ERMENiLER •
CİLTIV
§
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ I. ULUSLARARASI SOSYAL ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU
Osmanlı Toplumunda Birlikte )'"aşama Sanatı:
Türk Ermeni İlişkileri Örneği
HAZIRI.AYANLAR Prof. Dr. M. Metin Hülagü Y rd. Doç. Dr. Şakir Batmaz Y rd. Doç. Dr. Süleyman Demirci
Yrd. Doç. Dr. Gülbadi Alan
ERCİYES ÜNİVERSİTESi YAYINl·153
KİTAP ADI
Hoşgörü Toplumunda Ermeniler/ Cilt 1 V Erciyes Üniversitesi O
HAZIRLAYANLAR Prof. Dr. M. Metin Hülagü C Yrd. Doç. Dr. Şakir Batmaz C Yrd. Doç. Dr. Süleyman Demirci C
Yrd. Doç. Dr. Gülbadi Alan CI
ISBN:
Takım No: 978-9944-976-10-7 Kitap No: 978-9944-976-14-S
İlk Basım:
Ocak2007
'
Kapakta Kullanılan Gravür William Henry Bartlen
Kapak Tasanmı
Deniz Doğan
Baskı Öncesi Hazırlık Bilge Grafik/ (352) 232 29 05
Baskı
Orka Matbaacılık I (352) 322 17 00
Dr .
.Yasin Çağatay SEÇKİNİstanbul Üniversitesi
E-moil:cogotays@istanbul.edu.tr; Tel: O 272 226 77 00-25386
Özet
Türk Ye Ermeni toplumları arasında, yüzyıllardan beri sü- regelen ilişki, diyalog ve işbirliği, mimarlık alanında da kendini göstermiştir. Osmanlı imparatorluğu'nun çeşitli dönemlerindeki anıtsal mimari eserlerin ortaya konul- masında iki kültür arasındaki güçlü iletişim önemli bir rol
oynamıştır.
özellikle, başkent lstanbul'da inşa edilen mimari eserlerde, Anadolu'dan gelen birçok Ermeni yapı ustası ve kalfasın
dan da yararlanılmıştır. Bu ustaların bir kısmı, hem sahip oldukları sanat yetenekleri, hem de kişisel ilişkilerdeki ba- şarıları nedeniyle, Saray çevresinde de taktir kazanmışlar ve mimarbaşı seviyesine kadaryükselmiŞlerdir.
Bunların arasından, Karaman'ın Belen köyünden istanbul'a gelen Ermeni kökenli Balyan ailesi, Osmanlı imparatorlu- ğu mimarisinde önemli bir yere sahiptir. Sultan 111. Selim zamanında isimleri duyulmaya başlayan Balyan ailesi üye- leri, yaklaşık 200 sene İmparatorluk için çalışmışlar ve özel- likle il. Mahmut ve Abdulmecit dönemlerinde, çok sayıda saray, köşk, cami ve kilise inşa etmişlerdir.
Bu çalışmada, özellikle, Balyanların tasarladıkları dini yapı
lar üzerinde durulacaktır. Bu amaçla, istanbul'da inşa et- tikleri, Dolmabahçe Camii, Ortaköy Camii, Aksaray Valide Camii ve Tophane Nusretiye Camii, gerek strüktürel, gerek mekansal açıdan incelenecek; Hıristiyan ve Ermeni kökenli Balyan ailesinin, Müslüman ve Türk kültürünün en önemli mimari yapısı camiye yaptıkları katkılar tartışılacaktır.
1.Giriş
Ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı siyaset, sanat ve bilim ortamını şe
killendiren en önemli olay hiç kuşkusuz Tanzimat'ın ilanıdır ve çoğu araş
tırmacı tarafından, Batılılaşma hareketinin resınlleşmesi olarak yorum-
lanmaktadır1. Yönetim değişiklikleri çoğu kez uygulamaları ile o ülkenin mimarisini ve kentsel görüntüsünü de değiştirmiştir2. Tanzimat' ın değişim programı da, mimarlık alanına ağırlıklı biçimde yansımıştır. Dönem yapı
larında plan kurgusu, yapı malzemesi ve üslup anlayışı açısından önemli yenilikler gözlenmektedir3.
Tanzimat, Avrupa 'yı model alan bir değişim ve yenileşme dönemidir.
Yenilikçilerin tercih ettiği üslup da, doğal olarak Batı kökenli Neoklasik
ağırlıklı bir üslUptıır. Batı kültürünü simgeleyen sanat akımları, XIX. yüz- yıl İstaobulu'nda devletin resınl söylemi durumuna gelen ve Tanzimat'la belgelenen Batılılaşma hareketiyle örtüşmektedir. Tanzimat Fermanı, bir- çok alanda kendi değerlerinden üretmek yerine, Batıdan devşirmeyi tercih
etmiştir. Bu nedenle fikir ve uygulamaları ile geniş halk kitlelerine ulaşa-
Aygül Ağır, "Balyanlann Eğitimleri Üzerine Notlar", Afife Banır'a Armağan-Mimarlık ve Sanat Tarihi Yazıları, Literatür Yayınları, İstanbul 2005, s.65.
2 Cengiz Can, "Tanzimat ve Mimarlık", Osmanlı Mimarlığının 7 Yüzyılı: Uluslarüstü Bir Miras, 25-27 Kasım 1999, YEM Yayın, İstanbul 2000, s.130.
3 Can, a.g.m., s.131.
519
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNOA ERMENiLER
mamış, fakat mimarlık alanındaki sonuçlan özellikle İstanbul mimarisinde iz bırakmıştır".
Tanzimat' ın ilk yirmi yılında F ossati gibi yabancı mimarlar, takip eden yıllarda ise Levanten ve gayrimüslim mimarlar, dönem mimarisi üze- rinde etkili olmuşlardır5. Ermeni Balyanlar da sözü geçen gayrimüslim mi- marlar arasındadır ve bassa mimarı olmaları sebebiyle de çok sayıda XIX.
yüzyıl yapısının müellifidirler. Sultan ill. Selim için çalışan Krikor Amira Balyan'dan başlayarak hepsi hassa mimarı olarak çalışmışlardır6.
