• Sonuç bulunamadı

ERMENiLER HOŞGÖRÜ T OPLUMUNDA CİLTIV

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ERMENiLER HOŞGÖRÜ T OPLUMUNDA CİLTIV"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HOŞGÖRÜ T OPLUMUNDA

ERMENiLER •

CİLTIV

§

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ I. ULUSLARARASI SOSYAL ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU

Osmanlı Toplumunda Birlikte )'"aşama Sanatı:

Türk Ermeni İlişkileri Örneği

HAZIRI.AYANLAR Prof. Dr. M. Metin Hülagü Y rd. Doç. Dr. Şakir Batmaz Y rd. Doç. Dr. Süleyman Demirci

Yrd. Doç. Dr. Gülbadi Alan

(2)

ERCİYES ÜNİVERSİTESi YAYINl·153

KİTAP ADI

Hoşgörü Toplumunda Ermeniler/ Cilt 1 V Erciyes Üniversitesi O

HAZIRLAYANLAR Prof. Dr. M. Metin Hülagü C Yrd. Doç. Dr. Şakir Batmaz C Yrd. Doç. Dr. Süleyman Demirci C

Yrd. Doç. Dr. Gülbadi Alan CI

ISBN:

Takım No: 978-9944-976-10-7 Kitap No: 978-9944-976-14-S

İlk Basım:

Ocak2007

'

Kapakta Kullanılan Gravür William Henry Bartlen

Kapak Tasanmı

Deniz Doğan

Baskı Öncesi Hazırlık Bilge Grafik/ (352) 232 29 05

Baskı

Orka Matbaacılık I (352) 322 17 00

(3)

HOŞGÖRÜ TOPLuMu'NDABİRLİKTE YAŞAMAK:

OSMANU TOPLUMUNDA

GAYRİ1\1ÜSLİM ERMENİ VATANDAŞIARIVE

HUKUK:

KAYSERİ ÖRNEGİ

Yrd. Doç. Dr.

Süleyman DEMİRCİ

&dyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü E-moil: sdemird@erdyes.edu.tr; Tel· O 352 437 4901-33308

(4)

Özet

Kayseri şer'iye sicillerindeki kayıtlardan hareketle kaleme

alınmış olan bu çalışma arşiv belgeleri/bilgileri ışığında yakın doğu devlet anlayışını kısa bir şekilde irdeledikten sonra çalışma konumuzun ilgilendiği kadarıyla Osmanlı

toplumunda yaşayan gayrimüslim Ermeni vatandaşların

hak arama mücadelelerini, adalet arayışı.arını ve toplum içerisinde şikayete konu olan hususlara yönelik isteklerinin

nasıl efe alındığı konusunu Kayseri örneğinde incelemek- tedir. Bu araştırma ile Osmanlı sosyal hayatı içerisinde ya-

şayan insanların karşılaşmış oldukları sorunlar ile ilgili hak arama ve hakkı teslim etme anlayışını Müslim-gayrimüs-

lim çerçevesinde ortaya koymak ve bu şekilde gerek yurt

içi ve gerekse yurt dışında konu ile ilgili yerleşmiş yanlış

kanaatlere konunun sır:urları çerçevesinde bilimin ve bilim

insanının ihtiyaç duyduğu metodolojiyi kullanarak top-

lumlararası hoşgörü ve birlikte yaşama anlayışının tarihi temelleri çerçevesinde mütevazı bir katkıda bulunmaktır.

(5)

Yrd. Ooç. Or. Süleyman DEMiRCİ

Giriş•

Kültür ve medeniyet hayatımızda önemli bir yer işgal eden hoşgörü çoğu zaman kusurlara göz yumma, farklı düşünce ve kültürlere saygı gös- terme, affedilebilecek her şeyi affetme şeklinde tarif edilir. Fakat başka­

larının hukukunun söz konusu olduğu bir yerde hoşgörü adına müsamaha gösterme, kimsenin hakkı olmamalıdır. Birey olarak bizler kendimize ait konularda fedakarlıkta bulunabiliriz; fakat kamunun hakkını kişilere tek

taraflı olarak bağışlama hoşgörü içerisinde değerlendirmek yanlış olmakla kalmaz, o aynı zamanda topluma karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendi­

rilir.

