• Sonuç bulunamadı

ALTINCI KISIM MUHAFAZA VE İBRAZ ÖDEVLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ALTINCI KISIM MUHAFAZA VE İBRAZ ÖDEVLERİ"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MUHAFAZA VE İBRAZ ÖDEVLERİ

I-MADDE METNİ:

Defter ve Vesikaları Muhafaza

Madde 253- Bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

İlgili tebliğ: 150,203,282,GVKGT:215

II-AÇIKLAMA VE YORUM:

A-GENEL AÇIKLAMA:

Vergi Usul Kanunu'na göre, tutulan defterlerle, düzenlenerek verilen ve alınmış bulunan belgelerin vergi denetimi ve çeşitli hususları ispat etmek üzere belirli bir süre saklanması zorunludur. Kanunun 253'üncü maddesinde ve Mükerrer 242 ve 257'inci maddelerinde muhafaza ve ibraz ödevi ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş ,ihtiyaca göre Genel Tebliğlerle konulara açıklama getirilmiştir.

Kanunun 253'üncü maddesine göre, bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı belgelerin yani, düzenleyerek verdikleri ve almış oldukları belgelerin bir örneğini, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Vergi Usul Kanunu’nun 227/1 inci maddesine göre” Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.

Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar. “

Bu vesikaların 254 madde uyarınca 5 yıl süre ile muhafaza edilmesi ve 256.ncı maddeye göre de istenildiğinde ibraz edilmesi zorunludur.Örneğin, safi iratlarını gerçek gider usulüyle tespit eden gayri menkul sermaye iradi sahiplerinin gerçek giderlerine ilişkin belgeleri, Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ekinde ibraz etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak gerçek giderlere ilişkin belgelerin yukarıda belirttiğimiz gibi, 5 yıl süre ile hem muhafaza edilmesi, hem de istenildiğinde ibraz edilmesi zorunludur.

Özel hesap dönemine tabi mükelleflerin defter ve belgeleri muhafaza süreleri, özel hesap döneminin sona erdiği takvim yılını izleyen yıldan itibaren beş yıldır.

1-Hesap Dönemi Takvim Yılı Olan Mükellefler:

Örneğin, hesap dönemi takvim yılı olan mükelleflerin 2014 yılına ait defter vebelgelerin (5) yıl saklama süresi, izleyen yılın başı olan 1.1.2015 tarihinden başlayarak, 31.12...2019 tarihine kadar devam edecek, 1,1,2020 tarihinde ibraz görevi sona erecektir.

2-Özel hesap Dönemini Seçen mükellefler:

Hesap döneminin özel hesap dönemi olarak seçen mükelleflerin vergilendirme dönemi hesap döneminin kapandığı yıl olmaktadır.

Hesap dönemi olarak özel hesap dönemini seçen mükelleflerden örneğin, 1 Temmuz 2013-30 Haziran 2014 dönemini seçenlerin 5 yıllık muhafaza süresi, 1.1.2015 tarihinden başlayacak ve 2019 yılının sonuna

(2)

kadar devam edecektir. Hesap döneminin 12 aydan daha kısa olması durumunda (Kıst dönemde) ise, kıst dönemi izleyen yılın başından itibaren 5 yıl olacaktır.

6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 82.nci maddesinin (5) numaralı bendine göre defterlerin muhafaza süresi 10 yıl iken busüre Vergi Usul Kanununda 5 yıl olarak öngörülmüştür. Yeni Türk TicaretKanunu’nun “I- Belgelerin saklanması, saklama süresi” başlıkla 82.nci maddesinin (5) numaralı bendinde;

“5) Birinci fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde öngörülen belgeler on yıl saklanır.”

Hükmü ile defterler ve belgelerin 10 yıl saklanması gerektiği ifade edilmiştir. Vergi Usul Kanunu’ndaki (5) beş yıllık süre geçmiş olsa bile böyle durumlarda defter ve belgeleri saklama gereği devam etmekte, incelenmek üzere talep edilmesi halinde incelemeye ibraz edilmesi gerekmektedir. Bunların başlıca örnekleri aşağıdaki gibidir.