Ba1~anlar üzerine kapsamlı araştırma ve yorumları bulunan Prof. Dr.
Afife Batur'uo belirttiği gibi: Batılzlaşmanzn içeriğini ve programlarını
kavramak, nasıl algılandığım öğrenmek, eğilim ve özlemlerini tanımak ko- nusunda Balyan Mimarlığı önemli ipuçları vermektedir1•
2. Balyan Ailesi
Tanzimat'ın ilanı, o dönem hassa mimarlığı görevini yürüten Balyan ailesini de doğrudan etkilemiş olmalıdır8. Nitekim, Balyanlar'ıİı gerçek- leştirdiği tüm eserlerde dönemin tercihi olan Batılı üsluplar belirgin bi- çimde göze çarpmaktadır. Balyanlar, Osmanlı mimarisinin son döneminde
Batı seçmeciliği yönünde gelişen değişim sürecini hızlandırmışlar, 4 nesil boyunca toplam 6 Padişahın hizmetinde çok sayıda eser vererek döneme
damgalarını vurmuşlardır.
Ermeni kökenli bir Osmanlı ailesi olan Balyanlar, birçok araştırmacıya
göre, XVIII. yüzyıl sonunda Kayseri'nin Derevenk köyünden İstanbul'a göçmüşlerdir9• İstanbul'a göçen ve Saray'ın emrinde çalışmaya başlayan
4 Ağır, "Balyan Ailesi'nin Mimarlığı'nda Palladio.İzleri", Electronic Journal ofOriental Stu- dies, C. IV, No: 3, Utrecht University, Utrecbt 200 J, s.1-2; Ekmeleddin İbsanoğlu, "Tan- zimat Öncesi ve Tanzimat Döneminde İstanbul'da Darülfünun Kurma Teşebbüsleri", 150.
Yılında Tanzimat, Ankara 1992, s.389.. "
5 Can, a.g.e., s.136.
6 Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent Tarihi, TET Tarih Vakfı, İstanbul 1996, s.374-375.
7 Afife Batur, "Balyan Ailesi", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. Il, TETTarih Vak- fı Yayınlan, İstanbul 1994, s.36.
8 Ağır, "Balyanlann Eğitimleri Üzerine Notlar", s.65.
9 Ağır, "Balyanlann Egitirnleri Üzerine Notlar", s.65; Selçuk Batur, "Balyan Ailesi'', Tanzi- mattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.IV, İletişim Yayınları, İstanbul, s.1089-1090;
Kevork Pamukciyan, Enneni Kaynaklanndan Tarihe Katkılar, Biyografileriyle Ermeniler, C.IV, Editör Osman Köker, Aras Yayıncılık, İstanbul s.90.
Dülger Bali Kalfa'nın dört çocuğu olmuştur ve çocukları onun adından
ötürü Baliyan ya da Balyan ismiyle anılmışlardır10•
Balyan soyadım taşıyan bu mimarlar. yaklaşık 100 yıl boyunca birbir- lerini izleyerek, verimli ve İstanbul 'un XIX. yüzyıl mimarisinde etkin bir meslek yaşamı sürdürmüşlerdir. Nitekim, XIX. yüzyıl boyunca· hassa mi-
marı olarak çalışan Balyanlann toplu yapı listesi incelendiğinde yaklaşık
olarak dönemin resmi yapım programı ile karşılaşılmaktadır11•
Mimarlıkta Batıya açılma çabaları kapsamında XVIII. yüzyılda ger-
çekleştirilen ilk denemelerin ardından; taklit sürecinin hızlandığı ve his- sedilir bir beğeni değişikliğinin yaşandığı XIX. yüzyılda, Balyan adının
etkinlik kazanmaya başladığı görülmektedir. Bu beğeni değişikliği, geç dönemin her yapısında olduğu gibi, geleneğe en çok bağlı olması beklenen camilerde de izlenmektedir.
3. Osmanh Cami Mimarisi
Osmanlı mimarbğında cami yapısı, kübik bir gövde ile camiye kimlik
kazandıracak ve sembolik anlamını oluşturacak küresel bir örtüden mey- dana gelmiştir.
Panteon ve Ayasofya'dan sonra, kubbenin dış sembolizminin değil
fakat iç mekan yaratma niteliğinin üzerinde duran Türkler olmuştur12• Os-
manlı camilerinin kubbeyi kabullerinin ana nedenleri, merkezi şema arayı
şı, aydın1ık mekan ihtiyacı ve strüktürel sorunlara verdiği tutarlı cevaptan kaynaklanmaktadır. Özellikle Osmanlı camisinin imparatorluğun Müslü- man dünyasındaki konumu ve gücü dolayısıy.ıa taşıdığı simgesel anlam, onu anıtsal olmaya zorlamıştır. Bu anıtsallık arayışı strüktürel açıdan ge-
lişmenin yolunu açmış; kubbe de bu arayışa örtü elemanı olarak katkıda bulunmuştur13•
1 O S. Banır, "Balyan Ailesi'', s.3 7.
l 1 S. Batur, "Balyan.Ailesi", s.36.
12 Aras Neftçi, "Batılılaşma Dönemi Osmanlı Cami Mimarisinde Strüktür Analizi", Osmanlı Mimarlığının 7 Yüzyılı: Uluslaıiistil Bir Miras, 25-27 Kasım 1999, YEM Yayın, İstanbul 2000, s. 137~ Doğan Kuban, Türk ve İslam Sanatı Üzerine Denemeler, Arkeoloji ve Sanat Yayınlan, İstanbul 1982, s.104.
13 Jale Erzeo, Mimar Sinan Cami ve Külliyeleri, ODTÜ Yayını, Ankara 1991, s.18-19; Leyla Baydar, Batı Tesirine Kadar Osmanlı Mimarisinde Estetik Kriterler, Yayınlanmamış Dokto- ra Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara 19.86, s.30; Müzeyyen Çorbacı, Tasarım Yardımcı Araç- ları Işığında Günümüz Cami Yapısında Oluşan Biçimsel Dönüşüme İlişkin Bir Çalışma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul 1998, s.64-66.
