• Sonuç bulunamadı

Doğal Askaridiozisli Yavru Köpeklerde Hematolojik Bulgular, Lenfosit Alt Tipleri ve Serum Immunglobulin Konsantrasyonları Nuri ALTU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğal Askaridiozisli Yavru Köpeklerde Hematolojik Bulgular, Lenfosit Alt Tipleri ve Serum Immunglobulin Konsantrasyonları Nuri ALTU"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Doğal Askaridiozisli Yavru Köpeklerde Hematolojik Bulgular, Lenfosit Alt Tipleri ve Serum Immunglobulin Konsantrasyonları

Nuri ALTUĞ1 Nazmi YÜKSEK1 Yaşar GÖZ2 Zahid Tevfik AĞAOĞLU1

1YYÜ Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, VAN.

2 YYÜ Tıp Fakültesi, VAN.

Sorumlu araştırmacı, 4322251701/2506, nurialtug@gmail.com

Özet: Bu çalışmada, doğal askaridiozisli yavru köpeklerde hematolojik bulgular, lenfosit alt tipleri ve serum immunglobulin konsantrasyonları araştırılarak, immunolojik cevaplardaki değişimlerin belirlenmesi amaçlandı. Çalışmanın materyalini 1-4 aylık yaşlarda ve dışkı muayeneleri ile ağır askaridiozis teşhisi konulan 5 yavru köpek oluşturdu. Köpeklerden tedavi öncesi (0. gün) ve sonrasında (30. gün) laboratuvar muayeneleri için kan ve askarid yumurta sayımı için dışkı örnekleri alındı. Tedavi öncesinde hematolojik bulgulardan; hematokrit değer, hemoglobin konsantrasyonu, MCHC, retikülosit, agranülosit ve lenfosit oranlarında azalma, trombosit sayısı, granülosit ve eozinofil oranlarında ise artış belirlendi. Lenfosit alt tipleri ve serum immunglobulin konsantrasyonlarında ise; tedavi öncesinde CD3, CD4 ve CD8 T lenfosit oranlarında azalma, B lenfosit oranları, IgG ve IgE konsantrasyonlarında ise artış belirlendi. Askarid yumurta sayılarında tedavi sonrasında öncesine göre istatistiki olarak önemli bir azalma tespit edildi.Sonuç olarak, askaridiozisle ağır enfekte yavru köpeklerde T lenfosit ve alt tiplerinde önemli azalmalar gözlendiği, bu durumun T lenfositlerle bağlantılı hücresel immun cevapların depresyonunun göstergesi olarak değerlendirilebileceği kanısına varıldı.

Anahtar kelimeler: Askaridiozis, köpek, hematoloji, lenfosit alt tipleri, immunglobulin

Haematological Findings, Lymphocyte Subsets and Serum Immunglobulin Concentrations in Puppies Naturally Infected with Ascaridiosis

Summary: This study was designed to evaluate immun response in puppies with natural ascaridiosis through determination of haematological findings, lymphocyte subsets and serum immunglobulin concentrations. The study involved 5 puppies, 1 to 4 months old. The puppies were heavily infected with ascaridiosis on faecal examination. Dogs were blood and faecal sampled on day 0 (before treatment) and 30 day (after treatment) for laboratory analyses and the presence of ascarid eggs. Haematological findings before treatment (day 0) revealed a decrease in haemoglobin, haematocrit, MCHC, reticulocyte, agranulocyte and lymphocyte while an increase in thrombocyte, granulocyte and eosinophil. Lymphocyte subsets of CD3, CD4, and CD8 T lymphocyte decreased, while B lymphocyte and IgG and IgE concentrations increased. Number of ascarid eggs after treatment significantly decreased, when compared to the finding of before treatment. In conclusion, significant decrease of T lymphocyte and its subsets in heavily infected puppies with ascaridiosis indicate a depression of celular immun response.

