• Sonuç bulunamadı

Abdürreşit İbrahim Üniversitemizde Anıldı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Abdürreşit İbrahim Üniversitemizde Anıldı"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çocuk Ürolojisi Eğitimi

Avrupa’da Akredite

Kadınlar Günü’nde Anıtkabir’deydik

Diş Hekimliğinde

Ultrason

16’da 15’te

01-31 Mart 2017 • Basım Tarihi: 14 Nisan 2017 • Sayı: 204 • www.ankara.edu.tr

Abdürreşit İbrahim

Üniversitemizde Anıldı

Yeni Sınai

Mülkiyet Kanunu ile Getirilen

Yenilikler

AKÇAM Kırsala Dokunmaya Devam Ediyor Eğiticilerin

Eğitimi Programı Zorunlu Oluyor

10’da

Üniversitemizde

2787

Uluslararası Öğrenci Var

Öğrenciler İçin Defile

Dünya Su Günü

“Yaşlılık Sınırı 75’e Çekilmeli”

14’te

24’te

ANKÜ’den Bilim ve Teknoloji Haftası

21’de 2’de

Çanakkale Zaferini Çınarlarımızla Kutladık

8’de

19’da

Kadınlar Günü’nde Anıtkabir’deydik

29’da

4’te

12’de

18’de

(2)

J

aponya’da İslam’ın resmî düzeyde tanınması konusunda yaptığı çalışmalarla bilinen Türk fikir adamı, seyyah ve yazar

Abdürreşit İbrahim (d.

1857, Sibirya - ö. 1944, Japonya), Üniversitemiz Asya-Pasifik Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (APAM) ile Türk Japon İşadamları

Derneği’nin 7 Mart 2017 tarihinde Rektörlüğümüz 100. Yıl Salonu’nda düzenlediği “Tokyo Camii ve Külliyesi’nin

Kuruluşunun 80. Yılı Anısına 4. Uluslararası Abdürreşit İbrahim Sempozyumu”yla anıldı.

Türkiye Diyanet Vakfı’nın da destek verdiği

sempozyuma, Başbakan Yardımcısı Prof. Dr.

Numan Kurtulmuş, Japonya Büyükelçisi Hiroshi Oka, Abdürreşit İbrahim’in torunları, Üniversitemiz yöneticileri, öğretim üyeleri ve

öğrenciler katıldı.

Müslüman Türkleri bir araya getirme çabasını ortaya koymuş. Asya halklarını toparlamaya çalışmış. Japonya’daki Türk ve Müslüman varlığını kabul ettirme ve İslam’ın orada resmî bir din olarak tanınmasının yollarını açmış. Bu diyalogları kurmuş, insanlık ve dünya için çalışmış, İslam’ın ihyası için çaba göstermiş bir insan. Dünyanın pek çok yerini, o koşullar altında, inanılmaz bir mücadeleyle dolaşmış, kimisinde zorunlu, kimisinde gönüllü gezmiş. Türkiye ile Japonya arasında öyle bir köprü oluşturmuş ki bu bir işbirliği, dostluk, arkadaşlık köprüsü, gelenekleri, kültürleri bir araya getirme köprüsü hâline dönüşmüş. 1938 yılında Tokyo camii ve külliyesinin açılması ve bununla birlikte Tokyo Türk Tatar Okulu ve Türk Tatar matbaası da bunun çok güzel örneklerinden biridir.” dedi.

“Milletlerin Tarihi Hikâye Kitabı Gibi

Okunamaz”

Başbakan Yardımcısı

Numan Kurtulmuş da Abdürreşit

İbrahim ve onun gibi insanların, bütün İslâm büyüklerinin o zamanlar söylediklerinin, bugünkü İslam topluluklarının uyanışı için de önemli işaret taşları olduğunu belirterek, “Biz ilimle, bilgiyle, fenle, ahlakla, kendi medeniyetimizin değerleriyle, birtakım eğitim kurumlarımızla, modern kurum ve

kuruluşlarımızla ama aynı zamanda İslamî değerleri de önemseyen ve bütünleştiren bir anlayışla ancak ayağa kalkabiliriz. Japonya’nın yükselmesi böyle olmuştur.

Benzer şekilde kendi kültürel özelliklerimizi koruyarak modernleşmeyi sağlayacak olan da biziz.

Ama maalesef uzun yıllar boyunca 40 sene, 30 sene, 20 sene evvel böyle bir sempozyum yapılamazdı.

Çünkü Japonya Camii’nden bahsetmek, Japonya’da İslam’ın dirilişinin öncüsü olan Abdürreşit İbrahim’den bahsetmek geri

“Eğitimin

Üstünlüğünü Savundu”

Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş, Abdürreşit İbrahim’in çalışmalarının ele alındığı sempozyumların daha önce Konya, Tokyo ve Rusya- Kazan’da yapıldığını, dördüncüsünün Ankara Üniversitesi’nde düzenlenmesinden mutluluk duyduğunu söyledi. Abdürreşit İbrahim’in bir fikir adamı, entelektüel, yazar, aktivist ve seyyah olarak her zaman anti emperyalist, anti sömürgeci tavrını ortaya koyduğunu, bu yönde mücadeleci kimliğiyle ön plana çıktığını belirten Prof. Dr.

Erkan İbiş, “Bu yöndeki fikirlerini her yerde cesurca ifade etmiş. Fikir özgürlüğünü ve eğitimin üstünlüğünü savunmuş.

Cehaletin kötülüğünü her yerde vurgulamış, aklı ve bilimi her yerde savunmuş bir fikir adamı. Rusya’daki

Japonya’da İslam’ı Resmî Düzeyde Tanıtan

Abdürreşit İbrahim

Üniversitemizde Anıldı

(3)

ULUSLARARASILAŞMA

Ankara

3

bir tavır, geri bir anlayış olurdu. Hiçbir rektör buna cesaret edemeyeceği gibi hiçbir araştırma merkezi de Abdürreşit İbrahim üzerine konuşamaz, konuşturamazdı. Çok şükür Türkiye’de bu anlamda çok ileri bir noktaya geldik.

Medeniyetimizin geçmişinin hepsine birden sahip olmak durumundayız.” dedi.

Uzun yıllar Türkiye’de tarihin, birbirinden kopuk safhalar hâlinde anlatıldığını belirten Bakan Numan Kurtulmuş, milletlerin tarihinin bir hikâye kitabı gibi okunamayacağını da belirterek, “Selçuklu tarihi, Osmanlı tarihi ya da Cumhuriyetimizin tarihi birbirinden ayrı milletlerin öyküsü değildir.

Selçuklu da Osmanlı da ondan öncesi de bizimdir.

Cumhuriyet tarihi de bizimdir. Herhangi bir dönemin iyi olması için bir dönemin kötü olması gerekmiyor. Şimdi biz tarihimizi düzgün, iyi olarak okumaya başladık.

Tarihini çarpık olarak

okuyanlar, hikâye kitabı okur gibi okuyanlar, sadece bir tek hikâye içerisinde kalır ve o hikâye içerisinde kaybolur giderler.” dedi.

“Tarihsel Bir Kişilik”

Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Hiroshi Oka ise Abdürreşit İbrahim’in, Japonya ve Türkiye ilişkileri açısından son derece önemli tarihsel bir kişilik olduğunu, Tokyo camiinin imamı olarak Japonya’da İslam’ın yaygınlaştırılmasında çok önemli bir rol oynadığını söyledi.

“İslam Âleminin Kurtuluşunu Japonya’da Buluyor”

Sempozyumun açılış konferansını veren

APAM Müdürü Prof. Dr. A.

Merthan Dündar

“Başlangıçtan Günümüze Türk-Japon İlişkileri:

Abdürreşit İbrahim ve Tokyo Camii”

konusunu anlattı. Türk Japon ilişkilerinin motivasyonunun, Japonya’nın, kendi üzerindeki kapitülasyonu kaldırmak için Osmanlıyla yaptığı müzakereler

olduğunu, 1870’ten sonra çok sayıda heyetin İstanbul’a geldiğini belirten Prof. Dr. A.

Merthan Dündar, Türk- Japon ilişkilerindeki ikinci hususun Ertuğrul Fırkateyni faciası olduğunu söyledi.

Atatürk’ün, 1904-1905 tarihlerindeki Rus-Japon savaşını günü gününe takip ettiğini, komutanların kahramanlıkları

üzerinden de “Zabıtanla Hasbihal” adlı kitabında Türk subaylarına, Japon subayların kahramanlıklarını ve milletperverliklerini anlattığını belirten Prof.

Dr. A. Merthan Dündar,

“Abdürreşit İbrahim de muhtemelen işgal altındaki İslam âleminin kurtuluşunu Japonya’da buluyor. Yükselen güneşle, yükselen hilâli birleştirebilir miyiz derdinde. Bunun uğrunda hayatını harcamıştır.” dedi.

Abdürreşit İbrahim’i Türk, Tatar ve Japon Araştırmacılar Anlattı

Sempozyumda, Japonya’nın Tokyo Gaikokugo Daigaku Üniversitesi’nden Prof.

Dr. Hisao Komatsu,

“Yeni Kaynaklar Işığında Abdürreşit İbrahim Efendi ve Japonya”

başlıklı sunumunda İbrahim hakkındaki arşiv çalışmalarını anlattı.

Tatar Ansiklopedisi Müdürü Prof. Dr.

İskender Gilyazov da Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da esir kampında kalan Abdürreşit İbrahim’in esir kampındaki Müslümanlara imamlık yaptığını ve oradaki Müslümanları İslâmî anlamda şuurlandırmak için çalıştığını kaydetti.