521
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER
Bu katkı öylesine büyük bir katkıdır ki, kubbe, Osmanlı mimarlığın
da yapının bütün biçimlenmesini yöneten ana öğe olmuştur. Kubbe yapıyı taçlandınnakta, tüm strüktürel ve mekansal yapıyı şekillendinnekte, fakat onlardan bağımsız olarak kendi kimliğini ilan etmemektedir. Bu haliyle Osmanlı kubbesi, tarihin strüktürel açıdan en son ve en tutarlı aşaması ola- rak kabul edilmektedir14•
Klasik dönemde ulaşılan bu son noktanın ardından, Batılı üslilpların
etkisi altında gelişen dönemde, kubbeler yüksek kasnaklara oturtulmaya ve camilere düşey bir göıünüm verilmeye çalışılmıştır15• Batılılaşma dö- nemindeki mekan etkisinin Klasik dönemden ayrılan en önemli tarafı iç mekan ve kütlede, yapının düşey boyutunun daha abartılmış olmasıdır16•
Osmanlı cami mimarisinde Batı etkisi, Sultan III. Ahmet döneminde
gİ.nİıeye başlamıştır. Bu devirde Avrupa'da Rokoko üsluplar hakimdir. Ar-
tık Klasik dönem Osmanlı mimarisi öğeleri ve duvar kalem işleri yerlerini
Batıdan ithal Rokoko ve Barok detaylara ve süslemelere bırakmaya başla
mıştır. İlerleyen yüzyıllarda, bu değişim yalnızca Barok ve Rokoko ile sı
nırlı kalmamış, Neogotik, Neoklasik gibi eklektik üsluplarda yeni mimari
anlayışındaki yerlerini almışlardır17•
Gayrimüslim Balyanların İstanbul'da tasarladığı Tophane Nusretiye, Dolmabahçe Bezmialem Valide Sultan, Ortaköy ve Aksaray Pertevniyal Valide Sultan Camileri de, hem sözü edilen bu eklektik üslfıpların, hem de XIX. yüzyılda yaşanan mekan, strüktür ve süsleme ile ilgili değişimin
incelenebileceği önemli örnekler oiarak göze çarpmaktadır.
4. Balyan Ailesinin Camileri
4.1.Tophane Nusretiye Camii (1826)
Sultan III. Selim döneminde, Tophane-i Amire'~e inşa edilen Arabacı
lar Camii'nin 1823'teki Firuzağa Yangmı'nda yanmasının ardından, aynı
yerde IL Mahmud tarafından yaptırılan camidir18• Nusretiye Camii'nin
14 Kuban, Mimarlık Kavramları, YEM Yayınlan, İstanbul 1992, s.64.
15 Çorbacı, a.g.t., s.78.
16 Kuban, Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazılan, YEM Yayın, İstanbul 1998, s. 75.
17 M. Ece Çaldıran Işık, XVllI ve XIX. Yüzyıl İstanbul Camilerinde Antik Öğeler, Yayınlan
mamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul 1991, s.42-43.
18 Pars Tuğlacı, Osmanlı Mimarlığı 'nda Batılılaşma Dönemi ve Balyan Ailesi, İnkıliip ve Aka Yayınlan, İstanbul 1981, s.29.
522
kompozisyonunun Barok karakterine karşın, caminin ayrıntıları o zaman moda olan Ampir19 üslfıbundadır2°. Barok ile Ampir üslupları arasında bir
geçiş yapısı olarak da kabul edilen cami mimarı Krikor Amira Balyan'ın
en tanınmış yapıtıdır21• Krikor, III. Selim ve ll. Mahmud dönemlerinde
inşa edilmiş belli başlı kamu yapılarının ve sarayların mimarı olarak, Bal- yan ailesinin ilk kuşağının en önemli kişiliğidir22•
Nusretiye Camii'ni oluşturan ana elemanlar şunlardır:
-Kare planlı ana ibadet mekanı (harim) ve ona takılı çokgen planlı bir mihrap nişi,
-Harimin doğu ve batısında, içe kapalı, dışa açık yan galeriler, -Harimin giriş tarafında içe açık bir galeri ve ona takılı son cemaat yeri,
-Cami girişinin doğu ve batısında iki katlı Hünkar Kasrı.
Yukarıda sıralanan bu elemanların her biri özerk bir birim görünümün- dedir ve yapının genel kompozisyonu da bu özerk birimlerin gruplaşma
sından meydana gelmiştir. Kütle kompozisyonu, Hünkar Kasrı 'nın doğu
ve batı kısımlan arasındaki birkaç nokta hariç, genel itibariyle mihraptan geçen aksa göre simetrikti.r23.
Harimi örten pandantifli yüksek kubbe, boyutu açısından kompo- zisyonun en belirleyici elemanıdır24• Kubbe kasnağının oturduğu büyük
askı kemerli beden duvarları, köşelerde kasnak hizasına kadar yükselme- mekte, pandantifier askı kemerleri boyunca alçarak köşelere bağlanmak
tadır (Şekil 1). Köşe ayaklarının üzerinde, içi boş, sözde ağırlık kuleleri
bulunmaktadır. Bu soğan formlu sözde ağırlık kuleleri ve bunları kubbe
kasnağına bağlayan kıvrımlı payandalar, kasnak pencereleri arasındaki
kaideleri bombeli pilasterler25, taşkın askı kemerleri ve kemerlerin otur-
duğu dekoratif konsollar, son cemaat yerine çıkan iki kollu Barok tarzında
19 Napoleon'un egemenlik yıllannda (1804-1814) ortaya çıkan ve etkisini mirnarlıkJa deko- ratif sanatlarda gösteren antik Yunan, Roma ve Mısır etkili yeni klasik tlslfıp, Sultan II.
Mahmud döneminden (1808-1839) itibaren Osmanlı mimarlığına da yansımıştır.