Key words: Ascaridiosis, dog, haematology, lymphocyte subsets, ımmunglobulin

GİRİŞ

Askaridiozis, karnivorlarda yaygın olarak görülen paraziter bir zoonozdur. Köpeklerde hastalık gastrointestinal nematodlar olan Toxocara canis ve Toxascaris leonina tarafından oluşturulur. Bulaşma annelerden yavrulara plasental ve laktojen yolla olabileceği gibi, enfektif yumurtaların oral yolla alınması ile de gerçekleşir (9, 12, 17, 22, 27).

Köpeklerin ince barsaklarına yerleşen yetişkin fertil bir dişi askarid çok aşırı (her gün 25000-85000) yumurta üretir ve yumurtalar dışkı ile dış ortama atılır. Bu nedenle askaridiozis hem karnivorlar

hemde insanlar için yüksek bir prevalansa sahiptir (17, 26, 27).

Askaridler karnivorlarda viseral, insanlarda ise viseral ve okuler larva migransı gerçekleştirirler (14, 17, 22, 27). Bu durum askaritlere karşı yapılacak tedavileri daha da önemli kılmaktadır.

Yavru köpeklerde askaridiozis tedavisine 2 haftalık dönemde başlanması gerektiği (26), çünkü dişi askaritlerin yumurta üretimine başladığı 3 haftalık dönem öncesinde etkenlerin elimine edilerek döngünün kırılabileceği ifade edilmektedir (22, 27).

(2)

Askaridiozisin tedavisinde piperazin, pirantel pamoate, nitroscanate, fenbendazole, mebendazole, ivermektin, febantel ve paraziquantel gibi birçok antelmentik ilaç kullanılmaktadır (12, 17, 21, 26, 27). Ancak özellikle son yıllarda antiparaziter tedavide hem endo hemde ektoparazitlere etkili ve kullanım kolaylığı olan ilaçlar tercih edilmektedir.

Bu ilaçlardan biri de avermektin grubunun bir üyesi olan selamektindir. Selamektinin topikal uygulamasının askaridiozise karşı %100’e varan oranlarda tedavi etkinliği ile kullanılabileceği yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur (17, 19, 29).

T. canis özellikle yavru köpek ve kedilerde daha ağır seyreden enfeksiyona neden olur. Bu durum hem daha fazla enfektif etkeni plasental, laktojen ve oral yolla almaları, hemde daha yaşlı köpekler ve kedilerde etkenlere karşı güçlü bir immünite gelişmesinden kaynaklanmaktadır (14, 22, 23). Çünkü, bir köpek önceden enfekte olduğu ve enfektif yumurtaları aldığı zaman, yumurtalarda gelişen larvaların çoğu yetişkinlerin vücudunda gelişemez. Daha ziyade onlar ikinci bir somatik larva dönemi olarak köpeklerin dokularında latent olarak kalır (23).

Helmintlere karşı immünitede hümoral ve hücresel bağışıklık rol alır. Özellikle IgE ve IgE’nin aracılık ettiği hücresel bağışıklık mekanizmaları önemli rol almaktadır. Ancak helmintlerin immun sistemi nonspesifik olarak baskılayan maddeler salgıladıkları, bu maddeler aracılığı ile sitokin sentezinin aksaması ve T lenfosit aktivasyonunun engellenmesine yol açabilecekleri ifade edilmektedir.

Bununla birlikte immunsupresyonun parazite spesifik olmadığı ve immun yanıtın mikroorganizmalara karşı da azaldığı ifade edilmektedir (2, 10, 14). Deneysel T. canis enfeksiyonlarında yumurta sayısına ve/veya enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak immunsupresyon gelişebileceği (1, 13, 28), bu duruma bağlı olarak da immun sistem hücrelerinin sayı ve/veya oranlarının azalabileceği ifade edilmekle birlikte (4, 5, 8, 14), T.canis’le doğal olarak enfekte yavru köpeklerdeki immunolojik cevaplar ve immunsupresyon tam olarak aydınlatılmamıştır.

