• Sonuç bulunamadı

11 MART 2021 Perşembe ANKARA ÇAĞI! İŞ VE GÜÇ BİRLİĞİ. n DURSUN ERKILIÇ ın yazısı sayfa 13 te

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "11 MART 2021 Perşembe ANKARA ÇAĞI! İŞ VE GÜÇ BİRLİĞİ. n DURSUN ERKILIÇ ın yazısı sayfa 13 te"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 17

H A B E R İ N B A Ş K E N T İ

11 MART 2021 Perşembe

www.ankhaber.com

ANKARA BiTiYOR

Geçen hafta, yok olan dereler ve- silesiyle ‘su’ konusunu değerlen- diren Ankara Kulübü Derneği Genel Başkanı Dr. Metin Özas- lan, bu sayıda ise Ankara’nın kaybolan değerlerine dikkat çekiyor ki durum felaket! n 9’da 29 Ekim 2020’de ‘Haberin Başkenti’

sloganıyla yola çıkan ANKHABER, 20.

sayısıyla karşınızda. Her geçen hafta yenilenen ve zengin içeriği ile size ulaşan ANKHABER, başkentin ve sizlerin sesi olmayı sürdürüyor. Yanımızda olanlara, destek verenlere, takdir ve tenkitleri ile yol gösterenlere teşekkür ediyoruz.

Dr. Metin Özaslan, ‘SU’yun ötesine geçti!

Ülkenin en üst makamlarından bürokrasiye ve yerel yönetimlerden Ankara sevdalısı sivil toplum

kuruluşlarına kadar pek çok kişi ve kurum, Başkent için seferber oldu

ANKARA ÇAĞI!

İŞ VE GÜÇ BİRLİĞİ

Ankara Milletvekili ve Başkent Ankara Meclisi Başkanı Nevzat Ceylan, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, ATO Başkanı Gürsel Baran, Ankara Kent Konseyi Başkanı Ha- lil İbrahim Yılmaz gibi isimlerin öncülüğündeki girişim- ler Başkenti büyük bir değişime, dönüşüme götürüyor.

ÇİN ÇOK YAKIN…

Ankara - İstanbul Çok Hızlı Tren Projesini Ayaş, Güdül, Beypazarı, Nallıhan, Mudurnu güzergâhından geçirme çalışmaları sürerken, Çin’den başlayıp Asya, Avrupa ve Orta Doğu’yu kucaklaştıran ‘Tek Kuşak Tek Yol Projesi’

ile bir ürünü Çin’e 12 günde göndermek mümkün artık.

n DURSUN ERKILIÇ’ın yazısı sayfa 13’te

BARAJDA KARA GÖRÜNDÜ!

ASKİ Genel Müdürü Erdoğan Öztürk, “Çamlıde- re Barajı’ndan İvedik İçme Suyu Arıtma Tesi- si’ne giden 2 bin 200’lük 3 hattımız var. Normal koşullarda aktif doluluk hacmimiz 1 milyar 70 milyon metreküp kadar ancak şu an baktığımız- da Çamlıdere’de sadece 95 milyon metreküp aktif doluluk hacmimiz var. Boşa çıkan yerler de su- yun ne kadar azaldığını gösterir durumda” dedi.

Başkentte, yaz aylarında içme suyu sıkıntısı yaşanma riski devam ediyor

Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi’nin kendi im- kan ve kadrosuyla hazır- ladığı “Bil Bul Ankara”

ve “Ankaralı Öyküler”

kitapları başkentli çocuk- larla buluştu.

Çocuklara güzel miras

İttihat ve Terakki Cemiye- ti için yapılmış ve savaşlar sırasında cephe ve Ana- dolu arasında haberleşme merkezi olarak kullanılan bina, 1920’de Büyük Millet Meclisi, 29 Ekim 1923’te ise Cumhuriyetin ilanı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi unvanını alır.

AYŞE EREN’in Seyahat Notları...

Tarihi binanın tarihi yolculuğu

Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan

.SAYI

(2)

Y

üzlerce yıllık birikime sahip olan Kaligrafi Sanatı, günümüzde de ilgi çekmeye devam ediyor. Bunun ülke- mizdeki en önemli temsilcilerinden biri de Latin harfleri ile görselliği birleştiren sanatçı Burhan Altun. Ben de, bu sanatı kendisinden öğrenmek ve bunu size aktarmak istedim.

Söyleşimizde sanatçımız şunları anlattı:

Sevgili Burhan Altun, çocukluk ve genç- lik yıllarınıza giderek başlayalım... 

n Ben 1961 yılı Akdağmadeni doğumlu- yum. Çocukluğum, babamın ormancı olması nedeniyle Akdağmadenine bağlı köyler- de geçti. Şimdi özlem duyduğumuz sokak oyunları, ilçemizde bulunan güzelim sarıçam ormanlarında büyüdüm. İlk, orta ve liseyi Ak- dağmadeni'nde tamamladım. Okul yıllarımda ilçemizin futbol kulübünde top oynadım.

Askerlik dönüşü 1985 yılında polis okuluna giderek başlayan polislik meslek hayatım, 2014 yılında emeklilik kararı ile tamamladım.

Bu arada Anadolu Üniversitesi AÖF İş idaresi Bölümü Lisans Eğitimi aldım. 1995 yılından beri Ankara'da yaşıyorum.

Siz bir kaligrafi ustasısınız. Bize nasıl başladığınızı anlatır mısınız?

n Çocukluğumdan beri ilgi alanım olan güzel yazı yazma, ortaokul 1. sınıfta mate- matik dersinde ödev kapağı yapmakla ve ağabeyim İlhan Altun'un yazdığı yazıları da örnek alarak başladı. 1980 yılında ilçemizde başlayan tabela mecburiyeti nedeniyle tabe- lacılık işinde çalıştım. Polis Okulu'na girince bu dönem sona erdi ama güzel yazı yazmaya devam ettim. İlk önceleri ağaç dallarından yapmış olduğum ucu kesik kalemlerle yazma- ya çalışıyordum. 2011 yılında Ankara Büyük- şehir Belediyesi'nin açtığı Kaligrafi (Güzel Yazı Yazma) sanatı çalışmalarına Dr. Serdar Kipdemir nezdinde devam ettim. Böylece teknik öğrenmiş oldum.

Kaligrafi nedir?

n Kaligrafi, Yunancadan geliyor. Yani  ''Güzel Yazı Yazma Sanatı''.  Latince harfle- ri kullanarak yazıyorum. Hat Sanatı ile çok karıştırılıyor. Hat Sanatında Arapça harfler kullanılıyor. 

Çalışmalarınızı hangi hislerle yapıyorsunuz?

n Aşk kimine göre bir kıza, bir erkeğe gö- nül vermek gibi bilinse de kimine göre ağaca, tabiata, kediye, köpeğe duyulan ilgi olsa da, benim için, öncelikle Allah aşkı tartışılmaz- dır. Kaligrafi aşkı ise yaşantımın bir parçası

oldu. Ben yazı yazmanın başlı başına bir aşk olduğuna inanıyorum. Halen evimde devam etmekte olup hediyelik tablo, çeşitli hediye- lik isim tasarımları, düğün davetiyesi ve zarf üzerine davetli isimleri yazıyor, sergilerde ve fuarlarda yer alıyorum. 2017 yılında Anka- ra'da Mustafa Necati Kültür Evi'nde ''Harflerin Ruhu'' isimli  bir sergi açtım. Yunus Emre'den Mevlana'ya, Hadis-i Şeriflerden Mustafa Ke- mal Atatürk'ün sözleri sergimde yer aldı.

Köyüm dediğiniz Akdağmadeni için

neler söylersiniz?

n Ailemizden ve ilçemiz kültüründen almış olduğum gelenek ve görenekleri elim- den geldiğince yerine getirmeye çalışıyo- rum. Her yıl en az bir kere ilçemize giderek anne ve babamın kabir ziyaretlerini yapıp eş dostu görürüm. Saygı, sevgi, büyüklere karşı sonsuz hürmet, komşu ilişkileri çok fark- lıydı. Birbirimizi rahatsız etmemeye özen gösterilir, kavga , dövüş olmazdı. Bir gün, Orman İşletmesi yanında bulunan sahada top oynarken tartışmamızı 2-3 kilometre ileride ki mahallemizde, ailem duyar diye hava kararınca korkuyla eve gitmiştim.

Günümüzde ise komşu komşuyu tanımıyor.

Bu vesile ile bütün dostlarımızı  Akdağ- madeni'ne davet ediyorum. Başçatak Köyü Sırıklı deresinde alabalık yemeyi, Kargıpı- narında su içmeyi, çiçekli çayırda piknik yapmayı, sabah kahvaltısında odun kömü- ründe pişen yumurtalı, peynirli pidelerimizi yemeyi ve tarihi yerlerimizi gezmeyi tavsiye ediyorum. 

Çok güzel bir söyleşi oldu. Burhan Al- tun'un verdiği bilgiler, sanatının yanı sıra beye- fendiliği, samimiyeti muhteşemdi. Teşekkürler.

Latin harfleriyle görselliği birleştiren sanatçı:

BURHAN ALTUN

skumrulu@gmail.com

KUMRULU Sema

(3)

11 Mart 2021 Perşembe

* İLETİŞİM:

. bilgi@ankhaber.com

% 0532 799 73 82 www.ankhaber.com

HABERİN BAŞKENTİ

İ

tiraf ediyorum: Nobel ödüllü Orhan Pamuk’un ‘İstanbul’ romanını bir günde okudum ama diğer kitaplarını baştan sona okuyup bitirme sabrını gösteremedim! Çünkü okumuyor çile çeki- yordum! Çözemediğim ve sorunu ken- dimde gördüğüm bir sıkıntı vardı. Meğer kendime haksızlık etmişim!

