• Sonuç bulunamadı

17 ARALIK 2020 Perşembe. Mağdur etmedi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "17 ARALIK 2020 Perşembe. Mağdur etmedi"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H A B E R İ N B A Ş K E N T İ

17 ARALIK 2020 Perşembe

www.ankhaber.com

ki: ...Bu elimizde tuttuğumuz haftalık olarak yayına baş- layan; Dursun Erkılıç dostumuzun tecrübeli bir yayıncı inadıyla başlattığı, ANKHABER var. Geçen hafta 7. sa- yısını çıkardı. Her geçen gün güzelleşiyor, muhtevasını geliştiriyor; eli yüzü düzgün bir haftalık Gazete... n 5’te

Türk siyasetinde ŞEYTAN KİM?

Utanma bilmez HIRSIZ KİM?

Kadın işçi düşmanı MARKSİST KİM?

Ölüm kılavuzu KATİL KİM?

‘SIYASET’ bence, va- tandaşın parasını ‘idare etmek’ için kendisin- den oy isteme ve alma sanatıdır. Bu sanatın gereğini layıkıyla ya- pamayanlar, kendisini

‘ŞEYTAN’a teslim eder ki bu yazılır…

TÜRKIYE, kıt kay- nakları ile kalkınmaya çalışırken; her kesim- den insan yorgun, yoksul ve yoksun halde çalışırken; birileri bir utanmazlık, arlanmaz- lık içinde halkı, hazineyi soyuyor ki bu yazılır…

‘PROLETERYA dik- tatörlüğü’ vaadiyle proleterlere gaz veren ve fakat akıl almaz bir zulme alkış tutan bir ALÇAK varsa, bu bir gün hatırlanır ya da ortaya çıkar ki onun alçaklığı bugün yazılır…

MASUM insanların öldürülmesi bir insan- lık suçudur. Onların katledilmesine kıla- vuzluk yapmak, burnu pislikten çıkmayaca- sıyı da KATIL damgası yemekten kurtaramaz ki bu yazılır…

H ABER H eybesi

yenilikler

1

2

3

4

H aberin B aşkenti

Dursun ERKILIÇ, Soner AYKAÇ ve Okan KARA araştırdı, yazdı…

2021’DE İLGİYLE OKUYACAKSINIZ

OSB’leri koruyun

Yoksa istihdam, üretim, ihracat durur… OSB deyip geçmeyin!

Buralar, kalkınmanın lokomotifi KOBİ’lerin adresi, yurdu, yuvası…

GEÇİLEN STRES TESTİ…

HER yerde olduğu gibi bir büyük sıkın- tı var OSB’lerde: Koronavirüs. Bunun etkisi çok büyük. OSBÜK Başkanı Memiş Kütükcü, “OSB’lerimiz büyük bir stres testinden geçti, geçmeye de devam edi- yor” başlıklı yazısında, “Özellikle nisan ayında sanayi üretimimiz neredeyse dip yaptı, kapasite kullanım oranlarımız ciddi oranlarda düştü” diyor.

OSB’LERİN 2023 HEDEFİ

BİR ara toparlamıştık ama virüs sonra yine kontrolden çıktı. 2023’te 2.5 milyon istihdam hedefleyen bu üretim üsleri korunmalı. Yoksa istihdam da, üretim de, ihracat da tehlikeye girer. 3 Aralık 2020 ta- rihli sayımızın manşetinde yer alan “KO- Bİ’leri sahiplenin” haberi, aynı zamanda

“OSB’leri sahiplenin” anlamına geliyordu.

n DURSUN ERKILIÇ’ın yazısı 4’te

500 LiRA YARDIM

Gölbaşı Mogan’a mavi yol

n 5’te

YENİMAHALLE’DE hafta sonu kurulan semt pazarlarının hafta içi kurulmasına karar verildi. Yenimahalle Belediye Baş- kanı Fethi Yaşar, “Hem vatandaşımız hem de pazarcı esnafı- mız mağdur olmasın diye hafta sonu kurulan semt pazarlarını hafta içi kurma kararı aldık. Hep bir birlikte mücadele ederek bu salgından kurtulacağımıza inanıyorum.” n 17’de

7’de

Mağdur etmedi

(2)

2 kültür&sanat

R

essam, şair Selma Bora ile söyleşimizde, “Toprağım”

dediği Akdağmadeni’ni, sanatını, şiirlerini konuştuk. Bakın neler anlattı;

Sevgili Selma Bora sizi tanıya- rak başlayalım.

n Ben Yozgat'ın yeşillikler içinde, çok güzel bir ilçesi olan Akdağmadeni doğumluyum. Ora- da evlenip Ankara'ya yerleştik. İki çocuk annesiyim, dünyalar güzeli 2

torunum,  bir de sevgili eşim var. 40 yıldır An- kara'dayız artık Ankaralı oldum ama Akdağ- madeni'nin  yeri çok ayrı. Türkiye'nin küçü- cük bir parçası; toprağımı çok seviyorum.

Akdağmadenliler birbirlerine çok bağlı. Ayrıca sanatçınız da çok. Anlatır mısınız bize? 

n Evet özelliğimiz birbirimize olan tutku- muz. Küçükken duyduğum bir söz: “Ataları- mın yattığı yer, kalbimin attığı yer”. Beni hep duygulandırır. Bir dönem sağ sol diye ayrış-

malar olduysa da yeniden birbiri- mize kenetlendik.

Yaptığım bir et- kinlikte, biri sağcı biri solcu olan iki kişinin birbirleri- ni kucaklamasını gözlerim yaşara- rak izledim. İşte biz Akdağmaden- liler buyuz. Her-

kesin birbirini tanıması, saygı ve sevgi bizim en büyük bağımız. Aile mezarlığımızın da oluşu beni daha çok bağlıyor toprağıma. Okuma oranımız çok yüksek. Net bilgi ola- rak yüzde 85 okuma oranı var. Bu da ekonomik zorluktan olsa gerek.

İnsanlar okuyarak hayatlarına yön çizmek istemişlerdir diye düşünü- yorum. Şu an sadece Akdağmaden- li 48 profesörümüz var. Yazarlar, çizerler, şairler, ressamlar ayrı tabii.

Bütün bu özellikler Yozgat için de geçerli.

Türkiye’nin en çok piyano çalan ili neresidir diye sorunca Yozgat derler. Bu da bir zaman- lar Ermeni vatandaşlarımız çok yaşadığı için.

Ud ve keman çalan da çoktur. 

Sanat hayatınız nasıl başladı?

n Ben resim yapmaya sulu boya, kara- kalem çalışarak başladım. Ortaokulda Sabri Akça resim öğretmenimizdi. Şu an kendisi dünyaca ünlü suluboya ressamlarımızdan.

Sabri Akça'nın öğretmenim oluşu benim için büyük şans oldu.

Resimlerimi çok beğenirdi. 4 yıl kendisinden eğitim aldım.

Ankara'ya ge- lince de DAM Galeri’de resim kurslarına gittim.

Azerbaycanlı res- samlardan ders aldım. Ardından

Ankara Ulucanlar Sanat Sokağı'nda atölyemi açtım. 10 yıldır atölyemde değişik tekniklerde;

yağlıboya, noktalama, dekoratif çalışmalar yapıyorum; ama benim gönlümü noktalama tekniği aldı. Çok severek çalışıyorum. Daha çok portre ve mimari değeri olan resimleri noktalama olarak yapıyorum. Son yaptığım Akdağmadeni noktalama çalışmamı, yazar bir arkadaşın kitap kapağı olarak hazırladım.  Bir de “Kırmızı Renkli Şiirler” adıyla şiir kitabım var. Bu şiirleri, çocuklarıma bir anı bırakmak için yazdım. Birçok karma sergiye katıldım.

Kişisel sergilerimi Türk Hava Yolları, ABEM, Japon Vakfı, TBMM Sergi Salonu ve 3 tane de DAM Galeride açtım. Aklımda kalanlar bunlar. Beni en çok Abidinpaşa Köşkü'nde küratörlüğünü üstlendiğim ATATÜRK Sergisi etkiledi. 50'yi aşkın karma ve kişisel sergim olmuştur.

Pandemi size neler hissettirdi, sanat adı- na neler yaptınız?

n İnsanların eşitlendiğini hissetim. Zen- gin, fakir birbirimizden hiç bir üstünlüğü- müz olmadığını gördüm. Gözle görülmeyen bir mikrobun bize hükmettiğini hep birlikte yaşadık. Ben noktalama çalışmalarıma ağırlık verdim. Kültür Bakanlığı'na müracaat ettim.

Çalışmalarım hazır, göndereceğim. Kabul edi- lirse Kültür Bakanlığı Sanatçısı olacağım. Pan- demiden önce Yozgatlılar Derneği'nden teklif almıştım. Almanya, Fransa, Belçika ve Avus- turya'da yapılacak etkinliklere katılmam için.

Bu dönem ara verildi tabii. Pandemi günleri sonrası yurtdışında sergilerim olacak. Bir de

“Yozgat ve İlçeleri”  adı altında bir etkinlik dü- şünüyorum. Yozgat’ın ileri gelenlerini, sanat- çıları, zanaatkarları bir araya getirerek hiç bir siyasi içeriği olmayan bir etkinlik olacak bu. 

Tabii bu zor günleri atlatmamız gerekiyor.

Sanatçımız Selma Bora'ya bu güzel söyle- şi için çok teşekkür ederim. Yeni projelerin- de başarılar diliyorum. Sanatla kalalım.

Atalarının yattığı yeri, kalbinin attığı yer bilen ressam

skumrulu@gmail.com

KUMRULU Sema

Selma Bora

(3)

A

merika’da seçimi ‘eşekler’ kaza- nınca yazmayı düşündüğüm bu yazıyı teşvik eden başka şeyler de oldu. Yazıya, “Amerika’da seçimi ‘eşekler’

kazanınca” diye girmem bir kabalık değil, aksine işin özüne cuk diye oturuyor. Önce şunu bilelim: Amerikalı Demokrat Par- ti’nin amblemi neden eşek? “Demokratik Eşek” diye bir tabir var. Nasıl? 1828’de Demokrat Andrew Jackson’ın kampanyası sırasında rakipleri kendisine ‘Jackass’, yani

‘eşek’ deyince, Jackson bu güzel hayvanı kampanyasında kullanıyor. Posterlerine bastırıyor. Böylece “Demokratik Eşek” için yol açılmış oluyor. Yani Amerika’da seçimi gerçekten ‘eşek’ler kazandı!

