• Sonuç bulunamadı

2 TL SİL BAŞTAN! Sim Sırma Sergisi açıldı RAMAZAN'DA YENİGÜN. STK LARDA İMECE VE AHİLİK VAR Derbent Eğitim ve Kalkınma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "2 TL SİL BAŞTAN! Sim Sırma Sergisi açıldı RAMAZAN'DA YENİGÜN. STK LARDA İMECE VE AHİLİK VAR Derbent Eğitim ve Kalkınma"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çocukların oranı yüzde 28

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuç- larına göre; 2021 yıl sonu itibarıyla, Konya nüfusu 2 milyon 277 bin 17 kişi iken bunun 638 bin 59’unu

çocuklar oluşturdu. n HABERİ SAYFA 4'TE

KAPSÜL TEKNOLOJİ ÖRNEK OLACAK

‘GELECEĞİMİZ EMİN ELLERDE’

Konya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Kap- sül Teknoloji Platformu Zindankale Yerleşkesi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından açıldı.

Varank, “Kapsül Teknoloji Platformu Türkiye’ye örnek olacak” dedi. n HABERİ SAYFA 3'TE

Selçuklu Belediyesi tarafından düzenlenen 8. Online Kitap Okuma Yarışması” ve “Hayat Resim Defterine Sığar

“isimli yarışmalar sonuç- landı. Selçuklu belediye Başkanı Ahmet Pekyatır- macı, “Gelişen ve üreten Türkiye yolunda gözümüz hiçbir zaman arkada olmayacak, geleceğimiz

emin ellerde” dedi.

n HABERİ SAYFA 6'DA

Tabip Odası'nda yeni dönem

MHP Konya iftarda buluştu

Hafta sonunda Konya Tabip Odası’nda genel kurul heye- canı yaşandı. Gerçekleştiren genel kurulda Meslekte Birlik Grubu listesinin tek liste olarak girdiği seçimlerde Konya Tabip Odası’nın yeni başkanı Prof. Dr. Bahadır Öztürk oldu.

n HABERİ SAYFA 4’TE

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Konya İl Başkanlığı tara- fından Zirve Tower - Kır Düğün Bahçeleri Kongre Merkezinde iftar programı düzenlendi. İftar programına ilgi yoğun oldu.

n HABERİ SAYFA 12'DE

www.konyayenigun.com

25 NİSAN 2022 PAZARTESİ

2 TL

ÇALIŞKAN, AZİMLİ, DONANIMLI BİRİYDİ Konya’nın yetiştirdiği önemli isimlerden eğitimci Şükrü Özüdoğ- ru’yu anlatan ailesi ve arkadaşları, merhum Özüdoğru’nun çalışkan, donanımlı ve öğretmen- lik mesleğini çok seven biri olduğuna dikkat çek- tiler. n VEFA SAYFASI 2’DE

DOSTLUK VE KARDEŞLİK İÇİN!

Meram Belediye’nin kardeş şehir ilan ettiği ilçelerden olan Bitlis’in Mutki İlçesi ile ilişkiler geliştiriliyor. Kardeş şehir protokolü çerçe- vesinde iki ilçenin tarihi bağları güçlendiriliyor.

n KARDEŞ ŞEHİRLER 7'DE

ZAFER BAYRAMI AKŞEHİR’DE BAŞLASIN Kurtuluş Savaşı’nın karar- larının alındığı karargahın Akşehir’de bulunduğunu anımsatan AKSEVDER Başkanı Hilmi Alpan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlamalarının Akşe- hir’den başlatılmasını önerdi. n GURBETTEKİ KONYALI DERNEKLERİ 8’DE

STK’LARDA İMECE VE AHİLİK VAR Derbent Eğitim ve Kal- kınma Derneği (DER- KAD) Başkanı Mustafa Acar Derbent’i anlattı, STK’ları ihtiyaçlarına dair tespitlerde bulun- du. Acar, “Toplumumu- zun örfünde imece ve ahilik vardır” dedi.

n KONYA İÇİNDEKİ HEMŞEHRİ DERNEKLERİ 9’DA

KONYA’NIN BANA KATKISI BÜYÜK Konya’nın kendisine bü- yük katkısı olduğunu ifade eden Hamza Aliu, “Konya maneviyatıyla, tarihiyle ve kültürel zenginliğiyle bize çok şey katıyor. İmanımızı daha da sağlam tutmamız için bu açıdan Konya doğru bir yer” dedi.

n ULUSLARARASI İMAM HATİP MEZUNLARI 10’DA

DAĞLAR ALEV ALEV YANIYORDU!

Kıbrıs Gazisi Saadettin Tatlı, Kıbrıs Harekatı’nın büyük bir başarı hikaye- si olduğunu anlatarak,

“Gece vakitleri bile silah sesleri susmuyor, dağlar alev alev yanı- yordu” diye konuştu.

n ORADAYDIM 15'TE

KÖKLÜ KUR’AN KURSLARINDAN Konya’nın önemli Kur’an Kurslarından biri olan Havzan Nuraniye Kur’an Kursu, bugüne kadar sayısız hafız yetiştirdi.

Havzan Kur’an Kursu hem fiziki altyapısıyla hem de öğrenci sayı- sıyla büyüyerek yoluna devam ediyor.

n HAFIZLAR VE HAFIZLIK MÜESSESELERİ 16’DA

RAMAZAN'DA YENİGÜN

04 MHP Meram’da 06 13

23 Nisan coşkusu Sınav Koleji’nde

23 Nisan coşkusu Tantavi’de Türk işleme

Sim Sırma Sergisi açıldı

SİL BAŞTAN!

Yaklaşık 1,5 yıllık restorasyonun ardından çinileri dökülen Kubbe-i Hadra’da iskeleler yeniden kuruldu. Kubbe-i Hadra’da bu kez ne tür bir çalışma yapılacağı ise bilinmiyor

HATALI MI RESTORE EDİLDİ?

Yetkililerin daha önce ki açıkla- malarına göre tuğla ile kubbe

arasında yer yer 15 ile 18 cm aralığına ulaşılan 100 ton betonun temizlendiği duyurulmuş, özel çi-

niler üretildiği belirtilmişti. Ancak kısa sürede yaşanan dökülmeler, Kubbe-i Hadra’nın hatalı restore edilmiş olabileceği ihtimalini gün-

deme getirdi. Yeniden iskelenin kurulduğu Kubbe-i Hadra’da çalışmaların ne kadar süreceği ise bilinmiyor. n SAMET AKTAŞ RÜZGARA DAYANAMADILAR!

Mevlâna Türbesi’ndeki Kubbe-i Hadra yaklaşık 1,5 yıl restorasyonun ardından geçen yıl Aralık ayında yeniden hizmete girmişti.

Aradan geçen zaman dilimi içerisinde Kubbe-i Had- ra’nın çinileri yoğun rüzgara dayanamamış tek tek dö- külmeye başlamıştı. Olayın gündeme gelmesinin ardından Kubbe-i Hadra’ya yeniden iskele kuruldu.

(2)

M.ESAD ÇAĞLA

muhammedesad42@outlook.com

Konya’nın yetiştirdiği önemli isimlerden eğitimci Şükrü Özüdoğru, 2019 yılında Hakk’a yürüdü. Merhum Özüdoğru’yu anlatan ailesi ve arkadaşları, merhum Özüdoğru’nun çalışkan, donanımlı ve öğretmenlik mesleğini çok seven biri olduğuna dikkat çektiler

Çalışkan, azimli, donanımlı biriydi

Konya’nın yetiştirdiği önemli isimlerden eğitimci Şükrü Özü- doğru, 2019 yılında Hakk’a yürü- dü. Karapınar Hotamış’ta doğan merhum Özüdoğru, babası Hacı Hakkı Hocaefendi’den Kuran-ı Kerim ve Dini bilgiler öğrendi.

Merhum Özüdoğru, 1957‘de Hotamış İlkokulu’ndan, 1964’te de Konya İmam Hatip Lisesi’n- den mezun olup Konya Yüksek İslam Enstitüsü’ne girdi. Talebe- liği esnasında 1966’da Karapınar vaizi olarak görev alan Özüdoğ- ru, vatani görevini tamamlayıp Konya İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri öğretmenliğine atandı.

Merhum Özüdoğru 1974 yılında devlet bursu kazanarak yurt dışı- na gidip Bağdat Üniversitesi Ede- biyat Fakültesi Din Bölümü’nde Hadis üzerinde çalışma yaptı.

Sonrasında yurda dönen Mer- hum Özüdoğru, Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde “İslam Dini ve Esasları” dersi okuttu. Başarılı bir eğitimci olan Merhum Özü- doğru’nun yayımlanmış 7 kita- bı, değişik dergi ve gazetelerde makale araştırmaları bulunuyor.

Merhum Özüdoğru’yu anlatan ailesi ve arkadaşları, Merhum Özüdoğru’nun öğretmenliği çok sevdiğini ve çok çalışkan biri ol- duğuna dikkat çekti.

DR. ÖĞR. ÜYESİ HALİDE ÖZÜDOĞRU ERDOĞAN (KIZI)

Bu yazıyı, babam hakkında duygularımı ifade etmede zorla- narak yazıyorum. Babam bizim için koca yürekli, şefkatli, mer- hametli, sağlam bir sığınaktı.

Alacağım kararlarda en önemli danışma mercii idi. Hoş sohbetti, saatlerce süren muhabbetleri- miz olurdu. Zorlandığımda beni yüreklendiren, yol haritası çizen, çözüm üreten rehberimdi. İn- sanlar hakkında hep iyi düşünen, affedici, şefkatli idi. Bize insanları anlamamız için empati yaparak düşünmemizi öğütlerdi.

