• Sonuç bulunamadı

24 Eylül'deki ihale sonras

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "24 Eylül'deki ihale sonras"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24 Eylül'deki ihale sonrası nükleer karşıtı kamuoyun da iki yönelim kendini belirgin şekilde ortaya çıkardı. Birinci görüş ihalenin sonucunu temkinli yorumlar yaparak değerlendirdi. İkinci görüş ise bu durumu daha çok zafer

havasıyla değerlendirdi. Bu değerlendirmelerin ikisinin de haklı yanları vardır. Ancak dünü ve bugünü açıklıkla ele alıp geleceğe dair de nükleer karşıtı harekete önerdiği mücadele programı yoktur.

Bugünün kazanımı gibi görünmekte olan ihale sonucundan ekolojik mücadele hareketinin kazandığı en önemli sonucun zaman olduğunu düşünmekteyiz. Sorunumuz bu kazanılan zamanı geçmişteki mücadele anlayışıyla

sürdürmeye devam mı edeceğiz yoksa yürütülmesi zorunlu hale gelmiş bir tartışma sonrasında çıkaracağımız derslerle yeni ve birleşik bir mücadeleyi mi güçlü bir şekilde örgütleyeceğiz. Biz bu yazıyla ikinci yoldan yürümemiz

gerektiğini anlatmaya çalışacağız.

Amaçladığımız sonuca ulaşmak için sorunumuzu tanımlamamız gerekmektedir. Yazımızla sorunlarımıza ve çözümlerine dair fikirlerimizi anlatma çabası içerisinde olacağız.

Ekolojik mücadele de iki farklı anlayışın varlığı bilinen ve kabul edilmesi gereken bir gerçeklik. Bu gerçeği redderek sürdürülecek mücadelenin bir geleceği de ve kazanacağı zafer de yok. Bir tarafta ekolojik mücadelenin, sınıf

perspektifi doğrultusun da Emperyalist ve Kapitalist düzeni de hedef alan politik taleplerle birlikte yürütülmesini savunanlar var. Diğer tarafta da politik olgulardan ve olaylardan mücadeleyi ayrıştırarak veya öne çıkartılmasının yanlışlığını savunarak popülist politikalarla sorunların sistem içerisinde de çözümünün olabileceğini savunanlar var. Bu güne kadar süren mücadelede egemen olan anlayış bize bir şey kazandırma dı. Düşününüz ki dünyada, bölgemizde ve ülkede olup bitenlerden bir haber ekoloji mücadelesi veriyoruz. ABD'de yaşanan krizin dünyayı etkisi altına aldığı koşuların egemen olduğu ortamda yapılan ihalenin sonucundan kendimize de zafer çıkarıyoruz. Yürütülen

mücadelenin etkilerini küçümsediğimiz gibi bir anlam çıkarmak zorlama bir yorum olacaktır. Biz bir gerçeği dile getirmekteyiz. Bizim iddiamız odur ki kendini politikleşmekten ısrarla kaçırmaya devam edecek olan çevre mücadelesi hedefsiz kalacaktır. Emekten, barıştan, demokrasiden, özgürlükten, söz etmeyen çevre mücadelesi emperyalist, kapitalist saldırılara karşı doğayı nasıl savunabilir. Bergama'da, Eşme'de, Pazarcık'ta, Karadeniz'de, Ege'de, Akdeniz'de sesimizi yükseltirken, sular altında kalacak Hasankeyf'e, Munzur'a, yakılan ormanlara, tonlarca bombayla tahrip edilen doğaya, _ırnak'ta ki termik santrale sesini çıkarmayan çevre mücadelesi bu ikircikli tutumuyla kazanabilir mi? Baskıcı ve asimilasyoncu ve tahkim yasasını kabul ederek ülkenin yer üstü ve yer altı zenginliklerini uluslar arası ve onların işbirlikçi şirketlerine peşkeş çeken devlet politikalarına karşı durmadan çevre mücadelesi verilebilir mi? Yukarıda saydığımız çevre sorunları egemenler tarafından yürütülen politikaların sonuçları olarak bizlere dayatılmaktadır. Öyleyse biz bu politikaları teşhir edecek bir çevre mücadelesi programına sahip olmadan yürümekte ısrar etmemeliyiz. Öncelikli görevlerimizden biri de bütünlüklü mücadele programını yazmak olmalıdır. Bu iki farklı yaklaşım ekolojik mücadele alanında ısrarla yok sayılmakta ve mücadele de bu nedenle bölüntüler

halinde devam etmektedir. Siyasal alan da ki demokrasi yoksunluğu ekolojik mücadeleye de sirayet etmiş durumdadır. Farklı düşünenlerin yok sayılması, rekabetçilik, bürokratizm ekolojik mücadele alanındaki demokratik ilişki

yoksunluğumuzun sonuçları olarak ortaya çıkmaktadır.