Eşek severler…

Yazıyı teşvik eden hususlardan biri daha doğrusu ikisi, iki ünlü ismin eşek edinmiş olması.

“Sezen Aksu, yalısında eşek besliyor” başlıklı haber ile “Cem Boyner evinde eşek besliyor”

başlıklı bir başka haber, çok sevdiğim bu hayvanı kalemime dolamam gerek- tiğini söyledi!

Sezen Aksu ‘Boza’ adlı sıpayı

Kanlıca’daki yalısında beslerken, ‘Boza ve anası’ notuyla sosyal medya hesabı üze- rinden bir de fotoğraf paylaştı ki eşek de şöhret oldu.

Cem Boyner ise evinin bahçesinde eşeğe ve yavru sıpaya bakım sağlıyor. O da yeni doğan ve ‘Kömür’ adını koyduğu sıpa ile fotoğrafını sosyal medya hesabından

“Maşallah Maşallah” diye paylaşınca, Kö- mür de şöhreti yakaladı. Şanslı eşekler!

Yazıma geleyim

İnsana en faydalı hayvan hangisi dense, eşeği tek geçe- ceğimi başka yazı ve ortam- larda belirtmiştim! Çünkü kendisini insanlığa adamış, uy- garlığa katkı sunmuş bu mahlûk olmasa işimiz çok zordu.

Birine ‘nasılsın, neler yapıyorsun’ dedi- ğinizde, “Eşşek gibi çalışıyorum” derse, bu, eşeğe hakaret değil, aksine, onun çalışkan- lığına işarettir…

Biri, birine, “eşşek herif” diye hakaret etmeye çalışıyorsa, bırakın insanlık onda kalsın! Çünkü eşek o seviyeye inmez…

Birine, “eşşekoğlu eşşek” diyerek baba- lanan varsa, bırakın! Kendinden menkul!

Biri, birine bir hatasını anlatırken,

“ben bir eşeğim” diye sızlanıyorsa bırakın, ağlasın! Biri size “seni eşşek sudan gelene kadar döverim” tehdidi savuruyorsa, kaçın!

Çünkü eşşek çok çalıştığı için çok su içer.

Hem de kibarca içer, süze süze. Dönüşü de ağırdır. Onun için o dayağı göze almayın!

Feylesofa yoldaş!

Geçenlerde Pirdaş ile sohbet ederken,

“Nasreddin Hoca eşeğe neden ters biner”

sorusunu yöneltti.

Soruyla cevap verdim: Neden?

Anlattı. Birisi bunu Nasreddin Hoca’ya sormuş. Cevap:

-Siz önümde yürüseniz arkanızı bana dönmüş olacaksınız ki saygısızlık olur.

Ben önde gitsem, bu sefer de ben size arkamı çevirmiş olacağım ki bu da doğru değildir…

Ben sırıtırken Pirdaş bir soru daha yö- neltti: Aristo, Nasreddin Hoca’dan yüzyıllar önce neden ters binermiş eşeğe?

Ciddileştim ve cevabım aynı soru oldu:

Neden?

Anlattı, Aristo demiş ki:

-Arkamdan gelenleri görmek için.

Demişler ki:

-O zaman hem önünü hem de gidece- ğin yeri göremezsin ama…

Demiş ki:

-Eşek görüyor ya!

Kazak Abdal’a sorma

Eşeği saldım çayıra Otlaya karnın doyura

Diyen Kazak Abdal’ın eşek ile bir soru- nu yok! Onun derdi, gördüğü düşü hayra yoranlarla. Ve de, “Münkir münafıkın soyu” ile. Çünkü “Yıktı harap etti köyü”. O zaman,

Mezarına bir tas suyu Dökenin de…

‘Yanılıyorsun’ diyen varsa tavsiye et- mem ama ozana sorsun. Çünkü diyor ki:

Kazak Abdal söz söyledi Cümle halkı dahleyledi Sorarlarsa kim söyledi Soranın da…

Sözü uzatmadan son söz: Eşşeğin hakkını eşşeğe teslim etmek gerek! İnsan görünümlülere değil…

ŞANSLI EŞEK

VE SIPALARI! dursunerkilic@gmail.com DURSUN ERKILIÇ

a POLİTİK a

Hepsi de böyledir sanmayın sakın

Adamın biri, çocuklu komşusunun kapı- sını çaldı ve “Gürültünüzden bıktık, usandık.

Bunlar benim çocuğum olsa, eşek sudan gelinceye kadar döverdim” dedi. Komşu rahat: “Bunlar sizin çocuğunuz olsa ben de eşek sudan gelinceye kadar döverdim.”

FIKRA Eşek sudan

gelene kadar

(4)

. DURSUN ERKILIÇ

H

er zaman söylerim: İslam ülkeleri içinde sermayeyi tabana yayan tek ülke Türkiye.

Bunun da bir tek nedeni var: KOBİ’ler ve bunların kümelendiği organize sanayi bölgeleri, OSB’ler.

OSB deyip geçmeyin! Kalkınmanın lokomotifi olan OSB’ler süreç içinde sayısı artarak geldi bugünlere.

1962-2002 arasındaki 40 yıllık süreçte 80 OSB açılmıştı. Bu tarihten sonraki 15 yılda 120 yeni OSB hizmete girdi.

Bugün Türkiye’deki organize sanayi böl- gesi sayısı 346, fabrika sayısı 50 bini aşıyor.

Çalışan sayısı yaklaşık 2 milyon. OSB’lerde 2023 hedefi ise 2,5 milyon çalışan.

Virüslü günler

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuru- luşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü,

“OSB’lerimiz büyük bir stres testinden geçti, geçmeye de devam ediyor” başlıklı yazısın- da, “Özellikle nisan ayında sanayi üretimi- miz neredeyse dip yaptı, kapasite kullanım oranlarımız ciddi oranlarda düştü. Üzerine bir de artan enerji maliyetleri binince, ciddi zorlandık.” diyordu.

Aynı yazıda bir şey daha söylüyordu:

“Haziran ve temmuz aylarında OSB’le- rimizin elektrik tüketimlerinde, dolayısıyla sanayi üretimlerinde sevindirici toparlan- malar görüyoruz. Nisan ayında yüzde 30’ları aşan OSB’lerimizin elektrik tüketimlerin- deki düşüş oranları, örneğin haziran ayının ilk 10 gününde yüzde 32, temmuz ayının ilk 10 gününde ise yüzde 14 artış ile hızlı bir toparlanma sürecine girdi. OSB’lerimizde- ki bu toparlanma elbette ülkemizin sanayi üretiminde de kendisini gösteriyor.”

Ve ekliyordu:

“Ben bu toparlanmanın kalıcı olmasını

temenni ediyorum.”

KOBİ’lerin yuvası…

Evet, temenni güzel ama bunun bazı ko- şulları olmalı ve onlar yerine getirilmeli.

ANKHABER’in 3 Aralık 2020 tarihli sayısının manşeti, “KOBİ’leri sahiplenin” idi.

Bu sahiplenme çağrısını neden gündeme getirmiştik? KOBİ’ler sahipsiz kalırsa işsizlik patlar; ekonomi, üretim, ihracat durur da ondan.

Şimdi neden “OSB’leri koruyun” diyo- ruz? KOBİ’lerin meskun mahali OSB’ler de onun için.

OSBÜK’ün talebi…

Pandeminin ilk dönemlerinde tam bir panik havası vardı. Kimse ne yapacağını tam olarak bilmiyordu. Böyle bir ortamda OS- BÜK Başkan Kütükcü, pandemi sürecinin ilk günlerinde, 23 Mart’ta OSBÜK Yönetim Kurulu Üyeleri, sanayi odalarının başkanla- rı, TOBB Sektör Meclis Başkanlarının katılı- mıyla yapılan toplantıda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’tan OSB’lerde

Covid-19 tarama testlerinin yapılmasını talep etti.

Bu talep kabul gördü ve toplam 2 milyon çalışanın

istihdam edildiği OSB’lerde Covid-19 tarama testleri başlatıldı.

Mesai uygulaması

Test uygulaması Başkentteki OSB’lerde de gerçekleştirildi.

Bu arada, virüs kontrol altında tutuluyor derken bir anda pandemi tehdidi yeni- den gündem oldu. Hemen harekete geçen Ankara Valiliği OSB’lerin mesai saatlerinde düzenleme yapıldığını duyurdu.

Başkentte, faaliyet gösteren organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri ve sanayi kuruluşlarında 16 Kasım’dan itibaren 07.00-16.00 saatlerinde mesai uygulamasına geçildi.

Aynı uygulama başka şehirlerde de görüldü.

Önlem alınmasaydı

Önlemler geciktirilse ya da alınması OSB’lerde çok vahim gelişmeler yaşanabilir- di. Çünkü eylül ayı başında yayımlanan bir rapora göre Ağustos ayında 208 işçi hayatını kaybetmişti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre, ağustos ayında hayatını kay- beden işçilerin yüzde 26’sının ölüm nedeni koronavirüs oldu. O tarihe kadar virüsten ölen işçi sayısı ise 224’e yükseldi.

Kasım ayında açıklanan bir rapora göre de, imalat sanayisinde aktif vaka sayısı 110 binin üzerindeydi. Raporda yer alan, “İmalat sanayisinde 3 milyon 280 bin işçi, çalışma ortamından kaynaklı yakın salgın riski altında” ifadesi de ürkütücü ihtimallerin göstergesiydi.

Neler yapılabilir?

Böyle bir ortamda ne yapılabilir? En azından şunlar:

-Tüm işçilere ücretsiz test yapılmalı.

-Ücret kaybı olmadan çalışma süreleri kısaltılmalı.

