• Sonuç bulunamadı

Boşanmanın mali sonuçları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boşanmanın mali sonuçları"

Copied!
131
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK ANA BİLİM DALI

BOŞANMANIN MALİ SONUÇLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

DOÇ. DR. SÜLEYMAN YALMAN

HAZIRLAYAN EMİNE SERİN OF

(2)

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER……….. i KISALTMALAR………...vi GİRİŞ GENEL BİLGİLER § I.KONUNUN TAKDİMİ ... 1

§ II.KONUNUN MUHTEVASI VE SINIRLARI ... 2

BİRİNCİ BÖLÜM BOŞANMA KAVRAMI, BOŞANMANIN SEBEPLERİ, SONUÇLARI § 1. BOŞANMA KAVRAMI, BOŞANMA KONUSUNDA YAKLAŞIMLAR, SİSTEMLER, BOŞANMADA UYGULAMA ALANI BULAN İLKELER ...5

I. BOŞANMA KAVRAMI ... 5

II. BOŞANMA KONUSUNDA YAKLAŞIMLAR- SİSTEMLER ... 6

III. BOŞANMADA UYGULAMA ALANI BULAN İLKELER ... 6

§ 2. BOŞANMA SEBEPLERİNİN KANUNDA DÜZENLENİŞ BİÇİMİ ... 7

I. GENEL OLARAK ... 7

II. ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ ... 8

III.GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ ... 9

§3. ALMAN- İSVİÇRE- TÜRK HUKUKU’NDA BOŞANMANIN SONUÇLARI………….. ... 10

I. ALMAN HUKUKU’NDA BOŞANMANIN SONUÇLARI ... 10

II. İSVİÇRE HUKUKU’NDA BOŞANMANIN SONUÇLARI ... 11

III TÜRK HUKUK TARİHİNDE BOŞANMANIN SONUÇLARI ... 12

§ 4. HUKUKUMUZDA GENEL OLARAK BOŞANMANIN SONUÇLARI ... 17

I. BOŞANMANIN HUKUKİ SONUÇLARI ... 17

(3)

A.Maddi Sonuçlar ... 18

1. Eşlerin Hukuki Durumunun Değişmesi ... 18

2. Çocuklarla İlgili Hukuki Sonuçlar ... 20

3. Miras Hukuku Bakımından Sonuçlar ... 22

4.Usul Hukuku Bakımından Sonuçlar ... 24

B. Mali Sonuçlar... 25

1. Maddi-Manevi Tazminat ... 25

2. Nafaka – Yoksulluk Nafakası ... 25

3. Mal Rejiminin Tasfiyesi ... 27

4. Boşanmanın Mali Sonuçlarının Tarafların Anlaşması İleBelirlenmesi ... 28

İKİNCİ BÖLÜM BOŞANMADA TAZMİNAT, MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT § 1. BOŞANMADA TAZMİNAT ... 32

I. BOŞANMADA TAZMİNAT KAVRAMI ... 32

II. HUKUKİ NİTELİK... 32

§ 2. BOŞANMADA MADDİ TAZMİNAT ... 33

I.GENEL OLARAK ... 33

II. MADDİ TAZMİNATIN HUKUKİ NİTELİĞİ, AMACI ve FONKSİYONU ... 33

A.Hukuki Nitelik ... 33

B. Amacı ve Fonksiyonu ... 34

III. MADDİ TAZMİNAT ŞARTLARI ... 34

A. Boşanmaya Karar Verilmiş Olması ... 34

B.Talep Şartı ... 35

C. Bir Zarar Doğmuş Olması ... 37

(4)

E. Tazminat İstenen Tarafın Kusurlu Olması ... 42

F. Boşanma ile Zarar Arasında Uygun İlliyet Bağının Bulunması ... 44

G. Zararın Hukuka Aykırı Bir Eylem Sonucu Doğmuş Olması ... 45

H. Evliliğe Emek Vermek Tek Başına Tazminat İçin Yeterli Değildir .45 IV. MADDİ TAZMİNAT MİKTARI ... 45

V. MADDİ TAZMİNATIN ÖDENME BİÇİMİ ... 48

VI. MADDİ TAZMİNAT MİKTARININ AZALTILMASI, ARTTIRILMASI veya TAZMİNATIN KALDIRILMASI ... 50

VII. MADDİ TAZMİNAT İSTEMİNDE ZAMANAŞIMI ... 53

§ 3. BOŞANMADA MANEVİ TAZMİNAT ... 53

I. GENEL OLARAK ... 53

II. MANEVİ TAZMİNATIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve AMACI ... 54

A. Hukuki Nitelik ... 54

B. Manevi Tazminatın Amacı ve Fonksiyonu ... 55

III. MANEVİ TAZMİNATIN ŞARTLARI ... 56

A. Taraflar Boşanmış Olmalıdır ... 56

B.Talep Şartı ... 56

C. Boşanmaya Sebep Olan Olaylar Yüzünden Davacı Tarafın Kişilik Hakkının Saldırıya Uğraması(Manevi Zarara Uğraması) ... 57

D. Davalı Tarafın Boşanmada Kusurlu Olması ... 59

E. Tarafların Eşit Kusurlu Olması Durumu ... 61

F. Boşanma ile Manevi Zarar Arasında Uygun İlliyet Bağı ... 61

G. Manevi Tazminatta Hukuka Aykırılık Koşulu ... 62

IV. MANEVİ TAZMİNAT MİKTARININ BELİRLENMESİ ... 63

V. MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNDE ZAMANAŞIMI ... 63

VI. MANEVİ TAZMİNATIN ÖDENME BİÇİMİ ... 66

(5)

VIII. MANEVİ TAZMİNAT KONUSUNDA BORÇLAR KANUNU ile

MEDENİ KANUN HÜKÜMLERİNİN YARIŞMASI ... 68

§4. MADDİ ve MANEVİ TAZMİNATTA GÖREVLİ ve YETKİLİ MAHKEME……….. ... 69

§5. MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT DAVALARINDA YARGILAMA USULÜ……… ... 69

§6. MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT DAVALARINDA HARÇ ve VEKALET ÜCRETİ………70

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BOŞANMADA NAFAKA, YOKSULLUK NAFAKASI § 1. BOŞANMADA NAFAKA ... 72

I. NAFAKA BORCU KAVRAMI, HUKUKİ NİTELİĞİ, DAYANAĞI . 72 A. Nafaka Kavramı ... 72

B. Nafakanın Hukuki Niteliği ve Dayanağı ... 72

II. NAFAKA TÜRLERİ ... 73

§ 2.YOKSULLUK NAFAKASI ... 74

I. GENEL OLARAK ... 74

II. YOKSULLUK NAFAKASININ HUKUKİ NİTELİĞİ ve AMACI .... 75

III. YOKSULLUK NAFAKASININ ŞARTLARI ... 77

A. Boşanmanın Gerçekleşmiş Olması ... 77

B. Talep Şartı ve Talep Edilebilme Süresi... 77

C. Yoksulluk Nafakası Talep Edebilecek Kişiler ... 79

D. Nafaka İsteminde Bulunan Tarafın Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşmüş Olması ... 81

E.Yoksulluk Nafakası İsteminde Bulunan Tarafın Kusurunun Diğer TaraftanDaha Ağır Olmaması ... 84

F. Nafaka Miktarının Nafaka Yükümlüsü Olan Tarafın Mali Gücü ile OrantılıOlması ... 86

(6)

IV. YOKSULLUK NAFAKASININ BAŞLANGICI ve SÜRESİ ... 87

V. YOKSULLUK NAFAKASININ ÖDENME BİÇİMİ ve FAİZ ... 88

VI.YOKSULLUK NAFAKASININ ARTTIRILMASI,AZALTILMASI.90 VII. YOKSULLUK NAFAKASINDA GÖREVLİ ve YETKİl MAHKEME………..96

VIII. YOKSULLUK NAFAKASINDA İSPAT YÜKÜ ... 97

IX. YOKSULLUK NAFAKASINDA ZAMANAŞIMI ... 97

X.YOKSULLUK NAFAKASI DAVASINDA HARÇ ve VEKALET ÜCRETİ…… ………..98

XI. YOKSULLUK NAFAKASINDA TAKAS ve HACİZ ... 98

XII. İCRA ve İFLAS KANUNU’NDA YOKSULLUK NAFAKASI ... 98

A. Nafakaya İlişkin Kararlara Uymama Suçu ... 98

1. Nafaka Hükmüne Uymama Suçunun Unsurları ... 99

2. Tazyik Hapsinin Özellikleri ... 99

B. Nafaka Kararlarına Uymama Suçunun Anayasa’ya Aykırılığı Açısından Değerlendirilmesi ... 100

C. Yoksulluk Nafakası Açısından İcra ve İflas Kanunu Madde 344’ün Değerlendirilmesi ... 102

SONUÇ………...103

(7)

KISALTMALAR

ABD. : Ankara Barosu Dergisi AD. : Adalet Dergisi

AÜHF : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

AÜHFD. : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi BK. : Borçlar Kanunu

C. : Cilt DR. : Doktor E. : Esas

EMK. : Eski Medeni Kanun HD. : Hukuk Dairesi HGK. : Hukuk Genel Kurulu

HUMK : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu İBK. : İçtihadı Birleştirme Kararı

İİK. : İcra İflas Kanunu

İMK. : İsviçre Medeni Kanunu

İÜHFM. : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası K. : Karar

m. : madde

RG. : Resmi Gazete s. : sayfa

S. : Sayı

SÜHFY : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları T. : Tarih

(8)

vb. : ve benzeri vd. : ve devamı vs. : ve saire Y. : Yargıtay

YD. : Yargıtay Dergisi

YHGK : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

YİBK : Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı YKD. : Yargıtay Kararları Dergisi

(9)

GİRİŞ

GENEL BİLGİLER § I.KONUNUN TAKDİMİ

Aile, toplumun temelidir. Nitekim, bu değer yargısı, bütün dünyada kabul görmüş ve en temel hukuk normlarından birisi olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 16. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Aile, cemiyetin tabii ve temel unsurudur; cemiyet ve devlet tarafından korunmak hakkını haizdir.” şeklinde ifadesini bulmuştur.