Prof. Dr. İskender Gilyazov, Abdürreşit İbrahim’in esir kampında bir de kütüphane

kurduğunu vurguladı.

Üniversitemiz öğretim üyesi Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu ise Cemaleddin Afganî ve İbrahim’in İslâm dünyasındaki etkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu, Çarlık Rusyası tarafından baskı altında tutulan İdil Ural Türklerinin Anadolu’ya göçlerinde Abdürreşit İbrahim’in rolü ve etkisi hakkında sunum yaptı.

(4)

A

nkara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) ile Sağlık Bakanlığı Sağlığın

Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü tarafından ikincisi düzenlenen

“Türkiye Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Zirvesi-2017”, “Yaşam Boyu Sağlık ve Sağlıklı Yaşam Kültürü” temasıyla 2 Mart 2017 tarihinde gerçekleştirildi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Rektörümüz Prof. Dr.

Erkan İbiş’in de katıldığı zirvede, gelecekte

yaşanması öngörülen demografik dönüşüm mercek altına alındı.

“Aktif, Üretken, Topluma Yararlı

ve Sağlıklı Yaşam Önemli”

YAŞAM Müdürü Prof.

Dr. Emine Özmete, dünyada doğum oranlarının düştüğünü, yaşam

süresinin uzadığını ve yaşlı nüfusun arttığını, yaşam beklentisinin uzunluğunun da ülkelerin gelişme düzeyiyle bağlantılı olduğunu söyledi. Bugün ülkemizde 50 yaşındakiler için beklenen yaşam

süresinin yaklaşık 31 yıl olduğunu belirten Prof. Dr. Emine Özmete,

“Avrupa’da beklenen yaşam süresi 85’in üzerine çıkmışken, Afganistan’da bir kadın için doğumda beklenen yaşam süresi ise sadece 42 yıldır. Bu nedenle önceki yıllarda yaşlılığın başlangıcı olarak kabul edilen 65 yaş, artık yalnızca sosyal güvenlik uygulamalarında bir kronolojik kriter olarak kullanılmaktadır.” dedi.

Uzun yaşamı değerli kılan şeyin aktif, üretken, topluma yararlı ve

sağlıklı yaşam olduğunu belirten Prof. Dr. Emine Özmete, “Aktif ve sağlıklı yaşlanmayı başarabilmek için toplumda yaşlanmayla ilgili ön yargıların

değişmesi, yaşlanma ve sağlık anlayışında değişimlerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir.” dedi.

“65 Yaş Yeniden Değerlendirilmeli”

Rektörümüz Prof. Dr.

Erkan İbiş de teknolojik gelişmeler, gıda ve güvenlik sektöründeki gelişmeler, beslenme ve sağlıklı yaşam anlayışının değişmesi ve özellikle kadınlardaki eğitim düzeyinin yükselmesi nedeniyle ortalama ömrün giderek uzadığını, bu nedenle yaşlılık sınırı olarak kabul edilen 65 yaşın yeniden değerlendirilmesi gerektiği söyledi. Prof.

Dr. Erkan İbiş, “Yaşlılık sınırının 75 yaşa doğru çekilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Bunu genç, orta ve ileri yaş diye sınırlasak. 75 üzerine de ileri yaş desek.

Çünkü yaşlılık, ruhsal, fizyolojik, sosyo ekonomik yetersizliklerin başladığı bir dönemdir. O dönemi oturup 65’le, hatta 75’le sabitlemek doğru değil diye düşünüyorum.” dedi.

Yaşam boyu sağlık ve sağlıklı yaşam kültürünün

Yaşlılık Sınırı 75’e Çekilmeli

Ankara Üniversitesi YAŞAM ve Sağlık Bakanlığı’nca “Türkiye Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Zirvesi-2017”

düzenlendi...

Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin yönettiği ilk oturumda TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Vural

Kavuncu “Türkiye’de Sağlıklı Yaşlanmaya Yönelik Politikalar”, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ayşe Kardaş “Türkiye’de Yaşlı Bakım Hizmetleri İhtiyacı ve Gelecek Perspektifi” ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Orhan Koç “Yaşlanma ve Sosyal Güvenlik Harcamalarına İlişkin Projeksiyon” konularını anlattı. Zirve çerçevesinde “Yaşam Boyu Sağlık ve Sağlıklı Yaşlanma Kültürü” ve “Yaşlılıkta Sık Görülen Hastalıklar İçin Koruyucu ve Önleyici

Tedavi Hizmetleri” başlıklarıyla düzenlenen oturumlarda da yaşlanma ve modern toplum, Türkiye’de sağlık okur-yazarlığı, eklem, kalp-damar, diyabet, solunum

rahatsızlıkları ile demans ve kanser taramaları anlatıldı.

(5)

SOSYAL SORUMLULUK

Ankara

5

çok önemli bir kavram olduğunu, bunu mutlaka herkesin içselleştirmesi ve uygulaması gerektiğini de belirten Prof. Dr. Erkan İbiş, Sağlık Bakanlığı’nın

“Türkiye Sağlıklı

Yaşlanma Eylem Planı ve Uygulama Programı”nın da 2023 yılında 100. yılını kutlayacak Cumhuriyetimiz için çok önemli hedeflerden birisi olduğunu sözlerine ekledi.

“Aktif, Üretken, Topluma Yararlı ve Sağlıklı Yaşam Önemli”

Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy da yaşlıların dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımız olduğunu belirterek,

“Onlar milletimizin yaşayan hafızaları, her biri bilgi, beceri ve

Ü

niversitemiz Ziraat Fakültesi ve Çankaya Belediyesi’nin işbirliğinde her yıl ücretsiz olarak düzenlenen “Bahçıvanlık Kursları” bu yıl 10 -21 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Eğitimler çerçevesinde toprağın özellikleri, gübre çeşitleri ve gübreleme teknikleri, bahçe çiçekleri, iç ve dış mekan bitkileri, yağmur suyu hasadı, bağ kurma ve bakımı ile sebze yetiştiriciliği gibi konular anlatılacak. Eğitimlerin sonunda da çelik alma, bitki dikimi ve çim tohumu ekimi gibi konularda uygulama eğitimleri verilecek.

Üniversite ve Yerel Yönetim İşbirliğine

Güzel Bir Örnek

Ü

niversitemiz Hukuk Fakültesi’nde kurulan Türk-Alman Hukuk Merkezi 31 Mart 2017 tarihinde düzenlenen törenle açıldı.

Müdürlüğünü Prof. Dr. Kemal Şenocak’ın yapacağı merkez, Türk ve Alman hukukunu karşılaştırmalı olarak araştırma ve inceleme projelerini planlamak ve yürütmek, her iki ülke hukukunu karşılıklı olarak tanıtmak, Türk ve Alman hukuku ile ilgili yürürlükteki mevzuat çerçevesinde yayın ve eğitim faaliyetlerini desteklemek, proje yürütücülüğü yapmak ve uygulamak gibi ortak çalışmalar yapmak ve işbirliğini geliştirmek amacıyla kuruldu.

Türk-Alman

Hukuk Merkezi Açıldı

tecrübeleriyle bizlere yol gösteren ufuklarımızdır.

Bu ufku geleceğe taşımak, kuşaklararası dayanışmayı güçlendirmek, aile yanında destek hizmetlerini

yaygınlaştırmak da bakanlık olarak en temel hedeflerimizdendir.” dedi.

Yaşlıların Gündüz Bırakılıp Akşam Alındığı Merkezler

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’de çoğunluğu yaşlı, 320 bin kişinin evinde sağlık hizmeti aldığını söyledi.

Mobil ekiplerle, ihtiyacı olan kişilere ağız ve diş sağlığı hizmetleri gibi özellik isteyen hizmetler dahil olmak üzere hizmet verdiklerini belirten Recep Akdağ, şu anda Sağlık Bakanlığı’nın ajandasındaki en önemli konunun ise sağlıklı yaşam kültürünün geliştirilmesi olduğunu, bunun için bir genel müdürlük kurduklarını söyledi. Günümüz

koşullarında artık insanların karı-koca çalıştıklarını, aynı zamanda bedensel veya zihinsel bakıma ihtiyacı olan yaşlı bir büyüğe evde bakımın da gerekebileceğini belirten Bakan Recep Akdağ, “Belki gündüz bir kuruma alınması gerekebilir.

Aynen çocuklarımızı kreşe götürdüğümüz gibi. Ama gece ailesiyle birlikte kalır. Ya da aile bireyleri, o büyükleri yanlarına alıp gidemeyecekleri bir iş ziyaretine ya da kısa süreli tatile gideceklerinde biz o yaşlıya kamu olarak bakım yapabiliriz. Böylece kendi kültürümüze, kendi geleneklerimize, kendi inançlarımıza uygun bir yaşlı bakımı modeliyle bu meseleyi sürdürebilmiş oluruz.” dedi.

(6)

Ü

niversitemiz Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, tez ve makale yazımlarında akademisyenler ve öğrenciler tarafından kullanılan EndNote yazılımını tanıtmak üzere 7 Şubat 2017 tarihinde Eczacılık Fakültesi 50. Yıl Salonu’nda bir seminer düzenledi. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı seminerde “EndNote Nedir?”,

“Web of Science, PubMed, Science Direct gibi Online Veri Tabanlarında

Makale Arama”, “Kişisel Bibliyografik Veri Tabanı Oluşturma”, “Manuel Veri Girişi (Referans Kaydı Oluşturma)”, “Referans Kaydı İmport Seçenekleri (PDF Import, Direct Export ve Import Filtreleri)”, “Kişisel Bibliyografik Kütüphane Düzenleme (Referans Grubu Oluşturma), (Seçme, Sıralama, Arama, Taşıma, Güncelleme…)”, “EndNote ile Makale Yazımı (Atıf Yapma, Referans Listesi Oluşturma, Farklı Dergi Formatları için Düzenleme…)”, “Referans ve Kütüphane Paylaşımı (Online Kütüphane Senkronizasyonu)” başlıkları detaylı biçimde anlatıldı. Eğitime katılamayan kullanıcılarımız aşağıda yer alan linklerden yararlanabilir:

EndNote ile ilgili detaylı bilgi için:

https://researchsoftware.com/tr/software/bibliography/endnote Eğitim dokümanları ve videolar için:

https://researchsoftware.com/tr/videos Kullanım kılavuzu için:

https://researchsoftware.com/tr/endnote-pratik-kullanim-rehberi Sunum ve broşür için: https://researchsoftware.com/tr/downloads

Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, çeşitli veritabanlarının 2017 yılı içerisindeki eğitim planlamasına da devam ediyor.