20 Kuban, Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazılan, s.75.
21 A. Batur, "N.usretiye Camii'', Dünden Bugtine İstanbul Ansiklopedisi, C.VI, TET Tarih Vakfı Yayınlan, İstanbul 1994, s.105.
22 A. Batur, "Balyan Ailesi", s.37.
23 Tuğlacı, a.g.e., s.30.
24 A. Batur, "Nusretiye Camii'', s.105-106.
25 Duvardan hafifçe çıkıntı yapan ve taşıyıcılığa katkısı olmayan, kaideli ve başlıklı sütun benzeri dekorasyon öğesi.
523
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER
Şekil 1 ve 2. Nıısretiye Camii ve kasnak çevresine ait detay.
kıvrımlı merdivenler, hep barok mimarinin izlerini taşımaktadır (Şekil 2).
Fakat yapıda, bu ve benzeri elemanların dışında, asıl dikkati çeken, Barok
düşeyliği vurgulama çabasıdır. Bu da kubbe kasnağı ve küresindeki oran yükseltmeleri ile sağlanmıştır.
Anlaşılacağı üzere, harimin dış cephesindeki elemanlarda süregelen Türk Barok anlayışına oldukça s_adık kalınmıştır. Ama genel planlamada ve harim dışındaki mekanlarda Ampir üslup ağırlık kazanmaktadır. Örneğin Hürıkar Kasrı 'nm sade dikdörtgen söveli pencereleri ile son cemaat yeri ve yan revakların yuvarlak kemerleri Ampir üslubuna uygun tasarlanmıştır.
Dış cephede birçok antik öğe süsleme amaçlı kullanılmıştır. Özellikle
abartılı palmet26 motifleri dikkat çekicidir. P~lmet motifi, son cemaat ye- rinin kubbelerini taşıyan üç kemerin ortasında, cümle kapısının üstündeki kitabede, cümle kapısının iki yanında bulunan kapıların ve beden duvarla-
rındaki üst sıra pencerelerin üzerinde yüksek kabartma olarak yer almak-
26 Bir orta eksenin iki
yanında
simetrikoılak düzenlenmiş,
birbirinden ayn duran yapraklar- dan oluşan, palmiye yaprağının soyutlandığı bitkisel bezeme.524
tadır. A.kant27 ve girland ( askıçelenk)28 motifleri ile sütun başlıklarındaki
volütler29 de camide sıkça kullanılan diğer antik öğeler olarak görülmek- tedir.
Ampir üslubun asıl baskın olduğu yer ise iç mekandır. Özellikle akant motifi çok çeşitli tarzlarda çalışılmıştır. Ana kubbede ve onu destekleyen
yarım kubbelerde altın yaldızlı akant motifi alçak kabartma olarak işlen
miştir. Yine alt sıra pencerelerin üzerinde de akant motifi görülmektedir.
Özellikle mihrap ve minber çevresinde olmak üzere, akant, girland ve pal- met motifleri iç mekanda sıkça tekrarlanmakta; pilaster ve yanın sütun
başlıklarında volütler bulunmaktadır.
Cami, bünyesinde barındırdığı çok sayıdaki antik mimari öğenin de etkisiyle, Barok'tan Ampir'e yönelişte bir geçiş yapısı olarak değerlendiri
lebilrr.Nusretiye Camii'nde oranların değiştiği, dikey gelişimin abartıldığı göze çarpmaktadır. Bu, ana kütlenin kare tabanlı prizma görünümünden minarelerin inceliğine kadar birçok noktada dikkati çekmektedir. 1\usreti- ye Camii, malzeme ve konstrüksiyon yönünden bir bütünlük arz etse de, gerek mekansal biçimlendirme, gerekse cephe düzenleme açısından iki ana bölüme ayrılmış gözükmektedir: Harim ve Hünkar Kasrı.
XIX. yüzyılda inşa edilmiş başka camilerde de görülen bu farklılık, diğer anlamlarının yanı sıra dini ve siyasi iktidar ayrımı kavramının da bir anlatımı sayılmaktadır3°. Bunların dışında, Nusretiye Camii, dört sıralı
pencere dizilerine sahip cephesiyle, Klasik Osmanlı mimarlığı pencere dü- zeninin son örneğidir3'.
4.2. Dolmabahçe
BezınialemValid e Sultan C amii (1853)
Sultan Abdülmecid' in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından, ha-
yır eseri olarak GarabetArnira Balyan 'a yaptırılmıştır32. Sultan II. Mahmud,
27 Antik Yunan ve Roma mimarlığında, Koriot ve kompozit dilzendeki sütun başlıklarında
bulunan, uçları kıvı:ık yaprak biçimindeki ayırt edici bezeme öğesi.
28 İki nokta arasına yay şeklinde asılmış yaprak ve çiçeklerden oluşan, çelenk biçiminde be- zeme öğesi.
29 İyon sütun başlarında görülen spiral biçimli karal--teristik öğe.
30 A. Batur, "Ortaköy Camii", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. Vl, TET Tarih Vakfı Yayınlan, İstanbul 1994, s.144.
31 A. Batur, "Nusretiye Camii", s.106-107.
32 Çelik Gülersoy, Dolmabahçe-Çağlar Boyu İstanbul Görünümleri Ill, İstanbul Kitaplığı, İs
tanbul 1984, s. 19; A. Batur, "Dolmabahçe Camii", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.III, TET Tarih Vakfı, İstanbul 1994, s.88.
525
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER
Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde hassa mimarlığı yapan Garabet, ailenin sürekliliğinde ve etkinliğinde kilit noktada olan kişiliktir. Mimarlık tarihine adını Dolmabahçe Sarayı 'mn M;man olarak yazdırrnıştır33.
