• Sonuç bulunamadı

TARIM PRİM TEVKİFATLARI SGK HESAPLARINA YATIRILMAYANLAR MAHKEME YOLUYLA EMEKLİ OLABİLİYORLAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TARIM PRİM TEVKİFATLARI SGK HESAPLARINA YATIRILMAYANLAR MAHKEME YOLUYLA EMEKLİ OLABİLİYORLAR"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TARIM PRİM TEVKİFATLARI SGK HESAPLARINA YATIRILMAYANLAR MAHKEME YOLUYLA EMEKLİ

OLABİLİYORLAR

Vakkas DEMİR* I- GİRİŞ

Bağımsız çalışan çiftçiler için prim tevkifatı, geriye dönük kayıt ve tes- cil olanağı sağladığı için çok önemli bir imkandır. Tarımda prim tevkifatı, Bağ-Kur’da ilk uygulanmaya başladığı tarih olan 1 Nisan 1994 tarihinden günümüze kadar hep sıkıntılı bir alan olmuştur. Prim tevkifatına istina- den çiftçilerimizin sigortalılık ve emeklilik talepleriyle Bağ-Kur’un veya SGK’nın fiili tevkifat uygulaması genel olarak çelişmiştir. Örnek olarak, 4 seri nolu uygulama tebliğinin “prim tevkifatı nedeniyle tescil ve sigortalı- lığın başlangıcı” başlıklı (I) nolu bendi 21.03.2002 tarihinde yürürlükten kaldırılmış1 ve bu tarihten sonra tevkifata istinaden geriye doğru tescil im- kanı kalmamıştı. Bağ-Kur’un bu uygulamasından şikayetçi olan çiftçiler mahkemelerde haklarını aramaya başlayınca, açılan davaların tamamı çift- çiler lehine sonuçlanmıştır. Bunun üzerine, SGK, 4 Seri nolu Uygulama Tebliği’ndeki “Prim Tevkifatı Nedeniyle Tescil ve Sigortalılığın Başlangı- cı” başlıklı mülga (I) bendini, 22.05.2007 tarihinde yeniden düzenleyerek 4 seri nolu uygulama tebliğine eklemiştir.2 Bu nedenle, 22.05.2007’den itibaren tevkifata istinaden geriye doğru kayıt ve tescil yapılma imkanı yeniden gelmiştir.

Prim tevkifatına istinaden kayıt ve tescil konusunda vatandaşlarla Bağ- Kur/SGK arasında yaşanan ve ancak mahkeme kanalıyla çiftçilerin lehine sonuçlanmış ve sonuçlanacak olan başka konular da bulunmaktadır. Bu konuların hepsini ele alıp açıklamak, bir makaleye sığışmayacak kadar ge- niştir.

* SGK Müfettişi

1 4 Seri Nolu Uygulama Tebliği’nin söz konusu (I) bendi, 21.03.2002 tarihli ve 24702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlükten kaldırılmıştı.

2 4 Seri Nolu Uygulama Tebliğindeki bu değişiklik, 22.05.2007 tarih ve 26529 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanarak yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

(2)

Bu nedenle biz bu makale çalışmamızda, bağımsız çalışan çiftçilerden prim tevkifatı kesintisi yapıldığı halde, bu kesinti tutarlarının tevkifatı ya- pan gerçek ve tüzel kişiler tarafından Kurum (Bağ-Kur/SGK) hesaplarına intikal ettirilmediği için, SGK tarafından tevkifata istinaden geriye dö- nük tescilleri yapılmayan kişilerin, dava açtıklarında bu davaları kazanıp emekli olabilecekleriyle ilgili açıklamalar yapacağız.

II- TEVKİFAT UYGULAMASININ YASAL DAYANAĞI VE MEVZUATTAKİ YERİ

Tarımda prim tevkifatı uygulamasına ilk olarak, mülga 2926 sayılı Ka- nunun 36 ncı maddesine istinaden çıkarılan 08.01.1994 tarih ve 94/5173 sayılı Bakanlar kurulu kararıyla, 01.04.1994 tarihinden itibaren başlanıl- mıştır. 5510 sayılı kanunun “primlerin ödenmesi” başlıklı 88 inci maddesi gereği, 1 Ekim 2008’den sonra da, tarımda kendi nam ve hesabına çalı- şanların sattıkları ürün bedellerinden, SGK adına prim tevkifatı yapılmaya devam edilmektedir.