Elektronik Veri Tabanları Eğitimleri

Y

ÖK’ün, lisansüstü tezlerin intihal yazılımı programı raporunun alınarak teslim edilmesi kararıyla, intihali engelleme programlarının kullanımı zorunlu hâle geldi.

Bu doğrultuda Üniversitemizin de abone olduğu makalelerin benzerlik kontrolünde kullanılan “iThenticate” ile tez ve öğrenci ödevlerinin orjinallik kontrolünde kullanılan

“Turnitin” akademik intihali engelleme programları için Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nca her fakülte için farklı günlerde gerçekleştirilmek üzere eğitim planı hazırlandı.

Eğitim programı

çerçevesinde Veteriner, Spor Bilimleri, Eğitim Bilimleri, Siyasal Bilgiler, Eczacılık, İletişim, Dil ve Tarih- Coğrafya, İlahiyat ve Fen Fakültelerinde yoğun ilgiyle gerçekleştirilen eğitimlerde

“iThenticate” ve “Turnitin”

programlarının özellikleri ve kullanımı, Üniversitemiz Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı personeli Üstün Berk Sezgin tarafından çeşitli örneklerle ayrıntılı olarak anlatıldı. Eğitimler Diş Hekimliği Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Ziraat Fakültesi’nde devam edecek.

Ayrıca diğer fakültelerden gelen talepler doğrultusunda yeni eğitim programları planlanacak.

İntihali

Engelleme Eğitimleri

EndNote, kişisel bilgi veri tabanlarınızı oluşturarak, bibliyografik bilgileri (örneğin makaleleri, kitapları, dergileri, katalogları, görsel verileri vb.) saklamanıza, düzenlemenize, taramanıza ve paylaşmanıza olanak sağlayan ve makale yazım sürecinizde 6000’in üzerinde farklı bibliyografya stili ile (APA, Harvard, MLA, Turabian vb.) atıf, şekil ve referanslarınızı düzenlemenize yardımcı olan bir bibliyografya yazılımıdır.

(7)

Ankara

7

ETKİNLİKLER

e

-BEYAS Sempozyumu’nun üçüncüsü bu yıl 19-20 Ekim tarihleri arasında Ankara Üniversitesi’nin ev sahipliğinde

“Kurumsal Dinamikler Çerçevesinde Bilgi Sistemleri ve Bilişim Yönetimi: Beklentiler ve Yeni Yaklaşımlar”

ana teması ile gerçekleştirilecek.

Ankara Üniversitesi Bilgi Yönetim Sistemleri Belgelendirme Merkezi (BİL-BEM), Ankara Üniversitesi Belge Yönetimi ve Arşiv Sistemi (BEYAS) Koordinatörlüğü ve Ankara Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı tarafından

Üçüncü e-BEYAS Sempozyumu’na Ev Sahipliği Yapacağız

Eczacılardan, Eğitime Destek

Ü

niversitemiz Eczacılık Fakültesi ile Mamak İlçe Millî Eğitim

Müdürlüğü arasında, öğretmenlerin ve velilerin eğitimine yönelik protokol imzalandı. Mamak İlçe Millî Eğitim Müdürü Rahmi Güney ile Eczacılık

Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Gülbin Özçelikay tarafından 1 Mart 2017 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde,

Eczacılık Fakültesi öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr.

Alper Gökbulut 15 Mart 2017 tarihinde “Fitoterapi ve Şifalı Bitkilerin Bilinçli Kullanımı” konulu bir konferans gerçekleştirerek merak edilen soruları yanıtladı.

Protokol çerçevesinde, İlçe Millî Eğitim

Müdürlüğü tarafından belirlenen öğrenciler ilerleyen tarihlerde

Eczacılık Fakültesi’nde bulunan İlaç Müzesi’ni gezerek bilgi alabilecek, ardından da farklı

laboratuvarlarda onlara özel düzenlenen çeşitli atölye çalışmaları yapmalarına olanak verilecek. Ayrıca, Mamak İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından yeni kurulacak olan Mamak Bilim, Eğitim ve Uygulama Merkezi için atölye

planlanması ve yine bu

atölyede görev yapacak öğretmenlerin eğitimi amaçlanıyor. Atölyenin Eczacılık Fakültesi tarafından etkin ve verimli kullanılabilmesi için atölye alanı Dekan vekili Prof. Dr.

Gülbin Özçelikay ve Dekan Yardımcıları Prof. Dr.

Zeynep Ateş Alagöz ile Doç. Dr. Müge Kılıçarslan tarafından incelendi ve gerekli ön görüşmeler de gerçekleştirildi.

düzenlenen, TÜRKSAT Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş. ana sponsorluğu ve işbirliği ile gerçekleştirilecek sempozyumda “e-Arşiv Sistemleri, Dijitalleştirme ve Teknolojik Altyapı Gereklilikleri”,

“EBYS’lerde Teknik Altyapı, Yeni

Teknolojiler ve Felaket Yönetimi”, “TS-13298 Standardının Getirdikleri ve KYS (Kurum

Yeterlilik Sertifikası)”,

“Bilgi Yönetimi ve Bilişim Sistemlerinde Standartlaşma”,

“İstihbarat ve Bilgi Yönetimi”, “Bilgi ve Bilişim Güvenliği için Güvenli Ağlar ve Bulut Sistemler”, “Siber

Güvenlik ve Siber Güvenlik Stratejileri”,

“Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Eğitim”, “Mobil Uygulamalar ve Bilgi Yönetimi”, “e-Kimlik, e-İmza, m-İmza, b-İmza ve Biyometrik Veri Yönetimi”,

“Kurumlararası Veri- Bilgi-Belge Paylaşımı ve KEP”, “DETSİS, KAYSİS, İYEM Uygulamaları”, “Açık Devlet Uygulamaları ve Açık Devlet Verisi”,

“Bilgi Sistemleri Entegrasyonu, e-Arşiv ve EBYS Entegrasyonu”

ve “Bilgi Sistemleri ve Bilişim Yönetiminin Hukuki Boyutları ve Gereksinimler”

konularına yönelik projeler gerçekleştirilerek, bu alandaki çalışmalara öncülük eden kurum ve kuruluşların deneyimleri paylaşılacak. Araştırmacı ve akademisyenlerin sunumlarıyla katılacağı sempozyumun, ilgili disiplinlere, belirtilen konularda çalışma yapan ya da yapacak olan kurumlara ve çalışanlara yol göstermesi ve katkı sağlaması hedefleniyor.

Sempozyum ile ilgili ayrıntılı bilgi için http://ebeyas.org

web sayfası incelenebilir.

(8)

Çanakkale Zaferini,

Ç

anakkale Deniz Zaferi’nin 102. yılı ve “Şehitleri Anma Günü” nedeniyle Üniversitemizde 17 Mart 2017 tarihinde bir etkinlik gerçekleştirildi.

Etkinlikte “Ankara Üniversitesi Çınarları”na plaketleri ve belgeleri de verildi.

“Her İkisi Birbirini Tamamladı”

Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan etkinlikte Ankara Üniversitesi Alegria Oda Korosu’nun sunduğu müzik dinletisinin ardından Üniversitemiz Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan

“Çanakkale Şehitleri’nden İstiklâl Marşı’na Mehmet Akif Ersoy” başlıklı bir konferans sundu. Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan, Mustafa Kemal ile

Mehmet Akif arasında ideolojik açıdan farklılıklar bulunmasına rağmen, her ikisinin de ulusun ve ülkenin menfaatleri söz konusu olduğunda birlikte hareket ettiklerini, bilerek ya da bilmeyerek birbirlerini tamamladıklarını söyledi. Mehmet Akif’in Çanakkale’de şehit olanlar için şiir yazdığını, Mustafa Kemal’in de Çanakkale zaferinin kazanılmasında doğrudan rol oynadığını belirten Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan, “Birisi millî edebiyatın lideri, diğeri millî devrimin lideri olmuştur.” dedi. Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan, İstiklâl Marşı’nın ilk bestesini de salonda bulunanlara dinletti.

“Çanakkale’nin Gerisinde Birlik, Beraberlik Ruhu Vardır”

Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş de Çanakkale Savaşı’nın, dünyanın kaderini değiştiren savaş olduğunu belirterek, “Bu savaş sadece Türk milletinin savaşı değil. Bu savaş ezilen, sömürülen milletlerin, sömüren emperyalist güçlere karşı verdiği çok anlamlı bir savaştır. Gerisinde birlik, beraberlik ruhu vardır. Bu zafer destanı kanla, canla, onurla, yüksek bir ruhla yazılmıştır. Bu öylesine güçlü bir ruhtur ki Mustafa Kemal’in ‘Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.’ dediği zaman gözünü kırpmadan hayatını hiçe sayanların sahip olduğu yüksek ruhtur.” dedi.

