• Sonuç bulunamadı

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961) "

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print) Volume 6 Issue 6, p. 1-16, December 2014

JHS

H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

Second Andalusia: Foundation and Fall of Islamic State of Crete (827-961)

Yrd. Doç. Dr. Feridun Bilgin Mardin Artuklu Üniversitesi - Mardin

Öz: Bu çalışma Kurtuba’nın, “Rabad” mahallesinde, ulemânın önderliği ile yerli Müslümanlar’ın başlattığı isyan hareketinin sonucunda sürgün edilen Rabad Müslümanları’nın, önce İskenderiye’de, daha sonra da Girit adasında hâkimiyet kurmalarını incelemektedir. Abbâsî ve Bizans İmparatorlukları’nın siyasî ve askerî istikrarsızlığından faydalanarak İskenderiye ve Girit’e hâkim olan Rabad Müslümanları’nın Girit’teki hakimiyetleri Bizans’ın eski gücünü toparlaması ile son bulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Endülüs, Kurtuba, Rabad İsyanı, Sürgün, İskenderiye, Girit

Abstract: This article examines the Rabad uprising, which was led by religious scholars and supported by local Muslims in the Rabad quarter of Cordoba. Then the article covers how in the aftermath of the uprising the exiled Rabad Muslims took advantage of the political and military instability in the Abbasid and the Byzantine Empires and established their rule first in Alexandria and then on the island of Crete. After ruling Crete for almost one and half century, Kurtuba Muslims’ rule in Crete ended as Byzantine power was stabilized.

Keywords: Andalusia, Cordoba, Revolt of Rabad, Exile, Alexandria, Crete

Giriş

Endülüs Emevî Devleti’nin kudretli emîrlerinden biri olan I. Hakem (796-822), babası HiĢam’ın ölümünden sonra henüz 22 yaĢlarında iken Kurtuba tahtına oturdu (Safer 180/Nisan- Mayıs 796).1 Halka karĢı adîl davranan, idarî ve askerî konularda temâyüz eden biri olmasına rağmen2, dinî konulara ve ulemâya karĢı saygılı değildi.3 Sultan HiĢâm döneminde (788-796)4 din adamları, devletin iç ve dıĢ politikasında görüĢlerine değer verilen kimseler olarak saygın bir konumda bulunuyorlardı.5 Fakat Hakem, din adamlarına idarî görevler vermek bir yana, var olan güçlerini sınırlandırdı ve sadece dinî konularla ilgilenmelerini ve kâdılık yapmalarını istedi.6 Hakem’in ulemâya karĢı bu olumsuz tavrı, din adamlarının camilerde, minberlerden ona açıkça bedduâ etmesine ve onu din karĢıtı bir kimse olarak göstermelerine sebep oldu.7 Ayrıca, Hakem’in içki düĢkünü olması, kendini sevkü sefaya vermesi, ilim ehli olmakla

1 Abdülvâhid el-MerrâkuĢî, el-Muʿcib fî telhisi Ahbâri’l-Mağrib, (haz.: R. Dozy), S. And J. Luchtmans, Leiden 1847, s. 12; S. Muhammed Ġmamuddin, Endülüs Siyasi Tarihi (çev.: Yusuf Yazar), Rehber Yayınları, Ankara 1990, s.99-100; Mehmet Özdemir, “Hakem I”, DİA, VX, 173.

2 Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, (ed.: Kenan Seyithanoğlu), Çağ Yayınları, Ġstanbul 1988, IV, 405, 408.

3 Özdemir, “Hakem I”, DİA, VX, 173.

4 HiĢâm dönemi için bk. Mehmet Özdemir, “HiĢâm I”, DİA, XVIII, 145-146.

5 Ahmet Nasır Yaylalı, “Endülüs EmeviEmîri Hakem b. HiĢam b. Abdurrahman (Siyâsî ve Askerî Faaliyetleri)”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2004, s.24; Mehmet Özdemir, “HiĢâm I”, DİA, XVIII, 146.

6 Ġmamuddin, s.99-100; Yaylalı, s.24.

7 Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 172, 405.

(2)

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

JHS 2

H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

bilinen ve aralarında çok sayıda takvâ ve hikmet sahiplerinin de bulunduğu Kurtuba halkının öfkelenmesine yolaçtı.8

Halk tarafından benimsenmeyen Hakem’in özel yaĢamı ve icraatları, ulemânın öncülük ettiği birçok isyana neden oldu. Bu isyanlardan biri de baĢını, Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî9, Ġsâ b.

Dînar, fâkih Tâlut b. Abdülcebbar gibi âlimler ile Mesrûr el-Hadîm gibi eĢraftan kimselerin bulunduğu10 bir grubun baĢını çektiği isyandır. “Ġbnü’Ģ-ġimâs” olarak tanınan11 Hakem’in halasını oğlu Muhammed b. Kasım el KuraĢî el-Mervânî’ye gizlice biât edilen bu giriĢim, Muhammed tarafından deĢifre edildi.12 Daha sonra da komplo içerisinde yer alan13 72 kiĢi Hakem’in sarayına yakın bir yerde idam edildiler (189/805).14 Bir süre sonra (190/806) Maride’de çıkan isyanı bastırmak için baĢkentten ayrılan Hakem, Kurtuba’da yeni bir isyan haberini alınca acilen dönmek zorunda kalmıĢ ve isyanda yer alanları idam ettirmiĢtir.15

Hakem, Kurtuba’da baĢgösteren isyan giriĢimleri nedeniyle bazı tedbirler aldı; öncelikle, Kurtuba Ģehir surlarını onararak etrafına hendekler kazdırdı. Sarayın güvenliğini arttırmak için 1.000 kiĢilik bir süvarî birliğini 100’er kiĢilik bölüklere ayırarak daimî sûrette bulundurmaya baĢladı. Etkili bir haber alma teĢkilatı kurdu ve “memlûk” adı verilen Arapça bilmemeleri nedeniyle “dilsiz” ismi verilen 5.000 kiĢilik bir askerî birlik oluĢturdu.16

Makalemizde, Kurtuba’da çıkan Rabad isyanı ve sonrasında uygulamaya konulan sürgünle birlikte binlerce Kurtubalı’nın önce, Ġskenderiye’ye, sonrasında ise, Girit adasına gelip devlet kurma süreci ele alınacaktır. Bu süreç ele alınırken, zamanın (sürgün esnasında, Abbâsî ve Bizanslılar’ın siyasî ve askerî durumları) ve mekânın (Ġskenderiye ve Girit adası) Kurtubalı Müslümanlar’a sunduğu imkânlar ve imkânsızlıklara ıĢık tutulacaktır.

A. Endülüs’ten Sürgün

1. Rabad İsyanı ve Sonuçları (202/818)

Ġsyanlar sonrasında verilen idam kararları17, Hakem’in içkiye ve avlanmaya düĢkün olması18, her geçen gün sayıları arttırılan siyahî köle askerlerin (memlûk) masraflarının

8 Ahmed b. Abdulvehhâb en-Nuveyrî, Nihâyetü’l-Ereb fî Funûni’l-Edeb (tahk.:Müfîd Kamîha), Darü’l-kütübi’l- Ġlmiyye, Beyrut 2004, XXIII, 213; En-Nuguaırî, Historia de Los Musulmanes Espana y Africa, (trc.: M. Gaspar Remiro), Tipografía de "El Defensor", Granada 1917, I, 27.

9 Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî, Malik b. Enes’in talabelerinden biri olup eseri el-Muvattâ’yı rivâyet edenlerden biriydi, bk. Ġbnu’l-Esîr, El-Kâmil fi’t-Târîh, (tash.: Muhammed Yusuf ed-Dukâk), Daru’l-kutubu’lʿĠlmiyye, Beyrut 1987,V, 335.

10 Yaylalı, s.26.

11 Ġbnu’l-Kûtiyye, Târîhu İftitâhi’l-Endelüs (thk.: Ġbrahim Ebyârî), Dâru’l-kitâbu’l-Mısriyye, Beyrut 1989, s.68.

12 en-Nuveyrî, XXIII, 213; Ġbn Ġzarî, el-Beyânü’l-Muğrîb fî AhbâriEndelüsve’l-Mağrib, Dâru’s-sekâfe, Beyrut 1980, II, 71; Abdurrahman Ġbn Haldûn, Kitâbü’l-ʿİber ve Divânu’l-Mübtedeive’l-Haber, Dâru’l-kitâbu’l-Mısriyye, Kahire 1999, IV, 274.

13 Hakem, bu komploda yer alan Kurtuba’nın ileri gelenlerini tam olarak tespit etmek amacıyla Kâtiplerinden birini görevlendirmiĢ ve isim isim tespitleri sağlanmıĢtır, bk. en-Nuveyrî, XXIII, 213; Ġbn Ġzarî, II, 71; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 175.

14 en-Nuveyrî, XXIII, 213; Ġbn Ġzarî, II, 71; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 175. Ġbnu’l-Kûtiyye idam edilenlerin sayısını 60 aĢkın olarak verir, bk. Ġbnu’l-Kûtiyye, s.69.