Hoşgörü ve Cumhuriyet ile ilgili bilimsel bir etkinlikteki konuşma­

sında Toktamış Ateş hoşgörüye dair kendine özgü şu tanımlamayı yapar:

"Hoşgörü, bir insanın kendinden farklı düşiinceleriJarklz inançları,farklz

bir yaşam tarzı olan, farklı değerler sistemi olan insana ya da insanlara sevecen bir tavır göstermesi demektir. Yani hoşgörü, farklılığa, başkasına

tahammül etmek demektir. Ama bu nasıl tahammül? 'Lanet olsun' gibisin-

Bu tebliğ; Türk-Ermeni İlişkilerinin Barışçı Yönü: Tokat, Amasya, Sivas ve Kayseri İllerin­

de Türk-Ermeni Ortak Yaşamı ve Dostluğuyla İlgili Anlatılann Araştırılması ve Sonuçların Diasporadaki Ermenilerin Eserlerindeki Verilerle Karşılaştırılması isimli TÜBİTA.K-2006 destekli proje çerçevesinde hazırlanmıştır.

317

(6)

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER

den, kerhen bir tahammül değil, saygı duyarak, sevgi duyarak, sevecen bir tahammül demektü2

Hoşgörü Toplumu 'nda Birlikte Yaşamak şeklinde isimlendirdiğimiz tebliğimizden mülhem <?!arak söyleyebiliriz ki Osmanlı Devleti'nin de bu anlamda en önemli özelliği hiç şüphesiz, üç semavi dine mensup, farklı

dilleri konuşan ve farklı kültürel kökenleri olan milletleri 620 küsur yıl

idaresi altında yönetebilmiş olmasıdır. Osmanlı hükümdarları çağdaşı ül- kelerde görülmedik şekilde Müslüman ve gayrimüslim tebaasına inanç ve ibadet özgürlüğü tanıdılar. Bu devlet ve hakimiyet anlayışının bir sonu- cu olarak sınırlan içerisindeki Hıristiyan ve Musevi vatandaşlanna kendi

inançlarının gereğine göre yaşayabilme imkanını sundular3.

, Türkiye Ermeni Kilisesi Metropoliti Kirkor Damadyan 'ın hoşgörü ile ilgili bir yazısında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah hakkında Ermeni Tarihçi Urfalı Matheos'un tarihe not düşen· şu sözlerine atıfta bulunarak Türk toplumundaki hoşgörü ve birlikte yaşamanın tarihi temellerine de dikkat çeker: Sultanın yüreği Hıristiyanlara karşı şefkatle dolu idi. O geç-

tiği memleketlerin halkına bir baba gözüyle bakıyordu. Ermeni katolikosu Barsef, Melikşah 'ın yanına gitti. Katolikos bazı yerlerde Hıristiyanların

tazyik edildiğini, Allah 'ın kilisesiyle, ruhanflerden vergi istenildiğini söy- ledi. Sultan huzuruna kabul ettiği katolikosa iltifat etti ve onun bütün ar-

zularım yerine getirdi. Bütün kilise, manastır ve rııhanfleri vergiden muaf tuttu4

Osmanlı idaresinde Ermeni Patrikliği'nin dini otoritesi, devletin ge- nişleyen sınırlarına doğrudan orantılı bir şekilde genişledi; İstanbul Erme- ni Patriği, yeni fethedilen topra~arda yaşayan Ermeni cemaatinin da dini lideri oldu. Fatih Sultan Mehmed'den sonra Osmanlı saltanatında bulunan hükümdarlar, vermiş oldukları beratlarla Patriklerin görev ve yetkilerini

tanımışlardı. Patriklik beratlarındaki hükümlerden anlaşılıyor ki Osmanlı hükümdarları Ermeni cemaatinin dini, içtimai yaşamı düzenleme ile ce- maat içindeki miras ve aile hukuku konulanna müdahale etmediklerini fakat hukuki konularda gayrimüsl~m Osmanli vatandaşlarının diledikleri . taktirde kadı mahkemelerini kullanmalarına müsaade etmişlerdir. Devletçe Patriklere ve maiyetlerine tanınan cizye,, avarız ve tekalif-i örfiye muafi-