“Dünü Bugüne Taşıdınız”

Törende aynı zamanda, Üniversitemize kattıkları değerlerle her zaman şükranla anacağımız, 80’li yaşlara ulaşmış değerli hocalarımıza

“Ankara Çınarı Unvanı”nın verileceğini söyleyen Prof. Dr. Erkan İbiş,

“Siz emeklerinizle, özverinizle, alınterinizle, hayallerinizle, duygularınızla Üniversitemize katkı sağladınız. Akademik birikimlerinizi, temel insani değerlerinizi bize aktardınız. Dünü bugüne taşıdınız, bugünü de yarına taşıyorsunuz. Sizler aynı zamanda ülkemizin bağımsızlığı, özgürlüğü, çağdaşlığı, insani değerleri için de çaba gösterdiniz. Sizler Ankara Üniversitesi’nin değerlerini, kimliğini, aidiyetini, Ankara Üniversitelilik ruhunu oluşturdunuz. Bizim de görevimiz bunu alıp daha yükseklere taşıyarak bizden sonraki kuşaklara devretmektir.” dedi.

Üniversitemizde bu yıl Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden Prof. Dr. Berin U. Yurdadoğ, Prof.

Dr. Muzaffer Arıkan, Prof. Dr.

Özdoğan Sür ve Prof. Dr. Yusuf Boysal; Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr.

Nevzat Toroslu ve Prof. Dr. Tuncer Karamustafaoğlu; Siyasal Bilgiler

Fakültesi’nden Prof. Dr. Coşkun San, Prof. Dr. Mete Tunçay ve Prof.

Dr. Sina Akşin; Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Abidin Kumbasar, Prof.

Dr. Ahmet Sonel, Prof. Dr. Aysel Gürler, Prof. Dr. Ayten İmamoğlu,

Prof. Dr. Coşkun Şarman, Prof.

Dr. Çetin Cuhruk, Prof. Dr. Ergun Ertuğ, Prof. Dr. Fadıl Ertogan, Prof.

Dr. Güner Tokgöz, Prof. Dr. İbrahim Ceylan, Prof. Dr. İsmet Çağlar, Prof.

Dr. Kadri Bacacı, Prof. Dr. Kazım Ergin ve Yrd. Doç. Dr. Güner Tokuz;

Veteriner Fakültesi’nden Prof.

Dr. Salih Çetin Kılıçoğlu ile Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Eraç,

Prof. Dr. Ahmet Erkuş, Prof. Dr.

Atilla Günay, Prof. Dr. Necati Işık ve Prof. Dr. Nurettin Yıldırak’a “Ankara Üniversitesi Çınarı” unvanı verildi.

Çınarlarımızla ve Mehmet Akif

Konferansıyla Kutladık

(9)

Ankara

9

AİDİYET

(10)

Ü

niversitemiz Hizmet İçi Eğitim Koordinatörlüğü

tarafından 19 Aralık 2016- 24 Ocak 2017 tarihleri arasında düzenlenen

“Araştırma Görevlileri İçin Eğiticilerin Eğitimi”

serfika programını

bitirenler için 1 Mart 2017 tarihinde Rektörlük 100.

Yıl Salonu’nda sertifika töreni gerçekleştirildi.

Rektörümüz Prof. Dr.

Erkan İbiş’in de katıldığı törende, eğitime katılan 90 araştırma görevlisine belgeleri verildi.

Hizmet İçi Eğitim Koordinatörü Prof.

Dr. İnayet Aydın,

üniversitelerin öğrenen bir örgüt olduğunu, sürekli öğrenmeyen bir üniversitenin öğretme işini de istediği düzeyde yapamayacağını belirtti.

“Eğiticilerin Eğitimi”

sertifika eğitimlerini, öğretim üyeleri ve geleceğin hocaları olacak olan araştırma görevlilerinin, eğitim işini bir uzmanlık bakış açısıyla yerine getirebilmeleri için gerçekleştirdiklerini söyleyen Prof. Dr.

İnayet Aydın, aldıkları geri bildirimlerden son derece hoşnut olduklarını kaydetti.

Rektörümüz Prof.

Üniversitemiz Öğretim Elemanlarına Yönelik

Eğiticilerin Eğitimi Sertifika Programı Zorunlu Oluyor

Dr. Erkan İbiş de Hizmet İçi Eğitim Koordinatörlüğü’nün bugüne kadar yaklaşık 500 eğitimciye eğitim verdiğini ama eğitimlerin bundan sonra daha da artacağını çünkü Ankara Üniversitesi Senatosu’nun aldığı kararla “Eğiticilerin Eğitimi Sertifikası Kursu”nun zorunlu hâle geldiğini söyledi. Bu eğitimlerin bilgi edinmek ve kendini geliştirmek dışında yeni arkadaşlıklar ve dostluklar kurmak, sosyal yönden güçlenmek için de olanaklar

yarattığını belirten Prof.

Dr. Erkan İbiş, geleceğin öğretim üyeleri için şu öğütlerde bulundu:

“Ayrımcılık Yapmayın”

“Hedefiniz hep daha iyiye, daha büyüğe ulaşmak olsun. Ama bunun için de çalışmak ve üretmek gerek.

Akıl ve bilim bizim en önemli değerlerimiz.

Sevgiyi, saygıyı, iletişimi, paylaşmayı, dayanışma kültürünü hiç unutmayın.

Toplumsal değerlerinizin olması gerekir:

Ayrımcılık yapmamak, ötekileştirmemek, hizipçilik, mezhepçilik yapmamak, insanları üretimine, başarısına ve liyakat düzeylerine göre değerlendirmek ve bunlardan da asla taviz vermemek. Ayrıca bayrağımıza, Atatürkümüze, atalarımıza saygı ve sevgi duyarak onları sahiplenmeyi hep sürdürmemiz gerekiyor.

Ankara Üniversiteli olarak entelektüel ve çağdaş olmak da ana değerlerinizin başında gelsin.”

Prof. Dr. Erkan İbiş, eğitim programında ders veren Prof. Dr. Cemal Atakan, Yrd. Doç. Dr. M.

Cem Babadoğan, Yrd.

Doç. Dr. Berna Arslan, Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Bayraktar ve Araş. Gör.

Tuğra Karademir’e teşekkür belgesi verdi.

Eğitim programı çerçevesinde Yrd. Doç. Dr. Mehmet Artuk Ardıçoğlu “Eğitim Öğretim ile İlgili

Yükseköğretim Mevzuatı”, Yrd. Dç. Dr. Ayşegül Bayraktar “Sınıf Yönetimi ve İletişim”, Prof. Dr. Ayşen Apaydın ve Prof. Dr. Cemal Atakan “Akademik Danışmanlık ve OBS Uygulamaları”, Yrd. Doç. Dr.

Cem Babadoğan “Öğretim Yaklaşımları, Yöntem ve Teknikleri” ve “Bologna Süreci ve Eğitim

Yeterliklerinin Belirlenmesi”, Yrd. Doç. Dr. Berna Arslan “Öğretim Programlarını Hazırlama”, Prof. Dr.

Aysel Köksal Akyol ve Prof. Dr. Ömer Adıgüzel

“Eğitimde Yöntem Olarak Drama”, Prof. Dr. İnayet Aydın “Akademik Etik”, Doç. Dr. Tülin Şener Kılınç

“Öğrenme Psikolojisi”, Arş. Gör. Tuğra Karademir

“Öğretimde Materyal Tasarımı”, Prof. Dr. Rifat Miser

“Yetişkin Eğitimi”, Yrd. Doç. Dr. Celal Deha Doğan

“Ölçme ve Değerlendirme”, Prof. Dr. Doğan Atılgan

“İntihal Programı Kullanımı”, Prof. Dr. Fahrettin Özdemirci “e-Beyas Uygulamaları”, Yrd. Doç. Dr.

Eylem Gökçe Türk “Öğrenme Psikolojisi”ni anlattı.

(11)

Ankara

11

ETKİNLİKLER

Eğitimler Aralıksız Sürüyor

Ü

niversitemiz Hizmet İçi Eğitim

Koordinatörlüğü’nün akademik ve idari çalışanlarımıza yönelik düzenlediği eğitimler devam ediyor. Eğitim programı çerçevesinde 20-24 Şubat 2017 tarihleri arasında, personeli yetiştirme sorumluluğu bulunan 13 idari personele yönelik “Eğiticilerin Eğitimi Programı (Hizmet İçi Eğitim Kavram ve Teknikleri)” düzenlendi.

Sağlık bilimleri alanında görev yapan öğretim üyeleri ve araştırma görevlilerinden oluşan iki gruba 6-10 Şubat 2017 tarihleri arasında, yalnızca araştırma görevlilerine yönelik olarak ise 13-17 Şubat 2017 tarihleri arasında “Nitel ve Nicel Analiz Yöntemleri Eğitim Programı” düzenlendi. Bu eğitimlere 74 kişi katıldı.

İdari personelimizden 47 kişiye 1-2 Mart 2017 ve 8-9 Mart 2017 tarihleri arasında

“Temel Bilgisayar Kullanımı Eğitim Programı” gerçekleştirildi. Üniversitemiz İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Üyelerinden 46 kişiye 9-10 Mart 2017 tarihleri arasında

“İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kurulları Üyeleri Eğitim Programı” düzenlendi.

Üniversitemizin sosyal bilimler alanında görev yapan akademik personeline yönelik olarak da 16-17 Mart 2017 tarihleri arasında

“Soru Yazma Teknikleri Eğitim Programı”

gerçekleştirildi.

Üniversitemizin akademik personeline, proje hazırlama konusunda 2 -22 Mart 2017 tarihlerinde “Ulusal ve Uluslararası Proje Hazırlama Eğitimi Programı” düzenlendi.

