• Sonuç bulunamadı

Yenidoðanda Ýki Tuz Kaybý Olgusu: Primer ve Sekonder Psödohipoaldosteronizm

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yenidoðanda Ýki Tuz Kaybý Olgusu: Primer ve Sekonder Psödohipoaldosteronizm"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Abstract

Many disorders can cause life-threatening salt wasting crisis in newborns. In these cases, dehydration, electrolyte disturbances and shock are predominant in addition to the manifestations of the primary disease. The most dramatic of these syndromes is congenital adrenal hyperplasia while other causes are less common. Pseudohypoaldosteronism, a disorder caused by defective target organ effect of aldosterone is a rare cause of the salt wasting crisis. Salt wasting can occur through urine, sweat, saliva or intestinal secretions. It occurs primarily or secondary to other disorders. Here we report two cases; one is familial hypoaldosteronism, second is the pseudohypoaldosteronism secondary to Prune-belly syndrome.

Key Words: Newborn; Pseudohypoaldosteronism type 1; Salt Wasting Syndrome;

Transient Pseudohypoaldosteronism.

Özet

Yenidoðanlarda hayatý tehdit edebilen tuz kaybý sendromlarý pek çok nedene baðlý olarak geliþmektedir. Tabloya primer hastalýðýn bulgularýna ek olarak dehidratasyon, þok ve elektrolit dengesizliðinin klinik bulgularý hâkimdir. Yenidoðanda tuz kaybýna neden olan en dramatik neden konjenital adrenal hiperplazidir ve diðer nedenler daha nadirdir. Bu nadir nedenlerden olan psödohipoaldosteronizmde, aldosteronun varlýðýna raðmen hedef dokuda etkisiz olmasý nedeniyle idrar, ter, barsak salgýlarý ve tükürükten tuz kaybý yaþanýr. Hastalýk primer olabileceði gibi sekonder de görülmektedir. Bu yazýda yenidoðan döneminde tuz kaybý ile giden Prune- belly sendromunda sekonder olarak geliþen geçici psödohipoaldesteronizm ve ailevi özellikteki primer psödohipoaldosteronizm tip1 olgularý sunulmuþtur.

Anahtar Kelimeler: Primer Psödohipoaldosteronizm tip 1; Sekonder Psödohipoaldesteronizm; Tuz Kaybý; Yenidoðan.

Submitted : October 29, 2008 Revised : September 09, 2009 Accepted : February 03, 2010

Two Cases of Salt Wasting Crisis in Newborn: Primary and Secondary Pseudohypoaldosteronism

Yenidoðanda Ýki Tuz Kaybý Olgusu: Primer ve Sekonder Psödohipoaldosteronizm

Mustafa Ali Akýn

Specialist, MD

Neonatology Unit, Department of Peadiatrics Erciyes University Medical Faculty mustafaaliakin@hotmail.com

Dilek Çoban

Specialist, MD

Neonatology Unit, Department of Peadiatrics Erciyes University Medical Faculty drdilekcoban@yahoo.com.tr

Selim Kurtoðlu

Prof., MD.

Neonatology Unit, Department of Peadiatrics Erciyes University Medical Faculty selimk@erciyes.edu.tr

Leyla Akýn

Specialist, MD

Endocrinology Unit, Department of Peadiatrics Erciyes University Medical Faculty leylabakin@gmail.com

Mustafa Akçakuþ

Assoc. Prof., MD.

Neonatology Unit, Department of Peadiatrics Erciyes University Medical Faculty akcakus@erciyes.edu.tr

This study was presented at XVIIth National Neonatology Congress, 27-30 April 2009, Izmir- Turkey.

(2)

Giriþ

Yenidoðan döneminde tuz kaybýna neden olan hastalýklarýn baþýnda konjenital adrenal hiperplazi (KAH) gelir. Hastalar genelde yenidoðan döneminde cinsiyet farklýlaþma bozukluklarý ya da hayatý tehdit eden tuz kaybý tablolarýyla hastaneye baþvururlar (1).