Bu çalışma ile T.canis ile doğal olarak ağır enfekte yavru köpeklerde; hematolojik bulgular, lenfosit alt tipleri ve serum immunglobulin konsantrasyonlarının selamektinle tedavi sürecinde incelenmesi ve immunolojik cevaplardaki değişimlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

MATERYAL ve METOT

Bu çalışmanın materyalini; 1-4 aylık yaşlarda ve dışkının nativ muayenesinde yoğun askarit yumurtaları tespit edilen 5 yavru köpek oluşturdu.

Köpeklerden tedavi öncesi (0.gün) ve sonrası (30.

gün) v. sephalica antebrachii’den kan ve rektumdan dışkı örnekleri alındı. Tedavi amacıyla tüm köpeklere 12 mg/kg/CA dozunda selamektin (Stronghold™, Pfizer) topikal olarak uygulandı.

Tedavi öncesi ve tedavi sonrasında kan örneklerinden rutin hematoloji, lenfosit alt tipleri analizleri ve serum immunglobulin konsantrasyonları belirlendi. Dışkı örneklerinden ise; 1 gr dışkıdaki askarit yumurta sayıları Mc Master tekniği ile sayıldı (9).

Hematolojik muayeneler; veteriner hematoloji cihazı (QBCvetautoreader®- Idexx) ile belirlendi. Ayrıca; formül lökosit yüzde oranlarının belirlenmesinde Giemsa ile boyanan frotilerden de yararlanıldı.

Lenfosit alt tiplerinin belirlenmesi amacıyla Serotec (Oxford, UK) firmasından alınan monoklonal antikorlar ve negatif kontrolleri kullanıldı. Bu amaçla; periferal kan lökositlerindeki T lenfosit (CD3) için anti-CD3 (CA17.2A12, T lymphocytes), yardımcı T lenfosit (CD4) için anti-CD4 (YKIX 302.9, Helper T cells), Sitotoksik-supressor T lenfosit (CD8) için anti CD8 (YCATE 55.9, cytotoxic T cells) ve B lenfositler için anti-CD21 (CA2.1D6, B lymphocytes) tür spesifik monoklonal antikorları ve negatif kontrolleri kullanıldı. Lenfosit alt tiplerinin yüzde oranları flowsitometre cihazıyla (EPICS XL® - Coulter) belirlendi.

Serum immunglobulin konsantrasyonları;

Mouse Anticanine IgG, IgA, IgM ve IgE monoklonal antikorları (MCA630®, MCA1895®, Serotec) kullanılarak ELİSA cihazı (Microplate Reader®-DAS) ile belirlendi.

Tedavi öncesi ve tedavi sonrası incelenen parametrelerin istatistiki değerlendirmesi SPSS paket programı kullanılarak Student’s t testi ile yapıldı (24).

BULGULAR

Bu araştırmada askaridiozisli yavru köpeklerde elde edilen hematolojik bulgular tablo 1, lenfosit alt tipleri oranları ve serum immunglobulin konsantrasyonları ise tablo 2’de verilmiştir.

(3)

Hematolojik bulgular incelendiğinde; tedavi öncesinde referans değerlere göre hematokrit değer, hemoglobin konsantrasyonu, agranülosit ve lenfosit oranlarında azalma, trombosit sayısı ve eozinofil oranlarında ise artış gözlendi. Tedavi öncesi ile tedavi sonrasının istatistiki değerlendirmesinde ise;

tedavi öncesinde hematokrit değer (p<0.01), hemoglobin konsantrasyonu (p<0.01), ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu (MCHC) (p<0.05), retikülosit (p<0.01), agranülosit (p<0.01 ) ve lenfosit oranlarında azalma (p<0.01), trombosit sayısı (p<0.001), granülosit (p<0.05) ve eozinofil oranlarında (p<0.001) ise artış belirlendi (Tablo 1).

