• Sonuç bulunamadı

(1)İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yardımcı Doçenti ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, 22 Temmuz seçimlerine katılmak için görevinden istifa edip masasını toplamaya başladı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yardımcı Doçenti ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, 22 Temmuz seçimlerine katılmak için görevinden istifa edip masasını toplamaya başladı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yardımcı Doçenti ve ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, 22 Temmuz seçimlerine katılmak için görevinden istifa edip masasını toplamaya başladı. Bu sırada, odada bulunan hizmetlilerden biri, "Hocam bu kadar uğraşmana gerek yok, seçimden sonra nasıl olsa geleceksin" dedi. Uras, bu sözler karşısında şaşırsa da masayı toplamayı sürdürdü.... Uras, genel başkanı olduğu ÖDP'yi temsil edeceğini söyleyerek arkadaşlarıyla vedalaştı ve üniversiteden ayrıldı.

Uras'ın görevinden istifa edip seçime genel başkanı olduğu ÖDP'den katılmasını bekleyenler ise, kararı duyunca önce inanamadı, sonra da "kol kırılır yen içinde kalır" misali, susmayı tercih etti...

Peki neydi bu karar? Neydi ÖDP'lileri susturan bu tavır?

Partinin genel başkanlığına yeniden seçilen Ufuk Uras, yaklaşan seçimler öncesi toplanan Parti Meclisi'nde 22 Temmuz'a yönelik politik tavrı tartışmaya açtı. Hayli hararetli geçen PM toplantısında, DTP'li Leyla Zana'nın Diyarbakır Mitingi'ndeki sözleri hatırlatıldı ve "Barzani'ye şefimiz diyenlerle aynı platformda yer almayız" kararı çıktı. ÖDP, hayli tartışmalı geçen bu toplantıdan sonra, seçimlere parti ismiyle katılacağını ve adaylarını da en kısa sürede açıklayacağını duyurdu.

Parti örgütlerine de deklare edilen bu karar sonrası, oyları her seçimde azalan ÖDP'liler, yeni bir umutla örgütlerine koştu. Seçimin heyecanını iliklerinde hisseden parti emekçileri, 22 Temmuz'a ilişkin hayaller bile kurdu. Ancak bu hayaller çok uzun sürmedi. çünkü; partinin başında seçime girmesi beklenen Ufuk Uras'ın, DTP listesinden "bağımsız aday" olduğu gazete ve TV'lerde yer aldı. Parti yöneticileri "Ne oluyor?" sorusunu sormaya bile vakit bulamazken, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, tüm eleştirilere rağmen, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'le birlikte kameraların karşısına geçti.

"Aşkın ve Devrimin Partisi" olarak sahneye çıkan ÖDP, böylece 22 Temmuz seçimlerinin "mağdur"ları arasına katıldı. Parti yöneticileri ise, Uras'ın bu tavırını ne teşhir etti, ne de eleştirdi. Belli ki onlar da bu ilkesizliğe

gözyumarak, "Meclis'e girelim de nasıl olursa olsun" diyen "burjuva siyasetçiler"in izinde olduklarını gösterdi. ÖDP'li yöneticiler, belki de Uras'ın "parlamento aşkı"nın hayli üst noktada olduğunu bildiğinden dolayı ses çıkarmadı. çünkü;

Ufuk Uras, 1991 seçimlerinde, milletvekili adayı olan yakın akrabası Fethiye Özver için de çalışma yapmıştı.

Tekirdağ'da DYP adayı olan Özver'in "seçim broşürleri"ni dağıtan Uras, belki de o günden bu yana, parlamentoya girme hayali kuruyordu. Bu hayalin ilk adımını gerçekleştirmek için işe DYP'den başlamış olması ise bir şeyi değiştirmezdi.. Sonuçta o günlerde, ÖDP yoktu!

***

Baskın Oran ise, kuşkusuz Ufuk Uras kadar şanslı değildi.

"Bu işlerde" henüz yeni olduğu belli olan Baskın Oran, siyaset alanını okulda ders verdiği öğrencileriyle karıştırmış olmalı... Aksi olsaydı, bugün DTP listelerinden İstanbul bağımsız adayı olarak kampanyaya başlayabilirdi. Baskın Hoca'nın zaten ilk hamlesi de DTP listesinden "bağımsız" aday olarak listeye girebilmekti. Baskın Hoca, ilk hamleyi başarıyla gerçekleştirdi. DTP'lilerle yaptığı görüşmede, "Kürdün Türk'e, Türk'ün Kürde oy vermesini sağlayalım"

dedi. DTP'lilerin kulağına hoş gelen bu sözler, Hoca'nın adaylık yolunu açtı. Baskın Hoca, bir anda havaya girdi, TV kanallarında dolaşmaya başladı. İlk sözü ise, "türbana özgürlük" oldu. Yaptığı tüm programlarda, AKP'nin

değirmenine su taşıyan Baskın Hoca, "türban"ı, Türkiye'nin temel meselesi olarak gördüğünü ifade etti.