Caminin en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sa- hip olmasıdır. Bu yapıdaki geometri egemen tasanın, Ampir veya Neokla- sik üslubun en bütüncül örneklerinden biridir. Harim kare planlı, kubbeli yüksek bir kitledir. Hünkar Kasn ise, dikdörtgen planlı, prizmatik alçak bir kitledir. Harim ve Hünkar Kasn, işlevlerine de bağlı olarak ayn ayrı tasarlaıµnış ve sonradan birleştirilmiş gibidir34•
Harim, kare bir plan üzerinde kurgulanmıştır. Kare planın köşeleri 1 metreyi bulan genişlemelerde vurgulanmıştır. Bu şekilde bir baldaken35 s1füktürü yaratılmaya çalışılıİııştır. Harim bölümünün beden duvarları bü-
yük.taşıyıcı kemerlerle sonlanır ve kubbe, pandantifier aracılığıyla bu du- varlann üstüne doğrudan doğruya oturur. Yapının dört cephesindeki büyük
taşıyıcı kemerlerin kuvvetle belirtilmesi ve pandantiflerin yapının dışında açıkça gösterilmesi baldaken imgesini güçlendiren diğer özelliklerdir36.
Taşıyıcı kemerlerin içindeki dairesel pencere düzenlemesi, baldakenin geometrik kurgusuna, kendine özgü bir dışavurumla katılmaktadır ve bu geleneksel strüktürün görsel alışkanlıklarını değiştiren bir öneridir (Şekil
3). Kemer içinin biçimlenmesi, cephede de bir üçlü bölünme ile karşılan
mıştır37.
Köşe ayaklarının üzerinde ve pandantiflerin ucundaki sözde ağırlık
kuleleri ise kurulmaya çalışan baldaken strüktür ile çelişmekte, kurguyu
zayıflatmaktadır. Bu, yapının geneline hakim Ampir ve Neoklasik üslı1p
larla da çelişmektedi:r38•
Caminin genelinde buna benzer bir uyumsuzluk, minarelerin plan içindeki yerleşimlerinde de görülmektedir. Hünkar Kasrı 'nın iki ucundan yükselen minareler, geometrik kurgudan bağımsız konumlan ile yapının bütünlüğüne zarar vermektedir. ·
Hünkar Kasrı, daha önce de belirtildiği .. üzere, ibadet dışı mekanlara belirli bir özerklik kazandırılma Çabasının bir ürünü olarak oldukça sade
33 Tuğlacı, a.g.e., s.338.
34 A. Batur, "Dolmabahçe Camii", s.88.
35 Kubbe ya da piramidal çatıyla örtülü, kare, çokgen veya daire planlı, sütunlarla taşınan, farklı işlevlere hizmet eden küçük, açık strüktür.
36 A. Batur, "Dolmabahçe Camii", s.88.
37 A. Batur, "Dolrnabahçe Camii", s.88.
38 A. Batur, "Dolrnabahçe Camii", s.88.
526
Şekil 3. Dolmabalıçe Camii taşıyıcı kemerleri içindeki dairesel pencere düzenlemesi.
bir görünümdedir. Zaten özellikle bu cami, Dolmabahçe Sarayı ile arasın
daki görsel ve fiziksel ilişkisi nedeniyle ayrı bir siyasi kimlik taşımaktadır.
O dönemde devlet protokolü, Cuma Selamlığı Merasimi'ni bu mekanda gerçekleştirmektedir39• İki katlı ve klasik mimari öğelere sahip Hünkar
Kasrı cephesindeki süslemeler de, sözü edilen bu resmi kimlik nedeniyle, saçak kornişindeki40 trigylph41 motifleri ve üst pencerelerin üzerine alma-
şık olarak yerleştirilmiş üçgen alınlıklardan ibarettir.
Özetle cami, asal geometrik biçimlerin kullanıldığı şeması, yarım da- ire kemerleri, alınlıklı pencereleri ve bir ölçüde bezemeden anndınlmış
cepheleri ile dikkati çeken ağırbaşlı bir görünüme sahiptir. Caminin içinde, yer yer Barok karakter de gösteren Ampir üslubunda bir dekorasyon vardır.
39 Gülersoy, a.g.e., s.66.
40 Yapı cephelerinin en üstünde, çatı seviyesindeki profilli yatay çıkıntı. Katlar arasında ayın
cı, profilli cephe öğesi.
41 Üçüz yiv.
527
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNOA ERMENiLER
Palmet ve akant motifleri ile Lesbos42 ve İon kymationlan43, iç mekanda
kullanılan başlıca antik öğelerdir.
4.3. Ortaköy Camii (1854)
İstanbul 'u dünyaya tanıtan simgeler arasında yer alan Ortaköy Camii ile ilgili aktaracaklanma geçmeden önce kısa bir anımı paylaşmak istiyo- rum; Mimarlık Fakültesi 'nde öğrencilik yıllarımda, Ortaköy'de dolaşırken, İstanbul'a yabancı bir arkadaş yanıma yaklaşmış ve 'ahi burada öyle bir cami v~rpıış ki, İ~tanbul'a gelip de onun fotoğrafını çekmezsen dövüyor-
larmış, nerededir bu ağabeycim, biliyorsan göster de, şimdi dönüşte evde- kilerle papaz olmayalım' demişti. Serde mimarlık öğrenciliği olduğundan arka,daşı alIDlŞ ve sadece bir sokak ötemizdeki camiye bizzat götürmüş ve gezdirmiştim. Ardından da kendi kendime düşü_nmüştüm, İstanbul 'un en hareketli, kalabalık ve gürültülü noktalarından birinin tam göbeğinde ol- masına rağmen, bu denli yalnız ve sessiz olabilmeyi nasıl başarıyor diye.