Keza, aynı fikir, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesinde “Evlenme çağına gelen erkek ve kadın, bu hakkın istimalini tanzim eden mili kanunlar dairesinde, evlenmek ve bir aile kurmak hakkına maliktir.” şeklinde ifade edilmiştir.

Benzer düşünce, 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41. maddesinin birinci fıkrasında ise, “Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” şeklinde ifade edilmiştir.

Ayrıca, kanun koyucu, Medeni Kanun’un İkinci Kitabı’nda, 118. ve 494. maddeleri arasında, aile hukukunu ayrıntılı olarak düzenleyerek, bu konuya vermiş olduğu önemi bir kez daha ortaya koymuştur. Keza, yürürlükteki mevzuatta, aile hukukuna ilişkin olarak, çok sayıda başka düzenlemeler de yer almaktadır.

Aile kavramı, zaman içerisinde, toplumsal hayatta ortaya çıkan gelişmelere paralel olarak, yapısal bazı değişikliklere uğramış ve halen de uğramaktadır. Bu değişiklikler, esas itibariyle sosyoloji biliminin konusunu oluşturmakla beraber kanunlar yapılırken bu değişikliklerin dikkate alınmaması düşünülemez. Evlenme ile eşlerin hukuki statüsü değişmekte kişilerin hayatına hak ve yükümlüler eklenmekte toplumsal hayatta kişilerin rolleri değişmektedir. Yeni bireyler meydana gelmekte ve onları yetiştiren anne ve babalarının gözetimi altında gelecek toplumlar oluşmaktadır. Herkesin temennisi ve hayali evliliğin bir hayat boyu devam etmesidir. Ancak, yapılan evliliklerin bazılarının, çeşitli sebeplerden dolayı, hayat boyu devam etmediği de, toplumsal bir gerçekliktir. Bu gerçek göz

(10)

önüne alındığında eşlerin evliliğin sona ermesinden sonraki durumlarının daha çok düzenlemeye ihtiyaç olduğu anlaşılmakta, Türk Medeni Kanunu’nda boşanma ve sonrası durumlar ayrıntılı düzenlenmiştir.

Evlilik içi ilişkilerde taraflar sevgilerinin hatırına birçok duruma tahammül etmekte ancak boşanma ile artık aile içinde olup biten ne varsa ne kadar kırgınlık, üzüntü, sır varsa gün yüzüne çıkmakta, davalar sırasında taraflar birbirine düşmanmış gibi davranmaktadır. Boşanma sonrasında en çok sorun boşanmanın sonuçlarından olan mali konularda çıkmakta, taraflar çoğu zaman yaşanmışlıkların bedelini ödetmek amacı ile tazminat ve nafaka yoluna başvurmaktadır.

4721 sayılı Kanun’la eşler ve çocuklar açısından güvence sağlayan tazminat ve nafaka konularında düzenlemeler yapılmış, daha çağdaş ve taraflar arası dengeyi sağlayıcı uygulamaya geçilmiştir. Ayrıca, aile mahkemelerinin kurulması ile bu konuda uzmanlaşmış hakimlerin davaya bakması sağlanacak ve dava sırasında dinlenen uzman kişiler yardımı ile eşlerin ve çocukların en az yıpranma ile normal hayata adaptasyonları sağlanma amacı taşınmaktadır.

§ II.KONUNUN MUHTEVASI VE SINIRLARI

Çalışmamızda boşanmanın mali sonuçları ele alınacaktır. Öncelikle, boşanma kavramı, boşanma sebepleri, boşanmanın genel sonuçlarından bahsedilecek ve diğer ülkelerden örneklerle, Türk Hukukundaki tarihsel gelişiminden bahsedilecektir.

Çalışmamızın ana konusunu maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası oluşturacaktır. Özellikle 4721 sayılı Kanunla getirilen yeniklerden sık sık bahsedilmiş, konuların içinde gerek kitaplardan elde ettiğimiz gerekse Yargıtay dairelerinden temin ettiğimiz içtihatlarla tezimiz desteklenmiştir.

Çalışmamızın birinci bölümünde, boşanma kavramı, boşanmanın sebepleri, boşanmanın genel sonuçlarından bahsedilecek, maddi ve mali sonuçlarının neler olduğu, Alman, İsviçre, Türk Hukuku’ndaki boşanmanın sonuçları üzerinde durulacaktır. Maddi sonuçlar bölümünde eşlerin hukuki durumlarının değişmesi, boşanma sonrası çocukların durumu, miras hukuku bakımından boşanmanın

(11)

sonuçları, usul hukuku bakımından sonuçları anlatılacaktır. Mali sonuçlar bölümünde ise, tazminatlar ve nafakalardan ve genel olarak mal rejiminin tasfiyesinden ve boşanmanın mali sonuçlarının tarafların anlaşması ile belirlenmesinden bahsedilecektir. Ayrıca, bu bölümde boşanmanın Alman, İsviçre Hukuku’ndaki sonuçları ve Türk Hukuku’nda tarih boyunca ve 4721 sayılı Kanun’la ne gibi yenilikler getirdiği üzerinde durulacaktır. Alman ve İsviçre Hukuku incelenirken, boşanmanın mali sonuçları ile ilgili kurumların Türk Hukuku’ndaki yansımalarına değinilecektir.

Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, boşanmanın mali sonuçlarından maddi ve manevi tazminat üzerinde durulacaktır.Tazminat kavramı, tazminatın hukuki niteliği, maddi ve manevi tazminat kavramları, hukuki nitelikleri, amaçları, maddi ve manevi tazminatın istenebilme şartları, maddi ve manevi tazminat miktarları, ödenme biçimleri, azaltılması, arttırılması, kaldırılması, tarafları, istenmesinde zamanaşımı süreleri ve bu davalarda görevli ve yetkili mahkeme, harç ve vekalet ücreti, ispat yükü tek tek anlatılacaktır.

Boşanmanın mali sonucu olup daha önce belirtilen mal rejimleri konusuna ise girilmeyecektir. Malların tasfiyesi konusu başlı başına bir tez konusu olabilecek kadar geniş olması ve birçok kaynakta boşanmanın mali sonuçları arasında gösterilmemesi nedeniyle bu konuya değinilmemiş genel olarak Türk Medeni Kanunu’ndaki düzenlemesine yer verilmiştir.

Çalışmamızın üçüncü bölümünde, boşanmada nafaka kavramı ve özellikle yoksulluk nafakası kapsamlı olarak incelenecektir. Nafaka borcu kavramı, nafakanın hukuki niteliği, nafaka türlerinden, yoksulluk nafakasının hukuki niteliği, amacı, yoksulluk nafakasının şartları, başlangıcı, süresi, ödenme biçimi, faiz, arttırılması, azaltılması, görevli ve yetkili mahkeme, ispat yükü, zamanaşımı, yoksulluk nafakasında harç ve vekalet ücreti, takas ve haciz konuları ele alınacaktır. Ayrıca, İcra İflas Kanunu’nda cezai yaptırım sayılabilecek boşanmanın mali sonuçlarından olan nafakaya ilişkin kararlara uymama suçu üzerinde durulacaktır. Bu suçun Anayasa’ya aykırılığı sorunu tartışılacak, suçun sonunda

(12)

verilen tazyik hapsi cezasının özellikleri incelenecek, yoksulluk nafakası bakımından İİK.m.344 üzerinde ayrıca durulacaktır

(13)

BİRİNCİ BÖLÜM

BOŞANMA KAVRAMI, BOŞANMANIN SEBEPLERİ, SONUÇLARI

§ 1. BOŞANMA KAVRAMI, BOŞANMA KONUSUNDA YAKLAŞIMLAR, SİSTEMLER, BOŞANMADA UYGULAMA ALANI BULAN İLKELER I. BOŞANMA KAVRAMI

Boşanma, eşlerden birinin ölümü, gaipliği, evlenmenin hükümsüzlüğü gibi evliliği sona erdiren sebeplerden biridir. Bu husus, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda da yer almıştır. Eski Medeni Kanunda yer alan cinsiyet değişikliğinin evliliği sona erdiren sebep olması ise, TMK. m. 40’da yer alan cinsiyet değişikliği için evli olmama şartının aranması ile sona ermiştir

Türk hukuk doktrininde boşanma, “Eşlerin hayatta iken, kanunda öngörülmüş olan bir sebebe dayanarak eşlerden birinin açacağı dava sonucunda evlilik birliğinin hakimin kararı ile sona ermesi1.” olarak tanımlanırken; bazı görüşler de “Evlenme anında mevcut olması gerekmeyen, bir sebeple açılan yenilik doğuran dava sonucunda verilen ilam ile geçmişe etkili olmayarak evliliğe son verilmesi2” olarak, diğer bir görüş de “evliliğin yargıç kararı ile ortadan kaldırıldığı durumlardan birisi3” olarak tanımlamaktadır. Kanımızca, boşanma tüm tanımların birleştiği ortak nokta olan, hakim kararı evliliğin sona ermesi olarak ifade edilmelidir.

Boşanma davası, eşler arasında evlilik bağını çözen, hukuki ilişkiyi değiştiren, hükmün kesinleşmesinden itibaren geleceğe etkili bir inşai dava türüdür4.

Boşanma, Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği’nde madde 118’de mahkeme kararı ile evliliğin sona erdirilmesi olarak tanımlanır.

1 AKINTÜRK,Turgut;Türk Medeni Hukuku,Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku, C.II, İstanbul

2004, s. 231.

