• Sonuç bulunamadı

TURHAN ÇÖMEZ AK Parti Balıkesir Milletvekili

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TURHAN ÇÖMEZ AK Parti Balıkesir Milletvekili"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Đstanbul, 12 Mayıs 2006

BÖLGESEL TURĐZM MERKEZĐ TÜRKĐYE

*Panelist

TURHAN ÇÖMEZ AK Parti Balıkesir Milletvekili

Saygıdeğer konuklar, hanımefendiler, beyefendiler, hepiniz hoş geldiniz. Ben bugün sektörün dışında biri olarak, sektörle ilintili bir alanı sağlık turizmini konuşmak istiyorum sizlerle.

Sayın Silahtaroğlu, turizmin farklı alanlarından bahsetti ve geleceğe yönelik vizyonlarla ilgili çok değerli görüşlerini bizimle paylaştı. Ancak, ben Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda çok önemli bir fırsatından bugün sizlerle konuşmak, tartışmak istiyorum. O da sağlık turizmi.

Sağlık turizmi son zamanlarda çok değer kazanmaya, çok prim kazanmaya başladı ama Türkiye maalesef bu gelişmeyi tam olarak yakalayabilmiş ve fark edebilmiş değil. Sağlık turizmindeki en önemli değerler nedir? Zaman, kalite ve maliyet. Bugün sağlık turizmi konusunda vizyon ortaya koyan, açılım yakalayan, mesafe alan önemli ülkeler var. Bunlardan bir tanesi Hindistan, bir tanesi Tayland, bir tanesi Singapur. Şaşırtıcı olan Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Malta, Ürdün yine kendine sağlık turizmi alanında stratejik bir vizyon ortaya koymuş ve bununla ilgili önemli mesafeler kazanmış.

Đnsanlar neden sağlık turizmini tercih ederler? Özellikle, kaplıca turizmi. Bugün bizim çok yakından tanıdığımız, bildiğimiz ve Türkiye’de de en önde giden alan kaplıca turizmi. Ama bunun dışında sağlık turizmi ile ilgili başka ülkelerden hizmet satın alan çok sayıda insanın bulunduğu veya hizmet satın aldığı alanlar var. Bunlardan bir tanesi, yaşam imajını değiştirmeye yönelik beklentiler. Bildiğiniz gibi, kozmetik ameliyatları, plastik ameliyatları sigorta şirketleri karşılamıyor ve özellikle çağın gereği insanlarda son dönemlerde kozmetik ameliyatlarla ilgili çok önemli talepler ortaya çıkmaya başladı. Daha ucuz hizmet satın almaya çalışan insanlar özellikle batıdan pahalı ülkelerden daha ucuz ülkelere gitmeye başladılar.

Şaşırtıcı gelecek size ama diş tedavilerini satın almak için başka ülkelere giden çok sayıda insan var. Yine göz ameliyatları, kısırlık ameliyatları, kalp ameliyatları, ortopedik ameliyatlar, kanser tedavileri, diyabet ve astımla ilgili tedavileri satın almak için, bu hizmetleri satın almak için başka ülkelere giden çok sayıda insan var.

Sağlık turizminde iki farklı kategori var. Bunlardan bir tanesi özellikle orta doğu ve Afrika ülkelerinden gelişmiş ülkelere giderek, yüksek maliyetli sağlık hizmeti satın alan hastalar var.