Elif Şafak’a ise bir türlü ‘ısınamadığım’

için, onun kitaplarını da yarıda bırakmak gibi bir zaman israfında bulundum!

Her iki isimle ilgi rahatlamamı sağlayan kişi, ünlü tarihçimiz Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu. Sağ olsun var olsun…

Adını anınca durun!

‘İlber Ortaylı’ deyince durup düşüne- ceksiniz! Sıradan değil töreden biri!

Ankara’daki son kitap fuarında ken- disine ayrılan özel stanttaki imza gününe

gittiğimde, milli maç için bilet almaya gelmişlerden daha uzun bir kuyruk vardı!

İşte o İlber Hoca bir panelde konuşur- ken Elif Şafak ve Orhan Pamuk için etmiş beni rahatlatan cümleleri.

Şafak ve Pamuk…

Yekten, iki yazarın da Türkçesinin bo- zuk olduğunu söylemiş. Devamı da var:

“Mesela Elif Şafak, İngilizce yazıyor, Türkçe bilmiyor. Bu Türk yazarı sayılmaz.

Bizim Nobel alan yazarımızın Türkçesini ben okutamıyorum. Yani ben talebelerime

‘bu romanı okuyun’ demiyorum, ‘oku- mayın’ diyorum. Orhan Pamuk’u tavsiye etmiyorum çünkü olmaz, Türkçesi bozuk”

Türk ve Türkçe…

Dostlar, birinin kitabını okuyup da o ki- tabın içinde geziniyor olamamak gerçekten büyük çile! Bir kez daha vurguluyorum: O çilden kurtuldum!

Çünkü İlber Hoca sözlerinin devamın- da diyor ki:

“Mesela Elif Şafak İngilizce yazıyor, Türkçe bilmiyor. Bu Türk yazarı sayılmaz.

Türk’tür tabi ama Türk yazarı sayılmaz.”

Orhan Pamuk konusunda da çok net:

“Türk yazarı falan değil. Nobel alırsa

‘aferin’ dersin ama bununla övünmeyin.

Türkçe bilmiyor.”

Sağ olasın İlber Hoca

bir büyük çilem bitti!

dursunerkilic@gmail.com

DURSUN ERKILIÇ

a POLİTİK a

Oldum MU?

Toprak idim Bahri oldum Köylü idim Şehri oldum Asıl idim Fahri oldum Ortalıktan çekildim

FIKRA

Çocuğunun Türkçesi zayıf olan baba birlikte çalışmayı önerdi. Kızı, ‘olur’

deyince, baba, en zor anladığı konuyu sordu. Çocuk, ‘fiil çekimleri’ deyince Baba,

‘Ooo, çok kolay’ diyerek anlatmaya başladı:

-Bak şimdi. Fiil ‘yıkanmak’ olsun.

Çekimini yapalım: Yıkanıyorum, yıkanıyorsun, yıkanıyor, yıkanıyoruz, yıkanıyorsunuz, yıkanıyorlar… Söyle bakalım bu fiil çekimi hangi zamana ait?

-Pazar gününe ait babacığım.

Fiil çekimleri

Televizyonda, İstanbul Boğazı’nın donacağı ve insanların buz üzerinden karşıya geçeceği haberini duyup buna örnek fotoğrafları da görünce, arşi- vimdeki 10 yıl önceye ait, 9 Mart 2011 tarihli fotoğrafı paylaşmak istedim.

Ortalık kar, boran. Göz gözü görmüyor.

Fotoğraf net: Otomobilimin kapısından verdiğim bu poz, güneşin ensemizden ayrılmadığı bugünlere bakınca küresel iklim değişikliğinin belgesidir!

Yine böyle kar yağsa da mahsur kalsak!

Nostaljik ‘kar’lama!

9 MART 2011

(4)

B

aşkent 153 Çağrı Merkezine gelen yoğun talepler üzerine hazırlanan kitaplar ilk olarak Büyükşehir Belediyesine bağlı Çocuk Kulüplerine üye olan ailelerin çocuklarına dağıtılmaya başlandı. Çocuklar ve aileleri, tam not alan kitaplara pandemi süreci nedeniyle

“ankara.bel.tr” adresinden de ulaşabiliyor.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı’nın Başkent’in tarihini ve kültürünü gelecek nesillere aktarmak ve kent tarihini anlatmak amacıyla hazırladığı kitaplar çocuklarla buluştu.

Başkent 153 Çağrı Merkezi’ne çocuklar ve ailelerinden gelen yoğun talep üzerine harekete geçen Büyükşehir Belediyesi, “Bil Bul Ankara” ve “Ankaralı Öyküler” isimli iki kitap hazırladı.

Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi’nin kendi imkan

ve kadrosuyla hazırladığı “Bil Bul Ankara” ve

“Ankaralı Öyküler”

kitapları Başkentli çocuklarla buluştu

Çocuklara kültürel miras

Basın Yayın ve Halkla İlişki- ler Dairesi’nin kendi imkanları ve personeli tarafından 9 ile 13 yaş grubu arasındaki çocuklara hitap edecek şekilde hazırlanan kitaplarda; nostalji köşesinden kültürel zenginliklere, Anka- ra’nın müzelerinden hayvanlar alemine kadar birçok bölüme yer verildi.

Öykü yazarlığını Metin İpek ve Buse Sena Şahin’in, resimle- me çalışmalarını ise Ramazan Türkmen ve Aylin Aydaş’ın yap- tığı kitaplar, ilk etapta Büyükşe- hir Belediyesi Çocuk Kulüpleri- ne üye olan çocuklara dağıtıldı.

Farklı bölümler var

(5)

11 Mart 2021 Perşembe

5

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

etkinlikleri kapsamında, “Kültür ve Sanata Emek Veren Kadınların Gözü ile Kenti Yeniden Kurgulamak” başlıklı toplantı da düzenlenecek. 11 Mart Perşembe günü saat 16.00’da online gerçekleştirilecek olan toplantıya; Doç. Dr. Ayşegül Poroy, Gülay Karaca, Güneş Abbas, İvanna Köksal, Larisa Lutkova Türkkan ve Semra Sancak konuşmacı olarak katılacak.

TOBB ETÜ-SEM ile Kadın İşveren ve Sanayiciler Derneği (KAİSDER) iş birliği ile 6-7 Mart tarihleri arasında çalışma ortamlarında toplumsal cinsiyet eşitliği duyarlılığının artırılmasını amacıyla düzenlenen programa ilk kez Ankara Kent Konseyi de katıldı. Ankara Kent Konseyi yürütme kurulu, meclis ve çalışma grubu sözcüleri ile konsey personeli “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Duyarlı İş Yeri” konusunu masaya yatırdı.

KENT KONSEYİ’NDEN HAFTA BOYU ETKİNLİK

KADINLARA saygı haftası

A

nkara Kent Konseyi (AKK) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü hazırlanan farklı etkinliklerle kut- luyor. AKK bileşenleri, kadınlarla daya- nışmayı artırmak için hafta boyu farkın- dalık etkinlikleri düzenleyecek. Sergiden panele, toplantıdan müzik dinletisine kadar kadınlara özel programlar başkent- lilerle buluşuyor.

Ortak akıl ve ortak fayda ilkesiyle ha-

reket eden, halkın her kesiminin temsili- yeti ile her bireyin yönetimde ve üretimde olmasını önemseyen Ankara Kent Konse- yi (AKK), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bileşenlerini harekete geçirdi.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsa- mında üreten kadınları bir araya getiren Ankara Kent Konseyi, sergiden panele, toplantılardan müzik dinletilerine kadar çeşitli farkındalık etkinlikleri düzenliyor.

AKK, sorunlara çözüm arıyor

Ankara Kent Konseyi, hafta boyunca düzenleyeceği etkinliklerde kadınların so- runlarını masaya yatırarak, çözüm önerileri konusunda fikir alışverişinde bulunulmasını sağlayacak.

Tümüyle gönüllülük esasına dayalı hazır- lanan programlarda ürettiklerini sergileyecek olan kadınlar, panel ve toplantılarla da konu- sunda uzman kadınların bilgi ve tecrübelerini dinleyecek. Ankara’da iz bırakan kadınları anlatan videoların yanı sıra farklı ülkelerden

kadınların bir araya gelerek seslendirdiği

“Oğlan da Kolunu Sallama” Ankara türküsü klibi de yayınlanacak.

Ankara Kalesi Çalışmaları Meclisi’nin ev sahipliğinde “Ankara’da Müzecilik, Kültür Sanat, Turizm Hayatında Kadın” konulu panel düzenlendi.

Sanatçı Pınar Ayhan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin açılış konuşmalarını Türkiye Soroptimist Kulüpleri Fedarasyonu Başkent Toplum Eğitim Merkezi Başkanı Şule

Çınar ve Ankara Kent Konseyi Yürütme Ku- rulu Üyesi Doçent Dr. Lale Özgenel yaptı.

ABB TV’den canlı olarak yayınlanan panelin deneyim paylaşımda konuşmacı olarak Gökyay Satranç Müzesi

kurucularından ve Gökyay Santraç, Spor ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Birten Gökyay, Erimtan Müzesi Müdürü Nazan Gezer, Rahmi M. Koç Müzesi Müdürü Özgür Ceren Can ve Mustafa Ayaz Müzesi Müdürü Nilay Ayaz katıldı.

Online toplantı

ile kadınların kente

bakışı konuşulacak

(6)

UZAY, cübbe, manyak

işler!

