• Sonuç bulunamadı

Hipersensivite Pnömonisine Baðlý GeliþenAkut Solunum Yetmezliði: Kuþ BeseyicisiHastalýðý

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hipersensivite Pnömonisine Baðlý GeliþenAkut Solunum Yetmezliði: Kuþ BeseyicisiHastalýðý"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Summary

Hypersensitivity pneumonia is a condition that defines hypersensitivity reaction in the lungs of the sensitive individuals with various inhaled antigens. The male patient at the age of 53 and who has the history of smoking, feeding birds for long years and the complaints of coughing, fever and dyspnea admitted to hospital. Due to respiratory failure, mechanical ventilation, non–specific antibiotic therapy and steroid inhalation were applied. We thought of publishing this case report as the patient had been feeding birds for a long time, the clinical charts were similar to the one of the Bird–Feeder Disease that was a rarely seen disease.

Key words: Bird diseases; hypersensitivity pneumonitis; pulmonary ventilator; steroids.

Özet

Hipersevsensitivite pnömonisi; antijenik materyallerin inhalasyonu sonucu geliþen akciðer hastalýðýdýr. Sigara içme, uzun yýllardýr kuþ besleme ve nefes darlýðý hikayesi olan 53 yaþýnda erkek olgu, ateþ, öksürük þikayetleriyle hastaneye baþvurdu. Geliþen solunum yetmezliði üzerine tedavide mekanik ventilasyon, nonspesifik antibiyotik ve inhaler streoid baþlandý.

Olgu, kuþlarla uzun süreli temas hikayesinin olmasý, klinik tablonun hipersensitivite pnömonisinin alt grubu olan kuþ besleyicisi hastalýðý ile uyumlu olmasý, ayýrýcý tanýda akla gelen diðer etkenlerin laboratuvar bulgularýyla ekarte edilmesi ve nadir görülen bir hastalýk olmasý nedenleri ile sunuldu.

Anahtar kelimeler: Hipersensitivite Pnömonisi; Kuþ Hastalýðý; Pulmoner Ventilatör;

Steroid.

Submitted : June 25, 2008 Revised : January 22, 2009 Accepted : October 07, 2009

Acute Respiratory Insufficiency of Hypersensitivity Pneumonic Origin:

Bird–Feeder Disease

Hipersensivite Pnömonisine Baðlý Geliþen Akut Solunum Yetmezliði: Kuþ Beseyicisi Hastalýðý

Corresponding Author:

Uzm. Dr. Nedim Çekmen

Department of Anesthesiology and Intensive Care Güven Hospital

Ayþe Funda Ýslamoðlu

Specialist, M.D.

Department of Anesthesiology and Intensive Care Güven Hospital

Nedim Çekmen

Specialist, M.D.

Department of Anesthesiology and Intensive Care Güven Hospital

Coþkun Araz

Specialist, M.D.

Department of Anesthesiology and Intensive Care Güven Hospital

Özcan Erdemli

Assoc. Prof., M.D.

Department of Anesthesiology and Intensive Care Güven Hospital

Kudret Ekiz

Prof., M.D.

Department of Pulmonology Güven Hospital

This study was presented at XVIth National Intensive Care Congress, 23-27 April 2008, Ankara- Turkey.

(2)