Lenfosit alt tipleri ve serum immunglobulin konsantrasyonları incelendiğinde; gerek referans değerlere, gerekse tedavi sonrasına göre istatistiki değerlendirmede tedavi öncesinde CD3 T (p<0.05), CD4 T (p<0.05) ve CD8 T (p<0.01) lenfosit oranlarında azalma, B lenfosit oranları (p<0.01), IgG (p<0.05) ve IgE (p<0.001) konsantrasyonlarında ise artış belirlendi.

Askaridiozisli yavru köpeklerdeki yumurta sayısının tedavi öncesinde 1862.5±147.1 adet olduğu, tedavi sonrasında ise 43.1±13.5 adet olduğu ve tedavi ile istatistiki olarak önemli bir azalma (p<0.001) şekillendiği tespit edildi.

Tablo 1. Askaridiozisli yavru köpeklerdeki hematolojik bulgular.

Parametreler Referans Değerler

(11) Tedavi Öncesi

X±SX Tedavi Sonrası

X±SX

Hematokrit (%) 37.0-55.0 26.4±3.2 34.8±2.7**

Hemoglobin (g/dl) 12-18 8.2±1.2 11.0±1.0**

MCHC (%) 32-36 31.1±2.1 35.7±1.8*

Retikülosit (%) 0.0-1.5 1.3±0.3 2.1±0.4**

Lökosit (x103/µl) 6.0-17.0 15.9±2.0 13.3±1.4

Granülosit (%) 62-87 86±5.2 76±4.7*

Nötrofil (%) 60-77 69±4.4 67±3.6

Eozinofil (%) 2-10 17±1.8 9±1.7***

Agranülosit (%) 15-40 14±2.3 24±2.8**

Lenfosit (%) 12-30 9±1.1 18±1.4**

Monosit (%) 3-10 5±0.7 6±0.6

Trombosit (x103/µl) 200-500 926.1±32.3 352±17.1***

*p<0.05, **p<0.01, ***p<0.001

Tablo 2. Askaridiozisli yavru köpeklerdeki lenfosit alt tipleri ve serum immunglobulin konsantrasyonları

Parametreler Referans Değerler

(2, 6, 25)

Tedavi Öncesi X±SX

Tedavi Sonrası X±SX

CD3 T Lenfosit (%) 80.0±7.4 48.4±3.8 56.3±3.5*

B Lenfosit (%) 14.4±5.9 28.6±2.7 17.2±2.4**

CD4 T Lenfosit (%) 43.2±6.9 20.3±3.1 28.5±2.9*

CD8 T Lenfosit (%) 19.1±5.7 12.3±2.8 17.7±2.1**

Ig G (mg/dl) 1000-2000 2136.6±121.2 1873.4±82.4*

Ig M (mg/dl) 70-270 105.3±7.9 93.3±6.3

Ig A (mg/dl) 20-150 43.7±4.7 35.6±5.1

Ig E (mg/dl) 2.3-42 62.3±4.2 19.1±3.1***

*p<0.05, **p<0.01, ***p<0.001

(4)

TARTIŞMA ve SONUÇ

Bu araştırmada selamektinle tedavi öncesinde tespit edilen askarit yumurta sayılarının (1862.5±147.1) tedavi sonrasında önemli oranda azaldığı (43.1±13.5) ve birçok araştırıcının da bildirdiği gibi (17, 19, 29) selamektinin askaridiozis tedavisinde oldukça etkili olduğu saptandı. Urquhart ve ark. (27) konakçılardaki helmint yumurta sayılarının 1000 epg’nin üzerinde olmasının genellikle ağır enfeksiyonların göstergesi olduğunu, Boroskova ve ark (1) ise deneysel askaridiozisde 2500 yumurtanın lenfosit mitogenezisindeki inhibisyona bağlı olarak immunsupresyona neden olduğunu ifade etmektedirler. Araştırıcıların bildirimlerine göre (1, 27) bu araştırmadaki askarit yumurta sayıları değerlendirildiğinde, araştırmadaki yavru köpeklerin ağır enfekte ve dışkı yumurta atılımının immunsupresyona neden olacak düzeyde olduğu gözlendi.