İnsanlığın gelişiminde Müslümanların katkısını öncelikle biz bilmeliyiz. Bu bahiste Türklere de ayrı başlık açılmalıyız. Bu sebeple 9’uncu yüzyılda başlayan ve 13’üncü yüzyıla kadar devam eden

aydınlanma çağımızdan ilham almalıyız

BİLİM FAKAT…

Ret ve kabulcü zihin altyapımız, toplumumuzun kolayca kutuplaşmasına sebep oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı uzay programı ret ve kabullere sebep oldu.

Aklın, bilimin konularını da siyaset ve inanç konusu yapıp tartışmayı başarıyoruz.

MARS, ET, BUT

2023 yılında uzaya gideceğimiz açıklandığında aklıma ilk gelen Cübbeli Ahmet oldu. Avrupa Uzay Ajansı, 6 yıl önce Philae uzay aracını yapmış Tshuri kuyruklu yıldızına göndermişti. Cübbeli, “Mars’ta su var mı? Et var mı, but var mı?” demiş ve devam etmişti…

hasanyilmaz65@gmail.com

Hasan YILMAZ

>> Hasan YILMAZ’ın “Aya, Uzaya Giderken Cübbeli Ahmet’e de Soralım mı?” başlıklı yazısı internet sitemizde

www.ankhaber.com

(Fotoğraf:

Hakan Burak Altunöz / AA)

(7)

11 Mart 2021 Perşembe

7

. ANKHABER Çağdaş sendikacılık anlayışı ve uygula- ması, emekçinin sorunlarının sahada tespit edilerek çözüm üretilmesini gerektiriyor.

İki önemli örnek

Buna en çarpıcı iki örnek; HAK-İŞ’in bizzat sahada binlerce taşeron işçiyle yüz yüze görüşerek gerçekleştirdiği, “Taşeron İşçisi Gerçeği” ile Öz Sağlık-İş Sendikasının hazırla- dığı ‘Saha Raporu’dur. HAK-İŞ’in araştırması taşeron işçilerin kadro almaları için önemli bir veri olurken, Öz Sağlık-İş Sendikasının

‘Saha Raporu’ 696 sayılı KHK sebebiyle işçilerin yaşadıkları sorunlara dikkat çekiyor.

696 sayılı KHK kapsamında kadro alan işçiler işyerlerinde bazı uygulamalardan kaynaklı sorunlarla karşılaşıyor. Yaşanan sorunların yerinde ve ayrıntılı şekilde tespit edilmesini ve çözümünü amaçlıyor.

Mahmut Arslan

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, yaptığı yazılı açıklamada bu hususa dikkat çekerek, “Öz Sağlık-İş Sendikamızın 696 sayılı KHK sebebiyle işçilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin hazırladıkları saha raporunu çok değer- li buluyoruz” dedi. HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan açıklamasında, HAK-İŞ’e bağ-

lı sendikaların sahada sorunları tespit eden ve çözüm üreten bir sendikacılık anlayışı benim- sediğini belirterek, “HAK-İŞ olarak araştır- maya dayalı olarak sorunların analiz edilmesi, değerlendirilmesi ve çözüme yönelik adımlar atılmasını çok kıymetli buluyoruz” dedi.

“HAK-İŞ, tarihi geçmişinin her aşamasında bilimsel sendikacılığı önceleyerek, bilimsel sendikacılığın gelişimine önem vermiş bir konfederasyon olmuştur. Emek ilişkilerinin dönüşüme uğradığı günümüzde, HAK-İŞ bir taraftan sendikacılığın eylem ve hak arama yönünü tavizsiz bir şekilde yerine getirmeye çalışırken diğer taraftan da araştırma, incele- me, sistematik düşünce ve bilimsel çalışmaları bir bir hayata geçirmektedir.

HAK-İŞ olarak, Konfederasyonumuza

bağlı sendikalarımız tarafından araştırmaya dayalı olarak oluşturulan analiz ve raporları çok kıymetli buluyoruz. HAK-İŞ olarak, her zaman sendikal mücadelemizi sosyal diyalog çerçevesinde politika geliştirerek, öneri ve taleplerimizi her platformda dile getirerek yürütüyoruz.”

Devlet Sert

Öz Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Devlet Sert, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Genel Başkan Vekili Dr. Osman Yıldız’ın kendisin ziyaretinde raporun hazır olduğunu belirtmiş ve akabinde rapor Mah- mut Arslan imzası ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a gönderilmişti.

Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şim- şek, imarı olmadığı için doğalgaza kavuşama- yan kırsal mahallelere doğalgaz geleceğinin müjdesini verdi.

Ramazan Şimşek, Gölbaşı Belediye Meclisi toplantısında imarı olmayan köylere doğalgaz getirileceğini söyledi. 2021 yatırım progra- mında olmayan bazı mahallelerdeki imar dışı bölgelerin bu yılki yatırım programına alın- ması için girişimlere başladıklarını aktaran Şimşek, şunları dile getirdi:

“Gölbaşı’nda yaşam kalitesini yükseltmek, hava kirliliğini ortadan kaldırmak, daha yeşil ve temiz bir çevre için çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçemizde doğalgazın gitmediği yerlerin Başkent Doğalgaz yetkilileri ile 2021 yatırım planlamalarına alınması için görüşmemizi sağladık. Karagedik, Yavrucuk, Yağlıpınar, Selametli, Kırıklı, Tepeyurt, Bezirhane, Boyalık, Mahmahlıbahçe, Mahmatlı, Karaali, Soğulcak, Bağiçi, Cimşit, Emirler, Gölbek, Topaklı, Subaşı, Akörençarsak, Altuncanak, Çeltek, Çayırlı, Günalan, Hallaçlı, Karacaören, Koparan,

Yağlıpınar, Oğulbey ve Ahiboz mahallelerimize doğalgazı bu sene getireceğiz."

Protokol imzalanacak

Gölbaşı Belediye Meclisi’nde meclis üyele- rini görüşme hakkında bilgilendiren Başkan Ramazan Şimşek, “Daha önce imarı olmayan mahalleler imar planı olmadığı için doğalgaz kullanamıyordu. Su elektrik, kanalizasyon ve yağmur suyu gibi hizmetlerin gittiği bazı imarı olmayan kırsal mahallelerimiz Gölbaşı

Belediyemizin girişimleriyle, doğalgazına 2020 yatırımıyla kavuştu. Başkent Doğalgaz ile bir protokol yapacağız ve o protokolün nezdinde saymış olduğumuz bütün mahalle- lerimize doğalgaz verebileceğiz” dedi. Şimşek, mahalledeki vatandaşların başvurularının da önemli olduğunu belirterek “Hemşerilerimin de bu noktada talepleri çok önemli. Doğalga- zın gelmesi için ne kadar çok talep iletirlerse doğalgaz mahallelerimize o kadar erken gelir”

dedi.

Çağdaş sendikacılık anlayışının gereği

Sorunu tespit ve çözüm

Gölbaşı’nda doğalgaz müjdesi

(8)

11 Mart 2021 Perşembe YIL: 1 / SAYI: 20 (İnternet gazeteciliğinde 10. yıl)

Fiyatı: 10 TL Yayının Adı: ANKHABER İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

DURSUN ERKILIÇ Yayın Türü: Yerel, Süreli, Haftalık Gazete

İdare Yeri: Gökkuşağı Mah.

1164. Cadde 16 / 3 Çankaya / ANKARA Hukuk Danışmanı:

Av. Emin ERKILIÇ HABER - REKLAM İRTİBAT:

GSM: 0532 799 73 82 dursunerkilic@gmail.com

bilgi@ankhaber.com Baskıya Hazırlık: ANKHABER Medya

Baskı Tarihi: 11 Mart 2021 Perşembe ANKHABER, Anadolu Ajansı abonesidir

BASKI:

Bizim Dijital Matbaacılık Ostim, Uzay Çağı Cad, 1128. Sokak No: 6,

Yenimahalle / ANKARA Telefon: (0312) 341 00 02

Gazetemiz Basın Ahlak Yasası’na ve Basın Meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazarların görüşleri kişiseldir ve kendilerini bağlar. İnternet Sitemiz bu görüşlerden sorumlu tutulamaz. (Bkz. Kullanım Şartları ve Gizlilik İlkeleri) Sitedeki

tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Sözleşmesi olmayan yazar, muhabir ve foto muhabirlerine ücret ödenmez.

Haber, köşe yazıları ve fotoğraflar izin alınarak ve kaynak gösterilerek yayımlanabilir.

Sofistler üzerine çalışanlar, Protagoras’ın kısaltılmış şekliyle ünlenen şu sözünü anla- mamıza yardımcı olsunlar: İnsan her şeyin ölçüsüdür.

Sofist Protagoras’ın, öznellik ve göreliliğin her şeyi belirlediği yönündeki düşüncelerini biliyoruz da; onun bireysel - kişisel her yaklaşımı geçerli ölçü kabul etmesi, çıkarı doğrultusunda hoyrat davranan bireyin bencilliğini de kapsar mı acaba?

*Protagoras’tan çok değil 2300 yıl sonra 20. yüzyılın başlarında Viyana Çevresi düşünürleri, mani-

festolarında “İnsan tüm şeylerin ölçüsüdür”

önermesine yer verir ve ilkin karşıt gözük- tükleri Sofistleri tekrarlarlar.

İnsan tekrarlamaya olanaklı bir var- lıktır ve çoğu zaman içinde bulunduğu bu durumu, fark etmez dahi. Düşünsenize, Eski Yunan’da felsefede bile uzunca bir dönem, döngüsellik ve tekrar “ilerleme” olarak algı- lanır. Ne yanılgı ama.

Düşünce tarihi, yanılgılar tarihidir.

Sofistlerden Viyana Çevresine ve onlardan da günümüze uzanır şekilde, “O dediğin, kişiden kişiye değişir” değerlendirmesinde

bulunmak, kimilerine pek anlamlı gelir.

