HES zihniyetine karşı dağcılar olarak tabiat anaya vefamız var diyor isek, HES’lere karşı tüm dağcıların bir araya geleceği geniş katılımlı ve HES karşıtı bir doğa yürüyüşü yapmalıyız
Vaktiyle dağcılık sporu ile uğraşmış biri, eski bir dağcı olarak, en sık muhatap olduğumuz soru neden dağlara gitmek istediğimizdi. Ben de kendimce cevaplar, “Neden gitmeyeyim ki?” derdim, “Gitmemem için bir tek gerekçe gösterir misin?”
En önemli nedenlerinden bir tanesi, özgürsünüz; dağ, yani tabiat ana ve siz baş başasınız, aranızda hiçbir mekanik ilişki yok. Sadece karşılıklı birbirinizi anlama var. Dağcılar bilirler bir dağcı aynı zamanda çevrecidir. Dağda hiçbir çöpünüzü bırakmamak bir kuraldır, dağa saygınız var ise çöpünüzü şehir merkezindeki ilk çöp bidonuna kadar taşıyacaksınız. Hatta sigara izmaritinizi dahi doğaya atamazsınız.
Tabiat anaya saygı duymak zorundasınız. Çünkü o dağlar, dereler, ovalar, sizin evinizdir.
Dağ her zaman sizi hoş karşılamaz. Kimi zaman yağmur yağar bilmem kaç bin tl’ye aldığınız fotoğraf makineniz yağmurdan ıslanır, siz ve tüm eşyanız sırıl sıklımdır. Kimi zaman kar tipi kimi zaman güneş yakar sizi ama asla şikayet etmezsiniz çünkü tabiat ana sizi sever ve size en güzel, en muhteşem resimler çekmeniz için çıplak gözle görülebilecek doğa manzaraları sunar.
Ülkemizde bu denli güzel yerler çok mesela. Kaçkarlar’ın sisi ve yeşili… Fırtına Vadisi’nin muhteşem manzarası… Her türlü dağcılık faaliyetinin çok rahat yapılacağı bir bölge olan Niğde Aladağlar… Yine Akdeniz Toros dağları dağcılar için vazgeçilmez yerlerdir.
Yıllarca bu dağlarda, derelerde, ovalarda dağcılık sporu ile uğraşmış kulüp, dernek, federasyon, üniversite kulüpleri vardır.
Dağcılık sporunun ağır bedelini ödemiş biri olarak asla suçu tabiat anada aramadım ve hala eski bir dağcı olarak tabiat anaya sonsuz saygım var.
Tüm dağcılara çağrımdır. Tabiat anaya hidroelektrik santraller yapılıyor. O muhteşem güzelliklerini gezdiğimiz, kayalarına tırmandığımız, bol yeşil ve sisinde yürüdüğümüz, fotoğraflar çektirdiğimiz, kamp kurduğumuz dağlarımıza şirketler geliyor.
Suyunu satacaklar, derelerini kurutacaklar. Bugün rahatlıkla gidebildiğimiz tabiat anaya yarın belki de gidebilmek için turizm şirketlerine paralar ödemek zorunda kalacağız. Hem de ne için? Manzarası bozulmuş, kimi kısmına girilmesi yasaklanmış dağlara uzaktan bakmak için.
Doğayı bozuyor diye kimi dağ yollarına asfalt dökülmesine dahi karşı çıktığımız olmuştur ve defalarca Turizm ve çevre Bakanlıklarına bu konu ile dilekçeler gönderilmiştir.
Bilmem kaç bin tane yapılacak HES’ler ile tabiat ana öldürülüyor. Tüm dağcılara çağrımdır. Ülkemin dağlarını, derelerini, vadilerini, ovalarını, kayalarını, suyunu satan HES zihniyetine karşı dağcılar olarak tabiat anaya vefamız var diyor isek, HES’lere karşı tüm dağcıların bir araya geleceği geniş katılımlı ve HES karşıtı bir doğa yürüyüşü yapmalıyız.
Yine şu anda halihazırda dağcılık faaliyeti yürüten tüm arkadaşlarımız faaliyetlerinde, sohbet ortamlarında HES’i mutlaka tartışmalı.
Doğayı koruma bilinci ile dağcılık yapan tüm dağcıların bir an önce doğanın yağmalanmasına, piyasalaştırılmasına karşı çıkması gerekir. Aksi takdirde spor salonlarında antrenman tırmanışlarından başka yapacak tek bir şey kalır, o da eski dağcıların fotoğraflarına bakmak ve onların anlattıkları ile bir dağ hayal etmek.
sürü beton yığınını şehirde görüyorsun, bir de gidip dağlarda sinir bozucu HES’leri mi göreceğim! *Erbil Karakoç
Samsun Yapı Yol-Sen İşyeri temsilcisi elbil55@hotmail.com sendika.org- 06 Kasım 2010