2 Toktamış Ateş, "Hoşgörü ve Cumhuriyet", Osmanlıda Hoşgörü Birlikte Yaşama Sanatı, Ya- yına Hazırlayan Mustafa Armağan, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yayınlan, İstanbul 2000, s.77.

3 Bkz. Bahaeddin Yediyıldız, "Protokol Konuşmaları", Osmanlı Hakimiyet Anlayışı'', Do- ğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.XI, İstanbul 1989, s.293 vd.

4 Kirkor Damadyan, Osmanlıda Hoşgörü Birlikte Yaşama Sanatı, s.176.

318

(7)

Yrd. Doç. Dr. SOleyman DEMiRCi

yeti vs. muafiyetler, Ermeni cemaati ruhanllerine ve makamlanna duyulan

saygı ve hoşgörünün bir başka ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır5.

Bu konuyla ilgili kadı mahkemesine intikal etmiş ve bilimsel çalışma­

lara konu olmuş çok sayıda mahkeme kaydı bulunmaktadır. Birlikte yaşa­

ma sanatına güzel bir örnek olması bakımından Kayseri kadı defterlerine

kayıtlı 1645 tarihli bir dava örneğini hep birlikte incelemeye çalışalım.

Kayseri şehri Selaldı mahallesi sakinlerinden Sefer veled-i Kanber, Ma- nas veled-i Yagub ve Murat veled-i Mıgırdıç'ın kadı mahkemesine giderek Babuk veled-i Arizman hak.kında avanza müteallik vergisini ödemediğini

ifade ederek hakkında kadılık nezdinde şikayette bulunmaları ile ilgilidir.

Davacılar şikayetlerinde Babuk veled-i Arızman Selaldı mahallesinin

ava-

rız defterine tahrir-i cedit esnasında tahrir emini tarafından kaydedildiğini

ve mahallede vergiye tabi mülkü olduğunu dolayısıyla kendisinden avanz . vergilerini talep ettiklerini fakat bu ödemeyi reddettiğini dile getirirler.

Babuk veled-i Arizman bunun üzerine kadı tarafından suçlamaların doğru

olup olma~ığı konusunda ~orgulanır.

Babuk veled-i Arizman kadı önünde durumunu aynntılanna girerek

açıklar ve aslında avarız vergisini ödemekle mükellef olduğunu ve mahal- lenin avarız defterine kayıtlı bulunduğunu fakat tahrir-i ceditte baric-i def- ter olarak kayd edildiğini ifade eder. Bu çerçevede ekonomik durumunun da uygun olmadığını merkezi (İstanbul'a) idare nezdinde dile getirir. Bu

girişiminin neticesinde avarız vergilerinden muaf tutulur ve Kayseri' deki Gebe İlyas mahallesinde El-hac Ahmet Çelebi 'nin inşa etmiş olduğu Çeşme'nin bakım ve onanın işlerini yürütmek üzere merammetçi kayıt edildiğini kadı mahkemesinde dile getirir.

Mahkemelerin işleyişi gereği verilen bilgilerin doğruluğuna yönelik bir delilin olup olmadığı Babuk veled-i Arizman'dan sorulması üzerine konu ile ilgili fetvayı delil olarak kadıya sunar. Eldeki deliller çerçeve- sinde Babuk merammetçi olarak kaldığı sürece avarız vergilerinden muaf

olduğu ve davacıların da bu yüzden davalarının düştüğüne hükmedilir. Bu örnekte dikkatimi çeken husus hiç şüphesiz Müslüman olduğundan şüphe

edilmeyen El-hac Ah.met Çelebi'nin kamunun yararına yapmış olduğu bir

çeşmenin zaman içerisinde oluşabilecek bakım ve onanın ihtiyaçlarını gi- derme karşılığında Ermeni milletinden Babuk veled-i Arizman'ın avarız

vergilerinden muaf tutulmuş olmasıdır6.