2 HATEMİ, Hüseyin/ SEROZAN, Rona; Aile Hukuku, İstanbul 1993, s. 209.

3 ZEVKLİLER,Aydın/ACABEY,Beşir/GÖKYAYLA,Emre; Medeni Hukuk, Ankara 2000, s.877. 5 TUTUMLU,Mehmet Akif; Yeni Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Evliliğin Butlanı

(14)

II. BOŞANMA KONUSUNDA YAKLAŞIMLAR- SİSTEMLER

Boşanma konusunda tarih boyunca birçok görüş ileri sürülmüş; bazı görüşler boşanmayı yasaklarken bazı görüşler serbest kılmış, bazıları ise belli bir sebebe dayanılarak hakimin hükmüyle gerçekleşmesi görüşünü benimsemiştir.

Boşanmayı yasaklayan görüş, Katolik Kilisesi Hukuku’nun kabul ettiği bir görüş olup, 10. yüzyıldan itibaren reformasyona kadar yürürlükte olmuştur5. Bu görüşe göre evlilik ruhların birleşmesi olup, kutsal bir bağdır. Bu kutsal bağ ise cinsel ilişkinin kurulamaması ve Papanın emri ile istisnaen mümkündür.16. yüzyıldan itibaren Protestanlık, evlilik birliğine mahkeme kararıyla son verilebileceğini kabul etmiştir.

Boşanmayı serbest kılan görüş, evliliğin meydana gelmesinde karşılıklı irade nasıl etkili ise sona ermesinde de iradenin etkili olmasını esas almış, eşlerin karşılıklı iradesi ile veya bir eşin tek taraflı irade açıklaması ile evlilik ilişkisine son verebileceğini kabul etmiştir. Birçok hukuk sisteminde boşanma serbest kılınmıştır. Roma Hukukunda, Cermen Hukukunda, Babil, İbrani Hukuku ve İslam Hukukunda kocanın tek taraflı irade açıklamasıyla boşanma imkanı verilmiştir6.

Boşanmanın belli bir sebebe dayanılarak hakim hükmüyle gerçekleşmesi görüşü, boşanmanın kanunda yazan bir sebebe dayanılarak gerçekleşmesi esasına dayanır. Modern hukuk sistemlerinden birçoğu bu görüşü kabul etmiştir7. Almanya, İsviçre, Fransa ve Türkiye’de de bu sistem benimsenmiştir.

III. BOŞANMADA UYGULAMA ALANI BULAN İLKELER

Türk Hukuk Doktrininde boşanmanın dayandığı ilkeler kusur ilkesi, irade ilkesi, temelden sarsılma ilkesi, elverişsizlik ilkesi, eylemli ayrılık ilkesi olarak beş noktada toplanmaktadır.

5 ZEVKLİLER/ACABEY/GÖKYAYLA, s.877.

6 FEYZİOĞLU,N.Feyzi; Aile Hukuku, İstanbul 1986, s.243. 7 AKINTÜRK, Aile, s.235.

(15)

Evliliği hukuk güvencesi altında bir kurum sayan toplumlarda boşanma, kusur ve temelden sarsılma ilkesine dayanmaktadır. Kusur ilkesine göre boşanma davası açma hakkı, kural olarak kusurlu olmayan eşe tanınmaktadır. Ülkemizde 3444 sayılı yasa ile bu kural yumuşatılmış ve daha az kusurlu olma dava açma için yeterli sayılmıştır8. Temelden sarsılma ilkesi ise, evlilik ilişkisinde meydana gelen olayların eşler için evliliği çekilmez hale getirmesi ilkesine dayanmaktadır. Zira, evlilikten beklenen amaç taraflara mutluluk getirmesidir9.

Evliliği eşlerin iradesine bağlayan ve sözleşme olarak kabul edilen hukuk düzenlerinde boşanma irade ilkesine dayanmaktadır10. Bu ilkeye göre, boşanma, eşlerin karşılıklı anlaşması veya eşlerden birinin talebiyle mümkündür. Evlenmenin kuruluşunda kabul edilen iradenin, boşanırken de esas olması temeline dayanır.

Evliliği, Devletin ve toplumun amaçlarına yarayan bir kurum olarak değerlendiren hukuk düzenlerinde, boşanma elverişsizlik ilkesine dayanmaktadır. Bu ilkeye göre, eşlerden biri bedensel veya ruhsal bozukluklardan dolayı evliliğin yükümlülüklerini yerine getiremeyecek durumda ise, boşanmaya karar verilmelidir11. Bedensel veya ruhsal bozukluklara örnek olarak, akıl hasalığı, cinsel sapıklık ve gelecek kuşaklar için tehlikeli hastalıklar gösterilmektedir.

Yine eylemli ayrılık ilkesine göre eşler birlikte olmayı istemiyorsa, evlilik devam etmemeli, evliliğin temelden sarsılması artık aranmamalıdır.

§ 2. BOŞANMA SEBEPLERİNİN KANUNDA DÜZENLENİŞ BİÇİMİ I. GENEL OLARAK

Türk hukuk doktrininde baskın görüşe göre boşanma sebepleri, “mutlak” ve “nisbi” boşanma sebepleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır12. Ancak karşıt bir

8 ZEVKLİLER/ACABEY/GÖKYAYLA, s.880.

9 AKINTÜRK, Aile, s.238. 10 AKINTÜRK, Aile, s.237.

11 SAYMEN, Ferit Hakkı/ELBİR, Halid Kemal; Türk Medeni Hukuku, C.III, Aile Hukuku, İstanbul 1957,

s.240.

12 OĞUZMAN,M.Kemal/DURAL,Mustafa; Aile Hukuku, 3.Bası, İstanbul 2001, s.113, TEKİNAY, Selahattin

(16)

görüşe göre13, bu ayrım somut bir gerçeği yansıtmamakta, evlilik birliğini sona erdirmek isteyen eş hangi sebepten hareket ederse etsin, bu birliğin yürütülemez olduğunu göstermektedir. Gerçekte tek boşanma sebebi, evlilik birliğinin temelden sarsılması olup, sebepleri sınıflandırmanın bir anlamı yoktur. Bu nedenle çok sebepli boşanma sistemine gerek yoktur.

Mutlak boşanma sebeplerinde, kanunda belirlenen olayın ispatı halinde diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirip getirmediği araştırılmamaktadır. Zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, terk, eşlerin anlaşması ve eylemli ayrılık sebepleri mutlak boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir.

Nisbi boşanma sebeplerinde ise, boşanmaya sebep olan olgunun gerçekleşmesi yanında, diğer eş için ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediği aranmalıdır. Suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı, evlilik birliğinin sarsılması boşanma nedenleri nisbi boşanma sebepleri olarak kabul edilir.

II. ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ

Türk Medeni Kanunu’nda özel boşanma sebepleri; olarak zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı sayılmaktadır14.

Eski Medeni Kanun’dan farklı olarak, 4721 sayılı Kanun’la özel boşanma sebeplerinde önemli değişiklikler yapılmış, hayata kast ve pek kötü davranış sebeplerine ağır derecede onur kırıcı davranış sebebi de eklenmiştir. Suç işleme sebebiyle boşanmaya da “çekilmezlik” şartı eklenerek nisbi boşanma sebebi haline getirilmiştir15.

4721 sayılı Kanun’la, EMK.’dan farklı olarak yer verilen terk sebebiyle boşanmada terk süresi en az üç aydan altı aya, hakimin davaya hakkı olan eşin istemi üzerine terk eden eşe yapacağı ihtar süresi bir aydan iki aya çıkarılmıştır.

13 BURCUOĞLU, Haluk; Ayrılık Kurumunun Uygulanabilirliği Sorunu, Bülent Davran’a Armağan, İstanbul

1998, s.119.

14 AKINTÜRK, Aile, s.241.

(17)

Yine akıl hastalığı sebebiyle boşanma sebebinde, üç yıllık süre kaldırılmış ve hastalığın tesbitinin resmi sağlık kurulu raporuyla yapılması şartı getirilmiştir. TMK. m.166/IV’de genel boşanma sebebi içinde yer alan eylemli ayrılık halinde, açıkça bu durumun evlilik birliğinin temelinden sarsılması sayılacağı düzenlenmiştir.

III.GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ

TMK. m.166 hükmünde evlilik birliğinin sarsılması, eşlerin anlaşması, ortak hayatın yeniden kurulamaması durumları genel boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması boşanma sebebi genel ve takdire bağlı bir boşanma sebebidir. Eşler arasında şiddetli geçimsizliğin var olması ve bu geçimsizliğin varlığı durumunda evlilik birliğini sürdürmenin eşlerden beklenemeyecek durumda olması gerekir. Hakim, evlilik birliğinin devamı durumu ile evlilik birliğinin sona ermesi durumlarındaki menfaatler dengesini karşılaştırarak karar verir.

Eşlerin anlaşmasına dayanan boşanma davasında, boşanma davasının açılması için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması, eşlerin birlikte başvurmaları veya bir eşin açtığı davayı diğerinin kabul etmiş olması, hakimin tarafları bizzat dinlemesi ve tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ve çocukların durumlarına ilişkin düzenlemeyi uygun bulması şartları gerçekleşmelidir. Hakim, anlaşmaya dayanan boşanmanın bu üç unsurunu re’sen araştırmalıdır. Anlaşmaya dayanan boşanmada tarafların yapacakları düzenlemeler sınırlı olmayıp, kadının boşanmadan sonra kocasının soyadını taşıması hususunu dahi kararlaştırabilirler.

Ortak hayatın yeniden kurulamaması boşanma sebebine dayanan davanın açılması için boşanma sebeplerinden herhangi biriyle daha önce açılmış olan davanın reddedilmiş olması, red kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yılın geçmiş ve ortak hayatın yeniden kurulamamış olması ve eşlerden birinin talepte bulunması gerekir16. Reddedilen davanın kimin tarafından, ne sebeple açıldığı, hangi sebeple reddedildiği önemli değildir. Hakim, tarafların kusur araştırması yapmadan boşanmaya karar verir. Bu konuda hakimin takdir yetkisi yoktur.