Allah ve Peygamber sev- dalısı idi. Hadis ilmi ile meşgul olmayı çok severdi. Babam tam bir ilim aşığı idi. Hep kitaplarla meşguldü, akademisyen ruhu vardı, çalışmayı çok severdi. Çok az uyur, sabahlara kadar okur ve yazardı. Çalışırken acıktığını da yorulduğunu da hissetmez, dün- ya ile ilişiğini keserdi. Her zaman torunlarına alim, fazıl, abid, ka- mil ol diye dua ederdi.

O, duygusal, esprili, şefkat dolu, disiplinli bir baba idi. As- kerlik yaptığı dönemde Kendisi- nin bu disiplinli yönünü beğenen komutanlarının askerde kalarak terfi teklifini reddetmiş, çok sev- diği mesleğine yönelmiştir. Ba- bamın mesleğine olan sevdası takdire şayan idi. Dünyaya yine gelsem yine öğretmen olurdum derdi. İmam Hatip Lisesi ve İmam Hatipli öğrencilerinin her zaman hayatında özel bir yeri ol- muştur. Hocası Hacıveyiszade’yi çok sever idi ve vasiyeti üzere ona yakın bir yerde medfundur.

Mesleğini çok seven babam, di- siplinliliği, alanında yetkin dona- nımlılığı, iyi Arapça bilmesi ile bilinirdi. Her zaman öğrencile- rini ilme teşvik etmiştir. Benim kendisi gibi İlahiyat Fakültesini okumamı çok istemişti. Ben de Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fa- kültesini yüksek puan alarak de- rece yapıp tek tercih ile girdim.

Mezun olup diplomamı aldığım- da çok duygulanmıştı. Ben de akademi hayatıma devam ettim.

Önce Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmenlik, sonra İlahiyat Fa-

kültesinde şimdi de Polis Aka- demisinde öğretim üyeliği yap- maktayım. Meslek hayatımda babamın çalışkanlığı ve azmini örnek almışımdır her zaman.

Ben de onun gibi öğrencilerime çok değer vermeye çalıştım.

Babam hem İslami ilim tah- sili hem de Arapçasını geliştir- mek için Bağdat’ta eğitim gör- müş. Arapçası çok iyi olduğu için öğrencilik yıllarımda sabahları rahmetli Ahmet Gürtaş hocamı- zın bize özel okuttuğu Kadrünne- da kitabını önce babamla talim ederdik. Sahip olduğu zengin kütüphanesini de vasiyeti üzere bana miras kalmıştır.

Dürüstlüğü ile tanınan ba- bam sözüne sadık, yalan konuş- mayan, riyakarsız, vefakar idi.

Ailesine düşkün idi, insanları incitmezdi, çok güçlü karakteri vardı. Bizim için hayatta sırtımızı dayadığımız en güvenilir daya- naktı, dağdı, dosttu. Her zaman işlerini itina ile yapardı, sade ya- şamayı tercih eden, samimi ve dost canlısı idi. Maharetli idi ev işleri, bahçe işleri dahil tüm işle- rini kendi yapardı.

Vakıf insanı idi. Babası adına köyümüze camii yaptırmayı çok arzu etmişti ve Allah da kendi- sine bunu nasip etti. Sülalemi- zin büyüğü idi. Yardımseverdi, insanların elinden tutar, onların taleplerini geri çevirmez, elinden geleni yapardı.

Ben sadece babamı değil, hayatımda en güvendiğim dos- tumu, rehberimi kaybettim. Biz ailesi olarak babamdan razıyız.

Allah kendisinden razı olsun.

Onun kızı olmaktan gurur duyu- yorum.

İLAHYATÇI-YAZAR HASAN BAĞCI (ARKADAŞI) İnsanın sevdiği arkadaşı için bir şeyler yazması zormuş me- ğer. Çok düşündüm “neler yaza- yım” diye o kadar fazla anlataca- ğım konu var ki…

En iyisi, Hazreti Ali’nin şu ve- ciz sözü ile başlayayım:

Kötü arkadaş, demircilerin körükleri gibidir. Şayet üflediği ateş kıvılcımları yakmazsa, koku- su sana bulaşır.

İyi arkadaş güzel koku gibi- dir. Sana koku sürmezse yanında bulunduğun müddetçe güzel ko- kusundan faydalanırsın.

Şükrü, gerçekten iyi bir ar- kadaştan öte benim için bir kar- deşti. Soyadı gibi Özüdoğru idi.

Hak bildiği yolda yürür, onca verdiği eserler için maddi yön- den para talep etmezdi. Kendisi ile 1956’dan bu yana 65 yıl bir ve beraber oldum. 11 yıl aynı sı- nıflarda okumaktan başka ikide kitap te’lif ettik.

Eserimizin ilki Dini Bilgiler Rehberi: Birinci baskısı 1986 yı- lında yapılmış olup kitabımız:

-Milli Eğitim Bakanlığı Talim

ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, -Milli Eğitim Bakanlığı Ya- yımlar Dairesi Başkanlığı,

-Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü, -Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü tarafından incelenip onanmış, il- gililere tavsiye edilmiştir.

Dini bilgilerin ikinci baskısı 1987’de, üçüncü baskısı 1991’de Akçay Yayınevi, dördüncü baskı- sı 2013 beşinci ve altıncı baskısı ise 2017’de Ensar Neşriyat tara- fından neşredilmiştir. İkinci ese- rimiz ise “Ramazan 1989”dur.

Bu kitabımız, Yeni Meram Gaze- tesi tarafından 1989 yılı Rama- zan ayı boyunca okullara hediye edilmiştir.

Burada Peygamberimiz Efendimizin şu hadisi şerîfini arz etmek isterim: “Şüphesiz Al- lah’ın en sevdiği kullar, Allah’ın kullarına kulları da Allah’a sev- diren ve yeryüzünde insanlara nasihat için dolaşanlardır.

Ayrıca Şükrü kardeşimin te’lif ettiği:

- Ayet ve Hadislerin Işığında

“İslami Gerçekler”,

- Kuruluşundan bugüne Tür- kiye’de İmam Hatip Liseleri ve Konya İmam Hatip Lisesi,

- Tarihi sosyal ve kültürel yönleriyle Hotamış,

-Eğitimci Gözüyle Çocuk Eği- timi

-Eğitimci Gözüyle Gençliğin Eğitimi,

-Eğitimci Gözüyle Yetişkinle- rin Eğitimi,

Âlemlere rahmet Hazreti Muhammed (S.A.V) kitaplarında bu ideali görmek mümkündür.

Bana bir görüşmemizde şöy- le demişti:

“Hasan’cım, ömrümün kalan

kısmında gerçekleştirmek istedi- ğim üç arzum var.

Birincisi: Hotamış’ta inşa etmek istediğim caminin ta- mamlanması. İkincisi, seri ha- linde yazmak istediğim eğitimci gözüyle çocuk eğitimi, eğitimci gözüyle gençlerin eğitimi ve eğitimci gözüyle yetişkinlerin eğitimi eserlerimin tamamlan- ması. Üçüncüsü ise: birlikte telif ettiğimiz Dini Bilgiler kitabımızın ilanihaye basılıp okunmasıdır.

Evet, ben de derim ki:

“Şükrü kardeşim, köyün Ho- tamış’ta inşa ettiğin Câmi Şerifi tamamladın. Seri halinde neşr ettiğin kitaplarını ikmal ettin ve Dini Bilgilerin altıncı baskısı şu anda yapıldı ve inşallah kıyamete kadar okunur.”

“Şükrü’cüğüm, sen sıranın savdın” Cenabı Hakk’a vasıl ol- dun, sıra bende ve bizlerde. Di- lerim Havza-ı Kevser’de bir ve beraber oluruz. Kabrin nur, me- kanın Cennet olsun, Allah’ımız rahmet eylesin.

Sözlerimi, aşağıda arz etti- ğim dörtlüklerimle sonlandırmak isterim:

Yıllarca beraber olduk, yazdık hem gezdik.

Bir an bile “sen-ben” demedik, her an “biz”dik.

Hakkı Hakk bilip hakka ittiba ederken…

Bâtılı bâtıl bilip üzerini çizdik.

***

Ömür bir cevherdir, kadri bilin- mez

Sanki dipsiz kuyu, sana gidilmez İster az yaşa, istersen çok yaşa Eser bıraktınsa ismin silinmez.

***

Doğum esnasında ve ölüm sıra- sında,

İnsanlar bu iki nefes arasında,

Gidilmekte Ebediyet Âlemine:

Gündüzün akı gecenin karasın- da.

***

Muhterem çok hocamız Al- lah’a kavuştu, göçüp gitti.

Annemiz-babamız bizleri ku- cakladığı, öpüp gitti.

Ey toprak garipleri! Bekleyin bizlerde geliyoruz…

Hani derler ya doğrudur “çivi çiviyi söküp gitti.”

***

Ömürmüş; çocukluk, genç- lik, ihtiyarlık vakti geçti.

“Bir yıldız-iki yıldız” derken, yıldızlar aktı geçti

Müslüman arkadaşım, dün- ya renkli bir penceredir:

Doğup gelen, az veya çok, Dolunay’a baktı geçti.

***

Meslekten kopmak ayrılmak mı, mümkün değil asla!

Okumak kaderimizdir, sev- mişiz üstün hazla.

“Ya rabbi! bizleri kuranından cüda eyleme”

Senin ismin öğretiriz, kabul kıl bu niyazla.

FATMA KAPLAN APAN (ÖĞRENCİSİ)

Üzerimizde emeği çok olan güzel insan, Meslek Dersleri Öğ- retmeni Şükrü Özüdoğru.

Allah rahmet eylesin 1979 yılında girdiğim Konya İmam Hatip Lisesi’nden 1986 yılında mezun oldum. Eski hatıraları karıştırırken lise son sınıfta sınıf öğretmenimiz rahmetli Şükrü Özüdoğru’nun yazdığı öğüt ni- teliğindeki tavsiyelerini buldum.

Ne kadar güzel hocalarımız var- mış bizim derken gözlerim ya- şardı. İstedim ki bu nasihatleri paylaşayım. Sizler de okuyun.