1 Ekim 2008’den önce, satılan ürün bedellerinden hangi esaslara göre prim tevkifatı yapılacağı, 26.03.1994 tarihli ve 21886 sayılı Resmi Gaze- tede yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı- nın 4 Seri No’lu Uygulama Tebliğindeki hükümlere göre belirlenmekteydi.

12.05.2010 tarihli Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin “2926 sayılı kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 8 inci maddesi (5) numaralı alt başlığı gereği, günümüz itibariyle SGK tarafından yürütülen tarım prim tevkifatı uygulamaları da, 1 Ekim 2008’den önceki 4 Seri Nolu Uygulama Tebliği hükümlerine göre yapılmaktadır.

III- GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLERİN KESTİKLERİ TEVKİFATLARI KURUM HESAPLARINA YATIRMA YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan çiftçilerden prim tevkifat ke- sintisi yapan gerçek ve tüzel kişilerin yaptıkları kesintilerle ilgili yüküm- lülükleri, tarımda prim tevkifatının uygulanmasına ilişkin olarak çıkarılan (IV) seri numaralı uygulama tebliğinin (E) başlıklı bölümünde düzenlen- miştir.

(3)

Anılan tebliğin “Tevkifat Tutarlarının Kurum Hesaplarına Yatırılması ve Tevkifat Bildirimlerinin Verilmesi” başlıklı (E) bölümünde aynen; “…

Gerçek ve tüzel kişiler bir ay içinde yapacakları tevkifatlar için Bağ-Kur İl Müdürlüklerinden temin edecekleri örneği tebliğ ekinde yer alan bildirimi düzenleyecekler ve Kurum hesaplarına yaptıkları ödemelere ilişkin belge- lerin birer fotokopisini veya suretini söz konusu bildirime ekleyerek takip eden ayın 20 nci günü (bu günün resmi tatile rastlaması durumunda, takip eden ilk iş günü) mesai bitimine kadar zirai gelir vergisi tevkifatı ile ilgili muhtasar beyannamelerini vermekle yükümlü oldukları vergi daire- lerinin bulunduğu illerdeki Bağ-Kur İl Müdürlüklerine vereceklerdir…”

hükümleri bulunmaktadır.

Aynı tebliğin “Hukuki ve Cezai Sorumluluk” başlıklı (İ) bölümünde ise; “…çiftçilerden satın aldıkları ürün bedellerinden bunların prim borç- larına mahsuben bu Tebliğ’deki esaslar çerçevesinde tevkifat yapmama- ları veya yaptıkları tevkifat tutarlarını süresi içerisinde ve tam olarak Ku- rum hesaplarına intikal ettirmemeleri halinde, söz konusu gerçek ve tüzel kişiler Kuruma karşı sorumludurlar. Tevkifatın yapılmaması veya yapılan tevkifatın süresi içinde ve tam olarak Kurum hesaplarına aktarılmaması durumunda aktarılmayan tevkifat tutarları sorumlulardan yasal faizi ile birlikte tahsil edilir…” hükümleri bulunmaktadır.

Tebliğdeki hükümlere göre günümüz itibariyle SGK müdürlükleri uy- gulamayı şu şekilde yapmaktadırlar. Şöyle ki; kendi nam ve hesabına ba- ğımsız çalışan bir çiftçinin elinde yıllar öncesine ait kendisinden (çiftçi- den) tevkifat kesildiğine dair bir müstahsil makbuzu bulunsa bile, eğer bu makbuzdaki Bağ-Kur adına yapılan kesinti tutarı, ürün teslim alan gerçek veya tüzel kişi tarafından Bağ-Kur hesaplarına intikal ettirilmemişse, bu çiftçi elindeki müstahsil makbuzuna istinaden geriye doğru tarım Bağ- Kur’lusu olarak kayıt ve tescil yapılmamaktadır.

Örnek olarak; Bay A, 20.07.1996 tarihinde süt kooperatifi’ne süt sat- mıştır. Sattığı sütün bedelinden Bağ-Kur adına yüzde 1 oranında tevkifat ke- sintisi yapılmıştır. Yapılan bu tevkifat kesintisi, Bay A’nın elindeki müstah- sil makbuzunda aynen görülmektedir. Bay A, günümüz itibariyle SGK’ya gitmiş ve tevkifat yapılan tarihi takip eden ay başı olan 01.08.1996’dan itibaren tarım Bağ-Kur (tarım 4/b) sigortalılığının başlatılmasını istemiştir.