B-BEŞ (5) YILDAN FAZLA SÜRE SAKLANMASI GEREKEN DEFTER VE BELGELERLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ HUSUSLAR:

1-Geçmiş Yıl Zararları İle İlgili Defter ve Belgelerin Saklama Süresi:

Geçmiş yıllarla ilgili zararların, mahsup edildiği bir durumda, söz konusu zararın doğru olup olmadığının vergi inceleme elemanı tarafından araştırılması durumunda; zararın doğduğu yıl bakımından zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile bu yılla ilgili defter ve belgelerinn zararın doğru olup olmadığının tespiti açısından araştırılabilir. Zira zarar mahsup edildiği yıla ilişkin bir matrah unsurudur ve tevsik edilmesi gerekir.

Geçmiş yıllarla ilgili zararlar mahsup edildiğinde, zararın doğduğu yıl bakımından zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, zarar doğan bu yılla ilgili muhafaza sorumluluğu devam etmektedir.

Zarar doğan yıl defter ve belgelerin Vergi Usul kanunu hükümlerine istinaden zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla muhafaza sorumluluğunun ortadan kalkmış olduğu, bu nedenle inceleme elemanına ibraz edilemeyeceği ileri sürülemez.

Örneğin, Bir kurumun 2008 takvim yılı zararı, 2009,2010,2011,2012 ve 2013 yıllarına ait kurum kazancından mahsup edilebilir. Daha sonraki yıllar mahsup edilemez. Bu kurumun, 2008 yılına ait zararını 2013 yılı karından mahsup ettiğin ivarsayalım. Bu kurum 2008 yılı defter ve belgelerini, mahsup işleminin yapıldığı yıl olan 2013 yılını izleyen yılın başından itibaren (5) yıl, 2018 yılının sonuna kadar, 31.12.2018 tarihine kadar saklamak zorundadır. Aksi takdirde, 2013 yılı beyannamesinde yer alan ve matrahın oluşumunu sağlayan belgelerden biri tevsik ve ibraz edilmemiş sayılır.

Örneğin, 1 Temmuz-30 Haziran dönemini özel hesap dönemi olarak seçen bir kurumun, 1 Temmuz 2008- 30.Haziran 2009 dönemine ait zararını, 1 Temmuz 2013-30 Haziran 2014 yılının karından mahsup edebilir.

5 yıllık mahsup süresi buhesap döneminde sona erer.

Yargı kararları da bu yöndedir.

Konu ile ilgili Danıştay Dördüncü Dairesinin 29.03.1973 tarih ve E:1972/1565, K: 1973/1524 sayılı Kararı aşağıdaki gibidir.

“İncelenen dosya münderecatından, yükümlünün 1967 işlemlerinin incelenmesi sırasında, beyannamede gösterdiği 388.209 TL. 1963 yılı zararının gerçeğe uyup uymadığı yönünden incelenmesi nedeniyle zarar mahsubu kabul edilmeyerek tarhiyat yapıldığı anlaşılmaktadır.

Vergi Usul Kanununun 114, 138, 252 ve 256’ncı maddeleri göz önüne alındığında, 1969’da girişilen vergi incelemesi üzerine 1963 yılının vergilendirilmesi ve 1963 yılı vergilemesi için o yıla ilişkin defter ve belgelerin istenmesi zamanaşımı nedeniyle mümkün değilse de, 1967 yılı hesaplarının incelenmesi sırasında inceleme elemanınca, 1963 yılında gelen zararın kabul edilmemesi üzerine sözü geçen zararın defter ve belgelerle tevsiki ve kanunîliğinin ortaya konması vergi usul kanununun 227’nci Ticaret Kanununun 68’inci maddesi icabı, 1967 yılı için henüz devlete karşı vergi borçlusu durumunda bulunan mükellefe düşer.Bu nedenle temyiz komisyonu kararının bozulmasına oyçokluğu ile karar verildi.”1

1 Kızılot a.g.e. s.2060

(3)

2-Amortisman Kayıtları İle İlgili Belgelerin Saklama Süresi:

Geçmiş yıl zararlarında olduğu gibi, bir gider unsuru olan amortismanların da gider yazıldığı yılda tevsik edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle amortismana tabi kıymetin iktisabı ile ilgili belgeler bakımından, 5 yıllık zamanaşımı, kıymetin tamamen itfa edildiği yılı izleyen takvim yılı başından başlar.