Askaridiozisde hematokrit değer, hemoglobin konsantrasyonu, MCHC ve lenfosit oranlarında azalma, total lökosit sayısı, nötrofil ve eozinofil oranlarında ise artış olduğu ifade edilmektedir (12, 16, 21). Bu araştırmada hematolojik parametrelerde gözlenen değişimler (Tablo 1), birçok araştırıcının (12, 13, 16, 21) da bildirdikleri gibi askaridiozis için tipiktir. Eritrosit parametrelerinde referans değerlere göre tedavi öncesinde gözlenen azalmalar, Göz’ün (7) bildirdiği gibi askaridiozisdeki malabsorbsiyona bağlı olarak gelişen demir eksikliğinden kaynaklanmış olabilir.

Hematolojik bulgulardan lökosit parametreleri incelendiğinde; total lökosit sayısının fizyolojik üst sınırlarda olmasının eozinofiliye bağlı granülosit düzeyinin üst referans değerlerde olmasına bağlı olduğu, çünkü araştırmada agranülosit düzeylerinin şekillenen lenfopeni neticesinde referans değerlere göre düşük olduğu görülmektedir. Bu araştırmada formül lökositteki en bariz değişiklikler eozinofili ve lenfopenidir (Tablo 1).

Bu araştırmada, tedavi öncesinde eozinofil ve B lenfosit oranları ile IgG ve IgE konsantrasyonlarında artışlar tespit edildi (Tablo1, 2). Bu bulgular birçok araştırıcının (2, 4, 5, 8, 10, 12, 13, 16, 23) bulgularıyla aynı paraleldedir.

Eozinofillerin tüm paraziter enfeksiyonlarda, özellikle helmintlere karşı gelişen bağışıklıkta önemli rol oynadıkları ve sayılarında 10-20 kata varan artışlar gözlendiği bildirilmektedir (2, 10, 12, 14, 16, 27). Halliwell ve Gorman (10),

askaridiozisde plazma immunglobulin düzeylerinin patojenlere karşı B hücrelerin nonspesifik aktivasyonuna bağlı olarak arttığını ifade etmektedir. Ayrıca Done ve ark. (3), T. canis infeksiyonu sonrasında iç organlarda artan patolojik değişikliklerin, antikor cevabı ve eozinofil lökosit sayılarının eş zamanlı artması ile ilgili olduğunu bildirmişlerdir. Araştırıcıların (2, 10, 13) bildirimleri ışığında mevcut araştırmadaki eozinofili, B lenfositler, IgG ve IgE’de gözlenen artışlar değerlendirildiğinde; bu artışların T. canis’e karşı şekillenen immunitenin sonucu olduğu düşünülmektedir. Çünkü T.canis’e karşı konakçı savunmasında hücresel ve hümoral immünitenin önemli rol oynadığı, B lenfositler ve IgG’de gözlenen artışların hümoral savunmanın aktif olduğunun göstergesi olduğu, hücresel immünitede ise özellikle IgE’nin aracılık ettiği mekanizmaların önemli olduğu ifade edilmektedir (2, 10, 14).

Ayrıca eozinofiller ve IgE antikorlarının yardımcı T lenfositlerin yardımcı T lenfosit 2 (Th2) alt tipiyle ilişkili olduğu, Th2 hücrelerin ise interleukin-4 (IL- 4), IL-5 ve IL-10 sekrete ederek humoral immun cevapları düzenledikleri, bu olayda IL-4’ün IgG’den IgE’nin dönüşümü için gerekli olduğu, IL- 5’in ise eozinofil üretimi, gelişimi ve şemotaksisi için zorunlu olduğu bildirilmektedir (2, 10, 13, 14).

Bu çalışmada lenfopeni ve T lenfosit alt tiplerindeki değişimler incelendiğinde; gelişen lenfopeninin T lenfosit ve alt tiplerinde gözlenen azalmayla ilişkili olduğu görülmektedir (Tablo 1, 2) ve konuyla ilgili yapılan çalışmalarla (4, 5, 8, 14) aynı paraleldedir. Bu durum askaridiozisde şekillenen malnutrisyona bağlı olarak oluşan çinko yetmezliği sonucu (7) şekillenen hücresel immünitenin, özellikle timusa bağlı antijenlere karşı şekillenen immun cevabın bozulması ile açıklanabilir (15, 18, 20). Çünkü, çinko yetmezliğinin T hücre ve alt populasyonlarında azalmaya neden olmasına rağmen (18, 20), T hücrelere bağlı olarak üretilen antikor seviyelerini ve B hücre fonksiyonlarını etkilemediği (15, 18) ifade edilmektedir. Ayrıca, Prasad (20); çinko yetmezliğine bağlı olarak yardımcı T lenfosit 1 (Th1) ve Th2 fonksiyonları arasındaki dengenin bozulmasına bağlı olarak, çinko yetmezliğinin Th1’in ürünleri olan sitokinlerin [İnterferon-γ (IFN- γ), IL-2, Tümör Nekrozis Faktör (TNF)] üretiminin azalmasına neden olmasına rağmen, Th2 ürünleri olan sitokinlerin (IL-4, IL-6, IL-10) üretimini

(5)

etkilemediğini bildirmektedir. Bu bildirimler ışığında (7, 15, 18, 20) mevcut araştırmadaki T lenfosit ve alt tiplerinde gözlenen azalmaya rağmen B lenfosit, IgE, IgG ve eozinofil oranlarındaki artışlar; askaridiozisde şekillenmesi muhtemel malnutrisyona bağlı olarak gelişen çinko yetersizliği sonucunda şekillenen Th1 bağlantılı hücresel immunitenin depresyonundan kaynaklanmış olabilir.

Bu çalışmada trombosit sayılarında tedavi öncesinde referans değerlere göre önemli oranda artış gözlendi (Tablo 1). Bu durum Diker’in (2) bildirdiği gibi helmint enfeksiyonlarındaki antikora bağlı hücresel sitotoksisite ile izah edilebilir. Çünkü bu mekanizmada; eozinofiller, makrofajlar ve trombositlerin IgE için özel Fc reseptörleri taşıdıkları için parazitin antijenik uyarımından sonra artan ve helmintlere bağlanan IgE’ ye bağlanarak paraziti yakaladıkları, bu bağlanma ile aktive olarak içeriklerini parazitin üzerine boşaltarak paraziti lize ettikleri ifade edilmektedir.

Bu çalışmada tedavi sonrasında tedavi öncesine göre eritrosit parametrelerinde artış gözlenirken, lökosit parametrelerinde granülosit ve eozinofil oranlarında azalma, agranülosit ve lenfosit oranlarında ise artış gözlendi (Tablo 1). Eritrosit parametrelerinden hematokrit değer, hemoglobin konsanrasyonu ve MCHC’de tedavi sonrasında gözlenen artışlar, selamektinle tedaviye bağlı olarak askaridozisin etkilerinin ortadan kaldırılmasının

göstergesi olarak düşünülmektedir. Retikülosit oranlarında gözlenen artışlar ise tedavi sonrasında eritrosit yapım hızının artması ile izah edilebilir.

Tedavi sonrasında lökosit parametrelerinde, trombosit sayısında, lenfosit alt tipleri ve immunglobulin konsantrasyonlarında gözlenen değişimler ise yapılan tedavi ile T. canis etkenlerinin elimine edilmesine bağlı olarak konakçı savunmasının normalleşme sürecinde olduğunun göstergesidir ve bu azalan dışkı yumurta sayıları ile de uyum içindedir.