15 Ġbn Ġzarî, II, 72; en-Nuveyrî, XXIII, 215; Ġbnu’l- Esîr, s.346; Diego Melo Carrasco, “Un Pequeño Gran Problema de la Historia Medieval: La Revuelta del Arrabal (Rabad) de Córdoba (818) y la Toma de Creta en el 827”, Mirabilia, Nº 4, Jun-Dez 2005, s.121.

16 Carrasco, s. 119; Mariano Gaspar, Cordobeses Musulmanes en Alejandria y Creta, Homenaje A D. Francisco Codera (intr. D. Eduardo Savedra), Zaragoza, 1904, s.218.

17 Ġbnu’l-Esîr, s.336; Yaylalı, s.28.

18 Usta bir binici olan Hakem, avcılığa düĢkündü. Sarayın ahırlarında daima 1000 kadar eğitilmiĢ Arap atını yarıĢlar için hazır tutardı. Atlar için doğu’dan bakıcı ve eğiticiler getirilmiĢti, bk. Nurettin Âl-i, Ali, Endülüs Tarihi (çev.:

Hakkı Uygur), Ensar Yayınları, Ġstanbul 2010, s.123;Yaylalı, s.17.

(3)

Feridun Bilgin

JHS 3 H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

karĢılanması için ek vergilerin konulması (% 10’luk ek yiyecek vergisi) ve bu askerlerin halka kötü davranması, Kurtuba halkının tahâmmül sınırlarını iyice zorlamaya baĢladı.19 Halk arasında her geçen gün yükselen tansiyon, devĢirme askerlerden birisinin kılıcını parlatmak için bir demirci dükkânına gitmesi ve demirci ile asker arasında baĢlayan sözlü tartıĢmanın20 demircinin öldürülmesiyle sonuçlanması,21 aynı gün avlanmak için Ģehir dıĢına çıkmıĢ bulunan Hakem’in av dönüĢü kendisini protesto eden 10 kiĢiyi yakalatıp idam ettirmesi22 sebebiyle çok geçmeden bir isyana dönüĢmüĢtür.

Kurtuba’nın varoĢlarından biri olan Rabad23 mahallesinde harekete geçen ve sayıları 4.000’i bulan ulemânın telkinleriyle24 hareket eden büyük çoğunluğu yerli halktan olan Müslümanlar’ın (müvelledûn)25 -ki kendilerinin ötekileĢtirildikleri inancındaydılar- yer aldığı isyancı grup, Kurtuba’daki emîrlik sarayını kuĢatmıĢtır.26 Hakem’in tahtını koruma konusundaki kararlılığı27 ve muhâfız birliklerinin gayretleriyle isyan acımasız bir Ģekilde bastırılmıĢtır.28

13 Ramazan 198/Mayıs 814 ÇarĢamba günü29vukû bulan bu isyanda binlerce kiĢi öldürülmüĢ30, isyancıların elebaĢlarından 300 kadarı çarmıha gerilmiĢ31 ve üç gün boyunca Rabad Mahallesi yağmaya bırakılmıĢtır.32 Sağ kalan Rabadlılar’ın küçük gruplar halinde Kurtuba’yı terk etmeleri istenmiĢ, Rabad mahallesi tamamen yakılıp yıkılarak iskana kapatılmıĢtır.33 Kurtuba’yı terk edenlerin bir kısmı bu sırada, Hakem’e isyan etmiĢ olan

19 Halk arasında tansiyonun yükselmeye baĢladığının en önemli göstergesi halkın, her akĢam ezan okunduğunda Hakem’e“ya sarhoş namaza (!) /Namaz! Namaz! Ey Ayyaş!” diye hitapta bulunması ve ona açıkça yapılan hakaretleri alkıĢlamasıydı, bk. en-Nuveyrî, XXIII, 217; Ġbnu’l- Esîr, s.413; en-Nuguaırî, s.33; Yaylalı, s.30.

20 Demirci dükkanına gelen asker iĢinin derhal yapılmasını talep etti. Fakat demirci elinde iĢ olduğunu ve sırasını beklemesini söyleyince öldürüldü, bk. Reinhart Dozy, el-Müslimûne fi’l-Endelüs, (trc.: Hüseyin HabeĢî), el- hey’etu’l-Mısriyyeti’lʿAmme, Kahire 1994, II, 66.

21 en-Nuveyrî, XXIII, 217; Ġbnu’l-Esîr, 413; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 176; Gaspar, 219; Farklı bir anlatıda ise, Hakem’in kölelerinden birisinin bir çocuğu öldürmesi ve cinâyete tanık olan insanların köleyi linç etmesidir, bk. Yaylalı, s.31.

22 en-Nuveyrî, XXIII, 217; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 176; P.S. Scott, History of the Moorish Empire in Europe, J.B.Lippincott Company, London 1904, s.464.

23 Kurtuba surlarının birisinin kapısı olan “babü kantara” bu mahalleye açılmaktadır. Rabad, bu sırada iĢçi ve sokak insanlarının meskeniydi. Burası yakılıp yıkıldı ve Ġslâmi dönemde yerleĢime açılmadı. Bugün burası

“mukaddes ruhun mahallesi” anlamına gelen “Barrio del Espiritu Santo” ismiyle anılmaktadır, bk. Ġbnu’l-Ebbâr, Kitâbu’l-hulleti’s-siyerâ, (thk..: Hüseyin Munis), Dâru’l-Meʿarif, Kahire 1985, s.44; dn.1).

24 En-Nuveyrî, XXIII, 218; Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi (çev.: Salih Tuğ), MÜĠFVY, Ġstanbul 1981, II, 808; En-Nuguaırî, s.34; Hasan, Ġbrahim H., İslâm Tarihi (trc.: Komisyon), Kayıhan Yayınları, Ġstanbul 1992, III, 46; Yaylalı, s.24.

25 Müvelledûn: Endülüs’ün fethinden sonra yerli halktan Müslüman olan ve “müsâlime” (esâlime) ismiyle anılan bu ilk Müslümanların çocuklarına verilen isim, bk. Mehmet Özdemir, “Müvelledûn”, DİA, XXXII, 228-229.

26 Ahbar’û Mecmûʿa (thk. Ġbrahim el-Ebyârî), Daru’l-kitâbu’l-Benânîn, Beyrut 1989, s.118.

27 Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 176; Ġbnu’l-Ebbâr’ın anlatısından Hakem’in bu isyanı bastırmak konusunda ne kadar kararlı olduğu anlaĢılmaktadır; Hakem, hizmetçisinden kaynar bir ĢiĢe koku istemiĢ, baĢına süreceği bu koku sayesinde, baĢı kesildiğinde diğer insanların baĢından bu koku sayesinde ayırt edileceğini belirtmiĢtir., bk. Ġbnu’l-Ebbâr, s.44; Yaylalı, s.33

28 en-Nuveyrî, XXIII, 217; el-MerrâkuĢî, s.13; Dozy, II, 67; Carrasco, s.122.

29 en-Nuveyrî, XXIII, 217; Ġbnu’l-Esîr, 414; Ġbnu’l-Ebbâr ve Ġbn Ġzarî Rabad vakasının 202/818 tarihinde vuku bulduğunu kaydederler, bk Ġbnu’l-Ebbâr, s.44; Ġbn Ġzarî, II, 77.

30 Ġbnu’l-Ebbâr, s.44; Carrasco, öldürülenlerin sayısı 10.000 olarak verir, bk. Carrasco, s.122.

31 Ġbnu’l-Ebbâr, s.44; Ġbn Ġzarî, II, 77; Ġbnu’l-Esîr, 414; Scott, s.466.

32 Ġbnu’l-Ebbâr, s.44; en-Nuveyrî, XXIII, 217; Ġbnu’l-Esîr, 414.

33 Ġbnu’l-Esîr, s.414; W. Montgomery Watt, Pierre Cachıa, Endülüs Tarihi (çev. Cumhur Ersin Adıgüzel, Qiyas ġükürov), Küre Yayınları, Ġstanbul2011, s.38.

