• Sonuç bulunamadı

HAVA KİRLİLİĞİ VE KONTROLÜ. Yrd. Doç. Dr. Serpil SAVCI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "HAVA KİRLİLİĞİ VE KONTROLÜ. Yrd. Doç. Dr. Serpil SAVCI"

Copied!
75
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HAVA KİRLİLİĞİ VE KONTROLÜ

Yrd. Doç. Dr. Serpil SAVCI

(2)

YAKITLAR

(3)

YAKIT ÇEŞİTLERİ

Yakıt ve Çeşitleri

Fiziksel ve kimyasal yapısında bir değişim meydana geldiğinde enerji (ısı) açığa çıkartan her türlü malzemeye genel olarak yakıt denir. Genel olarak yandığında ısı veren maddelere yakıt denir.

(4)

YAKIT ÇEŞİTLERİ

Yakıtların en önemli özelliklerinden biri de enerji üretebilmek amacıyla

depolanabilmeleri ve sadece gerektiğinde bir iş üretebilmek amacıyla gerekli olan enerjinin üretimi için kullanılabilmeleridir.

(5)

YAKIT ÇEŞİTLERİ

Cisimlerin yakıt olarak tanımlanabilmesi için;

Yandığında sağlığa zararlı olmaması Doğada bol miktarda bulunması

Tehlike oluşturma olasılığı olmaması Ucuz olması

(6)

KATI YAKITLAR

Üç gruba ayrılır:

Doğal Katı Yakıtlar Yapay Katı Yakıtlar

Biyokütle Katı Yakıtlar

(7)

KATI YAKITLAR

Doğal Katı Yakıtlar

Katı yakıtların en önemli olanları doğal katı yakıt olarak adlandırılan fosil kömürlerdir.

Bu kömürler oluşum amaçlarına göre antrasit, taşkömürü, esmer kömür, linyit kömürü, turba sırasını izler.

(8)

KATI YAKITLAR

Yapay Katı Yakıtlar

Doğal katı yakıtlardan elde edilen kok ve odun kömürü.

(9)

KATI YAKITLAR

Biyokütle Katı Yakıtlar

Orman ve tarım ürünleri işleyen endüstri atıklarından elde edilen odun ve biyokütle briketi veya peleti gibi biyolojik kökenli yakıtlardır.

(10)

SIVI YAKITLAR

Ham petrol ve kömür katranından elde edilir.

Doğal sıvı yakıtlar: Ham petrolün destilasyonu ile üretilirler.

Yapay sıvı yakıtlar: Üretildiği kaynağa göre üç gruba ayrılırlar:

Kömür, linyit vb yakıtların destilasyonu ile üretilen yakıtlar

Ağır petrol bölümlerinden kraking ile elde edilen yakıtlar

Sentez uygulanarak elde edilen sıvı yakıtlar

(11)

GAZ YAKITLAR

Fosil kömürlerin damıtılması sonucunda elde edilen hava gazı ve jeneratör gazı, petrol

destilasyon ürünü olan küçük moleküllü

hidrokarbon karışımı yapısındaki gazlar, su gazı ve doğal yer gazlarıdır.

Organik kökenli maddelerin fermantasyonu (biyogaz) veya gazlaştırılması sonucunda da gaz yakıt üretebilmektedir.

(12)

YAKITLAR

Sıvı yakıtlar genel olarak;

1. Petrol esaslı yakıtlar 2. Alkol

3. Yağlar

Olmak üzere 3’e ayrılır.

(13)

SIVI YAKITLAR İLE KATI YAKITLARIN KARŞILAŞTIRILMASI

Birim kütle ya da hacim başına verdikleri enerji çok yüksektir.

Sıvı yakıtlarda yanma daha verimlidir. Bu nedenle sıvı yakıtların içerdikleri enerji çok çabuk olarak sıvı

enerjisine dönüşür.

Sıvı yakıtları taşıma, depolama ve miktarını ölçme daha kolaydır.

Isıl değerleri yüksek olduğundan depolama hacimleri küçüktür.

(14)

SIVI YAKITLAR İLE KATI YAKITLARIN KARŞILAŞTIRILMASI

Hava ile kolayca karıştırılabilir. Daha küçük hava fazlalık katsayısı ile çalışılabilir. Duman, hava kanalları,

vantilatör ve aspiratör gibi elemanlar daha küçük kapasite ve boyutlarda tasarımlanabilir.

Sıvı yakıtlarda yakacak kalitesindeki değişim daha azdır.

Sıvı yakıt yakma sistemlerinin ilk yatırım ve sonraki işletme giderleri daha düşüktür.

Sıvı yakıt yakan sistemlerin otomatik kontrolü daha kolaydır.

