Bahçeşehir Ü;niversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nden (BETAM) Barış Gencer Baykan ve Burcu Ertunç’un Türkiye’nin Ü;ç Bölgesinde “GDO Farkındalığı” adlı araştırmasının sonuçları ortaya çıktı.
Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Karadeniz Bölgeleri ile İzmir’de yapılan araştırma sonuçlarına göre GDO’nun (Genetiği değiştirilmiş organizma) ne olduğuna dair fikri olmayanların oranı sadece yüzde 27.
BETAM’ın araştırmasında GDO kavramı Türkiye’de ne ölçüde biliniyor, hangi alanlarla ilişkilendiriliyor ve bölgesel farklılıkları mevcut mu sorularının yanıtları aranıyor. Buna göre Doğu ve Güneydoğu’da GDO’yu duyanların oranı yüzde 56, Karadeniz’de yüzde 79 iken, İzmir’de bu oran yüzde 89’a çıkıyor. Doğu ve Güneydoğu da GDO’yu duydum diyenlerin yüzde 88’i GDO’yu tarım ürünleriyle ilişkilendirirken, İzmir’de bu oran yüzde 99’a çıkıyor.
EN YAYGIN KULLANIM TARIMDA
Her dört kişiden üçünün GDO’lardan haberdar olduğu sonucunun çıktığı araştırmada, Türkiye’nin üç bölgesinde toplumun GDO ile ilgili genel düzeyde haberdar olduğu, GDO kavramına ve Türkiye özelindeki tartışmalara tamamen hakim olunmasa da başlangıç düzeyinde bir farkındalığın olduğu, demografik özelliklerin bilgi düzeyinde etkili olduğu, GDO’nun en çok ilaç, kimyasallar ve tarım alanıyla ilişkilendirildiği anlaşılıyor.
Katılımcılarının yüzde 73’ü GDO kavramını duyduğunu belirtirken yüzde 27’si hiç duymadığını ifade ettiği araştırmada 50 yaşın bir kırılma noktası olduğu, gençlerin gerek eğitim gerekse iletişim kanalları sayesinde GDO kavramından daha çok haberdar olduğu belirtiliyor. Araştırma cinsiyete göre derinleştirildiğinde ise erkeklerin yüzde 77’sinin, kadınların ise yüzde 70’inin GDO’dan haberdar olduğu ortaya çıkıyor.
Araştırmada GDO kavramını duyduğunu belirten katılımcılara kavramı hangi alanla ilişkilendirdikleri sorulduğunda ise yüzde 93 oranında tarım ürünleri ve tarımsal gıdalar cevabı alınıyor. Aynı tipte bir araştırma 2009 yılında yapıldığında ise tarımsal alanda kullanıldığı cevabının oranı yüzde 76'da kalıyor.
NEDEN ÖNEMLİ?
İnsan sağlığına ve çevre sağlığına etkileri açısından tüm dünyanın tartıştığı GDO’lar gerek yasal mevzuat tartışmaları gerekse gıda güvenliği açısından bir süredir ülke gündeminde yer alıyor. Biyoçeşitliliğin korunmasına dair ulusal stratejilerin belirlenmesi, eylem plan ve programının oluşturulmasına dair Birleşmiş Milletler Biyolojik çeşitlilik Sözleşmesi’ne 1997’de imza atan Türkiye, 2010’a kadar Biyogüvenlik Kanunu’nu çıkartmadı. Ziraat Mühendisleri Odası’na göre 1998-2009 yılları arasında ABD, Kanada ve Arjantin’den 20 milyon ton genetiği değiştirilmiş soya, mısır ve pamuk ithal edildi. Halihazırda Türkiye’de GDO’lu ürünlerin ekimi yasak ama ithalatı Biyogüvenlik Kurulu’nun kararına bağlı.
Birgün