Yani zengin hastalar. Bir diğer kategori ise, AB ülkelerinden gerek randevu alma sorunu,

(2)

gerekse yüksek maliyet nedeniyle daha ucuz ülkelere diğer ülkelere özellikle gelişmekte olan ülkelere giderek, sağlık hizmeti satın alan hastalar var. Özellikle, Avrupa’da yaşam süresinin uzaması ve şişmanlık yani obezite çok önemli bir sorun olmaya başladı. Yaşam süresinin uzaması ve obeziteye bağlı çok yeni ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda artacak sorunlar ve satın alınması gereken sağlık hizmetleri yeni alanlar ortaya çıkmaya başladı. Batıda sağlık hizmetlerine GSMH’lara ayrılan paralar gittikçe artmaya başladı. Amerika’da % 14, Fransa’da % 10, Đngiltere’de % 7.5 sağlık hizmetlerine GSMH’dan ayrılan para. Rakamları da yansıda görüyorsunuz, giderek artan son derece dramatik yüksek rakamlar var sağlığa harcanan paralarda. Peki, yaşlılarla ilgili ölüm nedir? 65 yaşının üzerindeki insanlarda Đngiltere’de yıllık 13 milyar dolar civarında bir sağlık harcaması var. Fransa’da yine ona yakın. Almanya’da 20 milyar dolar civarında 65 yaş üzerindeki insanların sağlık maliyetleri.

Bu rakamları özellikle vermek istiyorum. Çünkü ilerleyen yıllarda bu rakamlar daha da artacak ve bunlarla ilgili yeni arayışlar, yeni çözüm arayışları ortaya çıkacak. O yüzden bunlardan biraz bahsetmek, sonra da Türkiye’ni şanslarından, fırsatlarından bahsetmek istiyorum. Bu sorunu fark eden batılı ülkeler 10 yıllık, 20 yıllık, 30 yıllık projeksiyonlar yapmaya ve politikalar üretmeye başladılar. Çarpıcı bir tablo sizinle paylaşmak istiyorum. Bu, 2004 yılının Haziran ayında Đngiltere’den alınmış resmi bir rakamdır. Gördüğünüz gibi, bazı ameliyatlarda 1 ila 3 ay randevu bekleyen hasta sayısı 20 bin, 80 bin, 230 bin, 240 bin kişi Đngiltere gibi bir ülkede 3 ay, 4 ay, 5 ay, 6 ay ameliyat randevusu için beklemeye başlamış ve bunlar süratle artıyor. Đngiltere, hastalarının gerek ameliyatlarıyla ilgili, gerek tedavileriyle ilgili çözüm üretebilmek için özel bir çaba, özel bir politika üretme gayreti içersinde.

Ameliyat randevusu için özellikle batılı ülkelerde, gelişmiş ülkelerde insanlar randevu beklerken, bu randevuların getirdiği komplikasyonlar ve sorunlar nedeniyle Avrupa insan hakları mahkemelerine başvurmaya başladılar ve sigorta şirketlerini önemli tazminatlara mahkum etmeye başladılar.Yine çalışanların özlük hakları ile ilgili özellikle Avrupa’da alınmış olan kararlar sağlık sektöründeki alanı gittikçe daralttı ve önümüzdeki 5 yıl, 10 yıl içersinde krizlerle karşılaşma riskini ortaya koydu. 1900 yılında Đngiltere’de 22 çalışana karşılık, 1 emekli varken, hesaplara göre 2020 yılında Đngiltere’de 3 çalışana karşı 1 emekli olacak.

Enflasyon biraz bahsetmek istiyorum, sektörü biraz daha irdelemek için. Đngiltere’de normal enflasyon % 2-2.5 civarında. Fakat sağlık hizmetlerindeki enflasyon % 10. Demek ki, çok önemli bir talep var ve bununla ilgili bir arz sıkıntısı var. Yine Amerika’daki sağlık hizmetlerinde enflasyon oranının çok yüksek olduğunu görüyoruz. Amerika kendi sorunlarını çözmek için şu anda sosyal politikalarını ve sağlık politikalarını çok ciddi arayışlar içersine girdi. Beş yıl kadar önce Amerika’da aylık sigorta primi için harcanan para 350 dolarlar civarında iken, bugün neredeyse 550-600 dolarlara yaklaştı. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda bu rakam giderek artacak. Sistem çözüm arayışlarına girdi. Koruyucu sağlık hizmetlerine daha fazla önem vermeye başladılar. Sigorta şirketleri yeni politikalar üretmeye başladı.