Sevgili öğrencilerim 1985- 1986 öğretim yılı boyunca hadis dersleri ve rehberlik saatlerinde beraber olduk faydalı olabildimse kendimi mutlu sayarım. Bilirsiniz

Marifet iltifata tabidir, Müşterisiz metâ zayidir Tahsiliniz gereği sizden daha olgun davranış bekledim çünkü sizler yedi yıl dini tahsil gören nesiller kervanının öncülerisiniz.

Biliniz ki “ulvi gayeler süflî işlerle başarılamaz.”

Biliyorum kusursuz insan yoktur. Kendini kusursuz kabul etmek en büyük kusurdur ancak;

“Düşüne düşüne görmeli işi Sonunda pişman olmamalı kişi”

Benim nazarımda sizin de- ğeriniz büyüktür. Çünkü kadın anadır, kadın namustur, ayrıca insanları yükselten iki nitelik vardır: Erkeğin mert, kadının na- muslu olması.

Kızım öyle bir zamanda yaşı- yorsunuz ki herkesten size zarar gelebilir. Çok tedbirli ve temkinli olmalısınız. Kadınlık duygusuna karşı haysiyetli ve meşru yolları

aramalısınız. Bir insanın şerefi ve itibarı iffet duygusu karşısındaki tutumu ile ölçülür. İffet ve kişiler ise her yerde hürmete layıktır.

Unutmayın ki bir genç kızın giyi- nişi, yürüyüşü ve hareket tarzları onun ahlak ve karakterinin ölçü- südür.

Toplum o kadar değişti ki zamanımızda faziletli ve erdemli kişileri bulmak adeta hayal ol- muştur, her geçen gün insanlar biraz daha bozulmaktadır.

Ebu-Derdâ Hazretleri:

Bir toplumda insanların ah- lakının gitgide bozulduğunu söy- leyen kişiye “Haklısınız insanlar eskiden dikeni olmayan güle benzerlerdi, şimdi ise gülü olma- yan dikeni andırıyorlar” diyerek bu gerçeği dile getirmişlerdir.

Bazı kişiler toplum için ya- şarlar, onlardan büyük fedakar- lık beklenir işte bunlardan biri de sizlersiniz. Vazifeniz de gurur değil sürûr duymalısınız. Mesle- ğinizi muhabbetini yüklenmeli- siniz ki zahmetini çekmeyesiniz.

Bu müesseseler bizim. Bura- lara hizmetten alınan zevki keli- melerle ifade mümkün değildir.

Bu zevki ancak tadan bilir. Ha- yatta gönlünüz zengin, kalbiniz temiz olsun. Gerçekte insan kalbi ile hakka, kalıbı ile halka dönük olmalı. Yunus Emre’nin dediği gibi:

Dervişlik baştadır, tacda değil Kızdırmak oddadır, saçta değil Ararsan Mevlâyı kalpte ara Kudüs’te Mekke’de hacda değil

Geçen yedi yılı hatırlayın.

Bir de bugünü. Bugünleri ümit- le beklediniz haklısınız çünkü gençler ümitle, yaşlılar hatıra ile yaşarlar. Her âtî mâzinin hatıra- sına sahiptir. Artık hayat takvi- minizden yedi yıllık yaprak da bir hatıra olarak tarihe gömülmüş- tür. Günlerin bu kadar çabuk geçeceğini belki sizler de tahmin etmemişsinizdir. Evet hayat bir rüzgar gibi gelip geçer ne mutlu iz bırakanlara. Sonuçta manzum ifadelerle

1.Tenkitlerim:

Sorumsuzca yaşamak ger- çekten sana züldür

Çalış öğren yaşa rehberleri- nin yüzünü güldür.

Eğer vicdanın ışık tutmazsa maneviyat

İnan ki ölümden de beterdir bu fâni hayat.

2.Takdirlerim:

Biliyorsun binlerce geleceğin ilk mezunusun sen

Kıymetini bil talebelik günle- rinin müesseseni seversen

Ne mutlu sana hayat meş’a- len hep Kur’an’dan nûr aldı

Yedi yılın esrarı artık hatıra olarak geride kaldı

3.Tavsiyelerim:

Sinsi düşmanların çok, fikrin- le onları ezmelisin,

Yıllarca unutulduğun yeter artık uyanık gezmelisin.

4. Temennilerim:

Sen rehber olmalısın doğa- cak nesle yarın

İnanıyorum bu günler adeta çok yakın

Şudur sizlere söyleyecek son sözüm:

İffet ve imanınızla yaşayın kalmasın arkada gözüm.

Hepinize hakkımı helal edi- yor günlerinizin gönlünüzce geç- mesini diliyorum.

30/05/1986 Şükrü Özüdoğru Konya İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni

DEVAM EDECEK

(3)

Geçen hafta Çumra’da yaşanan olay dikkate alınmalı, bu ve benzeri olaylar ar- tarak devam etmemesi için koruma ted- birleri alınmalıdır. Önce Çumra’da ne ol- muş basında yer alan bir habere bakalım.

“Çumra’da hareketli gece! Halk sokağa çıktı

Konya’nın Çumra ilçesinde iddialara göre sabah saatlerinde bir hırsızlık olayı oldu. Köy halkı hırsızlık şüphelilerini jan- darmaya şikâyet edince bir anda olay farklı bir boyut kazandı.

İddialara göre; köy halkının jandar- maya şikâyet edeceğini duyan hırsızlık şüphelilerinden kadın olanı, ‘Eğer şikâyet ederseniz bana taciz ettiniz şeklinde be- yanda bulunurum’ dedi. Köy halkı buna rağmen jandarmaya şikâyette bulundu.

Jandarmanın olay yerine gelmesinin ar- dından ‘taciz edildim’ iddiasında bulunan hırsızlık şüphelisinin ifadesini baz alan gü- venlik güçleri, köy bir kişiyi göz altına aldı.

Yaşananlara tepki gösteren ve hırsız- lık şüphelisinin iftira attığını savunan köy halkı, Çumra İlçe Jandarma Binası’nın önünde toplanarak gözaltına alının köy- lünün serbest bırakılmasını istiyor. Gece itibariyle kalabalıklaşan ilçe merkezinde hareketli saatler yaşanıyor” denilmek-

tedir. Eğer Çumra’daki olayda olduğu gibi ortada hiçbir şey yokken, beni taciz etti demesi, yaka paça derdest edilmem için yeterli” diyerek kadının beyanını esas alan bu yaklaşımın çiftçilerin üretimden kaçışını kamçılayacağı bilinmelidir. Kadı- nın beyanını esas alan düzenlemenin kör, topal ya da aksak yanlarına en güzel ör- neklerinden birini yine bu olayla bir kadın (hısız!) vermiş oldu.

Basında yer alan haberlere göre;

“Çumra’da hırsızlık zanlısı olarak yakala- nan kadın, kendisini yakalayan vatandaş- ları tehdit ediyor. Hem de neyle?

“Bakın etrafımdan çekilin, bırakın beni gideyim. Jandarmayı, polisi arar, şikâyet ederseniz beni taciz ettiler diye beyanda bulunurum” cümleleriyle.

“Sığınağı ne?

Kadının beyanı esastır!”

Tabi bu cümlelerle tehditler savuran hırsızlık zanlısı kadın serbest bırakılırken, mahalleden bir kişi gözaltına alınmış.

Köylüde bu durumu kabullenmediğin- den Çumra’da ortak protesto göste- risinde bulunmuşlardır. Bu ve benzer

birkaç hadise daha yaşanır ise üreticinin beyanı değil, hırsızın beyanı esas alınmış olacağından çiftçi tarlasına gitmekten korkar hale ge- lecektir.

Doğru ne ise adaletin ortaya koyacağından şüp- hemiz yok. Tutuklanan kişi sonra bırakılmıştır. Bu ve benzeri olaylar zaman za- man basında yer almakta

emniyet güçlerinde de bugüne kadar çiftçinin tarlasından yapılmış olan hırsız- lıkla ilgili birçok şikâyet dilekçesi ve tuta- nakları bulunmaktadır.

Artık şehirde aynı yerde kalanlar bile erkek bir vatandaşın asansörde katları çıkarken bayan komşusundan, öğret- menin bir kız çocuğundan yalnız görüş- mekten çekinir hale geldiği bir ortamda tarlada bu olayın yaşanması işi daha da vahim hale getirmektedir.

Çumra’da yaşanan olay iyi irde- lenmeli bu bir basit hırsızlık olayı olarak geçiştirilmemeli, bu işin üreticiyi saracağı

korku ve sosyal boyutu da ele alınmalıdır.

Günümüzde herkes taciz şikayetinden korkar hale gelmiş ve birçok insanda bu sebepten mağdur edilmiş ve edil- mektedir. Sokakta veya umuma ait yerlerde gayri nizami davranışlara bir şey denilmezken taciz edildim denildiği an bil ki hayatın kararmaktadır. Bunların her ikisi de doğru değil ve olmamalı.

İşe tarım ve üretmek açısından bak- tığımızda ilerde aç kalabileceğimiz görül- melidir. Üretici bazı zaman tarlasındaki ürününün çalındığını, su motorunun çalındığını, kuyusundaki elektrik pano- sunun, direkteki trafosunun ve tarladaki ürününün çalındığını hep şikâyet etmek- tedir. Maalesef böyle hadiseler üreticileri üretimden soğutmaktadır. Bu hırsızlık iş- lerinde bir de bilerek kadının kullanılması işin boyutunu farklılaştırmaktadır.

Üretici zaten sıkıntı içerisinde boca-

lamakta, geleceğini zor görmekte, genç nüfus tarımsal üretimden kaçmakta olduğu günümüzde böyle hadiselere karşı tedbir alınmaz ve ürününü veya ekipmanını çaldırır, üstüne üstlük başına böyle bir durum gelirse o zaman üreticiyi tarlasında ve köyünde tutamayız.