Giriþ

Hipersensitivite pnömonisi (HP) duyarlý kiþilerde özellikle organik partiküller veya düþük molekül aðýrlýklý kimyasal maddelerle tekrarlayan temasla alveoller ve distal bronþiollerde geliþen hipersensitivite reaksiyonuna baðlý olarak granülomatöz enflamasyon oluþmasýdýr. Hastalýðýn esasýný eksternal antijenle hastanýn immün sisteminin karþýlaþmasý oluþturur (1-3). Ýlk kez 1960 yýlýnda tarif edilen kuþ besleyici hastalýðý (KBH) HP içinde bir alt grubu oluþturur ve en sýk görülen tiplerindendir. Tipik klinik özellikleri geçici ateþ, hipoksemi, kas aðrýsý, artralji, nefes darlýðý ve öksürüktür. Belli bir çevresel ajana maruz kalýnmasýndan sonra ortaya çýkan semptomlar, laboratuar bulgularý ve radyoloji taný için yeterlidir. Hastalýðýn prognozu interstisyel akciðer hastalýklarýnda olduðu gibidir (2-5). Olguyu, kuþlarla uzun zamandýr temasýnýn olmasý, klinik olarak tablonun HP’nin alt grubu olan KBH ile uyumlu olmasý, ayýrýcý tanýda akla gelen diðer etkenlerin laboratuar bulgularýyla ekarte edilmesi ve nadir görülen bir hastalýk olmasý nedeniyle sunduk.

Olgu

Uzun yýllardýr kuþ besleme, sigara içme ve son bir yýldýr iþtahsýzlýk, halsizlik, zayýflama ve tekrarlayan nefes darlýðý hikayesi olan 53 yaþýnda erkek, 4 gün önce baþlayan ateþ, öksürük, nefes darlýðý þikayetleri ile genel durumunun bozulmasý üzerine acil servise getirildi Ek bir sistemik sorunu mevcut deðildi. Akciðer grafisinde sað üst lobda yaygýn pnömonik infiltrasyon saptanan olgu, hipoksi ve genel durum bozukluðu nedeni ile yoðun bakýma kabul edildi (Resim 1). Fizik muayenesinde her iki akciðerde solunum seslerinde azalma, kaba-krepitan raller ve ronküsler saptandý. Genel durumu kötü, bilinci bulanýk, ajitasyonu olan olgunun Glascowu 12, APACHE II skoru 14, MODS 5 idi. Ateþi: 38,5 oC, nabzý 125/dk, kan basýncý 120/70 mmHg, solunum sayýsý 29/dk idi. Arteriyel kan gazýnda maskeyle 6 L/dk O2 giderken belirgin hipoksemi görülmesi üzerine entübe edilerek mekanik ventilasyona baþlandý. Klinik durumunun uygun olmamasý nedeniyle solunum fonksiyon testleri (SFT) yapýlamadý. Lökosit 9300/mm3, eritrosit sedimantasyon hýzý (ESR) 88 mm/saat, c-reaktif protein (CRP) 416 mg/L, total Ig E 65 IU/mL (N: 0-100 IU/mL) olup böbrek, tiroid fonksiyon ve total idrar testleri normaldi. Toraks BT’de her iki akciðerde yaygýn amfizematöz degiþiklikler ve hava bronkogramlarý içeren noduler infiltrasyon mevcuttu (Resim 2). EKG ve EKO yapýldý ve kalpte iskemiye ait bir patolojiye rastlanýlmadý. Pulmoner arter basýncý (PAB) 25 mmHg olarak tespit edildi. Sistolik fonksiyonlar normal ve kapak hastalýðý yoktu. Diðer sistem muayeneleri normaldi.

Yapýlan bronkoskopide trakea, ana bronþlar, sol ve sað bronþiyal sistem incelemesi normal olarak gözlendi.

Bronkoskopide alýnan bronkoalveoler lavajda (BAL)

% 85 polimorf nükleer lökositlerden (PMNL), plevral sývýda eozinofilik proteinöz sývý ve bol hücresel eleman bulundu, bakteri gözlenmedi, CD4/CD8 oraný azalmýþtý, romatoid faktör (RF), anti nükleer antikor (ANA) testi, skleroderma 70 ve tümör markerlarý normal sýnýrlarda idi. Hastanýn ateþinin yüksek olduðu dönemlerde alýnan ikili kan, derin trakeal aspirasyon ve idrar kültür sonuçlarý negatifdi. Tedavide mekanik ventilasyon yanýnda, nonspesifik antibiyotik ve inhaler streoid tedavisi baþlandý.

Medikal tedavide Seftriakson 1x2 g iv, Levofloksasin 2x500 mg iv, pulmikort nebulizer 0.25 mg/mL 4x1, düþük molekül aðýrlýklý heparin 1x0.6 cc sc baþlandý. Günlük enerji ihtiyacý hesaplanýp, besleme kateteri takýlarak enteral beslenme düzenlendi. Yatýþýnýn 7. gününde toraks bilgisayarlý tomografisi (BT) tekrarlanan hastada sað akciðerde önceki incelemeye göre artýþ gösteren plevral effüzyon, komþu akciðer parankiminde kompresif atelektaziler mevcuttu. Sað akciðer üst lobdaki hava bronkogramlarýný içeren infiltrasyon görünümünde önceye göre artýþ olduðu saptandý. Sol akciðer apeksinde spesifik enfeksiyon sekeli fibrotik artýklar mevcuttu. Plevral ponksiyonla alýnan plevral sývý örneðinde yamalarda eozinofilik proteinöz sývý, bol hücresel eleman, PMNL’den zengin, yoðun lenfosit ve makrofaj içeren inflamatuar hücreler görüldü. Malign bir lezyonu düþündürecek bulgu saptanmadý. Plevral sývýda total protein 3,3 g/dL idi ve alýnan kültürlerde üreme saptanmadý. Yatýþýnýn 2. gününde Levofloksasin tedavisine son verildi ve tedavi Seftriakson 1x2 g iv ve Klaritromisin 2x500 mg iv olacak þekilde deðiþtirildi. Tedaviye yanýt alýnamayan hastada tüberkülozu ekarte edebilmek için 3 kez balgamda aside rezistans bakteri (ARB) için örnek gönderildi ve ayýrýcý tanýda kuþlarla temas hikayesi olmasý nedeni ile Clamidya Psittaki ve diðer pnömoni yapabilecek CMV, Brucella, EBV için kan örneði ve Lejyonella idrar antijeni gönderildi ve tüm sonuçlar negatif geldi. Yatýþýnýn 8. gününde ateþi düþmeyen ve radyolojik olarak pnömonik infiltrasyonda gerileme saptanmayan hastada tedavi deðiþikliði yapýldý ve Piperasilin+tazobaktam 4x4,5g iv, Trimetoprim+

Sülfametksazol 2x500 mg iv ve klaritromisin 2x500 mg iv baþlandý. Olgu, entübasyonun 6. gününden itibaren ventilatörden ayrýlmaya baþlandý. 10. gününden itibaren ateþleri subfebril izlendi. 13. gününde itibaren radyolojik olarak pnömonik infiltrasyonda gerileme gözlenen olgu kliniðinin, genel durumunun ve solunumunun giderek düzelmesi üzerine 15. günde ekstübe edildi. Ekstübasyon

(3)

Resim 1. Sunulan olgunun hastaneye baþ vurduðunda çekilen ön-arka akciðer grafisi (a), akciðerlerin bilgisayarlý tomografi görüntüsü (b) ve tedavi sonrasýnda ön-arka akciðer grafisi. Baþ vuruda akciðer grafisinde sað akciðerde üst orta zonda konsolidasyonlar, yaygýn nodüller ve yama tarzýnda infiltrasyon ile tomografisinde saðda minimal plevral effüzyon, kompresiv atelektaziler, üst orta zonda interstisiyel pnömoni ve her iki akciðerde amfizamatöz deðiþiklikler dikkati çekiyor. Tedavi sonrasý grafisinde her iki akciðerlerde havalanmanýn normale döndüðü ve sað akciðerdeki interstisiyel pnömoninin düzeldiði görülüyor.

sonrasý arteriyel kan gazý deðerleri normale döndü. Oral beslenme baþlandý ve mobilize edildi. Yapýlan SFT’sinde akciðer volümleri azalmýþ olarak gözlendi. Ýnhaler steroid, bronkodilatatör ve antibiyotik tedavisine devam edildi.