5 Damadyan, a.g.e., s.176-177.

6 Bkz. Süleyman Demirci, "Complaints About Avariz Assessment and Payment in the Avariz- Tax System: An Aspect of the Relationship Between Centre and Periphery. A Case Study

319

(8)

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER

Damadyan'ın da ifade ettiği gibi aralarındaki ilişkileri sürdürmek is- teyen toplumların her şeyden önce tarihlerindeki müspet olayları hatırla­

maları gerekir. Bu anlamda toplum hayatının değişik yönlerinde gördü-

ğümüz Türk-Ermeni ilişkilerinde bilim dünyası için olduğu kadar halktan

insanların dikkatine sunulması ve değerlendirilmesi gereken birçok tarihi

kayıt vardır. Tarihte şu ya da bu şekilde cerayan etmiş ve insanlara karşılık­

lı acılar vermiş olayları birinci plana çıkarmak yerine, bu müspet ve yapıcı olayların hatırlanması mutlak surette yararlı olacaktır7

Son zamanlarda gündemini bir hayli meşgul eden Osmanlı toplumun- daki gayrimüslim Ermeni vatandaşların durumu ile ilgili yapılmış olan tak- tire şayan birçok çalışmada belki ön plana çıkarılmayan bir hususu hiçbir siyasi ya da ideolojik tarihçilik anlayışına sapmadan Osmanlı kadı mahke- melerine intikal etmiş birkaç dava konusu ve sonuçlan çerçevesinde ince- lemeye çalışacağız. Hukukun üstünlüğü, hak arama ve hakkı teslim etme çizgisinde Kayseri'de yaşayan Ermenilerin 1900'lı yılların başında verdik- leri hukuk mücadelesine yönelik örneklerden elde edeceğimiz sonuçlan konuya ilgi duyanların değerlendirmelerine sunmaya çalışacağız.

Bu kısa değerlendirmenin maksadı Osmanlı sosyal hayatı içerisinde

yaşayan insanların karşılaşmış oldukları sorunlar ile ilgili hak arama an-

layışlarının nasıl olduğunu Müslüman ve gayrimüslim çerçevesinde de-

ğerlendirme kapsamına almak ve bu şekilde gerek yurt içi ve gerekse yurt

dışında konu ile ilgili yerleşmiş yanlış kanaatlere konunun sınırları çerçe- vesinde bilimin ve bilim insanının ihtiyaç duyduğu metodolojiyi kullana- rak toplumlararası ilişkilere yönelik küçük bir katkıda bulunmaktır.

Bilindiği gibi devlet üç unsurun bir arada bulunması ile varlık kaza- nabilir. Bunlar; ülke, insan toplitlıığu, siyasi ve hukuki teşkilatlanma/ardır.

Devlet yetkileri yönetenler aracılığı ile yönetilenler üzerinde kullanılır8. Bu noktada devletin gücü siyasi ve lıukuld bir teşkilatın elinde toplanmıştır.

Millet, bireyleri çok sayıda olaJ?. geniş bir ailedir. Bir aile büyüğünün ço-

cuklarına gösterdiği sevgi, şefkat ve hoşgörü ile devlet idaresinde bulunan

kişilerin yani iktidar sahiplerinin yönettiklerine karşı besledikleri duygu ya da adaletin dağıtıldığı ceza mahkemelerinde görevli hukuk adamlarının

verecekleri kararlar arasında ayrımcılığı çağrıştıran farklar olmamalıdır.

Bu yüzden devlet yönetiminde bulunan idarecilerin gerçek adaleti tesis-

of Kayseri, 1618-1700", Journal of Economic and Social History of the Orient, 46.4/2003, s.470.