(15)

SIVI YAKITLAR İLE KATI YAKITLARIN KARŞILAŞTIRILMASI

Sıvı yakıt yakan kazanlar daha hızlı

devreye girer ve yük değişimlerini daha hızlı karşılarlar.

Sıvı yakıtlar yandıktan sonra kül

bırakmazlar. Sıvı yakıtlı sistemler temiz çalışırlar ve çıkan salınımlar çevre

açısından daha az zararlıdır.

(16)

FOSİL YAKITLAR

Fosil yakıtlar, kömür, petrol ve doğal gaz gibi yakıtlardır.

Günümüzde kullandığımız enerjinin pek çoğu fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. Milyonlarca yıl boyunca bitkilerin ve hayvanların çürümesi ile fosil yakıtlar

oluşmuştur. Fosil yakıtlar delerek (sondaj) ve kazarak yeryüzüne çıkarılabilir.

Şu anda da yer altında ısı ve basınçla bu yakıtlar oluşmaktadır. Ancak fosil yakıtların oluşma hızı, tüketilme hızlarından çok daha düşüktür.

Bu nedenle fosil yakıtlar kısa süreçte yenilenmeyen enerji kaynakları olarak değerlendirilebilir.

(17)

FOSİL YAKITLAR

Özellikle nüfus artışı, şehirleşme ve

endüstrileşme bu yakıtlarla karşılanan enerji gereksiniminin artmasına neden olmaktadır.

Fosil yakıtların tükenmesi ve fiyatlarının devamlı artmasının yanı sıra yanmaları

sonucu çevreye verdikleri zararlar ve insan

sağlığı üzerindeki etkileri de önemlidir.

(18)

FOSİL YAKITLARIN ÜSTÜNLÜKLERİ

Bütün fosil yakıtların enerjisi güneşten

gelir. Bu bakımdan fosil yakıtların her biri esas olarak güneş enerjisi türevleridir.

Fosil yakıtların kullandığı güç tesislerinin tasarımı basittir.

Fosil yakıtlar gaz ve sıvı formda boru hatları ile taşınabilir.

Otomotiv sektöründe çok fazla petrol türevi

yakıtlar kullanılmaktadır.

(19)

Fosil yakıtların çıkarılma ve işlenmeleri daha kolaydır. Bu nedenle geleneksel olmayan diğer enerji türlerinden

daha ucuzdurlar.

Fosil yakıtlardan kendi başlarına çok fazla miktarda elektrik üretilebilir.

Her yere taşıma ve dağıtımları kolaydır

Fosil yakıt kullanılan güç tesisleri hemen her bölgede kolay bir şekilde tasarımlanabilir. Bu nedenle güç

istasyonlarında olabildiğince fazla miktarda yakıt stoklamak olanaklıdır.

Rezervlerinin fazla ve erişilebilirliklerinin kolay olması nedeniyle maliyetleri daha düşüktür.

FOSİL YAKITLARIN ÜSTÜNLÜKLERİ

(20)

Doğal gaz ve ham petrol gibi bazı fosil yakıtların taşınma sırasında sızıntı oluşması çevresel açıdan önemli

zararlara neden olur.

Oluşmaları uzun sürede gerçekleştiğinden yenilenemeyen özelliktedirler.

Ham petrol kullanımı denizlerden yayılan petrolün verdiği zarar gibi çevre kirliliği ve zehirlenmelere neden olabilir.

Ham petrol zararlı kimyasallar içerdiğinden yakıldığında hava kirliliğine neden olur.

Gelecekteki rezerv belirsizlikleri nedeniyle fosil yakıt fiyatları giderek artmaktadır.

Kömür yakılan güç tesisleri için fazla miktarda yakıt gereklidir. Bu nedenle düzenli bir biçimde kömür taşınması gereklidir.

FOSİL YAKITLARIN OLUMSUZLUKLARI

(21)

FOSİL KÖMÜRLER

Kömür çoğunlukla karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan az miktarda kükürt ve nitrojen içeren kimyasal ve fiziksel olarak farklı yapıya sahip bir maden ve kayaçtır.

Diğer içerikleri ise kül oluşturan inorganik bileşikler ve mineral maddelerdir. Bazı

kömürler ısıtılınca ergir ve plastik hale

geçer.

(22)

FOSİL KÖMÜRLER

İşlemler sonucunda katran, likör ve çeşitli gazlar elde edilebilmektedir.

Doğal katı yakıtlar sınıfından olan, antrasit, taş kömürü, esmer kömür ve linyit kömürü ve turba adlı yakıtlar genel olarak fosil kömürler olarak adlandırılır.

