• Sonuç bulunamadı

DANIŞTAY 6. DAİRE BAŞKANLIĞI NA GÖNDERİLMEK ÜZERE ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DANIŞTAY 6. DAİRE BAŞKANLIĞI NA GÖNDERİLMEK ÜZERE ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEPLİDİR.

DANIŞTAY 6. DAİRE BAŞKANLIĞI’NA GÖNDERİLMEK ÜZERE

ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DAVACI : TMMOB Şehir Plancıları Odası (İstanbul Şubesi)

VEKİLİ : Av. Koray CENGİZ

DAVALI : Kültür ve Turizm Bakanlığı Ulus / Ankara

DAVA KONUSU : Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 25.05.2010 tarihinde onaylanarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harita Müdürlüğü tarafından 13.08.2010 – 13.09.2010 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı’nın öncelikle yürütmesinin durdurulmasına ve takiben iptaline karar verilmesi talebidir.

BİLDİRİM TARİHİ : Dava konusu plan değişikliği 13.08.2010 – 13.09.2010 tarihleri arasında askıda ilan edilmiş 13.09.2010 tarihinde tarafımızca itiraz edilmiştir. İtirazımıza cevap verilmemesi üzerine zımni red kararından itibaren 60 gün içinde davamız açılmıştır.

AÇIKLAMALAR DAVA AÇMA EHLİYETİ:

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası, 6235 ve 3458 sayılı yasalara göre kurulan TMMOB’ye bağlı, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olup, alanına ilişkin tek meslek odasıdır.

Kanun, oda tüzüğü ve ilgili yönetmeliklerde belirtildiği gibi Şehir Plancıları Odası, mesleğin ve meslektaşların hak ve çıkarlarını korumak, şehir planları ve uygulamalarının, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapılmasını denetlemek, bu konudaki eksiklikleri, yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları yapmakla yükümlüdür.

TMMOB Şehir Plancıları Odası ilgili bakanlık, kamu kurumları, belediyeler ve diğer kuruluş ve makamlarla ilişki içerisinde ülkemizin sağlıklı ve düzenli kentleşmesi, kent planlarının şehircilik esaslarına ve meslek ilkelerine uygun yapılması için; yazışma, görüşme girişimleriyle düzeltilmesini başaramadığı hatalı plan, karar ve uygulamaları yargıya götürmekte, yargı yoluyla çabalarını sürdürmektedir.

(2)

TMMOB Şehir Plancıları Odası, kurulduğu günden bu yana, kanunlara, şehircilik bilimine ve kamu yararına aykırı olan plan ve uygulamalara karşı mücadelesi çerçevesinde gerektiğinde yasal süreçleri de izleyerek görevini yerine getirmekle yükümlüdür ve somut davayı da bu nedenle açmaktadır.

USUL YÖNÜNDEN AÇIKLAMALARIMIZ:

1. 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı 4957/2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 25.05.2010 tarihinde onaylanmıştır. Söz konusu plan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harita Müdürlüğü tarafından 13.08.2010 – 13.09.2010 tarihleri arasında askıya çıkarılmış olup TMMOB Şehir Plancıları Odası, İstanbul Şubesi olarak 13.09.2010 tarihinde 2010/930 sayı ile itiraz edilmiştir. 13.09.2010 tarihinde askıdan inen plana ilişkin yaptığımız itirazımıza 60 gün içerisinde yanıt verilmemesi sonucunda itirazımızın zımmen reddedildiği varsayımından yola çıkılarak yürütmeyi durdurma ve iptal davası açma durumu ortaya çıkmıştır.

2. 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı 3 ilin belirli bölgelerini kapsamasına karşın plan adı olarak sadece iki ilin adı geçmektedir. Plan açıklama raporunun “1.1 İşin Tanımı Bölümünde”

plan alanının 26.610 ha. olduğu, bu alanın 19.310 hektarının Kocaeli ili, 2.190 hektarının Sakarya ili, 1.110 hektarının ise İstanbul ili sınırları içerisinde olduğu belirtilmektedir.