Son çekilen akciðer grafisinde (Resim 3) radyolojik olarak

pnömonik infiltrasyonda tamamen gerileme gözlenen hasta 23. gününde tüm klinik ve laboratuar bulgularýnýn düzelmesiyle gerekli tedavisi planlanarak þifa ile taburcu edildi.

Tartýþma

Hipersensitivite pnömonisi çeþitli antijenlere karþý duyarlýlýk ve antijenle tekrarlayan karþýlaþmalar sonucu görülmekte; muhtemelen bronþ ve alveollerdeki tip III ve IV allerjik reaksiyonlara ortaya çýkmaktadýr.

Hipersensitiivite ve allerjik terimlerine raðmen HP atopik bir hastalýk deðildir, Ig E artýþý ve eozinofili yoktur (1, 2, 4, 5).

Ayýrýcý tanýda akut formu viral ve mikoplazma pnömonileri ile, kronik formu ise interstisyel pulmoner fibrozis ile karýþabilir. Belli bir çevresel ajana maruz kalýnmasýndan sonra ortaya çýkan semptomlar, laboratuar bulgularý ve radyoloji taný için yeterlidir (3, 5, 6).

a c

b

(4)

Laboratuar bulgularýnda; periferik kanda lökositoz ve nötrofili, BAL incelemesinde eozinofili ve nötrofili olmaksýzýn, lavajda belirgin lenfositoz tipiktir. Hastalarýn kanýnda ve BAL örneðinde sorumlu antijene karþý Ig A, G, M grubu antikorlar saptanabilir. Ancak bunlar maruz kalma ve duyarlýlýðý göstermekle beraber hastalýðý göstermez. SFT’lerinde akciðer volümleri azalmýþ, akým hýzlarý artmýþ olabilir, elastikite artar, diffizyon kapasitesi azalýr (1, 2, 5, 6). HP tanýsýnda akciðer biyopsisinde histopatolojik özellikler iyi tanýmlanamamýþtýr (8).

Olgumuzda uzun yýllardýr kuþlarla temas hikayesi ve son 1 yýldýr tekrarlayan nefes darlýðý, öksürük þikayetleri mevcuttu. Bu bize hastalýðýn aylar içinde öksürükte artýþ ve efor dispnesiyle kendini gösteren HP’nin kronik form zemininde akut bir atak olduðunu düþündürdü.

HP’de tanýsal yaklaþýmda ayrýntýlý anamnez (meslek ve hobiler), fizik muayene bulgularý, solunum fonksiyon testleri, BAL ve bronþiyal biopsi için fiberoptik bronkoskopi yapýlmasý, mikrobiyolojik inceleme için özel boya ve kültürler ana basamaklardýr. Son yayýnlanan literatürlerde bazý majör ve minör kriterler tanýmlanmýþ ve HP tanýsý için 4 majör ve 3 minör kriterin varlýðý öngörülmüþtür (1-6). Majör kriterler;1-Antijen temasýný izleyen saatler içerisinde ortaya çýkan HP ile uyumlu semptomlar, 2-Antijenle temas öyküsü, çevresel inceleme, serumda presipitan antikor ve/veya BAL’da antikor varlýðý, 3-HP ile uyumlu radyolojik bulgularýn olmasý, 4-BAL’da lenfositoz, 5-Biopsi örneklerinde HP ile uyumlu bulgular, 6-Pozitif doðal provakasyon testi olarak belirlenmiþ.

Minör kriterler ise; 1-Bazallerede ince raller, 2-Egzersiz veya istirahatte hipoksemi, 3-DLCO’da azalma olarak bildirilmiþtir (6, 7-9).

Olgumuza bakýldýðýnda üç majör (antijene maruz kalma öyküsü veya serumda antikor tespiti, hipersensitivite pnömonisi ile uyumlu semptomlarýn varlýðý ve akciðer grafisi veya bilgisayarlý tomografi (BT)’de hipersensitivite pnömonisi ile uyumlu bulgularýn varlýðý) ve üç minör kriter (bazallerde krepitan rallerin duyulmasý, istirahatte ya da egzersizde anormal difüzyon kapasitesi ve arteryel hipoksemi) ile tanýya ulaþýlmaktadýr.