16 AKINTÜRK, Aile, s.270.

(18)

§3. ALMAN- İSVİÇRE- TÜRK HUKUKU’NDA BOŞANMANIN SONUÇLARI

I. ALMAN HUKUKU’NDA BOŞANMANIN SONUÇLARI

Almanya’da, 14 haziran 1976 tarihinde yayınlanan ve 1 temmuz 1977 tarihinde yürürlüğe giren Evlilik ve Aile Hukuku Reformu Hakkında Birinci Yasa boşanma hukukunda büyük yenilikler yapmıştır. Bu yeni boşanma sisteminde boşanma konusunda kusur ilkesi tamamıyla terk edilmiş, yerini başarısızlık yani yürümezlik, temelden sarsılma ilkesi almıştır. Boşanma çok nedenlikten çıkarılmış, evliliğin başarısızlığı bir tek genel boşanma nedeni halini almıştır.

Nafaka ve denkleştirme sistemleri ile, eşlerin mümkün olduğunca evlilik içinde sürdürdükleri yaşam düzeyini devam ettirmeleri ve ekonomik yönden kötü duruma düşmeleri engellenmek istenmiştir. Nafaka konusunda kusur ilkesinin terk edilmesiyle bir eşin muhtaç duruma düşmesi ve bu durumu boşanmadan sonra da devam etmesi nafaka istemek için aranan şartlar olmuştur17. Yani, gelir veya malvarlığı kendi geçimini sağlamaya yetecekse ve yeteceği sürece nafaka isteme hakkı olmayacaktır. Boşanmış eşin gelir veya malvarlığı yoksa, kazanç getirici faaliyette bulunacak, bu faaliyet de eğitimi, sağlığı, yaşı, sağlık durumu, evlilikteki yaşam düzeyine uygun olmalıdır. Ortak çocuğun bakımı ve yetiştirmesi, yaşlılık, hastalık, kazanç getirici uygun iş bulamama nedenleri, evlilik nedeni ile kesintiye uğrayan eğitimine yeniden devam etme, diğer önemli nedenler olması durumunda eşin kazanç getirici faaliyette bulunması olanaksızlaşmış olacak ve nafaka talep hakkı doğacaktır18.

Almanya’ da yeni yasa ile eşlere nafaka taleplerinden ve boşanmadan sonra bağımsız olarak kazanç getirici faaliyette bulunmalarından bağımsız olarak, evlilikte kazanılan destek beklentilerinin boşanma sonucu yitirilmesinden doğan kayıpların denkleştirilmesi istemi tanınmaktadır. Eşlerden biri kendi yaşlılığı, sakatlığı, kazanç sağlayamaz hale gelmesi olasılığı için, diğer eşin bu olasılıklar

17 GÜRSOY, KEMAL TAHİR; Boşanma Hukukunun Tarihi Gelişimine Genel Bir Bakış ve Boşanma

Sebeplerinde En Yeni Eğilimler, AÜHF 50.yıl Armağanı, 1925-1975, C.II, Boşanma Hukuku Haftası, Ankara 1977, s.24-25.

18 BURCUOĞLU, HALUK; Alman Hukuku’nda Yeni Boşanma Sistemi ve Bu Sistem Işığında Türk Boşanma

(19)

için ayırdığından daha azını ayırabilmiş, diğerine oranla mağdur duruma düşmüş olacaktır. Örneğin, eşlerden biri kazanç getirici faaliyette bulunduğu için sigortalı olup, diğeri ise evliliğin gereklerini daha iyi yerine getirebilmek için böyle bir faaliyette bulunmasa, bu yüzden de sigortalı olmasa ve kendisi için de özel sigorta yaptırmasa, bu durumda sigortadan yararlanma koşulları oluştuğunda denkleştirme sistemi gereği sigortadan eşinden daha fazla edim elde edecek kimsenin elde ettiği edimin yarısı diğer eşe devredilecektir19.

Türk Hukuku’nda da boşanma için kusur ilkesinin terk edilerek, evliliği yürütememe gibi gayet çağdaş bir sistemin kabul edilmesi davanın daha kolay sonuçlanmasını sağlayacaktır. Ayrıca taraflar kusur ispatlama uğruna evlilikteki tüm sırlarını ortaya döküp sonradan pişman olacakları şeyler yapmış olmayacaklardır. Ayrıca, çoğu zaman kadınlarımızın çalışmayıp, kendilerini eşlerine adamaları boşanma neticesinde de çocuklarla ortada kaldığı ülkemizde, Alman Hukuku’ndaki nafaka ve denkleştirme konusundaki düzenlemeler örnek alınabilecek ayrıntılı düzenlemelerdir.

II. İSVİÇRE HUKUKU’NDA BOŞANMANIN SONUÇLARI

İsviçre Medeni Kanunu’nda, 2000 yılında yapılan değişiklik ile kusura boşanma hukukunda yer verilmemiş, evliliğin temelinden sarsılması prensibi esas alınmış, boşanmadan sonra ana babanın ortak velayete sahip olabilmeleri, çocuğun boşanma yargılamasında dinlenilme ve temsil hakkının tanınmış olması, boşanmanın sonrasında nafakanın tahsilinin daha kolay hale getirilmiş olması ve sosyal güvenliğin getirilmesi ile önemli reformlar sağlanmıştır20. İsviçre Hukuku’nda eşler arasında boşanma ve boşanmanın sonuçları hakkında anlaşma ve işbirliğinin sağlanması düşüncesi temel alınmıştır21.

İsviçre’deki kanuni düzenlemelerdeki temel eğilimlere bakıldığında evlilik birliği ile aile birliği sorunlarının mutlaka eşler arasında çözümleme ve hakimin işe

19 BURCUOĞLU, s.132-133. 20 CEYLAN, s.20.

21 CANSEL, Erol; Boşanmanın Dayandığı Hukuki Esaslar, AÜHF 50.Yıl Armağanı, 1925-1975, C.II,

(20)

karışmasını azaltma eğiliminde olunduğu, boşanma konusunda da anlaşma temelli hareket etmenin esas alındığı gözlenir22 .

Boşanma kişilerin sosyal yardımlarla ilgili haklarını etkilemektedir. İsviçre Hukuku’nda sosyal yardımlar yaşlılık, yaşam sigortası, mesleki yardım, kaza sigortası olmak üzere üçe ayrılarak incelenmektedir. Eşlerin ve çocukların zarar görmemesi için sigortanın denkleştirilmesi sistemi kurulmuş, evlilik sırasındaki yükümlülüklerin paylaşılması amaçlanmıştır23. İsviçre Medeni Kanunu’na göre eşlerden biri bir mesleki yardım kuruluşuna bağlıysa ve bu kuruluştan ihtiyacı için yardım gerektiren bir durum içinde değilse her eş evlilik süresi için 17 Aralık 1993 tarihli yaşlılık, yaşam ve sakatlıkla ilgili mesleki yardımı düzenleyen yasa hükümlerine göre evlilik süresi dikkate alınarak hesaplanan yardım amacıyla yapılan ödemenin yarısında hak sahibidir. Eşlerin karşılıklı alacakları varsa sadece bu iki alacak arasındaki fark paylaşılacaktır24. İMK. m.124 gereği, eşlerden birinin veya her iki eşin mesleki yardım kuruluşundan yardım almaya ihtiyacı varsa veya evlilik süresince mesleki yardım kuruluşundan yapılan ödemeler başka sebeplerle paylaşılamıyorsa hak sahibine hakkaniyete uygun bir tazminat ödenmelidir. Hakim şartlar gerektiriyorsa borçludan güvence sağlamasını isteyebilir.

Türk Hukuku’nda ise boşanmadan sonra eşlerin sosyal yardımların kaybına ilişkin düzenleme yoktur. Boşanma sosyal güvenlik riskleri içinde yer almasa bile boşanma halinde sorunların çözümünde etkili bir sistemin varlığı eşler açısından güvence oluşturacaktır25.

III TÜRK HUKUK TARİHİNDE BOŞANMANIN SONUÇLARI

Eski Türk Hukuku’nda aileye büyük önem verilmiş, erkeğin tek kadınla evliliği ve ailenin reisinin erkek olması esas olmuştur26. Evlenme eşler arasında sürekli hayat ortaklığı oluşturmuş, bunun yanında boşanma hakkı da vermiştir.

22 KOÇHİSARLIOĞLU, Cengiz; İsviçre’de Evlilik Birliği Hukukundaki Son Gelişmeler, Prof. Dr. Jale G.

Akipek’e Armağan, SÜHFY., Konya 1991, s.431-435.

23 SCHNEİDER, Jacques – Andre/ Bruchez, Cristian, La Prévoyance Professionnelle et le divorce, Le

Nouveau droit du divorce, Travaux de la journée d’ étude organisée le 8 septembre 1999 a L’Universite de Lausanne, Lausanne 2000, s.219.

24 WERRO, Franz; Concubinage, Mariage, et Demariage, Berne 2000, s.139. 25 CEYLAN, s.136.

(21)

Eski Türk Hukuku, hem kadına hem de erkeğe belli koşulların varlığı halinde boşanabilme hakkını vermiştir. Yazılı çok fazla kaynağa ulaşılamaması nedeniyle boşanma sonuçları hakkında pek fazla bilgiye ulaşılamamıştır27.

İslam Hukuku’nda temel olarak boşanma hakkı kocaya aittir. Kadının da evlilik akdinde şart koşması veya kocanın bu yetkiyi karısına vermesi, kocanın geçimsiz ve bazı hastalıklara yakalanmış olması hallerinde kadın da boşanma hakkına sahiptir28. İslam Hukuku’nda boşanmadan sonra kadın için belli bir bekleme süresini ifade eden “iddet” süresini öngörmüştür. Bu sürenin evlenmenin ölüm, talak, adli boşanma ile sona ermesinde ayrı ayrı düzenlemesi vardır. İddet süresinin erkek bakımından da yansımaları vardır. Yine İslam Hukuku boşanmada çocukların durumuna ilişkin özel düzenlemeler yapmış, hakim kararına bağlı bırakmamıştır. Boşanmanın mali sonuçları açısından incelediğimizde; mal ayrılığı prensibi geçerli olup evlilik birliği sona erince taraflar mallarını alıp götürdüğünden sorun çıkmamakta, kadının zifaf, halvet-i sahiha, eşlerden birinin ölümü sebeplerinde mehir hakkı doğmaktadır. Bazı hallerde kadın mehirin yarısını veya tamamını kaybetmektedir29.