Bunlarýn dýþýnda daha nadiren görülen neonatal tuz kaybý sebepleri en az KAH kadar önemli klinik tablolardýr. Tuz kaybý tablosu, kilo alamamadan hipotansif þoka neden olacak kadar aðýr klinik tablolara neden olabilir. Biz bu yazýda yenidoðan döneminde tuz kaybý tablosunun iki nadir nedeni olan birisi primer ve diðeri sekonder psödohipoaldosteronizm saptanan iki farklý olguyu sunuyoruz.

Olgu Sunumu

Olgu 1. Aralarýnda akrabalýk olmayan ebveynlerden 25 yaþýndaki annenin ilk gebeliðinden ilk canlý doðumu olarak 28nci gestasyon haftasýnda, normal vajinal yoldan 3/5 APGAR skoru ile 1350 g aðýrlýðýnda ve gebelik haftasýna göre uygun vücut ölçülerinde doðan erkek bebekte; prenatal dönemde 27nci haftada bilateral multikistik böbrek, megaüreter ve patent urakus tesbit edildi. Doðumdan sonra yapýlan muayenede karýn duvarý kaslarýnýn olmadýðý, barsak peristaltizminin dýþardan izlenebildiði ve karýn içi organlarýn kolay palpe edildiði görüldü. Kriptorþidizm yoktu. Penis boyu 3,6cm idi (Term yenidoðanlar için normal deðer: 3,5±0,4cm) (Resim 1).

Ultrasonografik incelemede sað böbrek boyutlarýnýn arttýðý ve multikistik olduðu; sol böbrek boyutlarýnýn da artmýþ olduðu ve her iki tarafta da pelvikalisiyel yapýlar ve üreterin tortiyoz yapýda dilate olduðu gösterildi. Mesanenin de distandü olduðu ve abdominal kas yapýlarýnýn olmadýðý saptandý. Ýþeme grafisi ile bilateral evre 5 vezikoüreteral reflü, patent urakus, megasistis saptandý. Bu bulgulara raðmen anatomik obstrüksiyon bulgusu yoktu. Bu radyolojik inceleme sonuçlarý ve fizik muayene bulgularý ýile Prune Belly sendromu tanýsý konuldu Olgunun serum BUN deðeri 37 mg/dl (Normal deðer:3,9-18), kreatinin deðeri 2,9mg/dl (0,3-1), Na deðeri 118mEq/l (136-146), K deðeri 8,6 mEq/l (3,5-5,1) idi; idrar hipostenürik; 1004 (1008-1012) ve idrar çýkýþý 2ml/kg/saat idi. Ýdrar sodyumu deðeri 93 mEq/l (Normal deðer: <20mEq/l) bulundu.

Ýzlemde pyelonefrit geliþen olgunun böbrek fonksiyonlarý giderek kötüleþti; kreatinin deðeri 7,6mg/dl’ye kadar arttý, glomerüler filtrasyon hýzý 1,9ml/dak/1,73m2 oldu.

Aldosteron deðeri 2680 pg/ml (50-1750 pg/ml), plazma renin aktivitesi (PRA) 38,05 ng/ml/saat (2-35 ng/ml/saat) bulundu. Baþlangýçta normal olan trombosit sayýsý ilerleyen günlerde artarak 483.000/mm3’ye kadar yükseldi. Serum sodyum deðerleri replasmana raðmen hiponatremik ve idrardaki sodyum düzeyi yüksek seyretti. Potasyum deðerleri tedavi ile normal sýnýrlarda tutuldu. Anürik hale gelen olgu diyaliz açýlamadan böbrek yetmezliði ve sepsis nedeniyle 18nci günde kaybedildi.

Olgu 2. Aralarýnda üçüncü dereceden akrabalýk olan ebeveynlerden 36 yaþýndaki annenin sorunsuz geçen üçüncü gebeliðinden ikinci canlý doðum olarak normal vajinal yoldan, özel merkezde, miadýnda, 2830 g ve uygun vücut ölçülerinde doðduðu öðrenilen yedi günlük erkek bebek yenidoðan sarýlýðý nedeniyle kliniðimize kabul edildi. Ailenin erkek cinsiyetteki ilk çocuklarý sekiz günlükken sürrenal kriz nedeniyle exitus olmuþtu. Olgunun serum Na deðerinin 129 mEq/l; K deðerinin 9,7 mEq/l ve Cl deðerinin 97 mEq/l (98-106) ölçülmesi üzerine servise yatýrýldý. Yaþamýnýn ilk haftasýný tamamlamýþ olan bebek halen doðum tartýsýna ulaþamamýþtý. Fizyolojik tartý kaybýný normalden daha yavaþ yaþayan bebek, ilk hafta tamamlandýðýnda doðum aðýrlýðýnýn %7 gerisinde idi. Genital muayenede penis boyu: 2,8cm, testisler skrotuma inmiþti. Meme ve genital bölgede pigmentasyon artýþý yoktu (Resim 2).