Örneğin, alkollüyken kişi kendine zarar verdiği takdirde, bunu karşılamamaya başladı. Sigara içenlerin primlerini yükseltmeye başladı. Fakat ne olursa olsun, hangi politikalar üretilirse üretilsin batı şu anki mevcut durumla beraber önümüzdeki 5 yıl, 10 yıl içersinde sağlık sektöründe önemli açmazlarla, önemli maliyet ve hizmet problemleriyle karşı karşıya kalacak.

1998-1999 yıllarında Đngiltere yurtdışından 3.400 hemşire ithal etti. 2002-2003 yıllarında bu rakam 4 kat arttı ve önümüzdeki dönemde gerek hemşire, gerek doktor ihtiyacı bakımından çok ciddi taleplerle karşı karşıya kalacak. Bunu fark eden Filipinler yeni bir sektör üretti ve kendi ülkesinde yetiştirdiği hemşireleri ve doktorları batılı ülkelere ihraç etmeye başladı.

Fakat bunlar da çözüm değil ve önümüzdeki günlerde daha da artarak devam edecek olan hasta ve sağlık hizmeti satın alma çalışmaları başladı. AB ülkelerinin ve ABD’nin bu konuda bir politikası var. Özellikle, orta doğudan ve Afrika ülkelerinden zengin hastaları kendi

(3)

ülkelerine transfer ediyorlar, bunları çok yüksek maliyetlerle tedavi ediyorlar. Kendi ülkelerindeki orta gelir düzeyine sahip sigortalı hastaları da gelişmekte olan ülkelerin sağlık sektörlerinden hizmet satın almak üzere bu ülkelere gönderiyorlar. Rakamları karşılaştırmak için bir örnek vermek istiyorum. Miami’de bir açık kalp ameliyatı 150.000 dolarken, Hindistan’da 15.000 dolar. Amerika, özellikle orta doğudan, Afrika’dan bu hastaları ülkesine çekip bir taraftan para kazanıyor ama kendi ülkelerindeki hastaları da daha ucuza mal etmek için diğer ülkelere özellikle Hindistan’a göndermeye başladı. Bu açığı fark eden ülkelerden bir tanesi Hindistan. Biraz sağlıkla ilgili çok rakamdan bahsettim ama bunu biraz sonra turizmle ilintilendireceğim onun için sağlık alanına fazla girdiğim için kusura bakmayın lütfen. Hindistan’da 2001 yılında göz tedavisi için gelen hastalarda % 300’lük bir artış var.

Hindistan, lazerli göz cerrahisini Avrupa ülkelerine göre çok daha ucuza, 1/7 fiyatına yapıyor.

Yine önüne koyduğu hedefle Hindistan’ın 2012 yılında sadece tedavi amaçlı yurtdışından beklediği hastalardan elde edeceği gelir 2 milyar dolar civarında. Bu açığı fark eden Kostarika ve Küba kendisine yeni bir stratejik alan belirlemiş. Tüp bebek yani kısırlık tedavisi ve göz cerrahisi alanında marka olmaya karar vermiş ve çok önemli mesafeler almış. Bugün Kostarika ve Küba dünyanın pek çok yerinden özellikle göz tedavisi için ve kısırlık tedavisi için hastaları kabul ediyor. Bunlara hem sağlık hizmeti, hem de turizm hizmeti vererek çok önemli ekonomik kazanımlar elde ediyor. Yine bu ülkelerden bir tanesi Tayland ve Tayland’ın sağlık sektörünün % 25’ini bugün sağlık turizminden elde ettikleri gelir karşılıyor.