Osmanlıda İslam Hukuku boşanma konusunda tamamıyla uygulanmış, esas itibari ile kocanın iradesine bağlı boşanma esas alınmıştır. Adli boşanma haricinde devletin haberi olmadan evlenmeler olduğu gibi devletin haberi olmadan boşanmalar da olmuştur. Birtakım nizamname veya kararnamelerle boşanmanın nüfus memuruna haber verilmesi ve nüfus kaydının düzeltilmesi amaçlanmış, 1917 tarihli Hukuk-i Aile Kararnamesi ile eşini boşayan erkeğin haber vermesi keyfiyeti getirilmiştir. 1917 tarihli kararname İslam Hukuku’ndaki düzenlemelerin yazıya geçirilmiş hali diyebiliriz. Yine boşanma hakkını kocaya verilmiş, ancak bazı hallerde kadına da hakime başvurma hakkı tanınmıştır. Yine boşanmanın sonuçları hakkında aynı hükümler geçerli olmuş, sadece iddet nafakasında farklı hükümler getirilmiştir30. Osmanlının zor günler yaşaması ve işgaller sebebi ile 1917 tarihli

27 CİN, Halil; Eski Hukukumuzda Boşanma, Konya 1988, s.27.

28 CİN,Halil; Tarih Boyunca Kadının Hukuki Statüsü Açısından Türk Kadınının Durumuna Kısa Bir Bakış,

Prof.Dr.Jale Akipek’e Armağan, Konya 1991, s.12 .

29 CİN, Eski, s.33-120. 30 CİN, Eski, s.122-136.

(22)

kararname ancak iki yıla yakın bir süre yürürlükte kalabilmiştir. Kararnamede müslüman olmayan halkın da aile hukukuna ilişkin ihtilaflarda kısmen islami usullere tabi tutulup bir anlamda kilise ve havra mevcudiyetine gölge düşürülmesi işgalci kuvvetlerin kararnameyi kaldırtmasında etkili olmuştur. 1918 tarihli çıkartılan bir nizamname ile aile hukuku meselelerine ilişkin idari işlemler düzenlenmiş, uygulamada Medeni Kanun kabulüne kadar kararname fiilen yürürlükte kalmıştır. Az bir süre yürürlükte kalsa bile, kararname aile hukukuna ilişkin Osmanlının ilk kanunu olması, hukukta birliği sağlaması, evlenme ve boşanmada kısmen de olsa devlet müdahalesinden bahsetmesi sebebi ile önem taşır31.

Cumhuriyetin ilanından sonra birçok komisyon çalışması sonucunda 17.02.1926’da kabul edilen ve 04.10.1926’da yürürlüğe giren ve İsviçre Medeni Kanunu kaynaklı 743 sayılı Medeni Kanunu’n kabulü ile İslam Hukuku terk edilmiş, böylece evlilik ve boşanma hukuku laik ve çağdaş yapıya kavuşmuştur32. 743 sayılı Kanun ile; tek eşlilik, her iki eşe de boşanma davası açma hakkı tanıma, evlenmenin resmi memur önünde yapılması, medeni nikah zorunluluğu, boşanmada mahkeme kararı zorunluluğu, evlenmede yaş sınırının tespiti, evlenmede temsil yolunun kapatılması33, boşanmada serbesti usulünün kaldırılması, karı-kocanın eşit haklara sahip olması, kadına velilik hakkının tanınması gibi çağdaş düzenlemeler yapılmıştır.

Kanun koyucu, İsviçre’den alınan kanunun kabulünün ve uygulanmasının bir takım güçlüklere sebebiyet vereceğini bile bile, tamamen farkında olarak bu yola başvurdu. Zira batılı medeniyet seviyesine çıkmayı hedefliyorlardı. Demokratikliği ve pratikliği ile tercih edilen İsviçre Medeni Kanunu zaman geçtikçe Türk toplumunda uygulanabilirliği ölçüsünde değişikliklere uğramıştır34.

Türk Medeni Kanunu’nda son olarak 4721 sayılı Kanunla değişiklik olmuş, kanun 22.11.2001 tarihinde kabul edilmiş olmakla, maddelerdeki ufak değişiklerle

31 ÜNAL, Mehmet; Medeni Kanunun Kabulünden Önce Türk Aile Hukukuna İlişkin Düzenlemeler ve

Özellikle 1917 Tarihli Hukuk-i Aile Kararnamesi, AÜHFD, C. XXXIV, S.1-4, s.195-231.

32 CEYLAN, s.16.

33 HAVUTÇU, Ayşe; Evlilik Birliğinin Temsili, Ankara 2006, s.102-104.

34 ÖZTAN, Medeni Kanun’un Kabulünün 70. Yılında Aile Hukuku, AÜHFD, C.44, S.1-4, Ankara 1995,

(23)

halen yürürlükte olup, bu çalışmamız içerisinde bu değişikliklere ayrıntılı değinilecektir.

Eski Medeni Kanun’dan farklı olarak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda boşanmadan sonra, istenen tazminat ve nafaka konularından bahsederken “eş” tabiri yerine “taraf” tabiri kullanılmış, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra uygulamaya geçen maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası açısından boşanmış kişilerin artık taraf konumunda olacağı madde gerekçesinde de vurgulanmıştır.

Eski Medeni Kanun döneminde, boşanma davasında maddi tazminat talep edebilmek için davacının boşanmada kusursuz, davalının ise kusurlu olması gerekmekteydi. TMK. kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın kusurlu taraftan tazminat isteyebileceği şeklinde düzenleme yapmıştır35. Boşanma davalarında özellikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayanan boşanma davalarında, her iki eşin de az çok kusurlu olma olasılığı olup tazminat talep eden eşin mutlak kusursuzluğunun mümkün olmaması sonucu bu düzenleme yapılmıştır. Tazminat talep eden eşin ortak kusuru BK. m. 44 hükmünü uygulayarak tazminattan indirim yapabilme olanağı sağlamaktadır.

Eski Medeni Kanun’da manevi tazminat istenebilmesi için boşanmaya sebebiyet veren olayların talepte bulunan tarafın kişilik haklarını ağır şekilde ihlal etmiş olması aranırken, manevi tazminata hükmedebilmek için boşanmaya neden olan olaylar kişinin ruhsal sağlığını ve esenliğini derinden etkilemeli, yaşama zevk ve sevincini azaltmalı ya da onu kimsenin yüzüne bakamayacak veya toplum içine çıkamayacak duruma düşürmeliydi. EMK.’ da manevi tazminat bakımından talepte bulunanın kişilik hakkına tecavüzde bulunmasını yeterli görmüş, manevi zararın ağırlığı koşulunu aramamış böylece 3444 sayılı Kanunla değişik BK. m.49 hükmü ile uyumlu hale getirilmiştir36.

35 KILIÇOĞLU, Ahmet; Medeni Kanunumuzun Aile-Miras ve Eşya Hukukunda Getirdiği Yenilikler, Ankara

2003, s.15.

36 BAYGIN, Cem; Yeni Medeni Kanun’da Evlenme ve Boşanma, Ünal Tekinalp’e Armağan, Bilgi

(24)

Eski Medeni Kanun’da erkeğin yoksulluk nafakası isteyebilmesi için kadının refahta olması koşulu aranırken TMK.’da kadın- erkek eşitliği ilkesini esas alarak kadın ve erkeklerin yoksulluk nafakası isteyebilmesini aynı şartlara tabi tutmuştur37.

Türk Medeni Kanunu’nda hakimin irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda ne miktarda ödenebileceğini tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre karara bağlayabileceğini düzenlenmiş, Türk parasının sürekli değer kaybetmesi karşısında böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur.

Türk Medeni Kanunu’nda boşanmadan sonra açılacak yeni nafaka davaları ya da hükmedilmiş nafakanın arttırılması veya azaltılması davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkili kılınmış, mali açıdan güçsüz olan nafaka alacaklısının masraf yapması önlenmek istenmiştir.

Eski Medeni Kanun’da nafaka ve tazminat isteyebilmesi için süre öngörülmemiş her zaman dava açmak mümkün görülmüş, TMK.’da evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan davalar için bir yıllık dava açma süreleri düzenlenmiştir. Bir yıllık süre boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren başlar. Bu hükümle tarafların yıllar sonra karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Alacaklı süresi içinde maddi tazminat ve nafaka talep etmiş ve hüküm altına alınmışsa koşulların değişmesi nedeniyle bunun arttırılması isteminde bir süre sınırlaması mevcut değildir. Bu nedenle TMK.’daki zamanaşımı süresi irat biçimindeki tazminat yada nafakanın arttırılması davalarında uygulanmaz38.

Eski Medeni Kanun ve Türk Medeni Kanunu’nda maddi tazminat ve nafakanın irat şeklinde ödenebilecektir.TMK.’da EMK.’dan farklı olarak, iradın kendiliğinden(taraflardan birisinin ölümü vs.) veya mahkeme kararı ile(yoksulluğun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının fiilen evliymiş gibi yaşaması vs.) sona erdirilmesi durumları ayrı ayrı ve açıkça hükme bağlanmıştır.

37 BAŞPINAR, Veysel; Yeni Türk Medeni Kanunu, Prof. Dr. Turgut Kalpsüz’e Armağan, Ankara 2003,

s.678.

(25)

Böylece EMK.’dan farklı olarak, TMK.’da iradın tamamen ortadan kaldırılabilmesi sınırlı bazı durumlara hasredilmiştir39 .