Resim 1. Prune belly sendromlu preterm bebek olgu;

karýn duvarý kaslarýnýn yokluðu ve yayvan karýn görüntüsü.

(3)

deðerinin hipernatremi sýnýrýna ulaþtýðýnda hiperpotaseminin düzeldiði gözlendi. Formüla mamasýna 2,5g/gün sofra tuzu katýlarak beslenmeye baþlanan, oral Ca-polystyrene sulfonate kalsiyum-polistiren sulfonat ve fludrokortizon tedavisi alan hastanýn tuz kaybýna baðlý elektrolit dengesizliði ve klinik tablo kontrol altýna alýndý.

Olgunun tedavisi tuz desteði ile normal elektrolit dengesini saðlayana dek mineralokortikoid desteðine devam edilmesi ve azaltýlarak kesilmesi þeklinde planlandý.

Tartýþma

Tuz kaybý tablolarý daha hayatýn baþýndaki yenidoðanlarda farklý klinik tablolar þeklinde ortaya çýkmaktadýr. Bazý olgular tartý kaybý ya da kilo alamama, beslenme zorluðu, kusma, huzursuzluk gibi özgül olmayan yakýnmalarla bazýlarý da þok ve hipoglisemi tablosu ile acil kliniklere baþvurmaktadýrlar. Plazma sodyum düzeyi ölçümü tuz kaybýnýn nedeni araþtýrýlýrken faydalýdýr ama tek baþýna yanýltýcý olabilir. Ýdrar Na miktarý da ölçülmelidir. Ýdrarla tuz kaybý olan olgularda en hassas sodyum dengesi göstergesi plazma renin aktivitesidir ve sodyum replasmanýna raðmen yüksek deðerlerde saptanýr (2).

Yenidoðan döneminde tuz kaybý ile baþvuran olgularda KAH öncelikle düþünülmelidir. Tuz kaybettiren KAH türleri 21 hidroksilaz, 3-ßhidroksi steroid dehidrojenaz, 20-22-desmolaz ve geçici olarak 11-ßhidroksilaz ve 17- hidroksilaz eksiklikleridir (1). Olgular sýklýkla yenidoðan döneminde cinsiyet farklýlaþma bozukluklarý ve tuz kaybý tablolarýyla baþvururlar. Bebeklerdeki cinsiyet farklýlaþma sorunu çarpýcýdýr ama tuz kaybý krizi hayatý tehdit eden ciddi ve acil bir tablodur.

Konjenital adrenal hiperplazi, adrenal kortekste kortizol sentezi için gerekli enzimlerden birinin eksikliðine baðlý olarak geliþen, otozomal resesif bir hastalýk grubudur. En sýk (%90-95) görülen tip 21-Hidroksilaz eksikliðidir.

Klinik tablonun çeþitliliðini enzim eksikliðinin derecesi belirler. Klinik olarak “klasik tip” ve “klasik olmayan tip” þeklinde sýnýflandýrýlýr. Klasik KAH, Aldosteron eksikliðinin derecesine göre; “tuz kaybettiren” ve “tuz kaybettirmeyen tip” olarak sýnýflanýr. Olgularýn %75’i tuz kaybettiren kalaný da basit virilizan tiptir (1). KAH olgularýnda tuz kaybý tablosu en erken hayatýn ilk haftasý içinde geliþebilirse de genellikle 2-3 haftada belirti verir.

Bebeklerde kusma, dalgýnlýk, hipotansiyon, hipoglisemi ve düzeltilemeyen dehidratasyon görülür. Fizik muayenede

Resim 2. Hiperpigmentasyon ve ambigus genitalyasý olmayan ve ilk haftasýnda tuz kaybý ile gelen ve PHA1 tanýsý alan erkek bebek olgu.

Baþvuru sýrasýnda olguda hipoglisemi ve hipotansiyon yoktu. Kan sayýmýnda trombosit sayýsý normal sýnýrlarda idi. Ýdrarda Na deðeri 82 mEq/l (<20mEq/l); K 4,14 mEq/l (3,5-5,1) idi. Olgunun kan örneði alýndýktan sonra prednizolon (20mg/m2/24saat) ve elektrolitli sývý desteði verildi. Hiperpotasemiyi düzeltmek için insülin-glukoz ve bikarbonat verildi. Kan potasyum düzeyi normal sýnýrlara inince oral Ca-polystyrene sulfonate kalsiyum- polistiren sulfonat 1g/kg dozunda günde iki kez verildi.

Kan örneðinde bakýlan hormonlardan 17-OH Progesteron 2,43 ng/ml (6.28 ±1.47 ng/ml), ACTH 26,71 pg/ml (10- 60 pg/ml), Kortizol 8,40 ug/dl (4,4 ug/dl), 11-deoksikortizol 7,75ng/ml (<10-156 ng/ml), Total Testosteron: 85 ng/ml (75-400 ng/ml), Serbest Testosteron 5,48pg/ml ( N: 1,5- 31 pg/ml) olarak ölçüldü. Ancak sürrenal tuz kaybý krizi tedavisinde verilen standart hormon ve elektrolit tedavisine raðmen serum elektrolitlerinde ve idrar tuz kaybýnda düzelme görülmedi. Bunun üzerine bakýlan Plazma Renin Aktivitesi PRA deðeri 41,04 ng/ml/saat (2-35 ng/ml/saat), Aldosteron 4400pg/ml (50-1750 pg/ml) olarak saptandý.

Ýdrarda sodyum atýlýmýnýn fazla olmasý, plazma renin aktivitesi ve aldosteron düzeyinin yüksek olmasý ve kardeþininde de benzer klinik belirtiler göstermiþ olmasý, ek olarak kan basýncý deðerlerinin normal olmasý nedeniyle olguda primer psödohipoaldosteronizm düþünüldü. Oral fludrokortizon 0,3mg/gün verildi; potasyumdan fakir formüla ile beslendi ve mamasýna 0,5g tuz eklenmesine raðmen hiponatremi ve hiperpotasemi derinleþti. Serum potasyum deðerinin tedaviye raðmen 8mEq/l üzerinde seyretmesi nedeni ile periton diyalizi uygulandý. Periton diyalizi ile yüksek sodyum içerikli sývý (50mEq/kg’a

(4)

Ýkinci sýrada görülen 3-hidroksi steroid dehidrojenaz eksikliði erkek çocuklarda hipospadiyastan inmemiþ testis, bifid skrotum, psödovajene kadar uzanan spektrumda cinsel farklýlaþma sorunlarý oluþturur. Kýzlarda ise

klitoromegali ve labial füzyon yapabilir. Diðer enzim eksiklikleri daha nadirdir (1). Bu sýk olarak görülen nedenlerin yanýnda daha az sýklýkta görülen diðer sebepler de Tablo I’de sunulmuþtur.

Tablo I. Renal Tuz Kaybý Nedenleri (1 no’lu kaynaktan adapte edilmiþtir)

1.Adrenal Yetmezlik

a-Primer Yetmezlik b-Sekonder Yetmezlik

StAR mutasyonlarý Hipotalamik geliþim defektleri Kongenital adrenal hipo-aplazi Konjenital hipopituitarizm KAH (20-22 desmolaz, 3ßOHSD, 21hidroksilaz,

11ßhidroksilaz),CytP450oksidoredüktaz eksikliði

Akiz hipopituitarizm (travma, kanama, tümör) Neonatal adrenolökodistrofi

Ýnfantil gliserol kinaz eksikliði

Ýzole aldosteron eksikliði (hipo-hiperreninemik) Anneden geçen steroidler (Cushing sendromu, eksojen glukokortikoid alýmý)

Wolman hastalýðý

Postnatal steroid tedavisi

Psödohipoaldesteronizm (primer, sekonder) Ýzole glukokortikoid eksikliði (3A, 4A) Adrenal kanama

Geçici adrenal yetmezlik Konjenital nefrotik sendrom Aðýr enfeksiyonlar ve ilaçlar Kortizol direnci

Refsum hastalýðý Abetalipoproteinemi

Smith-Lemni Opitz sendromu Kearne – Sayre sendromu 2.Renal Yoldan Kayýplar

Renal displazi ATN (poliürik fazý)

Obstrüktif üropatiler Ozmotik diürez (mannitol, hiperglisemi)

Akut pyelonefrit Aygunsuz ADH

Tubulopatiler (fanconi sendromu) Serebral tuz kaybý

Bartter sendromu Prematürenin tuz kaybý tablosu

Diüretik ve diðer ajanlar (aminofilin, dopamin) 3.Diðer Hastalýklar

Transplasental hiponatremi (anneye oksitosin ve dekstroz)

Ýleostomi

Anneye diüretik ve laksatif verilmesi Konjenital hipotiroidi

Psödo-Bartter sendromu Anne sütüne baðlý hiponatremi

Pilor stenozu Ýatrojenik

Konjenital klor ve sodyum daireleri

Ýzole ACTH eksikliði, ACTH direnci

(5)

Nadir tablolardan olan Prune Belly sendromunda (PBS) prognozu belirleyen en önemli faktör üriner sistem tutulumunun aðýrlýðýdýr. Sendromda görülen üriner sistem tutulum çok deðiþkendir. Anatomik sorunlar; deðiþen derecelerde dilatasyon, megasistis, dilate üreterler ve hidronefrozu kapsayabilir. Bu anomaliler yetersiz iþeme, piyelonefrit ve renal hipoperfüzyon zararýna kadar uzanan fonksiyonel sorunlara da neden olur (3, 4). Bu hastalarda ayrýca enfeksiyon veya obstrüksiyon nedeniyle renal parankim hasarý geliþerek renal tübüllerde Aldosterona direncine katkýda bulunur. Ek olarak hücresel cevap yeteneðinde azalma ve prostoglandinler gibi intrarenal hormonlardaki deðiþmeler de bu direnci artýrýrlar (5). PBS olgularýnda kronik böbrek yetmezliði %30 oranýnda geliþmektedir (3). Kýrk bin canlý doðumda bir görülen bu sendromda hastalarýn %3’ü kýz olabilir (6). Ýlk olguda olduðu gibi, özellikle distal üretranýn da dilate olduðu erkeklerde yalancý makrogenitalya görülebilir (7).

Ýlk olgumuzda görülen tuz kaybý ile giden nefropati tablosu sendromun sýk rastlanmayan bir özelliðidir. Hastalarda KAH’ye benzer þekilde tartý kaybý, dehidratasyon ve hiponatremi geliþebilir. Bu tablo sekonder psödohipoaldesteronizm ile açýklanmaktadýr. Sekonder psödohipoaldesteronizm obstrüktif üropati, üriner sistem enfeksiyonlarý ve bazý abdominal cerrahi operasyonlar sonrasýnda geliþmektedir (1, 2, 4). Obstrüktif üropati olgularý yenidoðan döneminde tuz kaybý nedeniyle KAH ile karýþtýrýlabilir. Bu nedenle hastalarda renal ve sürrenal ultrasonografi birlikte yapýlmalýdýr (1, 4). Ayrýca tuz replasmaný klinik bulgularý düzeltmede esastýr (8).

Olgumuzdaki gibi, PBS olgularýnda renal tuz ve su kaybý aþýrý olabilir. Ancak hastalar bu akut dönemi atlatsalar bile, üriner sistemin tutulumuna baðlý olarak tekrarlayan üriner enfeksiyonlar, düzeltici operasyonlar ve son dönem böbrek yetmezliði ile uðraþmaktadýrlar (3).

Ýkinci olgumuzda baþvuru sýrasýndaki laboratuar bulgularý, ölen erkek kardeþinde sürrenal yetmezliði tanýsýnýn olmasý nedeniyle KAH düþünülerek acil sürrenal kriz tedavisi verilmesine raðmen serum elektrolitleri ve idrar tuz kaybý düzeltilemedi. Plazma renin aktivitesi ve aldosteron düzeylerinin yüksekliði, hipotansiyon ve hipogliseminin olmamasý, ebeveynlerin akraba olmasý, klinik bulgular (tartý alamama, kusma, huzursuzluk), nedeniyle hasta tip1 psödohipoaldesteronizm (PHA1) tanýsý aldý.

baðlý olarak sekonder olarak geliþir. PHA1, otozomal dominant (OD) (sporadik) ve otozomal resesif (OR) olarak kalýtýlmaktadýr. OD PHA1 (Renal tip) olgularýnda aldosterona renal direnç mineralokortikoid reseptör mutasyonundan kaynaklanýr ve bebeklerde renal tuz kaybý, hiperpotasemi, tartý alamama, artmýþ renin- aldosteron düzeyi, metabolik asidoz ile seyreder (1, 9-11). Kimi olgularda da tuz kaybý krizinden hemen önce, ter bezlerindeki tuz birikiminden kaynaklanan ciltte miliaria rubra görülmektedir (9). OD PHA1 ile ilgili 13 mutasyon tanýmlanmýþtýr (10). OR PHA1 (Sistemik tip) olgularýnda ise aldosterona direnç, amilorid baðýmlý epitelyal sodyum kanallarýndaki mutasyonu nedeniyle böbrekler tübüllerinin toplayýcý sistemi dýþýnda solunum sistemi, ter bezleri, kolon ve tükürük bezlerinde de vardýr.

Bazý olgular yüksek renin-aldosteron düzeylerine raðmen belirti vermeyebilirler (10, 11). Bunun nedeni olarak mutasyonlu gendeki polimorfizm gösterilmektedir (11,12).

Bazý olgularda ise generalize mineralokortikoid direnci, hayatý tehdit eden tuz kayýplarýna neden olmaktadýr (1).

Araya giren viral enfeksiyonlar tuz kaybý krizini baþlatabilir (11). PHA Tip2, Gordon sendromu olarak bilinmekte ve OD kalýtýlmaktadýr. (1).

Primer hastalýkta, tuz kaybý krizi sýrasýnda standart mineralokortikoid replasmanýna cevap yoktur. Bu durumda yüksek miktarlarda (50 mEq/kg/gün’e kadar çýkabilen) sodyum replasmaný yapýlmalýdýr. Hiperpotasemi hayatý tehdit edecek kardiyak sorunlara yol açtýðýnda diyaliz (yenidoðanlarda peritoneal) yapýlmasý gerekir. Uzun dönemde fludrokortizon ya da fludrokortizon- karboneksolon ile ardýþýk mineralokortikoid tedavisine ek olarak diyete fazladan tuz eklenmesi gerekir. Olgular dehidratasyondan, sistemik ve üriner sistem enfeksiyonlarýndan korunmalýdýr. Sekonder geliþen psödohipoaldesteronizm olgularýnda, tuz kaybý kriz tedavisi acilen yapýldýktan sonra tablodan sorumlu olan neden düzeltilemelidir (1, 11-13).

Sonuç olarak, hayatýn ilk haftalarýnda görülen ve hayatý tehdit eden tuz kaybý sendromlarýnýn ayýrýcý tanýsý güç olsa da kesin tanýya gidilmesi önemlidir. Tuz kaybý tablosu hýzla düzeltilirken eþlik eden bulgular ve öykü iyi deðerlendirilmelidir. Konjenital metabolik hastalýklarda olduðu gibi tuz kaybý tablosu ile baþvuran hastalarda kardeþ ölümü hikayesi mutlaka derinleþtirilmelidir. Eþlik eden anormal fizik muayene bulgularý tuz kaybý ile gelen

(6)

Kaynaklar

1.Kurtoðlu S, Hatipoðlu N, Büyükkayhan D. Neonatal tuz kaybý tablosu. Türkiye Klinikleri Journal of Pediatric Science (Özel Sayý) 2008; 4:90-105.

2.Gündüz Z, Kurtoðlu S, Düþünsel R, Kendirci M, Melikoðlu A. Psödohipoaldosteronizm: idrarla tuz kaybýna yol açan önemli durum. Ulusal Endokrinoloji Dergisi 1995; 5: 409-416.

3.Bogart MM, Arnold HE, Greer KE. Prune-belly syndrome in two children and review of the literature.

Pediatr Dermatol 2006; 23: 342-345.

4.Buyukkayhan, D. Koklu, E. Gorgozen, F. Kurtoglu, S.

Hatipoglu, N. Gunduz, Z. An endocrine problem of obstructive uropathy: pseudohypoaldosteronism. Erciyes Tip Dergisi 2007; 29: 82-85

5.Giapros VI, Tsatsoulis AA, Drougia EA, Kollios KD, Siomou EC, Andronikou SK. Rare causes of acute hyperkalemia in the 1st week of life. Pediatr Nephrol 2004; 19: 1046–1049.

6.Soylu H, Kutlu NO, Sönmezgöz E, Bükte Y, Özgen Ü, Akinci A. Prune-belly syndrome and pulmonary hypoplasia: A potential cause of death. Pediatr Int 2001;

43: 172-175.

7.Vurgun N, Kurtoðlu S, Küçükaydýn M, Öztürk A. Prune belly sendromu: konjenital megaloüretra nedeniyle anormal penis görünümlü bir vaka. Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 1991; 34: 213-216.

8.Chesney RW, Rogers SE. Salt-losing nephropathy in Prune Belly syndrome: reversal following unilateral nephrectomy. Am J Dis Child 1976; 130: 778-779.

9.Akcakus M, Koklu E, Poyrazoglu H, Kurtoglu S.

Newborn with pseudohypoaldosteronism and miliaria rubra. Int Dermatol 2006; 45:1432–1434.Chesney RW, Rogers SE. Salt-losing nephropathy in prune belly syndrome: reversal following unilateral nephrectomy. Am J Dis Child 1976; 130: 778-779.

10.Riepe FG, Krone N, Morlot M, Peter M, Sippell WG, P a r t s c h C J . A u t o s o m a l - d o m i n a n t pseudohypoaldosteronism type 1 in a Turkish family is associated with a novel nonsense mutation in the human mineralocorticoid receptor gene. JCEM 2004; 89:

2150-2152.

11.Belot A, Ranchin B, Fichtner C, et al.

.Pseudohypoaldosteronisms, report on a 10-patient series.

Nephrol Dial Transplant 2008; 23: 1636–1641.

12.Viemann M, Peter M, López-Siguero JP, Simic- Schleicher G, Sippell WG. Evidence for genetic heterogeneity of pseudohypoaldosteronism type 1:

identification of a novel mutation in the human mineralocorticoid receptor in one sporadic case and no mutations in two autosomal dominant kindreds. J Clin Endocrinol Metab 2001; 86:2056-2059.

13.Akçay A, Yavuz T, Semiz S, Bundak R, Demirdöven M Pseudohypoaldosteronism type 1 and respiratory distress syndrome. J Pediatr Endocrinol Metab. 2002; 15:

1557-1561.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Korteks: lenfosit, plazma hücreleri,makrofajlar • Medulla: lenfoblast ve lenfositler • Neonatal bursektomi-humoral bağışıklık kaybı • Görevi: -öncü B hücrelerinin

Olgulara ait beyin omurilik s›v›s› (BOS) aç›l›fl bas›nc› ve BOS analizi sonuçlar›, beyin ve spinal MRG ve radyoizotop sisternografi bulgular› ince- lendi, klinik izlem

Biz olgumuzda doksazosin mesilat ve gabapentin ile üç ayl›k tedavi sonra- s›nda tama yak›n düzelme tespit ettik.. (Türkderm 2006; 40 (Özel Ek

Periferik direnç; primer olarak mineralokortikoid reseptörü veya epitelyal sodyum kanalındaki mutas- yon sonucu reseptör defekti nedeniyle olabileceği gibi, sekonder

Çalışmanın birincil sonucu, H/S gold standart kabul edi- lerek TVS ve HSG’nin primer ve sekonder infertil hasta gruplarında uterin patolojileri saptamadaki spesifite,

Sekonder metabolitler, m.o üremesinin sonlarına doğru genelde durgunluk fazında üretilirler ve m.o’nın gelişme ve üremesi için gerekli ürünler değildirler... Primer-

Geographic information systems are considered one of the best tools used in analyzing terrain characteristics in terms of slope, altitude, and terrain sectors The study showed

Primer infertilite grubunda in- fertilite süresi ile IIEF skorları arasında negatif korelasyon mevcut iken, sekonder infertil grupta anlamlı korelasyon saptanmadı.. SONUÇ: