• Sonuç bulunamadı

G A Kırmızı Et ile Kanser İlişkisinin Sırrı Memelilerdeki Bir Şeker Molekülünde mi Saklı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "G A Kırmızı Et ile Kanser İlişkisinin Sırrı Memelilerdeki Bir Şeker Molekülünde mi Saklı?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fazla kırmızı et tüketen kişilerin

bazı kanser türlerine

yakalanma riskinin daha fazla

olduğu biliniyordu. İnsanlarda

durum böyleyken kırmızı

etin başka etçil memelilerde

aynı etkiyi göstermiyor olması

araştırmacıların dikkatini

Neu5Gc adlı moleküle çekti.

Neu5Gc çoğu memelinin

vücudunda doğal olarak bulunan

ancak insanda bulunmayan

bir şeker molekülü.

San Diego’daki California

Üniversitesi’nin Tıp Okulu’ndan

araştırmacılar yaptıkları bir

deneyde bu molekülün

tümörleri tetikleyebiliyor

olabileceğini düşündüren

sonuçlara ulaştı.

A

raştırmacılar bir grup fareyi, tıpkı insanda olduğu gibi Neu5Gc üretemeyecek biçimde genetik

değişikliğe uğrattı. Daha sonra bu farelere besin yoluyla Neu5Gc verilmesinin farelerde tümör

oluşumunu yaklaşık beş kat artırdığını gözlemlediler. Üstelik fareleri herhangi bir kansorejen (kanser yapıcı)

maddeye maruz bırakmadıkları gibi yapay bir tümör tetikleme işlemi de uygulamadılar. Bu da kırmızı et tüketimiyle kanser arasındaki ilişkinin doğal süreçlerle ilgili olabileceğini düşündürdü. Araştırmacılar Neu5Gc’nin, vücudumuza yabancı bir molekül olduğu için, sürekli antikor üretimini tetikleyerek, yani bağışıklık tepkisi oluşturarak yangıya neden olabileceğini düşünüyor. Kronik yangınınsa tümör oluşumunu desteklediği biliniyor. Araştırmanın yürütücüsü Ajit Varki söz konusu etkinin insanda ispatlanmasının hayli zor olduğu, ancak elde edilen bulguların

daha genel anlamda kırmızı et tüketiminin kronik yangıyla tetiklenen damar sertliği ve 2. tip şeker

hastalığı gibi hastalıklarla ilişkisinin açıklanmasına yardımcı olabileceği görüşünde. Varki bir yandan da makul

miktarda kırmızı etin aslında

çocuklar ve gençler için faydalı bir besin kaynağı olduğunu ve araştırmalarının bu ikilem için uygulamaya yönelik çözümler geliştirilmesinin yolunu açabileceğini düşünüyor.

7

G

üneşli havalarda dışarıda uzun zaman geçirmek pek çoğumuz için keyifli olsa da Güneş’in zararlı ışın-larından korunmak için bazı önlemler alırız. Ancak bu önlemi alan tek canlı-lar biz değiliz. Journal of the American Chemical Society’de geçtiğimiz yıl Ekim ayında yayımlanan bir araştırma bitki-lerin de Güneş’in zararlı ışınlarından korunmak için bir savunma mekaniz-ması geliştirdiğini ortaya koydu. Pur-due Üniversitesi Kimya Bölümü’nden Timothy S. Zwier ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre bitkiler her gün maruz kaldıkları morötesi ışınlara kar-şı özel moleküller üretiyor. Ardından bu molekülleri yapraklarının dış kat-manına göndererek doğal bir kalkan

oluşturuyorlar. Güneş ışınları besin üretmesini sağlıyor olsa da bitkinin DNA’sına önemli ölçüde zarar vere-rek gelişiminin yavaşlamasına neden olabiliyor. Bitkiler bu savunma meka-nizması sayesinde güneş ışınlarının yapraklarının derinliklerine işleyerek normal gelişim süreçlerini etkilemesi-ne engel oluyor.

Bitkiler Kendini Güneş’ten Koruyor

Pınar Dündar Bilim ve Teknik Şubat 2015

Kırmızı Et ile Kanser İlişkisinin Sırrı Memelilerdeki

Bir Şeker Molekülünde mi Saklı?

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu neden- le, tartışmalı da olsa, böyle düşük şiddette bir manyetik etkinlik veya Güneş enerjisinde küçük bir azalma, insan faaliyetlerinin neden olduğu birkaç

Bu durum- da, Dünya’nın oluşumu ve iklim karar- lılığı açısından önemli ve olumlu rol oy- nayan Jüpiter, kalkan özelliğini sürdü- rüp Dünya’yı korurken bunun yanında

Bu gözlemlerle Jüpiter’in yüzeyindeki ısısal ve kimyasal değişimleri inceleyerek ve ayrıca amatör gökbilimcilerin gözlemlerini kullanarak Jüpiter’e çarpan

Astronotlar her bir görevde uzay istasyonunda ortalama olarak 6 ay geçiriyorlar ve bu, yerçekimsiz ortamın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin görülebilmesi

Öncelikle Mars’ın yörüngesine eşit uzaklıkta en az beş Neptün benzeri gezegeni olan bu sistemin iç bölgesi Güneş sistemininkinden daha kalabalık; yeni sistemin

Yaklaşık 15 yıl boyunca NGC 188 adı verilen yıldız kümesindeki yıldızların hareketlerini inceleyen ABD’deki Wisconsin Üniversitesi’nden araştırmacılar, yıldız

Bilindiği gibi fosil yakıtların yol açtığı küresel ısınmaya karşın güneş enerjisinin sürdürülebilir ve çevreye dost yanı, güneş enerjisi teknolojisinin son on yılda

taik teknolojinin yerli olarak üretilebilir olması- nın yanı sıra gelecekte ticari olarak karşımıza çı- kacak yüksek verimli yeni güneş gözesi teknolo- jileri üzerinde