(4)

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

JHS 4

H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

Tuleytûla’ya giderken, diğer bir kısmı ise, kendilerine refâkat eden askerler eĢliğinde sahil bölgelerine, ülkeyi terk etmeleri amacıyla gönderilmiĢtir.34

Bu hadise kaynaklara “Rabad isyanı” olarak geçmiĢtir. Ġsyan sonrasında Rabadlılar’a acımasız35 davranan Hakem, bu olaydan sonra “Rabadî” (varoĢ) (Ġsp. El del Arrabal, Abulâs ve el cruel)36 olarak isimlendirilmeye baĢlanmıĢtır. Cesâreti ve ülkenin istikrarını sağlama konusunda Abbâsî halifesi Ebû Cafer el-Mansûr’a benzetilen37 Hakem, elîm bir hadise olarak gördüğü bu isyandan sonra piĢman olmuĢ, hasta yatağında iken “KeĢke Rabad halkına bu Ģekilde davranmasaydım” diyerek piĢmanlığını dile getirmiĢtir.38 Hakem bu elîm olaydan 4 yıl sonra vefât etmiĢtir.39

Ġsyanın haklı gerekçeleri bulunmadığını ifâde eden Ġbn Ġzarî, baĢkaldırının tamamen karekter bozukluğundan ve rahatın kötüye kullanılmasından çıktığı görüĢündedir. Ona göre, isyanın bahanesi olarak halka yüklenmiĢ olan ek vergiler sözkonusu değildir.40 Bu sırada, Endülüs’ün kuzey bölgelerinde yağıĢların az olması sebebiyle baĢ gösteren açlık ve kuraklık, gıda maddelerine % 10 ek vergi konulmasını zorunlu hale getirmiĢtir.41

MerrâkûĢî, bu olayla ilgili olarak, Enes b. Mâlik’in talebesi olan Yahyâ b. Yahyâ’nın halk arasında saygın ve muteber bir ilmî kiĢilik olarak tanındığını ifâde ederken42, Scott, isyana öncülük eden bu Ģahsın, hayâsız ve düzenbaz bir politik Ģahsiyet olduğunu belirterek halkın dinî duygularını suistimal etmekle suçlar.43 Ġsyandan sonra kaçan Yahyâ b. Yahyâ ile fâkih Talût b. Abdülcebbâr’ın Hakem tarafından affedilmesi44, din adamlarının çoğunun Arap olmasına ve toplum arasında halen nüfûzlarının olmasına bağlanmasına rağmen45, Hakem’in yaptıklarından dolayı piĢman olması gözardı edilmemelidir.

2. İskenderiye: Geçici Vatan

8.000 aileden oluĢan Kutubalı grup, Fas hükümdarı II. Ġdrîs’in (793-828)46 daveti üzerine Fas’a gitmiĢ ve bu sırada yeni kurulmakta olan Fez Ģehrinin “Medinet el-Endelüsiyyîn” ya da

“Ġdvât el-Endülüs” (Endülüslüler yakası) ismiyle anılan yakasına yerleĢtirilmiĢlerdir.47 I. Ġdrîs (789-793)48 tarafından kurulan bu Ģehir, daha öncesinde de Endülüs’ten göç edenlerin yerleĢtikleri Ģehirlerden biriydi. Endülüs sürgünlerinin buraya gelmeleri, coğrafî yakınlığın

34 Yolculuk esnasında bir kısmı haydutlar, bir kısmı ise, kendilerini korumakla görevli askerler tarafından soyulup öldürülmüĢlerdir, bk. Dozy, II, 69; Scott, s.467; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 408.

35 Ġbnu’l-Ebbâr, s.44; en-Nuveyrî, XXIII, 210.

36 Carrasco, s.220.

37 Özdemir, “Hakem I”, DİA, XV, 174.

38 Ġbn Ġzarî, II, 80; Âl-i Ali, s.121.

39 Emirlik dönemi, 26 yıl 10 ay hüküm süren Hakem, henüz 52-53 yaĢlarında iken vefat etmiĢtir, bk. Ġbnu’l-Ebbâr, s.47; Özdemir, “Hakem I”, DİA, XV, 174; en-Nuveyrî, XXIII, 219; en-Nuguaaırî, s.36.

40 Ġbn Ġzarî, II, 75-76; Yaylalı, s.30.

41 Ayrıntılar için bk.Âl-i Ali, s.117-118.

42 el-MerrâkuĢî, s.14.

43 Scott, s.464-465.

44 En-Nuveyrî, XXIII, 218; el-MerrâkuĢî, 14; Ġbn Ġzarî, II, 77.;Tâlut’u huzuruna kabule den Hakem ona hakaret edince Tâlut “nasıl olur da size karĢı ayaklanırım. Ben, Mâlik b. Enes’in Ģöyle buyurduğunu iĢittim “Zâlim idareciye itaat, kıyamet günü fitnesinden daha hayırlı bir zamandır”, bk. el-MerrâkuĢî, 45; Yaylalı, s.40.

45 Âl-i Ali, s120.

46 II. Ġdrîs ve dönemi için bk. Muhammed Rezûk, “Ġdris II”, DİA, XXI, 483.

47 Ġbnu’l-Ebbâr, s.45;Ġbn Ġzarî, II, 77; el-Makkarî, Ahmed b. Muhammed, Nefhut-tîb min ğusni’l-Endelüsi’r-ratîb, (nĢr.: Ġhsan Abbas), Dâru Sâdr, Beyrut 1988, I, 149; Scott, s.467; Juan Signes Codoñer, Classical and Byzantine Monographs (ed.: G. Giangrandeand H. White), Adolf M. Hakkert, Amsterdam 1995, s. 291; Ġmamuddin, s.408;

Muhammed Rezûk, “Ġdris II”, DİA, XXI, 483.

48 I. Ġdrîs ve dönemi için bk. Muhammed Rezûk, “Ġdris I”, DİA, XXI, 480-481.

(5)

Feridun Bilgin

JHS 5 H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

yanı sıra, muhtemelen Fez’de ikâmet edenlerin bir kısmını yakından tanımalarıyla da ilgili olmalıdır.

MerrâkûĢî, Kurtubalı sürgünlerin Girit adasına geldiklerini ve burada birkaç yıl kaldıktan sonra bazılarının Endülüs’e geri döndüklerini, bir kısmının Ġskenderiye’ye, geri kalanlarının da Sicilya’ya gittiklerini kaydetse de49 kaynaklarımızın büyük çoğunluğu Endülüs sürgünlerinin

“çocuk ve kadınlar hariç” yaklaĢık 15.000 kiĢinin gemilerle doğu’ya doğru hareket ederek Ġskenderiye50 Ģehrine geldiklerini kaydeder.51 Kurtuba Müslümanlarının Ġskenderiye’ye ulaĢmaları halife Me’mûn b. ReĢîd’in (298-218/813-833) ilk yıllarına rastlar.52 Halife Me’mûn, ağabeyi Emîn ile girdiği hilâfet mücâdelesinden zaferle çıkmıĢtı.53 Emîn’den sonra Abbâsî tahtına Me’mûn’un çıkması gerekirken54, Emîn, oğlu Musa’yı veliahd tayin etmiĢti (194/809-810).55 Halbukî, Me’mûn, henüz 13 yaĢında iken babası Harûn er-ReĢîd, kardeĢi Emîn’den sonra halife olması için onu veliahd tayin etmiĢ, Me’mûn’a, Ġran ve civârını, Emîn’e ise, Irak ve ġam bölgesini bırakmıĢtı.56 Emîn’in bu atamaya riâyet etmemesi baĢta, Hicazlılar olmak üzere, Horasan halkını ve diğer Ġslâm beldelerindeki insanları kızdırmıĢ ve halifeye karĢı isyan etmelerine neden olmuĢtu. Emîn ile Me’mûn arasındaki rekâbetten istifâde eden dönemin Mısır valisi Ubeydullah b. Sarî, baĢkent Bağdat’la alakasını kesmiĢ ve bağımsız hareket etmeye baĢlamıĢtı.57

Siyasî kargaĢanın hüküm sürdüğü Ġskenderiye’ye ulaĢan Endülüs Müslümanları, kısa sürede ekonomik olarak güçlenmiĢler ve yerel halk ile iyi diyologlar kurmuĢlardır.58 Fakat zamanla, Ġskenderiyeliler onları hor görmeye ve adaletsiz davranmaya baĢlayınca59, kendilerini ötekileĢtirilmiĢ olarak hissetmeye baĢladılar. Birgün, Ġskenderiyeli bir kasabın kendilerinden birinin yüzünü bıçakla yaralayıp öldürmesi nedeniyle de isyan çıkardılar.60 Ġbnu’l-Hatîb, Kurtubalı Müslümanlar’ın gittikleri her yerde “olay çıkaran kimseler” olarak tanındıklarını belirtirken61, Ġbnu’l-Ebbâr ise, Kurtubalıları “fitne sahibi”olmakla itham eder.62 Durum her ne olursa olsun bu olay, Ebû Hafs Ömer b. ġuayb el-Ballutî yönetimindeki Kurtubalı Müslümanların Ģehir halkının bir çoğunu öldürmelerine63 geride kalanları da Ģehir dıĢına çıkarıp yönetime el koymalarıyla sonuçlanmıĢtır.64

49 El-MerrâkuĢî, s.13-14; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, s.178.

50 Asya, Afrika ve Avrupa’yı birbirine bağlayan yolların kesiĢme noktasında bulunan Ġskenderiye için bk. Rhuvon Guest, “Ġskenderiye”, İA, V/II, 1084; Eymen Fuad es-Seyyid, “Ġskenderiye”, DİA, XII, 574.

51 Ġbnu’l-Ebbâr, s.45; Ġbnu’l-Kûtiyye; s.69; Juan Signes Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus en lossiglos IX y X”, Bizancio y la Peninsula la Iberica de de la Antiguedad Tardía a la Edad Moderna, Nueva Roma, 23, Madrid:

ConsejoSuperior de Investigaciones Cientificas 2004, s. 184. (177-247); Hitti, II, 808.

52 Ġbnu’l-Ebbâr, s.45.