7 Damatyan, a.g.e., s.177-178.

8 YusufOğuzoğlu, Osmanlı Devlet Anlayışı, Eren Yayınlan, İstanbul 2000, s.10-24.

320

(9)

Yrd. Ooç. Or. Süleyman DEMİRCi

e.debilmeleri için yapılması gereken şey hiç şüphesiz, şu veya bu şekilde toplumun dışına itilmiş kıyıda-köşede tek başına kendi halinde toplumdan kopuk olarak yaşayan insanların da kimsesi olmasıdır. Bu bağlamda onları

bekleyen görev haksızlığa uğrayanlara yardımcı olmakla kalmayıp aynı

zamanda haksızlığa sebep olanların da hukukun içerisinde kalınarak ceza-

landırılmalarını sağlamaktır.

Bu çerçevede kendisinin eşi tarafından sokağa terk edildiğini 279 nu-

maralı Kayseri kadı mahkemesi kayıtlarından gördüğümüz bir gayrimüs- lim Ermeni kadınının hak arama mücadelesini hep birlikte görelim.

Kayseri şehri Selman mahallesinde oturmakta olan Gülizar binti Karabet'in eşi Raci veled-i Yenos tarafından zorla kapı dışarı edilir. Ken- disinin gündelik hayatını idame ettirmesine yönelik bir ödemenin de ya-

pılmaması üzerine zor durumda kalır ve konunun hukuk çerçevesinde hal- ledilmesi için Kayseri kadı mahkemesine mağduriyetinin giderilmesi ve kendisine nafaka ödemesi için eşi aleyhinde dava açar. Durumu inceleyen mahkeme Talas köyü Salar mahallesinden Renri oğlu Serek ve İstanbullu

oğlu mahallesinden Manuk oğlu Serkiz şahitleri huzurunda 14 Mayıs 1903 tarihinde Raci veled-i Yenos'u eşi Gülizar binti Karabet'e nafaka ödemeye mahkfim eder9

Benzer bir örnek yine Kayseri şehri Kiçikapı mahallesinde görülmek- tedir. Duka oğlu Agop veled-i Raci Karabet demiryolu hattında çalışmak

üzere Konya'ya gider, fakat belgeden anlaşıldığı kadarıyla eşi ve çocuk-

larını ihmal eder. Bu yüzden eşi Marya binti Karabet konu ile ilgili kadı

mahkemesine giderek kendisini ihmal eden ve 3 yaşındaki oğlu ile 4 ve 7

yaşlarındaki kızlan Makabi ve Levapez'e maddi bir destek sağlamayan eşinden şikayetçi olur ve konunun kadı m~rifetiyle halledilmesini talep eder. Bunun üzerine kadılık bahse konu kişinin bu ihmalinin maddi duru- munun iyi olmamış olmasından mı, yoksa kişisel ihmalinden mi kaynak-

landığını öğrenmek üzere Agop veled-i Raci Karabet'i tanıyan ve Ermeni milletinden olan iki kişiyi konu ile ilgili bilgilerine başvurmak üzere mah- kemeye çağırır. Bilgilerine başvurulan Eslempaşa mahallesinde oturan İncircioğlu Artin veled-i Agop ve Tos mahallesinden Ramamcioğlu Artiv veled-i Asvador mahkemedeki ifadelerinde Agop veled-i Raci Karabet'i

tanıdıklarını ve maddi durumunun ailesine bakmaya elverişli olduğunu

ifade ederler. Yapılan bu araştırmalar neticesinde Marya binti Karabet ve

çocuklarının mağduriyetini giderecek şekilde Agop veled-i Raci Karabet

9 Kayseri Şer'iye Sicili (KŞS), Defter No: 279; Belge No: 89, s.102.

321

(10)

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER

17 Eylül 1903 'te eşine nafaka ödemeye malıkı1m edilir.10 Burada dikkati çeken husus Osmanlı-Türk hukukunun tarafsızlığı ile din ve milliyet ay-

rımı yapılmaksızın mağdur olan herkesin hakkını arama ve alma yönünde hukuk mahkemelerine güvenmesi ve bu güvenin de boşa çıkmamasıdır.