§ 4. HUKUKUMUZDA GENEL OLARAK BOŞANMANIN SONUÇLARI I. BOŞANMANIN HUKUKİ SONUÇLARI

Boşanmanın bildiğimiz anlamda en genel sonucu, eşler arasındaki evlilik birliğinin sona erip eşlerin artık evli bireyler değil boşanmış kişiler konumuna geçmeleridir40. Evlilik birliğinin sona ermesiyle beraber, eşlerin birbirine karşı hak ve yükümlülükleri sona ermekte, birbirinden bağımsız bireyler olmaktadırlar.

Evlenme ile kişilerin daha fazla sorumluluk alması nedeniyle kişiliklerinde önemli değişiklikler olacak, bir anlamda iyi bir evlilik ile kişiler sosyal hayatta yerlerini alacak ve hayata adaptasyonları artacaktır. Hatta evli kişilerin bekarlara göre daha az şuç işledikleri, bunları dullar ve bekarların izlediği , boşanmışların ise yüksek suçluluk oranına sahip oldukları ileri sürülmektedir41. Kanımızca, boşanma sürecinde tarafların birbirini son derece yıpratarak adeta iki düşman halini almaları sonucu zaten mutsuz bir evliliğin verdiği psikolojik yıpranmaların üstüne çok sevdiği eşinin boşanma sürecinde kendisine neler yapabileceğini görmek kişinin hayata ve insanlara olan güven duygusunu azaltacak, suça eğilimi artar hale gelecektir. Bu açıdan boşanma en az hasarla atlatılmalı, önemli bir anlaşmazlık konusu olan mali konularda hakkaniyete uygun, dengeli tutum izlenilerek toplum sağlığı korunmalıdır.

Boşanmanın hukuki sonuçları ifadesi ile hakim tarafından boşanmaya karar verilmesi halinde meydana gelen hukuki sonuçlar kastedilmektedir. Boşanmanın hukuki sonuçlarından bazıları, hakimin kararında gösterilmesi gereken, bazıları ise boşanma kararında yer almadığı halde kanun gereği kendiliğinden doğan, bazıları ise boşanmada talep üzerine hakimin karara bağlayacağı sonuçlardır.

Boşanmanın bazı sonuçları her boşanmada doğabilirken, bazıları kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda doğabilecek sonuçlardır. Yine

39 ÖZDAMAR, s.384.

40 KAÇAK, Nazif; Boşanma, Nafaka, Mal Rejimleri, Velayet, Ankara 2004, s.467. 41 DEMİRBAŞ, Timur; Kriminoloji, Ankara 2001, s.163.

(26)

boşanmanın eşleri ilgilendiren ve çocukları ilgilendiren sonuçları olmak üzere ikili bir ayrıma gitmek mümkündür.

Türk Hukuk doktrininde boşanmanın sonuçları ile ilgili olarak; “boşanmanın asli-arızi sonuçları”42, “boşanmanın şahsi-mali sonuçları”43, “boşanmanın eşlerle arasındaki-çocuklar hakkındaki sonuçları”44, “boşanma kararının içeriği-sonuçları”45, “boşanmanın kararda belirtmeye bağlı olmayan-hakimin re’sen düzenleyeceği-talep üzerine verilecek karara bağlı sonuçlar”46, “boşanmanın maddi sonuçları-mali sonuçları” şekillerinde ayrımlar yapılmaktadır. Biz boşanmanın maddi ve mali sonuçları şeklinde bir ayrımını yaparak, mali sonuçlarını irdeleyeceğiz.

II. BOŞANMADA MADDİ SONUÇLAR-MALİ SONUÇLAR A.Maddi Sonuçlar

Boşanmanın mali sonuçları dışında yer alan, boşanma sonucunda maddi anlamda meydana gelen sonuçları, eşlerin hukuki durumlarının değişmesi, çocukların durumu, miras hukuku bakımından sonuçları, usul hukuku bakımından sonuçları başlıkları altında incelenebilir.

1. Eşlerin Hukuki Durumunun Değişmesi

Boşanmanın eşlerle ilgili kişisel sonuçları emredici hükümlerle düzenlemiştir. Boşanma asıl hüküm olarak evlilik bağını ortadan kaldırır, bu anlamda yenilik doğuran bir etki oluşturur47. Bozucu yenilik doğuran bir hak olan boşanma, mevcut hukuki ilişkinin sona ermesini sağlar.

Boşanma ile eşler evliliğin bahşettiği hak ve yükümlülükleri kaybeder. Boşanma kesinleşince taraflar için mevcut bir evlilikten doğan evlenme engeli sona erer. Boşanan eşlerden erkek hemen, kadın ise üç yüz günlük yasal bekleme süresine uymak şartıyla evlenebilirler48. TMK.m.130 gereği, yeniden evlenmek

42 FEYZİOĞLU, s.374.

43 KÖPRÜLÜ, Bülent/ KANETİ, Selim, Aile Hukuku, İstanbul 1989, s.189. 44 AKINTÜRK, Aile, s.279.

45 TEKİNAY, Aile, s.255. 46 CEYLAN, s.47. 47 TEKİNAY, Aile, s.290. 48 AKINTÜRK, Aile, s.287.

(27)

isteyen eşler önceki evliliğinin bittiğini ispatlayacak; kadın eş üç yüz gün beklemek istemezse hakime başvurarak sürenin kaldırılmasını isteyecektir.

TMK. m.132 hükmüne göre, kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri halinde sürenin kaldırılması istenebilir. Böylece bekleme süresi olmadan kadının tekrar evlenmesi kolaylaşmıştır49. Belirlenen bu sürenin konuluş amacı nesebin karışmasını önlemek olmakla birlikte kanımızca artık gelişen teknoloji ile doğan çocuğun babasının kim olduğu genetik testlerle belirlenebilmekte, iddet süresi olarak tanımlanan sürenin anlamı kalmamaktadır. Her halükarda, bu yasağa rağmen yapılan evliliklerin geçerli olması sürenin emredici nitelikte olmadığının göstergesidir.

TMK.m.187 gereği, kadın evlenmekle kocasının soyadını alır, evlilik sırasında evlendirme memuruna yapacağı başvuru veya nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Boşanma halinde kadın, TMK.m.173 gereği evlenmeden önceki soyadını alır. Evlenmeden önce dul olan kadın hakim kararı ile bekarlık soyadını taşıyabilir. Kadının boşandığı eşinin soyadını kullanmakta şahsi menfaati bulunur ve eşine bu durumun zarar vermeyeceği ispatlanırsa, boşandığı eşinin soyadını kadın taşıyabilir50. Koca bu izni koşullar değişirse kaldırtabilir51.

Evlenmekle kadın eş, kocasının nüfus kayıt hanesine nakledilmekte, babasının nüfus kayıt hanesinden silinmektedir52. 4721 sayılı Kanun’un 21. maddesi kocanın ikametgahının karının ikametgahı sayılması kaidesini kaldırmış ancak Vatandaşlık Kanunu 4. madde gereği kadının evlenmekle kocasının nüfus kayıt hanesine nakledilecek olması ve Vatandaşlık Kanunu madde 38 ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanan içtihatları gereği, nüfusa kayıtlı olunan yerin yerleşim yerine karine teşkil etmesine göre, kocanın yerleşim yeri karının yerleşim yeri

49 ÖZDAMAR,Demet; Türk Hukukunda Özellikle Türk Medeni Kanunu Hükümleri Karşısında Kadının

Hukuki Durumu, Ankara 2002, s.377,390.

50 ÖZTAN, Bilge; Evlilik Birliğinin Sona Ermesi Halinde Kadının Soyadı, Prof. Dr. H. C. Oğuzoğlu’na

Armağan, Ankara 1972, s.428-429.

51 ERGÜN,Zafer; Boşanma Davaları,Nişanlanma-Evlenme,Butlan-Velayet,Kişisel İlişki-Nafaka,Maddi ve

Manevi Tazminat,Mal rejimi; Ankara 2004, s.41.

52 GENÇCAN, Ömer Uğur; Nüfus Davaları, Genel Hükümler, Bilimsel Açıklama, İçtihatlar ve İlgili Mevzuat,

(28)

olmaya devam edecektir. Boşanma ile gerek kadın eşin gerek erkek eşin nüfus kaydına “boşanmış” ibaresi yazılmakta, boşanan kadın babasının nüfus hanesine geri dönmektedir. İkametgahı da bu çerçevede TMK.m.19,20 kapsamında belirlenecektir53.

Eşlerin soyadındaki ve kişisel statüsündeki değişiklikler olurken evlenme ile kazandığı erginlik, vatandaşlık ve kayın hısımlığı durumlarında değişiklik olmayacaktır54.

Vatandaşlık Kanunu madde 5’e göre Türk vatandaşı ile evlenen ve ancak maddede yazılı şartların sağlanması ile vatandaşlığı kazanan kişi, evliliğin sona ermesi ile sözleşmede iyi niyetli ise vatandaşlığı muhafaza edilecektir.

4721 sayılı Kanunun 18. maddesi gereği kayın hısımlığı ve 11. maddesi ile kazanılan ergin kılınma, boşanmadan sonra da muhafaza edilir. Kayın hısımlığının devam etmesi sonucunda boşanan eşler birbirinin üstsoyu ve altsoyu ile evlenemezler.

Gerek kadın gerekse erkeğin evlenmeyle kazandığı erginlik, evliliğin sona ermesine rağmen devam eder. Evlenmenin ölüm, gaiplik veya boşanma gibi bir sebeple sona ermesi evlenme ile kazanılan erginliği etkilemez. Sadece, butlan durumunda tartışma söz konusu olup, genellikle kabul edilen, kişinin iyi niyetli olması kaydıyla butlan kararından sonra da evlenerek kazandığı erginliği korumasıdır55.

2. Çocuklarla İlgili Hukuki Sonuçlar

Boşanma sonrasında çocuklarla ana-baba arasında kişisel ve mali ilişkiler bir anlaşma ile düzenlenebilir. Eşler arasında bir anlaşma yoksa, hakim boşanmada re'sen bu durumu düzenler56. Eşler arasında boşanmanın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmanın çocuklarla ilgili düzenlemeleriyle hakim bağlı değildir57.