Yine Hindistan’daki bir hastanenin rakamlarını burada sizlerle paylaştım. Singapur da bu açığı fark eden ülkelerden bir tanesi. 2007 yılı içersinde kendine çok stratejik bir hedef belirlemiş ve yılda 1 milyon sağlık turisti kabul edip, bunları tedavi etmeye ve ülkesine ekonomik kazanım elde etmeyi kendisine bir stratejik hedef olarak tayin etmiş. Afrika kökenli hastaların yılda batılı ülkelere giderek, sağlık hizmeti satın alması karşılığında ödediği paranın miktarı 17 milyar dolar. Sadece Nijerya yılda 1 milyar dolar batılı ülkelere sağlık hizmeti satın almak için para harcıyor. 11 Eylül’den sonra Amerika’da sağlık hizmeti ile ilgili önemli sorunlar ortaya çıkmaya başladı ve özellikle orta doğudan Müslüman ülkelerden Amerika’ya giderek, sağlık hizmeti satın alan hastaların sayısında ciddi bir azalma yaşanmaya başladı. Bu açığı fark eden Yunanistan orta doğu ve Müslüman ülkelerin hastalarını kendi ülkelerine çekmeye başladı ve Atina bu konuda çok ciddi mesafeler aldı.

Türkiye’nin bu konuda çok ciddi fırsatları var, avantajları var. Neden bu avantajlar? Nereden kaynaklanıyor? Öncelikle, batıya dönük bir ülke ve batı ile entegre bir ülke ama % 99’u Müslüman olan bir ülke. Dolayısıyla, orta doğu ile ve Müslüman ülkelerle daha yakın diyalog kurma ve onların ihtiyaçlarına, taleplerine cevap verme şansı olan bir ülke. Burda da gördüğünüz gibi, bizim üzerimizden aslında bir taraftan zengin hastalar, bir taraftan orta ölçekli hastalar bir batıya, bir doğuya hizmet satın almak için uçuyorlar ve Türkiye bunlardan maalesef istifade edemiyor.

Türkiye şu anda sağlık turizmi ile ilgili neler yaptı? Neresinde? Türkiye’ye sağlık turizmi için gelen hasta sayısı 200 bin. Ama bu 200 bin hastanın önemli bir kısmı şu anda termal tesislerden, geriatrik hizmetler satın almak üzere geliyor. Az önce bahsettiğim, diğer alanlarda ameliyat hizmetleri satın almak için gelen hasta sayısı maalesef Türkiye’nin şu anda sahip olduğu potansiyelin, kapasitenin son derece altında. Yine Türkiye’den yurtdışına bu hizmetleri satın almak için giden çok sayıda hasta var ve bunların da şu ana kadar devlet olarak bir milletvekili olarak araştırdım ve ne yazık ki, kayıtlarını ve miktarını yakalayamadım. Yine Avrupa’da bulunan, yurtdışında yaşayan önemli sayıda vatandaşımız var. 6.5 milyon civarında Türk yurttaşı Avrupa’da, yurtdışında yaşıyor. Bunlara yönelik verilecek olan sağlık hizmetleri ile ilgili de Türkiye’nin çok önemli stratejik avantajları var.

Yeni yeni ortaya çıkan fakat daha çok primitif olan, çok cılız olan çalışmalardan bir örnek

(4)

sunmak istiyorum. Đnternetten yapılmış olan bir yayını sizin karşınıza getirmek istiyorum.

Yapılan tanıtımda köprü ameliyatları, diş ameliyatları ile ilgili rakamlar veriliyor ve bizim ülkemize geldiğiniz zaman şu kadar avantajınız olacak diye tanıtımlar yapmaya başlamış insanlar. Yine bazı hastalıklarla ilgili bazı hastaneler çok yeni çalışmalar başlatmış ama bu inanılmaz potansiyelin karşısında bu çalışmalar şüphesiz ki son derece yetersiz ve cılız çalışmalar. Burun estetiği ile ilgili bir örnek vereyim size. Đngiltere’de burun estetiği 15.000 €.