Dört ayrı gruptaki eğitimlere toplam 244 akademik personelimiz katıldı.

Ü

niversitemiz yöneticilerine yönelik daha önceki yıllarda da düzenlenen

“Liderlik Semineri”nin bir yenisi 25 Mart 2017

tarihinde Rektörlük Senato Salonu’nda gerçekleştirildi.

Rektörümüz Prof.

Dr. Erkan İbiş, Rektör Yardımcıları, dekanlar,

yüksekokul, enstitü ve merkez müdürlerinin katıldığı seminerde TODAİ’den Nihat Aytürk “Protokol Yönetimi”, Devlet

Konservatuvarı’ndan Adnan Erbaş “Kurumsal ve Bireysel İmaj Yönetimi”

ve Ahmet Şerif İzgören de “Liderlik ve Vizyon”

konularını anlattı.

Liderlik Semineri

(12)

@

22.12.2016 tarih ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, uzun bir bekleyişten sonra 10.01.2017 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu kanun, patent, faydalı model, marka, endüstriyel tasarım ve coğrafi

işaretler gibi sınai mülkiyet alanına giren 5 ana konuyu/koruma türünü kapsamaktadır.

İşlem süreleri, hak sahipliği, cezai işlemler ve ticarileşme konularında önemli değişiklikler içermektedir.

Birçok alanda radikal değişikliklerin yapıldığı yeni kanunda özellikle üniversitelerle ve öğretim üyelerinin buluşlarının hak sahipliği ile ilgili bölümler de dahil edilerek birçok unsur detaylandırılmıştır.

Üniversite çatısı altında gerçekleştirilen yaratıcı faaliyetlerin ticarileşmesi gerektiği temeline dayandırılarak düzenlemelerin yapıldığını söyleyebiliriz. Tüm bu yeni düzenlemeler, Türkiye’de bugüne kadar süregelen işleyişin üniversite - akademisyen özelinde değiştirilmesi anlamına gelmektedir.

Getirilen yeniliklerin öğretim üyelerine ve üniversitelere getirdiği yükümlülükleri kısaca özetlemeye çalışacağız:

Genel hükümlerde belirtildiği gibi Kanun’un yürürlüğe girdiği

tarihten önceki haller eski kanun hükümlerine göre değerlendirmeye alınacaktır. Örnek verilecek olursa;

incelemesiz patentin incelemeli patent başvurusuna dönüştürülmesinde, patent başvurusunun faydalı model

başvurusuna veya faydalı model başvurusunun patent başvurusuna değiştirilmesinde, patent ve faydalı modellerin hükümsüz kılınmasında, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümleri uygulanacaktır.

Ayrıca eski kanundan farklı olarak yeni Kanun’da patent/faydalı model hakkına tecavüz eylemleri aleyhine hukuki tedbirler öngörülmüş olmakla birlikte cezai tedbirler öngörülmemiştir.

Üniversiteler ve öğretim üyeleri için öngörülen en temel değişiklik, üniversitelerde yapılan bilimsel çalışmalar veya araştırmalar

sonucunda bir buluş gerçekleştiğinde buluşu yapan, buluşunu yazılı olarak ve geciktirmeksizin üniversiteye bildirmekle yükümlüdür. Ayrıca eğer daha önce patent/

faydalı model başvurusu yapılmışsa, buluş sahibi tarafından yükseköğretim kurumuna başvuru yapıldığına dair bildirim yapılması zorunlu hâle getirilmiştir.

Öğretim üyesi

tarafından yapılan bildirim sonrasında, üniversitenin buluş üzerinde hak sahipliği talebinde bulunması durumunda, üniversite tarafından patent başvurusu yapılması zorunlu hâle getirilmiştir.

Aksi takdirde herhangi bir cevap verilmezse buluş, serbest buluş niteliği kazanacaktır, yani öğretim üyesine ait olacaktır.

Yurt dışında yapılan patent başvurusuna ilişkin olarak üniversitenin hak sahipliği talep etmesi durumunda ise buluş sahibinin, başvuruyu veya patenti üniversiteye devretmesi zorunlu hâle getirilmiştir.

Öte yandan,

üniversitenin hak sahipliği talebine karşı buluş sahibi öğretim üyesi, buluşunun serbest buluş olduğunu ileri sürerek itiraz etme hakkına sahiptir. Yapılan itiraz, yükseköğretim kurumu tarafından yazılı gerekçeler belirtilerek karara bağlanır.

Eğer üniversite, devraldığı başvurudan veya patent hakkından vazgeçmek isterse veya buluş, patent başvurusu yapıldıktan sonra bir şekilde serbest buluş niteliği kazanmışsa, buluş sahibi öğretim üyesinin patenti öncelikli olarak geri alma/devralma hakkı vardır. Ancak üniversite, başvuru veya patent hakkını buluş sahibine devretmesi durumunda inhisarı olmayan kullanma

hakkını uygun bir bedel karşılığında saklı tutabilir.

Bu nedenle patentin veya patent başvurusunun ticarileşmesi sırasında üniversiteye de bilgi verilmesi gerekebilir.

Aksi yönde düşünülecek olursa;

yani üniversitenin hak sahipliğinden vazgeçmesi hâlinde buluşu yapanın patent hakkını geri alma teklifini kabul etmemesi/

devralmaması durumunda patent başvurusu veya patent üzerindeki tüm tasarruf yetkisi üniversitede kalacaktır.

Burada önemle vurgulamamız gereken bir nokta da buluşun ya da patent hakkının üniversiteye devredilmesinden sonra, üniversite, kusuru/

ihmali nedeniyle başvuru işlemlerinin veya patent hakkının sona ermesine sebep olursa buluşu yapan öğretim üyesinin uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olacaktır.

Ticarileşme açısından getirilen önemli bir yenilik de buluştan elde edilen gelirin üniversite ve buluş sahibi arasındaki paylaşımı, buluşu

yapana gelirin en az üçte biri verilecek şekilde belirlenmesinin zorunlu hâle getirilmesidir.

Öğretim elemanları ile stajyerlerin ve öğrencilerin diğer kamu kurumları veya özel kuruluşlarla belirli bir sözleşme kapsamında

Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu ile Getirilen Yenilikler

Öğretim Üyelerinin Buluşlarında Üniversitelerin Hak Sahipliği *

(13)

ARAŞTIRMA-ETKİNLİKLER

Ankara

13

A

nkara Üniversitesi Beyin Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AÜBAUM), 17 Mart 2017 tarihinde “VII. Beyin Farkındalık Haftası”

etkinliğini gerçekleştirdi. Beyin ve işlevleri hakkında bilgi vermeyi, beyin ile ilgili yapılan bilimsel araştırmaları ve son gelişmeleri aktarmayı amaçlayan etkinliklerin bu yılki teması “Ankara Üniversitesi ‘Sinir Bilimleri’ 2017- 2021 AR-GE Strateji Belgesi” olarak belirlendi ve gerçekleştirilen panel ile sinirbilim alanı araştırmaları ile ilgili belirlenmiş olan 5 yıllık stratejik plan tanıtıldı.

Etkinlik, AÜBAUM Konferans Salonu’nda Tıp Fakültesi Dekanı Prof.

Dr. Şehsuvar Ertürk ve Merkez Müdürü Prof. Dr. Metehan Çiçek’in açılış konuşmaları ile başladı. Ardından önümüzdeki 5 yıl için sinirbilim alanında Ankara Üniversitesi’nde yapılacak araştırmaların kapsamı alt alan bazında değerli öğretim üyeleri tarafından anlatıldı.

Etkinlik çerçevesinde Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nihal Apaydın “Nöroteknoloji ve Moleküler Görüntüleme Alt Alanını”, Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Bora Baskak

“Nörogelişim ve Nörogelişimsel Bozukluklar Alt Alanı”nı, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Eyüp Akarsu “Karşılaştırmalı Nörobilim ve Nöromühendislik Alt Alanı”nı, AÜBAUM Biyobanka Laboratuvar

Sorumlusu Doç. Dr. Güvem Gümüş Akay “Nörogenetik ve Nörobiyoloji Alt Alanı”nı, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dilbilim Bölümü öğretim üyesi Prof.

Dr. İclal Ergenç “Sosyal ve Bilişsel Sinirbilim Alt Alanı”nı sundu.

Etkinlik programı, Merkeze BAP projesi çerçevesinde kazandırılan taklit MR cihazının açılması ile tamamlandı. Merkezde, çocuklarda öğrenme güçlüğünü konu alan bir çalışma yürütülüyor. Taklit MR cihazı ile çocukların MR ortamına alışmaları, böylece gerçek çekim sırasındaki kaygılarının azaltılması amaçlanıyor. Hastaların önemli bir kesiminde MR cihazının içine girme korkusu bulunuyor. Taklit MR cihazı ile bu konuda zorluk yaşayan kişilerle önceden çalışma olanağı sağlanabilecek.

Beyin Farkındalık Haftası

yapmış oldukları çalışmalar sonucunda ortaya çıkan buluşlar üzerindeki hak sahipliğinin belirlenmesinde, sözleşme hükümleri esas alınacağı ayrıca vurgulanmıştır.

Yukarıda belirtilen kurallar faydalı model ve endüstriyel tasarıma konu olabilecek yaratıcı faaliyetler için de geçerlidir.