Üçüncü örneğimiz yine Kayseri şehrinde yaşamakta olun Ermeni Mih- ran veled-i Kaspar ile Abdulbaki oğlu Yakup Ağa arasındaki bir alım-satım davasını konu edinmektedir. Kayseri kadı sicillerine yansıdığı kadarıyla

olay şu şekilde gelişir. Kayseri'de Süleyman mahallesinde oturmakta olan Mihran veled-i !Çaspar, Sasik İslam mahallesinden Abdulbaki oğlu Yakup

Ağa 'ya 49 çuval sabun satar. Satın alınan sabunun ağırlığının o zaman- lar cari olan ağırlık birimi üzerinden 41 O batman olması beklenmektedir.

Bu alış-veriş içinde Yakup Ağa tarafından Mihran veled-i Kaspar'a yine o z~manlar için kullanılmakta olan para birimi üzerinden 10 250 kuruş­

luk nakdi bir ödeme yapar. Fakat Yakup Ağa'nın satın almış olduğu sabun

miktannın ödemeyi yaptığı miktardan daha az olduğunu tespit etmesi üze- rine durumdan Mihran veled-i Kaspar'ı haberdar eder ve yapmış olduğu

fazladan ödemenin kendisine geri iadesini talep eder. Fakat Yakup Ağa beklediği olumlu yaklaşımı Mihran veled-i Kaspar'dan göremez. Bunun

· üzerine meselenin htikuk içerisinde halledilmesi için Kayseri kadı mahke-

mesine müracaat ederek söz konusu fazladan ödemenin kadılık marifetiyle

tarafına iadesinin sağlanması için Mihran veled-i Kaspar'dan davacı olur.

Resmi sürecin tamamlanması üzerine davalı ve davacı kadı mahkemesine

çağrılırlar ve kadı her iki taraftan da .olayın gelişimini dile getirmesini ister.

Bu şekilde kadı kendisine intikal eden şikayete konu olan hususun ve pek tabii olarak da Yakup Ağa'nın iddialarının doğru olup olmadığından emin olmak ister.

Mihran veled-i Kaspar mahkemede Avukatı Varteris oğlu Bardenet veled-i Hacik tarafından savunulur. Kendisine kadılıkça sorulan sorulara vermiş olduğu cevapta bahse konu bu iki kişi arasında bÖyle bir alım-satım olduğunu teyiden ifade eder. Tam bu esnada bizler hemen şunu düşünmeye başlayabiliriz. Mahkeme olayı tespit eder. Da-xah ve davacı yönüyle durum

değerlendirilir ve neticede mağdur olan tarafın mağduriyeti giderilir. Fa-·

kat gelişmelerden dunıınun öyle olmadığını görmekteyiz. Mihran veled-i

Kaspar'ın avukatı Varteris oğlu Bardenet veled-i Hacik mahkemeye usUl- yönüyle itiraz ederek konunun bir ticaret konusu olduğunu ve bu yüzden de davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde kadı mah- kemesine itiraz eder. Bu yüzden kadı davayı düşürür ve davanın ticaret

10 KŞS, Defter No: 279, Belge No: 109, s.125.

322

(11)

Yrd. Doç_ Dr. SUleyman DEMiRCi

mahkemesinde görülmesine karar verir' 1Kadı sicillerindeki kayıtlardan sonrası gelişmeleri takip edemiyoruz fakat burada önemli olan husus Kayseri'deki gayrimüslim Osmanlı vatandaşı Ermenilerin hiçbir can ve mal endişesine mahal vermeksizin hukuku kullanabilmenin yanında kendi menfaatleri söz konusu olduğunda da hukuki haklarını kullanabilme adına zamanımızda sürekli olarak değişik vesilelerle dile getirilen hukukun üs-

tünlüğü çerçevesinde hukuk bilgisini sonuna kadar kullanabilme özgürlük- lerinin kendilerine sağlanmış olmasıdır.