-Kronik hastalara, engellilere, gebe ve emziren kadın işçilere risk bitene kadar ücretli izin verilmeli.

-İşsizlik Fonu işçiler için kullanılmalı.

-Toplu koruma önlemleri iş yerlerinde hayata geçirilmeli.

-Ulaşım toplu taşıma yerine işverenlerce sağlanacak servislerle olmalı.

-Toplu halde bulunulan yemekhanelerde ve sosyal alanlarda gereken tedbirler alınmalı.

OSB’leri virüse

kurban etmeyin

Fotoğraflar: Ömer Ertuğrul AA

3 Aralık 2020 tarihli ANKHABER Gazetesi

(5)

H

er ne kadar seçilerek Ankara’yı ve sevgi- li hemşehrilerimizi Parlamentoda temsil edebilme şerefini kazandığımız yıllarda bir “Ankara milletvekili” olarak Ankaralılık duygu, düşünce ve ideallerini TBMM’ne taşıyabil- me gayretinde olduysak da; bu işin öncesinde de, sonrasında da Ankara ve Ankaralılığı ha- yatımızın gayesi olarak görüp yaşadığımız cümle alemin malumudur.

Milletvekili olduğumuz yılların çok çok öncesinden başlayan, taa lise yıllarına kadar uzanan Ankara sevdamız Allaha şükür hiç eksilmeden bugünlere kadar geldi, geldikçe büyüdü, ge- lişti ve inşaallah nefes aldığımız sürece de devam edecek.

Samanpazarı’nda doğmak, Ulus’ta, Anafartalar caddesin- de, Halde, Işıklar Caddesinde, Hacettepe’de, Hamamönü’nde, Bentderesi’nde, Denizciler Cad- desi’nde, Cebeci’de, Keçiören’de geçen çocukluk ve gençlik gün- lerini yaşamak çok güzeldi.

Atatürk İlkokulu, Anafartalar Ortaokulu ve Hergelen’de Gazi Lisesi unutulmaz okul yıllarıydı.

Gazeteciliği, avukatlığı mes-

lek haneme yazsak daha önce bakkallık gelir. Fiilen çok küçük yaşlarda bakkallık ettim.

Güzel yıllardı...

Yine çok genç yaşlarda bir başka işim daha oldu.16-17 ya- şımda Rüzgarlı Sokakla tanıştım;

düz makinayı, rotatifi, dizgiyi, kurşunlu dizgiyi, sayfa bağlama- yı, gazete kırmayı, katrat cetveli- ni, gördüm, yaşadım, kullandım.

Buralardan gelen, buraları yaşayan insan sayısı o kadar azaldı ki...

Ankara basını denilince akla Rüzgarlı gelirdi... Ankara’da ba- sın hayati bir türlü büyüyemedi, gelişemedi. Şöyle baba bir An- kara gazetesi hiç olmadı. Ulus, Zafer, Son Havadis, Adalet gibi Başkent gazeteleri de hep küçük kaldılar, basın hayatının dişlileri arasında debelenip durdular.

Sonra, İstanbul basını için bir

“Ankara sayfası” ya da “Ankara ilavesi” modası çıktı. Modanın moda haline gelişinde bir nebze de emeği ve tahrik mevkiinde olan bir hemşehriniz olarak Sabah’ın Ankara ilavesine bir müddet yazılar bile yazdım...

Ankara ile ilgili yazılar...

Şimdilerde de Ankara basını ve gazeteciliği fukara bir halde-

dir. 8-10 civarında yerel, bölgesel deni- len gazete çıkmak- tadır, ancak basın mesleğinde “ilân

gazetesi” diye vasıflandırılan ni- teliktedir. Basın mesleğinin du- ayen kuruluşu olan Cemiyet, 24 Saat’i yayınlıyor. Ankara ilaveleri iyice tavsadı... Maalesef manzara bu... Bazı kurum ve kuruluşlar, belediyeler, STK’lar, meslek kuruluşları adına çıkan gazete ve dergiler yok değil, ancak onların da tirajları düşük seviyede... Bü- tün bu manzaradan ortaya çıkan sonuç, Ankara’mızın medya fukarası olduğu gerçeğidir.

Yıllar ve çok uzun yıllar sonra bizler Ankara Kulübü Derneği adına Başkent ANKA- RA’ya (o da üç aylık ve aksak topal gitmekte) kavuştuk. Yayın Kurulu Başkanlığını ben yapıyo- rum. Şartlarımız çok ağır...

Yine Ankara Kulübü bin bir zorlukla ve yokluk içersinden var ederek bir avuç fedakar arka- daşımızın gayretleriyle KIZIL- CAGÜN TV yayınına başladı.

Bunlara destek olmak, ilan vermek, kanala abone olmak her hemşehrimizin görevi olmalı- dır. Başkent ANKARA finans

sıkıntısı cekmemelidir. TV on binlerce seyirciye kavuşmalıdır.

(Youtube)

Bir de bu elimizde tuttuğumuz haftalık olarak yayına başlayan; Dursun Erkılıç dostumuzun tecrübeli bir yayıncı inadıyla başlattığı, ANKHABER var. Geçen hafta 7. sayısını çıkardı. Her geçen gün güzelleşiyor, muhtevasını geliştiriyor; eli yüzü düzgün bir haftalık Gazete... Ankara Kent Konseyi bileşenleri;

Ankara Kulübü Derneğimiz;

bütün Ankara sivil toplum kuruluşları ve BAM (Başkent Ankara Meclisi)... Teklifimdir...

Gelin ANKHABER’e hep birlikte sahip çıkalım; sevgili Erkılıç’ın Ankara sevdasını ve idealizmini bir fırsata çevirelim ANKARAMIZ VE BİZLER

“BİZİM” DİYECEĞİMİZ;

“ANKARA’NIN” DİYE

ÖVÜNECEĞİMİZ HAFTALIK BİR GAZETEYE KAVUŞALIM.

Yazılarınız, haberleriniz, des- teğiniz, ilginiz, katkınız inanın ki, hayra vesile olacaktır...

Ankara ve Ankaralı’nın

sesini duyurmada iş birliği

(Ankara Kent Konseyi Ankara Çalışmaları Meclisi Sözcüsü)

Şevket Bülend YAHNİCİ

Gölbaşı’na mavi yol Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, 1. Etap Bisiklet Yolu Projesi’nin tamamlanarak hizmete açıldığının müjdesini verdi

1. Etap Bisiklet Yolu Projesi’nin tamamlanmasıyla birlikte Gölbaşı Mogan Gölü’nün güzellikleri eşliğin- de bisiklet sürme keyfini Gölbaşılı vatandaşlara yaşatan Başkan Ra- mazan Şimşek, projenin Gölbaşı’na hayırlı uğurlu olması temennisinde bulundu. İlçede hayata geçen bu proje sayesinde vatandaşları sağlıklı yaşama teşvik ettiklerini söyleyen Başkan Ramazan Şimşek, “Projemiz sayesinde vatandaşlarımız sosyal aktivitelerini rahatlıkla yapabilecek, şehrin gürültüsünden uzakta doğa ile iç içe bisiklet sürebilecekler” dedi.

(6)

A

nkara’daki sanayi ve ticaret temsil- cileri pandemi sürecinde sektörlere yönelik yürüttükleri çalışmaları ve ileri dönemde gerçekleştirilebilecek proje ve fikirleri ele aldı. Ankara Kent Konseyi (AKK) Sanayi ve Ticaret Çalışma Grubu'nun on-line olarak organize ettiği “Pandemi Döneminde Ankara'da Sanayi ve Ticaret” toplantısına An- kara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Ankara Sanayi Odası (ASO) Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye Odalar ve Borsalar Birli- ği (TOBB) Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Ankara Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Faik Yavuz ve OSTİM Orga- nize Sanayi Bölgesi (OSTİM OSB) Başkanı Orhan Aydın katılarak konuşma yaptı.

ATO Başkanı Baran, 7 milyar insanın hep birlikte koronavirüs salgınıyla uğraştığı bir dönem yaşandığını belirterek, sağlıktan

ticarete kadar bütün ezberlerin bozulduğu- nu söyledi. Baran, bu süreçte ATO olarak üyelerin hak ve menfaatlerini korumak için çalışmalar yaptıklarını üyelerin talep ve öne- rilerini ilgili kurum ve kuruluşlara ileterek, çoğunluğu için olumlu geri dönüşler alınma- sına katkı sağladıklarını anlattı.

ASO Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir de konuşmasında yurt dışından gelen ürünlerin ulaşımında yaşanan sorun-

lar nedeniyle, üretimin de büyük oranda etkilendiğini kaydetti. Özdebir, ithal edilen ürünleri Türkiye’de üreterek soruna çözüm olabileceğini belirtti ve bu konu için Cum- hurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile görüşeceklerini söyledi.

ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ankara Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Halil İbrahim Yılmaz ise “Pandemi sürecinde birbirimizi daha çok dinledik, bir- birimizden daha çok öğrendik ve önyargılar azaldı” dedi. Katılımcıların alanlarında ger- çekleştirdiği başarılı çalışmaları örnek vererek bu başarının “adınmış çalışma” kültürüyle gerçekleştiğine dikkat çeken Yılmaz, “Yeni bir motivasyon ve başarı hikayeleri gerekiyor.

Yaşadığımız pandemi tecrübesinden sonra sizlerin tecrübe ve işe bağlılık kültürünüzle ve oluşturacağınız yeni hikayelerle çalışmaya hazırız” diye konuştu.

ANKARA KENT KONSEYİ EV SAHİPLİĞİNDE PANDEMİ SÜRECİ KONUŞULDU

En az hasarla atlatılacak

ATO Başkanı Gürsel Baran: “Salgın sürecini en az hasarla atlatabilmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz”

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Ankara eko- nomisini geliştirme çalışmaları kapsamında yurtdışına direkt uçuş sayısını artırmaya yönelik girişimlere pandemi nedeniyle ara verdiklerini belirterek, “Pandemi sonrasında Başkent’ten Helsinki’ye direkt uçuş yapılabil- mesi için çalışmalar yürüterek, sağlık, kültür ve kongre turizmi ile sanayi potansiyeli ko- nularında Finlandiya’ya şehrimizi tanıtmak istiyoruz” dedi.

Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Ari

Maki, Büyükelçilik İkinci Kâtibi Timo Sy- siö ile birlikte ATO Başkanı Gürsel Baran’ı makamında ziyaret etti. Türkiye ile Finlandiya arasındaki ilişkilerin gelişimine ilişkin bilgi veren Büyükelçi Maki, Türkiye’de 80’i İstan- bul’da olmak üzere 150’ye yakın Finlandiyalı şirketin faaliyet gösterdiğini söyledi.

ATO Başkanı Baran da Türkiye ile Finlan- diya arasındaki dış ticaretin 1,2 milyar dolar düzeyinde olduğunu belirterek, bu rakamın artmasına yönelik çalışmalar yapılabileceğini ifade etti. . ANKHABER

Helsinki’ye direkt uçuş

ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğ- lu’nun katılımıyla, ATO’nun 40 No’lu Pastacılar, Çikolata ve Tatlıcılar Meslek Komitesi,60 No’lu Restoran, Lokanta ve Kafe Hizmetleri Meslek Komitesi ve Hizmet Sektörü Özel Ihtisas Komisyonu temsilcisi Meclis ve Komite Üyeleri ile on-line toplantı gerçekleştirdi. Toplan- tının açılışında konuşan ATO Başkanı Baran, ATO’nun 67 komitesini yakından takip ettiklerini, tüm sektörlerin konu ve sorunlarını hassasiyetle irdelediklerini belirterek, “Komitelerimizden gelen ta- lep ve önerileri TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere, ilgili makamlara ileterek sektörlerimize merhem olmaya çalışıyoruz” dedi.

Talepler iletildi

(7)

A

nkara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın başkentte başlattı- ğı insan odaklı sosyal belediyecilik anlayışı giderek yaygınlaşıyor. Büyük- şehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı duyuruda, “Farklı sektörlerde yıllardır Ankara’ya hizmet eden ancak pandemi döneminde büyük mağduriyet yaşayan, ihtiyaçlarını karşılamak için Büyükşehir Belediyesine başvuran ve form dolduran 11 bin 385 kişi, kimlik numarasını ve is- mini ibraz ederek banka üzerinden 500 TL nakdi yardımı alabilecek” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi, 254 adet sıkıştırılmış doğalgazlı (CNG) otobüs alımı ve CNG Dolum İstasyonu kurulumu için gereken krediye Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın onayının ardından ilk adımı attı. Büyükşehirden yapılan bilgilendirmeye göre; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın giri- şimi sonuç verdi, Başkentlilerin yıllardır beklediği yeni otobüslere kavuşmasına az kaldı. En son otobüsü 2013 yılında alınan Büyükşehir Belediyesi, yıllar sonra Ankaralıları yeni otobüslerle buluştura- cak. Büyükşehir Belediye Meclisinde yeni otobüs alımı için kredi talebini gündeme getiren Başkan Yavaş’ın ısrarı sonrası oy birliğiyle karar alınırken, kredi talebi uzun bir aradan sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından onaylandı. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası kentsel sür- dürülebilirlik programı kapsamında 57,1 milyon avroluk krediyi EGO Genel Mü- dürlüğünün otobüs filosuna kazandıraca- ğı 254 adet sıkıştırılmış doğalgazlı (CNG) otobüs alımı ile CNG Dolum İstasyonu kurulumu için verdi.

500 lira yardım

Büyükşehir Belediyesi, ilk etapta belirlenen meslek gruplarına 500 lira nakdi yardım desteği sağlayacak

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü kapsamında göreve geldiği günden itibaren uyguladığı şeffaf belediyecilik uygulamaları nedeniyle “2020 Şeffaflık Özel Ödülüne” layık görüldü.

Başkan Mansur Yavaş’a özel ödül

Doğalgazlı 254 otobüs

Ankara Büyükşehir Belediyesi, gönüllü hayvanseverlerin barınaklarından gelen talep- ler doğrultusunda, Karşıyaka Canları Hayvan Barınağı ile İnci Anne’nin Hayvan Barınağı’n- da yaşayan hayvanlara kuduz aşısı yapıldığını bildirdi. Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, “Başkentte yaşayan her canlı değerlidir” anlayışı ile hayvan dostu çalışmala- ra devam ediliyor.

Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığı, gönüllü hayvanseverlerle iş birliği içinde çalışılarak ücretsiz kuduz aşısı kampan- yası başlattı. Hayvanseverlerin barınaklarından gelen talepler doğrultusunda, Karşıyaka Can- ları Hayvan Barınağı ile İnci Anne’nin Hayvan Barınağı’nda yaşayan hayvanların kuduz aşıları yapıldı. Her iki barınakta 600’e yakın sokak köpeğine kuduz aşısı uygulandı.

Can dostlara aşı

Başkentte hayvan barınaklarındaki “can dostlara” kuduz aşısı yapıldı

(8)

Genç Girişim ve Yönetişim Derneği (GGYD), yeni tip koronavirüs (Ko- vid-19) salgının işletmeler üzerindeki

etkileri ve üye beklentilerine ilişkin ra- por hazırlayarak bakanlıklar dahil ilgili kurumlara gönderdi.

Dernekten yapılan yazılı açıklama- da, GGYD’nin, salgında ikinci dalgayla yeniden başlayan kısıtlamaların işletme- lere etkileri ile sektörde yer alan işletme sahiplerinin beklentileri konusunda araştırma yaptığı belirtildi.

Tamamı Ankara’da, hizmet sektö- rü ağırlıklı farklı iş kollarında faaliyet gösteren 550’ye yakın dernek üyesi üzerinden yapılan araştırmaya göre, ikinci kısıtlamalardan en fazla etkileri- nin sektörlerin başında gıda, turizm ve organizasyon, eğitim, sağlık ve güzellik sektörleri geliyor. GGYD Başkanı Nezih Allıoğlu, bir kez daha kapanan resto- ran ve kafe gibi işletmelerin zararının çok büyük olduğunu, bazı işletmelerin tamamen kapandığını, bazılarının dev- redildiğini, bazı işletmecilerin de sektör değiştirdiğini belirtti.

17 Aralık 2020 Perşembe YIL: 1 / SAYI: 8 (İnternet gazeteciliğinde 10. yıl)

Fiyatı: 10 TL Yayının Adı: ANKHABER İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

DURSUN ERKILIÇ Yayın Türü: Yerel, Süreli, Haftalık Gazete

İdare Yeri: Gökkuşağı Mah.

1164. Cadde 16 / 3 Çankaya / ANKARA Hukuk Danışmanı:

Av. Emin ERKILIÇ HABER - REKLAM İRTİBAT:

GSM: 0532 799 73 82 dursunerkilic@gmail.com

ankhaber06@gmail.com Baskıya Hazırlık: ANKHABER Medya Baskı Tarihi: 17 Aralık 2020 Perşembe ANKHABER, Anadolu Ajansı abonesidir

BASKI:

Bizim Dijital Matbaacılık Ostim, Uzay Çağı Cad, 1128. Sokak No: 6,

Yenimahalle / ANKARA Telefon: (0312) 341 00 02

Gazetemiz Basın Ahlak Yasası’na ve Basın Meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazarların görüşleri kişiseldir ve kendilerini bağlar. İnternet Sitemiz bu görüşlerden sorumlu tutulamaz. (Bkz. Kullanım Şartları ve Gizlilik İlkeleri) Sitedeki

tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Sözleşmesi olmayan yazar, muhabir ve foto muhabirlerine ücret ödenmez.

Haber, köşe yazıları ve fotoğraflar izin alınarak ve kaynak gösterilerek yayımlanabilir.

DURSUN ERKILIÇ

Çevreci SAHNE Oyunları

Tiyatro l Bir Doğa Masalı l Hayvanat Bahçesi

DURSUN ERKILIÇ - ÇEVRECİ SAHNE OYUNLARI

TÜRKİYE DİYOR Kİ...

Hepiniz dersiniz ya; cennet gibi vatanım Doğru; ben hepinizin yüreğinde yatanım Şu çıplak tepe nedir, ağaçlarım nerede Şu kuru çeşme nedir; bak, su var mı derede Nehirlerim zehirli, göllerimse ölüyor Kurdum, kuşum kahırlı; insan neden gülüyor Bakın hanımlar, beyler; bu durum böyle gitmez Beton doluyor koylar; sanmayın deniz bitmez

HIRKALI Dilinden

- Şiir -

DURSUN ERKILIÇ - HIRKALI DİLİNDEN

DURSUN ERKILIÇ

SON SÖZ Hırkalı yok ettin şükür hırsını Takdirle bitirdin hayat kursunu Bir daha gelirsen yapma tersini İnsan olmak gibi hazine yokmuş

ISBN: 978-605-87026-5-3

HIRKALI dörtlükler

- Şiir -

DURSUN ERKILIÇ - HIRKALI DÖRTLÜKLER

DURSUN ERKILIÇ

SON SÖZ Hırkalı dörtlükle sönmez ateşin Kesti mi bu kelam, kalem tutuşun Kendine gelmezsen yakın bitişin Sürç-i lisan ettim ise affeyle

Çevreci GÖLGE Oyunları

Tiyatro

DURSUN ERKILIÇ - ÇEVRECİ GÖLGE OYUNLARI

DURSUN ERKILIÇ

l Orman Yangını l Hepimiz Suçluyuz BİR ZAMANLAR BİZİM KÖY

Her söğüdün binlerce dalı budağı vardı Üstündeki yuvalar güzel kuşların yurdu Serçe ile saksağan üstünden eksilmezdi Sığırcık sürü sürü sincap zıp zıp gezerdi Ağaçkakan rengarenk konardı söğütlere Hazırlardı yuvayı yuvasız serçelere Çalılarda bülbüller, kuşlar öter dururdu Sürü yola çıkarken önde kangal yürürdü

Kitabın Başkenti ANKHABER MEDYA Yayınları

Aselsan’dan Zafer 3700

Türk polisi için yerli imkanlarla ASELSAN

tarafından geliştirilen ve 22 ilde kurulan Kriptolu Milli Sayısal Telsiz Sistemi, Ankara ve İstanbul’da kullanıma hazır hale getirildi

A

nkara ve İstanbul Emni- yet müdürlüklerinde kul- lanılacak ses ve verinin entegre edildiği anahtar çözüm Kriptolu Milli DMR (Digital Mo- bile Radio) Sayısal Telsiz Sistemi tamamlanma aşamasına geldi.