Protagoras’ın sözünün Türkçe tercüme- sindeki insan kelimesi, tekil bireyi anlatır ve Protagoras bireyden bireye, kişiden kişiye değişkenliği baş tacı eder. Bu değişkenlik

içinde bilgiye kapıyı kapatır.

Oysa tohum, insan olmasa da ağaca dönüşür. Gerçek değişmez de, algısı elbette değişkenlik gös- terebilir. Her insanın her konuyu kavrayış düzeyi aynı değildir. İki kişi ağaca bakar, biri “Kısa”, diğeri

“Uzun” der. Ama o ağacın nesnel ölçüsü, bize tabi değildir.

İnsanın değeri o dönüşümün, o ölçünün mutlak belirleyicisi olma- sında değil; dönüşümü ve ölçüyü bilmeye olanaklı olmasındadır. Ve ölçü sübjektif değil objektiftir, öznel değil nesneldir.

*Eski Yunan’da “erdem” kavramına karşı- lık olarak, “ölçü” kavramı önerilir. Akla ilkin

“ölçme biçme” gibi bir şey geliyor değil mi?

“Erdemli olmak nedir?” sorusuna verilen

“Ölçülü olmaktır” yanıtı, anlama biraz daha yaklaştırır bizi.

Aralarındaki güçlü ilişkiye rağmen “Er- dem eşittir ölçü” denemez ama ölçüsüz bir davranışta erdem aranmaz ve erdemli her

davranış, ölçülü olmayı içerir.

*Salgının gerekli kıldığı kısıtlamalar biraz yumuşatıldı. Yoğunluğu, dolayısıyla riski azaltmak amacıyla kafe ve restoranlara, ağırlama kapasitelerinin yüzde 50’si oranın- da çalışma izni verildi.

Bu ölçüye rağmen, kimi yerler lebalep dolu. “Nedir bu sıkışıklık?” diye sorduğu- nuzda, “Kapasitemiz iki yüz kişi, burada var yüz. Kurala uyuyoruz biz” diyorlar. Maşal- lah!Geçmişte birileri, kapasite konusunda ölçü belirlemiş ama acaba neye göre belirle- miş? Protagoras’a sormak lazım.

Yüzde 50’nin altında çalışan çoğu örnek- se, ölçü konusuna daha hassas yaklaştıkları ya da etik anlayışları daha yüksek olduğu için değil, daha fazla dolduramadıkları için bu durumdalar.

Ulaşım, yeme içme, konaklama gibi sektörlerdeki sıkışıklık ölçüsüzlüğü, salgın öncesinin belirgin olumsuzluğuydu. Salgınla da bir şey değişmedi. Fırsatı bulduk mu, kendimizi tekrarlıyoruz.

Öznel olanı aşar şekilde nesnel olanın arayışında akılda bir değişim olmadıkça, kendimizi daha çok tekrarlarız biz. Ve her tekrar, bir tutsaklıktır.

kuvaysanli@gmail.com

Kuvay SANLI

Mamak Belediyesi, ilçede nefes alınabilecek alanlar olan 365 parkı bir yandan yenileri- ni eklerken, var olan parkları da yeniliyor.

Mamak Belediyesi kentteki dinlenme alanları ve çocuklar için oyun alanları olan park- ları sürekli olarak ihtiyaçlara göre düzenliyor. Mamak Bele- diye Başkanı Murat Köse’nin talimatları doğrultusunda çalışmalarına hız veren Ma-

mak Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’ne bağlı ekipler; parklara yenisi- ni eklerken mevcut parkları da revize ederek çocukların hizmetine sunuyor. Mamak Belediyesi, son olarak Peyami Sefa Mahallesi’nde bulunan Filistin Parkı’nda bakım ve onarım çalışması başlattı. İlçe genelinde yaptığı yoğun ça- lışmalar neticesinde var olan parkların; duvarları, zeminle-

ri, yürüyüş parkurları, mobil- yaları, çocuk oyun grupları ve oturma alanlarında eksik malzeme ihtiyacı karşılandı;

var olan ve yıpranan alanlar- da ise yenileme çalışmaları gerçekleştirildi.

Başkan Köse, gerek yeni yapılan ve gerekse revize edilen parkların estetik bir görünüme sahip olması için çalışmaların titiz bir şekilde yürütüldüğünü söyledi.

Mamak’ta

365 parkta

yenileme

(9)

GAZETESİ ÖZEL SAYFASI 11 MART PERŞEMBE 2021

H aberin B aşkenti

www.ankhaber.com

>> Ankara Kulübü Derneği Genel Başkanı Dr. Metin ÖZASLAN’ın ‘Suyu Arayan Şehir’

başlıklı yazısı internet sitemizde

DR. METİN ÖZASLAN’DAN BAŞKENT DEĞERLENDİRMELERİ-2

ANKARA

kayboluyor

ADINI DA UNUTTUK

Sayısız ayva ve elma çeşitlerini, bin bir derdin şifası yerli

‘Türk vişnesi’ni,

‘çıngıraklı elma’sını, ince kabuklu iri cevizlerini, dutlarını, mürdüm eriklerini doğal bitki ve hayvan zenginliğini kaybetti Ankara…

SAY SAY BİTMİYOR

Kokulu domates, katmer katmer göbekli şeker tadında kelem, şeker fasulyesi, sivri biber Kayboldu. Kırmızı gelincikler, peygamber çiçekleri, yabani hardallar, yaban laleleri, kaya menekşeleri, yayla gülleri, mavi kardelenler, mor zümrütler, ısırgan otları, yabani semizotları, ma- dımak, kekik, meşhur Ankara balı, çeşit çeşit bakliyatı, alabalıkları, su yılanları, kurbağaları, yeşilistanları, cırcır böcekleri, türlü kuşlar ve diğerleri nerede? Yok, kayıp!

Ankara sadece derelerini, çaylarını kaybetmedi;

suyun hayat şerbetini verdiği yemyeşil özlerini,

bahçelerini, bağlarını ve kanyonlarını da kaybetti…

(10)

. DURSUN ERKILIÇ

H

er insan ülkesini sever ama bazıları bu sevginin gereklerini yerine getirir.

İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Akyürek, namı diğer ‘Kobi Mehmet’ Türkiye’yi bu tür sevenlerden. 1954 yılında Kırşehir’de doğan ve Kırşehirliliğini anlatırken “Övünmek gibi olmasın” vurgusu yapıyor. Kendisi ve ailesi için yaptıklarının Ankara’ya, Ankara’ya kattığı değerlerin Türkiye’ye, Türkiye’ye verdiği her şeyin insanlığa hizmet olduğunun bilinciyle ha- reket etmesi, çok önemsediği ‘üretim’ sürecinde kendisini ‘Kobi Mehmet’liğe kadar yükseltmiş.

Ticarete 6-7 yaşlarında balık tutup satarak başladığı var sayarsak; 67 yıllık ömrünün neredeyse tümünü üretime harcamış biri olarak bunu taçlandırmanın yolunu aramış ve bulmuş: “KOBİ Mehmet” unvanını Patent Enstitüsünden adına tescil ettirmiş.

Ticari iştigal alanı, metal kumlama/boya olduğu için, işini, ‘metalin ömrünü uzatmak’

olarak tanımlıyor. Kendisini de “Metal Hekimi, KOBİ Mehmet” diye tanıtıyor. Bu unvan kendisine öyle yakışıyor ki ‘Mehmet Bey’

kadar ‘Kobi Mehmet’ diye hitap edenler de var kendisine. Nasıl olmasın, “Kobi Mehmet”i kitaplaştırmışken…

diyen, Kırşehir ve üretim sevdalısı

Balık tuttu kitap sattı

Kitabında ayrıntılı biçimde aktardığı yaşamının dönüm noktalarını şöyle anlatıyor:

-Siyasi olaylar Türkiye’yi kasıp

kavuruyordu. O dönemde Kırşehir Eğitim Enstitüsünü bitirdim. Babam Hidayet usta çok iyi bir marangozdu. 6-7 yaşındayken evimizin önünden akıp giden Kılıçözü deresinde balık tutarak satmaya başladım.

Böylece “Su akar, Türk bakar” sözünü geçersiz kıldım. Oradan kazandığım paralarla o dönem çok popüler olan Amerikan çizgi romanlarından Texas, Tommiks alıp kiralamaya başladım.

300 kitaplık bir sermayem olmuştu ve iyi para kazanıyordum. Babam bunun farkına varınca olanlar oldu. Yaz günü marangozhanenin bacasından çıkan kara dumanı görünce içim cız etti.

Yanılmamışım, vardım ki tüm kitaplarımı atmış sobaya yakıyor. Böylece ilk işimde batmış oldum!

Battım diyorum ama girişimci ruhum yaşıyor. Bu arada her baba-oğul arasında olduğu gibi bir kuşak çatışması yaşanır oldu evde. Yeni iş kurmaya karar verdim.

İnşaatlardaki kalıpların çivilerini söküp düzelterek ihtiyacı olan başka inşaat sahiplerine sattım. İş büyüyünce birkaç arkadaşımı da çalıştırmaya başladım.

Demek istediğim şu: Bu süreç, girişimci iş insanı olma özelliğimi bugünlere taşıdı.

KOBİ MEHMET

Hayatı kitap

Mehmet Akyürek,

‘Kobi Mehmet’

unvanını adına tescil ettirmekle kalmadı, kitabını da yazdı. Kitap hem yaşam öyküsünü hem de edindiği büyük deneyimi içerdiği gibi; herkesin kendisine bir pay çıkaracağı olaylar, anekdotlar, öneriler ve öğütlerle dolu.

