İdarenin Mali Sorumluluğu
İdare, yürüttüğü faaliyetlerden meydana gelen zararlardan sorumludur.
Anayasa’nın 125’inci maddesi bu hususu düzenlemektedir.
Anayasa Madde 125/7 – “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan
zararı ödemekle yükümlüdür.”
D. 15D, E. 2013/7291, K. 2017/727, T. 15.2.2017: «Anayasa'nın (…) 125. maddesinde, idarenin
her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan (maddi ve manevi) zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile bireyler arasında bireyler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı maddi zararlar yanında manevi zararların da idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler sebebiyle bireylerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesini, yine bu surette oluşan manevi zararların karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.”
Söz konusu hükümde, idarenin faaliyetleri bakımından bir ayrım yapılmadığı gibi sorumluluğun esasına ilişkin bir belirleme de mevcut değildir.
İdarenin özel hukuka tabi faaliyetlerden doğan sorumluluk özel hukuk
kurallarınca düzenlenirken, idare hukukuna tabi faaliyetlerinden doğan
sorumluluk idare hukuku kuralları ile -büyük ölçüde de idari yargı
mercilerinin içtihatları ile- düzenlenir. (GÜNDAY, s. 367)
İdarenin sorumluluğu, kusurlu ve kusursuz sorumluluk olmak üzere iki şekilde gündeme gelebilir.
D. İDDK, E. 2012/1657, K. 2014/3421, T. 3.1.2014: “İdareler kural
olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen
zararları tazminle yükümlüdürler. İdari eylem ve/veya işlemlerden
doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya
kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.”
İdarenin idare hukukuna tabi sorumluluğu özel hukuk kurallarından farklı olarak düzenlenmiştir. Kusura dayalı sorumluluk “hizmet kusuru”
kavramıyla açıklanırken, kusursuz sorumluluk Borçlar Kanunundan
farklı esaslara dayandırılmıştır.
HİZMET KUSURU
İdarenin kusur sorumluluğu, özel hukuk kişilerinin sorumluluğundan farklıdır ve hizmet kusuru terimiyle anılmaktadır.
Hizmet kusuru, idarenin yürütmekte olduğu faaliyetin / sunduğu
hizmetin kurulmasında, işleyişinde meydana gelen aksaklık,
bozukluktur. (GÜNDAY, s. 369.)
D.13D, E. 2005/2625, K. 2005/5753, T. 2.12.2005: «Bilindiği gibi, idarenin kusurlu sorumluluğundan söz edebilmek için idarenin hizmet kusuruna dayalı davranışından bir zarar doğması ve bu davranış ile zarar arasında bir nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hizmet kusuru kavramı genel anlamıyla bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık eksiklik ve bozuklukları ifade etmektedir. Başka bir anlatımla yasalarla kendisine görev olarak verilen kamu hizmetinin işlemesini sağlayacak örgütü kurmak, gerekli organizasyonu sağlamak, denetimleri yapmak ve önlemleri almakla yükümlü olan idarelerin, bu yükümlülüklerini gereği gibi ve zamanında yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıkan aksaklık, aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik hallerinde idarenin hizmet kusurunun varlığı kabul edilmektedir.
İdarenin hizmet kusurundan doğan sorumluluk halleri, uygulama süreci içinde giderek artmış ve yaygınlaşmışsa da bu haller günümüz öğreti ve içtihatlarında da hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi ve hiç işlememesi şeklinde üç ana başlık halinde toplanmaktadır. Hizmetin kötü işlemesi, hizmetin gereği gibi yapılmamış olması, hizmetin beklenen özen, dikkat ve kalitede yapılmaması, hizmetin geç işlemesi, hizmetin belli bir çabukluk içinde ve zamanında yerine getirilmemesi beklenen ölçü ve süratin gösterilmemesi hizmetin hiç işlememesi de idarenin yükümlü ve görevli kılındığı hizmeti yerine getirmemesi, hareketsiz kalması olarak tanımlanmaktadır.»