Bu sırada AKP'ye de bol bol pas atan Oran, hükümette beş yılını dolduran partiyi "sol" olarak gördüğünü açıkladı.

Belli ki Avrupa Birliği (AB) fonlarıyla gittiği İngiltere'de, Hoca'nın kafası hayli karışmıştı. "Sol" ile "Sağ"ı bile tanımlayamayacak derecede siyasetten ve Türkiye'den uzak olan Baskın Hoca, DTP tabanında "Kim bu adam?"

sorusunu sordurtmaya başladı. Bu sorulardaki ton o denli yükseldi ki; ses "dağlar ardı"nı aştı. Gelen karşı ses, "Baskın Oran bize terörist diyordu. Nasıl bizim adayımız olur?" diyordu.

Baskın Hoca'nın sesine "baskın" gelen bu söz, Hoca'nın DTP listesinden Meclis'e girip "türban sorununu çözme"

hayalini ertelemek zorunda bıraktı. Hoca, YSK'ya verilen listelerde kendi yerine, Abdullah Öcalan'ın Avukatı Doğan

(2)

Erbaş'ın adını görünce, "Bu işten birşey anlamadım" demek zorunda kaldı. Halbuki anlamayacak birşey yoktu. Hoca, DTP yerine, "demokrattır, dünyaya milliyetçilik at gözlüğüyle bakmıyorlar" dediği AKP'ye gitmeliydi. Yanlış tercih, gereksiz zaman kaybına yol açmıştı.

Ancak Baskın Hoca, AKP'nin ne kadar "solcu" olduğunu anlatmaya kararlıydı. DTP listeye adını yazmasa da

"bağımsız" olarak seçime girebilirdi. Zaten, dünkü Milliyet Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, "AKP, CHP'den daha solcu. Kimseye ihtiyacım yok. Tek başıma orduyum" diyordu. Baskın Hoca'nın "kimseye ihtiyacı"nın olmadığını,

"seçmen" de çok iyi bildiği için, seçim kampanyasına başladığı toplantıya sadece "98 kişi" geldi.

Örgütlülüğe inanmayan "sol"cu aday, 98 kişiyle "start verdi."

Gittiği her yerde "AKP solcudur" diyen Baskın Hoca, AKP hükümeti döneminde cezaevlerinde yaşamını yitirenleri ise görmezden gelmeyi tercih etti. Ölüm Oruçları'nın çözemeyen bir iktidara "solcu" diyebilen bir kafa, arkasına taktığı halktan kopuk üç beş isimle, ne yazık ki, sol adına ortalıkta dolaşıyor, politika yaptığını sanıyor. Yaşar Kemal'e, Adalet Ağaoğlu'na ve benzeri isimlere sırtını daylayıp Meclis'e gireceğini sanan Baskın Oran, "sol"a nasıl bir zarar verdiğini bile göremiyor.

İşin acı tarafı, solun temel ilkesi olan "örgütlü yaşam"a bile inanmadığını açıkça itiraf eden Baskın Oran'a, "sol"dan da destek verilmesi. "Tek başıma orduyum" diyecek kadar egosantrik kişiliği olan Baskın Oran, aslında solun içine düştüğü felsefi sefaleti gösteriyor.

Bugüne dek, emekten, örgütlü yaşamdan, insanca yaşama koşullarından bahsetmeyen Oran, en büyük kötülüğü sol'a yapıyor.

"Sol", DYP için seçim çalışması yapan bir liderle ve örgütlülüğe inanmadığınrı açıkça söyleyen bir düşünceyle

"seçime"e giriyor.

Parti kararını hiçe sayan Ufuk Uras'ın ilkesizliği, Baskın Hoca'nın özünde solu reddeden düşünce dünyası siyasette hangi anlama geliyor?

Ve son bir soru: Sahi, sol neden büyüyemiyor?

18/06/2007

gercekgundem.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Ankara Şube evsahipliğinde gerçekleşen İç Anad- olu Bölgesi İftarına Eski Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftçi, ATO Başkanı Gürsel Baran, ASO Başkanı

[r]

[r]

Yeni Adli Yılın açılışı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Deniz Baykal, Meclis Başkanı Köksal Toptan,

"Gökçek istifa" yazılı tişörtlerle Kızılay Metrosu'ndaki turnikelere kendilerini zincirleyen öğrenciler, "Gökçek istifa et" diye slogan attı..

Hükümetin kemer sıkma politikalar ına karşı düzenlenen eylemde "Genel Grev" çağrıları giderek daha yüksek sesle duyuluyordu.İngiltere Sendikalar Birli

İstanbul'da önce Orman Bakanlığı'na verilen 1000 dönümlük orman arazisi, Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından rayiç bedel tespitleri yapt ırılarak özel şahıslara

maddenin yürürlükte olduğu tarihte dava konusu işlemin tesis edildiği ve kazan ılmış hakkı bulunduğu öne sürülmekte ise de kazanılmış hakkın varlığı için yasa