Son örneğimiz iki toplum arasındaki tarihi dostluk, hoşgörü ve sami- miyetin iğfale uğramadan önce ne denli güzel bir seyir içerisinde olduğunu

gösteren bir başka dava konusu. Muhtemelen bu örneği gördükten sonra

insanın gerçekten de bu medeniyet ile ilgili kalem oynatan ilim ehlinin

insanlığın yaşayan son adası demelerindeki haklılığı bir kez daha görme

fırsatı yakalıyor.

Kayseri şehri Sınıkçı mahallesinde ikamet etmekte olan Ermeni mille- tinden Yozgatlı oğlu Aleksan-veled-i Elhanek, Eskibedestan mahallesinde oturmakta olan Bağcı oğlu Ahmet Ağa'dan 14 Ocak 1899 tarihinde o dö- nemde cari olan para birimi üzerinden olmak üzere 5 Osmanlı lirası (lira-i Osmani) borç para alır, fakat parayı geri ödeyemeden ölür. Bunun üzerine söz konusu borç para Ahmet Ağa tarafından eşi Gülisna binti Simyon ve

çocuklarından istenir, fakat eşi ve çocuklarının böyle bir borçtan haberle- ri olmadığı için borcu sahiplenmek istemezler. Bunun üzerine alacağını

mahkeme kanalıyla tahsil etmek ilzere Ahmet Ağa kadı mahkemesine Gü- lisna binti Simyon ve çocukları aleyhinde dava açarak söz konusu para-

nın kadılık marifetiyle tarafına ödenmesini ister. Bunun ilzerine davalı ve davacılar mahkemeye çağrılır. İki taraf da konu ile ilgili dinlenir. Davalı Gülisna binti Simyon mahkemedeki ifadesinde eşinin borcundan haberi

olmadığını fakat mahkemeye ibraz edilen belgeden görüldüğü kadarıyla eşinin borcunun olduğunu kabul eder. Bu durum karşısında paranın he- men tabsi~edilmesi gündeme gelecektir. Fakat Gülisna binti Simyon'un müteveffa eşinden Serkiz, Ohannes, Haykaz, Karbir ve Artin isimlerinde 5 oğlu ile Haykanoş isminde bir kızı vardır ve bunlardan Artin, Haykanoş

ve Karbir'in henilz çok küçük olduklarından ötürü onun adına söz alan

avukatı Muhyiddin (vekil-i musahhar Muhyiddin) ailenin mağdur olma-

ması için Artin, Haykanoş ve Karbir'in ergenlik çağına gelinceye kadar söz konusu ödemenin ertelenmesini mahkemeden talep eder. Durumu de-

ğerlendiren mahkeme 4 Mayıs 1902'de vermiş olduğu kararla ödemeyi

11 KŞS, Defter No: 279, Belge No: 120, s.134.

323

(12)

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENiLER

davacıAhmetAğa'nın aleyhinde olacak şekilde çocukların ergenlik çağına

kadar erteler12

Aksine birçok örneklerin olmasına rağmen Milli Mücadele öncesi İstanbul 'un işgal yıllan sırasında, birçok yerli Rum 'un taşkınlıklar yaparak Türk düşmanlığını körüklediği bir ortamda, yüzyıllarca Osmanlının adalet anlayışı ve hoşgörü şemsiyesi altında İstanbul'da huzur içinde hayat sür-

müş hakperest bir Rum olan Alerko Mandacı' nın, elinde tespihi, başında

fesi ile dolaşarak: Ben bu fesin altında doğdum, bunun altında ölürüm!

diyerek soydaşı diğer Rumlara muhalefet edip onlarla yaka paça mücadele etmesi farklı bir açıdan birlikte yaşama sanatının simgesi olarak karşımıza çıkmaktadır13