Radyolojik olarak akut HP’de diffüz, sýnýrlarý iyi çizilemeyen nodüler radyodansiteler, buzlu cam görünümleri ve konsolidasyon vardýr ve daha çok alt zonlarda görülür. Etkene maruz kalma sonlandýrýldýktan sonra gölgeler kaybolabilir (1, 6, 9, 10). Hastamýzda ilk çekilen Toraks BT’de her iki akciðerde yaygýn

amfizematöz degiþiklikler ve hava bronkogramlarý içeren noduler infiltrasyon mevcuttu.

HP tedavisinde en önemli yaklaþým antijen temasýnýn kesilmesidir. Medikal tedavide sistemik steroidler öne çýkan tek ajandýr, ancak kullaným kararýnýn semptomlarýn ciddiyetine ve fizyolojik bozulmanýn düzeyine göre verilmesi önerilmektedir. Yüksek doz inhaler steroid kullanýmýnýn sistemik steroid kulannýmýna benzer oranlarda etki ettiðini gösteren araþtýrmalar da mevcuttur (1, 5, 9).

Wright ve arkadaþlarý (11) 54 yaþýnda 3 ay boyunca nefes darlýðý ve son zamanlarda ateþ, kilo kaybý, titreme þikayetleri, hipoksemi (SaO2 <% 85) ön-arka akciðer grafisinde orta derecede artmýþ dansite ve toraks BT’de sentrilobuler nodulleri olan bir olguda klinik tabloyu HP ile uyumlu bulmuþ ve prednizon ile tedavi ettiklerini bildirmiþlerdir. Hastalýðýn tüm tiplerinde semptomatik ve destek tedavisi esastýr (9). Olgumuzda yatýþ semptomlarý HP ile uyumluydu ve ilk yapýlan temasýn engellenmesiydi.

Bunun yanýnda Olgunun kliniði ciddi solunum yetmezliði ve yüksek ateþle seyrettiðinden nonspesifik antibiyotik, bronkospazmý olmasý nedeniyle inhale steroid tedavisi uygulandý, solunum yetmezliðinin ilerlemesi ve hipoksemi sebebi ile de hastaya mekanik ventilasyon uygulanarak destekleyici tedavi yapýldý.

HP’den korunmada yüksek riskli ortamlarda çalýþanlarýn alýnacak önlemler açýsýndan uyarýlmasý, filtreli maske kullanýmý ve havalandýrma sistemleri, ortam neminin uygun düzeylerde tutulmasý gerekmektedir. Bu önlemlere raðmen hastalarda progresyon veya tekrarlayan akut ataklar saptanýrsa antijenle temas kesin olarak sonlandýrýlmalýdýr (1, 2, 4, 6).

Sonuç olarak enfeksiyonlara baðlý solunum yetmezlikleri yoðun bakýmlarda sýk karþýlaþýlan bir durumdur. Etkeni her zaman izole etmek mümkün olmamaktadýr ve nonspesifik tedavi yaklaþýmlarý uygulanmaktadýr.

Olgumuzda hasta hikayesi ve klinik olarak ayýrýcý tanýda düþündüðümüz diðer patolojilerin laboratuar testleri ile ekarte edilmesiyle düþündüðümüz HP’nin bir alt grubu olan kuþ besleyicisi hastalýðý tanýsý bizim tedavi planýmýzda deðiþikliðe neden olmamýþtýr. Destek tedavisi ve muhtemelen hastanýn yattýðý süre içinde antijenden uzaklaþtýrýlmýþ olmasý düzelme saðlamýþtýr.

(5)

Kaynaklar

1.Lacasse Y, Selman M, Costabel U, et al. Classification of Hypersensitivity Pneumonitis. A Hypothesis. Int Arch Allergy Immunol. 2009;149:161-166.