53 RUHİ, Ahmet Cemal;Türk Hukukunda Boşanma, Boşanmanın Sonuçları, Ankara 2004, s.345. 54 AKINTÜRK, Aile, s.287.

55 AYAN, Mehmet, AYAN, Nurşen; Kişiler Hukuku, Konya 2007, s.22-23. 56 OĞUZMAN/DURAL, 2001, s.141.

(29)

TMK.m.182 hükmüne göre, hakimin çocukların velayetinin kimde olacağı, çocuk ile ana baba arası kişisel ilişkiler ve iştirak nafakası konularında düzenleme yapması zorunludur. Boşanmadan sonra, velayet hakkının ana ve babadan hangisine verileceği sadece çocuğun menfaatleri göz önüne alınır. Burada çocuğun güvenliğinin ve yararının sağlanması esas olan ilkedir. Hakim karar verirken çocukların cinsiyeti, yaşı, huyu, ana ve babanın karakterleri, yaşama biçimleri, ekonomik durumları, ahlaki yapıları, ana ve babanın çocuğun gelişmesi üzerindeki etki derecesi, çevreleri gibi hususları değerlendirerek çocuğun menfaatlerini değerlendirir. TMK.m.182/I hükmüne göre, mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken olanak buldukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra ana ve babanın haklarını ve çocuk ile kişisel ilişkilerini düzenler.

TMK.m.336 ve 337 hükümlerinde velayet hakkının hangi durumlarda kimler tarafından kullanılacağı düzenlenmiş, velayet hakkının ana veya babadan birine verilebileceği gibi, velayetin kaldırılması sebeplerinin birinin varlığı halinde üçüncü bir kişiye de verilebileceği üzerinde durulmuştur58. Türk hukukunda ana ve babanın velayet hakkını birlikte kullanılması söz konusu olmayıp, boşanmadan sonra velayet hakkı bölünemez.

Çocuğun velayet hakkının bir tarafa bırakılması sonucunda diğer tarafın çocuğu görme gibi tabii bir haktan yoksun bırakılmaması için tanınmış olan kişisel ilişki hakkı, ana veya babanın kişilik hakkının kapsamına girmektedir. Kişisel ilişki hakkı, velayet kendisinden alınan ana veya babanın ortak çocukları ile görüşmesi, belli saat ve aylarda yanına alması, mektuplaşması, iletişim araçlarıyla ilişki kurması unsurlarını içeren bir haktır59. Kişisel ilişki kapsamı belirlenmesinde de yine esas olan çocuğun yararı olup, TMK.m.324 hükmüne göre kişisel ilişki çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba kişisel ilişki haklarını çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesini engeller biçimde kullanırsa veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da başka önemli sebepler varsa kişisel ilişki hakkı reddedilir veya kendilerinden alınır.

58 CEYLAN, s.160.

(30)

3. Miras Hukuku Bakımından Sonuçlar

Eşler, yasal olarak birbirlerinin mirasçısıdır. Eşlerin mirasçılık hakkı, evlenme sözleşmesinin en önemli mali sonuçlarından birisidir. Kanun koyucu, hukuk politikası gereği, evlenme sözleşmesiyle hayatını birleştiren eşlerin kanun gereği başka her hangi bir hukuksal işleme gerek kalmaksızın birbirlerinin mirasçıları olmalarını istemiştir. Dolayısıyla, eşler, evlenmeden önce kan hısımlığı nedeniyle birbirlerinin yasal mirasçısı bile olsalar, evlenme sözleşmesiyle bu yasal mirasçılık hakları sona erer ve onun yerine evlenmeden kaynaklanan yeni yasal mirasçılık hakları devreye girer. Kanun koyucu, yine bir hukuk politikası gereği olarak, eşlere evlenmeyle tanınan yasal mirasçılık haklarının eşlerin boşanması sonucunda kendiliğinden ortadan kalkacağı, boşanan eşlerin boşanmadan önce birbirleri lehine yapmış oldukları ölüme bağlı tasarrufların da aksi ölüme bağlı tasarruftan anlaşılamadığı taktirde, boşanma sonucunda kendiliğinden geçersiz hale geleceğini düzenlemiştir.

Boşanma hükmünün kesinleşmesiyle birlikte evlilik ortadan kalkacak, boşanan eşler birbirine kanuni mirasçı olamayacaklardır.Boşanma davası açılmışsa fakat boşanma kararı kesinleşmeden taraflardan biri ölmüşse evlilik boşanma ile değil, ölümle sona ermektedir. Ayrılık kararı ile evlilik ilişkisi sona ermeyeceğinden yasal mirasçılık devam edecektir. Eğer, eşlerden birisi boşanma davası açmış ve boşanma kararı kesinleşmeden ölmüşse, sağ kalan eşin mirasçı olup olmayacağı EMK.’da düzenlenmediğinden doktrinde bu husus tartışılmış, hakim görüş boşanma kararı verilmeden önce evlilik birliği ortadan kalkmadığı için eşlerden birinin ölümü durumunda, diğer eşin onun mirasçısı olabileceği yönündeydi. Ancak bu düşünce özellikle zina, hayata kast, pek kötü davranış sebeplerine dayanarak açılan boşanma davası sırasında davacının ölmesinin davalı eşi doğrudan onun mirasçısı haline getirmesinin adalet duygularını zedeleyen bir durum olduğu doktrinde ifade edilmiştir.

4721 sayılı Kanun’la boşanma davası devam ederken davacının ölümü halinde davacının mirasçılarının davaya devam etme yetkileri düzenlenmiştir. Kural olarak, evlilik ilişkisi ölümle sona erdiğinden dul kalan eşin mirasçılık sıfatı

(31)

devam edecektir. Ancak, TMK. 181/II ile bu kurala istisna getirilmiş ve boşanma davası devam ederken ölen davacının mirasçılardan birinin davaya devam etmesi ve davalının kusurunu ispatlaması halinde, sağ kalan eşin mirasçılık sıfatını kaybetmesinin gündeme gelebileceği vurgulanmıştır. Bu hükmün uygulanabilmesi için usulüne uygun olarak yetkili mahkemede bir boşanma davasının açılmış olması, boşanma davasının davalının kusuruna dayanması, dava devam ederken davacı eşin ölmüş olması, ölen eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi gerekir. Bu durumda boşanma davası sırasında elde edilen delil ve olayların kullanılarak kısa sürede ve daha az emek harcanarak karara bağlanması mümkün olacaktır60. Evlilik birliği, davacının ölümü ile sona erdiği için davacının mirasçılarının takip edeceği dava, boşanmaya yönelik değil, davalının kusurunun ispatına yönelik olacaktır61. Mahkemece, kusurun tespiti ile sağ kalan eşin mirasçılığına da son veriliyorsa, bu karar var olan bir hukuki duruma son vereceği için yenilik doğuran bir karar niteliğindedir. Özellikle zina, hayata kast, pek kötü davranış, haysiyetsiz hayat sürme sebeplerinden biri ile açılan boşanma davasında gerçekten bu fiillerin işlendiği mirasçısı tarafından ispatlanırsa, haksız ve adaletsiz sonuçların doğması önlenmiş olacaktır. Ancak bahsedilen sonuç, ağır kusur öngörülen sonuçlar için olup, terk, akıl hastalığı sebeplerine dayanılarak açılan boşanma davasında dava sırasında davacı eşin ölmesi durumunda davacının mirasçısının davayı devam ettirip davalının mirastan mahrum olduğunu iddia hakkı yoktur. Aksi düşünce ve uygulama onarılmaz sonuçlara sebep olacaktır62.

Nitekim, Alman Kanun Koyucusu, boşanma davası açmış eşlerin birbirlerinin mirasçı olmaları sorununu daha farklı ve dengeli bir şekilde çözmüştür. Alman Hukuku’na göre, eğer boşanmanın şartları gerçekleşmiş ve boşanma davası da açılmışsa, eşler, birtakım maddeler arasında düzenlenmiş nafaka alacakları saklı kalmak koşuluyla, birbirlerine olan yasal mirasçılık haklarını kaybederler. Bu düzenlemede Alman Kanun Koyucusu, boşanma koşullarının varlığında eşlerden

60 SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral; Medeni Kanun’un Aile Hukuku Alanında Getirdiği Değişikliklerin

Medeni Usul Hukuku Bakımından Düşündürdükleri, Yeni Medeni Kanunu’nun Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi, Medeni Usul ve İcra-İflas Hukukçularının Toplantısı-I, Eskişehir 9-10 Kasım 2002, Eskişehir 2003, s.80.

61 ALTAŞ, Hüseyin; Yabancı ve Türk Mahkeme Boşanma Kararlarının Mirasçılığa Etkisi, Prof. Dr. Turgut

Kalpsüz’e Armağan, Ankara 2003, s.659-660.

(32)

birisi boşanma davası açmışsa, artık eşlerin mutlaka boşanacağı varsayımından hareket etmiş ve böylece de boşanma davası açmış eşlerin birbirlerinin yasal mirasçısı olamayacağını öngörmüştür63.

Anlaşmaya dayalı boşanma çekişmesiz yargı faaliyeti olup, eşlerin kusuru hiçbir şekilde gündeme gelmeyeceği için anlaşmaya dayanan boşanma yargılaması sırasında TMK. m. 181/II uygulanmaz64.

TMK.m.640/IV hükmü terekedeki hakların korunması bakımından her bir mirasçının yetkili olduğunu ve sağlanan korumadan mirasçıların hepsinin yararlanacağını düzenler65.

4.Usul Hukuku Bakımından Sonuçlar

BK.m.132/III gereği, eşler arasında evlilik süresince birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez, işlemeye başlamış ise kesilir66. Boşanma kararının kesinleşmesiyle beraber zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye başlar.