Şonuç

Sonuç olarak burada sadece bir kaç örneğini verebildiğimiz, Kayseri

kadı mahkemesi kayıtlardan göründüğü kadarıyla Osmanlı toplumu içeri- sinde Kayseri örneğinde de olduğu gibi insanların hak arama ve hukuku kullanmada dini ya da ırki anlamda bir ayrımcılık ile karşılaşmadıklarını

ve hatta dördüncü örnekte gördüğümüz şekliyle farklı inanç sist~minden

ve Ermeni milletine mensup bir şahsa borç para veren Ahmet Ağa ;nın top- lumun ezici çoğunluğunu temsil eden bir unsurdan gelmiş oluyor olmasına rağmen, alacağının tahsil edilerek kendisine verilmesi yönündeki girişi­

minin olumlu neticelenmemiş olması ve alacağının gayrimüslim Ermeni

çocukların ergenlik çağına gelinceye kadar ertelenmesi bize Osmanlıda hoşgörü ve birlikte yaşamanın sosyal hayatta bir kültür haline geldiğini

gösteren en sağlam tarihi delillerindendir. Vatandaşın hukuki sıkıntıları ile ilgili problemlerini mahkemelere getirmesi ve orada kalıcı çözümler ile so-

nuçlandırılmış olması ancak çağlan aşan devlet anlayışlarının en mümey- yiz vasıflan olarak kabul gören ve günümüz insanının birçok sıkıntısına da çözüm getirebilecek sevgi, şefkat ve hoşgörü medeniyetinin sahip olduğu

iklim şartlarının yeşermesi ile mümkün olabil~cektir14

12 KŞS, Defter No: 279, Belge No: 2, s.5. Aynca bkz. Süleyman Demirci, "Justıce For Ali:

Muslıms And Non-Muslıms Settlıng Dısputes at jbe Kadi 's Court in Kayseri, C. 1900", Re- vue d'Histoire de l'Universite de Balamand/Chronos-the History Journal ofthe University ofBalamand, Cilt 14, Lübnan 2006, ISSN 1608 7526 yayında makale.

13 Necati Güngör, Bir Taşralının İstanbul Nostaljisi, Yılmaz Yayını, İstanbul 1992, s.9.

14 Bkz. Süleyman Demirci, "State and Society in the Middle East. Living Together in an Islamic Society: Non-Muslim Annenians in tbe Ottoman Empire and Law: Tbe Case of Kayseri (As Reflected by tbe Sharia Court Records of Kayseri)", l 1-16 Haziran 2006 ta- 324

(13)

Yrd. Doç. Dr. Süleyman DEMiRCi

rihleri arasında Ürdün'ün başkenti Amman'da yapılan İkinci Dünya Ortadoğu Çalışmaları Konferansı/WOCMES2'na İngilizce olarak sunulan tebliğ.

325

Referanslar

Benzer Belgeler

Örnekten de görüldüğü üzere, önerilen çalıştırma rejiminin uygulanması aparatın yararlı zaman katsayısının 5 kat (düzenli sarım işleminde) ve 2.1 kat (genel

Türk Diline Medhal, aslında Veled Çelebinin yine kendisine ait olan “Türk Dili Lügati” adlı 12 ciltlik büyük Türkçe sözlüğüne önsöz veya giriş bölümü

Der­ ken gündelik gazeteler Sabahattin Ali’nin 2 nisan günü Bulgaris­ tan'a kaçarken ’milli hisleri’ çok güçlü biri tarafından öldürüldü­ ğünü

Şüphesiz bilgi her toplum için gereklidir; nitekim endüstriyel uygarlığın öncü isimlerinden olan Bacon'ın da yüzlerce yıl önce belirttiği gibi "bilgi güçtür";

Çiftli¤in da- ha az stresli ortam›nda somon yumur- talar›, daha küçük olsalar bile yaflama flanslar› yüksek oluyor ve böylece en çok yumurta b›rakan difliler

Üzerinde yoğun olarak çalıştığı konular nedeniyle, kendisine “Boğaziçi Ressam ı&#34; demek

Resmi Görevliler: İmam-ı Mahalle Mustafa veled-i Veli, Muhtar-ı sani Halil veled-i Mehmet, Muhtar-ı evvel Osman veled-i Mehmet, Vücuhan Mehmet veled-i Elhac

N Ortalama Std.. Tekirdağ ili Marmara Ereğlisi ilçesinde 10 aylık erkek sığırların cidago yüksekliğine ait ortalama 88,4286 iken dişi sığırları cidago yüksekliğine