Tarlasını, ürününü ve ekipmanını üretici kendisi koruyamaz. Biz tarlada çalıştığımız 1970’li yıllarda hiçbir ekipma- nımızı eve getirmez tarlada bırakır ertesi sabah gider her birini bıraktığımız yerden alır tekrar işimizi yapardık. Günümüzde ekipmanları getirme imkânınız da yok, elektrik trafosunu, sulama sistemlerini ve birçok ekipmanımızı tarlada kullanıldığı sürece tutmak zorunda ve bazılarını hiç taşıma şansıda yoktur.

O halde gerekli tedbirler alınmalı çiftçinin gözü arkada olmamalı, üretim güvencesi emniyet güçlerince veya özel güvenlik güçlerince sağlanmalıdır.

Ülkemizde Orman Muhafaza Me- muru var, tarihi yapılarda koruma güven- lik elemanları, fabrika, iş yerleri ve sanayi sitelerinde özel güvenlik görevlileri, alarm

ve kamera sistemleri bulundurulmakta ve aktif kullanılmaktadır. Tarım arazilerin- de neden olmasın.

Tarım arazilerinin güvenliği de Devlet ve ilgili kurumlarca sağlanmalıdır. Gü- nümüzde çiftçilerin çoğu gündüz saat- lerinde çalışmaktadırlar, geceleri çalışan sayısı oldukça azalmıştır. İşi olanlar belirli saatler dışında hüviyetleri veya özel izin belgeleri ile tarım alanları içerisine girebil- me ve koruma tedbirleri alınmalıdır. Aksi halde gelecekte çiftçi nasıl olsa çalınacak diye ekip dikmekten yani üretmekten vaz geçebilir. Böyle olaylarda bir de kadının kullanıldığını ve benzer suçlamalarla kar- şılaşılması üreticiyi daha çabuk üretim- den vazgeçirebilir.

Arazi büyüklüğü, yol, ulaşım ve hır- sızlık riskine göre uygun görülen alanlar da “Devlet Arazi Koruma Memuru Kadrosu” ihdas etmelidir. Bu kadrolar emniyete veya tarım teşkilatına veya yerelde kurulu bulunan Çiftçi Malları Koruma Başkanlıklarına görevli des- teği verilerek en kısa zamanda arazilerin korunması aktif hale getirilerek bu prob- leme acil çözüm bulunmalıdır.

Sağlıklı ve Bol Üretim Dileklerimle Hoşça Kalınız.

ÇİFTÇİNİN ÜRETİMDEN KAÇMAMASI İÇİN TEDBİR ALINMALI

mevlut.mulayim@gidatarim.edu.tr

PROF. DR. MEVLÜT MÜLAYİM

Konya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Kapsül Teknoloji Platformu Zindankale Yerleşkesi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından açıldı. Varank ‘

“Kapsül Teknoloji Platformu Türkiye’ye örnek olacak. 24 saat açık kalacak gençlerin gelip hayatlarını geçirdiği bir yaşam merkez olacak. Konya’nın bu işi başarması önemli ”dedi

Kapsül Teknoloji Platformu açıldı

Konya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Milli Teknoloji Ham- lesi’ne katkı sunmak ve Konya’yı bir teknoloji üssü haline getirmek amacıyla kurulan Kapsül Teknoloji Platformu Zindankale Yerleşkesi’nin açılışı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımıyla yapıl- dı. Böyle inovatif bir girişim için Kon- ya Büyükşehir Belediyesi’ne teşek- kür eden Bakan Varank, “Konya’nın bu işi başarması, bu kadar paydaşı bir araya getirmesi önemli. Burası 24 saat açık kalacak ve gençlerin gelip hayatlarını geçirdiği bir yaşam alanı olacak. Konya bunu başarır. Bu platform Türkiye’ye de örnek ola- cak.” dedi. Açılışta konuşan Bakan Varank, Kapsül Teknoloji Platformu modelinin inovatif bir model oldu- ğuna dikkat çekti. Platformda Konya Büyükşehir öncülüğünde üniversi- telerle birlikte teknoloji firmalarının gençlere dönük üç ana işi gerçek- leştireceğini kaydeden Bakan Va-

rank, “Birincisi, dünyanın en büyük teknoloji yarışması TEKNOFEST’i düzenliyoruz. Bu çerçevede gençle- rimiz buraya gelerek TEKNOFEST yarışmalarına, bilim yarışmalarına gönüllerinin el verdiği ölçüde ha- zırlanabilecek. Maddi kısımların tamamını Büyükşehir Belediyemiz ve ilgili kuruluşlar halledecek. Bu manada TEKNOFEST yarışmalarına ev sahipliği yapacak atölye imkanı sunacak. İkinci olarak, burada özel- likle farklı laboratuvarlar kurularak akıllı şehirler olsun, finansal tekno- lojiler olsun bu alanda çalışmak iste- yen gençlerimize, girişimcilerimize bir altyapı sağlayacak. Bu manada Konya’nın gençlerine hizmet ede- cek. Üçüncü olarak da bu kadar bilgi birikimini bir araya getirdiğinizde bu çıktıların bir maddi karşılığının olması lazım, bir katma değer oluş- turması lazım. Burada aynı zaman- da tüm bu girişimlerin ticarileşmesi için gençlerimize mentörlük desteği,

danışmanlık desteği verilecek” dedi.

“KONYA’NIN BU İŞİ BAŞARMASI ÖNEMLİ”

Bu inovatif girişim için Konya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür eden Varank, “Zaten Konya’ya ‘Be- nim Şehrim’ diyoruz. Dolayısıyla bi- zim de şehrimiz olan Konya’nın bu

işi başarması, bu kadar paydaşı bir araya getirmesi gerçekten önem- li. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu alanların tamamına yönelik fa- aliyetleri olan bir bakanlık. Size iki opsiyon öneriyorum; burayı bir tek- noparkın şehir kuluçkası yapabiliriz.

Şehir kuluçkası olduğunda çok farklı

desteklerden ve vergisel avantajlar- dan faydalanılabilir. Ya da isterseniz KOSGEB’in teknoloji merkezleri var.

Burada da eleman desteği ve faali- yetlerle ilgili destek, altyapı desteği verip yine vergisel avantajlardan faydalanabilirsiniz. Paydaşlardan bir araya gelip iki tercihten hangisini istiyorsanız bakanlık olarak biz bu platforma o desteği vereceğiz. Bura- sı 24 saat açık kalacak ve gençlerin gelip hayatlarını geçirdiği bir yaşam alanı olacak. Konya bunu başarır. Bu platform Türkiye’ye de örnek ola- cak. Kapsül Teknoloji Platformu’nun hassaten gençlerimize hayırlı uğur- lu olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı. Büyükşehir Belediye Baş- kanı Uğur İbrahim Altay da Milli Teknoloji Hamlesi’ne katkı sunmak ve Konya’yı bir teknoloji üssü hali- ne getirmek için gençlerle birlikte çalıştıklarını belirterek, verdikleri desteklerden dolayı Bakan Varank’a teşekkür etti. Daha sonra kurdelesi

kesilerek açılışı yapılan Kapsül Tek- noloji Platformu Zindankale Yer- leşkesi’nde incelemelerde bulunan Bakan Varank ve protokol üyeleri, üniversiteli gençlerle sohbet etti.

Konya Büyükşehir Belediyesi tara- fından kurulan, Türkiye’nin belediye destekli ilk teknoloji platformu olan Kapsül Teknoloji Platformu, öğren- cilerden oluşan takımlarla TEKNO- FEST başta olmak üzere ulusal ve uluslararası birçok yarışmaya katıl- maya yönelik çalışmalar yürütüyor.

Kurulduğu 2021 yılında teknoloji yarışmalarında 7 farklı alanda top- lam 40 takımı destekleyen Kapsül Teknoloji Platformu’nda 831 farklı teknolojik ürün geliştirildi. 22 takı- mın finalist olduğu TEKNOFEST’te European Rover Challenge’da plat- form çatısı altındaki takımlardan bi- risi dereceye girmeyi başardı. Kapsül Teknoloji Platformu, 2022 yılında ise mevcutta 100 yarışma takımına destek veriyor. n İHA

Beyhekim İmam Hatip Ortaoku- lu dikkat çeken bir projeye imza attı.

Bir grup eğitimci tarafından hayata geçirilen “Çiçeklerin Gücü” (Flower Power) projesi çocukların teknolojiyi ve yabancı dili etkin bir şekilde kul- lanmayı öğrenirken içlerindeki doğa sevgisini keşfetmelerini de sağlama- yı amaçlıyor. Proje kapsamında öğ- renciler, yurtdışından katılımcıların da olduğu çevrimiçi toplantılara ka- tılarak kendi fikirlerini İngilizce dile getirme şansı bulurken aynı zaman- da çiçek dikmeyi ve tohum yetiştir- meyi de öğreniyorlar.

PROJE NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Projenin ortaya çıkışla ilgili bilgi verilen açıklamada, şunlara değinil- di, “Flower Power” bir eTwinning projesi. Bilgi ve İletişim Teknolojile- ri kullanımıyla Avrupa’daki okullar arası işbirliğini teşvik eden eTwin- ning topluluğu sayesinde “Çiçeklerin Gücü” Avrupa’daki eğitimciler ve öğrenciler için de ilham kaynağı olu- yor. 2022 yılının şubat ayında hayata geçen projede Ankara’dan; Mamak

Ortaokulu (proje kurucusu), Ma- mak Yavuz Sultan Selim Ortaokulu, Tevfik İleri İmam Hatip Ortaokulu, Konya’dan; Beyhekim İmam Hatip Ortaokulu ve Romanya’dan; Bihorul Sportiv Lisesi yer alıyor. Bu okullar- dan 9 öğretmen ve 66 öğrenci de projede aktif olarak görev almakta.”