Ayrılan amortisman tutarının doğru olup olmadığının bilinebilmesi için, amortismankonusu kıymetin iktisap bedelinin bilinmesine ihtiyaç vardır. O nedenle amontisman konusu kıymete ait alış belgesinin, amortisman süresinin sona erdiği yılı izleyen yılın başından itibaren 5 yıl saklanması gerekir.

Örneğin, 2001 yılında iktisap edilen bir demirbaş eşyanın amortisman oranı %10 olup, amortisman süresi 2014 yılında sona ermektedir. Bu iktisadi kıymetin 2001 yılına ait alışbelgesi olan faturasının, 2014 yılını izleyen 2011 yılından itibaren 5 yıl olup, 2015 yılında sona ermektedir.

3-Yatırım İndirimi İle İlgili Defter veBelgelerin Saklama Süresi:

8 Nisan 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5479 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun

“yatırım indirimi”ne ilişkin 19’uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak daha sonra ki yıllarda yeniden uygulanması yasal hale getirilebilir. Çünkü, yatırım indirimi kurumlar için, bir teşvik tedbidir. Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yatırım indiriminden yararlanılması durumunda da, yatırım indirimi konusu harcamalar ve ilgili belgeler bakımından 5 yıllık muhafaza süresi yatırım indirimine tabi harcamaların kurum kazancından tamamen düşüldüğü yılı izleyen takvim yılı başından başlayacaktır.

4-Yıllara Sari İnşaatla İlgili Defter Ve Belgelerin Saklama Süresi:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nın 42'nci maddesi uyarınca birden fazlatakvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kâr ve zarar işin bittiği yıl kârı olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, işin bittiği yıl beyannamesinde gösterilir.Yıllara sari inşaat işleri işin bittiği yılın kazancı sayılmakta ve vergileme de ona göre yapılmaktadır. Dolayısıyla, bu kapsamdaki defter ve belgelerin de işin bittiği yılı takip eden yıldan itibaren 5 yıl süre ile saklanması gerekecektir. Örneğin, 2008 yılında başlayıp 2010 yılında tamamlanan yıllara sari inşaat işinde 5 yıllık zaman aşımı 2011 takvim yılının başından yani 1.1.2011 tarihinde başlayacak 31.12.2015 tarihinde sona erecektir. Muhafaza etme süresi de aynı tarihte başlayacak ve aynı tarihte sona erecektir.

5- Kurumların Tasfiyesi İle ilgili Defter veBelgelerin Saklama Süresi:

Kurumlarda tasfiye, başladığı takvim yılında bittiği takdirde zaman aşımı süresi ertesi takvim yılından başlayarak beşinci yılın sonunda dolmuş olur.

Buna göre, tasfiye başladığı takvim yılında bittiği takdirde zamanaşımı bakımından özellik yoktur.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 17.nci maddesine göre tasfiyenin bir yıldan fazla sürmesi halinde tarh zaman aşımı, tasfiyenin son bulduğu dönemi takip eden yılın başından başlar.