O zaman mücadelemizin ilk çözüme kavuşturulması gereken sorunu farklı mücadele anlayışlarımızın varlığının kabul edilmemesi olmaktadır.

İkinci çözüm bekleyen sorunumuzu ise farklılıklarımızı meşru gören bir demokrasi anlayışından yoksunluğumuz olarak ele almak durumundayız.

Yukarıda tanımlamaya çalıştığımız sorunlar bizce mücadelenin temel sorunlarını kavramak açısından üzerinde ısrarla durmayı gerektirmektedir.

Bir diğer önemli eksikliğimizi ise mücadele için kurulmuş olan platformların demokratik teamüller içerisinde şekillenmemesi oluşturmaktadır.

Siyasi partiler bu platformlar da kendilerine yer bulamamıştır. Platform yürütmelerindeki temsiliyet farklı görüşlerin varlığını önkoşul olarak kabul ederek gerçekleştirilmemiştir.

(2)

Örneğin nükleer karşıtı platform yürütmesinde TMMOB' ve bağlı odaların ayrı ayrı yer almaları demokratik işleyişin önünü tıkayan en önemli nedenlerden biri olmuştur.

Yine siyasal dinamiklerin mücadelenin birer bileşeni olamaması dolayımın da onların deneyimlerinin ve pratiklerinin mücadelemizin zenginleşebilmesine sunacağı katkılardan mahrum bırakmıştır. Dolayısıyla ekoloji mücadelesinin bugün açısından bakıldığında en gerekli olan ayağı gençlik hiçbir dönemde mücadelemiz açısından kendini öne çıkartamamıştır. Bizce en büyük eksiklerimizden biri de budur.

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız bu yanlış yaklaşım sonuçlarını en yalın bir biçimde Sinop'ta düzenlenen nükleere karşı gençlik şöleninde göstermiştir. Sinop'ta olup bitenleri merkezdeki bu yanlış yönelimin yereldeki tezahürü olarak düşünmek gerekmektedir. Aslında biz ilk başladığımızdan bu yana gördüğümüz hataları platform içerisinde ısrarla tartışmaktan yılmadık. Hem yerel hem de genelde ki gidişata dair oldukça eleştirel tutumumuz oldu. Ancak

kimilerince bu hep göz ardı edilmek istendi. Sonuç geldi çattı kapımıza. Yeniden kolektif düşünmek, örgütlenmek ve mücadele etmek zorundayız. Onun içindir ki ihale sonucu bizim için zaman kazanmak olarak değerlendirilmiştir. Kaybedilecek her gün bizim için kayıp olacaktır. Bu yanlış yoldan dönmek devrimci bir görevdir. Üzerinde yaşamakta olduğumuz dünyada ve içerisinde yaşadığımız ülkede emek ve doğanın tahribi ve talanı bugün hızla emperyalistler ve kapitalistler tarafından acımasızca sürdürülmektedir. Yapılacak tek bir hamle vardır. Güçlerimizi birleştirip genel direnişi örgütlemektir.

EMPERYALİZM VE KAPİTALİZM YENİLECEK HALKLAR KAZANACAK! Ceyhan AKAY

Referanslar

Benzer Belgeler

Sadece nazmi olduğu (belki de olamadığı) için attı kendini köprüden. ·Aslında neydi yahu· bu heritin zoru

11 Eylül 2001 Terör Saldırısı Sonrası Değişen Terörizm Algısı, Yüksek Lisans Tezi, Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 32.. Milletlerarası Hukuk

Parazit ve parazitoit organizmalar saldırdıkları zararlının yaşam dönemine göre yumurta parazitoiti, yumurta-larva parazitoiti, larva parazitoiti, larva-pupa parazitoiti ve

Asma unlubiti mücadelesi için tavsiye edilen preparatlar, dozlar için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitki Koruma Ürünleri Web sayfası

Sağlık bakanlığı; ateş, öksürük, nefes darlığı semptomla- rından en az birisi olan ve semptomların başlamasından 14 gün önce kendi veya yakının yurt dışı seyahat

Söz konusu proje için Çevre ve Orman Bakanl ığı tarafından ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilmiş, yöre halkı bu nedenle karar ın ‘Yürütmesinin durdurulması ve

Söz konusu proje için Çevre ve Orman Bakanl ığı tarafından ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilmiş, yöre halkı bu nedenle karar ın ‘Yürütmesinin durdurulması ve

Çünkü eninde sonunda bir türcülük eleştirisi yapmak için her şeyden önce insanı bir tür olarak değil toplumsal bir varlık olarak kavramak ve onun toplumsal bedeni olan