“DOĞA SEVGİSİ VE TEKNOLOJİYİ HARMANLIYORUZ”

Projenin Konya ortağı olan Bey- hekim İmam Hatip Ortaokulu’nun müdürü Muzaffer Uğur, toprak ve teknoloji arasında bir köprü olmaya çalıştıklarını ifade etti. Projeye dâ- hil olmadan önce de doğa sevgisine

önem veren bir okul olduklarını be- lirten Uğur, yeni nesillerin ne kadar teknoloji içine doğsalar da toprakla bağlarının güçlü olması gerektiğine vurgu yaptı. “Çiçeklerin Gücü” proje- sinin, öğrencilerin çağı doğru yollarla yakalaması için çok önemli bir adım olduğuna dikkat çeken Uğur sözleri- ne şöyle devam etti: “Çocukları tama- men teknolojiye teslim etmek de uzak tutup yasaklamak da yanlış. Bu hem ebeveynler ve eğitimciler için hem de çocuklar için olumsuz sonuçlar doğu- racaktır. Bunun için bir orta yola ih- tiyaç var. “Flower Power” projesinin en önemli özelliği bu orta yolu doğa sevgisi, teknoloji ve yabancı dili har- manlayarak yapıyor olması. Çocuk- ların hem teknolojiye hâkim olmaları hem de fikirlerini rahatça ifade ede- bilmeleri anlamında evrensel bir dile ihtiyaçları var. Bu noktada okulumuz İngilizce öğretmenleri Ayten Toy- demir, Aliye Elmalı ve Salim Yükse- kol’un emekleri çok fazla. Bu projenin bir parçası olmak gurur verici. Katı- lımcı bütün öğrenci ve öğretmenlere teşekkür ederim.” n HABER MERKEZİ

Çiçeklerin Gücü projesiyle öğreniyorlar

Hicrî: 4 Zil-ka’de 1441 - Rûmî: 12 Haziran 1436

25 NİSAN 2022

Hicrî: 4 Zil-ka’de 1441 - Rûmî: 12 Haziran 1436

KONYA NAMAZ VAKİTLERİ

İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI 04:25 05:55 12:53 16:38 19:41 21:05

DURUMU HAVA

Gece Gündüz Konya 12°C 29°C Karaman 10°C 27°C Aksaray 12°C 29°C

Ankara 11°C 28°C Hicrî: 24 Ramazan 1443 - Rûmî: 12 Nisan 1438

(4)

4 HABER 25 NİSAN 2022

Ülkemizde enflasyonu en fazla tetikleyen unsurun, yüksek döviz kuru olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Re- kabetçi kur (rekabetçiliğin hangi para- metrelere göre tespit edilmekte olduğu soru işareti) bağlamında yüksek kur ile ihracatı ve ihracatçıyı destekleyen bir ekonomik modelin tek başına yetersiz kalacağı diğer bir taraftan da ülkemiz ihracat kompozisyonunu için koşulları değiştiremediğiniz müddetçe yüksek kurun ihracatta sıkıntı yaratacağının altını çizmiştik

SONUCUNDA

Yüksek kur neticesinde enflas-

yon ithali ve artan maliyet enflasyonu.

Başta üreticileri ve esnafı, sonuçları iti- bariyle enflasyon tüm tüketicilere yani vatandaşlara yansımış oldu.

GIDA ENFLASYONU İSE Artık vatandaş ne yapacağını bile- mez bir durumda. Evine yiyecek olarak ne götürebilirse veya nereden daha ucuza gıda maddesi bulabilirimin tela- şında.

GIDA DENDİ Mİ?

Akla ilk gelen ise tarım sektörü TARIMDA ENFLASYON

NE DURUMDA?

Diye sorarsanız? Tarımsal girdi fi-

yatlarının seviyesi bu işin en temel parametresi. O halde Şubat 2022 Tarım- sal Girdi Fiyat Endeksini hep beraber inceleyelim.

ŞUBAT AYI REKOR AYI Tarımsal girdi fiyat endeksi şubat ayında;

• Yıllık yüzde 80,99,

• Aylık yüzde 16,69 artış kaydetti.

Sonucunda da aylık

ve yıllık bazda, endek- sin oluşturulduğu 2016 yılından bu yana yük- seklik bağlamında yeni bir rekora imza atılmış olundu.

ALT KALEMLERİ İNCELEDİĞİMİZDE

Yıllık bazda inceledi- ğimizde ise;

Tarımda kullanı- lan mal ve hizmetler-

yüzde 86,9

• Tohum ve dikim materyali – yüzde 29,04

• Enerji ve yağlar – yüzde 121,77

• Gübre ve toprak geliştiriciler- yüzde 138,11

• Tarımsal ilaçlar- yüzde 82

• Veteriner harcamaları – yüzde 23,88

• Hayvan yemi – yüzde 86,53

• Makine bakım masrafları – yüz- de 83,19

• Bina bakım masrafları – yüzde 100-47

• Diğer mal ve hizmetler – yüzde 39,95

Tüm bunlar, tarımsal bir ürünün üretilebilmesi için çıkan maliyet un- surları olarak karşımıza çıkmakta.

Tarımsal ürünlerin ayrıca nihai tüketicilere ulaşılmasının sağlanması için nakliye (yani mazot enflasyonun ise cabası)

SONUÇ:

Ülkemizde tarımsal üretimle uğ- raşmak (çiftçilik) maalesef ki eskisi kadar kolay değil.

Tüm bunların ötesinde tüketici olup, gıda ürünlerini tüketmek belki de üretimden daha da zor.

ENFLASYON VE TARIM

Hafta sonunda Konya Tabip Odası’nda genel kurul heyecanı ya- şandı. Gerçekleştiren genel kurulda Meslekte Birlik Grubu listesinin tek liste olarak yarıştığı seçimlerde Kon- ya Tabip Odası’nın yeni başkanı Prof.

Dr. Bahadır Öztürk oldu. Düzenle- nen Genel Kurulda görev süresi bo- yunca yaptıkları hizmetler hakkında bilgi veren Konya Tabip Odası Baş- kanı Dr. Eyüp Çetin, “Göreve geldi- ğimiz günler tüm dünya ve ülkemizi etkisi altına alan Pandeminin olum- suz etkileri halkımız ve mesleğimiz üzerinde çok ciddi bir şekilde his- sedilen günlerdi. Konya Tabip oda- sı olarak hem meslektaşlarımızın moral düzeylerini yüksek tutacak, hem de vatandaşlarımızı doğru bil- gilendirmek ve ilgili kamu kurum- larını tedbirler noktasında doğru yönlendirmek adına basın üzerin- den toplantılar ve bilgilendirmeye dönük demeçlerimiz ile gündemde olmayı tercih ettik. Pandemiden dolayı her türlü sosyal aktivitenin

sınırlandırıldığı günlerde hekimleri- mizin 30.40.50. yıl plaketleri bizzat makamlarına giderek kendilerine takdim ederek 120 civarında mes- lektaşımız onore edilmiştir. Odamız Pandemı yükünden kurtulur kurtul- maz torba kanundan sendikaların baskısı ile geri çekilen hekimlerin maaş düzenlemesi yeniden düzen- leme yapılması için TBMM Sağlık Komisyon başkanı Prof. Dr. Recep Akdağ Yönetim Kurulumuz ile zi-

yaret edilmiştir. Sorunlarımız ken- dilerine yazılı olarak iletilmiştir. Bu ziyaret sonrasında sizlere ulaştırdığı- mız tüm disiplinlere ait ‘’Hekimlerin sorunları ve çözüm önerileri’’ başlıklı meslektaşlarımız ve mesleğimize ait sorunlar bu kitapçıkta toplanarak üyelerimiz ve kamuoyunu bilgilen- direrek çalışmaları başlatılmıştır.

Odamızı ziyaret eden siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütle- rine hekimlerin problemleri ve sağ- lık sistemi ile ilgili bilgiler verilmiş, aynı zamanda yönetim kurulu üye- lerimiz ile diğer kurum ve kuruluş ziyaretleri ile en üst düzeyde siz he- kim arkadaşlarımız temsil edilmeye çalışılmıştır” ifadelerini kullandı.

Konya Tabip Odası’nın yeni baş- kanı Prof. Dr. Bahadır Öztürk Yeni dönemde de hekimlerin sorunları ve problemleri ile çalışma şartlarını iyileştirme konusunda çalışacakla- rını söyledi. Öztürk, “Odamız çatısı altında birlik ve beraberliği önem- siyoruz. Yeni dönemde de meslek-

taşlarımız bir araya getirerek güzel çalışmalara imza atacağız. Konya’da odamıza üye olmayan hekim arka- daşlarımızı da odamıza üye olmaya davet ediyorum” dedi. Konya Tabip Odası’nın Yeni Yönetim Kurulu Prof.

Dr. Bahadır Öztürk başkanlığında şu isimlerden oluştu; Uzman Dr. Ay- han Onur, Op. Dr. Cemil Er, Prof.

Dr. İbrahim Erayman, Prof. Dr. İnci Kara, Dr. Mehmet Doğrul, Dr. Meh- met Duran. Denetleme Kurulu Prof.

Dr. Hüsamettin Vatansev, Dr. Meh- met Sabri Doğan, Dr. Öğretim Üyesi Saniye Göknil Çalık. Onur Kurulu Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, Op. Dr. Ersin Bulun, Dr. Eyüp Çetin, Doç. Dr. Hasan Küçükkendirci, Prof.

Dr. Orhan Demir. Merkez Konsey Delegeleri, Prof. Dr. Ahmet Öztürk, Op. Dr. Esat Mehmet Arslan, Prof.

Dr. Mehmet Arazi, Dr. Mehmet Bü- lünç, Dr. Mehmet Sadrettin Özer- dem, Uzman Dr. Sait Selçuk Atıcı, Op. Dr. Zinnur Erden.

n MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Tabip Odası'nda yeni dönem

MHP Meram’da 23 Nisan coşkusu

Meram Ziraat Odası’ndan geleneksel iftar

MHP Meram İlçe Başkanlı- ğı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı unutmadı.