Alınan bilgiye göre, Emniyet Genel Müdürlüğünün taleple- ri doğrultusunda, Türk polisi tarafından kullanılan analog telsizlerin yerine sayısal tel- siz sistemlerinin kullanılması için Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ve ASELSAN

arasında “Sayısal Haberleşme Şebekesi Projesi” sözleşmesi imzalandı. 

Bu kapsamda, yerli imkanlar- la ASELSAN tarafından geliş- tirilen ve 22 ilde kurulan Krip- tolu Milli Sayısal Telsiz Sistemi, Ankara ve İstanbul’da kullanıma hazır hale getirildi.

Farklı özellikler

Yıl sonunda Ankara, yeni yılın ilk aylarında da Istanbul Emniyet Müdürlüklerinin kullanımına su- nulacak telsiz sistemi ile kriptolu güvenli haberleşme başta olmak üzere veri sorgulama, araç ile personel konum tespiti, kısa mesaj gönderme, telsiz üze- rinden telefon görüşmesi gibi özellikler kullanılabilecek.

Salgında Ankara

ticareti raporu

(9)

Mamak Belediyesi, Türkiye Uğur Böceği Derneği ile birlikte perso- nele “Kendi Hayatınızın Lideri Ol”

semineri düzenledi.

Mamak Belediyesi Zübeyde Hanım Aile Merkezi’nde gerçekleşen seminere Mamak Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Düğmeci , Mamak Belediyesi Spor Kulübü ve Aile Merkezleri personeli katıldı.

Hoşgörü, Girişimcilik, Yurt Sevgisi Güvenirlik ve Paylaşma adı altında 5

farklı konu başlığının işlendiği semi- nerde, yaşanmış hikayeler de anla- tıldı. Uğurböceği Derneği Gönüllü Eğitmeni Batuhan Kürkçü tarafından verilen seminerde, kendi hayatının lideri olmayı, hayatta karşılaşılan olayların belirlediğini kaydeden Kürkçü katılımcılara, iletişime açık olmanın gerekliliğinden aynı zaman- da da fikirlere, kişilik gelişimine açık olmanın ve kendi hayatının lideri olmanın öneminden bahsetti.

S

incan Belediyesi koronavirüsle mücadelesine ara vermeden devam ederken, kent estetiği için de önemli çalışmalar yürütüyor.

Atölyelerde usta eller tarafından imal edilen bank ve kamelyalar, Sincan’a estetik bir görünüm kazandırıyor.

Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, salgınla mücadelenin hız kesmeden devam ettiğinin altını çizerek, “Bir taraftan da ilçemizin modern bir görünüme kavuşması

için çalışıyoruz. İlçemizin parkla- rında, meydanlarında lale soğanı dikimini gerçekleştirdik. İnşallah baharı rengarenk karşılayacağız. İl- çemizin dört bir tarafına yerleştirdi- ğimiz kamelyalarımızı, banklarımızı kendi imkanlarımızla imal ediyoruz.

Yıprananlar onarılıyor, yeniden va- tandaşımızın hizmetine sunuluyor.

‘Önce İnsan, Öncü Sincan’ sloga- nıyla Sincan için çalışmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Beyrut’ta şehir merke- zinin biraz dışında bulu- nan bir bit- pazarınday- dım. Satranç taşları top- layıcısıyım ve amacım

koleksiyonum için bir şeyler bulabilmekti.

Biri satıcı diğeri belli ki gene oralardan biri olan iki adamın, Türkçe konuştukla- rını duydum. Ama ne Türk- çe? İki yabancının konuş- ması gibi değil, düzgün ve tamamen şivesiz, işte senin benim gibi konuşuyorlardı.

“Ne güzel Türkçe konuşu- yorsunuz” diyerek yanlarına yaklaşmamla beraber, ayakta olanın sert şekilde yönelttiği,

“Kürt müsün, Türk müsün sen?” sorusuna muhatap oldum. Şaşırdım ama buna rağmen yanıtım tez oldu:

“İnsanım ben” şeklinde. Yaşı oldukça ileri bu adam sorusu- nu tekrarladı, ben de cevabımı ama anlamıştım derdini.

Yere serili eşyalarının ar- kasında oturan diğeri, arka- daşına “Rahat bırak” derce- sine, benim için “Ermeni o, Ermeni” dedi. Yaşlı adamın saldırganlığına son verecek yanıtın “Kürdüm” demem olduğu benim için açıktı.

Demedim tabii.

Ya da “Evet, Ermeni’yim”

diyerek, tehlikeyi savmak...

Demedim tabii.

Onun sorusunu reddeden

“İnsanım ben” yanıtımı, beni anlar inancıyla sürdürdüm. Anlayacak gibi değildi. Konuşmamız sertleşti, bağırarak oradan uzaklaşmamı söyledi.

Uzaklaşmadım tabii.

Bir iki kere itmeye kalktı beni ama şiddetin tutsağı bu adam çok yaşlıydı ve vura- mazdım ona. İşi o noktaya getirmişti hani. Tekrar itmek için hamle yaptığında, iki koluna yere doğru bu sefer biraz sert vurunca ben; geri adım attı, duraladı…

O yaşlı adamın varsa acı- sını, duygusunu da anlayabi- lirdim ama o benim daveti-

mi anlamaktan çok uzaktı.

Haklı olduğunda ken- dini savunması, ağır gelir insana. Tadım kaçmıştı. Hiç beklemiyordum böyle bir çirkinliği, daha önce de hiç yaşamamıştım. Bitpazarında biraz daha dolaştım, yağmur da başlamıştı ve çıktım. Üs- telik bir teksatranç takımı da bulamadan.

Beyrut’u Paris’e benzetir-* ler. Bilmem niye?

Paris’te 4. hakem Cons- tantin Sebastian Coltescu, Pierre Achille Webó Koua- mo’ya, “Seni işaret ederken

‹Zenci’ dedim. Çünkü zenci- sin ve tüm zenciler gibi çok güzelsin. Bunu asla olumsuz düşünceyle söylemedim.

Tabii ki seni, tüm zencileri, tüm insanları seviyorum”

diyemedi.

Çünkü yok aklında bu düşünceler, böylesi bir duy- gunun pratiği.

Top sahasının kenarında devam eden tepki ve konuşmalar içinde, Coltescu’nun hatasını düzeltecek zamanı vardı ve asıl üzücü olan, hatasını düzeltmemiş olmasıdır.

Paris’te bizimkiler gibi ev * sahibi aktörler de, Webo’nun yanında, bu ayrımcılığın karşısında durdular.

Beyrut’ta da bir Lüb- nanlı vardı benim yanımda.

Hikâyeyi eksik anlattım. O tatsız olayın öncesinde, çok az Türkçe konuşabilen bir satıcıyla da karşılaşmıştım ve pazardan çıkmadan onun yanına gittim. Başımdan geçeni anlattım. “Eski kafalı, odun kafalı onlar, anlata- mazsın bir şey…” gibisinden sözlerle, Parisliler gibi o da “çirkinliğin” karşısında durdu.

kuvaysanli@gmail.com

Kuvay SANLI

Ustalar Sincan’a estetik katıyor

Sincan Belediyesi atölyelerinde çalışan usta eller, ilçeye güzel eserler kazandırıyor

Mamak’ta liderlik semineri

(10)

Hepimiz Türkiye Parantezindeyiz

Türkiye, yaslan- dığı tarih, temsil ettiği medeniyet, mensubu oldu- ğu din ve kültür dairesi sebebiyle insanlığa sözü olan bir devlet. İnsanı- nın fıtrî özellikleri, coğrafî konumu,

savunma gücü ve ekonomisinin dinamizmi sözünü daha tesirli hale getiriyor.

Okyanusya, Uzak Asya ve Amerika kıtası dışında dünya- nın neresinde hangi olay olursa olsun Türkiye ile ya dolaylı ya da doğrudan ilgilidir. Sözümün somut tanığı son 30 yılda yaşa- nan olaylardır. Son 30 yıl deme- min sebebi, Soğuk Savaş’ın bitiş yılı olan 1989’u baz almamdır.

O yıldan itibaren SSCB, Yugos- lavya dağıldı ve yeniden nizam kurulana kadar Orta Asya, Kafkaslar ve Balkanlar’da büyük çalkantılar yaşandı. Aynı süreç- te Amerika Saddam’ı bahane edip Irak’a saldırdı. Yaşanan hengâmenin bir ucu sürekli Türkiye’ye dokundu.

20’nci yüzyılda sınırları dışında ilk harekâtı 1974’te Kıbrıs’a yapan Türkiye, 1990 yılından itibaren Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile daha yakın- dan ilgilenmek zorunda kaldı.

Ne sebeple olursa olsun Türkiye’nin sınırları dışında görünür olması gönül coğrafya- sındaki halklarda muhabbetle karşılanırken, uyuyan yılanı da uyandırdı.

Muhabbet de, husumet de insanî duygular. İki duygunun da anlaşılır ve haklı nedenleri vardır. Husumetin anlaşılmaz ve haklı görülmez yanı

Türkiye’den ve Türkiye’ye karşı olanıdır.

Rus, Rum, Ermeni, Sırp…

Tarih boyunca çelişki ve çe- kişmeler yaşadığımız bu mil- letlerin mensupları Türkiye’de yaşasalar bile husumet hisleri beslemelerini makul karşılaya- bilirim. Ancak bir de mensubi- yetinden kuşku duyulmaması gereken Türkler var ki, hislerini anlamakta zorlanıyorum. Bu- nun en bariz tezahürünü de fa-

cebook, instagram, twitter gibi sosyal medya paylaşımlarında görüyorum.