53 Harun er-ReĢîd’den sonra halifelik makamına Emîn çıkmıĢtı, bu sırada Me’mûn ise Merv’de bulunuyordu, bk.

Ġbnu’l-Esîr, V, 480.

54 Hasan Ġbrahim Hasan, İslâm Tarihi, (trc.: Komisyon), Kayıhan Yayınları, Ġstanbul 1992, II, 361.

55 Hasan, II, 362; Harun er-ReĢîd’in oğlu Me’mûn’un kendisinin kardeĢi Emîn’den sonra hilâfete getirileceğine dair Kabe duvarına asılan ahidnâmenin tam metni için bk. Hasan, III, 323-325.

56 Hasan, II, 494; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 167.

57 Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 185.

58 Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus”, s. 222.

59 Ġbnu’l-Ebbâr, 45; Gaspar, s.222.

60 Ġbnu’l-Kûtiyye, s.69; Gaspar, s.222; Ġbn Haldûn, kötü söz sebebiyle isyanın çıktığını belirtir, bk. Ġbn Haldûn, IV, 451.

61 Muhammed b. Said LisânuddinĠbnu’l-Hatîb, Aʿmâlu’l- a’lâm, (thk. Ahmed Muhtar el-Ubade ve Muhammed Ġbrahim el-Kettâni), Daru’l-Küttâb, Beyrut 1964, s.16; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 179.

62 Ġbnu’l-Ebbâr, s.45.

63 Ġbnu’l-Kûtiyye, s.69.

64 ĠbnHayyân, s.45;Gaspar, s.222; Ġbn Haldûn, IV, 451; George C. Miles, “Byzantium and the Arabs: Relations in Creteandthe Aegean Area”, Dumbarton Oaks Papers, Vol. 18 (1964), pp. 1-32), s.10.

(6)

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

JHS 6

H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

Kaynaklarda, Endülüs Müslümanları’nın Ġskenderiye’de kaldıkları süre hakkında bir belirsizlik mevcuttur. Ġbnu’l-Ebbâr “bir süre” kaldıklarını belirtir.65 Modern dönem tarihçilerden Scott ise “yirmi yıldan fazla bir süre” kaldıklarını ifâde eder.66 Genel kabul gören görüĢ ise, 200-212/815-827 yılları arasında Ġskenderiye’yi yönettikleri ve yaklaĢık 12 yıl burada kaldıklarıdır.67 Bu zaman zarfında Akdeniz, bilhassa, Ege denizinde yer alan adalardaki durumu öğrenme fırsatı bulmuĢlardı. Önderleri Ebû Hafs Ömer, buradan Ege adalarına saldırılar düzenleyip68, onlar hakkında bilgi edinmiĢtir.69 ġehirde kargaĢanın hüküm sürdüğü ve “sûfî” adı verilen radikal ve ihtilalci bir grubun ortaya çıktığı bu dönemde, Abbâsîler, dört- beĢ defa Ġskenderiye’yi kuĢatmıĢ fakat, ele geçirememiĢtir.70

Abbâsî halifesi Me’mûn (813-833) ülkesinin doğu taraflarında çıkan isyanları bastırmak için Abdullah b. Tahir b. Hüseyin’i görevlendirdi. Mısır’a vali tayin edilen71 Abdullah, Mezopotamya ve Fustat’aki isyanları bastırdıktan sonra Ġskenderiye üzerine geldi. Abdullah’ın Ġskenderiye’ye gelmekte olduğunu haber alan Kurtuba Müslümanları’nın korkularından dolayı Girit’e kaçtıkları rivâyet edilirse de72, Abdullah’ın onlardan ya silahlarını bırakmalarını, ya da, Ġskenderiye’yi terk etmelerini istemesi73, onların Ģehri henüz terk etmediklerini göstermektedir.

Abdullah, Ģehri terk etmeleri durumunda, mallarının karĢılığı olan paranın kendilerine verileceğini ve istedikleri herhangi bir adaya gitmeleri konusunda onları rahat bırakacağını ifâde etti. Bu teklif üzerine, Endülüs Müslümanları yanlarına aldıkları yüklü miktardaki parayla74 Girit adasına gitmeyi tercih ettiler.75

B. Girit: Yeni Vatan 1. Girit’in Fethi

Batı dillerinde “Krete, Creta, Crete” Ģeklinde yazılan ve Araplar'ın“Ġkrîtiyye, AkrîtiĢ, ĠkrîdiĢ, ĠkrîtiĢ (شطيرقأ,)” adını verdikleri76 Girit adası Kıbrıs, Sicilya, Sardunya ve Yâbis’le birlikte Ege denizinin beĢ büyük adasından biridir.77 Kıbrıs’tan sonra Akdeniz’in en büyük adası olup78 bulunduğu coğrafya bakımından yakın olduğu ülkelerin kültürel etkilerine açık fakat bu ülkelerden gelebilecek düĢman saldırılarını da önleyebilecek uzaklıktadır.79

Ortaçağ Akdeniz dünyasında Suriye ve Afrika ile birlikte üç önemli denizcilik merkezinden biri olan Girit80, Bizans Devleti’nin Doğu Akdeniz hâkimiyeti ve ticâreti açısından Sicilya ile birlikte stratejik bir konumda yer almaktaydı.81 Adanın bir tarafının

65 Ġbnu’l-Ebbâr, s.45.

66 Scott, s.467.

67 Ġmamuddin, 410.

68 Gaspar, s.223.

69 Ġmamuddin, 412.

70 Rhuvan Guest, “Ġskenderiye”, İA, V/II, 1086.

71 Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus”, s.184.

72 Hüseyin Kâmî Hâtevî, Girit Tarihi, Ġstanbul 1288, I, 106.

73 el-Makkarî, I, 149; Ameer Ali, A Short Histoy of the Saracens, The Macmillan and Co. Limited, London 1916, 268-269; Cemal Tukin,“Girit”, DİA, XIV,85; Eymen Fuad es-Seyyid, “Ġskenderiye”, DİA, XII, 575.

74 Gaspar, s.223.

75 E. Levi-Provençal, “Ebû Hafs Ömer b. ġuayb el-Ballûtî”, EI, I, 121.

76 Ġbn Hurdâzbîh,s.112, 231; Ġstahrî, el- Mesâlikve’l-Memâlik,

http://www.naciriya.com/upload/livres/masalikwamamalik.pdf (11.04.2014).

77 Ġbn Hurdâzbîh, s.112, 231.

78 Tukin, “Girit”, İA, IV, 791.

79 Emin Ünsal, “Girit’in Türk Hakimiyetinden ÇıkıĢı”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,Trakta Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne 2009, s.2.

80 Ġmamuddin, s.415.

81 Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus”, s.185-186.

(7)

Feridun Bilgin

JHS 7 H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

Avrupa ve Mora’ya, diğer tarafının Rodos ve Asya’ya yakın olması tarihsel olarak her zaman Rumlar’ın ilgisini çekmiĢtir. Stratejik konumu sebebiyle, Venedik devleti de Girit’e sahip olmak için çabalamıĢtır.82 Bizans döneminde Girit, iskândan çok askerî ve ekonomik bir üs olarak kullanılmıĢtır.83 III. Leon döneminde (717-741), devlet eyâletleri içerisinde bütün deniz kuvvetlerini bünyesinde bulunduran Karabisianon Theması, devletin yeni bir idarî örgütlenmeye gitmesiyle taksîm edilmiĢ, muhtemelen, aynı sıralarda Girit thema84 statüsüne yükseltilmiĢtir.85

Girit’e yönelik olarak ilk Ġslâm akınlarının Muâviye b. Süfyân döneminde (661-680) her yıl Akdeniz ve Ege'de deniz seferlerine çıkan Cünâde b. Ebî Ümeyye el-Ezdî kumandasındaki ordu tarafından yapıldığı kaydedilir (53-54/673-684).86 Kısmî baĢarıların elde edildiği seferlerden sonra Girit’in tamamıyla fethi, Halife Me'mûn döneminde (813- 833),

”ikrîtiĢ” diye bilinen Ebû Hafs Ömer b. ġuayb el-Ballûtî tarafından gerçekleĢtirilecektir.87 el- Hamevî, Ebû Hafs Ömer öncesinde “Ġbn Ğalîz” olarak bilinen Endülüs’lü Amr b. ġuayb tarafından bir kısmının ele geçilmiĢ olduğunu kaydeder.88

Daha önce de ifâde edildiği üzere, Abdullah b. Tahir’le yapılan anlaĢmanın neticesinde aileleri ve kendilerine destek verenlerle birlikte,89 Kurtuba Müslümanları, 40 gemilik bir filo ile90 Girit’e gelip adayı fethettiler.91 Müslümanlar’ın Girit’e gitmeyi tercih etmelerinin sebepleri arasında; Abbâsîler’in hâkimiyetindeki Ġslâm toprakları arasında bulunmaması ve zengin/verimli topraklara sahip olması yer almaktadır.92 Ġbnu’l-Ebbâr, Kurtubalılar’ın yanlarında “kendi fitnelerini” de götürdüklerini belirterek bu sırada (812/827) adanın Rumlar’dan“hâlî/yoksun” bulunduğunu ifâde eder.93 Hitti ise, en azından Girit’in bir kısmında Bizans hâkimiyetinin devam ettiği görüĢündedir.94

Girit’in kolayca fethi (827-828), Bizans devletinin bu sıradaki siyasal, sosyal ve askerî durumuyla yakından ilgilidir. Fetihten birkaç yıl önce (823) bastırılan ve yaklaĢık üç yıl devam süren Thomas isyanı, Bizans devletinin kuvvet ve kudretine ciddi darbe vurmuĢtu.