Eski Medeni Kanun 165/I hükmünde, evlilik devam ederken eşlerin kanunda yer alan haller dışında birbirleri hakkında cebri icra takibinde bulunamayacağı düzenlenmişti. Ancak eşlerin, her zaman birbirine karşı dava açabilmeleri imkanı olmasına rağmen dava sonunda aldıkları ilamın icra daireleri aracılığı ile istemeleri mümkün değildi67. 4721 sayılı TMK. ile cebri icra yasağı kaldırılmıştır. Bahsi geçen yasa ile kabul edilen mal rejiminin eşler arasındaki borçların muaccel hale gelmesini engellemeyeceği öngörülmüştür68. Cebri icra yasağının kaldırılması ile, bir eş, diğer eşinden olan alacağı için icra takibinde bulunabilecektir. BK.m.132 hükmünde eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımının yürümeyeceği kuralıyla eşlere takip özgürlüğü tanınmış, fakat takip yapma zorunluluğu

63 BÜHLER, WALTER/SPÜHLER, KARL ; Berner Kommentar, Kommentar zum Schweizerischen

Privatrecht, Band II, Familienrecht, Abteilung, Das Eherecht, Bern 1979, s. 21.

64 CEYLAN, s.57. 65 CEYLAN, s.57.

66 GENÇCAN,Ömer Uğur; Boşanma Hukuku, Ankara 2006, s.644.

67 ZEVKLİLER/ACABEY/GÖKYAYLA, s.773.

68 GENÇCAN,Ömer Uğur;4721 sayılı Türk Medeni Kanununa Göre Mal Rejimine İlişkin Genel Hükümler

(33)

getirilmemiştir. Her ne kadar cebri icra yasağı kaldırılmış ise de alacaklı eş alacağının takip edilmesini evlilikten sonraya bırakabilir69.

B. Mali Sonuçlar

1. Maddi-Manevi Tazminat

4721 sayılı Kanun’un 174. maddesinde maddi ve manevi tazminat düzenlenmiş; mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat ile boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini talep edeceği öngörülmüştür. EMK. döneminde bir kısım yazarlar maddi ve manevi tazminat taleplerinin boşanma davasının devamı sırasında ileri sürülmesi gerektiğini, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bu talebinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüşler70, bazı yazarlar da kesinleşen boşanma ilamından sonrada maddi ve manevi tazminatın istenebileceğini savunmuşlardır71. Yargıtay’da doktrindeki görüş ayrılıklarının etkisiyle, bu konuda istikrar sağlayamamış, içtihadı birleştirme yoluna gitmiş ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu aldığı bir kararla kusursuz eşin boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da maddi-manevi tazminatın istenebileceğini ve bunun için ayrı bir dava açılabileceğini belirtmiştir72.

2. Nafaka – Yoksulluk Nafakası

Hakim, tarafların talep etmesi halinde maddi ve manevi tazminata karar verebileceği gibi, yoksulluk nafakasına da boşanma sonucunda ve talep halinde karar verebilir.

Türk Medeni Kanunu m. 175’de, boşanma sonucunda yoksulluğa düşen eşe mali durumu iyi olan eş tarafından yardım edilmesi yoksulluk nafakası olarak tanımlanır. Yoksulluk nafakası süresiz olarak istenebileceği gibi nafaka

69 GENÇCAN, Boşanma, s.644.

70 YALÇINKAYA,Namık/KALELİ,Şakir;Yeni Boşanma Hukuku, Cilt I-II, Ankara 1988, s.34.

71 ZEVKLİLER/ACABEY/GÖKYAYLA,s.930.; AKINTÜRK,TURGUT;Boşanmanın Hukuki Sonuçları,

AÜHF 50.yıl armağanı, C. I, Ankara 1977, s.190.

72 YİBK,22.01.1998,5/1(YKD 1988/8,s.1031-1057); ARAS,Bahattin, Boşanma Davalarında Yargılama Usulü

(34)

yükümlüsünün kusuru da aranmaz. Boşanma kararı üzerine hükmolunacak yoksulluk nafakası evlilik birliğinde eşlerin giderlere katılması, dayanışması, yardımlaşması yükümlülüğünün evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da devamı niteliği taşımaktadır73.

Evlenme akdi gerçekleştikten sonra kanunda belirtilen şartları yerine getirmeyen eşe karşı diğer eş her zaman tedbir nafakası davası açabileceği gibi, haklı bir sebebe dayanarak ayrı yaşama hakkına sahip olan eş de hakime başvurarak gerekli önlemlerin alınmasını ve dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tedbir nafakasına karar verilmesini talep edebilir. Yargıtay, ayrı yaşamakta olan eşe, eve dönmesi için ihtar gönderilmiş ise, eve dönmesi için geçerli olan sürede ayrı yaşamakta haklı ise, bu hususun dikkate alınarak uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiğini vurgulamış, ihtar gönderildiği halde gelmemeyi haklı sebep olarak değerlendirmiştir74.

Evliliğin butlanı nedeniyle dava açan eş lehine dava kesinleşinceye kadar hakim tedbir nafakasına hükmedebilir. Yine, boşanma davası açılmasıyla eşlerin ayrı yaşama hakkı doğacağından, hakim re’sen dava tarihi itibariyle tedbir nafakasına karar verecek boşanma veya ayrılık davası reddedilince ret kararının kesinleşmesi ile kural olarak tedbir nafakası sona erecek, tedbir nafakası isteyen eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat etmesi gerekecektir.75

Evlilik süresince ve boşanma davası süresince çocukların bakım masrafları için çocuğun yanında bulunan eşe tedbir nafakası verilirken, boşanma kararının kesinleşmesiyle çocuğun bakım masrafları için velayet hakkı kendisine verilen eşe diğer eş tarafından iştirak nafakası verilir76. İştirak nafakası, kararın kesinleşmesiyle ödenmeye başlanır çocuk ergin oluncaya kadar devam eder. Ergin olsa bile eğitimine devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar devam eder. Ergin

73 CEYLAN, s.105.

74 Y. 2. HD., 22.10.1992T., E.10616, K.10115(Yayınlanmamıştır.). 75 RUHİ, Boşanma, s.44.

(35)

olduktan sonra bakıma muhtaç ise iştirak nafakası yerine bakım nafakası isteyebilir77.

Yardım yani bakım nafakası, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üst soy, alt soy ve kardeşlere verilebilir. Yardım nafakası verilebilmesi için nafaka talep edenin yoksulluğa düşmüş olması kanunen tayin edilen yükümlünün de ödeme gücünün bulunması gerekir78.

3. Mal Rejiminin Tasfiyesi

Eski Medeni Kanun’da evlilik birliği sona erince eşler arasındaki mal rejimi de sona erecektir, eşler hangi mal rejimini kabul etmiş olursa olsun her biri şahsi malvarlığını geri alacak eğer malvarlığında bir artış olmuşsa kabul edilen mal rejimi hükümlerine göre bu fazlalık aralarında paylaşılır. Azalmalar ise, kural olarak kocaya ait olup malvarlığındaki azalmaya kadının sebebiyet verdiği ispat edilirse o zaman bundan kadın sorumlu olacaktır. Eşler arasında mal ayrılığı rejimi de geçerli olsa kadın evlilik birliğinin devam edeceği inancı içinde ise kocasına ev, araba vs. için kendi malvarlığından bir miktar para veya paraya çevrilecek altın, gayrimenkul vs. bir mal vermişse boşanma halinde kocasına verdiği paranın iadesini talep edebilir. Yargıtay, burada mal ayrılığı ile ilgili düzenlemede bir boşluk bulunduğunu kabul etmiş ve bu boşluğu “işlem temelinin çökmesi” kuralından hareket ederek doldurmuştur79.

Türk Medeni Kanunu ile iki yeni mal rejimi; edinilmiş mallara katılma ve paylaşmalı mal ayrılığı rejimleri hukukumuza girmiştir. EMK.’da yer alan mal birliği rejimine yer verilmemiştir.

Boşanma ile evlilik birliği sona erince mal rejimi de boşanma davası tarihinden geçerli olmak üzere sona erecektir. Böylece mal rejiminin sona erme tarihi geçmişe etkili olarak boşanma davası tarihine göre belirlenecektir. Mal

77 DURAL,Mustafa/ÖĞÜZ,Tufan/GÜMÜŞ,Alper; Türk Özel Hukuku, C.III, Aile Hukuku, İstanbul 2005,

s.144.

78 ÖZUĞUR,Ali İhsan; Türk Medeni Kanununun Yeni Düzenlemelerine Göre Gerekçeli-Açıklamalı-İçtihatlı

Nafaka Hukuku Kanunlar-Milletlerarası Sözleşmeler-Yönetmelikler, Ankara 2004, s.509.

Referanslar

Benzer Belgeler

Arap ülkelerine komşu olduğumuz halde Halk Müziğimizde Arap Müziği etkisi bulunmadığını, Türkçe bilmediği çin sözlerin yarım kaldığını, ezgilerin

İstanbul’u sadece Beyoğlu sanan yabancılara, gerçek Türk yaşamının, kadının konumunu anlatmayı he­ defler. AvrupalIlarla yaptı­ ğı konuşmaların üçü bu

Yabancı kaynaklarda pamuk, yün, keten gibi kumaşlarda kullanılan bezayağı örgüsü, ipekli kumaşlar için tafta şeklinde özel bir tanım olarak kullanılmıştır..

Bu çalışmada genel olarak hemşirelerin tıbbi hatalara eğilim düzeyinin düşük olduğu, bunun yanında mesleki çalışma deneyimi az olan ve cerrahi kliniklerde çalışan

  uncertainty  of  the  results,  still  there  are  some  sources  of  error  which  possibly  “deflected”  the  results.  After  doing  statistical  analysis, 

Gauge field theory which underlie modem high energy physics as well as the theory of gravity and hence all of physics as we know it today, is itself based on a few

Çalışma göstermektedir ki, kaynakların keyfi dağıtılmadığı, yolsuzluğa karşı şeffaflığın yüksek olduğu ve iktisadi düzenin ahbap çavuş kapitalizmine

In this issue of the British Journal of Clinical Pharmacology, Fachi and coworkers performed a systematic review and a meta ‐analysis on the serious (grade III ‐IV) haematologic