(4)

SGK yetkilisi ise, müstahsil makbuzu ile SGK’daki çarşaf müstahsil listelerini karşılaştırmış ve Bay A’nın elindeki müstahsil makbuzu kesinti- sinin Kurum hesaplarına yatırılmadığını görmüştür. Bu nedenle, Bay A’nın tevkifata göre geriye dönük tescil talebini reddetmiş ve bay A bu uygula- madan mağdur olmuştur.

Örnekten anlaşılacağı üzere, bir kişiden onlarca hatta yüzlerce defa tev- kifat prim kesintisi yapılsa bile, yapılan bu kesinti tutarları SGK hesapları- na intikal ettirilmediği sürece bir anlam ifade etmemektedir.

Bazı SGK il müdürlükleri, vatandaşları bu konuda mağdur etmemek için ilginç bir yol izlemektedirler. Şöyle ki; çiftçiler ellerinde bulunan müstahsil makbuzunun üzerinde yazılı olan tutarı bireysel olarak (kendi payına düşen kadar) yasal faiziyle birlikte SGK hesaplarına yatırırlarsa, bu durumu tevkifat kesintisinin Kurum hesaplarına intikali olarak değer- lendirmekte ve yapılan tevkifat tarihine göre, geriye doğru kayıt ve tescil yapmaktadırlar.

Bazı SGK müdürlükleri ise, her bir vatandaş için müstahsil makbu- zundaki tutarın yasal faizinin belirlenip Kurum hesaplarına yatırılmasını, tevkifat tutarının Kurum hesaplarına intikali olarak kabul etmemektedir.

Bunun yerine, çiftçinin sattığı üründen tevkifat kesintisini yapan gerçek veya tüzel kişi kimse, bu kişi tüm müstahsil makbuzlarındaki tevkifat bor- cunu yasal faiziyle öderse, bu şekilde kabul etmekte ve buna göre tevki- fatın Kurum hesaplarına intikali yapılmış gibi değerlendirilmektedir. Bu durumda, tevkifat kesintisi yapan işletmeler ya kapanmış ya da işyeri sa- hipleri ölmüş olduğundan ve tevkifat borcu yasal faiziyle birlikte büyük bir yekun tuttuğu için, vatandaşlar bazı SGK müdürlüklerinin yaptığı bu uygulamadan pek faydalanamamaktadırlar.

Konuyu objektif bir bakış açısıyla değerlendirecek olduğumuzda, hem tevkifat tutarı Kurum hesaplarına yatırılmadığı için geriye doğru kayıt ve tescil yapmayan SGK İl Müdürlüklerinin uygulaması, hem de yukarıda be- lirttiğimiz diğer il müdürlüklerinin uygulaması hatalı ve noksandır. Çünkü, kendisinin (çiftçinin) satmış olduğu ürün bedelinden yapılan tevkifat kesinti tutarının Bağ-Kur veya SGK hesaplarına yatırılıp yatırılmadı- ğının kontrolünü yapmak çiftçinin işi olmadığı gibi sorumluluğunda

(5)

da değildir. 4 seri nolu uygulama tebliğinin (İ) bölümünde aynen; “…

tebliğ’deki esaslar çerçevesinde tevkifat yapmamaları veya yaptıkları tev- kifat tutarlarını süresi içerisinde ve tam olarak Kurum hesaplarına inti- kal ettirmemeleri halinde, söz konusu gerçek ve tüzel kişiler Kuruma karşı sorumludurlar” hükümleri bulunmaktadır. Bu hükümlere göre, çiftçiden yapılan tevkifat kesintisini Kurum hesaplarına yatırma yükümlülüğü ürünü satan çiftçide değil, ürünü teslim alan gerçek veya tüzel kişide- dir.

Konu bu şekilde açık olmasına rağmen, SGK müdürlükleri Kurum he- saplarına yatmayan tevkifat tutarlarını, 4 seri nolu tebliğin (I) bendinde yer alan; “tevkifat tutarının Kurum hesaplarına bildirimin ise Kurum kayıtlarına intikal etmesi koşuluyla” ifadesinden hareketle “iradi öden- miş prim” olarak kabul etmemekte ve bu primlerin Kurum hesaplarında işlem görmeyip Kurumca değerlendirilmediğini düşündükleri için, Kurum hesaplarına intikal etmeyen tevkifat tutarlarından dolayı geriye doğru kayıt ve tescil yapmamaktadırlar.