Kaynaklarda, Slav asıllı olduğu ifâde edilen Thomas, Amorion hanedanının kurucusu II.

Michail’e (820-829) karĢı ayaklanmıĢtır.95 Thomas, Arap96, Ġran, Gürcü ve Kafkas kabilelerini bayrağı altında toplamıĢ, çıkardığı isyana dinî bir karekter kazandırmak için de tasvir hareketi

82 Kâtip Çelebî, Tuhfet’ül-kibâr fî esfâri’l-bihâr, Matba-i Bahriye, Ġstanbul 1329.

83 Tukin, “Girit”, ĠA, IV, 1978, S. 791.

84 Thema: Kolordu manasına gelen bu kelime, baĢında strategos ismi verilen askerî ve sivil yöneticilerin bulunduğu askerî mahiyetteki idarî birliklerdir. Bizans devletindeki thema sistemi ve ayrıntıları için bk. George Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (trc.: Fikret IĢıltan), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2011, s.89-92.

85 Ostrogorsky, s.147.

86 el-Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, (çev.: Mustafa Fayda), Kültür Balkanlığı Yayınları, Ankara 2002, s.339; Yakut el- Hamevî, Mucemü’l-Büldân, Daru’s-Sadr, Beyrut 1977, I, 236.

87 el-Belâzurî, s.339; el-Hamevî, I, 236.

88 el-Hamevî, I, 236.

89 Ameer Ali, s.269.

90 Theophanes Continuatus Joannes, Comeniata Symeon Magister, Georgus Monachus (ed.: Immanuel Bekker), Bonn, 1838, s.74; Ġmamuddin, 412.

91 Ġbn Haldûn, IV, 451; A. A. Vasiliev, History of the Byzantine Empire, 324-1453, The University of Wisconsin Press, Madison 1952, I, 279.

92 Endülüs Müslümanları Girit’i “Balın ve sütün kaynağı olan toprak” olarak görmüĢlerdir, bk. Hâtevî, I, 99; Miles, s.11.

93 Ġbnu’l-Ebbâr, s.45.

94 Hitti, II, 809.

95 Ostrogorsky, s.190-192; Gregory, s.203; Vasiliev, s.274.

96 Halife Me’mûn (813-833), Thomas’a yardım sözü verince, bir ara, Thomas, onun sarayında kalmıĢtı, bk. Timothy E. Gregory, Bizans Tarihi (çev.: Esra Ermert), Yapı Kredi Yayınları, Ġstanbul 2011, s.203; Me’mûn, Thomas’a, mal ve asker de göndermiĢti, bk. Hasan, III, 59.

(8)

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

JHS 8

H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

(ikonaklazma)97 cephesinin hizmetine girmiĢ ve kendisinin haksız bir Ģekilde Bizans tahtından indirilen VI. Konstantinos olduğunu ilan etmiĢtir.98 Thomas fakirlerin hamisi olduğunu, onları iktisadî bunalımdan ve yüksek vergilerden kurtaracağını vaad ederek farklı toplumsal kesimlerden destekçi bulmuĢtur.99

Etnik, sosyal ve dinî temellere dayanan bu isyanı Bizans tarihçileri “köle efendisine, asker subayına karĢı öldürücü ellerini kaldırmıĢtı…” diyerek tanımlamıĢlardır. Kısa süre içerisinde Anadolu’nun büyük bir kısmını saran isyan, Thomas’ın Bizans donanmasını ele geçirip100 Ġstanbul’u kuĢatacak güce ulaĢmasıyla devleti temellerinden sarsmaya baĢlamıĢtır. Ġsyanın kanlı bir Ģekilde seyrettiğini ifâde eden çağdaĢ bir anlatım “Nil’in bazı kıvrım yerlerinde toprak suyla değil, kanla kaplıydı” Ģeklinde tasvir etmektedir.101 ġayet, Bulgar hanının oğlu Omurtag, Bizans kralına yardımcı olup Thomas’ın Ġstanbul kuĢatmasını kaldırmasını ve sonrasında yakalanıp öldürülmesini sağlamamıĢ olsaydı, Bizans’ın baĢkenti isyancı komutanın eline geçmiĢ olacaktı (823).102 Omurtag’ın yardımıyla bastırılan bu isyandan sonra, baĢ gösteren anarĢi 20 yıl daha sürecektir.103 Ġsyanın Bizans’a maliyeti ise Sicilya’nın Aglebîler, Girit’in ise Endülüs Müslümanları tarafından fethedilmesi olmuĢtur.104

Bizans’ın sosyo-politik olarak istikrarsız bir dönemde olması, Bizans tarihçilerinin

“Apocapso” veya “Apochapsa” diye bahsettikleri105 Ebû Hafs Ömer106 yönetimindeki Kurtubalı Müslümanların Girit’i rahatça ele geçirmelerini sağlamıĢtır (828).107 Ġlk kampını Lada vadisinde kuran Ebû Hafs Ömer, daha sonra gerçek karargahını bugün Kandiye (kharax) olarak isimlendirilen yerde kurmuĢtur.108 Kısa süre içerisinde, 20-29 Ģehri (yerleĢim yerini) ele geçiren Müslümanlar, Cidonia ve Gortina Ģehirleri hariç adanın tümüne sahip olmuĢlardır.109 Girit’in fetih haberi, Bizans imparatoru II. Michail’e ulaĢtırılınca, Anatolikan Themasının baĢındaki Photeinos imparatordan bir donanma istedi. Bu arada, Damianos ismindeki bir görevli de durumun tespiti için imparator tarafından görevlendirildi. Girit’e gönderilen Bizans

97 İkonoklazma: dinî resimlerin kutsallığına ve onlara ibadete karĢı çıkan hareket veya mücâdeleye verilen isimdir.

Grekçe asıllı olan Ġkonoklazma ifâdesi “ikonaların kırılması” anlamına gelmektedir.

Türkçe’de“İkonakırıcılık”/”tasvirkırıcılık”/sûretkırıcılık” Ģeklinde ifâde edilmektedir, bk. Casim Avcı, İslâm Bizans İlişkileri, Klasik Yayınları, Ġstanbul 2013, s.151.

98 Ostrogorsky, s.190-191; Vasiliev, s.275.

99 Vasiliev, s.275.

100 Theophanes Continuatu, Joannes Comeniata, Symeon Magister, Georgus Monachus, s.74.

101 M.V.Levtchenko, Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi (çev.: Maide Selen), Özge Yayınları, Ġstanbul 1999, s.133.

102 Ostrogorsky, s.190-192; Gregory, s.203.

103 Charles Diehl, Bizans İmparatorluğunun Tarihi (çev.: A. Gökçe Bozkurt), Ġlgi Kültür Sanat, Ġstanbul 2010, s.75.

104 Ostrogorsky, s.192; Gregory,s.204; Levtchenko, s.134.

105 Theophanes Continuatus Joannes Comeniata, Symeon Magister, Georgus Monachus, s.73; E. Levi-Provencal,

“Ebû Hafs Ömer b. ġuayb el-Ballûtî”, EI, I, 121.

106 Ebû Hafs Ömer hakkında geniĢ bilgi için bk. E. Levi-Provencal, “Ebû Hafs Ömer b. ġuayb el-Ballûtî”, EI, I, 121.

107 Girit’in fetih tarihi hakkındaki farklı tarihler için bk. E. W. Brooks, “The Arab Occupation of Crete”, The English Historical Review, Vol. 28, No. 111 (Jul., 1913), s. 431-432.

108 Theophane sContinuatus Joannes Comeniata, Symeon Magister, Georgus Monachus, s.77; Gaspar, s.224; Bugün Kandiye olarak isimlendirilen bu Ģehire Grekçe Khandax, Ġtalyanca Candiya ve Ġngilizce Herakleion olarak isimlendirilmektedir, bk. I. Mladjov,

Page2/2,http://www.plikownia.net/idz.php?url=aHR0cDovL3NpdGVtYWtlci51bWljaC5lZHUvbWxhZGpvdi9ma Wxlcy9tdXNsaW1fc2ljaWx5X2FuZF9jcmV0ZS5wZGY= (25.04.2014); Ersin Gülsoy, “Kandiye”, DİA, XXIV, 303-305.

109 Codoñer, “Classical and Byzantine” s.311, 325; Ġmamuddin, s.414; Bazı kaynaklar sadece bir Ģehrin Müslümanların eline geçemediğini kaydeder, bk. Theophanes Continuatus Joannes Comeniata, Symeon Magister, Georgus Monachus, s.75.