İlçe Başkanlığı Hizmet binasında düzenlenen programla çocukları ağırlayan MHP Meram İlçe Baş- kanlığı, çocuklara unutulmaz bir gün yaşattı.

Düzenlenen programda ço- cuklara 23 Nisan Ulusal Egemen- lik ve Çocuk Bayramı’nın anlam ve önemine dair kısa bilgiler akta- rılırken, 23 Nisan’a dair çizgi film de çocukların beğenisine sunuldu.

Ardından çocuklara bir sürpriz ya- pan MHP Meram, çocuklara gele- neksel oyunumuz olan Hacıvat ve Karagöz atışmasını izletti. Progra- mın sonunda ise çocuklar arasında resim yarışması yapılırken, tüm çocuklara günün anısına çeşitli hediyeler verildi. Gerçekleştirilen etkinlik çocuklardan ve ailelerden tam not aldı. Konuya ilişkin açık- lamalarda bulunan MHP Meram İlçe Başkanı Mahmut Yaman, mil- li ve manevi günlerin Türk milleti adına önemli olduğunu söyledi.

Bu günlerden birinin de 23 Ni- san Ulusal Egemenlik ve Çocuk

Bayramı olduğu belirten Başkan Yaman, şöyle devam etti, “Ana- dolu’yu yurt edinen Türk milleti, bugünlere elbette kolay gelmedi.

Yıllar önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde yakılan kurtuluş meşalesi, bugünümüzü ve yarın- larımızı aydınlatıyor. Bu kurtuluş meşalesi, 23 Nisan 1920’de açılan Gazi Meclisimizle taçlandırılmış ve bugün Gazi Mustafa Kemal tarafından çocuklara armağan edilmiştir. Çünkü çocuklar gele- ceğimizdir. Yeni Türkiye’yi, yeni dünyayı şekillendirecek olan hiç kuşkusuz çocuklardır. Bu anlam- da, gelecek nesillerimizin ihya ve inşası büyük önem taşımaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, üstlendiğimiz misyon gere- ği, çocuklarımıza ve gençlerimize büyük önem veriyoruz. Bu vesi- leyle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocukları- mızı partimizde ağırlamaktan bü- yük sevinç ve onur duyduk. Bu tür programlarımıza ara vermeden devam edeceğiz.”

n HABER MERKEZİ

Merkez Meram Ziraat Odası tarafından Atiker Deluxe Toplantı ve Düğün Merkezi’nde geleneksel iftar programı düzenlendi. Dü- zenlenen iftar programına Konya İl Tarım ve Orman Müdürü Ali Ergin, Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürü Cihan Uzun, MHP Konya İl Başkanı Remzi Karaarslan, Me- ram Muhtarlar Derneği Başkanı Ahmet Taşdemir, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Meram Eski Ziraat Odası Başkanı Mustafa Hepokur ile Zi- raat Odası Başkanları ile çok sayı- da çiftçi katıldı. Düzenlenen iftar

programında konuşan Meram Zi- raat Odası Başkanı Murat Yağız,

“Biz üretmeye mecburuz, üretim sevdalısıyız ve üretmeye devam edeceğiz “dedi. Yağız, “Türki- ye’de üretimin daha çok ön plana çıktığı, gelişen dünyanın en büyük silahlarının daha önemli olduğu gıda sektöründe siz üreticilere ihtiyacımız var. Biz Türkiye'deki bütün zorluklara rağmen üretme- ye mecburuz. Üretim sevdalısıyız.

Çiftçilerimizin, hükümetimizin, bakanlığımızın desteğiyle her za- man üretmeye devam edeceğiz”

ifadelerini kullandı.

n EMİNE ÖZDEMİR

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; 2021 yıl sonu itibarıyla, Konya nüfusu 2 milyon 277 bin 17 kişi iken bunun 638 bin 59’unu çocuklar oluşturdu

Konya’nın yüzde 28.0’i çocuk

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sis- temi (ADNKS) sonuçlarına göre;

2021 yıl sonu itibarıyla, Türkiye nüfusu 84 milyon 680 bin 273 kişi iken bunun 22 milyon 738 bin 300'ünü çocuklar oluşturdu. Bu ve- rilere göre Konya’da 2021 yılında çocuk nüfusun 2.277.017 içindeki yeri yüzde 28.0 oldu. Konya’da ço- cuk sayısının 638 bin 59 olduğu be- lirlendi. Çocuk nüfusun %51,3'ünü erkek çocuklar, %48,7'sini kız ço- cuklar oluşturdu ADNKS sonuçla- rına göre; illerin toplam nüfusları içindeki çocuk nüfus oranları ince- lendiğinde, 2021 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il,

%45,2 ile Şanlıurfa oldu. Şanlıurfa ilini %42,3 ile Şırnak ve %40,1 ile Ağrı izledi. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu il, %17,3 ile Tunceli oldu. Tunceli ilini %17,8 ile Edirne ve %18,4 ile Kırklareli izledi. 2021 yılında doğan bebeklere konulan en popüler erkek bebek isimleri, Yu-

suf, Alparslan ve Miraç; en popüler kız bebek isimleri ise Zeynep, Elif ve Asel oldu. Doğan erkek bebekle-

rin 7 bin 88'ine Yusuf, 6 bin 218'ine Alparslan, 5 bin 698'ine Miraç, kız bebeklerin 10 bin 63'üne Zeynep,

6 bin 448'ine Elif, 6 bin 432'ine ise Asel ismi verildi.

n HABER MERKEZİ

bilgi@mutluyilmaz.com

MUTLU YILMAZ

(5)

İsmail Detseli Sahurda davulcu Mehmet emmi

Maniler söyler güzel sesli veli Onlara bahşiş verip taltif etmeli Sevinci bol Rahmet ayı Ramazan

Kur’an’dan Mesaj

“Size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğra- manız ona ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere çok şefkatli, çok

merhametlidir.” (Tevbe Suresi 9/128).

Hadis

Ebû Hüreyre (r.a.)’den nakledildiğine göre Rasûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Oruç kalkandır.”

(Müslim, Sıyâm, 162.)

Günün Duası

“Allah’ım! Beni hidâyete erdir ve her işini doğru yapan dürüst kullarından eyle!

MÜLK ALLAH'A AİTTİR

ORUÇ BOZMANIN KEFARETİ

Hakikatte mülk, mutlak olarak Allah’a aittir. İnsanların malikiyeti ise, devre mülk gibidir. Dünya malı, Allah’ın kuluna verdiği bir emanettir.

Fertlerin onu istediği gibi kullanması, asla tasvip edilemez. O, mülkün hakiki sahibinin emrettiği istikamette kullanılmalıdır. Bu durumda, infak eden kişi, aslında kendi malını değil, Allah’ın ihsan ettiği malı yine Allah’ın bir kuluna vermiş olmaktadır. Bu seb- eple Allah Teala, zekatı, imkanı olan kişilerin muhtaç olanlara vermesi gereken bir hak olarak tayin etmiştir.

Ayeti kerimede şöyle buyrulur:

“Onların mallarında sailin (mu- htacın) ve mahrumun (iffeti dolayısıy- la isteyemeyenin) malum bir hakkı vardır.” (el Mearic, 24-25; ez-Zariyat, 19) Bunun için ilahi ahlaka ve lutfa nail olmak isteyen her kul, istifade et- tiği dünya nimetlerinden muhtaçları ve muzdaripleri de istifade ettirmek mecburiyetindedir. Zira asıl gaye, elinden ve dilinden insanların istifade ettiği bir mümin haline gelip Allah’ın rızasına nail olabilmektir.

Cemiyetin mağdur insanlarını sevindiren zekat, aslında, alandan ziyade verene fayda sağlar. Hakikat- en “temizlik”, “safiyet” ve “bereket”

manalarını ifade eden “zekat” ke- limesi, insanın bazı kalbi hastalık ve kötülüklerden arınması, malın temizlenip artması gibi son derece mühim faydaları haizdir. Öyle ki gönlün arınması, ruhun safiyet ka- zanması ve nefsin tezkiyesindeki bu temizlik keyfiyeti, enbiyanın gönder- iliş hikmetlerinden de biridir.

Zekat, fıtratı icabı mala düşkün olan insanın mal hırsını azaltmak suretiyle onun hakiki muhabbet ve bağlanmaya layık olan Cenabı Hakk’a yönelmesini de temin eder.

Kişinin, Allah muhabbetini gölgeley-

en her şeyi içinden atarak tevhidi yaşamasına, cimrilikten kurtulup Allah’ın verdiği malın şükrünü eda edebilmesine yardımcı olur. Şükür de, nimeti artırır. Allah Teala şöyle buyurur:

“Eğer şükrederseniz, size olan nimetlerimi artırırım.” (İbrahim, 7)

“Allah yolunda mallarını harcayan- ların misali, yedi başak bitiren bir tane gibidir ki, her başakta yüz tane vardır. Allah dilediğine kat kat fa- zlasını verir. Allah’ın lutfu geniştir, O her şeyi bilir.” (el-Bakara, 261)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sadaka ve in- fakın geniş ve şümullü olan manevi bereketini anlatarak şöyle buyur- muşlardır: “Allah azze ve celle bir lokma ekmek, bir avuç hurma ve yoksulun faydalanacağı buna ben- zer bir şey vesilesiyle üç kişiyi Cen- net’ine koyar: 1) Evin sahibi ve onun (sadakanın) verilmesini emreden kişi, 2) Verilecek şeyi hazırlayan evin hanımı, 3) Sadakayı yoksulun eline veren hizmetçi.” Bunları ifade ettikten sonra Rasulullah sallalla- hu aleyhi ve sellem sözlerini şöyle

tamamlamışlardır: “Hiçbirimizi unut- mayan Allah Teala’ya hamd olsun!”

(Heysemi, III, 112)

Diğer taraftan sadaka, dünyevi ve uhrevi pek çok sıkıntıyı defeder. Bun- ların bir kısmını Allah Rasulü sallalla- hu aleyhi ve sellem şöyle haber ver- irler: “Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günahın azabını söndürür.”