Şu anda Türkiye’de özellikle Đstanbul’da yurtdışında gelen hastalara otel hizmetleri, ameliyat hizmetleri ve diğer hizmetler dahil 7.000 € civarında bir bedelle bu hizmetler verilmeye başlanmış. Ama maalesef bu hastaların Türkiye’ye gelişini sağlayacak profesyonel bir organizasyon yok. Hekimlere gelen hastalar bir diğerine tavsiye ederek Türkiye’nin yolunu tutuyorlar. Tabii sektörün büyümesi için bunlar son derece yetersiz çalışmalar, yetersiz adımlar. Termal turizmi konusuna girmeyeceğim. Onun uzmanları var ama Türkiye termal turizmi konusunda da bu kadar önemli avantajlara, fırsatlara sahipken ne yazık ki, bunları yeterince değerlendiremiyor ve bu konuda çok makro politikaları, çok vizyoner politikaları yok ne yazık ki. Türkiye’de 1.800 adet termal kaynak var. Bunların tamamı hak ettiği gibi değerlendirilse, yatak kapasitesi, geriatrik hizmetleri, sağlık hizmetleri gerektiği gibi verilse yıllık kapasitenin 20 milyar dolarlık bir gelir temin edecek fırsat olduğu bana yetkililer tarafından verilen bir rakam.

Türkiye bu alanda çok ciddi avantajlara sahip. Batıdan doğuya ucuz sağlık hizmeti almak için gelen hastalar ve özellikle orta doğudan müslüman hastaların batıya giderek, çok yüksek parayla satın aldıkları hizmetler.

Peki, Türkiye burada ne yapmalı? Olay sadece sağlık hizmeti vermek değil. Gelen insanlara bir yandan sağlık hizmeti vermek, öte yandan hem onları ameliyat sonrası nekahat döneminde dinlendirmek, hem de onların refakatçilerini Türkiye’nin turizm potansiyellerinden yararlandırmak. Dünyada böyle bir alan doğmaya başladı ve Türkiye’nin bu konuda çok önemli fırsatları, çok önemli avantajları var. Öncelikle, ülkemiz turizm alanında da çok ucuz ama sağlık alanında özellikle Amerika ile ve AB ülkeleriyle mukayese edildiği zaman, çok önemli fiyat avantajlarına sahip. 1/10 veya 1/8 gibi fiyat avantajlarına sahip. Eğer biz sağlık alanındaki hizmet kalitemizi ve fiyat avantajımızı turizm alanındaki diğer avantajlarımızla da buluşturabilirsek, kendimizi iyi tanıtabilirsek, sağlık sektörü ile turizm sektörünü ortak bir vizyon üreterek, çalışmalarını temin edebilirsek inanıyorum ki, önümüzdeki 10 yıl, 20 yıl içerisinde bu sektör çok ciddi patlama yapacaktır. Çünkü bu konuda çok önemli avantajlara sahibiz. Đnsanlar Avrupa’dan, Amerika’dan Hindistan’a, Tayland’a, Singapur’a hizmet satın almak için gidiyorlar. 10 saat, 12 saat, 15 saat uçakla yolculuk yapıyorlar ve ameliyat sonrası bu kadar uzun yolculuk şüphesiz ki, son derece büyük bir risk. Türkiye lokalizasyon olarak da, çok önemli avantajlara sahip. Avrupa’ya çok yakın, orta doğuya çok yakın. Bu coğrafyadan 2, 3 veya 4 saatte hastaları kabul etmesi veya tedavi sonrası nekahat döneminde çok kısa süre içerisinde hastalarını tekrar evlerine, ülkelerine ulaştırması mümkün.

Türkiye’nin böyle bir stratejik avantajı da var. Yine az önce söyledim. Batı ile entegre Müslüman bir ülke. Orta doğudan hizmet satın almak isteyen hastalar için çok önemli fırsatlar yaratabilir Türkiye. Ama bu konuda hiçbir ciddi çalışma yok. Özellikle, özel hastanelerde son yıllarda dil bilen, batı eğitimi almış ve modern tıbbın tüm olanaklarını verebilecek olan hasta kapasitesi ve personel kapasitesi Türkiye’de var.