Üniversitelerimizde yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkabilecek buluş ya da tasarımların bildirimlerinin yapılması konusunda hassas davranılması, getirilen kanunî

yükümlülüklerden dolayı hem üniversite yönetimi hem de öğretim üyeleri için büyük önem arz etmektedir. Bu konuda yardıma ya da bilgiye ihtiyaç duyulması hâlinde teknoloji transfer ofisimizi ziyaret edebilir ya da aşağıda belirtilen adreslerden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Nihan Ertüzün Gökcan Patent ve Marka Vekili Ankara TTO

Ankara Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi/

Gölbaşı

Tel: 312 485 3918 Nihan Ertüzün Gökcan / Fikri Sınai Haklar ve Lisanslama Birimi Email: nihanertuzun@

ankaratto.com info@ankaratto.com

*

(14)

A

nkara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü,

“22 Mart Dünya Su Günü”

nedeniyle, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın katkılarıyla,

“Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile Uyumlu Atıksu Yönetimi” temalı bir panel düzenledi.

“Gelişmiş Ülkelerde Bile % 70-80’i

Arıtılabiliyor”

Ülkemizde atıksu arıtımında mevcut durumun ve geleceğe yönelik ihtiyaçların ortaya konulmasını, atıksu azaltımı ve yeniden kullanımı ile ilgili örnek çalışmalara yer verilmesini ve su kaynaklarının korunması konusunda farkındalık yaratılmasını amaçlayan etkinlikte açılış konuşmasını yapan Su Yönetimi Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Gökşen Çapar, günümüzde atıksu üretilmeyen belki de hiçbir yaşamsal faaliyetin olmadığını, atık suların gelişmiş ülkelerde bile % 70-80 oranında arıtılabildiğini, az gelişmiş ülkelerde bu oranın % 10’lara kadar düştüğünü belirtti.

TMMOB Çevre

Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran Bozoğlu da suyun doğru yönetilmesi gerektiğini, bunun için doğrudan suyla ilgili bir bakanlığa gereksinim olduğunu söyledi.

BM Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Atila Uras ise dünyada üretilen atıksuyun % 80’den fazlasının herhangi bir işlemden geçmeden doğaya salındığını, 1,8 milyar insanın her gün dışkı ile kontamine olmuş içme suyu kullanmak zorunda kaldığını, bu durumun da salgın hastalıklar gibi

ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirdiğini söyledi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Recep Akdeniz, Türkiye’nin, bilinenin aksine su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer aldığını, su kaynaklarının tedbir almadan bol bol kullanılması durumunda hem kirlilik hem de gelecekte miktar açısından sıkıntı yaşanacağını belirtti.

Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ayhan Elmalı,

önümüzdeki 50 yıl boyunca enerji, gıda ve suyun en önemli sektörler olacağını, bütün çatışmaların ve bütün sorunların kaynağının da bu konudaki paylaşımlar olacağını kaydetti.

Üniversitelerde yapılan bilimsel çalışmaların raflarda kalmamasının önemine işaret eden Prof. Dr. Ayhan Elmalı,

“Önemli olan kaynaklarımızı, planlamamızı, enerjimizi, sorunu çözecek şekilde yapmak. Çalışmaları sürdürülebilir yapıda yapmamız lazım. Bunu yapmadığınız zaman ortaya koyduğunuz kaynaklar ve ortaya çıkan tablo çok kısa sürede yok olabiliyor.” dedi.

“Eğitim Küçük Yaşlarda Verilmeli”

Atıksuyu ve yağmur suyunu kullanmanın da çok önemli olduğunu ama en önemlisinin suyu tasarruflu ve bilinçli kullanmak olduğunu belirten Prof.

Dr. Ayhan Elmalı, “Bunun eğitiminin küçük yaşlarda verilmesi gerekiyor.

Dünya Su Günü

Üniversitemizde Kutlandı

22 Mart tarihi, ilk olarak 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Dünya Su Günü” olarak ilan edildi. Her yıl belirli bir tema ile kutlanan “Dünya Su Günü”, son yıllarda “Su Kalitesi”, “Su ve Kentleşme”,

“Su ve Gıda Güvenliği”, “Su Dayanışması”, “Su ve Enerji”, “Su ve Sürdürülebilir Kalkınma”, “Su ve İstihdam” temalarında ele alındı. 2017

yılının teması ise “Atıksu” olarak seçildi. Bunun nedeni ise günümüzde küresel olarak ortaya çıkan atıksuların büyük bölümünün arıtılmadan veya

yeniden kullanılmadan doğaya veriliyor olması.

(15)

ETKİNLİKLER

Ankara

15

Üniversitemizde Çocuk Bilim Merkezi var. Bu Merkezde çocuklara yaşamın çok değişik alanlarıyla ilgili kısa süreli eğitimler veriliyor.

Çocuklar eğitimin ardından böceklerle de haşır neşir olabiliyor.” dedi.

Rektörlük 100. Yıl Salonu’ndaki paneli Üniversitemiz Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilsun Demir yönetirken, Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Recep Akdeniz, ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr.

Ülkü Yetiş, Water Footprint Network-Hollanda Proje Yöneticisi Dr. Ertuğ Erçin, Konya Büyükşehir Belediyesi KOSKİ Genel Müdürlüğü’nden Çevre Mühendisi Yunus Balık ve Su Yönetimi Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Gökşen Çapar konuşmacı olarak yer aldı.

“Atıksu Bir Kaynak”

Panelistler, ülkemizde atıksu yönetiminin mevcut durumu ve geleceğe yönelik ihtiyaçlar konusunda bilgi verdi.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri üzerinde durularak, su ile ilgili hedeflere ulaşmak için atıksu azaltımının ve yeniden kullanımının yaygınlaştırılması gerektiği belirtildi. Sorumlu üretim ve tüketim konusuna vurgu yapıldı. Etkinlikte, iklim değişikliği, sınırlı tatlı su kaynakları ve artan nüfus gibi nedenlerden dolayı günümüzde tatlı suya erişimin giderek zorlaştığına dikkat çekildi ve bu sebeple atıksu oluşumunu kaynağında azaltmaya, AB Su Çerçeve Direktifi’ne uyum süreci

kapsamında atıksuyun deşarj kriterlerine ek olarak, hâlen üzerinde çalışmaların devam ettiği “Alıcı ortam bazlı çevresel kalite standartları”na göre deşarj edilmesi gerekeceği belirtildi.

Konvansiyonel kirleticilere ek olarak izlenmesi planlanan mikro kirleticiler ve bunların canlılar üzerindeki olumsuz etkilerine değinildi. Mikro kirleticilerin atıksudan gideriminin zorluğuna ve uygun teknolojilerin yüksek maliyetler gerektirdiğine vurgu yapıldı. KOSKİ Genel Müdürlüğü’nün

“Mor Şebeke” projesi ile atıksuyun peyzaj sulamada yeniden kullanımına yönelik uygulamasına yer verildi.

Ardından, Su Yönetimi Enstitüsü’nde yürütülmekte olan ve TÜBİTAK 1003 Öncelikli Alanlar Ar- Ge Destek Programı çerçevesinde desteklenen

“Tekstil Endüstrisi-İpek İpliği İşleme Atıksularından Membran Hibrit Prosesler ile Serisin Proteini Geri Kazanımı ve Prototip Serisin Üretimi” projesi ile ilgili bilgiler verildi.

Endüstriyel atıksulardan ürün geri kazanımı konusunun önemine değinildi, atıksuyun kurtulmak zorunda

olduğumuz bir yükten ziyade su ve diğer ürünlerin geri kazanılabileceği bir kaynak olarak görülmesi gerektiği belirtildi.

Mevzuat Anlatıldı

Değerlendirme bölümünde ise mevzuat ve uygulamalarla ilgili sorulara yanıtlar verildi, su tasarrufuna vurgu yapıldı. Özellikle tarımda, vahşi sulamanın mümkün olduğu kadar azaltılması ve modern sulama yöntemlerine geçilerek su kullanım veriminin artırılması, yayılı kirlilik kaynaklarının azaltılması gerektiği belirtildi.

A

nkara Üniversitesi Erasmus Programı Fakülte ve Yüksekokul Erasmus

temsilcileri 13 Mart 2017 tarihinde Rektörlük 100. Yıl Salonu’nda bir araya gelerek Erasmus Programı’nda bulunduğumuz konumu

değerlendirdiler. Erasmus Koordinatörü Prof. Dr. Sibel Süzen, Üniversitemizde 1815 lisans, 972 lisansüstü olmak üzere toplam 2787 uluslararası öğrenci bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin programa katıldığı 2004 yılından beri Erasmus Programını başarı ile uygulayan sayılı üniversiteden biri olduğumuzu belirten Prof. Dr. Sibel Süzen, Avrupa’da 600 civarında üniversite ile 860 Erasmus+

değişim anlaşmamızın bulunduğunu söyledi.

Ankara Üniversitesi’nin de içinde bulunduğu, Ankara’da bulunan 11 üniversite ve Ankara Ticaret Odası ile beraber kurulan Erasmus+

staj konsorsiyumunda her yıl Üniversitemizin en fazla bütçeyi kullanarak öğrencilerimize Avrupa’da staj olanağı sunduğunu da anlatan Prof. Dr. Sibel Süzen, Türkiye’de en fazla hibe alan üniversite olduğumuzu ve alınan hibenin tamamını kullandığımızı kaydetti. 2015-2016 eğitim-öğretim yılı öğrenim hareketliliği çerçevesinde, ilk sırayı 122 kişiyle Dil ve Tarih-Coğrafya, ikinci sırayı ise 91 kişiyle Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin aldığını belirten Prof. Dr. Sibel Süzen, staj hareketliliğinde ise aynı dönemde 28 öğrenciyle Tıp Fakültesi’nin birinci, 15 öğrenciyle İlahiyat Fakültesi’nin ikinci olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Sibel Süzen, ortak programları destekleyen Erasmus Mundus programı hakkında bilgi sunmak ve yeni programlar açılmasına olanak sağlamak üzere fakülte ve yüksekokullara ziyaretler yapacaklarını sözlerine ekledi.

