• Sonuç bulunamadı

Orman Materyali Yönetmeli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orman Materyali Yönetmeli"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Orman Materyali Yönetmeliği İptal Davası Üzerine İNFOFARM Dergisi'nin Yücel ÇAĞLAR ile röportajından alınmıştır.

1.Orman yetiştirme materyallerinin ticari yönetmeliğinin kapsamı nedir?

maddesinde ülkemizdeki "orman varlığının verimliliğini artırmak ve sürekliliğini sağlamak" amacıyla hazırlandığı öne sürülen Yönetmelik, 2. Maddesinde belirtildiğine göre, ormanların yetiştirilmesi sırasında kullanılacak ağaç ve

ağaççık fidanları ile bu fidanların elde edilmesi sırasında kullanılacak kozalak, tohum, meyve, gövde, yaprak, kök çelikleri, embriyonları, tomurcukları vb ürünlerin üretilmesi ve ticaretiyle ilgili iş ve işlemleri düzenlemektedir. Beş bölümden oluşan Yönetmelik'te konuyla ilgili kavramsal çerçevenin yanı sıra;

•ticareti yapılabilecek ürünlerin sağlanabileceği yerlerin, varlıkların, genetik yapısı değiştirilmiş organizmaların (GDO) belirlenmesi, onaylanması, izlenmesi ve pazarlama koşulları, yersel sınırlarına,

•konuyla ilgili her türlü işlemler ilgili kayıt düzenine,

•söz konusu ürünlerin yurt içi ve dışı ticareti sırasında yapılacak işlemler ile uyulacak kurallara açıklık getirilmektedir.

2.Yönetmeliğin uygulanıyor olması durumunda ormanlarımıza ne tür bir etkisi olacaktı ?

Canlı türleriyle ilgili her türlü işlemin, öncelikle ekolojik yönden çeşitli sonuçlarının olduğu bilinmektedir. Ne var ki, her durumda istendik olmayan bu sonuçların tüm nedenlerinin, boyutlarının ve yol açabileceği gelişmelerin önceden kestirilebilmesi olanaksızdır. Başka bir söyleyişle, söz konusu işlemler, deyiş yerindeyse "kaş yaparken göz çıkarma" olarak değerlendirilebilecek sonuçlar da verebilmektedir. Bu nedenle, söz konusu işlemlerin tasarlanması,

gerçekleştirilmesi, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi son derece karmaşık süreçlerin işletilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluğun yerine getirilmesi, Türkiye gibi biyolojik çeşitlilik düzeyinin son derece yüksek olduğu bilinen, ancak, bu zenginliğin boyutları, yersel dağılımları, tehditleri vb konularda çok büyük belirsizliklerin

bulunduğu ülkelerde yaşamsal önem taşımaktadır. Bu önemine karşın, genel olarak bitki türleri ticaret, özel olarak orman yetiştirme amacıyla kullanılabilecek ürünlerin ticareti ülkemizde öteden beri neredeyse tümüyle hiçbir kısıtlama yapılmadan, başıboş denilebilecek biçimde yürütülüyordu. İyimser bir değerlendirmeyle Yönetmeliğin, söz konusu ürünlerin ticaretindeki bu başıboşluğun giderilmesi işlemlerin bir düzene bağlanmasını amaçladığı söylenebilir. Ancak, böyle bir amacı olsa bile, çeşitli sıkıntılara yola açabilecek bir içeriğe sahipti ve bu sıkıntıların kimileri

ormanlarımızda yaşanacaktı.

Sözgelimi, Yönetmeliğin 1. Maddesinde amacın, "orman varlığının verimliliğini artırmak ve sürekliliğini sağlamak" olduğu öne sürülüyor, ama, ülkemizde verimliliğin neredeki ormanlarımızın hangi işlevlerinde/hizmetlerinde/

ürünlerinde artırılması gerektiği bilinmiyor ki? Öte yandan, verimliliğin artırılması, düşük verimlilik düzeyinde sahip olduğu düşünülen ormanlarda gözetilebilecek bir amaçtır ve bu da çok sayıda ekolojik ve teknik işlemin yanı sıra "uygun/gerekli" genelojik yapılara sahip a ğaç ve/veya ağaççık türleriyle yapılacak değişikliklerle gerçekleştirilebilir

ki, bu da son derece rizikolu, deyiş yerindeyse, "Dimya'ta pirince giderken evdeki bulgurdan olma" sonucunu verebilir; genetik kirlenmelere, biyolojik çölleşmeye yol açabilir. Yönetmelik bu olasılıkların gerektiğince azaltılabilmesine olanak verebilecek yaptırımlara sahip değildir. Aksine iptal edilen maddeleriyle, giderek kurumsallaştırılacak ve artırılacak dış ticaretle bu olasılıkları artırabilecekti. Ek olarak, biyolojik çeşitlilik bileşimi tüm boyutlarıyla bilinmeyen ormanlarımızın gen kaynaklarının ticaretinin bir kaynağı olarak görülmesi olasılığını artırabilecekti. Ormancılık örgütlenmesinin özellikle taşra birimlerinin, gen kaynağı transferi konusunda gerektiğince donanımlı olmaması ise bu olumsuzluğu pekiştirebilecekti.

Yönetmeliğin içerdiği ormanlarımızla ilgili bir başka olumsuzluk da, "orman varlığının verimliliğini artırma ve sürekliliğini sağlama" amacının yalnızca ağaç ve ağaççık türleriyle gerçekleştirebilecek bir işlem olarak algılamasıdır. Bu bağlamda son olarak şu kaygımı aktarmak isterim: Ülkelerarası tekellerin orman yetiştirme çalışmaları sırasında kullanılabilecek her türlü ürünün hem üretiminde hem de ticaretinde de egemen olduklarını düşünüyorum. Bu

(2)

egemenlikleri nedeniyle ormanlarımızın biyolojik çeşitlilik düzeyinin yüksek olmasına karşın ülkemizdeki orman yetiştirilmesine ya da Yönetmelikte belirtildiği gibi "ormanlarımızın verimlilik düzeyinin artırılmasına" yönelik çalışmaları da kendileri için büyük bir pazara dönüştürebilecek; bu da, gerektiğince denetlenemediğinde,

ormanlarımızda yapısal değişiklilere yol açabilecektir. Tarımsal üretimdeki durum, bu olasılığın hiç de yabana atılmaması gereğini açıklıkla ortaya koymaktadır.

3.Yönetmeliğin iptali için verilen mücadelede yer almanızın nedenleri?

Benim konuyla ilgili hukuksal savaşımdaki yerim "yok" denebilecek düzeyde kalmıştır: Savaşımı Ekoloji Kolektifi ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası yürütmüştür. Ben, yalnızca sorduklarında Yönetmeliğin ormanlarımız üzerindeki olası etkilerinden kaynaklanan olumsuzluklara dikkat çekmeye çalıştım. İzleyebildiğim kadarıyla, arkadaşlarımızın savaşımının son derece başarılı olmuştur; kendilerini içtenlikle kutluyorum.

4.Birleşmiş milletler biyolojik çeşitlilik sözleşmesi ve Cartegena Protokolü doğrultusunda,yönetmelik uygulansaydı Türkiye nasıl bir durumla yüz yüze kalırdı?

Bilindiği gibi, ülkemizin de taraf olduğu bu bağıtlanmanın 19. maddesinin 1. fıkrasına göre; ülkeler, bu alanda yalnızca bir kuruluşun yetkili olmasını gerekmektedir. Ancak, Yönetmeliğin GDO'lu ürünlerle ilgili kuruluş olarak çevre ve Orman Bakanlığı'nın Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü'nü yetkilendirmektedir. Oysa, bu yetki, daha önce, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Tarım Araştırmaları Genel Müdürlüğü'ne (TAGEM)

verilmiştir. Açıktır ki, bu durum, uygulamada yetki kargaşasına yol açabilecekti. 5.Bu konuyla ile ilgili hangi kurumlar birinci dereceden sorumlu?