Plan sınırı 3 ilin resmi sınırlarının belirli bir bölümünü kapsadığı için plan adının 3 ilin de adını içermesi gerekmektedir.

3. 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı Kocaeli, Sakarya ve İstanbul illerinin yukarıda belirtilen alansal büyüklüklerdeki kısımlarını kapsamaktadır. Bu illerden İstanbul’a 15.06.2009 yılında onaylanmış bulunan 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı bulunmaktadır.

Dava konusu planın açıklama raporunda 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı bu planda yer alan kararlar ile ilgili hiçbir ifade bulunmamaktadır.

4. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in 5. maddesinde; “…..Çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlanacak alan ve yakın çevresindeki alanlarda aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir.

a) Planlama alanının konumu ile ilgili bilgiler, b) Yönetim yapısı, idari bölünüş, sınırlar, c) Fiziksel yapı ve mevcut arazi kullanımı, d) Çevresel değerler ve koruma alanları,

e) Afet verileri, afete maruz alanlar, yerleşmeler ve özellikleri,

f) Planlama alanı ile ilgili demografik, sosyal, ekonomik, kültürel, tarihi vb.

bilgiler,

g) Ulaşım ve enerji dahil teknik altyapı, h) Sektörel yapı,

i) Askeri alanlar, j) Mülkiyet yapısı,

k) Yerleşmelerle ilgili yerel özellikler,

l) Planlama alanının özelliğine göre diğer konular.

(3)

m) Çevre düzeni planı yapılacak alan ve yakın çevresinin bir bütünlük içinde ele alınması ve değerlendirilmesi için eşik analizi, yerinde yapılan incelemeler gibi fiziksel çalışmalarla birlikte, bilimsel tekniklere ve yöntemlere dayalı, yeterli nitelikte ve kapsamda ekonomik, sosyal, kültürel, politik, tarihi, sektörel ve teknolojik araştırmalar yapılır, ilgili kurum ve kuruluşların görüş ve önerileri alınır ve değerlendirilir. Çevre düzeni planı kararları, yapılan inceleme, araştırma sonuçları ve görüşler değerlendirilerek oluşturulur. Plan raporunda, yapılan tüm inceleme ve araştırmalar, alınan görüş ve öneriler ve yapılan değerlendirmelerle birlikte, planın gerçekleşmesini sağlayacak uygulama araçları, kurumsal yapı ve denetim konularına dair ilkeler de yer alır”.

denmektedir.

1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı, Plan açıklama raporu incelendiğinde plan alanında yukarıdaki yönetmelik maddesinde belirtilen araştırmaların yetersiz yapıldığı, yapılan araştırmaların da ağırlıklı olarak Kocaeli ili özelinde yapıldığı, İstanbul ve Sakarya illerinin sınırları içerisinde yer alan bölgelere ait araştırmaların çok yetersiz veya hiç yapılmadığı görülmektedir.

5. 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı, Plan açıklama raporunun gerekli özen gösterilmeden hazırlanmış olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Dava konusu plan raporunun çeşitli yerlerinde Adapazarı Belediyesi, Sakarya Büyükşehir Belediyesi yerine İl Büyükşehir Belediyesi olarak tanımlanmıştır. Diğer taraftan planlama alanının İstanbul il sınırları içerisinde kalan kısmı için de İstanbul Büyükşehir Belediyesi mücavir alanında kalmaktadır denilmektedir.

10.07.2004 tarihli 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun geçici 2. Maddesine göre, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte; büyükşehir belediye sınırları, İstanbul ve Kocaeli ilinde, il mülkî sınırıdır. Dolayısıyla 2004 tarihinden bu yana İstanbul ilinde mücavir alan yoktur.