“Doğru kendini anlatana kadar yalan dünyayı kırk kere dolaşır” sözünü doğrulayan sosyal medya ortamında huzur- suz, memnuniyetsiz marazlı bir kitle var. Devlet ile hükûmeti ayırt edemeyen bu kitle, iktidar düşmanlığını devlet düşmanlığı şeklinde tezahür ettiriyor. Tür- kiye A noktasında dursa, onlar B noktasına gidiyorlar. Türkiye hangi ülke ya da teşkilat ile nizalaşsa, onlar karşısında saf tutuyorlar. Üstelik bunu da mi- litan fanatikliği ile yapıyorlar.

Irak, Suriye, Libya, Azerbay- can, Bosna’daki varlığımız Arap, Sırp, Yunan, Ermeni kamuo- yunda ve medyasında korku dalgası yaratabilir; bu anlaşılır bir durum. Lâkin “Hıyarım var diyene tuzluğu kapıp koşan”

gafillere ne oluyor?

İçerde kime lider dersek di- yelim, hangi partiyi tutarsak tu- talım, hangi örgüte üye olursak olalım, dışarda hepimiz Türk ve Türkiye parantezine alınırız.

Irak’ta, Suriye’de, Libya’da ve son olarak Azerbaycan’da elde ettiğimiz başarı, Türkiye’nin, Türk milletinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başarısıdır. Nite- kim Azerbaycan’ın Karabağ’daki 30 yıllık Ermenistan işgal ve istilasına son verdiği İkinci Ka- rabağ Savaşı sonrasında 10 Ara- lık günü kutladığı “Zafer Günü”

de bu zaviyeden görülmelidir.

Devlet, Hükûmet ayrımı yapmadan ya da aralarındaki nüansı bilmeden sırf siyasî sâik- lerle yapılan tenkit ve tezyifleri hiçbir şekilde masum ve mazur görmüyorum. Madem “Gavu- run ekmeğini yiyen, gavurun kılıcını çalar”; beklentim Türki- ye’nin ekmeğini yiyenin de Tür- kiye’nin kılıcını çalmasıdır.

hasanyilmaz65@gmail.com

Hasan YILMAZ

A

NKESOB Eğitimden Sorumlu Başkan Vekili Muhittin Köksal’ın baş- kanlığında ANKESOB Toplantı Salonu’ndan odaların genel sekreterleriyle online bağlan- tı yapılarak gerçekleştirilen toplantıya, ANKESOB Başkan Vekilleri; Hüseyin Ar ve Hasan H. Çavuşculu, Eğitim, Proje ve Ar-Ge Müdürü Erdoğan Özen ile Genel Sekreter Vekili Mehmet Gündoğan da katıldı.

Zorlu dönemden geçiyoruz

Toplantının açılış konuşması- nı yapan ANKESOB Eğitimden Sorumlu Başkan Vekili Muhittin Köksal, “Hepimiz çok zorlu bir

dönemden geçiyoruz. Bu zorlu süreçte odalarımızı kapatmadan, büyük bir ciddiyetle görevlerimi- zi yerine getirdik, getirmeye de devam ediyoruz” dedi.

Kayıtdışı ile mücadele planlamalarına ve çalışmalarına pandemi sürecinin araya girdi- ğini belirten Hüseyin Ar, pan- demi süreci atlatıldıktan sonra kayıtdışı ile mücadelenin devam edeceğini kaydetti. Ar, “2021 yılının ülkemiz için, esnaf ve sanatkarlarımız için önce sağlık ve mutluluk, başarı getirmesini diliyorum. Yeni yılda inşallah sorunlarımızı da kökten çözeriz”

sözleriyle konuşmasını tamamla- dı. . ANKHABER

ANKESOB

online toplandı

Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği 2020/II.

Dönem Oda Genel Sekreterleri Eğitim ve Değerlendirme Toplantısı, pandemi tedbirleri kapsamında online yapıldı

Ankara Tuhafiye, Parfümeri ve Billuriyeciler Esnaf Odası Başkanı Raşit Kanık, “Devleti- miz geçici süre kira artışlarını dondurmalı” dedi.

Raşit Kanık, pandemi koşul- larında ayakta kalma mücadelesi veren üyelerinin kira artışlarıy- la artık başa çıkamadıklarını

kaydetti. Yüksek kira artışlarının oda üyesi esnafını olumsuz yön- de etkilediğini belirten Kanık,

“Pandemi sürecinde zaten satış- lar çok geriledi. İş yapamayan esnafımız yüksek kira artışları altında ezilmemeli. Mal sahip- lerimizden daha adil bir kira uygulaması istiyoruz” dedi.

Satışlar geriledi

(11)

Ş

ereflikoçhisar Muhtarlar Derneği Başkanı, Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği Başkanları, Şoför ve Otomobilciler Dernek Başkanları Ankara Kulübü Derneği’ni ziyaret etti.

Şereflikoçhisar Muhtarlar Dernek Başka- nı Abdullah Kargın, Şereflikoçhisar Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatif Başkanı Mithat Eraslan, Şereflikoçhisar Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Cemal Yılmaz, Şereflikoçhisar Ziraat Odası Başkanı Hikmet Bozkurt ve Şereflikoçhisar Esnaf ve

Sanatkarlar Odası Başkanı Mehmet Çetin’den oluşan heyet, Ankara Kulübü Derneği Başkanı Dr. Metin Özaslan’ı makamında ziyaret etti.

Ankara Kulübü Derneği Genel Başkan Danış- manı Murat Kubat da ziyarette yer aldı.

Heyet, dernekler ve odalar olarak ilk defa böyle bir çoğunlukla Ankara Kulübü’nü ziyaret etmekten ve birlikte olmaktan mutluluk duy- duklarını ifade ederken, Özaslan ise gelen he- yete ziyaretleri dolayısıyla teşekkürlerini iletti.

. ANKHABER

Dr. Özaslan, “Şereflikoçhi- sar’ın tüm değerlerine her za- man sahip çıkmaktan ötürü mutluluk duyuyoruz. Bundan sonra daha sık bir araya gele- ceğiz. Şereflikoçhisar’ımızda en yakın zamanda yapacağı- mız etkinlikler olacak” dedi.

Ankara Kulübü’ne ziyaret

Değerlere sahip çıkıyor

‘Ankara Anlaşması’nın ‘Hüzünlü’ Vedası

Bu yılın sonu itibarıyla, ‘Ankara Anlaşması’ vizesi ile Birleşik Krallık’a yerleşerek, bu ülkede iş yapan Türk

vatandaşlarının sayısının, 70 binlere varması bekleniyor.

Geçtiğimiz aylarda piyasaya çıkan Doç.

Dr. Tuncay Bilecen’in, “Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göç: Politik Sığınmacılardan Ankara Anlaşmalılara” kitabındaki verilere göre yılsonu itibarıyla vizeye başvuranlar 15 bin kişinin üzerinde olacak.

1963 tarihliydi…

O zamanki adıyla ‘Avrupa Ekonomik Topluluğu’ ile Türkiye, Romanya ve Bulgaristan arasında 1963 yılında yapılan

“Ankara Anlaşması” Türk vatandaşlarına Birlik ülkelerinde iş kurma imkanı veriyordu.

Türk vatandaşları bu anlaşmayı

1990’ların ortalarında keşfetti ve o tarihten bu yana yapılan başvurular ortaya yeni bir göç kategorisi çıkardı.

‘Ankara Anlaşması,’ İngiltere’de iş kurmak ve hayatını bu ülkede sürdürmek isteyen hemen her sektörden binlerce insanı bu Ada ülkelerine savurdu.

Savurdu diyorum çünkü önceleri çok profesyonellerin ilgi alanına girmeyen bu seçenek, 2000’li yıllardan itibaren, Türkiye’nin siyasi atmosferinden rahatsız olanların meydana getirdiği kariyer sahibi profesyonellerin “Beyin Göçü” haline dönüştü.

Ekonomik durumu iyi olan ya da bazı uygulamalardan hoşnut olmayanların seçtiği bu göç yolu, onbinlerce yetişmiş insanın ülkemizi terketmesiyle sonuçlandı.

“Çocuğumun daha iyi bir ortamda yetişmesini istiyorum” diyenden,

Türkiye’deki bazı uygulamalardan rahatsız olanlara kadar, büyük bir kitle, birikimleri ile birlikte tecrübelerini de valizine koyup Birleşik Krallık’ın yolunu tuttu.

Tam bir kaçış hali

Bu göç kervanı, özellikle birkaç yıldır hükümete yakın profesyonellerin de katıl- masıyla, malesef tam bir “kaçış” halini aldı.

“Yeni ülke”de tutunamayanların bir kısmı Türkiye’ye dönüş yapsa da, tüm zorluklara rağmen gelenlerin çoğunluğu bu ülkeye yerleşti.

Hemen herkesin hayatına dokunan koronavirüs belası, son dönemde ‘Ankara Anlaşması’ ile gelenleri de işsizlik gerçeğiyle yüzleştirdi.

Gemiyi yakıp gelen binlerce insan, geriye de dönemediği için çok ciddi sorunlarla yüzleşti ve yüzleşiyor.

Doğduğu ülkeyi yeni ümitlerle terketmek zorunda kalan “Ankara Anlaşmalı”ların birçoğu, doyduğu ülkede şimdilerde çileli günler geçiriyor.

Hüzün yüklü dram

Ve 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla geçerliliği bitecek olan, ‘Ankara

Anlaşması,’ umut yolculuğuna çıkanların kucağına koronavirüs zilleti sayesinde

“hüzün” yüklü “dram” bırakarak veda ediyor.

mustkoker@gmail.com

Mustafa

KÖKER

(12)

Böyle Köpek mi Olur?

Bir kentin kül- türel zenginliği ve estetik gelişmişliği ev sahipliği yaptığı sanatçılarla ilişki- lidir. Sanatçının yaşadığı kenti geliş- tirip güzelleştirmek gibi sihirli gücü vardır. Ankara bu yönüyle şanslıdır.