2.Bourke SJ, Dalphin JC, Boyd G, McSharry C, Baldwin CI, Calvert JE. Hypersensitivity pneumonitis:current concepts. Eur Respir J Suppl 2001; 32:s81- s 92 3.Zacharisen MC, Schlueter DP, Kurup VP, Fink JN. The long term outcome in acute, subacute, and chronic forms of pigeon breeder’s disease hypersensitivity pneumonitis.

Ann Allergy Asthma Immunnol 2002; 88:175-82.

4.Miyazaki Y, Tateishi T, Akashi T, Ohtani Y, Inase N, Yoshizawa Y.Clinical predictors and histologic appearance of acute exacerbations in chronic hypersensitivity pneumonitis. Chest. 2008; 134: 1265-1270.

5.Fink JN. Hypersensitivity pneumonitis. In: Middleton E Jr, Reed CE, Ellis EF, Adkinson NF Jr, Yunginger JW, Busse WW, editors. Allergy: Principles and Practice. (4th ed). St Louis: Mosby-Year Book; 1993. p.1415-1431.

6.Lacasse Y, Cormier Y. Hypersensitivity pneumonitis.

Orphanet J Rare Dis 2006; 1:1- 9.

7. Madison JM. Hypersensitivity pneumonitis: clinical perspectives. Arch Pathol Lab Med. 2008; 132:195-198.

8.Takemura T, Akashi T, Ohtani Y, Inase N, Yoshizawa Y.

Pathology of hypersensitivity pneumonitis. Curr Opin Pulm Med. 2008; 14:440-454.

9.Cormier Y. Hypersensitivity pneumonitis: restrictive diagnostic criteria or a different disease? Ann Allergy Asthma Immunol. 2005; 95:99.

10.Vasseur R, Brauner M. Bird-breeders' disease. Presse Med. 2007; 36:1514-1515.

11.Wright RS, Dyer Z, Liebhaber MI, Kell DL, Harber P.

Hypersensitivity pneumonitis from Pezizia domiciliana.

A case of El Niño lung. Am J Respir Crit Care Med 1999;

160: 1758-1761.

Referanslar

Benzer Belgeler

durumuna göre sağlık (rehabilitasyon, fizyoterapi, post operatif bakımı) veya sosyal hizmetlere (alış veriş, temizlik, yemek, kişisel bakım) ihtiyacı olabilmektedir..

Toplam işsizler içerisinde uzun süreli işsizlerin oranı en yüksek olan ülkeler sırasıyla Slovakya, Romanya, Almanya ve Polonya’dır. Romanya hariç bu

Çocuklarda daha sık görülmesine rağmen, tek taraflı pürülan akıntı, hava yolunda darlık, kötü koku, ağız kokusu, kronik sinüzit gibi şikayetleri olan hastalarda,

Yoğun bakım ünitelerinde uzun süreli yatışlarda hastaların iyileşme sürecinde bireysel hemşirelik bakımının etkinliğini vurgulamak amacıyla yapılan..

Grup 1 ile grup 2 arasında Kaplan-Meier istatis- tik yöntemiyle yapılan yaşam süresi analizinde, grup 1’de ortalama yaşam süresi 50 ± 4 ay iken, grup 2’de ortalama yaşam

Kliniğimize nefes darlığı, ateş ve kilo kaybı şikayetleri ile başvuran iki olgu (25 yaşında erkek, 43 yaşında kadın) öykülerinde güvercinle te- mas bulunması

Diğer bir ifadeyle, bu çalışmamızda amaçlanan, çeşitli etyolojilere bağlı kronik solunum yetmezliği tanısı alan has- talara reçete edilen oksijen konsantratörlerinin

Abdullah Barış Akcan Adnan Menderes University, Department of Child Health and Diseases, Neonatology Department, Aydın, Turkey.. Phone: +90 256 214 20 40 E-mail: