B. AKINTILAR
Göllerde 3 tip akıntı vardır:
1 - Dikey Akıntılar 2 - Yatay akıntılar
3 - Geri dönen akıntılar
1 - DİKEY AKINTILAR:
Gerçek dikey akıntılar büyük göller hariç diğerlerinde nadiren görülür. Rüzgarın oluşturduğu ani su akıntıları şeklindedir.
2 - YATAY AKINTILAR:
Göllerde daha çok görülen bir akıntı tipidir.
Rüzgar tarafından meydana getirilir. Tabakalanma gösteren göllerde akıntı Epilimniyon da görülür.
Girişi veya dışarı çıkışı olan yahut her ikisi birden olan göllerde akıntı rüzgar etkisine bağlı değildir. Bu durum özellikle nehir sisteminin genişlemesi ile
oluşmuş göllerde çok görülür.
3 - GERİ DÖNEN AKINTILAR:
Bu tip akıntılar özellikle termal tabakalanma gösteren göllerde etkilidir. Sahile doğru sabit ve kuvvetli esen rüzgarlar birkaç saat devam ederse
yüzey suyunu sahile sürükler, burada artan su gölün belirli derinliklerine doğru iner, ancak Metalimniyon üzerinden gölün aksi yönünde geri döner. Bu tip bir sirkülasyonda üst tabakalarda akıntı sahilin bir
tarafına doğru iken alt tabakasında ise aksi sahile doğru olur.
Suyun sıcaklığının ve yoğunluğunun aynı olduğu ilkbahar ve sonbahar dönümlerinde dönen akıntılar
göl tabanına ulaşabilir.
Tabakalanmış göllerde rüzgar epilimniyon ve hipolimniyonda akıntılar meydana getirir
Geri Dönen Akıntı Geri Dönen Akıntı
Rüzgar uzun süre bir yönde eserse su esme yönündeki kısımda toplanır
Bir miktar karışım
Hipolimniyona bir miktar ısı kazancı olabilir
Küçük organizmaların dağılımında
Besin kaynaklarının yenilenmesinde
Suyun oksijence zenginleşmesinde
Bulanıklılığın bir yerde birikmesini engelleyerek zararlı olmasını
önlemede etkilidir.
Su Hareketleri:
GÖLLERİN KİMYASAL
ÖZELLİKLERİ
Doğada kimyasal yönden tam olarak saf su yoktur.
Doğal sularda hayatın bulunuş ve devamı sudaki kimyasal maddelere bağlıdır.
Biyolojik verimlilik doğal suda bulunan çözünmüş maddelerle doğru orantılıdır.
Tabi suların kimyasal bileşimini yağış,
erozyon, evaporasyon, sedimantasyon gibi olaylar tayin eder.
Su büyük miktarda çözünmüş organik ve inorganik bileşikler içerir
Çözünmüş maddeler 3 grupta toplanır:
A.Çözünmüş Gazlar
B.Çözünmüş Anorganik Maddeler
C.Çözünmüş Organik Maddeler
A. ÇÖZÜNMÜŞ GAZLAR
Oksijen sudaki çözünmüş gazlar içinde en önemlisidir.
Bu gaz sudaki canlıların yaşamlarını düzenler ve sınırlar.
Oksijen suda çözünmüş halde bulunur ve su sıcaklığına bağlı olarak yoğunluğu değişim gösterir.
1. OKSİJEN
Gazın sudaki çözünürlüğü sıcaklıkla ters orantılı olarak değişir. Bu nedenle soğuk sular, sıcak
sulara göre daha fazla oksijen tutar.
Temp (o C)
Temp (o F)
O2- Sol (mg/L)
0 32 15
5 41 13
10 50 11
15 59 10
20 68 9
25 77 8
Çözünürlük tuzlulukla ters orantılı olarak
değişir
TUZLULUK
ÇÖZÜNMÜŞ OKSİJEN (ml l )-1
Oksijen miktarı su ve atmosfer arasında değişimin olduğu yüzeyde ve yüzeye yakın yerlerde daha
fazladır, ayrıca suyun rüzgarlarla karışmasında bunu artırır.
Oksijen miktarı dipteki
bozunmadan dolayı derinlikle azalır
Bazı göllerde oksijen yüzeyden derine doğru çok az değişir.
İlkbahar ve sonbahar karışımlarında da göl suyu
yüzeyden dibe kadar karışır. Ve oksijen dip sularında fazlalaşır.
Suda çözünmüş oksijen kaynakları:
A) Fotosentez yapan bitkiler tarafından suya verilen oksijen; klorofilli bitkilerin
fotosentezde çıkardıkları oksijen difüzyon ve dalga hareketleri ile dağılır.
Yeşil bitkilerin çıkardıkları oksijen 1) Bitkilerin 1m3’deki yoğunluklarına 2) Etkili ışığın süresine bağlıdır.
6 CO2 + 6 H2O C6H12O6 + 6 O2
B) Su yüzeyinden havadan difüzyonla alınan oksijen . Havadan oksijen alımıda iki yolla olmaktadır:
a) Yüzeyden doğrudan doğruya difüzyon ile
alınan oksijen. Bu yol çok yavaş ve etkisiz oksijen alınımını sağlar.
b) Yüzey suyunun çalkalanmasını sağlayan hareketler vasıtası ile alınan oksijen. Bu
hareketlerden en etkili olan dalga hareketleridir.