(11)

11 Mart 2021 Perşembe

11

Parasız iş kurdu

Ticaret, cesaret istediği kadar destek olacak yakınlar, dostlar da gerektirir. Site- ler’de yönetici olarak çalıştığı Osman Tan firmasındaki erkek egemen çalışma orta- mına kadın işçi katarak bir ilki gerçekleşti- ren ve üretimi ikiye katlayan Mehmet Ak- yürek, 7 yılın ardından ‘Kobi Mehmet’liğe doğru yürümek için, izin ister. Osman Tan, izin verdiği gibi, bankaya kefil olarak kredi çekmesini de sağlar. OSTİM’de okul sırası boyama üzerine faaliyet gösteren fırın boya atölyesi böylece kurulmuş olur.

İşini çok iyi yaptığı için kısa süre içinde büyük markalarla çalışmaya başlar. Bu da, daha uzun boyutlarda fırın boyama işi için yeni tesislerin kapısını açar. Bu arada çok önemli bir şeye daha imza atar ve eşi Meral Hanımı işine ortak eder. Sitelerdeki kadın işçi uygulaması gibi eşin işe ortaklığı da OSTİM’de sık rastlanan bir durum değildir.

Bir boya satış mağazası açarlar ve Meral Hanım burayı çok verimli şekilde işletir.

Bunu yaparken çocukları Sinem ile Çiğdem’e ilgisini ve bakımlarını da ihmal etmez.

Başarı başarıyı getirir ve Ostim’de boyama, yaş boya, toz boya atölyeleri, boya satış mağazası, hammadde satışları, dünya markalarının bayilikleri derken Kayaş’ta bir boya fabrikası kiralayan Kobi Mehmet, boya üreticisi de olur… En sonunda Os- tim’de bir kumlama tesisi kurar.

Kobi Mehmet, Türkiye’de sivil toplum hareketine gereken önemin verilmediğini söylüyor. Bu eksiği giderme adına STK kurmak, içinde yer almak ve bu yolla pek çok hizmete imza atmak için elinden geleni yapmış, yapıyor.

Kurduğu, üyesi olduğu STK’ler ve bazı icraatları şöyle:

n 1987, OSTİM’de ‘Akmetal’in kuruluşu.

n 1989, Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği kuruculuğu.

n 1990, Ankara Halkla İlişkiler Derneği kuruculuğu.

n 1991, OSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği kuruculuğu.

n 1997, OSİAD Başkanlığı.

n 1997, Kırşehirliler Vakfı Kuruculuğu ve Başkan Yardımcılığı

n 1998, 98 ortaklı OSİAD AŞ kuruculuğu.

n 1998, OSİAD Kooperatifi ve Anadolu OSB kuruculuğu.

n 1999, OSİAD Atatürk Anıtı’nın yapımı.

n 2000, OSİAD Genel Merkezinin açılışı.

n 2000, OSİAD Ağaçlandırma Alanı.

n 2004, İÇASİFED kuruculuğu.

n 2004, TÜRKONFED Kuruculuğu, Başkan Yardımcılığı.

n 2007, CHP birinci sıradan Kırşehir milletvekili adaylığı.

n 2008, İÇASİFED Başkanlığı.

n 2012, Neşet Ertaş Anıtı ve Parkı’nın açılışı.

n 2013, Gökyay Vakfı Satranç Müzesi kuruculuğu.

n 2014, Ahi İş İnsanları Birliğinin oluşumu.

n 2017, 40 Fikir Bi Fayda grubunun oluşumu.

n 2019, Tohumluk Vakfı kuruculuğu.

Kurduğu, üyesi olduğu STK’lar

Hayatta kolay iş olmadığına inanan Kobi Mehmet, “Planlı, programlı, hesaplı/

kitaplı olursanız sorun çıkmaz.” diyor ve başarının sırlarını şöyle anlatıyor:

-İş yaşantımdaki ilkem kimsenin yapmadığı işi yapmaktır. Bu işe başlarken kumlamayı kimse bilmiyordu. Bana işin ne dediklerinde, “metal hekimiyim”

diyorum. Bunun bir nedeni var: Metal, doğada insan gibi filiz şeklinde oluşur.

Daha sonra insanlar tarafından yerinden sökülerek alınır ve haddehanelerde şekillendirilerek insanlığın kullanımına sunulur. Bundan sonra biz giriyoruz devreye. Metal insan gibidir; doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Bizim işimiz, bazı işlemlerle metalin ömrünü uzatmak…

Kolay iş yoktur

SİYASİLERE: vatandaşı düşünün. Üretimin önündeki engelleri kaldırın. Girişimcilere her türlü desteği verin.

GİRİŞİMCİLERE: Kendinizle yarışın.

Teknolojiyi takip edin. Ahi Evran’ın yolundan sapmayın. Üretin, üretin, üretin.

GENÇLERE: Özgüven sahibi olun. Dürüst- lükten şaşmayın. Uzun vadeli düşünün. Adil ve cömert olun. Kazandıkça üleşmeyi bilin. Ahi Evran’ın yolundan gidin. Fikir üretin, proje üretin, mal üretin.

HALKIMIZA: Türkiye’de üretilen malı kullanınız.

HERKESE

MESAJ

(12)

H ABER H eybesi

GAZETESİ ÖZEL SAYFASI 11 MART PERŞEMBE 2021

Kapalı alanda maskesiz oturmayın!

Virüs bunu

SEViYOR

Her 100 bin kişideki vaka

sayıları, Ankara’da kısa sürede hızla yükselince endişe arttı. Uzmanlar,

“Virüs şu anda startta bekliyor”

uyarısında

bulundu

(13)

11 Mart 2021 Perşembe

13

İhracatta en önemli belirleyici etken- lerden biri de mesafe ve ulaşım süresi.

Ankara’daki sanayicileri, üreticileri sevin- diren gelişmelerden biri de bu yönde…

Çin’den başlayıp Asya, Avrupa ve Orta Doğu’yu kucaklaştıran altyapı ve ulaşım ağının oluşumunu amaçlayan

‘Tek Kuşak Tek Yol Projesi’ meyvelerini vermeye başlıyor.

Türkiye-Çin İş Geliştirme ve Des- tekleme Derneği Başkanı İhsan Beşer’in AA aracılığıyla kamuoyu ile paylaştığı

bilgilere göre, bir ihraç ürününü Çin’e 12 günde göndermek mümkün artık.

Beşer, Türkiye'den Çin'e ürünleri deniz yoluyla 35 ila 45 günde ihraç ettiklerini belirterek, “Türkiye ürünleri için çok iyi bir pazar olan Çin'e demir yoluyla ihracatın 12 güne düşmesi, hem maliyetlerimizi aşağı çekecek hem de yaş sebze ve meyve ihracatının yolunu açacak.” diyor.

Ankaralı üreticilere, ihracatçılara duyurulur.

ANKARA ÇAĞI!

Ankara adına sevinilmesi gereken gelişme- ler yaşanıyor. Türkiye Cumhuriyetinin Baş- kenti olmasına rağmen adeta bir ‘mağduriyet’

yaşayan Ankara, hem dev projelerin uygulama alanı hem de kentlilik bilinci ile oluşan sahip- lenilme duygusuyla mağduriyetin oluşturduğu mağlubiyetten galibiyete ulaşmanın sevincini, moralini yaşıyor. Elbette bu gelişmelerin her noktasında pek çok kişi, kurum, kuruluş var.

AK Parti Ankara milletvekili ve Başkent

Ankara Meclisi Başkanı Nevzat Ceylan, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, ATO Başkanı Gürsel Baran, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz gibi Ankara’ya hizmet sunmada öne çıkan isimlerin öncülük ettiği, girişimlerde bulunduğu bir konu son haftaların en önemli gündem maddesi.

Bu çerçevede iki gelişmeyi yorumlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum.

. DURSUN ERKILIÇ

Proje; mazisi yıllar önceye dayanan bir hazin hikâyenin sonu mutlu biten romana dönüşmesini öngörüyor!

‘Öngörüyor’ diyorum çünkü henüz Ankara sevdalılarının dilinde bir türkü!

İlk olarak Ankara milletvekili ve Başkent Ankara Meclisi Başkanı Nevzat Ceylan günde- me getirdi. Özetle dedi ki:

“Ankara - İstanbul Çok Hızlı Tren Projesinin Tarihi İpek Yolu hattındaki Ayaş, Güdül, Beypazarı, Nallıhan, Mudurnu güzergâhından geçmesi için proje çalışmaları devam ediyor. Ankara’dan İstanbul’a varış 80-

90 dakika olacak.”

Konuya adını andığım, anmadığı pek çok kamu görevlisi ve STK de katkı sunuyor.

Nevzat Ceylan’ın Ankara milletvekilleri Asuman Erdoğan, Zeynep Yıldız ve Arife Polat Düzgün ile birlikte TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun’u ziyaret etmesinin ardından yaşanan süreç projenin olgunlaşmasını sağladı.

Sözü uzatmadan özetliyorum: Ankara - İstanbul Çok Hızlı Tren Projesi; Ayaş, Güdül, Beypazarı, Nallıhan ve oradan uzanacağı Bolu güzergahında yepyeni bir zenginlik hattı oluşturacak…

Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi

Türkiye-Çin arası 12 güne düştü…

Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Güdül, Nallıhan, Beypazarı ve

Ayaş ilçelerini kapsayan ziyaretler yapmıştı.

(14)

Kader onları üne değil

una itti!

. DURSUN ERKILIÇ

H

ayat sürprizlerle dolu, kime ne sunacağı hiç belli olmuyor!