Bunlardan taş kömürü esmer kömür ve linyit

kömürü Türkiye’de en çok kullanılan kömürlerdir.

Zonguldak’ta çıkarılan taş kömürü sanayide en çok kullanılan kömür cinsidir.

(23)

FOSİL KÖMÜRLER

Linyit, kahverengi kömür de denilen ve

tamamına yakını termik santrallerde yakıt olarak kullanılan kömür sıralamasında en alt sırada yer alan bir kömür çeşididir. Linyitin ısıl değeri

düşük, içerdiği kül ve nem miktarı fazladır.

Buna rağmen yer kabuğunda fazla miktarda bulunduğundan başta Almanya, ABD gibi

gelişmiş ülkeler olmak üzere sıklıkla kullanılan bir enerji hammaddesidir.

(24)

FOSİL KÖMÜRLER

Linyit kömürü hemen hemen Türkiye’nin her yerinde çıkarılır. Linyit kömürü ve linyitin

oluşumu ilerlemiş bir türü olan esmer kömür, ısıl değeri bakımından diğerleri kadar zengin

değildir. Çoğu zaman çıkardıkları yerde kullanılırlar.

Esmer kömür dış görünüşü bakımından taşkömürüne benzese de taşkömüründen

aşağıdaki özellikleri bakımından ayırt edilebilir:

(25)

FOSİL KÖMÜRLER

Sırsız porselen üzerine taşkömürü ile

çizilmiş çizgi siyah, esmer kömürle çizilen ise kahverengidir.

Bu iki kömür cinsi toz haline getirilip derişik NaOH çözeltisi ile kaynatılırsa taşkömürü çözeltiyi boyamaz, esmer kömür ise

kahverengiye boyar.

(26)

FOSİL KÖMÜRLER

Linyit Türkiye’nin bir çok bölgesinde çıkarılan ve halen çıkarılmaya devam eden bir madendir.

Bu bölgelerden bazıları Kahramanmaraş- Afşin Elbistan, Ankara-Nallıhan İlçesi

(Çayırhan), Kütahya-Seyitömer-Tavşanlı,

Manisa-Soma, Muğla-Yatağan ve Adana-

Kozan ilçesidir.

(27)

FOSİL KÖMÜRLERİN KİMYASAL YAPISI

Doğal katı yakıtların esas kısmını oluşturan fosil kömürler, organik ve inorganik kısım ise

kömürün külünü oluşturur.

Kömürün organik kısmı oluşumun daha ilk

devresinde bitkilerdeki alifatik, heterosiklik ve karbosiklik bileşiklerin biyolojik işlemlerle hümin maddesine dönüşmesi ve hümin maddesinin de yüksek basınç ve uzun süreli sıcaklık gibi ortam koşulları altında bir yoğunlaşma tepkimesine

uğrayarak karbona dönüşmesi sonucunda meydana gelir.

(28)

Kömür bir hidrokarbon değildir. Çünkü yapısında organik olarak bağlı oksijen, azot, kükürt gibi

heteroatomların bulunduğu moleküller de vardır.

Oksijen kömürün oluşum devresine göre

hidroksil, karbonil, karboksil oksijeni olarak veya oluşumu daha ileri kömürlerde heterosiklik

karbon-oksijen halkaları veya eter köprüleri şeklinde bulunabilir.

FOSİL KÖMÜRLERİN KİMYASAL

YAPISI

(29)

Azot, kömüre bitkinin alkaloid, protein ve klorofil gibi bileşiklerinden geçmiş olup, genellikle

heterosiklik büyük moleküllerde görülür.

Kükürt ise kömüre yine bitki proteinlerinden geçmiştir.

Kükürt miktarı % 1’in üstünde olan kömürde kükürdün bir kısmı, inorganik pirit kükürdü halinde de bulunabilir.

FOSİL KÖMÜRLERİN KİMYASAL

YAPISI

(30)

Hidrojen hem aromatik molekül hidrojeni hem de alisiklik ve alifatik olefin hidrojeni şeklinde bulunur.

Kömür külünün bileşiminde kömürün kaynağına, silis, alümünyum, demir,

kalsiyum, magnezyum ve alkali metallerin tuzları bulunur.

FOSİL KÖMÜRLERİN KİMYASAL

YAPISI

(31)

Doğal katı yakıtların esas kısmını

oluşturan fosil kömürlerin çoğunluğu altılı halkalardan meydana gelmiştir.

Organik kısım kömürün yanabilen kısmını inorganik kısım ise kömürün külünü

oluşturur.

FOSİL KÖMÜRLERİN KİMYASAL

YAPISI

(32)

Kömürün yapısında organik olarak bağlı, oksijen, azot, kükürt gibi heteroatomların

bulunduğu moleküller de yer aldığından bir hidrokarbon değildir.