Bu alanda her türlü işlemde ve aşamada yalnızca bir tek kuruluşun yetkili olmasını yeterli. Bulmuyorum. Söz konusu ticaret alanının düzenlenmesi, birbirinden farklı uzmanlık alanlarının tümleşik olarak biraraya getirilmesini,

kamuoyunun denetimine sınırsızca açık olmasını, bu alandaki her türlü işlemde açıklık ilkesinin hiçbir gerekçeyle savsaklanmamasını zorunlu kılmaktadır. Üniversitelerin ilgili bilimdallarından, ilgili araştırma enstitüleri, kamu kurum ve kuruluşları ile demokratik kitle örgütlerinden uzman temsilcilerin karar, uygulama, izleme ve değerlendirme

süreçlerine demokratik katılımlarını sağlayabilecek bir yönetsel yapılanma, bu zorunluluğun yerine getirilmesini büyük ölçüde kolaylaştırabilecektir. Ne var ki, Yönetmelik, böylesi bir yapılanmayı öngörmemekte, söz konusu işlemleri, gerektiğinde kolaylıkla yönlendirebilecek bürokratik birimlerin sorumluluğuna bırakmaktadır.

6.Türkiye GDO’lar konusunda bir tehdit altında mı?

Evet, kesinlikle. Ancak, durumun tehdit olmanın ötesine geçtiğini; ilke olarak tümüyle karşı olmamın yanı sıra özellikle GDO işlemleriyle ilgili uygulama, izleme ve değerlendirme süreçlerindeki yetersizlikler nedeniyle, henüz çoğunun ayırdına varmadığımız çeşitli zararların yaşadığımızı düşünüyorum.

7.Ormanlarımızda GDO ile ilgili geçmişte buna benzer bir olay var mı?

Ortaya çıkmış örneğini, en azından ben bilmiyorum; ama, bu olmadığı anlamına gelmemeli. çünkü, son yıllarda Ankara ve İstanbul'da son derece çarpıcı örneklerini gördüğümüz gibi, belediyelerin kent içi ağaçlandırma çalışmaları

sırasında kullandıkları dış kaynaklı yabancı orman ağacı ve ağaççık türleriyle çeşitli düzeylerde genetik kirlenmelere yol açtıklarını düşünüyorum.

8.Bu sorun tamamen çözüldü mü? Bunu zafer diye tanımlayabilir miyiz yoksa önümüzde olası bu tarz problemler var mı?

Geçici olarak "evet". Ancak, bilindiği gibi yönetmelikler, ikincil nitelikte hukuksal belgelerdir. Kanımca,

Anayasamızın "Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması" ile ilgili 63. Maddede yer verilen "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır.

(3)

yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir."ve "Ormanların korunması ve geliştirilmesi" başlığı altında yer verilen 169. Maddesindeki; "Devlet, ormanların korunması ... için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. ... Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. ...Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade

edilemez."yaptırımları gerekleri doğrultusunda yasal bir düzenlemenin yapılması; bu düzenlemede yukarıda sözü edilen gereği yerine getirebilecek katılımcı bir yönetsel yapının oluşturulması gerekmektedir. Bu gerek yerine getirilmediğinde, söz konusu tehditler her zaman gündemde olabilecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Orman Genel Müdürlüğü, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ne 1991 yılında 49 yıllığına bedelsiz olarak tahsis edilen ve üzerine üniversitenin ana kampusu kurulan alan

Hazırlanan bu eylem planı sayesinde ülkemizde bulunan ve kültüre alınabilecek Maviyemiş-Likapa türlerine ait fidan üretimleri yapılacak, doğal alanlarda bulunan potansiyel

-Logo renkli Olursa Ahşap Üzeri Kompozit Levha -Logo Tek Renk Olursa Ahşap Üzeri Oyma Olacaktır.. -Tek Veya

 Orman kaynaklarının korunması ve orman köylüsünün kalkındırılmasına katkıda bulunmak gayesiyle; orman kadastrosu çalışmalarının hızlandırılmasına,

Yönetmelik: 2008 tarihli Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Yönetmeliği’ni ifade eder. ARAZİ ÇALIŞMALARI SIRASINDA YAPILACAK DENETİMLER Arazi çalışması

Tepe yangını, örtü yangınından az veya çok ayrılmış olarak ağaç ve ağaççıkların tepelerini yakarak ilerleyen yangındır. Yangınların tepe yangınına dönüşmesi,

a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. Maddesinde belirtilen genel ve özel şartlara sahip olmak. ç) Yükseköğrenim kurumlarının lisans programlarından;

[r]