Değirmeni türküler dışında duymayan, bilmeyenler olaya biraz uzak dursa da bu bereket ve gıda sek- törünün hâlâ geçer akçe olduğunu bil- mesinde fayda var. Çünkü;

Değirmen başında vurdular beni Kirli tütünlüğe sardılar beni Diyen Erzurum türküsündeki bu ses, hüzünlü bir hadisenin dizeleri olsa da gösterdiği bir şey vardır: Bir dönem herkes bir şekilde değirmene uğrardı…

Bir Isparta türküsü olan “Şu De- rede Değirmen” ise tıpkı “Değirmen üstü çiçek” gibi insana has duyguları, seslenmişleri dillendiriyor. Çünkü;

Şu derede değirmen Ben pamuğu eyirmen Eyil de bir yol öpeyim Gaşlarını devirme

Sözleriyle değirmenin insan ve toplum hayatındaki önemine vurgu yanında, yürek yakan sevdaların da kesişme, buluşma noktasının değirmen olduğunu gösteriyor…

Ancak…

Türk siyasetinin ve diplomasisinin ünlü simalarından biri olan İhsan Sabri Çağlayangil hayatını özetlerken, “Kader bizi una değil üne itti” der.

Oysa kaderin üne değil una ittiği insanlar da bulunuyor bu ülkede.

Evet, ‘değirmen’ denince akla gelen başka güzellikler, özellikler de var Türkiye’de.

Örnek: Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD).

DESMÜD ve Genel Başkanı Zeki Demirtaşoğlu ile yönetim kurulu üyeleri ve dernek mensubu girişimciler, yatırımcılar bu ülke ve insanları için müthiş başarılara imza atıyor…

Öyle ki Türkiye’nin gururu onlar.

DESMÜD tarafından düzenlenen konferans ve sergi, yurt içi ve yurt dışından büyük ilgi görmüştü.

(15)

11 Mart 2021 Perşembe

15

DESMÜD’cüleri anlatma adına, basın toplantılarından birini ilk kez izlediğimde

‘Değirmen’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

Şöyle:

Değirmen, belli bir yaşın üzerindekiler için ya gönülde ya gözde, ya türküde ya özde yaşayan insanlık tarihinin en değerli miraslarından biridir.

İnsan izlerini 12 bin yıl takip ettiğimiz Göbeklitepe’de ilk göze çarpan unsurlardan biri de tahıl üretimi ve bu ürünlerin

işlenmesidir. Yani ilkel el değirmenleri ile un elde edilmesidir.

Hayatında hiç değirmen görmemiş olanlar bile bilmeli ki bu gün sen varsan bir değirmende öğütülmüş unla beslenen büyük, büyük, en büyük deden sayesindedir!

Önce bir tespit:

Değirmeni unutup bir yere varamazsın Değirmen ilaç, yoksa, yaranı saramazsın Değirmeni yıkarak bir yere varamazsın Değirmen varlığını bambaşka sürdürüyor

Nereden biliyorsun, diyenler için anlatayım:

Geçenlerde kalabalık bir medya leşkeri ile Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) Başkanı Zeki Demirtaşoğlu’nun bazı yönetim kurulu üyeleri ile birlikte düzenlediği basın toplantısındaydık.

Çok faydalandığımız, ülkemiz adına çok sevindiğimiz ve dünya çapında rakipsiz başarılara imza attığımız bir sektörü tanıdık.

Böylesine büyük bir başarının mümessili olanlar adına konuşan Başkan Zeki

Demirtaşolu’na, “Sayın Başkan sektörünüzü, derneğini tanımıyor, bilmiyor olmamız ya sizin ya da bizim hatamız” dedim.

Hatalarını kabullendiler!

Bundan sonra farklı bir DESMÜD olacak ekonomi ve sivil toplum dünyasının içinde.

Olaya tersinden bakalım:

DESMÜD gizli kalmasa belki ilgi görmezdi Benim gibi cahiller üzerinde durmazdı Zeki Başkan hedefi on ikiden vurmazdı Anladık ki bu sektör: En değerli, korunsun

Bu sözlerim kuru laf değil. DESMÜD) Genel Başkanı Zeki Demirtaşoğlu anlattı:

-Bizim yurt içinde hemen hiç pazarımız yok…-Dünya çapında bir şöhretimiz var ve dünyada rakibimiz yok.

-Ürettiğimizin yüzde 95 ile yüzde 97’sini yurt dışına satıyoruz. 2 milyar dolara yakın ihracat yapıyoruz ama 2023 hedefimiz 7 milyar dolar.

-Yani sektör makineleri ihracatında dünyada açık ara birinciyiz. Rakibimiz

Almanya, İtalya, Japonya Brezilya ama bu ülkelerin sadece birer tane firması var. Bizim 40 firmamız dünyanın her yerine makine satıyor.

-Bize göre en değerli sektörüz… Çünkü 1 kg undan 16 dolar katma değer sağlıyoruz. Bu kısa süre öncesine kadar 1.5 dolar idi.

-Sektör kendi içinde ve dışında pek çok yan sektörü kapsıyor. Yerlilik oranı en yüksek sektörüz.

-Dünyanın en büyük sektör fuarlarını ve konferanslarını biz düzenliyoruz. 31 Ekim- 1 Kasım 2019 tarihleri arasında Antalya Belek’te Dünya Değirmen Teknolojleri Konferans ve Sergisini yerli ve yabancı katılımcılarımızla birlikte gerçekleştireceğiz.

-Bizi sadece değirmenci gibi gören herkese özellikle de sektörümüzle ilgili yetkililere, bürokratlara belirttiğimiz gibi:

Türkiye’de endüstri 0.5’i uygulayan belki de tek sektörüz.

- Buna rağmen devletin bizden haberi yok.

Hiçbir üyemiz Sanayi Bakanlığının yolunu bilmez.

Böyle bir sektör el üstünde tutulmalı. Ne ihtiyacı varsa yerine getirilmeli.

Ancak kimi zaman ‘mevzuat hazretleri’

kimi zaman ‘bürokrasi cenderesi’ yol kesse de, ‘durmak yok yola devam’ın hakkını veren Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri, çok ama çok büyük başarılara imza atmış, atmaya devam ediyor.

Bu yüzden, DESMÜD Başkanı Demirtaşoğlu haykırıyor:

-Sanayi Bakanlığı bir envanter çıkarmalı ve

katma değerli sektörlere katkı sağlamalı.

-Yetkililer bize sahip çıkmalı. ÖRNEK:

Türkmenistan’da bir fuara gittim 56 bin TL harcadım. Devlet 12 TL’sini karşıladı. Ben bir daha o fuara gitmem. Çünkü iş bağlasam bile bu masrafımı kurtaramam…

-Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzaladık, eleman yetiştiriyoruz. Babadan oğlu, ustadan çırağa yöntemini eğitim ile taçlandıracağız. Fırıncılık okulu olmalı.

-Eğitilenler için iş garantisi olacak…

Bu elemanları yurt dışında kurduğumuz fabrikalarda da istihdam edeceğiz.

-YÖK ile görüşüp Çorum, Konya,

Gaziantep’teki üniversitelerde Değirmencilik Bölümü açılmasını isteyeceğiz…

-Eğitim eksikliği kadar planlama eksikliği de var. Bunlar da giderilmeli…

-Çocuklar sanayiye alıştırılmalı… Staj için geldikleri birkaç gün yeterli olmuyor.

İşyerinin servisine binmeli, yemekhanesinde yemek yemeli, üretimin içinde olmalı…

-Ya bize yardım edin ya da bizi bir OSB içinde toplayın.

-Ankara’da uluslararası kurs merkezi kurmak istiyoruz. Bakanlıklardan,

belediyelerden, Ankara Kalkınma Ajansından yardım bekliyoruz…

Son sözü ben diyeyim

Yetkililer ne olur bu sesi siz de duyun Görevinizi yapıp taşı gediğe koyun İdare-i maslahat bitsin kurala uyun Değirmenci olunuz vatan-millet aşkına

DESMÜD’cülere destek şart

(16)

YILDIZLARIN FISILTISI

13

Mart 2021’de Balık burcunda bir Yeni Ay yaşayacağız. Etkilerini on beş gün boyunca üzerimizde his- sedeceğimiz bu enerjiye Neptün gezegeni eşlik ediyor olacak. Dolayısıyla Neptünyen bir Yeni Ay bizleri bekliyor. Neptün, Modern astrolojide Balık burcunun yöneticisi olarak kabul edilir ve gök kubbede etkin olduğu zamanlarda hayaller ön plana çıkar. Neptün, metaforik olarak ha- yatımıza dokunduğunda bir sis bulutu yaratır.

Yani bazı şeyler görünürlüğünü kaybeder. Yeni Ay zamanları ay içerisinde yeni başlangıçlar yapma ve tohumlar atma zamanlarıdır. Bu Yeni Ay’da bu bağlamda bir kafa karışıklığı, yön kaybı ve akıl tutulması yaşama olasılığı- mız oldukça yüksek. Olumlu açıdan hayalle- rimizi gerçeğe dönüştürmek adına bir takım atılımlar yapabiliriz; fakat elimizde olmayan sebeplerle bazı pasif çözülmeler yaşayabileye- ceğimizi de hatırlatmak isterim. Ne yazık ki sağlam ve kalıcı projelere başlarken belki biraz narkoz etkisi veren bir frekansta olacağız. Bu

yüzden unutkanlıklara, dalgınlıklara ve atalete açık olabiliriz.

Masalsı aşklar kapıda mı?

An haritasını incelemeye devam ettiğimiz- de Neptün’e ve Yeni Ay’a Venüs’n de eşlik ettiği dikkatimizden kaçmıyor. Neptün ile Venüs’ün kavuşumları hele ki Balık burcunda olduğun- da masalsı bir romantizm rüzgarı yaratacaktır.

Bu açıdan bir değerlendirme yaparsak göz- lerimizi kör edebilecek aşklara ve duygusal girdaplara açık olduğumuz bir on beş günlük süreç bizleri bekliyor.

Aldanma, aldatılma ve dolandırıcılıklara dikkat!