6. 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı, Plan açıklama raporunun 7 sayfasında “Araştırma kapsamında, kurum ve kuruluşlar ile yazışmalar yapılmış, yerinde araştırmalar yapılmış, değişik kurumlar ve sektör temsilcileri ile toplantılar tertip edilmiş. Planlama alanı kapsamında belediyeler ve yerel yetkililer ile görüşülmüş, yazılı talepleri alınmış…”

denilmektedir. Ancak yasal zorunluluk gereği görüş alınan kurum ve kuruluşların açıkça ifade edilmemesi ve hangi kurum ve kuruluşların görüş verdiklerinin anlaşılmaması nedeniyle; planın bu yasal zorunluluğu ne ölçüde yerine getirdiği anlaşılamamaktadır.

Dava konusu plan kararları ile plan sınırı içinde yer alan illerde yapılan üst ölçekli planlar ve büyükşehir belediyelerinin uygulamaları karşılaştırıldığında ise bu görüşlerin alınmadığı açıkça görülmektedir.

ESAS YÖNÜNDEN AÇIKLAMALARIMIZ:

1. 03.07.2005 tarihli 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Tarım Arazilerini; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri Bakanlık tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırmaktadır. Oysa 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı, Plan açıklama raporunun 45. sayfasındaki 2.2.4.3 Toprak Kabiliyeti Bölümünde bugün için

(4)

ilgili mevzuata göre geçerliliği olmayan bir toprak sınıflamasına yer verilmiştir. Bu sınıflama da raporun birçok bölümünde olduğu gibi, sadece Kandıra İlçesi için verilmiştir.

2. 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı Genel Hükümler 3.8 maddesinde; “…Bu planın onay tarihinden sonra kanun, tüzük, yönetmelik, tebliği ve standartlarında olan değişiklikler ve yeni hukuki metinler de plan ve plan hükmü değişikliğine gerek kalmaksızın planlama alanında geçerlidir.” denilmektedir. Ancak, imar mevzuatımız uyarınca imar planları hiyerarşik olarak yönetmeliklerin üzerindedir ve dolayısıyla Yönetmeliklerde olacak olası değişiklikler planları etkilemeyecektir. Yeni yönetmeliklerin planlama alanında geçerli olmasının istenmesi durumunda, konunun plan bütünlüğü çerçevesinde yapılacak değerlendirmeler sonucu, plan revizyonu ile meri planlara aktarılması gerekmektedir.

Görüldüğü gibi bu ilke söz konusu plan kararı ile açıkça ihlal edilmiştir.

3. 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı, Arazi Kullanım ve Uygulama Hükümleri 5.3.2. maddesinde;

Ekoturizm Alanları: (1. paragraf) “…Marjinal Tarım Arazilerini kapsayan ve tarımsal niteliği devam ettirilerek eko turizme yönlendirilecek alanlar” olarak tanımlanmaktadır.

5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 13. maddesinde “Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilir.” denilmektedir. Bölgede geniş alanları kapsayan Marjinal Tarım Arazilerinin Ekoturizm Alanı olarak belirlenmesi bu alanların hukuki vasfının geri döndürülemez biçimde tarım dışı kullanıma tahsis edilmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca Planın “Ekoturizm Alanları” kullanım kararına altlık oluşturan Marjinal Tarım Arazileri verisinin İstanbul İl Tarım Müdürlüğü’nün 11.04.2008 tarihli ve B.12.4.İLM.0.34.00.01/214-21876-5070 sayılı yazısı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne iletilen tarım arazilerini gösterir harita ile uyuşmazlık göstermektedir.

(4. paragraf) “Eko turizm alanlarında… Eko turizm konaklama tesisleri, çiftlik evleri, doğa sporlarına ve hobi faaliyetlerine yönelik hobi bahçeleri ve butik oteller, botanik bahçesi, mini golf alanı, piknik alanı… kaykay pisti, tırmanma kayası, paten sahası, otokros alanları, aquapark vb. rekreatif tesisler, açık gösteri ve eğlence alanları, lunapark, fuar ve sergi üniteleri, hayvanat bahçesi gibi düzenlemeler ile günübirlik kullanıma dönük lokanta, gazino, çay bahçesi gibi kullanımlar yer alabilir...”

denilmektedir.

Uluslararası Ekoturizm Topluluğu (TIES) eko-turizmi “Yerel halkın yaşam olanaklarını sürdüren ve çevreyi koruyan, doğal alanlara yönelik sorumlu seyahattir.” olarak tanımlamıştır. Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin (UICN) tanımına göre ise eko-turizm

“Doğayı ve kültürel kaynakları anlayarak korumayı destekleyen, düşük ziyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyo-ekonomik fayda sağlayan, bozulmamış doğal alanlara çevresel açıdan sorumlu seyahat ve ziyarettir.”

Tanımlardan anlaşılacağı üzere eko-turizm söz konusu plan notlarında bahsi geçen botanik bahçesi, mini golf alanı, kaykay pisti, tırmanma kayası, paten sahası, otokros alanları, aquapark vb. yeni kullanımlar getiren bir faaliyet değil konaklama ve lojistik ihtiyaçlarının dahi mevcut yerleşik alanlarda ve mümkün olduğunca mevcut yapı stoğu kullanılarak karşılandığı doğal alanlara yapılan sorumlu ziyaretlerdir.

(5)

15.06.2009 onanlı 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda, ekolojik dengenin sürdürülebilirliğinin sağlanması için İstanbul’un biyolojik çeşitliliği değerlendirilmiş ve uygun yerlerde ekolojik turizm faaliyetlerinin yapılması öngörülmüştür. Bu doğrultuda;

Avrupa Yakası’nda, Çatalca’nın kuzeyinde ve Büyükçavuşlu’da; Anadolu Yakası’nda ise Riva (Öğümce Köyü çevresi), Şile (Hasanlı Köyü çevresi) ve Ağva’da ekolojik turizm alanları önerilmektedir.

İstanbul’un özellikle kuzey ormanlarında ve havza alanlarında önerilen eko-turizmin uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği, ekolojik dengenin sürekliliği ile sağlanabilecektir.

Bu amaçla aynı bölgelerde tarımsal faaliyetlerin de ekolojik yöntemlerle yapılması öngörülmüştür.

Bu alanlarda ekolojik turizmin gelişmesi için gerekli örgütlenme ve altyapı olanakları sunulacaktır. Böylelikle, bu bölgelerde yaşayan insanlar için istihdam ve gelir kaynağı sağlanması da amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda, eko-turizmi destekleyici konaklama, yeme-içme vb. aktivitelerin mevcut köy yerleşmeleri içinde ve öncelikle mevcut yapılar kullanılarak gerçekleştirilmesi; İstanbul’un kuzey ormanlarının korunması ve kırsal yerleşmelerin sürdürülebilirliği açısından temel ilke olarak benimsenmiştir. Ayrıca, bu alanlardaki konaklama türlerinin yöre mimarisi ile uyumlu, yerel istihdamı gözeten pansiyonculuk ve küçük otellere dayalı olması gerekmektedir.

15.06.2009 onanlı 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Plan Hükümleri’nde konuyla ilgili olarak;

“8.4.6.4. Ekolojik Turizm Alanları: Bu alanlarda ekolojik turizme yönelik faaliyet alanları ile ekolojik turizmi destekleyici tesisler yer alabilir.”

“Orman ve içme suyu havza alanlarının korunması ve kırsal yerleşmelerin sürdürülebilirliği açısından ekolojik turizme yönelik konaklama, yeme-içme vb.

aktiviteler; çevresel değerler ve yerel mimari özellikleri dikkate alınarak, köy yerleşmeleri içerisinde öncelikle mevcut yapılar kullanılarak gerçekleştirilecektir.” denilmektedir.

4. Dava konusu Plan Açıklama Raporunun Genel Hükümler kısmında;

“3.6. Bu planda kullanım kararı getirilen alanlara ait hazırlanacak 1/5000 Ölçekli nazım İmar Planlarında, 5000 m2 ve daha küçük kadastral parsellerin en az %50’si kullanım kararı getirilen alan içinde kalıyorsa tamamı için ve doğal eşikler dikkate alınarak 1/25.000 Ölçekli Plan Değişikliği yapılmadan plan kararı getirilebilir. Bu hüküm ifraz suretiyle elde edilecek parseller için geçerli değildir.” hükmü görülmektedir.