Peki, ne yapmamız lazım? Yapacağımız şu: Öncelikle, iki sektörü buluşturacak ortak vizyon üretecek çalışmalar yapmamız lazım. Sağlık sektörü kendi alanındaki fırsatları biliyor, turizm sektörü kendi alanındaki fırsatları biliyor ama ikisi ortak bir çalışma platformu, ortak bir vizyon üretebilirse, üreteceği bu politikaları 5 yıllık, 10 yıllık, 20 yıllık projeksiyonlarla önüne

(5)

koyabilirse, kendini iyi tanıtabilirse inanıyorum ki, Türkiye dünyada şu anda ciddi bir arayışı bulunan sağlık turizmi konusunda çok önemli avantajları yakalayacaktır. Ben bu konuda çalışması olan arkadaşlarıma bir öneride bulunmak istiyorum. Sektörün dışındayım ama sağlık alanında uzun yıllar çalışma yaptım ve şu anda da Parlamento’da bulunuyorum. Bu konuda çalışma yapacak bütün herkese destek vermeye hazırım. Yapılacak toplantılara gerek bilgi desteği, gerek lojistik destek eğer ihtiyaç varsa yasal revizyon, bürokratik prosedürleri aşmak için yapılacak çalışmaların hepsine birebir destek vermek ve yardımcı olmak isterim.

Onun dışında bu alana yatırım yapacak olan her kim olursa olsun -hala Türkiye’de bürokratik oligarşi ile mücadele ediyoruz- ben kendisine Ankara’da hizmet etmeye, bütün çalışmalarına vaziyet etmeye ve bakanlıklarda onların işlerine yardımcı olmaya hazırım. Çünkü bu sektör, bu alan son derece bakir. Son derece önemli. Özellikle, önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye’nin gerçekten turizm konusunda önemli gücü olabilecek, katma değer sağlayabilecek bir sektör. Bugün çok kısa da olsa, aklınızda bir mum yakmak istedim. Bir ışık yakmak istedim. Bunu daha fazla tartışmalıyız. Avantajlarımızı, fırsatlarımızı ortaya koymalıyız ve inanıyorum ki, önümüzdeki yıllar içerisinde Türkiye bu fırsatları değerlendirdiğinde çok önemli kazanımlar elde edecektir. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Kızıltepe Devlet Hastanesi Yeni Bloğu, (Acil Servis ve Diyaliz Ünitesi). • Kızıltepe

Bir bardak su ilave ederek biraz çekinceye kadar yaklaşık üç dört dakika pişirin.. Yumurtaları dağıtmadan tavadaki kıyma- nın üzerine kırın ve

Bu bağlamda bu çalışmada, Doğu Ekspresi ile seyahat eden turistlerin sürdürülebilir turizm ile ilgili düşüncelerini, turizm aktiviteleri kapsamında

Her ne kadar kalkınma planları iktisat politikalarının yapımı ve uygulanmasına düzen getirme amacı ile başlatılmış (Özdemir, 2014) geleneksel anlayışa göre kişinin

söyleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Konya Milletvekili Ahmet

Standın hemen yanında bir başka stantta kitap yazarının kendi kitabının mutlaka okunması gerektiğine yönelik aslında toplam metrekaresi binlerce Türk Lirası ile ifade

2021 yýlýna dair açýklamalarda bulunan Milletvekili Kaya yeni yýlýn birlik ve beraberlik içinde bütün insanlýk için üzüntü ve felaketlerden uzak; saðlýk, mutluluk,

Uygulanan yanlış programlar ve yönetim hataları yüzünden gerekli reformlar yapılamadığı için ülkemiz, yüksek enflasyon, çok büyük bir kamu borç stoku, düşük büyüme