Kömür külünün bileşimi yüzde miktarları kömürün kaynağına göre değişen silis,

alüminyum, demir, kalsiyum, magnezyum ve alkali metallerin tuzlarını içerir.

FOSİL KÖMÜRLERİN KİMYASAL

YAPISI

(33)

ABD’de çıkartılan kömürlerin külünde bu maddelerin maximum yüzde miktarları:

Silis:30-60

Aluminyum oksit:10-14 Demir III oksit:3-30

Kalsiyum oksit:1-20

Magnezyum oksit:0.5-4 Titanyum oksit:0.5-3

Alkali metal oksitleri:1-4

FOSİL KÖMÜRLERİN KİMYASAL

YAPISI

(34)

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

Kömür bir çok ülkede madencilik

çalışmalarının en önemli ürünü olmasının yanısıra birincil enerji kaynakları içerisinde de ilk sıralarda yer almaktadır.

Enerji hammaddeleri içinde önemli bir yere sahip olan kömür dünyada geniş

rezervlere ve yaygın tüketim alanlarına

sahiptir.

(35)

Kömürleşme süreci ve yataklanma, nem içeriği, kül ve uçucu madde içeriği, sabit karbon miktarı, kükürt ve mineral madde içeriklerinin yanı sıra jeolojik, petrografik, fiziksel, kimyasal ve termik özellikler yönünden kömürler çok çeşitlilik

gösterirler.

Bu durum bir çok ülkede kömürlerin birbirine benzer özellikler ve yakın değerler temelinde sınıflandırılmasını zorunlu kılmıştır.

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

(36)

Kömür üretimi, kullanımı ve teknolojisinde ileri ülkeler öncelikle kendi kömürlerinin özelliklerine göre bir

sınıflama yaptıkları gibi uluslar arası genel bir sınıflama için ortak standartlar da geliştirmişlerdir.

Değişik tipte kömürlerin kullanım amaçlarına göre uluslar arası sınıflandırılmasında ilk olarak 1957 yılında çeşitli ülkelerden üyelerin oluşturduğu Uluslar arası kömür kurulunca bir çok ülkeden alınan örnekler üzerinde

yapılan çalışmalar Uluslar arası standartlar örgütü (ISO) tarafından da desteklenerek genel sınıflandırma

yapılmıştır.

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

(37)

Bu sınıflandırmaya göre kömürler ısıl

değer, uçucu madde içeriği, sabit karbon miktarı, koklaşma ve kekleşme özelikleri

temel alınarak sert ve kahverengi kömürler olarak iki ayrı gruba ayrılmıştır:

Sert Kömürler

Kahverengi Kömürler

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

(38)

Sert Kömürler

Islak ve külsüz bazda ısıl değeri 5700

kCal/kg’dan daha fazladır. Uçucu madde içeriği ısıl değer ve koklaşma özelliklerine göre alt sınıflara ayrılırlar.Bunlar

koklaşabilir kömürler ve koklaşmayan kömürler olarak ikiye ayrılır.

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

(39)

Kahverengi Kömürler

Islak ve külsüz bazda ısıl değeri 5700

kCal/kg’dan daha düşüktür. Toplam nem içeriği ve ısıl değere göre alt sınıflara

ayrılırlar. Alt bitümlü kömürler ve linyit olmak üzere ikiye ayrılır.

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

(40)

Uluslar arası kömür sınıflamasında kabul edilen diğer bir sınıflama ölçüsü ise rank sınıflamasıdır (kömürleşme derecesi sınıflaması).

Bu sınıflandırmada karbon içeriği temel

değişken olarak dikkate alınır. Yüksek ranklı kömürlerde uçucu madde içeriği düşük ranklı kömürlerde ise ısıl değer ölçüt alınarak

sınıflandırılma yapılmıştır.

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

(41)

Sınıflandırılmış kömürlerin içerdikleri, nem, uçucu kül, sabit karbon ve kül miktarı kaba analizle, kükürt, hidrojen, karbon, azot ve oksijen miktarları detay analizle, ısıl değer ise kalorimetre cihazları ile belirlenir.

KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

(42)

PETROL

Petrol sözcüğü latincede taş anlamına gelen petra ile yağ anlamına gelen oleum

sözcüklerinden oluşmuştur.

Petrol terimi doğal durumda ve yer atından

çıkartılan işlenmemiş ham petrol anlamına gelir.

Ham petrol değişik molekül yapılarında olan hidrokarbonların karışımından meydana gelir.

Bütün petrollerin esas bileşenleri parafinler, naftenler ve aromatik hidrokarbonlardır.