Söz konusu hüküm planda tanımlanmamış kullanımlara ilişkin keyfi plan değişikliklerinin önünü açacak nitelikte olup, plan hiyerarşisine aykırı uygulamalara da yol açacağı için sakıncalıdır.

Genel Hükümlerin 3.14. maddesinde “Bu plan üzerinden ölçü alınarak uygulama yapılamaz. Uygulamalarda ilgili Kurum ve Kuruluşların görüşleri çerçevesinde bu planda belirlenen kullanımların bütünlüğünü bozmamak koşuluyla planın ana karar ve hükümlerine aykırı olmayacak şekilde işlem yapılacaktır” denilmektedir. Bu plan hükmü üst ölçekten ve doğrudan yapılacak uygulamaların önünü açar nitelikte olduğu için sakıncalıdır.

(6)

Kentsel Yerleşme Alanlarına ilişkin 5.1.1. no.lu plan hükmünde “Kentsel yerleşme alanlarında alt ölçekli planda konut kullanımına ayrılacak alanlarda aynı yapılaşma koşulları ile Butik Otel, Pansiyon, Apart Otel, gibi ‘Turizm Tesislerinin Niteliklerine ve Belgelendirilmesine İlişkin Yönetmelik’te belirlenen turizm tesisleri de yapılabilir. “ denilmektedir. Bu plan hükmüyle “Konut” kullanımı, isteğe bağlı olarak “turizm kullanımına dönüştürülebilmektedir. Kentsel kullanımlardan “konut” ve “turizm”

fonksiyonları birbirinden çok farklı kentsel hizmet alanlarına ihtiyaç duydukları için aynı plan kararlarında yer alması doğru değildir.

Turizm Tesis Alanlarına yönelik 5.2.1. no.lu plan hükmünde; “Turizm tesis alanlarında;

Orman mülkiyetinde kalan turizm tesis alanlarında 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi uyarınca (Emsal) E=0,30’u geçemez.”

denilmektedir. Ancak dava konusu plan ile; mülkiyete/mülk sahipliliğine göre uygulama (yoğunluk vb.) kararı getirilerek, Anayasamızın “eşitlik” ilkesine aykırı bir hüküm düzenlenmektedir. Şöyle ki mülkiyete göre plan kararı düzenlenmesi, belli malikler için ayrıcalıklı imar hakkı anlamına gelirken; bazı malikler için ise aynı koşul ve şartlarda daha az imar hakkı anlamına gelebilecektir. Bu durum da uygulamada mülk sahipliğine göre, eşitsiz bir durumun ortaya çıkmasına neden olacaktır. Oysaki plan kararları mülkiyet hakları da gözetilerek oluşturulan hükümlerdir ve bu hükümlerin bazı mülkiyetler için ayrıcalıklar tanımlaması Anayasamızın “eşitlik” ilkesine açıkça aykırıdır.

Ekoturizm alanlarına yönelik 5.3.2. no.lu plan hükümlerinde “Tarımsal amaçlı konutlara ilişkin bu plan koşulları doğrultusunda gerekli jeolojik-jeoteknik etütler ve zemin etütleri ilgili idaresince onaylanmak koşulu ile ruhsat düzenlenebilir.” denilmektedir. Bu hüküm ile “tarımsal amaçlı olması” gerekçe gösterilerek, her türlü yapıya başka bir plan aşamasına ihtiyaç duyulmadan ruhsat düzenlenmesine imkan tanınmaktadır. 1/25.000 ölçekli dava konusu plan ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yer alan uygulama hükümleri doğrultusunda hazırlanması gereken ruhsatlandırma işlemleri tanımlanarak, imar mevzuatımıza açıkça aykırı olan bir işlem düzenlenmekte ve imar planlarının hiyerarşik kademelenmesi ilkesine aykırı bir hüküm getirilerek hukuk alenen ihlal edilmektedir.