Venüs para ile de alakalı olduğundan Venüs-Neptün kavuşumunun yaydığı enerjiler parasal konularda oldukça hassas… Hafta boyunca dolandırılma ve kandırılmaya çok müsait olabileceğimizi de belirtmek isterim.

Dolayısıyla harcamalarımızın planlamasını

dikkatli yapmalı ve belki de bu hafta herkese hemen güvenmemeliyiz.

Manevi duygular artıyor

Ruhumuzda bir nostalji yelpazesi açılabilir. Geçmişe özlem ve değişken ruh halleriyle izolasyonun dibine vurabiliriz.

Belki de bu yüzden spiritüel konularla daha fazla ilgileneceğimiz ve ruhumuzu şifalandırabileceğimiz bir fazda olabiliriz.

Kısacası manevi konulardan çok yarar göreceğimizi söyleyebilirim. Balık temasının vurgulu olduğu dönemlerde dua, meditasyon ve ritüel benzeri çalışmalar yapmak hem kendimize hem de bütünün hayrına pozitif olarak çalışacaktır.

* * *

‘’Manevi yoksunluklar, bütün maddi azaplardan çok daha ağırdır.’’

(Dostoyevski)

* * * Mutlu günler diliyorum.

Buket Nizamoğlu

buniastroloji@gmail.com

Balık Burcu’nda yeni ay:

AKIL TUTULMASI…

Yenimahalle Belediyesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Türkiye’de iş yaşamına damga vuran ve ba- şarılarıyla örnek gösterilen iş kadınlarını Yenimahallelilerle buluşturdu.

Yenimahalle Belediye Baş- kanı Fethi Yaşar’ın ev sahipli- ğinde Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde bu yıl 2’incisi düzenlenen “Başarı Siz- siniz” adlı söyleşiye, Yenima- halle Belediyesi Kent Orkestra- sı sanatçılarından solist Pırılay Pekpak da şarkılarla renk kattı.

Ankara’dan yola çıkan, yaptık- ları işlerle isimlerini duyuran, üç farklı kulvarda üç başarılı iş kadını Aysu Yavuz, Gamze Cizreli ve Pınar Ayhan başarıya

giden yolculuklarından bilgi ve birikimlerini Yenimahalleli kadınlarla paylaştı. Konuk iş kadınlarına çiçekle teşekkür eden Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da, kadın ve erkeğin eşit yurttaş olduğu- nu hatırlatarak “Ne kadınsız ne de erkeksiz bir toplum düşünü- lemez. İnsanlığın yarısı erkekse yarısı da kadındır. Birinin diğerinden üstün olması düşü- nülemez” dedi.

‘Başarı Sizsiniz’

(17)

11 Mart 2021 Perşembe

17

U

lus’ta bulunan Kurtuluş Savaşı Müzesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yani dolayısı ile Atatürk ve silah arkadaşları- nın defalarca merdivenlerinden inip çıktığı bina- dır. Gezerken hissederek gezmek gerekir. Aslen bina İttihat ve Terakki Cemiyeti için yapılmış ve savaşlar sırasında cephe ve Anadolu arasında haberin alındığı merkez olarak kullanılmıştır.

Genelgeler, kongreler

Atatürk’ün, 16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’dan Samsuna çıkması ile ateşlenen birlik ve beraberlik fitili Samsun’da, Havza’da, Amasya’da, Sivas’ta ve Erzurum’da yapılan toplantılarla kendini göstermiştir.

Atatürk Ankara’da

En son Erzurum Kongresi’nde, Ankara’da bir millet meclisinin kurulma kararının alınmasın- dan sonra, Atatürk, 1919 yılının soğuk bir Aralık gününde Ankara’ya gelir ve Meclisin toplanma- sı için uygun bir bina arayışı içerisine girer. O günün şartları ile hızlı hareket edilmesi gerektiği için yeni bir binanın yapılması içinde mevcutta para olmadığı için İttihat ve Terakki Cemiyeti için yapılmış bu binanın toplantı salonu Meclisin toplanması için uygun görülür.

…ve ilk toplantı…

Ve nihayet 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Hacı Bayram Veli Camii’nde Cuma namazının kılınması sonrası İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin binasına gelinir ve ilk toplantı gerçekleştirilir.

Artık bina Büyük Millet Meclisi’nin birinci binası olmuştur.

Çatı sorunu ve halli

Anlatılana göre o zamanlar binanın çatısı imkansızlıklardan tamamlanamamıştır.

O dönemde Ankara’da inşaat ile uğraşan büyük bir aile vardır, Koç ailesi. Bu aile çatının yapımını üstlenir. Bazı kaynaklar, çatıda kullanı- lan kiremitlerin Ankara’daki evlerin çatılarından toplandığını bile yazar.

Binanın TBMM oluşu

Peki, Büyük Millet Meclisi ne zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi olur?

Büyük Millet Meclisi, 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi unvanını alır. Meclis binası, tarihe ta- nıklık etmeye Cumhuriyetin ilanından önce de sonra da devam etmiştir.

Pek çok özelliği var

Cumhuriyetin ilanından önce savaşın yö- netildiği merkezlerden biri olma özelliği sebebi ile bugün içerisinde savaş sırasında kullanılan iletişim cihazlarının sergilendiği bir salonu mev- cuttur. Ayrıca bu meclis binasında Atatürk’ün

“Muasır Medeniyetler Seviyesi” olarak ifade ettiği seviyeye çıkılabilmesi için birçok karar alınmıştır.

Fabrikaların kurulma kararı, Meclisin Burdur Milletvekillerinden biri olan Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış İstiklal Marşının kabulü, ilk Anayasanın yazılması ki, ilk el yazması nüshala- rın bir kısmını bu müzenin içerisinde sergilen- mektedir. Tüm bunlar, bu meclis tarafından bu binanın içerisinde gerçekleşmiştir. (SÜRECEK)

CUMHURİYETİN İLAN EDİLDİĞİ BİNA-1

Ayşe Eren

Seyahat Notları

ayseeren@akdeniz.edu.tr

İttihat ve Terakki’den

Meclisliğe uzanan öykü

İttihat ve Terakki

Cemiyeti için yapılmış ve

savaşlar sırasında cephe

ve Anadolu arasında

haberleşme merkezi

olarak kullanılan bina,

1920’de Büyük Millet

Meclisi, 29 Ekim 1923’te

ise Cumhuriyetin ilanı

ile Türkiye Büyük Millet

Meclisi unvanını alır.

(18)

Önce bir giriş…

Bu haftaki köşe yazımda Kırgız ve dünya edebiyatının en güçlü kalem-

lerinden birisi olan Cengiz Aytmatov’un eserlerine ve edebi kişiliğine bir göz atalım, neler yazmış, nasıl yazmışına bir bakalım istiyorum. Yerimizin darlığından bir seri yazı gibi ya- yımlanacak olan bu ‘edebi tahlil’, benim, “Bence” yazılarımdan birisidir. Görüşüme katılıp ka- tılmamak sizin elinizde ama bir zihin kapısı aralayarak farkında- lık yaratıp, farklı ufuklar açabi- lirsem kendimi mutlu sayacağım.

Efendim, Cengiz Aytmatov dendiğinde hiç kuşkusuz, tasvir ve ruhsal çözümlemeler yapan ve bunun tartışmasız ustası olmuş, edebiyat alanında evrenselliği yakalamış, üs- lup olarak dünya edebiyat literatürüne adını yazdırmış, kendi sesini bulmuş bir usta ya- zar akla gelir. Bunun yanı sıra anlattığı hikâ- yelerinde mitoloji, masal ve efsaneleri bir birine uyumlayıp, kültürel aktarımlar yapa-

atmıştır. Onun eserlerinde sadece insan yok- tur, hayvan ve diğer canlılar da kaleminde adeta dile gelir, böylece onların iç dünyasını

tanırız, “Dişi Kurt’un Rüyaları” ve

“Elveda Gülsarı”da olduğu gibi.

Hâsılı, insanın dışında tabiatı da konuşturmayı sever Aytmatov.

Şu, genel kabul görmüş bir gerçek ki, üzerinde

konuşulmayan, eleştirilmeyen, yorumlanmayan bir edebi eser yarımdır, tamamlanmamıştır.

Yani, eleştiri veya analiz eserin kendisi kadar gereklidir.

Söylenilen söz, üzerinde bir daha konuşulursa, kalıcılığı ve insanların duyması, yayılması o kadar artar. Bir eserin yorumlanması ona değer vermektir, yok saymamak, varlığını üzerinde konuşacak kadar kabul etmektir.

Beri tarafta, üzerinde hiç konuşulmayan eserler görünmezliğin kollarında demektir ve görünmeyen bir şeyin ne iyi tarafını, ne de kötü tarafını anlamak mümkün değildir ki o eserin varlığı veya yokluğunun bir öne- mi de yoktur. O halde okuyucunun kanaati

haricinde birileri roman, hikâye veya şiiri ele almalı, üzerinde müspet veya menfi görüşlerini belirtmelidir. Yazar da böylece yazdığı şeyin kitlelerce kabul görüldüğünü anlasın, yanlışını düzeltme, güzeli daha güzele doğru götürme çabası içerisine gir- sin. Karanlıkta kör dövüşü misalince, kar- ma karışık ve ben yazdım oldu mantığıyla kitap yazılmasın. Bu, sadece edebi eserler için geçerli değildir, akademik veya bilimsel araştırmalar da bu süzgeçten geçmelidir.

Cengiz Aytmatov’un Cemile isimli hikâ- yesi üzerinde durmak ve bunun üzerine yazmak istiyorum. Neden Cemile? Bunun açıklamasını elbette yapacağım, benim ilgimi çeken yanını sizlerle paylaşacağım ama öncelikle yazarımızla ilgili bilgilerimizi tazeleyelim. Önce edebi kişiliğini anlatmak isterim. Nasıl bir yazardır!