Ortaköy Camii, Dolmabahçe Sar~yı 'nın yapıldığı ve kentin anıtsal do- kusunun Boğaziçi'ne. doğru kaydığı yıllarda, bu hareketi simgeleyen ya- pılardan biri olarak gerçekleştirilmişti.r44. Camii, Abdülmecid tar_afından, Nigoğos Balyan'a yaptınlmıştır45• Balyan ailesinin akademik eğitimden geçtiği iddia edilen ilk/bireyidir ve kısa ömrüne (32 yaşında tifodan öl-
müştür) rağmen, oldukça verimli bir meslek hayatına sahiptir46•
Dolmabahçe Sarayı'nın muayede (bayramlaşma) salonunun ve sal- tanat kapılarının tasarımı, kendisine atfedilen Nigoğos Balyan, ailenin Krikor'dan başlayarak benimsediği Neoklasik ve Ampir üsluplarından ta- rihçi seçmeciliğe geçişi başlatan, tüm denemelerini bu yönde gerçekleşti
ren bir mimardır47•
Cami, Nusretiye'de de olduğu gibi, tasarım anlayışı açısından birl5irin- den net bir biçimde ayrılan Barok egemen Harim ve Ampir üsluplu Hünkar Kasrı bölümlerinden oluşmaktadır. Ortaköy Camii'ni Nusretiye'den ayı-
42 Lesbos kymationu, üstteki dışbükey bölümü çıkıntı yapan dalgalı bir korniştir. Çoğunlukla
kalp biçimli yaprak motifleriyle süslenmiştir.
43 İon kymationu, yumurta dizisi ya da İon ovolosunun diğer adı.
44 A. Batur, "Ortaköy Camii'', s.168.
45 A. Batur, "Ortaköy Camii'', s.168.
46 Tuğlacı, a.g.e., s.l 72.
47 A. Batur, "Balyan Ailesi", s.38.
528
Şekil 4 ve 5. Ortaköy Camii ve yuvarlak kemerli pencerelerden bir detay.
ran, bu iki bölümün planda oran olarak birbirine eşit büyüklükte düşünül
müş olmasıdır.
Harim, yüksek beden duvarları üzerinde belirgin bir kubbeyle örtülü- dür. Kubbe, kıvrımlı payandalara sahip sağır bir kasnak üzerinde, oldukça sade bir yapıdadır. Kasnak üzerinde, yaygın olarak pencerelerin bulundu-
ğu açıklıklar, kabartma rozetlerle bezenmiştir.
Pandantifl.er askı kemerleri boyunca alçalarak köşelerdeki kulemsi elemanlara bağlanmaktadırhır. Statik açıdan gerçek bir ağırlık kulesi ol- mayan bu elemanların üstünde dekoratif figürler bulunmaktadır48•
Beden duvarları, Osmanlı cami geleneğinde olduğu gibi köşelerde
kubbe kasnağı hizasına kadar yükselmemektedir. Beden duvarlarını oluş
turan üç açıklığın üçü de içbükey olarak düzenlenmiş; içbükey yüzeyler
arasında yer alan gömülü kolonlar belirgin bir şekilde öne çıkarılmıştır (Şekil 4). Bu karşıtlık, cephe hareketliliğini kuvvetlendirmekte ve Barok bir e_spı:iyi yansıtmaktadır49• Bu Barok işaretin yanı sıra, sözü edilen kolon-
48 A. Batur, "Ortaköy Camii", s.169.
49 A. Batur, "Ortaköy Camii", s.170.
529
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER
lann stıiiktürel değil dekoratif nitelikte tasarlanışı, cepheye Gotik bir etki
de verrnektedir5°. ·
Harimin dış cepheleri, kompozit bir üslupla taştan oyma ve kabartma süslemelerle yoğun bir biçimde işlenmiştir. Bu konuda sadece yuvarlak kemerli pencerelere göz atılması bile bu konuda yeterince fıkir vermek- tedir (Şekil 5). _Pencereler arasındaki pilasterlerin sütun başlıklarında yer alan palmet motifi, kemerler üzerindeki Lesbos kymationu ve pencerele- rin hemen üstündeki kornişte ise İon kymationu ve guttalar hemen dikkati cekmektedir.
.
'Dolinabahçe Camii'nde olduğu gibi geniş ve yüksek pencereler saye- sinde, cami iç mekanında oldukça aydınlık bir ortam oluşmaktadır. Yapı, a~eta deniz manzaralı bir saray pavyonu görüntüsündedir51•
Harim bölümlerinin tersine Hünkar Kasrı çok sade tasarlanmıştır. Bu- radaki bezeme öğeleri, üzeri basık kemerli pencerelerin çevresindeki sade silmeler52 ile salonlardaki üçgen ve dairesel alınlıklardır. Yine, mekanlar
arasında dikkati çeken bu farklılık, dini ve siyasi iktidar aynını kavramının
bir anlatımı olarak yorumlanabilir. Bu bölümdeki klasik biçimlenmeden, harim bölümünde sergilenen kömpozit üslüba geçiş, Barok stilde tasarlan-
mış oval giriş merdivenleri aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.
Ortaköy Camii, mimarının genel tarihçi-seçmeci yaklaşımından kay- naklanan nedenlerle, kompozit ve Klasik Osmanlı mimari geleneğinden
tamamen kopuk bir yapı sergilemesine rağmen; bugün bulunduğu mekana kimlik kazandıran yapısı ve büyük açıklıklarla parçalanarak saydam bir nitelik kazandırılmış cephesi ile dikkati çekmektedir.
4.4. Aksaray Pertevniyal Valide Sultan Camii (1871)
Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından Agop ve Sarkis Balyan'a yaptırılan camidir53• Valide Camii'nin mimarı olarak bazı kaynaklar, İtalyan asıllı Pietro Montani~nin de adını verrnektedir54•
\
50 Tuğlacı, a.g.e., s.340.
51 Yıl.dız Demiriz, Geç Dönem Osmanlı Mimarisi, http://istanbul.edu.tr/Bolumler/guzelsanatl gecdonem.htm.
52 Duvar yüzeyi üzerinde hafif çıkıntılı olarak yer alan şerit biçiminde, sürekli giden bezeme
öğesi.
53 Tuğlacı, a.g.e., s.233.
54 Tahsin Öz, İstanbul Camileri, C.I, TTK Yayınlan, Ankara 1962, s.149.
530
Cami, köşeler.i zeminden başlayarak yükselen kulelerle vurgulanmış
kare bir ana ibadet mekanı ve buna ekli, iyice içeri çekilmiş bir son cemaat yeri ile Hünkar Kasrı 'ndan oluşmaktadır.