Ayrıca Arazi Kullanımı ve Uygulama Hükümleri 5.3.2 maddesinin 2. paragrafında bulunan “…tarımsal amaçlı konut yapılabilir” hükmü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve arazi Kullanımı Kanunu’na aykırıdır. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda Tarımsal Amaçlı Yapı kavramının tanımlanmasına karşın, bu tanım içerisinde konut fonksiyonu bulunmamaktadır. 5403 sayılı yasa gereği Marjinal tarım alanlarında dahi konut fonksiyonunun yer alması mümkün değilken, bu plan notu ile yasaya aykırı bir hüküm oluşturulmuştur.

Mera Alanları yönelik 5.3.3. no.lu plan hükümlerinde ise “Bu planda mera alanı olarak gösterilen alanlar içerisinde kalmakla birlikte kesinleşmiş yargı kararları ve/veya ilgili kurum görüşü ile mera alanı olmadığı belgelenen alanlarda, konumuna göre bulunduğu alanın kullanım ve yapılaşma koşullarına göre değerlendirme yapılacaktır.”

denilmektedir. Mera alanı olmayan alanlarda alanın kullanım ve yapılaşma koşullarına göre değerlendirme yapılacağını ifade eden bu hüküm anlaşılmamakla birlikte, söz konusu değerlendirmenin tanımını da içermemekte olup; yanlış uygulamalara yol açabilecek niteliktedir. Bu nedenle kesin hüküm içermeyen ve yanlış uygulamalara neden olabilecek olan bu maddenin imar mevzuatımıza uygunluğu bulunmamaktadır.

(7)

Yukarıdaki ifadeler dikkate alındığında 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı’nda “Ekoturizm Alanları” lejandı ile öngörülen çeşitli kullanımların; hem 15.06.2009 onanlı 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın eko-turizm faaliyetleri ile ilgili planlama yaklaşımı ve plan hükümleriyle örtüşmediği hem de eko-turizmin özüne aykırı olduğu açıkça görülmektedir.

SONUÇ VE İSTEM :

Açıklanan ve Mahkemenizce re’sen saptanacak nedenlerle; Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 25.05.2010 tarihinde onaylanarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harita Müdürlüğü tarafından 13.08.2010 – 13.09.2010 tarihleri arasında askıya çıkarılan 1/25.000 ölçekli Kocaeli-Sakarya Kıyı Bandı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çevre Düzeni Planı’nın; Yasalara, Yönetmeliklere, kamu yararına, şehircilik ilkelerine ve planlama tekniklerine açıkça aykırı olması nedeniyle İPTALİNE ve telafisi güç zararlar doğabileceği için öncelikle ve ivedilikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini vekil olarak saygılarımla talep dilerim.

TMMOB Şehir Plancıları Odası (İstanbul Şubesi)

vekili Av. Koray CENGİZ

Referanslar

Benzer Belgeler

Tüm bu hususlar dikkkate alındığında, bu alanlarla ilgili bir tanım yapılacaksa bunun öncelikle 6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları

maddesinin (t) bendinin (3) numaralı alt bendinde geçen “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen ve…” ibaresi ile 1219

209 sayılı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun ve buna

Kurumsal anlamda ise; eğer kurum çalışanı, personeller eski sistem ile çalışıyorsa ve eski sistemi benimsemiş ise, yeni sisteme ayak uyduramıyorsa, e-dönüşüm sonrası

Türk Dişhekimleri Birliği tarafından hazırlanan, Covid -19 pandemisi sırasında ve sonrasında ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan özel kuruluşlarda verilecek olan

Özellikle Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) ile birlikte dünyanın birçok yerinde çatışma çözüm süreçlerini inceledik ve halende bu çalışmaları

Kanununun 72 inci maddesine göre kurumlarda yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik

şeklinde plan notları getirildiği görülmektedir. 2- Söz konusu alanda dava konusu plan değişiklikleri ile getirilen yapılaşma ve araç tünelleri, 2863 sayılı Kültür ve