Üniversitemizde

2787 Uluslararası

Öğrenci Var

(16)

Ü

niversitemiz Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr.

Kıvanç Kamburoğlu’nun danışmanlığında uzmanlık çalışmalarını sürdüren Dt.

Dilek Yılmaz’ın tez konusu olan “Temporomandibular Eklem Rahatsızlıklarında Ultrason ile MR’nin Kıyaslanması” projesi çerçevesinde, Üniversitemiz Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’nün destekleriyle Diş Hekimliği Fakültesi’ne kazandırılan ultrason cihazı hastalara hizmet sunmaya başladı.

“Gelişmiş Bir Model”

Diş hekimliği radyolojisinde

ultrasonografinin (USG) son yıllarda çok popüler olduğunu belirten Prof. Dr.

Kıvanç Kamburoğlu, ultrasonografi sayesinde yapacakları yayınlarla ve kongrelerde sunacakları bildirilerle Ankara

Üniversitesi Diş Hekimliği

Fakültesi’ni daha da ön plana çıkaracaklarını söyledi. Bu tür cihazların çeşitli versiyonlarının birkaç yıldır

kullanımda olduğunu ama biraz bekleyerek gelişmiş bir model aldıklarını belirten Prof. Dr. Kıvanç Kamburoğlu, “Ankara Üniversitesi’ne yakışır en iyi cihazı aldık. Tecrübeli bir ekip olduğumuz için rastgele bir cihaz

almaktansa biraz beklemeyi uygun gördük. Bu cihaz yüksek çözünürlüklü ve net görüntüler elde etmemizi sağlıyor. Teknolojinin ilk versiyonlarını alanlar hep zarar eder. Oysa biz hem akademik, hem ekonomik anlamda önemli bir tercih yaparak fayda ve maliyet açısından en uygun cihazı aldık.” dedi.

“Randevuyla Çalışıyoruz”

Ultrason cihazıyla randevu sistemine göre

çalıştıklarını da belirten Prof. Dr. Kıvanç Kamburoğlu, “Bu cihaz, Fakültemizin araştırma, geliştirme alanlarına katkı yaptığı gibi ekonomik katkı da sağlıyor. Fakültenin döner sermaye gelirlerinde ciddi bir artış bekliyoruz.”

dedi.

Tez konusu olan

“Temporomandibular Eklem Rahatsızlıklarında USG ile MR’nin

Kıyaslanması” adlı çalışma çerçevesinde BAP

kaynaklarından alınan cihazın sağlayacağı katkılar hakkında bilgi veren Dt.

Dilek Yılmaz da şunları söyledi:

“Çene eklemi rahatsızlıklarının çoğu genellikle MR yöntemi kullanılarak

değerlendiriliyor. Biz bu rahatsızlıkların ne kadarını ultrasonda görebileceğimizi araştırıyoruz. Şimdiye kadar baktığımız hastalardan oldukça güzel sonuçlar elde ettik. Hem MR hem de USG cihazlarından alınan sonuçların birbirleriyle uyumlu olduğunu gözlemledik.”

“Radyasyon Yok”

Ultrasona sahip olmadan önce sadece film

çekebildiklerini ya da tomografi alabildiklerini, bunların da radyasyon anlamına geldiğini belirten Dt. Dilek Yılmaz, “Tomografi, radyasyon demektir. Oysa ultrasonografide kemikteki değişiklikleri aynen görebiliyorum. Bu nedenle de tomografiye gerek kalmıyor.

Ayrıca ultrason anında görüntü veriyor. Hasta başka yerlere gitmek zorunda kalmıyor.

Maliyeti MR’den de çok düşük.

Bazı hastalarda kapalı alan fobisi oluyor, MR’ye girmek istemiyorlar.” dedi.

“Hastalara Yönlendirme Yapabiliyoruz”

Ultrason sayesinde çene rahatsızlıkları dışındaki rahatsızlıklarda da yönlendirme yapabildiklerini anlatan Dt.

Dilek Yılmaz, “Örneğin, sabah bir hastamda tükrük bezi iltihabından kuşkulanarak hastayı KBB’ye sevk ettik. Bir hastamızda da lenf

nodüllerinden şüphelenerek ilgili branşa gönderdik. Çene eklemi ağrısı şüphesi ile bize yönlendirilen diğer bir hastamızı ise tiroit şüphesi ile endokrinolojiye yönlendirdik.

Cihazın bu tür artıları da var.

USG, bize hastaları hızlı ve anlık değerlendirme olanağı sağladı. Geri dönüp bize teşekkür eden hastalarımız oldu. Bunlar bizim için çok güzel olaylar. Hastayı erken teşhise de yönlendirebiliyoruz.”

dedi.

Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gürkan Gür de cihazın BAP kaynaklarından

alınabilmesi için Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rana Nalçacı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr.

Ayhan Elmalı ve Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’in büyük destek verdiğini belirtti. Hastaların radyasyona maruz kalmadan değerlendirilmesinin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Gürkan Gür, “Yapacağımız ölçümlerle ve hasta teşhisleriyle bu cihaz için verilen parayı kısa sürede kazanacağımızı düşünüyoruz.” dedi.

Diş Hekimliğinde

Ultrason

(17)

ARAŞTIRMA-ULUSLARARASILAŞMA

Ankara

17

Uluslararası Düzeyde

İtalyan Dili Konferansı

başta olmak üzere farklı üniversitelerden bilim insanları bildiri sundu.

Öğrenciler tarafından da yoğun ilgi ile izlenen konferansa Üniversitemiz Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden de değerli öğretim üyeleri katkı yaptı.

Düzenlenen konferansta İtalyan dilinin kullanım alanları, öğrencilerin dil kullanımında karşılaştıkları zorluklar, edebiyat öğretiminin nasıl

Ü

niversitemiz Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi (DTCF) İtalyan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı ile İtalya’nın Ankara Büyükelçiliği, 9 Mart 2017 tarihinde

“Italian Linguistic Landscape, Edebiyat Öğretimi ve Çeviriye Uygulamalı ve Teorik Yaklaşımlar”

başlıklı uluslararası bir konferans

düzenledi. Konferansın açış konuşmalarını DTCF Dekan Yardımcısı Doç. Dr.

Muharrem Çeken, İtalyan Kültür Ateşesi Dr. Emilio Sessa ve İtalyan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nevin Özkan Yaptı.

Konferansta Hacettepe Üniversitesi, ODTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi, Siena Yabancılar Üniversitesi ile Utrecht Üniversitesi

A

zerbaycan’ın başkenti

Bakü’de “Türkiye’de Yükseköğretim Fırsatları” konulu konferans düzenlendi.

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi (İKÜ) ve Yurt Dışı Eğitim Danışmanlığı iş birliği ile gerçekleştirilen konferansın açılış

toplantısına Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral, YÖK Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, İKÜ Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.

Erkan İbiş ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi Doç. Dr. Cihad Demirli, eğitimciler ile çok sayıda öğrenci katıldı. Konferansta

Yabancıların Türkiye’de

Yüksek Öğretime Talebi Artıyor

verilen bilgilere göre Türkiye’de yaklaşık 88 bin yabancı öğrenci eğitim alıyor. Yabancı öğrenciler arasında birinci sırayı Azerbaycan alırken, Azerbaycan’ı Türkmenistan, Suriye, İran ve Irak’tan gelen öğrenciler takip ediyor.

Türkiye’deki yabancı öğrencilerin yüzde 70’ini lisans, yüzde 5’ini ön lisans, yüzde 25’ini de yüksek lisans ve doktora eğitimi alan öğrenciler oluşturuyor.

olması gerektiği, çeviri yaparken karşılaşılan zorluklar ile çeviri teorileri

ve sınav değerlendirmeleri üzerine geniş çerçevede değerlendirmeler yapıldı.

(18)

A

nkara Üniversitesi Kadın Platformu Koordinatörlüğü, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü, düzenlediği bir dizi etkinlikle kutladı.

Etkinlikler çerçevesinde 8 Mart 2017 tarihinde Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Sibel A. Özkan, Rektörümüz Prof.

Dr. Erkan İbiş’in eşi Nebahat İbiş ve Kadın Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Neslihan Alkış’ın öncülüğünde ilk olarak Anıtkabir ziyaret edilerek, kadınlara verdiği haklar nedeniyle Atatürk’e saygı duruşunda bulunuldu. Rektörlük 100. Yıl Salonu’nda devam eden etkinliklerde açılış konuşmalarının ardından, “Kampüste Kadın” temasıyla düzenlenen fotoğraf yarışmasında dereceye girenlere ödülleri ve başarı belgeleri

verildi. Törende, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi

emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Berin

U. Yurdadoğ

“Atatürk’ün Gözünden Kadın”

başlıklı bir konferans sundu.

Etkinliklerin öğleden sonra Fen Fakültesi Büyük Kimya Amfisi Fuayesi’nde

devam eden bölümünde ise Mühendislik Fakültesi Halk Oyunları Topluluğu, Ankara Üniversitesi Dans Topluluğu, Spor Bilimleri Fakültesi Dans Topluluğu gösterileri ile Ankara Üniversitesi Hitit Müzik Topluluğu’nun konseri gerçekleştirildi.

Etkinlikler, akşam Devlet Tiyatroları’nın Üniversitemiz için özel gösterim yaptığı

“Çamaşırhane” adlı tiyatro oyununun izlenmesiyle son buldu.

Kadın Platformu Koordinatörü Prof. Dr.