(Tirmizi, İman, 8/2616. Ayrıca bkz.

İbn-i Mace, Fiten, 12) “Sadaka, Rabb’in öfkesini söndürür ve kişiyi kötü ölümden uzaklaştırır.” (Tirmizi, Zekat, 28/664) “Müslümanın verdiği sadaka, ömrünü uzatır (bereketle- ndirir), kötü ölümü önler ve Allah Teala onunla kibri, fakirliği ve övün- meyi giderir.” (Heysemî, III, 110)

“Sadaka vermekte acele edin! Çünkü bela, sadakanın önüne geçemez.”

(Heysemi, III, 110) “İnsanlar arasın- da hüküm verilinceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır.”

Bu son hadisi bize nakleden ravil- erden biri olan Ebul Hayr Hazretleri, her gün mutlaka bir sadaka vermeye gayret ederdi. Verdiği şey bir kek, bir soğan ve benzeri şeyler olsa bile…

(Ahmed, IV, 147-8; Heysemî, III, 110)

Peygamber Efendimizin haber verdiğine göre bir grup insan Hazreti İsa aleyhisselamın yanına uğramıştı.

Onlar ayrıldıktan sonra İsa aleyhisse- lam yanındakilere: “Bunlardan biri, Allah dilerse bugün ölecek!” buyurdu.

Akşam olunca, o insanlar sırtların- da odun demetleriyle tekrar Hazreti İsa’nın yanına geldiler. İsa aleyhisse- lam: “Odunları yere bırakın!” buyur- du. Sonra o gün öleceğini söylediği kişiye: “Odun demetini çöz!” buyur- du. O zat demeti çözdüğünde, içinden siyah bir yılan çıktı. Hazreti İsa aley- hisselam: “Bugün hangi salih ameli işledin?” diye sordu. O kişi: “Bugün herhangi bir salih amel işlemedim!”

dedi. İsa aleyhisselam: “İyi düşün, ne yapmıştın?” buyurdu. Bu sefer o zat: “Bir amel işlemedim, fakat elim- de bir ekmek parçası vardı.

O esnada yanıma bir yoksul gelip bir şeyler istedi. Ben de ekmeğin bir kısmını ona verdim.” dedi. Bu cevap üzerine Hazreti İsa aleyhisselam:

“İşte bu sayede (bela) senden uzak- laştırılmış!” buyurdu. (Heysemî, III, 109-110; Ahmed, Zühd, I, 96) Mev- lana Hazretleri, malı Allah yolunda harcamanın bereketini ne güzel izah eder: “Mal, sadaka vermekle hiç eksilmez. Bilakis hayırlarda bulun- mak, malı kaybolmaktan, zayi ol- maktan korur! Verdiğin zekat, kesene bekçilik yapar, onu korur. Kıldığın namaz da sana çobanlık eder, seni kötülüklerden ve kurtlardan kurtarır.

Ekin ekenin ambarı boşalır, lakin ha- sat vakti gelince, saçtığı tohumlara karşılık kaç mislini geri alır! Boşalt- tığı bir ambara mukabil, kaç ambar dolusunu iade alır!.. Fakat buğday, yerinde kullanılmaz da ambarda sak- lanırsa, bitlere, küçük kurtlara, farel- ere yem olur. Bunlar onu tamamıyla mahvederler.”

Fıkıh literatüründe kefaret-i savm terimiyle ifade edilen bu ke- faret türü, “Ramazan orucunu eda ederken, herhangi bir mazereti bulunmaksızın, oruçlu olduğunu bilerek orucunu kasten bozan kim- seye gereken kefaret”tir. Oruç iba- deti İslâm’ın beş temel şartından biri olup bu ibadeti yerine get- irmekte zorlanan kimselere, oruç konusunda anlatıldığı üzere, bir dizi kolaylık ve ruhsat getirilm- iştir. Ayrıca kasten oruç tutmayan, başladığı orucu iradesi dışında veya haklı görülebilir bir sebeple bozan kimsenin de bu orucunu kaza etmesi imkânı vardır. Bu ruhsat ve imkanlardan sonra, başladığı ramazan orucunu hiçbir makul ve haklı görülebilir sebep yokken, bilerek ve isteyerek bozan kimsenin durumu ağır bir kusur ve suç kabul edilmiş ve böyle kim- selere, bu hatalı davranışlarından dolayı Allah’tan af dileyebilmeleri için, biri yine oruç cinsinden ol- mak üzere üç tür ibadetten biri kefaret olarak öngörülmüştür.

Orucu kasten bozan kimse için öngörülen kefaretin cezai yönü ağır basar. Bu kefareti gerektiren sebep ise, ramazan orucunu eda eden kimsenin orucu kasten ve isteyerek bozmasıdır. İkrah (ağır baskı), hata, unutma gibi kasıtlı olmayan durumlar kefareti gerek- tirmez. Hanefîler de dahil faki- hlerin çoğunluğuna göre ramazan orucunun cinsi münasebetle veya yeme içme ile bozulması aynı hükme tâbi iken Şafiiler başta olmak üzere bir grup fakihe göre ramazan orucunun sadece cinsî münasebetle bozulması kefaret gerektirir. Kasten de olsa yeme içme kefareti gerektirmez. Birinci grup kasten yapılan cinsî münase- betle kasten yeme içmenin aynı ortak illete sahip bulunduğunu, ikisinin de orucun kasten bozul- ması mahiyetinde olduğunu ileri sürer. İkinci grup ise Hz. Peygam- ber’in ramazan ayında karısıyla cinsi mü nasebette bulunan sa- habi hakkında kefarete hükmet- tiği (Buhari, Savm, 31; Müslim, Sıyam, 14), hadiste yeme içme geçmediği ve yeme içmenin farklı olduğu mülahazasıyla hareket eder ve kıyas yaparak kefaret hükmünü genişletmek istemezler.

Şafiiler’in burada kıyas yoluna gitmemeleri, biraz da kolaylığı sağlama, zorluk ve sıkıntıya yol açmama düşüncesinden kaynakl- anmış olabilir.

Oruç bozmanın kefareti; eğer imkanı varsa bir köle azat et- mek, buna gücü yetmiyorsa ara vermeksizin iki ay süreyle oruç tutmak, eğer buna da gücü yetmi- yorsa altmış fakiri sabahlı akşamlı doyurmaktır. Çağımızda kölelik kalktığına göre, oruç kefaretinde ilk sırayı oruç tutma, ikinci sırayı da fakiri doyurma alır. Benzeri bir hüküm diğer kefaretlerde de söz konusudur. Köle azat etmenin kefaretlerde ilk sırayı alması, İs- lam’ın hürriyet ve insan haklarına verdiği önemin ve köle durumun- da olan insanların hürriyetlerine kavuşması için çeşitli uygun ortam ve vesileler geliştirdiğinin açık bir

delilidir.

Hanefiler de dahil fakihlerin çoğunluğuna göre kefaret ödeye- cek kimsenin yukarıda sayılan sıraya riayet etmesi, bir öncekini yapma imkânı bulunmadığında bir sonrakine geçmesi gerekir.

Malikilere göre ise mükellef bu üç şıktan birini seçebilir. Hatta bunlar arasında altmış fakiri doyurma en faziletli olanıdır. Çoğunluk ise hem oruç kefaretiyle ilgili had- iste bu sıranın benzeri kayıtlarla zikredilmesi, zıhar kefaretiyle il- gili ayetin ifade ve üslubu hem de esaret altındaki bir kimsenin hür- riyete kavuşturulmasının bunlar arasında en faziletli ibadet olduğu, nefsin oruçla terbiyesinin de ikinci derecede faziletli olduğu ve şariin bu iki ibadete öncelik vererek bu tür hikmetleri gözetmiş bulunduğu gibi noktalardan hareket etmiştir.

Oruç kefaretinin iki ay oruç tut- mak şeklinde ödenmesi halinde, orucun ara vermeksizin peş peşe tutulması gerekir. Sadece kadın- ların hayız hali bu peş peşeliği bozmaz. Onun dışında hastalık, yolculuk gibi bir mazerete binaen oruca ara verilirse, önce tutu- lanların yok sayılıp iki ay oruca yeniden başlanması gerekir.

Şafiiler loğusalık (nifas), Hanbe- liler hastalık sebebiyle oruca ara vermenin peş peşeliği bozmadığı görüşündedir. Böyle olunca ke- faret orucuna, araya ramazan ayı veya kurban bayramı girmeyecek şekilde hesaplanıp başlanmalıdır.

Kadınlar mazeret halleri biter bit- mez ara vermek- sizin oruçlarına kaldıkları yerden devam ederler ve tutulamayan bu günler hesap edilmeksizin oruç iki aya tamam- lanır. Kefaret orucunda oruca gece- den niyetlenmek, ayrıca tutacağı orucun kefaret orucu old- uğunu niyetinde belirlemek de şarttır.

Oruç kefaretindeki ilk iki al- ternatif kefaret şeklinin yerine getirilmesi mümkün olmadığın- da üçüncü şık olarak mükellefin, altmış fakiri sabahlı akşamlı doyurması gerekli olur. Doyurma yemek yedirmek şeklinde ola- bileceği gibi yemeğin bedelini kendisine vermekle de olabilir.

Ayrıca bir günde altmış fakirin doyurulmasından bir fakirin altmış gün süreyle doyurulmasına kadar çeşitli seçenekleri vardır. Ancak doyurulacak fakir, kefaret verenin bakmakla yükümlü olduğu kimse- ler arasından olmamalıdır. Doyur- mada veya yerine para ödemede ölçü, yemin kefaretiyle ilgili ayetin (el-Maide 5/89) ifadesinden de hareketle, kefaret verecek şahsın ve ailesinin günlük gıda tüketim ortalaması olmalıdır.