Tasfiye birden fazla dönemde gerçekleştirildiğinde, bütün dönemlere ait zamanaşımı, tasfiyenin sonuçlandığı yılı izleyen takvim yılı başından başlar ve beşinci yıl sonunda dolar. Örneğin,12.05.2001 tarihinde tasfiyeye giren bir kurumda, tasfiye 25.06.2007 tarihinde sonuçlanmış ise, tarh zamanaşımı 01.01.2008 tarihinde başlar ve 31.12.2012 tarihinde sona erer. 31.12.2012 tarihine kadar, 12.09.2001-25.06.2007 tarihleri arasındaki tasfiye dönemleri için inceleme ve tarhiyat yapılabilir. Örneğimizde ilgili kurumca 2001 yılı defter ve belgelerinin 2012 yılı sonunda kadar muhafaza edilmesi gerekmektedir.

6-Elektronik Ortamda Tutulan Defter ve Düzenlenen Belgelerin Saklanması Düzenlemeler:

VUK'un Mükerrer 242'nci maddesi son fıkrasına göre; Maliye Bakanlığı; elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Maliye Bakanlığı'na veya Maliye Bakanlığı'nın

(4)

gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Bakanlar Kurulu'nca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkilidir.

Bu Kanunun vergi mahremiyetine ilişkin hükümleri, bu kapsamda kurulan şirketin ortak, yönetici ve çalışanları hakkında da uygulanır. Maliye Bakanlığı yayınladığı genel tebliğlerle yetkisini kullanmıştır.Elektronik fatura kullanımına ilişkin usul ve esasları belirleyen ve 397 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile anonim ve limitet şirketlerin elektronik fatura oluşturmalarına, alıcısına iletmelerine, muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmelerine izin verilmişti.

Diğer taraftan, 13/12/2011 tarihli ve 28141 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektronik Defter Genel Tebliği (Sıra No: 1) ile Vergi Usul Kanunu kapsamında tutulması.zorunlu olan defterlerden www.edefter.gov.tr internet adresinde format ve standardı yayımlanan defterlerin elektronik ortamda oluşturulmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenerek elektronik defter kullanımına izin verilmiştir.

7-Elektronik defter ve e-faturanın muhafaza ve ibraz yükümlülüğü:

Vergi Usul Kanunu'nun ilgili hükümlerine göre mükellefler, gerek düzenledikleri gerekse adlarına düzenlenen faturaları, yasal süreler dahilinde muhafaza ve istendiğinde ibraz etmekle yükümlüdürler.

Elektronik defter ve e-faturanın muhafaza süresi tebliğde yasal süre olarak ifade edilmiştir. Bu yasal süre de V.U.K.’nda 5 yıl olarak belirlenmiştir.

C-DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEMESİNİN MÜEYYİDESİ:

Vergi Usul Kanununun 253. Maddesine göre, defter tutmak mecburiyetinde olanlar tuttukları defterleri ve belgeleri defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar ise almaya mecbur oldukları fatura, gider pusulası ve müstahsil makbuzunu ilgili bulundukları takvim yılını izleyen yıldan başlayarak 5 yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Defter ve belgelerini saklamak mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler (vergi mükellefleri ) her türlü belge ve bilgileri saklama süresi içinde, yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmeye mecburdurlar. ( VUK, Mad:256)

Defter ve belgelerin ibraz edilmemesinin sonuçları aşağıda açıklanmıştır.2 1-Re’sen Takdir İşlemi:

Vergi Usul Kanununa göre tutulması mecburi olan defterlerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi re’sen takdir nedenidir. ( VUK, Mad: 30/3)

2-Özel Usulsüzlük Cezası :

Vergi Usul Kanununun Mükerrer 355’nci maddesi gereğince defter ve belge ibraz etmeyen mükellefler hakkında tabi oldukları sınıflar baz alınarak özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

3-Kaçakçılık Suçu ve Cezası:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359/a-2 maddesinde; Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, Hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir.

2 www.esmmmo.org.tr.isimli internet sitesinde yayımlananYMM. Sakıp Şeker’in Defter ve Belgelerin İnceleme Elemanına İbraz Edilmemesinin Sonuçları isimli makalesi.

(5)

Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.