Çünkü birçok sanat dalının seçkin

temsilcileri Başkent’te yaşa- maktadır.

Yalçın Gökçebağ, günümüz ressamları arasında ilk akla gelenlerdendir ve Ankara’nın gözbebeği sanatçısıdır. Hoca- ların hocası M. Zahit Büyükiş- liyen’e göre, Gökçebağ, “Ana- dolu Düşlerinin Ressamı”dır.

Yalçın Gökçebağ’ın resmini ilk kez ne zaman ve nerede gördüğümü hatırlamıyorum.

Herhalde 40 yılı geçmiştir.

Öyle farklı, etkileyici ve görsel hafızaya nakşeden renk ve çizgiler görmüş olmalıyım ki, eserlerine vurulmuştum.

Bugün binlerce benzer resim arasından Gökçebağ’a ait eseri diğerlerinden ayırt edebilirim.

Öyle kalıcı iz bırakmış.

Pandemi yasakları öncesi son gezdiğim sergi, Ulus’taki Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nin Resim Sanat Galerisi’ndeydi. Hem de Yalçın Gökçebağ’ın çeşitli koleksiyonlardan seçilmiş resimlerinden bir seçkiydi.

Sergi salonunda gerçekten bozkır esintisi, bozkır kokusu, bozkır renkleri ve bozkır in- sanları vardı. Güneşin kızıllığı, hasat sonrasının sarı sıcağı, ağaçların yeşilliği, çeşmeler- den akan soğuk sular, alın teri döken kadınlı erkekli çiftçiler, Anadolu’nun bu görüntülerine özlem duyan sanat düşkünleri- ne ‘merhaba’ diyorlardı.

Bir vakit kaldığım ve içimi huzurla dolduran salondan, elimde sergi kataloğu ile ayrıldım.

Geçenlerde TRT 2’de, karşıma Yalçın Gökçebağ röportajı çıkmaz mı? Sanatçı- nın sanat yolculuğuna ilişkin konuşulanları kulak kesilerek dinledim.

Gökçebağ, bir anısını

anlattı:

Bir köy resmi yaptığı sırada bir genç henüz bitme- miş bu resmi almak ister. Gökçebağ,

“Tamamlayım, o zaman alın” der.

Resmi bitirir, müşteri olan genci arar, eseri alabileceğini söyler.

Genç, resmi almaya babasının geleceğini belirtir.

Baba bir iş adamıdır. Resmi çok beğenir. “Tıpkı köyüme benzemiş” diyerek, Gökçebağ’a iltifatlarda bulunur. Ama bir itirazı olur. Resimdeki köpeği gösterip “Bu köpek olmamış.

Böyle köpek mi olur? Bu köpeği değiştir” der.

Ressam şaşırır, yeni bir köpek çizemeyeceğini söyler.

İş adamı, resimdeki köpeğin

“gâvur köpeği” olduğunu, Tür- kiye’de böyle köpek görmedi- ğini söyler.

Yalçın Gökçebağ,

Ankara’da yaşayan iş adamına memleketini sorar ve Sivas yanıtını alır. Elbette farkına varmıştır. Müşterinin köpek algısı Kangal ırkından başkası değildir.

Ressam resimdeki köpe- ği değiştirmez ve eserini bu kişiye satmaz. Oysa o köpek, Gökçebağ’ın Denizli’nin bir köyündeki evlerinde çocuklu- ğunda kendi baktığı köpeğidir.

Bunları dinlerken “Kar- gadan başka kuş tanımam”

deyimini hatırladım. İçimden

“çevremizde ne çok ‘kargadan başka kuş tanımayan’ insan var” diye söylendim.

“Kargadan başka kuş tanımam” sözünün, katılığı, donmuşluğu, yozluğu, yobazlı- ğı ve hödüklüğü çağrıştırdığını düşündüm.

Kargadan başka kuş, kan- galdan başka köpek de vardır.

İyi ki vardır. Tuvallerdeki renk çeşitliliği gibi. Unutmayalım, günümüzde kentleri ve ülkele- ri farklılıkları çekici kılıyor.

Son sözü Aşık Veysel’e bıra- kalım:

Kim okurdu kim yazardı Bu düğümü kim çözerdi Koyun kurt ile gezerdi Fikir başka başkolmasa

ahmetalitek@gmail.com

Ahmet TEK

S

incan Belediyesi, birbirin- den zengin içeriklere sahip kültür ve sanat etkinlikleri- ni internet üzerinden seyirciyle buluşturmaya devam ederken, bir taraftan da belediye hizmetleri- nin hızlı ve verimli şekilde halka ulaşmasını sağlayan akıllı projele- re her geçen gün yenilerini ekliyor.

Covid-19 ile mücadele kapsamın- da belediye hizmetleri internet ortamına taşınmış, “E-Eksper”,

“E-İskan”, “E-Rayiç” ve ”E-Beyan”

gibi uygulamalar www.sincan.bel.

tr internet adresinden “E-Belediye Hizmetleri” adı altında kullanıma sunulmuştu. Bunların yanında Millet Kıraathaneleri ve Bebek Kütüphanesine girişlerde uygu- lanan randevu sistemi telefonun yanında artık internet ortamın- dan da sağlanıyor. Koronavirüs tedbirleri kapsamında sabah 10.00

akşam 22.00 saatleri arasında hizmet veren Yavuz Sultan Selim, Evliya Çelebi, Abdurrahim Ka- rakoç, Sincan Halk Kütüphanesi ve Millet Kıraathanesi ile Bebek Kütüphanesi randevu usulü ile hizmetlerine devam ediyor.

Randevusuz gitmeyin!

Sincan’ın göz bebeği Millet Kıraathaneleri ve Bebek Kütüphanesi’ndeki randevu sistemi, internet ortamına taşındı

Telefona gönderiliyor

Artık vatandaşlar randevularını www.sincan.bel.tr internet adresinden de alarak

kıraathanelerde kitap okuyup ders çalışabilir. Minikler aileleriyle birlikte Bebek Kütüphanesindeki etkinliklere katılabilir. Yeni sistemle hızlı bir şekilde daha çok kişi randevu alabiliyor. Internet üzerinden randevu sayesinde bilgiler randevu almak isteyenlerin telefonlarına otomatik olarak gönderiliyor.

Vatandaşlar da internetten randevu hizmetinden son derece memnun.

(13)

. ANKHABER

T

ürk Tarihi, birçok şey gibi ‘Halı Sanatı’

ile de doludur. Halının kadim yurdu Anadolu’dur. Başta Selçuklu motifleri olmak üze Osmanlı ve diğer Türk motifleri dünya halıcılığına ölümsüz yol, yöntem ve ürünler kazandırmıştır. Bu topraklarda ‘Uçan Halı’ da bulunur, el dokuma kilimler de.

Başarılı bir çalışma

Bu değerlerin bilincinde olan Öz İplik İş Sendikası, çok büyük bir projeye imza atarak, Bergama yöresindeki el dokuması halıların desen ve motiflerini inceledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla "Anadolu'nun Kadim Dili: Halı Dokuma (Bergama Yunt Dağı)" adlı projenin başarıyla yürütülmesini sağlayan Sendika, Bergama yöresindeki el dokuması halıların desen ve motiflerini araştırdı.

Kitap ve belgesel oldu

İzmir / Bergama Yunt Dağı ve çevresinde yapılan el dokuma halıların motiflerini sözlü ve yazılı kaynaklardan tespit ederek kayıt altına alan Öz İplik İş Sendikası, dokumacılıkla aktarılan kültürel mirasın tanıtılmasına yönelik bir kitap ve belgesel hazırladı.

Öz İplik İş Sendikası, 2020 yılının Mart ayında yürütmeye başladığı proje ile Temmuz ayında İzmir Bergama ve bağlı köylerinde alan araştırmasına çıkarak, Yağcıbedir, Kozak ve Yuntdağ bölgesinde Yukarıbey, Karaveliler, Çamavlu, Samanlık, Çağlayan, Seklik, İsmailli, Atçılar Mahallesi/Köyü’nde araştırma yaptı.

Çeyiz sandıkları açıldı

Köy evlerinin, muhtarlıkların, camilerin gezildiği, avlusunda dokuma tezgâhı

bulunan evlerin ziyaret edildiği, çeyiz sandıklarının açıldığı araştırmada, yüzlerce halı tespit edilmiş ve benzer örnekler dikkate alınarak 94 adet dokuma halı incelemeye alınmıştır. Bu halılar “Çözgüden Düğüme, Düğümden Motife Bergama Halıları” adıyla kitaplaştırılmış ve aynı isimdeki belgeselde yer almıştır.

Rafi Ay’ın değerlendirmesi

Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, yürütülen proje ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“Öz İplik İş Sendikası olarak, çalışmaları- mızda ilkeli birlik- teliklere imza atan ve kurumsal iş- birliğine önem veren bir sendikayız.

Toplumda farkındalık oluşturan, çalışanları, üyelerimizi bilinçlendi- ren çalışma- larımızın yanı sıra ülkemizin ve kültürümü- zün sahip olduğu kadim sanatları kayıt altına alarak, atalarımı- zın bizlere olan mirasını gelecek kuşaklara aktarmak

amacıyla da çalışmalar yapmaya karar verdik.

Sendikamız “Anadolu’nun Kadim Dili:

‘Halı Dokuma’ (Bergama Yunt Dağı” pro- jesi ile, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Türkiye’nin geleneksel halı dokumacılığının motifler, desenler ve renkler ile oluşturulan anlamsal derinliklerinin tespit edilmesi, yorumlanması ve gelecek kuşaklara aktarılması noktasında önemli bir projeye imza atmıştır.

Türkiye’de halı dokumacılığı, ka- dim bir sanat ve zanaat dalıdır

ve uluslararası boyutta ülkemizi temsil gücüne

sahip bir kültürel verimliliği ifa-

de etmektedir.

Türk halkının geleneksel el

sanatının, Anadolu’nun

binlerce yıllık ta- rihinden gelen çeşitli uygarlıkla- rın kültür mirasıyla yorumlan- dığı ve kendi öz değerlerini zengin bir içerikle çeşitlendirdiği bu kültürel verimlilik projemizin çıkış noktası olmuştur.”

