• Sonuç bulunamadı

Tarihi Çevre Anlayışının Geçirdiği Evreler . 5. Hafta

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihi Çevre Anlayışının Geçirdiği Evreler . 5. Hafta"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

5. Hafta

(2)

II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı sonuçları neticesinde, Avrupa’da koruma

düşüncesi, 1945’ten sonra hız kazanmıştır. Tarihi kentlerin geçirdiği

bozulmalara ve kayıplara karşı bilinçlenen kamuoyu, bu duruma çözüm aramaya başlamıştır. Venedik’te 1964 yılı Mayıs ayında toplanan II. Uluslararası Tarihi Anıtlar Mimar ve Teknisyenleri Kongresi’nde gündeme getirilen endişeler ve alınan olumlu kararlar neticesinde, toplantı sonunda, görüşmelerin sonuçlarını içeren Venedik Tüzüğü’nün 1. Maddesinde “tarihi anıt” kavramı kentsel ve kırsal yerleşimleri de içine alacak şekilde tanımlanmıştır.

(3)

Bu karar, koruma alanında tarihi bir adımdır. Venedik Tüzüğü bir çok

ülke tarafından benimsenmiş ve yasal düzenlemeler tüzük kararlarına

uygun şekilde uyarlanarak tarihi çevre korumanın yasal zemini oluşturulmuştur.

(4)

Ülkemizde de Venedik Tüzüğü, dönemin koruma uygulamalarına yön

veren bilimsel kuruluş olan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek

Kurulu (GEEAYK) tarafından benimsenmiş fakat alınan kararları uygulamaya koymak mümkün olamamıştır. O dönemde ülkemizde mevcut olan yasa şehirlerdeki kültür varlıklarını tek tek tescil ederek koruma altına alma esasına dayanıyordu. Bu sebeple sadece tarihi ve sanat değeri olan önemli yapılar belirlenip tescil ediliyor; kent dokusunun çoğunluğu oluşturan diğer nitelikteki yapılar koruma kapsamı dışında kalıyordu.

(5)

Bu durum sonucunda tarihi bir sokağı, mahalleyi korumak mümkün

olamıyordu. Bunun neticesinde kırsal ve kentsel sit olan tarihi

çevrelerin korunmasına geç kalınmış, gereken düzenlemeler yapılamadığı için koruma amacına hizmet etmeyen imar planları sonucu tarihi kentler büyük zararlar görmüştür.

(6)

Tarihi çevreyi bir bütün olarak kapsayan yasal düzenlemeler ülkemizde

ancak 1970’lerde oluşturulabilmiştir. Akademik yayınlar, Gayrimenkul

Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararları, UNESCO, ICOMOS, Avrupa Konseyi gibi kurum ve kuruluşların çalışmaları kamuoyunun bilinçlenmesinde önemli etkilere sahiptir. Bu durum neticesinde 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu 1973 yılında çıkarılmıştır. Bu kanun sayesinde tarihi çevreler bir bütün olarak tescil edilip koruma altına alınabilmişlerdir.

(7)

Antalya, Antakya, Bursa, Edirne, Konya, Kula, Kütahya, Muğla, Tarsus,

Urfa gibi tarihi kentlerin korunabilmesi için sit ilanı kararları bu yasa

sayesinde alınabilmiştir. Fakat yasal koruma yeterli olmamıştır. Gerekli teknik ve finansal desteğin sağlanamaması, imar politikaları sonucu halkın sit kararlarına tepkisi ve politik baskılar sonucu sit sınırları daraltılmış; hedeflenen bütünleşik koruma gerçekleşememiştir.

(8)

1975 yılında Avrupa’da Mimari Miras Yılı ilan edilmesiyle birlikte

yayınlanan Amsterdam Bildirgesi, yerel yönetim, merkezi hükümet ve

halkın katılımı bileşenleri ile meydana gelen “bütünleşik koruma” kavramını merkeze almış ve bunun için gerekli çalışmaları tanımlamaya başlamıştır. Bu yaklaşım 1976 yılında Nairobi’de UNESCO toplantısında da gündeme gelmiş ve “Tarihi Alanların Korunması ve Çağdaş Rolleri Konusunda Tavsiyeler” başlığıyla toplantı sonunda karara bağlanarak üye ülkeler tarafından benimsenmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Perakende olarak evlerde ve gerekse hariç siparişine isnat edilemeyerek tüccarlar tarafından yaptırılan İzmir hinterlandındı haricinde kalan merkezi Anadolu vilayetlerinin

Daha sonra yine bir sağlık soru­ nunu konu alan “ Nüfus planlaması” ve Maliye Bakan- lığı’nın ilginç vergilerini konu alan “ Allah vergisi” ad­ lı

circles or stadiums, the old Byzantine capital had a large hippodrome for horse and chariot races. Its construction was started early in the third century A.D. by the

taleplere göre yeni eklerle kullanılabilirliği sağlamak iken; günümüzde tarihi çevre bir dönemin mimari ve kentsel düzenini, inşa tekniklerini, sosyal hayatını

“Anti Restorasyon” akımı olarak da anılan Romantik görüşün merkezinde sanat eserinin dokunulmazlığı fikri yer almaktadır.. Hiçbir şey yapmama yaklaşımı ile

Yapılar şu şekilde tanımlanabilir, struct yapı adı { alanlar }değişken listesi; Yapının içinde yer alan her bir veri tür tanımına yapının alanları ya da üyeleri

AraĢtırma bulgularına göre; ilköğretim okulu müdürleri bu kaynaktan okullarına hiç finansman sağlanmadığım, dolayısıyla sorunlarının çözümünde

Dalgalara karşı mahmuzlu olarak yapılmış olan bu kule, adını duvar örgüsünün büyük bölümünün mermer bloklarından oluşmasından alır.. Çevresi bugün