(9)

Feridun Bilgin

JHS 9 H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

donanması adayı Müslümanlar’dan almaya muvaffak olamadı ve Photeinos durumu Bizans imparatoruna bildirmek için Ġstanbul’a dönmek zorunda kaldı.110

Bazı kaynaklar, Girit’e ayak bastıklarında Ebû Hafs Ömer’in, Kurtubalılar’ın geri dönüĢ umutlarını yok etmek amacıyla, gemileri yaktırdığından bahseder. Ġslâmî kaynaklarca doğrulanmayan111 bu hadise, yakınlarını ve çocuklarını Endülüs’te bırakmıĢ olanları kızdırınca, Ebû Hafs Ömer: ““Neden kızıgınsınız? Sizi bal ve süt taşan bir ülkeye getirdim.

Burası sizin gerçek memleketiniz. Burada dinlenin ve doğduğunuz yerleri unutun. Burada güzel kadınlara sahip olacaksınız. Size çocuk vermek için heyecanla beklemektedirler” diyerek onları sakinleĢtirmiĢtir.112

Brooks, gemi yakılması hadisesinin tarihî verilerle uyuĢmadığını, nitekim, adanın fethinden bir yıl sonra (828), Girit Müslümanları’nın Ege adalarına saldırılar düzenlemeye baĢladıklarını ifâde ederek, gemi olmadan bu saldırıların mümkün olamayacağını belirtir.113 ġayet, gemilerin yakılmasının sebebi yakınları ve çocukları Endülüs’te kalan sürgünlerin geri dönüĢ umutlarını yoketmek olarak ileri sürülür ise, Ġskenderiye’den göç edenlerin aileleri ve kendilerine destek verenlerle birlikte Girit’e gelmeleri nasıl izah edilecektir?114 Kaynaklarımızda, Endülüs Müslümanları’nın“kadınlar ve çocuklar hariç” olmak üzere Ġskenderiye’ye sürgün edildikleri bilgisine yer verilir.115 Kanaatimizce, Ġskenderiye’de kaldıkları 16 yıllık süre içerisinde ya Endülüs’teki kadın ve çocuklarını yanlarına almıĢlar, ya da, burada evlenip yuva kurmuĢ, daha sonra da aileleriyle birlikte Girit’e gelmiĢlerdi.

YaklaĢık 150 yıl kaldıkları Girit’te Kurtubalı Müslümanların faaliyetleriyle ilgi ulaĢabildiğimiz kaynaklarda kısmî bilgilere sahibiz. Genel olarak verilen bilgiler ise, siyasî ve ticarî faaliyetlerle ilgilidir. Göreceli olarak Bağdat’taki Abbâsî halifesine bağlı olan Ebû Hafs Ömer, burada güçlü bir otonom yapı kurdu.116 Kısa süre içerisinde, ticarî ve kültürel bir çekim merkezi haline getirilen Girit, 40 idarî bölgeye taksim edildi.117 Endülüs, Mısır ve Suriye’den Müslümanlar’ın adaya yerleĢmeleri için davetler gönderildi. Bu davetler neticesinde ilim ve irfan sahibi kimseler adaya geldiler. el-Makkârî, Muhammed b. Ġsa b. Dinar el-Ğafikî gibi zahîd ve fâkîh kimselerin Girit’e yerleĢtiğini kaydeder.118 Zamanla Girit, Ġslâm medeniyetinin Akdeniz’deki güçlü bir mekânı haline geldi.119

Ekonomik faaliyetler bakımından Girit’te tarım ve küçükbaĢ hayvancılığı yaygındı. Bal ve süt üretimi bolca yapılmaktaydı. Fakat asıl zenginlik kaynakları, Akdeniz kıyı Ģehirleri ve Ege adalarına yaptıkları ticâret ile bu adalara yaptıkları saldırılarda elde ettikleri önemli miktarda ganimetler ve Ege denizindeki ticâretten aldıkları vergilerdi.120

Giritliler’in Ege adalarına kesintisiz yaptıkları seferler sebebiyle Ege adaları neredeyse insansız kalmıĢtır.121 Kâtip Çelebi, Giritliler’in Ġstanbul boğazının bulunduğu tarafa 40 parçalık gemi ile yaptıkları saldırılarda birçok yeri yağmaladıklarını ve Bizans imparatorunun bu

110 Theophanes Continuatus Joannes Comeniata, Symeon Magister, Georgus Monachus, s.76; Hâtevî, I, 99-100.

111 Ġmamuddin, s.412; Hâtevî, I, 99.

112 Theophanes Continuatus Joannes Comeniata, Symeon Magister, Georgus Monachus, s.75;Gaspar, s.224;

Codoñer, “Classical and Byzantine”, s.290; Brooks, s.432.

113 Brooks, s.433.

114 Ameer Ali, s.269.

115 Ġbnu’l-Ebbâr, s.45; Ġbnu’l-Kûtiyye; s.69.

116 Mladjov, 2/2.

117 Ġmamuddin, s.414; Tukin, “Girit”, DİA, XIV, 86.

118 el-Makkarî, III, 162.

119 Ġmamuddin, s.414.

120 Ġmamuddin, s.414-415.

121 Ġmamuddin, s.416.

(10)

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

JHS 10

H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

akınları durdurmaya gücü yetmediğini kaydeder.122 Girit Müslümanları, bir taraftan Ege denizindeki ticarî faaliyetleri kontrol altına alırken, diğer taraftan da, Bizans devletinin hâkimiyetindeki bölgelere anî saldırılar tertip edip, hızlı bir Ģekilde Girit’e geri dönüyorlardı.123 Bu seferlerin birinde, 829’da TaĢöz yakınlarında Bizans donanması, Giritliler tarafından tamamen imha edilmiĢ, buna karĢılık Bizans imparatoru II. Micheal Anadolu kıyıları yakınlarında topladığı 70 parçalık donanma ile birçok yere saldırıp Müslümanları esir almıĢtır.124 Bizans devletinin bu gibi kısmî baĢarılarına rağmen, Girit’in Müslümanların elinde kalmaya devam etmesi, Bizans devletinin ekonomik ve siyasî istikrarını olumsuz etkilemeye devam etmiĢtir.125

2. Bizans Devleti’nin Girit Adasını Ele Geçirme Faaliyetleri

Bizans yöneticilerinin Girit’e yönelik olarak ikili bir politika takip ettiklerini ifâde etmek mümkündür; bir taraftan askerî faaliyetlere baĢlanırken, diğer taraftan da Girit Müslümanları üzerinde etkili olabileceklerini düĢündükleri yönetimlerle diplomatik giriĢimlerde bulunmuĢlardır.

III. Michail döneminde (842-867) dâhilî çekiĢmelerini büyük oranda bitiren Bizans devleti, Girit’i ele geçirmek için bir donanma hazırlamıĢtır. Kaynaklarda ne kadar süreyle ele geçirildiği belirtilmeksizin Logotheles Theoktistos komutasındaki Bizans donanmasının Girit’te Bizans hâkimiyetini yeniden tesis ettiği ifâde edilir (843/844). Fakat bu kısa süreli bu baĢarı, Bizanslılar’ın Boğaziçine dökülen Mavropotamos kenarındaki ağır bozgunu sebebiyle etkili olmamıĢtır.126 Bir süre sonra, Bizans donanması bu kez, Dimyat’a saldırıp yağmaladı ve Girit’lilere ait bir depoyu yakıp, depoda bulunan mühimmâtı ele geçirdi (853). KarĢılıklı yapılan saldırılar esnasında Giritliler, Midilli adasına saldırıp Aynaroz manastırını tahrip ettiler (862). Bir süre sonra da, Neon adasını yağmaladılar (866).127

VI. Leon dönemi (867-912) Bizans donanmasının Himerios komutasında Müslümanlar’a karĢı bazı zaferler elde ettiği dönem olmuĢtur. 905’de Ege denizinde baĢarılar kazanan Himerios, 907’da Kıbrıs’a çıkarma yaparak Suriye sahilinde bulunan Lazkiye’yi ele geçirmiĢtir. 911’de daha büyük donanma faaliyetine giriĢen Himerios ağır bir yenilgiyle sonuçlanan Girit seferine çıkmıĢtır. Uzun ve sonuç alınamayan bir mücâdele sonucunda Ġstanbul’a doğru yelken açan Bizans donanması, Abbâsîler tarafından dönüĢ yolunda imha edilmiĢtir.128 VII. Konstantinos döneminde (913-959), donanma komutanı Konstantinos Gongylas tarafından Girit’e yapılan saldırı da, Gongylas’ın kabiliyetsizliği sebebiyle sonuçsuz kalmıĢtır (949).129 VI. Leon ve VII. Konstantinos’un büyük harcamalar yaparak (her seferde 140.000 pound harcandığı belirtilir) giriĢtikleri deniz seferleri, Girit Müslümanları’nın faaliyet alanlarını daraltamamıĢtır. Hatta Giritliler, X. asırda Asya, Anadolu ve Yunanistan kıyılarını vuracak kudrete ulaĢmıĢ, Atina’ya saldırarak bir süre kendilerine ait koloniler kurmuĢlardır.