Öz İplik İş Sendikası, Bergama halılarını İPLİK İPLİK inceledi

Öz Iplik Iş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, açıklamasına şöyle devam etti: “Öz Iplik Iş Sendikası olarak, günümüzde unutulmaya yüz tutan halı dokumacılığında kullanılan motif ve desenleri kayıt

altına alınmanın, hazırladığımız kitap ve belgeselimizle ülkemizin geleneksel halı dokumacılığıyla aktardığı kültürel

mirası gelecek kuşaklara aktarmanın, toplumumuzda geleneksel halı dokumacılığına dair farkındalık oluşturmanın,

genç neslin bu alana ilgisini sağlanmanın ve geleneğin ustalarının desteklenmesine katkıda bulunmanın gururu

ve mutluluğunu yaşıyoruz. Projemizle farklı coğrafi özelliklere ve kültüre sahip Türkiye’nin farklı bölgelerinde

araştırmamızı gerçekleştirecekken ve kapsamı biraz daha genişken, tüm dünyayı saran koronavirüs engeliyle karşılaştık ve bir bölgede çalışmalarımızı

gerçekleştirdik.

Projemizin hayata geçirilmesinde desteklerini bizden esirgemeyen T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza,

kıymetli hocalarımıza, Bergama’da irtibata geçtiğimiz kamu kurum ve kuruluşları

ile gönlü geniş tüm yöre halkına sonsuz teşekkür

ediyoruz.”

Gurur ve

mutluluk…

(14)

Bence Yazılar

Size merhaba dediğim bu ilkyazımda; sizleri hoş buldum, yazımı okuyacak olanlara da umarım sefa- lar getiririm. Birlikte vakit geçireceğimiz zamanlar da neleri yazmak, nele- ri konuşmak istiyorum biraz bundan bahsetmek istiyorum. Birinci ön- celiğim sanat ve kültür ağırlıklı yazılar olması, daha sonra güncel konu-

lara da değinmemiz gerekirse onları da kendi bakış açımızı katarak bir anlamda “Bence” görüşlerimi sizlerle buluşturacağım. Neden “Bence”

dediğimi merak ettiğinizi düşünü- yorum. Bence, herkesin bir “Bence”

görüşü olmalı. Kopyala, yapıştır tarzı bir düşünce, sığ bir düşünce olur ve böyle düşünenleri çıkmaza sokar. Oysa kişinin bence bir görü- şü olduğunda, kendince bir çözüm bulur, bu çözüm kesin doğrudur gibi bir iddiası olmadan, birçok bence görüşlerle birleşerek toplumsal bir kesin doğru elde edilir. İşte toplu- mun kanaati böyle bence fikirlerden oluşur. Ne kadar bence fikir olursa sanılanın aksine ortaya kargaşa değil, bir nizam çıkar. Oluşan sağlam ortak sentez, kişilerin görüşlerinin topla- mıdır. Sağlıklı bir toplumun kana- ati, dünya yaratıldığından beri hiç yanılgıya uğramamıştır. İnsanoğlunu her alanda doğru hareket etmesini sağlamıştır.

Bence fikirler kadar önemli bir başka şey daha var ki, bu da işi ehline vermektir. Bu konuda herkes hem fikirdir, yüce yaratan bir aye- tinde şöyle buyuruyor: “Sizi yarattık amellerinizi boyunlarınıza astık.”

Yani her kim ne yapacaksa yaratıl- ma gayesine uygun bir iş ve amel ile yaratıldığı söyleniyor. Yapacağı iş ile ilgili donatılarak yaratılmıştır. Sonra- dan kazanılamayan birçok yeteneğin açıklaması böyle yapılabilinir. Taş us- tasına, marangoza, çiftçiye, sanatçıya yapacakları işler konusunda yetiler verilip, melekeleri bu yönde geliş- tirilmiştir. Şarkı söylemek isteyen birinin sesi mutlaka güzeldir. Şiir yazacak olanın istidadı bu yöndedir.

Resim yapmak bir yetenek ister. Bü- tün bunları bilerek veya bilmeyerek besler, kendimizi bu yönde donatırız.

“Bence” düşünmek işte burada da devreye girer ve önemini bir kez daha bize gösterir. İcatlar böyle ortaya çıkar. Yeni tekniklerin alt yapısında yine bu bence görüşler ve

meraklar yer alır. Bir baş- kasının görüşünü çürüt- mek ondan daha sağlam bir görüş ortaya atmakla olur. Bu bence görüşler, yeniliklere kapı açarak sürer gider.

Bence düşünen her kim olursa olsun veya ne iş yaparsa yapsın, hayali ne yönde olursa olsun, toplum bilincinin dışına çıkamaz. Toplum dışı düşünemez. “Bence” düşünceye sahip olanlar her ne kadar bencil gibi görünseler de toplum içindeki her ferdi düşünmek zorundadırlar.

Kendi düşüncesinin ona olan etkisini veya yararını düşünmek zorun- dadır. Elektriği bulan Edison veya telefonu bulan Graham Bell sadece kendilerinin yararlanacağı bir icada imza atmamışlardır. Kendilerinden başkasını düşünerek yola çıkmışlar- dı. İşleri kolaylaştırmak en çok bu gibi düşünen insanların kaygısı ve düşüncesidir.

Bir başka konuda sanatla uğ- raşanlar arasında kendini gösterir.

Bunu söylerken “Sanat sanat için mi, sanat toplum için mi?” kısır döngü- süne uğramadan, sanatla uğraşan insanın, bir başkasının duygusuna tercüman olduğunu bilmelidir.

Bunun sorumluluğunu da taşıma- lıdır. Bu yazılı olmayan bir toplum kuralıdır. Sağlam kurallar hep böyle yazılı olmayan kuralların eseridir.

Toplumu dinamik tutarlar. Ben yap- tım oldu keyfiyetiyle sanatçı rastgele, kuralsız bir kuralla hareket etme- melidir. Toplumu veya bir milleti iyi analiz etmek istediğimizde o dönem yaşamış sanatçıların eserlerine ba- karız, o millet hakkında bilgi sahibi oluruz. Düşünün; yaptığı işin ehli olmayan birinin eseri nasıl bir yanıl- gıya sebebiyet verecektir. Yaptığı işin en güzelini “Bence” imzası taşıyarak, sanatının kuralına uyarak, ardılla- rına geliştirilecek bir iz bırakmanın sorumluluğunu taşımalıdır.

Bu ilkyazım da “ Bence” düşünce- lerimi paylaştım ama söyleyeceklerim bitti mi, elbette bitmedi, günlerce üzerinde konuşsak bitmeyecek geniş alanlı bir konuya el attım. Demek oluyor ki, bundan sonraki yazılar bu minval üzere olacak. Söyleyecek sö- züm çok ve henüz yeni başlamışken, sayfa sonuna geldik bile. Daha güzel yarınlarda görüşmek üzere şimdilik kalın sağlıcakla…

Esen kalın efendim…

gunerdincaslan1@gmail.com

Güner DİNÇASLAN

Başkan Çetin’e kısıtlama yok

Ç

evre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum,

“Ankara 2023’ten iti- baren artık, gölleriyle, akar- sularıyla ‘Mavi Ankara’, yeni yeşil alanları, millet bahçe- leri ve ekolojik koridoruyla

‘Yeşil Ankara’ olarak anıla- cak” dedi. Kurum, Akyurt il- çesinde “Millet Bahçeleri İlk Fidanıyla Buluşuyor” prog- ramında konuştu. Programa, Vali Vasip Şahin, Akyurt Belediye Başkanı Hilal Ayık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanı Ömer Bulut, milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. Anka-

ra’da da 4 milyon metrekare büyüklüğünde 20 millet bah- çesi yapıldığı bilgisini veren Kurum, “Bu millet bahçeleri hakikaten Ankaralı hemşeh- rilerimiz için çok önemli bir buluşma noktası olacak. An- karalı hemşehrilerimiz hafta sonu ‘nereye gideceğim’ diye düşünmeyecekler. O millet bahçelerinde genci, çocuğu, yaşlısı, 7 gün 24 saat vakit geçirebilecek” diye konuştu.

Kurum, ilk fidanını toprak- la buluşturdukları Akyurt Millet Bahçesi’nin 2021 yılı içerisinde tamamlanıp hiz- mete sunulacağını söyledi.

. ANKHABER

Ankara’ya 20 bahçe

Hafta içi akşam saat- lerinde uygulanan sokağa çıkma yasağı boyunca görevinin başında olan Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, belediye ekiplerinin çalışmalarını

denetledi. Çetin, “Sokağa çıkma kararına ve salgınla ilgili tedbirlere titizlikle riayet etmemiz gerekiyor.

Salgınla mücadelede bele- diye olarak gerekli tedbir- leri alıyoruz.” dedi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yürütme komitesinden en az iki (2) üye olmak koşuyla, dört (4) üye çoğunluğu oluşturur. Bu tüzükte yazılı diğer istisnalar ve yürüte komitesinin seçimi dışında,

Müteşebbis Teşekkülü Dış Paydaş Stratejik Ortak Birlikte Çalış Zile Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü Dış Paydaş Stratejik Ortak Birlikte Çalış Tokat Ticaret

KOSGEB Karaman Hizmet Merkezi Müdürü Mevlüt TAVŞAN Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa TOKTAY’ı makamında ziyaret etti.Mevlüt

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Toktay toplantı açılış konuşmasını yaparak “Halk Bankası Karaman Şubesi Müdürü Veysel Ülker

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı M. Gökhan Alkan ve Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Toktay, İstanbul’da düzenlenen, çok sayıda şehit ve

Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri Selçuk Öztürk ve Memiş Kütükcü, Karaman Valisi Murat Koca Karaman Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan,

Karaman Valisi Süleyman Tapsız Başkanlığında yapılan toplantıya; Karaman Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan, İl Emniyet Müdürü Mehmet

Buradan hareketle, 19 Nisan 2017 Çarşamba günü 14.00’da Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda, Mevlana Kalkınma Ajansı öncülüğünde Karaman