Neslihan Alkış, dört

Kadınlar Günü’nde Anıtkabir’deydik

Ankara Üniversitesi Kadın Platformu Koordinatörlüğü’nün Üniversitemiz öğrencileri arasında düzenlediği

“Kampüste Kadın”

konulu fotoğraf yarışmasında Tıp Fakültesi’nden Mehmet Toker birinci, Eczacılık Fakültesi’nden Merve Erkek ikinci, Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Duygu

Güneş de üçüncü oldu.

Yarışmada Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nden Gül Eda Yıldız,

Mühendislik Fakültesi

Fizik Mühendisliği Bölümü’nden Çağrı Tok ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Büşra Özçelik mansiyon ödülü aldı. Yarışmanın jüri üyeliklerini Prof. Dr. Fatoş Subaşıoğlu, Dr.

Çiğdem Karaaslan, Battal Bingöl, M. Mebrur Hatunoğlu ve Necip Evlice yaptı.

“Ankara Üniversitesi Kadın Platformu Koordinatörlüğü Yılın Kadın Yöneticisi Ödülü”

Neşe Gündoğan’a verildi.

(19)

ETKİNLİKLER

Ankara

19

yıldır her Dünya Kadınlar Günü’nde Anıtkabir’i ziyaret ettiklerini belirterek, “Dünya Kadınlar Günü, Atamızın öncülüğünde ülkemizde 1921 yılında daha

Cumhuriyet ilan edilmeden önce kutlanmaya başlandı.

İnsan hakları, eşitlik, özgürlük, din, dil, ırk farkı yaşamamak adına Dünya Kadınlar Günü onurlu bir şekilde kutlanmaya devam ediliyor. Biz bunu sadece Dünya Kadınlar Günü olarak algılamak yerine insan hakları, özgürlük ve eşitlik arayışı adına kullandığımız günler olarak düşünüyoruz.

Üniversiteden ve

Rektörümüzden aldığımız desteklerle büyük bir güç olarak devam ediyoruz.”

dedi.

Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Sibel A. Özkan da Türk kadını için aydınlık Türkiye’nin müjdecisi olma

döneminin, Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti olduğunu söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının hemen ardından kadınların önündeki tüm engellerin kalkmaya başladığını, kadınların muhtar, belediye başkanı, milletvekili olduğunu ve tüm siyasal haklarına üstelik Avrupa’nın en medeni ülkelerindeki hemcinslerinden çok önce sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Sibel A. Özkan,

“Bugün elbette henüz istediğimiz noktada değiliz. Hala Anadolu’da ve dünyanın dört bir yanında kadınlar şiddete uğruyor, en doğal hakları olan yaşama hakkı, okuma hakkı ellerinden alınabiliyor. Cinsiyet ayrımcılığı hemen her yerde kadınlar üzerinden yürütülmeye devam ediyor.” dedi.

Prof. Dr. Neslihan Alkış,

Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı:

“Yüce Önder Atatürk. Laik Türkiye Cumhuriyeti ve demokrasinin bekçileri olan Ankara Üniversiteli kadınlar olarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bir kez daha huzurunuzda bulunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sizin önderliğinizde biz kadınlara verilmiş olan demokratik hakların önemini gün geçtikçe daha iyi kavrıyor ve bunun bilinciyle yolumuza devam ediyoruz. Türk kadınlarına ve toplumumuza olan görevlerimizi bizlere gösterdiğiniz yolda gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Dünya

üzerinde bu haklara sahip olabilen ilk kadınlar arasında yer almanın gururunu yaşıyor, huzurunuzda sonsuz saygıyla eğiliyoruz.”

A

nkara Üniversitesi Öğrenci Destek Komisyonu ve Ankara Olgunlaşma Enstitüsü, 10 Mart 2017 tarihinde Ankara Üniversitesi’nin ihtiyaç sahibi öğrencileri yararına “Anadolu’dan Esintiler” temalı bir defile düzenledi.

Ankara Palas’ta Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen defilede, Anadolu’nun geleneksel kadın kıyafetlerinin günümüz estetik anlayışına göre yeniden dizayn edilmesiyle yaratılan kıyafetler sergilendi.

Defilenin finalinde kına gecesi de canlandırıldı.

Ankara’daki yabancı misyon temsilcilerinin eşlerinin de içinde bulunduğu çok sayıda davetlinin katıldığı defileye Kültür Bakanlığı ses ve saz sanatçıları da eşlik etti. Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğr. Gör.

Berrak Elif Tosun ile Yrd. Doç. Dr. Demet Gürhan da bir konser sundu.

Öğrenci Destek Komisyonu Başkanı Prof.

Dr. Asuman Sunguroğlu, Öğrenci Destek Komisyonu’nun, öğrencilerimize barınma ve yemek olanağı ile psikolojik, hukuksal ve maddi destek vermek üzere kurulduğunu belirterek,

“Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’in talimatıyla, öğrencilerimizin her türlü sorunlarında

yanlarında olmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimize destek olmak amacıyla çaylar, sergiler ve defileler düzenlemeye çalışıyoruz.” dedi.

Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü İlknur Koçbıyık da Türk kadınının hayat biçimini, geleneklerini, göreneklerini ve duygularını yansıtan giysi koleksiyonunu Ankara Üniversitelilerle paylaşmaktan onur duyduklarını söyledi.

Defilenin sonunda yapılan çekilişle, öğrencilere destek olan gönüllülere çeşitli armağanlar verildi.

Öğrenci Destek Komisyonu’ndan

Öğrenciler İçin Defile

(20)

Çarşamba Söyleşileri Devam Ediyor

A

nkara Üniversiteliler Derneği’nin bir süredir sürdürdüğü

“Çarşamba Söyleşileri”

birbirinden değerli konuklarla devam ediyor.

Ankara Üniversiteliler Derneği’nin Beşevler’deki Lokali’nde çarşamba günleri saat 13.30’da düzenlenen etkinliklerde bugüne kadar pek çok bilim insanı, bilimsel gelişmeler, güncel sorunlar ya da toplumsal konulara ilişkin fikirlerini izleyenlerle paylaştı.

Söyleşiler çerçevesinde 5 Nisan 2016 tarihinde Prof. Dr. Necati Öner

“Bilgi Nedir, Çeşitleri ve Fonksiyonları”, 9 Kasım 2016 tarihinde Prof. Dr.

Tansel Şireli “Gıda İsrafı ve Açlık”, 30 Kasım 2016 tarihinde Prof. Dr.

Hasan Çelik, “Ankara’nın Anılarda Yaşayan Bağ Evi Kültürü”, 14 Aralık 2016 tarihinde Prof.

Dr. Tarık Yazar “Cern Deneylerine Kadar Bilim”, 11 Ocak 2017 tarihinde Prof. Dr. Cahit Kavcar

“Türkçe’nin Güncel

Ü

niversitemiz ile Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi arasında akademik işbirliği protokolü imzalandı. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nde 20 Mart 2017 tarihinde gerçekleştirilen protokolü Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş ile Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edalet Muradov imzaladı.

Bu arada Güney Afrika Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurumu Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Ghaleeb Jeppie 3 Mart 2017 tarihinde, İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Luigi Mattiolo da 14 Mart 2017 tarihinde Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’i makamında ziyaret etti.

Azerbaycanla Yeni Akademik İşbirliği

Ankara Üniversiteliler Derneği’nin

Sorunları”, 25 Ocak 2017 tarihinde Prof. Dr. Öner Çakar “Memleketimizden Öğrenci Manzaraları”, 8 Şubat 2017 tarihinde Prof. Dr. Cemal Aydın

“Evren Ne Kadar Büyük”, 8 Mart 2017 tarihinde Prof. Dr. Nesimi Yazıcı

“İnsan Olmanın Lezzeti”, 14 Mart 2017 tarihinde Canan Kumbasar “Kadın Hakları”, 22 Mart 2017 tarihinde Prof.

Dr. Tarık Yazar “Bilim ve Gerçekler” başlıklı söyleşileri gerçekleştirdi.

Etkinlikler çerçevesinde 5 Nisan 2016 tarihinde Prof. Dr. Mükerrem Arslan

“Çocuk”, 9 Kasım 2016 tarihinde de Prof. Dr.

Öner Çakar “Doğadan Çerçeveye” temalı sergileri açtı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Lisans ve Yüksek Lisansını Lojistik ve Taşımacılık, Doktorasını İşletme alanında yapmak, Tedarik Zinciri ve Lojistik Alanında Çalışmaları olmak Beykoz Lojistik

Tür: Özgün Makale Yayın Yeri: Andrologia. İzole Kuzu Pulmoner Arterlerinde Gelişen Hipoksik Pulmoner Vazokonstriksiyonda Gi ve Gs

Sinan, B., “Hüsn ü Aşk’ın Derin Yapısı”, Yazıdan Söze: Boğaziçi Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Lisansüstü Sempozyumu Programı, Boğaziçi Üniversitesi,

Yazarlar: KAYA NAKİ, KORALAY HALUK, ÇAVDAR ŞÜKRÜ, ÖZTÜRK ÖZGÜR, YILDIRIM GÜRCAN Uluslararası. Hakemli SCI-Expanded Tür:

(Güneş Enerjisi) Doktorasını Elektrik Mühendisliği, Doçentliğini Elektrik- Elektronik Mühendisliği alanında almış olup, fotovoltaik sistemlerin analizi ve güç

Türk dili ve edebiyatı eğitimi alanında doçent unvanına sahip olmak; çocuk edebiyatı, kök değerler ve metaforlar konularında çalışmaları

2) ALES’ten en az 70, Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen merkezi yabancı dil sınavından en az 50 puan veya eşdeğerliği kabul edilen bir sınavdan bu puan muadili

Günümüzde hemen her devlet, insan hakları alanında temel ilkeler olarak kabul edilen Paris Prensipleri çerçevesinde kurduğu Ulusal İnsan Hakları Kurumları