Valide Sultan Caniii, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osman-
lı mimarisinde etkili olan eklektik mimarinin, dini yapılar kategorisinde en karakteristik örnekleıinden biridir55. Fakat genel anlamda, o zamana kadarki tüm XIX. yüzyıl camilerinden farklı bir tasarım ve bezeme anla-
yışına sahiptir. Camide Gotik ve Oryantalist etki ağırlıklı olmakla beraber çok sayıda eklektik üslup kullanılmıştır. Örneğin, sivri kemerli pencerelere sahip cephe düzenlemesi, Gotik; yapının genelindeki yoğun girift bezeme
anlayışı, Barok; süsleme detaylarındaki istiridye formları, Rokoko; yük- sek kasnakl_ı kubbe, Rönesans ve cephedeki İslam sanatına ait süsleme- ler, Oryantalist etkiler taşımaktadır. Erken Osmanlı süsleme sanatı içinde iç mekanda kullanılmış olan dilimli sivri kemerli nişler de, Valide Sultan Camii'nde cephede görülmektedir56• Bu uygulama iç mekana özgü deko- rasyon ilkelerinin cepheye yansıması biçiminde ifade edilebilir ve Valide Sultan Carnii'nde karşılaşılan yeniliklerden birisidir.
En fazla dikkati çeken bezeme I yoğunluğu, köşe kulelerinde görül-
'
mektedir. Mukarnaslı ya da düz nişler, köşe pilasterleri ve çeşitli yıldız
motifleri bu kulelerde yer. alan başlıca bezeme öğeleridir. Kuleler soğan
biçimli dilimli birer tepelikle sona ermektedir. Kulelerin bu tip tepeliklerle
vurgulanması da, daha çok Hint mimarisi örneklerinde rastlanan bir uygu-
Iamadır57.
Caminin mihrap cephesi ile ona bitişik diğer iki cephelerdeki üç pen- cere aksını barındıran orta bölümler, çıkma yaparak öne alınmış ve yüzeyi bezemeli üçgen bir alınlıkla sonlandırılmıştır. Cami cephesinde, gelenek- sel askı kemerleri görülmemekte; içerideki strüktürden bağımsız bir cephe giydirilmesi ile karşılaşılmaktadır. Bu tasarımda kubbe adeta geri plana
alınmıştır. Onaltı kenarlı çokgen kasnak, geometrik yapısı ve dekorativiz-
mi .~le kubbenin bilinen imgesini değiştirmiştir58. Kubbenin geri plana alın-
55 Orhan Meriç, Aksaray Pertevniyal Valide Sultan Camii ve Külliyesi, Yayınlanmamış Yük- sek Lisans tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul 1997, s.205.
56 Turgut Saner, XIX. Yüzyıl lstanbul Mimarlığında Oryantalizm, Pera Turizm ve Ticaret, İstanbul 1998, s. 138.
57 Saner, a.g.e., s.65.
58 A. Batur, "Valide Camii", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. Il, TET Tarih Vakfı, İstanbul 1994, s.361.
531
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER
rnasıyla, caminin mimarisinde aranan anıtsallık cephedeki büyük üçgen
alınlıklarla yakalanmaya çalışılmıştır.
Caminin kubbesi, yapıdaki düşey etkiyi artıran yüksek bir kasnak üze- rine oturmaktadır. Yüksek çokgen kasnaklı kubbesi alt yapıdan koparılarak bağımsız bir düzenleme ile konumlandırılmıştır (Şekil 6). Kubbe çıkarıldı
ğında, caminin ana kitlesi bozulmamakta; herhangi bir sivil mimari örneği
gibi gözükmektedir (Şekil 7). Çokgen kasnağın her yüzeyinde birer Gotik pencere ve yüzey köşelerinde pilasterler bulunmaktadır.
Kubbe altındaki mekan, askı kemerlerinin intı·adosları59 çok geniş tu- tularak yanlara doğru açılmıştır. Böylece kubbenin büyük olmayan çapına rağmen, daha geniş bir merkezi mekan elde edilmiştif60 .
. Valide Camii, Viyana'daki 1873 Dünya Sergisi için hazırlanan ve aynı
ta~ihte_ İstanbul'da basılan Usııl-i Mimarf-i Osmanf adlı kitapta, Neotürk üslupta bir eser olarak sunulmuştur. Fakat, yapıda ilk bakışta bile gözden kaçması olanaksız olan Gotik espri ve Türk-İslam mimarisine ait olmayan detaylar, bu iddiayı geçersiz kılmaktadır61•
Kuban, Pertevniyal Valide Sultan Camii'ni, eski kentin ortasına tü-
müyle yabancı aksanlar getirmiŞtir demekte, Gotik ve Oryantalist karışımı cephesini garip olarak nitelemektetir62• ·
Özetle yapı, batılı ve doğulu üslupların birlikte kullanıldığı eklektik bir biçimde tasarlanrnıştir. Özellikle dış süslemede, Oryantalizm ve Gotik, ortak bir etkiyi paylaşan iki ana unsur olarak belirmektedir63• İlk bakışta, strüktürel vurgu ve mekan etkisi anlamında tartışmaya açık çözümleri ve birbirinden farklı, çok sayıda üslubu bünyesinde barındırması gibi neden- lerle, karmaşık ve tutarsız bir yapı kimliğine sahip gözükse de, Pertevniyal Valide Sultan Camii, farklı zevklerin başarılı bir sentezi ve dönem mimari- sini yönlendiren değerli bir örnek olarak da yorumlanabilir.
· 5. Sonuç
Osmanlı cami mimarisinin, Klasik dönem içinde ne denli başarılı eserler vermiş olduğu bilinmektedir. Özellikle strüktür yönünden bir hayli
59 Kemer-iç sırtı ya da yüzü.
60 A. Batur, "Valide Camii", s.361.
61 Saner, a.g.e., s.64.
62 Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent Tarihi, s.373-375.