4-Katma Değer Vergisi İndirimlerinin Reddedilmesi Konusu:

Defterlerin inceleme elemanına ibraz edilmemesinin en önemli yaptırımlarından birisi de, katma değer vergisi indirimlerinin reddedilmesi sonucunu doğuran 34/1. ve 54.ncü madde hükmüdür. KDV Kanununun 34/1.

Maddesine göre mükellefler, satın aldıkları mal veya hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde gösterilmek ve bu belgeleri kanuni defterlerine kaydetmek şartıyla indirebilirler. Vergi inceleme elemanları bu hükme uyarak defter ve belgelerini ibraz etmeyen mükelleflerin ilgili dönemlerdeki KDV beyannamelerinde indirilecek KDV olarak gösterilen vergi indirimlerini reddederek, gelir veya kurumlar vergisinden ziyade katma değer vergisi raporu düzenlemektedirler.

KDV.Kanunu’nun 54/1.nci maddesine göre; Katma Değer Vergisi mükellefleri, tutulması mecburî defter kayıtlarını bu verginin hesaplanmasına ve kontrolüne imkân verecek şekilde düzenlerler. İbraz edilmeyen defterlerde kdv.nin kaydedildiği ve hesaplandığı görülemeyeceğinden kdv.indirimi red edilmektedir.

5- Defter ve Belgelerin, Mücbir Sebep Nedeniyle İbraz Edilmemesi:

Vergi Usul Kanunu’nun 13. maddesinde dört bent halinde sayılan ve dördüncü bentten sonra gelen “gibi”

edatı ile kapsamı geniş tutulan mücbir sebeplerden herhangi birinin varlığı nedeniyle defter ve belgelerin ibraz edilememesi halinde, mücbir sebep hali ortadan kalkıncaya kadar suç oluşmaz. VUK’un 15. maddesine göre, bu hükmün uygulanabilmesi için “mücbir sebebin malum olması” veya ilgili tarafından ispat edilmesi gerekir.

Sel ve deprem gibi doğal afetler, herkes tarafından biliniyor olduğundan, bunun kanıtlanması sorun yaratmaz. Ancak yangın, hırsızlık, su basması (sel hariç) gibi zayi olma durumlarının, zayi belgesi ile ilgili ispat edilmesi gerekir.

Mücbir sebep nedeniyle, defter ve belgelerin ibraz edilmesi hiç mümkün olmasa, “gizleme”

yönünden VUK’un 359. maddesine göre işlem yapılmaz. Ancak, defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, dönem matrahının “re’sen takdir” yoluyla belirlenmesine engel değildir. Bu durumda da salınan vergiye, VUK’un 373. maddesi uyarınca “ceza” uygulanmaz. Örneğin, yanan ya da kaybolan defterlerle ilgili olarak, Ticaret Mahkemesi’nden “zayi belgesi” alınmış olması halinde, “hapis cezası” yönünden işlem yapılamayacağı gibi,

“vergi cezası” da uygulanamaz. Zayi belgesi alınmış olması, mükellef açısından her durumda cezayı önlemez.

Zayi belgesinin alınmasına konu olan olayın aksinin ispat edilerek ceza uygulanması da söz konusu olabilir.3] Mücbir sebeplerle mükellefin defter ve belgelerinin zarar görmesi veya kaybolması halinde Vergi Usul Kanununun cezalarla ilgili hükümleri uygulanmaz. (VUK. Mad:373) Ancak bu takdirde mükellefin Yeni Türk Ticaret Kanununun 82/7. maddesine göre ,“Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler;

yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır.” Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.

Maddede belirtildiği gibi, 15 gün içinde yetkili mahkemeye müracaat ederek zayi belgesi alması gerekir.

Zayi belgesi alınmış olması inceleme elemanlarının re’sen takdir yetkisini ortadan kaldırmaz.

Re’sen takdir sonucu vergi farkı hesaplanmış ise ayrıca bulunan farka vergi cezası kesilir. Mücbir sebep hali herkesçe “malum” ise, (örneğin, herkesçe bilinen sel felaketi, deprem, geniş çaplı yangın gibi) bu halin varlığının ayrıca tevsik ve ispatı gerekmez.(VUK, Mad.13 ve 15)

6-Şarta Bağlı İstisna ve Muafiyet Uygulamalarında Şartın İhlali:

Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.