(SÜRECEK)

gunerdincaslan1@gmail.com

Güner DİNÇASLAN

Kış festivallerinin en büyük özelliği, don- durucu soğukta yürekleri ısıtmasıdır. Ağrı’da düzenlenen “‘1. Kar ve Buz Festivali” bu tür- den bir güzelliğe ve sıcaklığa sahne oldu.

Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla Ağrı Belediyesi koordinesinde, Valilik, Ağrı Kalkınma ve Eğitim Kültür Vakfı, Ağrı İbra- him Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) ve İbrahim Çeçen Vakfı iş birliğiyle düzenlenen Festival, İshak Paşa Sarayı, Nuh’un Gemisi ve bölge- nin tarihi yapılarının kardan heykellerinin oluşturulduğu alanda başladı. Festival iki gün boyunca büyük ilgi gördü.

Bayrak ve heykeller…

Küpkıran Kayak Merkezi yakınlarında 3 günlük çalışmayla kardan heykeller ile karda boyalarla Türk bayrağı yapıldı. Milli kayakçı- ların ellerinde Türk bayrakları ve meşalelerle kayak yapması ve kardan heykeller katılım- cılardan büyük ilgi gördü. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, Vali Osman Varol ve eşi Funda Varol, Belediye Başkanı Savcı Sayan ve eşi Gülşah Sayan ile AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. Abdülhalik Karabulut tarafından kurdele kesilmeden önce, soğuk hava İstiklal Marşı ile ısındı.

Yapılan konuşmalar

Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, festivalde yaptığı konuş- mada, kentin Ağrı Dağı, İshak Paşa Sarayı gibi çok önemli değerlere sahip olduğunu vurguladı. Kül- tür ve Turizm Bakanlığı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde ve Bakan Mehmet Nuri Er-

soy`un talimatlarıyla 2023 hedefine ulaşmak için kültür, sanat ve turizm alanında yoğun çalışma içerisinde olduklarını belirten Yavuz,

“Ağrı’mızın da bu anlamda önemli fırsatlar vaadettiğini bir kez daha yakından görmüş ve değerlendirmiş olduk.” dedi.

Vali Varol da Ağrı`nın tarihi ve doğal güzellikler açısından zengin olduğunu ifade ettikten sonra, “Kışın getirdiği çok ciddi avan- tajlara sahibiz” diye konuştu.

Belediye Başkanı Sayan ise Ağrı’ya, dağı, tarihi ve turistik yapılarına rağmen güçlü tanıtım yapılamadığı için çevre illere göre çok az turistin geldiğini söyledi. Kentin turizm alanında öne çıkması için çok çaba sarf ettiklerini belirten Sayan, “İnşallah ikinci kar festivalinde çok daha güçlü ve ses getiren, eserlerimizi ve tarihi birikimlerimizi öne çı- karan bir çalışma içerisine gireceğiz. Birlikten güç doğar.” dedi.

Festivalde, Gara şehitleri anısına yapılan

“Şehitlerin omzunda yükselen 83 milyon Tür- kiye” buzdan anıtıyla şehitleri anıldı.

Katılımcılar, festival alanında kardan hey- kelleri inceleyip hatıra fotoğrafı çektirirken kardan heykeller de uçan göz ile havadan da görüntülendi. . ANKHABER

Yürekleri ısıtan

kar-buz festivali

(19)

11 Mart 2021 Perşembe

19

Türkiye, tesisleşme ve yeni stad- yumlara kavuşma bakımından son yıllarda çok büyük bir atılım yaşadı.

Bu güzel gelişmeden olumsuz etkilenen belki de tek kent, Başkent Ankara. Yaşananlara kısaca bakalım.

Yeni stadyumlar

n Yeni Ordu Stadyumu 2021 yılında açılacak.

n Yeni Adana Stadyumu 2021yılında açıldı.

n Çotanak Stadyumu 2021 yılında açıldı.

n Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu 2020 yılında açıldı.

n Eryaman Stadyumu 2019 yılında açıldı.

n Spor Toto Akhisar Stadyumu 2018 yılında açıldı.

n Batman Stadyumu 2018 yılında açıldı.

n Diyarbakır Stadyumu 2018 yılında açıldı.

n Kocaeli Stadyumu 2018 yılında açıldı.

n MedicalPark Stadyumu 2017 yılında açıldı.

n Yeni Sakarya Atatürk Stadyumu 2017 yılın- da açıldı.

n Malatya Stadyumu 2017 yılında açıldı.

n Samsun 19 Mayıs Stadyumu 2017 yılında açıldı.

n Vodafone Park 2016 yılında açıldı.

n Gaziantep Stadyumu 2016 yılında açıldı.

n Sivas 4 Eylül Stadyumu 2016 yılında açıldı.

n Yeni Eskişehir Stadyumu 2016 yılında

açıldı.

n Bornova Stadyumu 2016 yılında açıldı.

n Antalya Stadyumu 2015 yılında açıldı.

n Bursa Büyükşehir Belediyesi Stadyumu 2015 yılında açıldı.

n Afyonkarahisar Spor Kompleksi 2015 yılın- da açıldı.

n Fatih Terim Stadyumu 2014 yılında açıldı.

n Konya Büyükşehir Stadyumu 2014 yılında açıldı.

n Mersin Stadyumu 2013 yılında açıldı.

Gelelim Ankara’ya

Ankara 19 Mayıs Stadyumu, 4 Ağustos 2018’de yıkıldı.

Neden Ankara 19 Mayıs Stadyumunu ayrı

yazdığımı düşünebilirsiniz.

Türkiye’de nerdeyse birçok il son 8 sene içerisinde modern, kaliteli, Avrupa standart- larına uygun yeni stadyumlara kavuşurken, Türkiye’nin başkentine yakışır bir stadyum hâlâ yok.

Yıkılmasından bu yana 3 sene geçen An- kara 19 Mayıs Stadyumu’nun yerine yapılacak olan yeni stadyum içinde herhangi bir geliş- me, çalışma mevcut değil.

Ülkenin başkentinde halen yüksek seyirci kapasiteli, ulaşımı rahat, şık ve modern bir stadyum yok ise her şey boşuna…

EURO 2024’e aday olsak da boş.

EURO 2028’e aday olsak da boş.

EURO 2032’e aday olsak da boş.

TÜRK FUTBOLUNDA DEĞİŞMESİ GEREKENLER-4

Başkente yakışmayan

STADYUMSUZLUK

oytuncekirdek@gmail.com

Oytun

Ç.

(20)

H A B E R İ N B A Ş K E N T İ

11 MART 2021 Perşembe

www.ankhaber.com

A

nkara Kalesi dendiğinde akla gelen sorunlardan Kayabaşı Mahallesi’nde tarihi dokuya uygun bir dönüşüm gerçekleştiriliyor. Kale eteklerinde yer alan bölgedeki metruk gecekondular yıkılıyor

Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı, "Bekleye- cek zamanımız yok. Burasını geç kalınmış bir çalışma olarak görüyoruz. O nedenle de hızlı bir şekilde mesafe almak istiyoruz" diye konuştu…

Balcı “Bölgede dönüşüm için gerekli adımları kısa sürede attık. İlk etapta 186 metruk yapıyı yıktık.

Yıkımlarımız devam ediyor. Bu bölgedeki dönüşüm tamamlandığında, bu çalışma Ankara Kalesi için de çok faydalı olacak” dedi.

Önemli dönüşüm

Kayabaşı’ndaki dönüşümün, Ankara Kalesi’ndeki dönüşümü de tamamlayan bir çalışma olacağını söy- leyen Başkan Balcı şunları söyledi: “Bölgeyi temizleyip inşallah Ankara’ya yakışır bir hale getirmek istiyoruz.

Ankara’ya da örnek bir proje olacak. Yapacağımız çalışmalarla orayı tarihi dokuya uygun bir şekilde daha fazla insanın gelebileceği bir hale dönüştürdüğü- müz zaman, inşallah Ankara Kalesi için de önemli bir kazanım olacak. Biz inanıyoruz ki bu çalışma Ankara tarihine geçecek ve kentin en önemli dönüşümlerinden birisi olacak.”

KALE’de dönüşüm FETHİ!

Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı

Referanslar

Benzer Belgeler

Ankara Şube evsahipliğinde gerçekleşen İç Anad- olu Bölgesi İftarına Eski Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftçi, ATO Başkanı Gürsel Baran, ASO Başkanı

Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği’nin merkezinde ilk toplantısını gerçekleştiren yönetim kurulu, Garanti Yatırım İcra Kurulu Üyesi Nevzat

Diğer sıralar şu şekide belirleniyor: gruplarda ikinciliği elde eden takımlar dönemeçli sisteme göre birbirleriyle karşılaşıyor ve 5’cilikten 8’ğe kadar

MADDE 44- Yürütülmekte olan bir önaraştırma ya da soruşturmada, ilgili teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin 4 veya 6 ncı madde kapsamında ortaya çıkan

OTURUM: Diyabet Tedavisinde Akılcı İlaç Kullanımı Oturum Başkanı: Ali

HAK-İŞ ve bağlı sendikalarının tamamına yakını en son gelen kurullarında ana tüzüklerinde kadın odaklı düzenleme yapmış olup, kadın üye oranı %5’in üzerinde olan

Gürsu Belediyesinin 2020 Mali Yılı Performans Programı ile Performans Esaslı Gelir Gider Bütçesinin, Kanun ve Yönetmeliklere göre Bütçe Kararnamesinin madde

Journal of Materials Processing Technology, Materials Science and Engineering A, Makale Materials & Design, Metallurgical and Materials Transactions A, Journal of