63 Saner, a.g.e., s.118.
532
Şekil 6 ve 7. Pertevniyal Valid~ Sultan Camii ve kubbesi çıkarhlmış hali.
gelişmiş olan bu mimarinin kubbeye verdiği önem bilinmektedir. Kubbe,
yapının bütün biçimlenme~ini yöneten ana öğedir.
Kubbeli yapıların değerlendirilmesinde başlıca ölçütlerden birisi kub- benin geometrik ve strüktürel karakterinin yapı biçimini ne yönde etki-
lediğini saptamaktır. Klasik Osmanlı mimarisinde, kubbenin taşınması fil ayaklara aktarılarak, duvarlara olan ihtiyaç ortadan kaldırılmıştır. Bu saye- de, kubbenin yatayda ve düşeyde büyümesi sağlanmıştır.
Bu araştırma kapsamında incelenen XIX. yüzyıla ait dört camide ise,
batılı üslupların uygulanması adına, fil ayakların terk edildiği; buna bağlı
olarak da mekanı örten kubbe çapınm düşlüğü göıiilınek:tedir. Bu durum, iç mekanda göreceli bir küçülmeyi beraberinde getirdiği gibi, anıtsallık anlamında da zayıflamaya neden olmaktadır.
Yine, ana ibadet mekanı önüne yerleştirilen Hünkar Kasrı bölümünün
kırma çatı gibi sivil mimariye özgü elemanlarla çözümü, giriş cephelerin- deki anıtsallık ifadesine zarar vermiştir. Zayıflayan anıtsallık, Pertevniyal Valide Sultan Camii 'nde olduğu gibi üçgen alınlık ya da benzeri antik öğe
lerin kullanımı ile sağlanmaya çalışılmıştır.
Dönem üsluplarının beklentilerine paralel olarak, mekanda düşey etki yaratma adına, kubbenin yükseltilmiş bir kasnak üzerinde çözümü, kubbe ile ana ibadet hacmi arasındaki bütünlüğü etkilemiştir. Harim ile Hünkar 533
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER
Kasrı tasarımlarındaki anlayış farkları ve örneğin Dolmabahçe Camii'nde görüldüğü gibi minarelerin genel kütle kompozisyonu içindeki tartışmalı konumlan da bu bütünlüğü etkileyen diğer unsurlar olarak dikkati çek- mektedir.
Kubbenin yükselmesine bağlı olarak, kütle kompozisyonundaki oran- lar değişmiştir. Örneğin Nusretiye Camii'nde olduğu gibi, kubbe ve ana kütleye bağlı ofarak, minareler de yükselmiş ve ince .bir görünüm almış
lardır. Bu ve benzeri uygulamalar, klasik dönem ile Batılılaşma döneminin cami mimarisine yaklaşımları arasında ritm ve oran yönlerinden farklılık-.
lara ned~n olmuŞtur. Bir anlamda yapının bileşenleri arasındaki oransal disiplin değişmiştir.
Osmanlı cami mimarisinde vurgulanması gereken bir diğer nokta da,
an'ıts~llıkla ilişkili olarak, kubbe boyutlarının, camiyi inşa ettiren kişinin
statüsüne göre değiştiği bilgisidir. Geçmişte vezir camile~de kullanılan kubbe boyutları, yeni dönemde selatin camilerinde kullanılır hale gelmiş
tir.
Bu açılardan bakıldığında dört c~minin de, mimari anıtsallık, kompo- zisyon, strüktür ve statü belirleme anlamında, Klasik Osmanlı mimarisin- den farklı biı' tutum içinde davrandıklarını söylemek çok da yanlış olma-
yacaktır. ·.
Bu farklı tutum, cephe düzenlemeleri ve bezemeleri anlamında da çok belirgindir. Cephe düzenlemelerinde farklı derinlikte kütle hareketleri ve plasterler, kat silmeleri, pencere söveleri gibi prekast elemanlarla gerçek-
leştirilmiş zengin cephe süslemeleri, Klasik Osmanlı cami mimarisine ya-
bancı yeniliklerdir. Mimarın bu yenilikleri kullanmadaki başarısı, örneğin
Dolmabahçe Camii'nde olduğu· gibi askı kemerlerine paralel yerleştirilen
dairesel pencerelerde olduğu gibi yapıya özgünlük ve hareket kazandıra
bilmektedir.
Sonuç olarak Balyanlar, XIX. yüzyıl Osmanlı mimarisine damgasını vurmuş bir ailedir. Osmanlı mimarisinin son dönemindeki eklektik yak-
laşımlara bazı denemeleri ile yön vermişler ve özellikle başarılı ekip ça-
lışmalarının sonucunda, mimarideki değişim sürecini hızlandırmışlardır. ·
Eğitimlerini Hassa Mimarlar Ocağı 'oda almış Krikor ve oğlu Garabet Balyan 'ın eserlerinde, Osmanlı mimari geleneğinin izleri daha çok ko--
runmuştur. Yurtdışında mimarlık eğitimi aldıkları iddia edilen Garabet'iii
oğullarından başlayarak ise Batı üslup ve biçimleri, ailenin eserlerine daha fazla hakim olmuştur. İlk kuşakların, Barok etkili Neoklasik yaklaşımla
rı, ileriki kuşaklarda yerini tarihçi-seçmeci yaklaşımlara ve nihayet yeni 534
bir üsh1pmuş gibi tanıtılan ve Neotürk adı verilen denemelere kadar uzan-
mıştır. Burada unutulmaması gereken, aşırı süslü, seçmeci-kompozit ya-
pıları, geleneksel cami kompozisyonundaki anıtsallıktan uzak oluşları ve biçimsel bütüı;ılük konusundaki zayıf noktaları nedeniyle çokça eleştirilen
bu dört caminin, çağın ortak zevkini yansıtan yapılar olduğu gerçeğidir.
Bu açıdan bakıldığında da Balyan ailesi, mimari yorumlama ve sentezle- ri tartışılsa da, Tanzimat sonrası dönemin gerekleri ile bağlantılı olarak,
Batıdaki güncel akımları takip etmiş ve imparatorluk başkenti İstanbul' a uyarlama konusunda iyimser denemelerde bulunmuşlardır.
535