3 Av. Zuhal Kızılot’un Yaklaşım Dergisindeki 1.09.2009 tarihli makalesi.

(6)

Yatırım indirimi uygulamasında yatırımcının yatırım veya işletme döneminde öngörülen özel şartları ihlal etmesi halinde, zamanaşımı bu şartların ihlal edildiği yılı takip eden yıl başından itibaren başlar.

213 sayılı VUK’un 114’üncü maddesinde “Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.” Hükmü yer almaktadır. Bu madde hükmü gereğince şarta bağlı istisna uygulamasında şartların ihlali halinde zamanında alınmayan vergi ve cezalar yönünden zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden yılın başından itibaren başlayacaktır.

Örneğin; gayrimenkul satış kazancı istisnası kapsamında 2009 yılında gayrimenkul satışı gerçekleştiren bir mükellef satış kazancının istisnadan yararlanılan kısmını satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutması gerekmektedir. Ancak mükellef, özel fon hesabında bulunan tutarı 2012 yılında herhangi bir sebeple sermayeye eklemek yerine işletmeden çekmesi halinde istisna şartlarının ihlali nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş olan vergiler ziyaa uğramış sayılacaktır. Bu durumda 114’üncü madde de belirtildiği üzere; 2009 yılına ilişkin zamanaşımı süresi istisna şartlarının ihlâl edildiği 2012 yılının zamanaşımına uğradığı tarih olan 31.12.2017’ye kadar uzamış olur.

7-Kapanış Tasdiki Yapılan Defterlerin Boş Sayfaları Dahil Yasal Süresi İçinde Saklanması Gerekir:

Çünkü; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Defter ve vesikaların muhafazası" başlıklı 253 üncü maddesinde,

"Bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar." hükmü yer almaktadır.

Ayrıca aynı Kanunun, "Boş satır bırakılamayacağı, sayfaların yok edilemeyeceği" başlıklı 218 nci maddesinde: "Defterlerde kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırlar, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz." hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, mükellefler tarafından kullanılan ve tasdik edilmiş olan defterlerin, kullanılmış ve kullanılmamış bulunan boş sayfaları da dahil olmak üzere ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza edilmeleri gerekmektedir. (Gelir İdaresi Başkanlığı Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 16/02/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.20.15.02-VUK-MUKTEZA-16 saylı özelgesi.)

Referanslar

Benzer Belgeler

31/12/2010 tarihi itibarıyla geldiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiĢ olan kullanım bedelleri ve hasılat/ticari kar payları

Madde 9 – Kurul, ihbar, şikayet ya da Bakanlığın talebi üzerine veya resen bu Kanunun 4,6 ve 7 nci maddelerinin ihlal edildiğini tespit ederse ilgili teşebbüs

a) Kurumca talep edilmesi halinde, 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi gereğince Kurumca aile içindeki geliri, kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden

Maddeye 4369 sayılı Kanunla getirilen yeni bir fıkra ile, Bir şahsa ana, baba, eş ve çocuklarından (evlatlıktan evlat edinenlere yapılan ivazsız intikaller hariç) ivazsız

Anılan madde hükmüne göre, Vergi Usul Kanununun 172’nci maddesinde açıklanan defter tutmak mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler tuttukları yasal defterleri,

Madde 78- İşlenmiş bir suçun delil, iz, eser ve emarelerinin saptanması amacıyla, şüpheli veya sanığın beden muayenesine, sağlığını tehlikeye düşürmemek ve

• Madde 70- Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen eşya için, 64 üncü madde hükmü çerçevesinde gümrüğe sunulmasından sonra gümrükçe onaylanmış bir işlem veya

İsteğe bağlı sigortaya devam etmekte iken aylık talebinde bulunan ve talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı için belirlenen prim ödeme gün sayısı hariç yaş ve