• Sonuç bulunamadı

600 SENE SONRA EDİRNEMIZIN MÜSTESNA MANASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "600 SENE SONRA EDİRNEMIZIN MÜSTESNA MANASI"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

«... Üç Şeref eli Camii'nin burnıalı bir mina-resi vardır... Bir de Takınıcı Ali Ağa vardır, onun karşısında çalışır akşamlara kadar. Si-garalara ağızlık yapar elli yıldır. Bıçakla de-ğil, yürekle yontar kızılcık ağacını sanırsın. Edirne tarihi ile eserleri ile tüm onun par-maklarındadır. Burmalı Minare kıvrım kıv-rim ağızlık olur onun elinde. Bir türkü gi-bi ağızdan ağıza bütün Türkiyeyi dolanır durur... Bir, Takınıcı Ali'yi gördüm Edirne-de, gerçekten ysşaysn yaşatan. Var olsun...»

TAN ORAL

600 SENE SONRA EDİRNEMIZIN MÜSTESNA

MANASI

Türk milleti 9 asırdır Ana Vatanda ve 6 asırdır Edirne'de, niçin 600 yıldır Rumelin-deyiz? Çünkü Türk, şahsî ve memleket a-daletinde, karakterinde vs cemiyet hayatın-da örnek bir millet yetişmesi için hayatın-daha ön-ceki üç asrı kâfi geldi. Öyle bir olgunluk i-çinde Rumeline geçti ki onun adaleti Bal-kanları bir asırda fethediverdi. Ona bir mi-sâl mı? İşte :

Türkler Edirne'yi muhasara ettikleri za-man vakit yaz idi. Varlıklılar kalesine sığın-mış, Türkü tanımıyan korkanlar da kaçmış-lardı. Ş^hir kısa bir zamanda alındı. Sükû-net teessüs etti. Türklerin asla fenalık yap-madıklarını duyanlar geri döndü. Kale için-de evlerini ve dükkânlarını taarruzdan

ma-1362 — 1962

Ord. Prof. Dr. Süheyl ÜNVER

sun kapalı buldular. Bağı olanlar bağlarına girdi. Türkler bağlara girmiş, üzümleri bir güzel yemişler. Fakat her kütüğün dibinde paralan.

Bunu bize bir Rum müverrihi naklediyor. İşte bu rııh olgunluğu içinde Edirne'ye sahib olduk. Orada müstesna bir medeniyet yarattık.

Edirne'yi alan'Birinci Sultan Murad. Şeh-ri kuran İkinci Sultan Murad. Edirne'de Es-klsaray'da doğan İstanbul Fatihinin Babası. Bütün devrinin varlıklı devlet ve hükümet adamları ve şehrin ileri gelen zenginlerinin el birliği ile şehir kuruluyor. Kale içinden dtşarlara taşıyor. Artık her asırda Edirnede, İstanbul'la boy ölçüşecek ve Rumeli'de Tüık

şehirlerine örnek olacak bir yeni ve muaz-zam bir site doğuyor.

Kenya, Bursayı, Bursa Edirneyi, Edirne Filibeyi yapıyor. Edirne okadar güzel ve herkesin gıbta ettiŞi bir şehir oluyor ki şair-ler her asırda Edirneyi terennüm ede ede bitiremiyorlar.

Anadolu Selçuk İmparatorluğunun son se-nelerinde Uc Beği Osmanlıların payitahtları Yenişehirde, akabinde Bursa'da, ondan son-ra da Edirne sıson-rada üçüncü oluyor. Dördün-cü de yine Edirne'nin bize mâl edeceği İs-tanbul'da olacak amma Edirne payitahtlık şerefini asla bırakmamış, Osmanlı saray ve hükümetinin adeta asırlar boyunca İstanbul'-dan sonra ikinci baş şehri olarak kalmıştır.

(2)

W)

t?e T"«k e o R p ü t . T U T M Î H E T Tüe«ısr._we « V . çfvAiıst.Hİ5Î JU^U

«ÎMkCi çie sıvı*, tprvııj K" »U ZATA. WİM&C,Pİ

onflcr CifŞE^E BÎR ÎUCE KU88E

oTUBT-uîfs* o. T^SMTİ-uicr çâp

p o l p u t M u f U s . SuauVKÜÎUc. fctvt . t u k . s e K4.»toLuu? < x T l R (JKTIÎ. C a t I a H ! ? Sü<U2 gTfc L)ERIVJT>E|J S£î,ıuı OUL(ne.AW«,K,f utfJE US» îLaTl'SÎUE U6

toÎKut sesT a ^ - T s r - l ^ t î

devlet idarelerini de içine alan bir saray yaptırabiliyor. Yıldırım zamanında bir sem-tini ve camiini buluyoruz. Fetret devrinde Emir Musa ve İsâ ve Süleyman çelebiler za-manında eski camie başlanıyor. Onu Çelebi Sultan Mehmed bitirebilmiştir. Oğlu İkinci Sultan Murad'dan sonra Edirne esaslı olarak ele alınıyor. Yeni Saray'a başlanması onun zamanında. Üç Şerefeli ve Muradiye de ve hamam, medrese gibi imaret sistemimize da-hil olan âbideler de öyle.

Fatih zamanında bir taraftan yeni payi-taht olan İstanbul'da imar hareketlen' devam ederken Edirne asla ihmâle uğramamıştır. Oğlu Bayezid orada muazzam bir site kur-duruyor. Yavuz Sultan Selim'in kısa padi-şahlık devri hep şark'a müteveccih geçiyor. Edirne'de birşey bulamıyoruz. Lâkin oğlu Kanunî, Edirne'yi ihmal etmiyor. Yeni Sa-ray'ın noksanları tamamlanmıştır. Zira her geçişte orada kalıyor.

Oğlu İkinci Sultan Selim meşhur

Selimi-yeyi Mimar Koca Sinan'a kurduruyor. Ar-tık Edirne mamur şehirlerimizin başında ci-hanşümul mimarı abideleriyle birinci safın-da yer alıyor.

Ondan sonra ufak tefek imar hareketleri devam ediyor. Artık Edirne Osmanlı padi-şahlarının XIX uncu asır başına kadar ikin-ci payitaht olarak ehemmiyetini kaybetmi-yor.

Vaktaki XIX uncu asır geliyor. Şehir-lerin de insanlar gibi bir devresi var. Artık felâket çanı çalmıştır. Garplıların teşvikiy-le iki defa Rus istilâsı olmuş. İkisi ve bil-hassa 1877 - 1878 de sonuncusu Edirneyi perişan etmiştir. Balkan Harbinde Rumeliyi malûm sebeplerden kaybettik. Hududu Garplı medenî devletler kasden Edirneyi i-kiye bölercesine içinden geçirdiler. Edirne boşaldı ve binaları da çözüldü. Ufak tefek tamirle ayakta tutulmak istenmekte. Nüfusu da artmış bulunmakta. Fakat bu çözüntü berdevam. Bir defa Edirne medeniyetinin mehdi olan bu şehri içinden geçirilen

turis-tik (!) yol hançerlendi, yani önünde bir-şey bırakmıyarak açıldı. Mezarlıkları imha edildi. Birkaç kıymetli taş güç kurtarıldı. Gülden güne sönmekte olan bu şehrin ör-n3ı'< medeniyetini gelenekleriyle ihya edilme-mesinden dolayı duyulan teessür çok derin-dir. Hele cnun 600 üncü yılı ile bu şehrin idarecilerinden başka meşgul olan da yok-tur. Hükümet bunun ehemmiyetini idrak et-memiştir.. İstanbul'un 500. yılında Türk me-deniyeti tes'idini zamanın idarecileri nasıl sabete ettiler meydanda.

Türkiyemizin hemen her şehrinin bir hu-susiyeti vardır. Onları inkilâplarımız koru-yamadı. Edirne şehrimizin de sayılmıyacak derecede hususiyetleri, üstelik incelikleri var-dır. Her veçhile örnek bir şehrimiz olan bu ikinci payitahtımızda ele alınacak konular okadar çoktur ki bunları bir makale çerçe-vesine sığdırmak mümkün değildir.

Mimari eserlerin beyânını ehillerine bı-rakalım. Fakat şu halk el sanatları ve ince sanatkârların mümtaz eserleri mevzuu bile ayrı ayrı birer monografi mevzuudur.

Bunlar pek çeşitli ve çok sayıdadır. Yani bunların Edirne'de zaman zaman en iyileri ve en inceleri yapılmıştır. Zira padişahların burada kısa ve uzun süren ikametleri Edir-neyi şahane bir şehir halinde mümtaz bir mevkide tutmuştur. Çünkü burada el emeği ve mahsulü işlerin en güzeli mutlaka padi-şaha takdim olunur. Beğendirmek endişesi sanatkârları titiz bir durumda çalıştırmıştır. Edirnenin içtimaî bünyesi diğer Osmanlı İmparatorluğu şehirleri gibi muhtelif imaret-lerin mamureleri bu meyanda medreseleri, kütüphaneleri ve mektepleri gibi bilim mües-seseleri başta gelir. Hanlar, İmaret, aşhane ve misafirhaneleri, hastahaneleri. İçtimaî ve ticari durumun düzeninde gitmesi için her türlü yerler mükemmelen vazifelerini görür. Her sınıf halk ve esnafın kendilerine göre içtimaî ahlâkta titizlikle örnek olduk-ları müşahede edilmiştir. Hani Garbin İsviç-re gibi bakımlı memleketlerinin şehirleri bugün içtimaî ve turizm bakımından ne de-recede itinalı, temiz ve câzib bir durum ile rağbeti mucib olmakta ise Edirne de Garp'-tekilerden daha eski asırlarda en birinci ör-neklerden gösterilebilir. Seyyahların yazdık-ları ve tarihçilerin bildirdikleri ve şairlerin tasavvura çalıştıkları hususlar birer hakikat-ti. Bu cihetle Edirne, hemşehrilerine, zi-yaretçilerine ve diğer şehirlerimize ahlâk ve gelenekleriyle her asırda örnek olmuştur.

Edirne'de halk sanatlarının bir harcıâlem, yani kutu, sandık, ev takımları, süsleri ve lüzumlu âletleri ve eşyayı hazırlıyanların da mahallî hususiyetleri ancak pek ender kalan misallerinden öğrenilebiliyor. Bir de yazı,.

(3)

TO'PKAPI HAMAMI :

550 yıllık Topkapı hamamı yıkıcılarla sa-vaşmakta. İki ayak duvarı söküldüğü halde kubbesi ayakta durmakta. Bu manzara yü-rekleri dağlıyor.

tezhib, bilhassa lake ve el yapması süslü cildler, lavhalar ve oyma yazılarda muhak-kak ki Edirneye mahsus özellikler müşahede olunabiliyor. Bunlardan mühim sanatkârları ve eserleri bulunmuştur. Cidden İstanbul'un en itinalı eserlerinden daha da mükemmelle-ri var. Meselâ Talik yazı ve çiçek oyanlar-dan Naıksî, Edirnekârî cild üzerine nakış ya-panlardan keza Hacı Dede, Mehmed Nakşı ve emsali imzalı eserleri de çok sayıdadır. Edirnekârî çiçeklerde Edirneli Seyyid Mus-tafa ortaya çok cazib ve sayısız örnekler koymuştur. İmzalı olarak cildlerde ve me-tin aralarında oldukça rastlanır.

Edirnenin mimari âbidelerinde her neka-dar sanatkâr imzaları az ise de Edirneye mahsus bir stilde meharet göstermişlerdir.

Edirnemizin her sahada örnek misalleri pek çoktur. Bunlar ayrı ayrı monografi mevzuu da olabilir. O mübarek şehri

buka-Müftü Ali Efendi Sebili

(4)

SELÇUK HATUN CAMİİ

dar bilerek ve bilmiyerek tahrip ve ihmali-mize rağmen halâ yüzümüzü ağartacak eser-leri çoktur. Bugün yarısı yabancı elinde bı-raktırılan bu mübarek ülkelerin vatanımı-zın bağrında mühim bir yeri vardır. Bu ka-darcığını da bize ihmal ettiğimiz Türk me-denî eserlerimizin bıraktırdığını da ibretle unutmamak lâzımdır. Her Türk kendisini Edirnemizi korumak ve onu benimsemekle mükellef saymalıdır. Zira orası yüzümüzü ağartan ve güzelleştiren benlerimizin en can alıcılarındandır. Madem ki Edirne bizi ta-mamlıyor kalbimiz biraz da onun için çarp-malı ve bize heyecan veren bu mübarek şehri bütün millî hasletlerimizi koruyan bir ülke sayarak üzerine titremeliyiz. Onu, in-malin ağır ve telâfisi güç neticelerinden kur-tarmalıyız.

DEMIRTAŞ CAMİİ Saray Hamamı

(5)

Saray Hamamı

'

-'İAÇ fERBfçUuİM ftEplvPA

MtpÇESE VAR= - P E l ^ l E P - ^

ftHDIM Kls.fi.lAR_ O.KA&-MIŞ' OSUM>M0„ ı^tVJİ DÛ-GÜ^EL İŞLEÇ. l|f\pf>.&VkeM\S , ©ÎÇL

ÜUV&E. KAUA\$. M6..tt2UW , İBE£T

vi«E Bu ûUtJÜtJ fcnPirJ ka.ça-La.iz.-tNf>, ..._,,

(6)

Referanslar

Benzer Belgeler

Data was collected by a set of questionnaires, including Fatigue Symptom Inventory (FSI), the Symptom Distress Scale - modified (SDS-M), Symptom S everity Numeric Rating Scale

frekansh akımlar devrelerini şebeke ve civar tüketiciler üzerinden kapatarak harmonik frekanslı gerilimler n1eydana getirirler. Bu gerilinller ise başlangıçta saf

Depressive disorders (43.7 %) in patients with cancer, adjustment disorders (53.3 %) in patients with en- toxication and somatoform disorders (36.4 %) in patients who were

Özet: Rousseau’nun mimarlığını yaptığı ulusal irade kavramı, egemenliği kullanacak gücü ifade etmektedir. Modern devletin ayırt edici unsurlarından birisi

Mahkeme şunu belirtmiştir: Şayet başvurucu söz konusu hak düşü- rücü içinde ilgili yasa uyarınca başvursaydı; dini inançları nedeniyle silahlı kuvvetlerde

İlk incelenen eserlerin etüt niteliği taşıdığı göz önüne alındığında, AGS ve SL öğrencilerinin teknik alt yapı olarak “diğer lise”

berliklerinde “huzurevi” hayalleri kurmak yerine, genç duygular

«Köylüler belki acemiliklerin­ den, belki de bir şey söylerler diye çekindikleri İçin, asfalta basmaya cesaret edemiyerek yolun İki kenarındaki toprak