Oksijen suya diffüzyon ve fotosentezle kazandırılır
Diffüzyon
Fotosentez
O2
O2
A) Sudaki bitki ve hayvanların solunumları
B) Yaz sıcaklarının gelmesi ile epilimniyondan oksijen kaybı
Diffüzyon O2
O2 Solunum
Sularda Oksijen Tüketiminde Etkili Olan Faktörler: O
2 O2 O2
C) Organik maddenin bozunması (Dekompozisyon):
Oksijenin tüketilişine;
Birikmiş organik maddenin miktarı,
Göl içinde yayılışı,
Termal tabakalanma
Hipolimniyonun hacmi etki yapar.
D) Toprak altı sularının göle girişi;
Yer altı suları oksijen bakımından fakirdir. Bazen tamamen oksijensizdir. Bu tip suların dip
bölgesinden giriş yaptığı yerlerde oksijen azdır.
E) Demirin varlığı ;
Genellikle suda çözünebilir (Fe bileşikleri çözünmez haline gelirken çözünmüş oksijen miktarı azalır.
F) Diğer gazlara bağlı azalma G) Tuzluluk;
Tuzluluk O ’nin çözünürlüğünü azaltır.
(Fe 3)+ 2) +
2
Oksijende Günlük Değişimler
Fotosentez = + O2
Öfotik=Fotik Zon 1% Işık
Solunum = - O2
Afotik Zon
Gündüz Gece
Solunum = - O2
İLKBAHAR KARIŞIMI
SONBAHAR KARIŞIMI YAZ
DURGUNLUK
KIŞ
DURGUNLUK
OLİGOTROFİK OLİGOTROFİK
ÖTROFİK ÖTROFİK
DERİNLİK DERİNLİK
DERİNLİK DERİNLİK
DERİNLİK DERİNLİK
OKSİJENİN YILLIK DEĞİŞİMİ
OKSİJEN AZLIĞI (Açığı)
Belirli bir derinlikte dönem başında saptanan O miktarı ile dönem sonunda saptanan O miktarı arasındaki fark OKSİJEN AÇIĞI olarak tanımlanır.
1) Gerçek oksijen açığı 2) Tam oksijen açığı
3) Oransal oksijen açığı
3 şekilde tanımlanmıştır
2 2
1) GERÇEK OKSİJEN AÇIĞI:Gölün herhangi bir yerinden alınan su örneğindeki O miktarı ile aynı suyun göl yüzeyindeki atmosfer basıncı ve çevre sıcaklığındaki doymuşluk değeri arasındaki farktır.
2) TAM OKSİJEN AÇIĞI: Belli bir yerden alınan suyun o çevre sıcaklığındaki ve atmosfer basıncı altındaki oksijen miktarı ile aynı suyun artı 4 C deki oksijen doymuşluk değeri arasındaki
farktır.
3) ORANSAL OKSİJEN AÇIĞI: Bahar dolaşımı sonunda hipolimniyonda sağlanan çözülmüş
oksijen değeri arasındaki farktır.
2
0
OKSİJEN DAĞILIM TİPLERİ
1. ORTOGRAD DAĞILIM : Oksijen
Derinlik
Üniform dağılım gösterir. Bu
durumda oksijen miktarında
derinlikle bariz bir azalma olmaz. Bu tip dağılım
genellikle
oligotrofik sularda görülür.
2. KLİNOGRAD DAĞILIM
Oksijen
Derinlik
Yüksek verimlilik ve termal tabakalanma gösteren göllerde yaz aylarında ve kış
durgunluğunda
hipolimniyonda oksijen azalması görülür.
Yüzeye yakın
bölgelerde yüksek
oksijen yoğunluğu ile karakterize edilir.
Klinokrad oksijen durumu genellikle
ötrofik göllerde görülür.
3. HETEROGRAD DAĞILIM
Oksijen yoğunluğu yüzeyden derinliğe doğru gayrı
muntazam dağılım gösterir. Gölün orta derinliklerinde oksijen miktarına göre negatif veya pozitif heterograd dağılım gösterir. (O tüketimi sonucu (-), fotosentetik organizma çoksa (+) heterograd eğri)2
Oksijen Oksijen
Derinlik Derinlik
Termoklin Termoklin
Negatif Heterograd Pozitif Heterograd
Serin yüksek oksijenli yüzey sularının dibe çökmesi
veya farklı oksijen konsantrasyonuna sahip akarsuyun göle girmesiyle meydana gelir.
4. ANORMAL DAĞILIM
BİYOLOJİK OKSİJEN GEREKSİNİMİ: Belli hacim (1lt), süre (5 gün) ve sıcaklıkta (20 C) suda bulunan aerabik bakterilerce tüketilen oksijen miktarına denir. B.O.D sudaki organik madde bolluğunu gösteren bir indeks olarak kullanılır.
KİMYASAL OKSİJEN GEREKSİNİMİ: Su içinde bulunan tüm canlı ve cansız maddelerce tüketilen oksijen
miktarıdır. K.O.D. suda kirlenmenin bir indeksi olarak kullanılır.
0