IV- TARIM PRİM TEVKİFATLARI SGK HESAPLARINA YATMAYANLAR DAVA AÇARAK EMEKLİ OLABİLİRLER Kendilerinden yapılan tarım prim tevkifat kesintileri SGK/Bağ-Kur he- saplarına, ürün teslim alan gerçek veya tüzel kişiler tarafından yatırılma- dığı için, SGK tarafından geriye doğru kayıt ve tescili yapılmayan çiftçiler haklarını iş mahkemelerine SGK aleyhine dava açarak aramışlardır.

Bu konuda açılan davaların tamamı SGK aleyhine, çiftçilerin lehine so- nuçlanmaktadır. SGK’nın bu konuda yapmış olduğu uygulamadan mağdur olan vatandaşlara emsal olması açısından aşağıda iki dava örneğinin özeti verilmiştir.

ÖRNEK DAVA 1 (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2011) Davacı, 01.02.1996- 01.04.2003 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur si- gortalısı olduğunun tespitini istemiştir. …Davanın yasal dayanağını oluş- turan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değil- dir. …2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında kendi nam ve

(6)

hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bu- lunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. …2926 sayılı Yasa’nın 36. maddesi kapsamında Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.

madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün be- dellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Sosyal Güvenlik Kurumu’na öden- mesi halinde kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı resen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği resen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.

Ayrıca, 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerin- de valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri istihsal kooperatifleri ile birliği, Türkiye Şeker Fabrikaları Ano- nim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankala- rın kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01.04.2003 tarihi itibariyle ta- rım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, dava konusu dönemde davacının sebze ve meyve komisyoncusu (X)’e sattığı ürün bedellerinden 04.01.1996, 06.01.1996, 30.01.1996 tarihlerinde prim kesintisi yapıldığı, davalı Kurum tarafından 1996 yılı prim kesintilerinin Kurum hesabına in- tikal etmediğinin bildirildiği, 27.01.1982 tarihinden itibaren Ziraat Odası kaydı olduğu anlaşılmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2926 sayılı Yasa’nın uygulanmasına ilişkin 26.03.1994 günlü 4 nolu tebli- ğine göre ürün bedellerinden %1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü ger- çek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak Kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan ger- çek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin

(7)

yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı yürürlükten kaldırılan TCK’nın 526. maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tesbiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Ku- rum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir. Mahkeme- ce, davanın kabulü ile davacının teslim ettiği üründen ilk prim kesintisinin yapıldığı Ocak-1996 tarihini takip eden aybaşı olan 01.02.1996 tarihinden tescil tarihi olan 01.04.2003 tarihine kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı ol- duğunun tesbitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın red- dine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”

denilmektedir.

ÖRNEK DAVA 2: (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2009) Davacı, ilk prim kesintisinin yapıldığı tarihten itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı oldu- ğunun ve 5797 sayılı Yasa’dan yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. …Davacının 18.06.2003 tarihinden itibaren Ziraat Odası kaydının bulunduğu, Tarım Kredi Kooperatifi ortaklığının bulunma- dığı, teslim ettiği ürün bedelinden Bağ-Kur priminin 30.04.1994 tarihinde kesildiği başkaca kesinti yapılmadığı, 01.09.2008 tarihinde sigortalı ola- rak tescil edildiği dosyadaki kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır. …2926 sayılı Yasa’nın 36. maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Ba- kanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekil- de prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ- Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. …Başka bir anlatımla sade- ce prim tevkifatının yapıldığı hallerde tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren tarım Bağ-Kur sigortalılığının kabulü mümkündür. …davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tespiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağın- dan kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir. …Mahkemece, davacının ilk prim kesintisinin yapıl- dığı tarihi takip eden ay başı olan 01.05.1994 tarihinden 31.12.1994 tari-

(8)

hine kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” ifadeleri yer almaktadır.

Yukarıda özetini verdiğimiz kesinleşmiş örnek davalardan da anlaşı- lacağı üzere, sattığı ürün bedelinden yıllar öncesinden tevkifat kesintisi yapılan, ancak bu kesinti tutarları Kurum hesaplarına intikal etmediği için geriye doğru tarım Bağ-Kur’luluk tescili yapılmayan kişiler, iş mahkeme- lerine dava açarak tevkifata göre geriye doğru kayıt ve tescil hakkı ile hiz- met süresi kazanmakta ve sigortalılık süreleri yetiyorsa mahkeme kararıyla emekli olabilmektedirler.

V- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Sosyal Güvenlik Kurumu günümüz itibariyle, çiftçiden yapılan prim tevkifatları Kurum hesaplarına yatmamışsa, tevkifata istinaden geriye doğ- ru kayıt ve tescil yapmamaktadır. Bu uygulamasına dayanak olarak ta, 4 seri nolu uygulama tebliğinin “Prim Tevkifatı Nedeniyle Tescil ve Sigor- talılığın Başlangıcı” başlıklı (I) bendinde yer alan; “…Ancak Kanunun 2 nci maddesine göre sigortalı olmaları gerektiği halde, Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış çiftçilerin, tevkifatın yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle yazılı talepte bulunmaları halinde, söz konusu talepleri tescil için irade beyanı olarak değerlendirilecek ve tevkifat tutarının Ku- rum hesaplarına bildirimin ise Kurum kayıtlarına intikal etmesi koşu- luyla sigortalılıkları tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşı itibariyle başlatılacaktır...” hükümlerine dayandırmaktadır.

Tebliğin yalnızca üstteki bölümündeki hükümlerine göre karar verilecek olduğunda, SGK’nın bu konuda yaptığı uygulamanın doğru olduğu sonucu ortaya çıkabilir. Ancak, aynı tebliğin (İ) bölümünde; “…tebliğ’deki esaslar çerçevesinde tevkifat yapmamaları veya yaptıkları tevkifat tutarlarını sü- resi içerisinde ve tam olarak Kurum hesaplarına intikal ettirmemeleri ha- linde, söz konusu gerçek ve tüzel kişiler Kuruma karşı sorumludurlar…”

hükümleri bulunmaktadır. Tevkifat uygulama tebliğindeki hükümler SGK tarafından bir bütün olarak değerlendirilip uygulanmalıdır. Yani, tebliğin (I) bendindeki bir hükümle hareket edip, aynı tebliğin aynı konudaki (İ) bendi hükümlerini göz ardı etmek, hukuki olmadığı gibi objektif iyi niyet kurallarına da aykırıdır.

(9)

Bu nedenle, bağımsız çalışan çiftçi vatandaşlarımızdan Bağ-Kur veya SGK adına tahsil edilen ancak ürün satın alan gerçek veya tüzel kişilerce Kurum hesaplarına yatırılmayan bu paraların (tevkifat tutarlarının) sorum- lusu, tevkifat kesintisini yapan gerçek veya tüzel kişilerdir. Bu nedenle, bu konuda mağdur olan vatandaşların iş mahkemelerinde SGK aleyhine dava açmalarını ve dava yoluyla tevkifata göre hizmet kazanıp emekli olmala- rını tavsiye ediyoruz. SGK yetkililerine ise, Kuruma daha fazla dava, avu- katlık ve yargı masrafı ödetmeden bir an önce bu konuya idari bir çözüm getirmelerini ve vatandaşların mağduriyetini gidermelerini öneriyoruz.

KAYNAKÇA

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi (20.09.2010). 2009/11965 Esas, 2010/8609 Karar sayılı kararı.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi(17.02.2011). 2011/35 Esas, 2011/1223 Ka- rar sayılı kararı.

(10)

Referanslar

Benzer Belgeler

Adım 6: Bu adımda arka planda bulunan Gelir İdaresi Başkanlığı ‘e-fatura imza uygulaması’ haricindeki bütün uygulamaları kapatıp Google Chrome veya Mozilla Firefox

4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat. İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı

TARİFELER UYGULANMALIDIR Cumhuriyet Halk Partisi Polatlı İlçe Başkanı Bilal Haşim Avcı, Şentepe mahallesindeki esnaf zi- yaretlerinde, “Esnaf ve sanatkarın en önemli

Madde 135 — 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile bu Kanun uyarınca banka tarafından yetkili mercilere beyan edilen sigortaya tâbi mevduat

 Belirtilen standartlara uygun olarak hazırlanan elektronik defterlerin değişmezliğinin, kaynağının ve bütünlüğünün sağlanmasında gerçek kişiler için

Transkripsiyonlu metinde imlası yanlış olan kelimeleri düzelttik, iki farklı yazımı bulunan sözcükleri tek imla ile birleştirdik, Eski Anadolu Türkçesi imlası

b) Koş bakkaldan iki ekmek al da gel. c) Fırıncılar ekmek yapmaya, sabahın çok erken saatlerinde başlarlar. d) Ekmek kaç

Bu durum e-Serbest Meslek Makbuzunun, elektronik sertifika ile imzalanarak düzenlenmesi ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre elektronik ortamda düzenleyicisi tarafından