(43)

PETROL

Petrol genellikle toprak altından derin kuyular açılarak çıkartılır.

Petrol akıcılığı oldukça az, kaygan, rengi koyu sarı ile siyah arasında değişen ve hoş olmayan ağır kokusu olan bir sıvıdır. Sudan hafiftir ve

suda erimez.

Özgül ağırlığı ortalama olarak 0.7-0.97 arasında değişir.

(44)

PETROLÜN KİMYASAL OLUŞUMU

Ham petrolün meydana gelişi ile ilgili bir çok teori vardır. Bunlardan günümüzde en geçerli olanı deniz dibine çöken küçük canlıların

kalıntılarının petrolü meydana getirdiğinin kabul edilmesidir.

Bu küçük canlıların ölü ve dirileri nehirlerin getirdiği çamur tabakalarının sürüklenmesi

sonucunda, denizlerin derinliklerinde birikirler.

Yüksek basınç ve sıcaklık altında çok uzun zaman kalarak mayalanmaları ile petrol

meydana gelir.

(45)

• Yüz milyonlarca yıl önce denizde yaşayan veya suların denize sürüklediği hayvan ve bitki kalıntıları anaerobik bir ortamda ısı, basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle ham petrole benzer kerojeni meydana getirmiştir.

• Petrol yüksek sıcaklık veya basınç ortamında ısı alan tepkimeler sonucunda oluşur.

• Kerojen sonradan yukarı tabakalara doğru göç etmesi sırasında gittikçe değişmiş ve ham petrolü meydana getirmiştir. Bugünkü ileri tekniğe rağmen petrolün yer altındaki birikim yeri özellikle verimliliği kolayca

belirlenemez. Bu nedenle petrol arama ve çıkarması uzun zaman alan pahalı bir işlemdir.

PETROLÜN KİMYASAL OLUŞUMU

(46)

Petrolün kimyasal yapısı farklı uzunluklardaki hidrokarbon zincirlerinden oluşur.

Bu zincirler petrolün arıtım sürecinde damıtma yöntemi ile ayrıştırılarak benzin, jet yakıtı, gaz yağı gibi ürünler elde edilir.

Petrolün veya benzinin kısmi yanması karbon monoksit ve nitrik asit gibi zehirli gazların

yayılmasına neden olur.

PETROLÜN KİMYASAL OLUŞUMU

(47)

DOĞAL GAZ

Doğal gaz yerkabuğunun içindeki fosil kaynaklı bir çeşit yanıcı gaz karışımıdır. Bir petrol

türevidir.

Yakıt olarak önem sıralamasında ham petrolden sonra ikinci sırayı alır. Doğal gazın büyük

bölümü, metan gazı adı verilen hidrokarbondan oluşur. Diğer bileşenleri etan, propan, bütan

gazlarıdır. İçeriğinde çok az miktarda

karbondioksit, azot, helyum ve hidrojen sülfür bulunur.

(48)

DOĞAL GAZ

Doğal gazı oluşturan hidrokarbon bileşikleri yeraltındaki petrolün de

bileşenleridir. Doğal gaz geçmişte petrol üretimi sırasında ortaya çıkan yararsız bir atık olarak görülmüş ve petrol üretim

tesislerinde yakılarak uzaklaştırılmıştır.

Günümüzde ise oldukça değerli ve önemli

bir enerji kaynağı olarak sıklıkla evlerde ve

endüstrilerde kullanılmaktadır.

(49)

Dünyada ve Türkiye’de Doğalgaz

Dünya üzerinde Antartika dışında tüm kıtalarda doğal gaz üretilmektedir. Dünya’daki en büyük üretici Bağımsız Devletler Topluluğu’dur.ABD, Kanada, Hollanda ve İran önemli doğal gaz üreticileri ülkelerdir. Türkiye’de de sınırlı

miktarda doğal gaz çıkmaktadır. Türkiye doğal gazı Rusya ve İran’dan boru hattı ile Cezayir ve Nijerya’dan sıvılaştırılmış olarak deniz yoluyla satın alınmaktadır.

Doğal gazı en temiz ve en güvenli taşıma yöntemi boru hattı kullanımıdır.

(50)

İnsan Sağlığına Etkileri

Doğal gaz hidrojenle doymuş karbon molekülü ve bunun katlarıdır. Doğada serbest halde ve gaz fırında genellikle yer altında ve eser

miktarda havada bulunur.

Renksizdir, kokusuzdur.

Kaçakların insan burnu tarafından fark edilmesi için dağıtımdan önce yapay bir kimyasalla

harman edilir.

Bilinenin aksine doğal gaz insan için zehirleyici bir gaz değildir.