Son dönemde, Atina’da bulunan 3 adet kûfî yazma bu durumu düĢünmemize neden olmaktadır.130

122 Çelebi,137.

123 Codoñer, “Classical and Byzantine”, s.325.

124 Ġmamuddin, s.416.

125 Vasiliev, s.279.

126 Ostrogorsky, s.206.

127 Ġmamuddin, s.416.

128 Ostrogorsky, s.240-241.

129 Ostrogorsky, s.263; Levchenko, s.166.

130 Hitti, II, 709; Ġmamuddin, s.417.

(11)

Feridun Bilgin

JHS 11 H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

Bizans devleti yürüttüğü askerî faaliyetlerinin yanında, bazı devletler nezdinde diplomatik giriĢimlerde de bulunmuĢtur. Bizans imparatoru Teófilo (829-842), Endülüs Emevî Emîri II.

Abdurrahman’a (822-852) bir elçi göndererek ondan iki devlet arasında diplomatik iliĢkilerin baĢlamasını, Suriye’de Bizans’ın kaybettikleri yerler ile Girit’in Bizans’a iadesini, bu olmuyorsa, Girit Müslümanları’nın tacîzlerinin durdurulması amacıyla onlar üzerindeki nüfûzunu kullanmasını talep etmiĢtir (839-840). Aynı Ģekilde, Teófilo, hem Fransa’ya, hem de Venedik’e, birer elçi göndererek onlardan da Sicilya ve Afrika’daki Müslümanlara karĢı iĢbirliği anlaĢması teklif etmiĢtir.131 II. Abdurraman, gelen Bizans elçisini memnuniyetle karĢılamıĢ fakat, Girit Müslümanları’yla herhangi bir iletiĢiminin bulunmadığını, zaten onların avâmdan kimseler olduklarını132ifâde ederek, onlara karĢı herhangi bir operasyona giriĢmeyeceğini imparatora bildirmiĢtir.133 II. Abdurrahman’ın cevabî mektubunu Ģair el-Ğazal ve Yahyâ ismindeki Ģahıs Ġstanbul’a götürmüĢtür.134

Tarafların somut neticeler alamadığı bu ilk diplomatik giriĢimden sonra III. Abdurrahman döneminde (912-961) ikinci Bizans heyeti, Kurtuba sarayına geldi (947-948).135 Bu diplomatik giriĢimden Bizans imparatoru VII. Konstantinos (913-959), ortak düĢmanları olan Abbâsî ve Fatimîler’e karĢı III. Abdurrahman’la anlaĢma yapmak, Güney Ġtalya’daki konumunu korumak, Sicilya ve Girit’ten kendi topraklarına yönelen Ġslâm tehdidini kaldırmak amacındaydı.136 Endülüs Emevîleri ise, Endülüs kıyılarını, Cebelitarık boğaz bölgesini ve Doğu Akdeniz ve Balear adaları ile Endülüs kıyıları arasındaki bölgeyi kontrol etmek istiyordu.137

Bu diplomatik giriĢimden de ne tür askerî sonuçlar alındığıyla ilgili olarak ulaĢabildiğimiz kaynaklar suskun kalmaktadır. Fakat siyasî ve diplomatik iliĢkilerin arttığını söylemek mümkündür.138 Nitekim, birkaç yıl sonra, baĢka bir Bizans elçisi daha Kurtuba sarayına gelecektir (951-952).139

3. Girit İslâm Devleti’nin İşgali

Bizans Ġmparatoru II. Romano (959-963), Ege denizindeki ticâreti kontrol altına alan ve yaptıkları saldırılarla hem Ege adalarını hem de Bizans’a ait kıyıları yağmalayan Girit Müslümanları’nı adadan çıkarmak için farklı bir strateji geliĢtirmiĢtir. Bu stratejiye göre;

Romano, Girit Müslümanları’nın son emîri olan Abdülazîz b. Habip b. Ömer’e, kıymetli hediyeler göndererek güvenini kazanmıĢtır.140 Abdülazîz’e adalara yapılan saldırıların durdurulması karĢılığında, bu saldırılardan elde edilen gelirin iki katının haraç olarak verileceği ve Akdeniz’de rahatça ticâret yapma imkânına sahip olacağı bildirilmiĢtir. Bu

131 Fátima Roldan Castro, Pedro Diaz Macias, Emilio Diaz Rolando, “Bizancio y al-Andalus, Embajadas y Relaciones”, Erytheia, 9.2 (1988), s. 271.

132 Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları (Siyasî Tarih), TDVY, Ankara 2012, s.135.

133 Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus”, s.204.

134 II. AbdurrahmanınTeofilo’ya gönderdiği mektubun tam metni için bk. Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus”, s.201-20; Ġmamuddin, s.418.

135 Ġbn Ġzârî, II, 215; el-Makkarî, I, 364-365; Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus”, s.212.

136 Castro, s.273; el-Makkarî, I, 173; Bizans elçilerinin farklı zamanlarda takdim ettikleri hediyeler için bk.

Özdemir, Endülüs Müslümanları, s.136.

137 FernandoValdés Fernández, “de Embejadas y Regalos entre Califas y Emperadores”, Awraq, n.º 7. 2013, pp.25- 41.

138 Hasan, III, 164.

139 Codoñer, “Bizancio y al-Ándalus”, s.219.

140 Mariano, s.225.

(12)

İkinci Endülüs: Girit İslâm Devleti’nin Kuruluş ve Yıkılış Süreci (827-961)

JHS 12

H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

teklifin kabul edilmesinin ardından Ġstanbul’da çıkan kıtlık bahanesiyle 500 Arap atı bakıcılarıyla birlikte Girit’e gönderilerek iĢgal için ön hazırlıklara baĢlanmıĢtır.141

Askerî bir sefer için hazırlıklarını tamamlayan Romano, daha sonraları, Bizans tahtına geçecek olan ve “Arapların soluk benizli ölümü” diye isimlendirilen Nikephoros Phokas’ı, Trakya, Makedonya ve Slav bölgelerinden toplanan askerlerin yer aldığı büyük bir donanmanın baĢında Girit’i almakla görevlendirdi.142 Bizans donanmasını Ġzmir’e yakın bir yerde toplayan Nikephoros Phokas, Girit adasından gelen istihbarat raporlarında Girit sultanının baĢkent Kandiye’nin dıĢında olduğu bilgisine yer verilince, harekete geçerek, Kandiye Ģehrini kuĢattı.143 YaklaĢık 18 ay süren144 ve kıĢ boyunca devam eden kuĢatma sonrasında Mart’da adanın baĢĢehri Kandiye ele geçirildi (961).145 Girit’in son ve onuncu sultanı146 Abdülazîz ve subaylarının çoğu öldürüldü.147 Bizans askerleri eli silah tutan herkesi katlederek, ileri gelenlerin eĢ ve çocuklarını esir alıp adaya bir askerî birlik bıraktıktan sonra Ġstanbul’a döndüler.148 Ġstanbul’a götürülenler arasında Bizans imparatorunun haraç olarak Abdülazîz’e verdikleri mal ve paralar ile daha sonra din değiĢtirerek Bizans ordusunda hizmet eden Abdülazîz’in oğlu Anemas da bulunuyordu.149

Ġç ve dıĢ konjonktürün müsait olması Bizanslılar’ın Girit’i yeniden ele geçirmesini kolaylaĢtırmıĢtır. Emîr Abdülazîz’in, Bizans imparatorunun teklifini kabul edip, korsanlık faaliyetlerini durdurması, Giritliler’i rehâvete düĢürmüĢtür. ÇatıĢmasızlık ortamında Bizans devleti askerî gücünü artırma fırsatını bulmuĢtur. Uzun süren kuĢatma sırasında Abdülazîz, Abbâsî, Fatımî ve Endülüs Emevîleri’nden yardım aramıĢ fakat, herhangi bir olumlu bir netice alamamıĢtır.150

ĠĢgal sırasında, Abbâsî tahtında bulunan hâlife Mufaddal el-Mutî’nin (946-974), ġiî Buveyhî oğullarının tesîrine girmesi, Abbâsîler’in baĢkenti Bağdat’ta yönetimin Buveyhî oğullarına geçmesine neden olmuĢtu. Tüm devlet görevlerini elinde tutan Buveyhîlerin yanında, hâlife sadece, sembolik bir unvan olarak varlığını sürdürüyordu.151 Dolayısıyla, halifenin Girit emîrinin çağrısına cevap verecek ne askerî ne de siyasî gücü vardı. Aynı

141 Çelebi, s.136; Mariano, s.226; Ġmamuddin, s.420; Ġbn Haldûn, 700 merkep olduğunu kaydeder, bk. Ġbn Haldûn, IV, 98.

142 (Yunanca olan Bizans kaynaklarının kullanımı için Yrd. Doç. Dr. Dirk Krausmuller hocamızdan yardım alınmıĢtır). Görevlendirme öncesinde, bazı senato üyeleri, masraflı ve daha önceki giriĢimlerin baĢarısız olduğu gerekçesiyle donanma gönderilmesine karĢı çıkmalarına rağmen, Bizans’a ait adalara sıkça yapılan baskınlarda Hıristiyanlar’ın zarar gördükleri, dolayısıyla Tanrı’nın iradesinin Girit’in kurtarılması olduğunu iddia eden imparatorun danıĢmanları, donanmanın yola çıkmasını sağlamıĢlardır, bk. Georgius Cedrenus, Ioannis Scylitzae Ope (Ed. Immanuel Bekker), Ġmpensis Ed. Webert, Bonn, 1839, II, 474.

143 Georgius Cedrenus, Ioannis Scylitzae Ope, II, 475.

144 Georgius Cedrenus, Ioannis Scylitzae Ope, II, 475. KuĢatmanın 12 ay sürdüğüne dair bilgi için bk. Tukin,

“Girit”, DİA, XIV, 792.

145 Georgius Cedrenus, Ioannis Scylitzae Ope, II, 478-480; Ostrogorsky, s.255; Gülsoy, “Kandiye”, DİA, XXIV, 303 (303-305); Âl-i Ali, s.120.

146 Girit sultanlarının isimleri için bk. ; Milas, s.13; Miladjov, p.2/2.

147 Çelebi, s. 137.

148 Ġmamuddin, s.420.

149 Tukin, “Girit”, DİA, XIV, 86; Anemas, Bizans imparatorunun emrine girerek 972’de Ruslar’a karĢı giriĢilen bir savaĢta hayatını kaybetmiĢtir. ĠĢgal esnasında, Girit’in kadısı, Fatih b. ʿAlâ idi. Ġshak b. Salim, Musa b. Abdülmelik, Muhammed b. Ömer, Ġsmail b. Bedr gibi ilim adamları öldürülmüĢlerdir, bk. Miles, s.11, 16.

150 Joshua Holo, “A Genizah Letter From Rhodes Evidently Concerning The Byzantine Reconquest of Crete”, Journal Of Near Eastern Studies, No. 1, (2000), University of Chicago, s.4 (1-12).Yardım talebi üzerine, Girit’teki durumu tetkik için Afrika’dan gönderilen birkaç geminin Girit adasına gelerek kuĢatmayı yerinde gördükleri ve Afrika’ya dönerek durumu rapor ettikleri fakat, Afrika’daki sultanların yardım yapmak istemedikleri kaydedilir, bk.

Georgius Cedrenus, Ioannis Scylitzae Ope, II, 477.

151 Hasan, III, 399-401; Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, IV, 325.

(13)

Feridun Bilgin

JHS 13 H i s t o r y S t u d i e s Volume 6 Issue 6 December

2014

Ģekilde, Fatımî halifesi Muîz (953-975) ise, isyan eden Mağrib’teki Berberî kabileleri itaat altına almak ve Mısır’ı ĠhĢidîler’in elinden almak için uğraĢıyordu.152 Kaldı ki Fatimîler’in bu tür uğraĢları olmasa da Sünnî olan Girit Müslümanları’na yardımları olur muydu? ĠĢgal esnasında ise, Endülüs’te ilim ve ilim adamlarına verdiği destek sebebiyle ahkem “en bilge kiĢi” olarak anılan II.Hakem (961-976) yönetimdeydi. Endülüs’ü ilim ve irfan yuvası haline getiren Hakem, Kuzeydeki Hıristiyan krallıklar ve Mağrib’te Fatımîler’in desteğiyle bağımsız olmaya çalıĢan Ġdrisîler’le mücâdele ediyordu.153 Dolayısıyla, Giritliler’e askerî yardım yapabilmesi bir hayli zordu.

Girit’in iĢgal edilmesinden sonra adadaki Müslümanlar’ın din değiĢtirmeleri için yoğun baskılar baĢlamıĢtır.154 Bu nedenle, Giritliler’in bir kısmı adayı terk edip Ġslâm ülkelerine göç etmeyi tercih ederken, geride kalanlar ise, istemeyerek de olsa Hıristiyanlığı benimsediler.

Nitekim, zaman zaman isyana kalkıĢmaları155 din değiĢtirmenin gönüllü olmadığının kanıtıdır.

Girit’in iĢgal edilmesinden sonra deri ve kumaĢ ticâretiyle uğraĢan Yahudiler’in hayatı da zora girecektir.156 Bizans devleti uzun süredir, Müslümanlar’a karĢı bu büyüklükte bir baĢarı elde edememiĢti. Bizans yeniden Doğu Akdeniz’in kontrolünü ele geçirmiĢ157 ve Girit adası IV.

Haçlı seferlerine kadar Bizans’ın elinde kalmıĢtır.158 Sonuç

IX. asrın ilk çeyreğinde, Kurtuba’nın kenar mahallerinden biri olan Rabad’da sosyo- ekonomik ve dinî sebeplerle çıkan isyan, Endülüs Emevî emîri I.Hakem tarafından acımasızca bastırılmıĢ, binlerce Rabad’lının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıĢtır. Ġsyan sonrasında onbinlerce Kurtubalı Müslüman, Fas’a (Fez Ģehrine) ve Mısır’a (Ġskenderiye’ye) sürgün edilmiĢtir. Ġskenderiye Ģehrini onyılı aĢkın bir süre idare eden Kurtuba Müslümanları, Abbâsî devletinin iç sorunlarını çözüme kavuĢturmasıyla, Ġskenderiye’den çıkarılmıĢ, bu sırada, Bizans toprağı olan Girit adasına gitmeleri sağlanmıĢtır. Bizans Ġmparatorluğu’nun kuvvet ve kudretini sarsan Slav Thomas isyanı, Kurtubalılar’ın Girit’i ele geçirmesini kolaylaĢtırıcı bir iĢlev görmüĢtür. Bu fetihle birlikte, takriben 150 yıl sürecek olan Girit Ġslâm Devleti kurulmuĢtur. Bizans döneminde, askerî ve ekonomik bir üs olarak kullanılan Girit, idarî anlamda thema statüsündeydi. Ege denizinin kilidi durumunda olan Girit, Ortaçağ Akdeniz dünyasında Suriye ve Kuzey Afrika ile birlikte önemli bir denizcilik merkezi olarak bilinmekteydi. Bu sebeple, Venedik gibi denizcilik faaliyetleri yapan devletler de her zaman buraya sahip olmak istemiĢlerdi.

X. asrın ikinci yarısına, adanın Bizans’ın eline yeniden geçmesine kadar Girit, sahip olduğu stratejik konum, deniz ticâreti ve tarım faaliyetleriyle önemini her zaman korumuĢtur.

Bizans devleti, buradan, hâkimiyetindeki adalara yönelik yapılan saldırıları durdurmak amacıyla, birçok kez Girit’e yönelik baĢarısız askerî seferler düzenlemiĢtir. Aynı Ģekilde, Endülüs Emevî Devleti nezdinde sonuçsuz kalan diplomatik giriĢimlerde de bulunmuĢtur.

Girit’in Müslümanlar tarafından fethini mümkün kılan sosyo-politik ve askerî Ģartlar, bir buçuk asır sonra Bizans devletinin lehine evrilmiĢ, onuncu Girit sultanı Abdülazîz’in baĢkent Kandiye’nin kuĢatılması sırasında, Endülüs ve Kuzey Afrika’dan yardım talepleri sonuçsuz kalınca da Girit iĢgal edilmiĢtir. ĠĢgalden sonra, baĢlatılan HıristiyanlaĢtırma faaliyetleri

152 Hasan, IV, 52-55.

153 Özdemir, Endülüs Müslümanları, s.138-141; Özdemir, “Hakem II”, DİA, XV, 174.

154 Hıristiyan olma süreçleriyle ilgili bir hikâye için bk. Çelebi, s.137; Ġmamuddin, s.424; Mariano, s.228.

155 Tukin, “Girit”, DİA, XIV, 86.

156 Holo, s.7.

157 Diehl, s.85.

158 Mladjov, 2/2.

Referanslar

Benzer Belgeler

zin haliyle başlayan siyasi va­ kaları İmparatorluk ve bilhassa Osmanlı hanedanı için çok teh­ likeli bulmuş ve daha o günler­ de Mithat paşa ile bazı

Kruger

Üniversite bünyesinde Bilgi ve İletişim Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi, İletişim Fakültesi, Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı gibi

Trablusşam sancağına iskân olunmak üzere doğrudan ve Humus’dan gelen Girit muhacirlerinin hala iskân edilemediği, iskân ve diğer masrafları için gerekli

ÜNİTE: Osmanlı Devleti Kuruluş Beylikten Devlete Geçiş

“Osmanlı hükümdarlarının görev ve sorumlulukları nedir?” sorusuna temel oluşturduğu kuvvetle muhtemeldir. Yükselme dönemi Osmanlı aydınlarının padişahın

 Avrupa’da aydınlar artık Latinceyi değil, kendi dillerini kullanmaya başlıyorlar..  Önemli isimler ve eserler

İsyanın dini ve kültürel sonuçlarına baktığımızda ise: Anadolu’da mezhepler ayrımının ortaya çıktığını görürüz. Eski geleneklerini sürdüren göçebe Türkmen