.

Bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişme-ler yaşam alanlarındaki gaz molekülü çeşitliliğini de artırmıştır. Bu nedenle sürekli ve hızlı test ve ana-liz yapabilen sistemlere olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Öte yandan bu sistemlerin en önemli avantajları test edilecek gaz ortamına ait numunele-rin bir laboratuvar ortamına taşınmadan “anında ve yerinde” sonuç verebilmesidir.

Elektronik burun olarak tanımlanan sistemlerin en temel yapısının algılayıcılar olması nedeniyle elde edilecek sonucun algılayıcının performansıyla alaka-lı olduğu gözden kaçırılmamaalaka-lıdır. Bu nedenle algı-layıcılardaki yaşlanma etkileri ve kalibrasyonlarında-ki sapmalar gibi olgular, bu sistemlerin en zayıf yön-lerini teşkil eder. Elektronik burunun önemli ma alanları arasında, tıp, gıda sanayi, askeri uygula-malar, farmakoloji sayılabilir. Elektronik burunlar za-rarlı atıkların denetlenmesi, içecek kalitesinin belir-lenmesi, kapalı alanların hava kalitesinin ölçülmesi, mayın ve patlayıcı tespiti, kimyasal savaş gazları tes-piti için kullanılır.

TÜBİTAK MAM’da da ilk elektronik burun pro-totipi 1998 yılında geliştirildi. Bu burun, dört grup ze-hirli savaş kimyasalını teşhis edebiliyor, bazı bozucu gazları özel yazılım programıyla tanıyabiliyor. Gerçek zehirli gazlara karşı yurtdışındaki sertifikalı laboratu-varlarda test edilmiştir. Ayrıca gerçek gazların ben-zerleri (simüle gazlar) ve insan sağlığına zararsız olan gazlarla da programlanarak eğitim olanağı da sağla-maktadır. 2150 gramlık cihaz dünyadaki benzerleri içinde en hafiflerinden biridir. Elektronik bileşenle-ri dışında tüm elemanları Türkiye’de tasarlanmıştır ve dünyada benzeri çok az olan yerli bir üründür.

Gelecekte Elektronik Burun

Devam eden çalışmalar doğrultusunda, algılan-ması istenilen analitlere (algılanılalgılan-ması istenilen gaz faz) uygun özgün algılayıcı ve algılama kapasitesi yüksek molekül veya moleküller sentezlenebiliyor ve bunlar bozulmadan uzun süre kullanılabiliyor. En basit hali ile, analit algılanması anahtar-kilit me-kanizması şeklinde gerçekleşmektedir. Geleceğe dö-nük uygulamalar için koklayabilen, tadabilen (elekt-ronik dil) minyatür sistemler ve makineler üzeri-ne çalışılıyor. Böylece insan burnu ya da diliyle elde edilen taraflı sonuçlar ortadan kalkacak. Günümüz-de hızla boyut Günümüz-değiştiren elektronik Günümüz-devrelerin kü-çülmesi sonucunda çok daha küçük, hafif, daha hızlı ve daha duyarlı algılama yapabilecek elektronik bu-runlar imal edilebilecek.

Kaynaklar

Karlık, B., Bastaki, Y., “Bad Breath Diagnosis System Using OMX-GR Sensor and Neural Network for Telemedicine”, Clinical Informatics and Telemedicine, Sayı 2, s. 237-239, 2004.

Öztürk, Z. Z., Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, E-Bülten, sayı 9. (http://www.gyte.edu.tr/ebulten/ sayi9/makale1.htm) Haziran 2005

Gürol, I., Gümüş, G., Musluoglu, E., Taşaltın, C., Öztürk, Z. Z., Ahsen, V., Ebeoğlu, M. A., Dündar, D., Şen, Z., Arslan, Y., “Detection of Volatile Organic Compounds with Chemical Sensors”, s. 653, Fourth International Conference on Porphyrines and Phthalocyaninens (ICPP), 1-7 Temmuz 2006, Roma, İtalya.

Gümüş, G., Gürol, I , E. Musluoglu, C. Taşaltın, Öztürk, Z. Z., Ahsen, V., Ebeoğlu, M. A., Dündar,

D., Şen, Z., Arslan, Y., “Synthesis and Characterization of Alkylamine Substituted Phthalocyanines and Their Gas Sensing Properties”, s. 651, Fourth International Conference on Porphyrines and Phthalocyaninens (ICPP), 1-7 Temmuz 2006, Roma, İtalya. Tasaltin, C., Gurol, I., Harbeck, M., Dundar, D., Musluoglu, E., Ozturk, Z. Z., Ahsen, V.,“Fluorinated Phthalocyanines Sensitive to DMMP as Coatings for QCM Sensors”, s. 56-57, 12th International Meeting on Chemical Sensors, 13-16 Temmuz 2008, Columbus, Ohio, ABD.

TÜBİTAK MAM’da geliştirilen elektronik burun sistemi

Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kullanılan e-burun

Referanslar

Benzer Belgeler

titrasyonunda NaOH eklendikçe hidrojen iyonu derişimi azalacağından eşdeğerlik noktasına kadar iletkenlik hızla azalır. Eşdeğerlik noktasından sonra ise ortamda fazla

Elde edilen SPKK’lerin ortalama hücre boyutu ve termal iletkenlik değerlerinde katkı içermeyen sert poliüretan köpüğe (SPK) kıyasla azalma gözlenirken, kapalı hücre oranı

• Isıl iletkenlik katsayısı (k): Bir malzemenin birim kalınlığı boyunca birim alandan birim sıcaklıkta ısı transfer hızıdır.. • Yüksek bir k, değeri malzemenin

Vakfiyenin 35. sayfasında hekimlerin taşıması gereken vasıflara şu şekilde yer verilmiştir: Müşarünileyha vâkıfâ hazretleri şart etmiştir ki, iki nefer

KIM254 – Analitik Kimya 2 - Dr.Erol ŞENER Kulometrik Yöntemler – Elektrik Yükü ile Molarite Arasındaki Bağıntı Örnek, Bir elektrolitik hücrenin anodundan oksijen

1) Milli bayramlar için alınan görüşlerde, değiştirilemez olguların varlığı dikkat çekmiştir. Bu tören uygulamaları sonucunda hep ortak noktalar bulunmuş ve

Çok az sayıda elemanda (özellikler kirişlerde) akma sınırı asılmış olabilir. Çatlamaların oluştuğu yapısal.. olmayan elemanların hasarları onarılabilir

Daha sonra Ca 0.75 Zn 0.25 Fe 2 O 4 malzemesinin farklı frekans ve sıcaklıklarda reel ve imajiner dielektrik sabitleri ile empedans değerleri belirlenmiştir.. Son