(51)

İnsan Sağlığına Etkileri

Solunduğunda kısa süre içinde baş dönmesi ve denge kaybı kısa bir süre sonra da bayılma ve ölüm gerçekleşir.

Bunun nedeni ise zehirlenme değil oksijen solunumunun durmasıdır. Doğal gazın havadan hafif olması sonucu solunduğunda ciğerlerde ince bir film tabakası oluşturup alveol yüzeylerini kaplar ve havayla teması keser.

Nefes alıp verme devam etse de oksijen ciğerler

tarafından emilemez ve beyindeki oksijen miktarının azalması sonucu önce baş dönmesi ve baygınlık

ardından da ölüm gerçekleşir.

(52)

İnsan Sağlığına Etkileri

Medyada ve halk arasında doğal gaz zehirlenmesi olarak geçen vakalar aslında boğulma vakalarıdır.

Kişi doğal gaza maruz kalmışsa hemen temiz havaya çıkartılmalı, yere sırt üstü yatırılıp gövde 450 yana

çevrilerek derin soluma yaptırılarak ciğer içindeki gazın dışarı çıkarılması sağlanmalıdır.

Doğal gaz doğada sıvı fazında bulunmaz.

Kaynama noktası -161.6 0C’dir.

254 litrelik doğal gaz yüksek basınç ile sıvı hale getirilerek 22 litreye kadar sıkıştırılabilir.

Bu sıvı faz ile temas oluşursa, deride ciddi soğuk yanıklar oluşur.

(53)

SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI

Sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ham petrolün rafinerilerde damıtılması sırasında veya petrol yataklarının üzerinde bulunan doğal gazın

ayrıştırılması ile elde edilen ve basınç altında sıvılaştırılan renksiz, kokusuz, havadan ağır ve yanıcı bir gazdır.

Bir sızıntı durumunda gaz kaçağının hemen anlaşılması amacıyla rafineriler tarafından özellikle kokulandırılmıştır.

(54)

SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI

Ülkemizde kullanılan LPG’nin bileşimi genel olarak % 70 bütan ve % 30 propandır.

1 litre LPG gazlaştırıldığında normal koşullarda yaklaşık 250 litre gaz hacmine ulaşır.

LPG doğal gazın aksine havadan ağır

olduğundan sızıntı durumunda birikerek çöker.

(55)

Otogaz bütan ve propan gazlarının belirli oranda birleşiminden oluşan ham petrol ve doğal

gazdan elde edilen sıvılaştırılmış petrol gazının araçlarda yakıt olarak kullanılan formuna verilen isimdir.

Benzin ve motorin gibi petrol kökenli diğer

yakıtlara kıyasla emisyon seviyesi çok düşüktür ve çevresel açıdan daha az zararlı bir yakıttır.

SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI

(56)

Sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) petroldaki en hafif hidrokarbonlardan meydana gelir. Normal hava koşullarında gaz basınç altında ise sıvı haline dönüşürler.

Kuyulardan petrol çıkarırken veya rafinerilerde petrol işlenirken, yan ürün olarak elde edilirler.

Ayrıca yer altındaki doğal gaz yataklarından da çıkarılır.

Bu gazlara basınç uygulandığında hacimleri 230-267 kat küçülür. Örneğin 267 m3 gaz sıvılaştırıldığında 1 m3 lük bir hacme sığar.

SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI

(57)

LPG’NİN KULLANIM ALANLARI

LPG ısınma, mutfakta yemek pişirme ve

araçlarda yakıt olarak kullanılır. Ülkemizde doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması ile ısınma ve mutfaktaki tüketim düşerken araçlarda kullanımı giderek yaygınlaşmıştır.

Araçlarda kullanılan ve otogaz olarak da

adlandırılan LPG mutfaklarda kullanılan tüpgaz ile karşılaştırıldığında bir miktar farklıdır.

(58)

Sıvılaştırılmış gazların motorlarda kullanılması işleyişte büyük bir değişikliği gerektirmez.

Motor yapısındaki farklı elemanları, özel bir

karbüratör, basıç azaltıcı regulatörler, solenoid valfler, vb den meydana gelir.

LPG’nin en önemli olumsuz tarafı bu gazları taşıma ve depolama giderlerinin sıvı yakıtlara kıyasla yüksek olmasıdır.

LPG’NİN KULLANIM ALANLARI

(59)

GENEL AMAÇLI KULLANIM YARARLARI

Lpg kullanım koşullarına uyulduğunda,

tüketicilerin güvenle kullanabileceği bir yakıttır.

Doğalgazın sağladığı bütün faydaları sağlayan ve herhangi bir merkezi alt yapı gerektirmeyen bir yakıttır.

Ambalajlanabilen ve taşınabilen bir yakıttır.

Diğer yakıt türlerine göre ısı değeri yüksek ve verimli bir yakıttır

(60)

FOSİL YAKITLARIN KİMYASAL YAPISI

Petrolden elde edilen sıvı yakıtların kimyasal yapıları C ve H bileşiminden oluşur.

Karbonun Hidrojenle yaptığı bu bileşiklere hidrokarbon denir.

Sıvı yakıtlar tüm organik maddelerden elde edilebilir. Ancak günümüzde en önemli doğal kaynak petroldür.

Hidrokarbonların kimyasal yapıları yakıtın

özelliklerini değiştirir. Bileşikteki hidrojen atom sayısı karbon atomuna kıyasla ne kadar fazla olursa yakıtın ısıl değeri o kadar artar.

(61)

Molekül ağırlığı fazla olan bileşiklerin uçuculuğu azdır. Organik bileşiklerden yapıları en basit olan hidrokarbonlar iki ana sınıfa ayrılarak incelenirler:

Alifatik hidrokarbonlar Aromatik hidrokarbonlar

FOSİL YAKITLARIN KİMYASAL

YAPISI

(62)

Hidrokarbonlar karbon atomlarının birbirine bağlanmış şekillerine göre sınıflandırılır.

Karbon atomlarının birbirine tek bağ ile

bağlandıkları bileşiklere doymuş, 2 veya 3 bağ ile bağlandıkları bileşiklere doymamış bileşikler denir.

FOSİL YAKITLARIN KİMYASAL

YAPISI

(63)

DOYMUŞ HİDROKARBONLAR

Bir tek zincirden meydana gelen hidrokarbonların birbirleriyle bir tek bağa bağlanmış moleküllerine parafin sırası veya doymuş hidrokarbonlar denir.

(64)

PARAFİNLER

Parafin sınıfı bileşiklerinin hepsi ham petrolde vardır ve motor yakıtlarının ana kısmını

meydana getirirler.

Karbon atomlarının birbirine bağlanmış şekline göre iki kısma ayrılır:

Normal Parafinler İzo Parafinler

(65)

DOYMAMIŞ HİDROKARBONLAR

Aromatlar

Motor yakıtı olarak önem taşırlar. Halka şeklinde yapıları çok sayıda çift bağlı karbon atomları

nedeniyle tutuşma meyilleri düşüktür. Kokuları keskin olduğundan aromatlar olarak

adlandırılırlar. Ana yapılarını benzen molekülü oluşturur. Genelde kömürden yapay olarak elde edilir.Benzine katılır. Kanserojen olduklarından katkı miktarı sınırlıdır.

(66)

DOYMAMIŞ HİDROKARBONLAR

Olefinler

Kolay parçalanamayan olefinler benzinli motorlarda kullanılır.

Tutuşma eğilimleri azdır. Tutuşma eğilimleri arttırılırsa dizel yakıt olarak kullanılır.

Fakat depolandıklarında zamanla reçineleşme yaptıklarından motor yakıtı olarak uygun

değillerdir.

(67)

FOSİL KÖKENLİ SIVI YAKIT ÜRETİMİ

Petrol çıkarıldığı durumda kullanılırsa çok sınırlı faydalanılacağı için, içindeki hidrokarbonlar

kısımlara ayrılarak kullanılma alanı genişletilir.

Böylece ticari değeri yüksek olan pek çok ürün elde edilir.

Petrolün kısımlara ayrılması rafinerilerde gerçekleşir.

Bu uygulama petrolün cinsine ve taşıdığı yabancı maddelere göre bir çok fiziksel ve kimyasal işlemi gerektirir.

(68)

Petrolden petrol gazı, gaz yağı, benzin, motorin, fuel oil, yağlama yağları, mum ve asfatik bitüm gibi çeşitli ürünler elde edilmektedir.

Sıvı yakıtlar genel olarak ham petrolün damıtılması ile elde edilirler.

Bununla birlikte damıtma ile az miktarda elde edilebilen bazı ürünlerin miktarını arttırmak amacıyla büyük

moleküllü hidrokarbonları parçalamak (kraking) veya temel elemanlar olan karbon ve hidrojeni birleştirerek yeni hidrokarbon molekülleri oluşturmak mümkündür.

Ayrıca bazı hidrokarbonların yapıları değiştirilerek istenilen kalitede benzin elde edilebilir.

FOSİL KÖKENLİ SIVI YAKIT ÜRETİMİ

(69)

KRAKİNG

Ham petrol 380

0

C’nin üstünde ısıtılırsa hidrokarbonlar parçalanarak küçük

moleküllü hidrokarbonlara dönüşürler. Bu işleme kraking denir. Kraking yönteminde ilke büyük moleküllü ve kaynama derecesi yüksek olan hidrokarbonlar parçalanarak küçük moleküllü ve düşük derecede

kaynayan hidrokarbonları elde etmektir.

(70)

POLİMERZASYON

Kraking yönteminin tersidir.

Uygun basınç ve sıcaklık koşullarında uygun katalizörler kullanarak ve moleküllerin birbiriyle birleştirilerek polimerize edilmesine

polimerizasyon denir.

Böylece küçük moleküllü bileşiklerden büyük moleküllü bileşikler meydana

gelir.Polimerizasyon işlemi sonucunda damıtma benzinden polimerizasyon benzini elde edilir.

(71)

HİDROJENLEME

Kraking işlemi sırasında doymamış ağır hidrokarbonlara kimyasal olarak hidrojen ekleme işlemine hidrojenleme denir.

Hidrojenlemenin amacı, büyük molekülleri küçültmek/parçalamak ve her moleküle

hidrojen yığılması sağlamaktır.

(72)

BİYOYAKITLAR

Biyokütleden ısı enerjisi veya elektrik enerjisi üretmek amacıyla yakıt olarak yararlanılabilir.

Biyokütlenin enerji olarak değerlendirilmesinde ise katı, sıvı ve gaz yakıtlar elde etmek için çeşitli

teknolojiler kullanılır. Biyokütleden elde edilen

biyoyakıtlar fosil yakıtlarla birlikte karıştırılarak da kullanılabilir.

Ormanlardan, tarım ve balıkçılık ürünlerinden,

belediye atıklarından, tarım-sanayi, gıda sektörü ve gıda sektörünün ürün ve atıklarından üretilebilirler.

(73)

BİYOYAKITLARIN YARARLARI

Fosil kökenli yakıtların neden olduğu çevre kirliliğini azaltır

Egzoz emisyonlarının sağlık açısından risklerini en aza indirir

Enerji güvenliği sağlar ve enerjiye dışa bağımlılığı azaltır

Kırsal kalkınmanın gerçekleşmesine

yardımcı olur

(74)

YAKITLARIN ISIL DEĞERİ

Yakıtların esas maddesini organik karbon oluşturur. Organik karbonun oksijen ile

tepkimesi sonucunda ısı açığa çıkar.

Yakıtların birim kütle veya hacmindeki

enerji değeri ısıl değer olarak adlandırılır.

Üst ısıl değer

Alt ısıl değer

(75)

Yakıtların sürekli yanmasını sağlayan sıcaklığa yanma noktası denir.

Yakıtların çevreden aldıkları ısının etkisiyle kendi kendilerine alevlenmelerine parlama, parlamanın meydana geldiği sıcaklığa da parlama noktası

denir.

Sıvıların almaya karşı gösterdiği dirence viskozite denir.

YAKITLARIN ISIL DEĞERİ

Referanslar

Benzer Belgeler

A) Alp Himalaya sıra dağlarının oluşumu B) İstanbul ve Çanakkale boğazlarının oluşumu C) Egeid karasının çökerek Ege Denizi’nin oluşması D) Hersinyen ve

Allokton Oluşum Teorisi: Bu teoriye göre maden kömürü, bitkisel kalıntıların bugün bulunmuş oldukları havzalara uzun yıllar önce akarsular

Doğal katı yakıtlar sınıfından olan ; antrasit, taşkömürü , esmer kömür ve linyit kömürü ve turba adlı yakıtlar genel olarak fosil yakıtlar olarak

• Fosil kömürler, doğal katı yakıtlar sınıfından olan antrasit, taşkömürü, esmer kömür ve linyit kömürü ve turb (turba) adlı yakıtların genel adı.. •

• Kömür ve/veya biyokütle kaynakları için teknik, ekonomik ve çevresel açılardan uygulama potansiyeli olan diğer yakma ve/veya CO 2 tutma teknolojilerinin

Kojenerasyon, entegre gazlaştırma kombine çevrim, amonyaklı gübre üretiminde sentez gazı kullanımı, sıvı yakıt ve değişik kimyasalların üretimi

o Kömür, biyokütle ve atıklar için teknik, ekonomik ve çevresel açılardan uygulama potansiyeli olan diğer yakma teknolojilerinin geliştirilmesi.  CO 2 tutma ve

Yakıldığında, doğal gaz, propan, gazyağı, akaryakıt, kömür, kok kömürü, odun kömürü, odun ve benzin gibi yakıtlar ve tütün, mumlar ve tütsü gibi malzemeler