Sonuç olarak, bu araştırmada askaridiozisle ağır enfekte yavru köpeklerde B lenfosit oranları ve immunglobulin (IgG, IgE) konsantrasyonlarında gözlenen artışların humoral immunitenin aktif olduğunun göstergesi olabileceği, ancak T lenfosit ve alt tiplerinde gözlenen azalmaların T lenfositlerle bağlantılı hücresel immun cevapların depresyonunun göstergesi olarak değerlendirilebileceği ve bu durumun muhtemelen şekillenen malnutrisyona bağlı çinko yetmezliğinin bir yansıması olabileceği kanısına varıldı.

TEŞEKKÜR

Bu araştırmada tedavide kullanılan ilaçın (Stronghold®-Pfizer) temininde göstermiş olduğu katkıdan dolayı Pfizer Veteriner İlaçları temsilcisi Veteriner Hekim Hüseyin Şimşek’e teşekkür ederiz.

KAYNAKLAR

1. Boroskova Z, Soltys J, Havasiova-Reiterova K, Dubinsky P, Tomasovicova O, Turcekova L (1993): Response of lymphocytes to mitogens and the antibody level in mice with experimental larval toxocarosis. Helminthologia 30 (3-4): 115- 118.

2. Diker KS (1998). İmmunoloji, 1. Baskı, Medisan Yayınevi Ltd., Ankara.

3. Done JT, Richardson MD, Gibson TE (1960): Experimental visceral larva migrans in the pig. Res. Vet. Sci. 1: 133-151.

4. Dvoroznakova E, Boroskova Z, Dubinsky P, Tomasovicova O, Machnicka B (2000): Toxocara canis in mice: immune responses after infection and immunization.

Helminthologia 37 (4): 199-204.

5 .Dvoroznakova E, Boroskova Z, Tomasovicova O (2002):

Immune responses in mice immunized with Toxocara canis antigens. Helminthologia 39 (2): 59-66.

6. Faldyna M, Levá L, Knötigová P, Toman M (2001):

Lymphocyte subsets in peripheral blood of dogs-a flow cytometric study. Vet. Immunol. Immunopathol. 82: 23-37.

7. Göz Y (1999): Askariyazlı çoçuklarda malabsorbsiyon sendromu. YYÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Van.

8. Gupta AK, Lad VJ, Ayachit VL, Rodrigues J J (1992):

Immunity to experimental canine toxocariasis in mice. Ind. J.

Parasitol. 16 (1): 59-67.

9. Habluetzel A, Traldi G, Ruggieri S, Attili AR, Scuppa P, Marchetti R, Menghini G, Esposito F (2003): An estimation of Toxocara canis prevalence in dogs, environmental egg contamination and risk of human infection in the Marche region of Italy. Vet. Parasitol. 113, 243-252.

10. Halliwell REW, Gorman NT (1989): Veterinary Clinical Immunology. First Ed., WB Saunders Company, Philadelphia.

11. Jain NC (1993): Essentials of Veterinary Hematology. Lea

& Febiger, Philadelphia.

12. Jenkins DJ, Rickard MD (1984): Haematological and serological data from dogs raised worm-free and monospecifically infected with helminths. Aust. Vet. J. 61 (10): 309-311.

(6)

13. Kayes SG, Omholt PE, Grieve RB (1985) Immune responses of CBA/J mice to graded infections with Toxocara canis. Infect Immun. 48 (3): 697-703.

14. Kayes SG (1997): Human toxocariasis and the visceral larva migrans syndrome: correlative immunopathology. Chem.

Immunol. 66: 99-124.

15. Kodama H (1996): Essential trace elements and immunity.

Nippon Rinsho 54(1): 46-51.

16. Lukes S (1985): Changes in the white blood picture during experimental larval ascariasis, toxocariasis and toxascariasis.

Folia Parasitologica 32 (3): 237-245.

17. McTier TL, Siedek EM, Clemence RB, Wren JA, Bowman DD, Hellmann K, Holbert MS, Murphy MG, Young DR, Cruthers LR, Smith DG, Shanks DJ, Rowan TG, Jernigan AD (2000): Efficacy of selamectin against experimentally induced and naturally acquired ascarid (Toxocara canis and Toxascaris leonina) infections in dogs. Vet. Parasitol.

91: 333-345.

18. Moulder K, Steward MW (1989): Experimental zinc deficiency: effects on cellular responses and the affinity of humoral antibody. Clin. Exp. Immunol. 77(2): 269-74.

19. Özkanlar Y, Börkü MK, Doganay A, Adanır R, Hanedan B (2004): Efficacy of selamectin against ascarid infection in puppies. Ind. Vet. J. 81 (8): 927-929.

20. Prasad AS (1998): Zinc and immunity. Moll. Cell. Biochem.

188 (1-2): 63-9.

21. Rao SS, Suryanarayana C (1995): Clinico-biochemical and therapeutic studies on toxocarosis in dogs. Ind. Vet. J. 72 (10): 1076-1079.

22. Robertson ID, Thompson RC (2002): Enteric parasitic zoonoses of domesticated dogs and cats. Microbes and Infection 4: 867-873.

23. Romasanta A, Paz-silva A, Sanchez-Andrade R, Suarez JL, Panadero R, Arias M, Pedreira J, Diaz P, Diez-Banos P, Morrondo P (2004): Antibody-mediated response in dogs experimentally infected with Toxocara canis: effect of procodazole. Helminthologia 41 (1): 3-7.

24. SPSS (2002): Statistical Package for Social Sciences for Windows. SPSS Inc. Co., USA.

25.Tizard IR (1996): An Introduction to Veterinary Immunology. 5th Ed., WB Saunders Company, Philadelphia.

26. Turgut K, Ok M (2001): Kedi ve Köpek Gastroenterolojisi. Bahçıvanlar Basım Sanayi A.Ş., Konya.

27. Urquhart GM, Armour J, Duncan JL, Dunn AM, Jennings FW (1996): Veterinary Parasitology. 2nd Ed., Blackwell Scientific Publications, Oxford.

28. Wnukowska N and Dzbenski TH (2001): Investigations of the development of immunity in the course of experimental murine toxocariasis. Wiad. Parazytol. 47 (4): 655-659.

29. Yüksek N, Altuğ N, Kaya A, Ağaoğlu ZT, Göz Y, Özkan C (2006): Dose dependent effectiveness of topical selamectin on puppies with ascaridiosis. YYÜ. Vet. Fak. Derg.

17 (1): 1-4.

Referanslar

Benzer Belgeler

Üremenin kontrol edilemediği düzenli hasat edilen, gübrelenen havuzlarda ise üretim 3000-5000 kg /ha/yıl olup, balıklar eşit büyüklükte değildir. Monoseks

Bu çalıĢmada ise parvovirus ile enfekte köpeklerin CRP düzeylerinin sağlıklı köpeklerde bulunan değerlerden çok yüksek olduğu ve istatiksel olarak önemli olduğu

Although the history of Uzbekistan’s engagement with the IDB dates back to 1992 and the financing of pilot infrastructure projects, it was not until the government of

Yalnız nasıl ki dünün el tezgahlarıy­ la bugün makine endüstrisinin ihtiyaçlarını karşıla­ maya imkan yoksa, daha başka bir deyimle, Beet­ hoven'in

yayımlanan çalışmaya göre -her ne kadar ismi aksini ima etse de- Parkinson “hastalığı” beyinde veya bağırsaklarda başlayan bir değil iki hastalık aslında..

Bu çalışmada visseral leishmaniasis tanısı almış 29 hastada ve klinik bulguları uygun ancak farklı bir tanı alan 30 kontrol hastasında immünglobulin izotip düzeyleri (IgG,

[8] Bu çalışmada amacımız, infertilite nedeni ile değerlendirilen normal ve anormal sperm parametrele- rine sahip erkeklerde inflamasyon belirteçleri ve vitamin D düzeyleri

hastalık sebebiyle zayıflamış olan kovanın diğer arılar tarafından yağmalanması sırasında hastalığın sporları sağlam kovanlara taşınır.. Etkenler larvanın