Farz orucun kasten bozulması ve kefaretinin ödenmesinden son- ra aynı şekilde yeni bir ihlâl old- uğunda onun için yeni bir kefaret gerekir. Ancak Hanefilere göre kefaret sebepleri, araya kefaretin eda edilmesi girmeden birden fazla olursa, hepsi için bir kefaret ödeme yeterli olur. Iskat-ı savmda yani ölenin muhtemel oruç ke- fareti borçları için tek bir kefaretin ödenmesi de bu esasa dayanır.

FATIMA BİNTİ ESED (R.ANHA)

Fırsat buldukça iyilik etmeyi, imkân oldukça yardımda bulunmayı hangimiz is¬temeyiz? Hele muhtaç olan kişi kimsesiz, mazlum ve bakıma muhtaç biriyse bazı zamanlar kendi ihtiyaçlarımızı unutur, onun istekler- ini yerine getiririz. Yemez yedirir, gi- ymez giydiririz. Yapabileceğimiz her türlü iyiliği eksik bırakmayız. Ali’nin mübarek annesi Hz. Fâtıma da böyle bir ruha sahipti. Nüfusca kalabalık bir yuvanın yükü kocası Ebû Tâlib ile kendisinin omuzundaydı. Ebû Tâlib, Kureyş’in sevilip sayılan bir şahsiyeti olmakla beraber, geçimini zor temin eden, fakir bir insandı. Babası Abdül- muttâlib ölünce sevgili yeğeni Mu- hammed (a.s.m.) kendisine emanet edilmişti.

Sekiz yaşındaki inci tanesi bu yetimin maddi himayesi amcasının üzerindeydi, fakat her şeyden önce bir anne şefkatine, sımsıcak, müşfik bir kalbe muhtaçtı. İşte, Hz. Fâtıma bu mübarek yavruya annesini aratmam- ak için olanca gayretini sarf ediyordu.

Kendi çocuklarından önce onu yedirip içiriyor, kendi öz evlatlarından önce bu kutsi emanetin elbisesini giydiri- yor, saçını tarıyordu. Dahası, onun en çok muhtaç olduğu yakın ilgiyi, anneliği ona tattırıyordu. Bu minval üzere Sevgili Peygamberimiz, kendi yuvasını kuruncaya kadar amcasının ve yengesinin himayesinde kalmıştı.

Resûlullah (a.s.m.) peygamber- likle vazifelendirildiğinde müşrikler- in akıl almaz işkencelerine maruz kalmıştı. Bu durum Hz. Fâtıma’yı çok

üzüyor, kalbini hicrana boğuyordu.

Ebû Tâlib’le birlikte onu himaye edi- yor, acılarını unutturmak için elinden gelen gayreti gösteriyordu. Bir müddet sonra da Müslüman oldu. Annesi ka- dar sevdiği birinin Müslüman olması Resûlullah’ı memnun etti, acılarını unutturdu.

Hz. Fâtıma, Medine’ye hicret ederek Allah yolunda Muhacir olma saadetini kazandı. Fakat onun saa- detine saadet katan asıl hadise hiç şüphesiz, Resûlullah’ın “benden bir parça” dediği sevgili kızı Hz. Fâtıma’ya kayınvalide olmasıydı. Bunu kendisi için büyük bir bahtiyarlık addediyor, Hz. Fâtıma’yı üzmemek için azami gayret sarf ediyordu. Evde iş bölümü yapmışlardı. Her ikisi de kendilerine düşen vazifeyi en iyi şekilde yapıyor- lar, bu arada birbirlerine de yardımcı oluyorlardı. Gelinin kaynanaya, kay- nananın da geline karşı nasıl davran- ması gerektiğinin en canlı misallerini yaşıyorlardı. Onların sevgi ve saygı içerisinde geçinmeleri hem Resûlull- ah’ı hem de Hz. Ali’yi çok sevindiriyor- du. Peygamberimiz (a.s.m.), Fâtıma bint-i Esed’e (r.anha) karşı olan vefa borcunu, yaptığı iyiliklere karşı kadir- bilirliğini her fırsatta gösteriyordu.

Devamlı ziyaretine gidiyor, gözetiyor, hâlini hatırını soruyor, çeşitli yardım- larda bulunuyordu. Her evladın anne- sine yapması gereken hizmetin daha fazlasını yapıyordu. Ona “anne” diye hitap ediyor, “anne” diyerek anıyor, yâd ediyordu.

Peygamberimizin Medine’ye

yerleşmesinin üzerinden dört sene geçmişti… Her zaman yüzünde sürur ve saadet çiçekleri açan Sevgi- li Peygamberimiz o gün mahzundu.

Hüznünün kaynağını kendisi şöyle if- ade ediyordu:

“Bugün annem vefat etti!”

Bu mübarek hanım, risalet güneşini evinde barındıran, daha son- ra da ona ilk iman edenlerin arasında bulunan, Medine’ye hicret başlayınca da Peygamber gölgesinden uzak kal- maya dayanamayıp yurdunu yuvasını terk ederek gurbete çıkan Fâtıma bint-i Esed’den (r.a.) başkası değildi.

Peygamberimiz (a.s.m.) göm- leğini çıkarıp verdi ve kefen yapılmasını istedi. Cenaze namazını da kendisi kıldırdı. Sonra Hz. Fâtıma’nın naaşı kabre kondu. Kabir genişti. Resûlullah (a.s.m.) kabre indi, bir müddet kabirde uzandı. Sonra çıktı. Gözleri yaşarmıştı.

Yaşlar kabre damlıyordu. Peygam- berimizin bu davranışı, ona duyduğu yakınlığın mücessem bir misaliydi.

Aynı zamanda bir iltifattı. Çünkü Resû- lullah’ın mübarek vücutlarının temas ettiği kabir, cennet bahçelerinden biri- si olurdu.

Sahabiler, Peygamberimizin bu alakasından dolayı sordular: “Yâ Resûlallah, biz bu hanıma göster- diğiniz samimi alakayı başkalarına gösterdiğinize şahit olmadık.”

Peygamberimiz (a.s.m.), onların merakını şöyle giderdi:

“O benim annemdi. Kendi çocuk- ları aç dururken önce benim karnımı doyururdu. Kendi çocuklarının üstleri

başları tozlu topraklı dururken önce benim saçımı başımı tarar, gül yağıyla yağlardı.

“O benim annemdi. Amcam Ebû Tâlib’den sonra bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan başka bir kadına rastlamadım. Ona cennet elbiselerin- den giydirilsin diye gömleğimi kefen olarak giydirdim. Kabir hayatı kendis- ine kolay ve rahat gelsin diye de bir müddet kabrinde uzandım.”

Hz. Fâtıma’nın üzerine toprak atıldıktan sonra Resûlullah (a.s.m.), sevgili annesi için şu duayı yaptı: “Al- lah sana merhamet etsin ve seni hayır- la mükâfatlandırsın! Anneciğim, Allah sana rahmet etsin! Annemden sonra bana annelik yaptın. Kendin aç kalır, beni doyururdun. Kendin giymez, beni giydirirdin.

En iyi nimetleri kendin yemez, bana tattırırdın. Bunu da ancak Allah rızası için ve ahiret yurdunu umarak ya-pardın. “Allah hem dirilten, hem de öldürendir. Allah’ım, annem Fâtıma binti Esed’i affet, kabrini genişlet! Ben Resûlünün ve benden önceki peyg- amberlerinin hakkı için duamı kabul buyur, ey merhametlilerin en mer- hametlisi olan Yüce Allah!”

Biraz sonra da Resûlullah (a.s.m.) tebessüm buyurdu ve orada bulunan- lara şu müjdeyi verdi: “Cebrâil (a.s.),

‘Bu kadın, cennetliklerdendir.’ diye bana haber verdi. Ayrıca Yüce Allah, meleklerinden 70 binine, bu kadının cenaze namazını kılmalarını emretti.

Melekler de onun cenaze namazını kıldılar.”

Menkıbe

Hazırlayan:

MEVLÜT EGİN

25 Nisan 2022

Hicrî: 24 Ramazan 1443 Sahur:

04:25 İftar:

19:41

Günün Manisi

Şöyle bir düşünecek olursak, Rabbimizin mülkünde yaşıyoruz. Onun nimetleri ile rızıklanıyoruz. Mali

ibadetlerde ihmalkarlık gösterenler düşünmüyorlar mı ki, acaba kimin malını kimden esirgiyorlar?

Referanslar

Benzer Belgeler

MADDE 14 VELİNİN KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU KAPSAMINDA AÇIK RIZA BEYANI Verilerimizin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde ve Çocuk Gözünden Ramazan Resim

Düzenlenen kahvaltıya Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Muğla Belediye Başkanı, CHP Muğla Büyükşehir Başkan Adayı Osman Gürün, CHP Bodrum

Toplantıya Muğla Milletvekili Nihat Öztürk, İl Başkanı Kadem Mete, Bodrum İlçe Başkanı İbrahim Macit Gündoğdu ile çok sayıda partili katıldı.... Konacık

SEÇİM ÇEVRESİ ADANA.. ADI SOYADI FATMA

İSTANBUL-2 10 FATMA BENLİ İSTANBUL-2 11 HÜSEYİN BÜRGE İSTANBUL-2 12 HAYDAR ALİ YILDIZ İSTANBUL-2 13 AHMET HAMDİ ÇAMLI İSTANBUL-2 14 MARKAR ESEYAN İSTANBUL-2 15 OKTAY

AK Parti milletvekili adayları listesi İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Antalya, Gaziantep, Siirt, Bitlis, Samsun, Diyarbakır, Malatya, Batman, Rize, Kayseri, Eskişehir'nin de

Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini hızlı toplumsal değişimlerin yaşandığı günümüz dünyasında özellikle bütün aktörlerin pozisyonlarının hızla değiştiği

Dünkü konuşmasında Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Nisan halk oylamasını gayrimeşru gördüğünü, seçilmiş meşru hükümetin, meşrutiyetini sorgulayan, Türkiye Büyük