• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ KASTAMON-U KÜLT ÜR. SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi Eylül 2003

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İKİNCİ KASTAMON-U KÜLT ÜR. SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi Eylül 2003"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kastamonu

Valiliği

Gazi Üniversitesi Kastamonu

Eğitim

Fakültesi

Dekanlığı

İKİNCİ

KASTAMON - U KÜLT · ÜR .

SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi

18-20 Eylül 2003

KASTAMONU

VALİLİGİ

uızgı:

Erkan YANARATEŞ Baskı-Ci lt:

Gazi Üniversitesi İletişim Fak-ültesi Basımevi Tel: 212 64 95/108-109

ANKARA-2005

S~yı:

(2)

İkinci Kastamonu Kilittir Sempoıyumu (18-20 Ey/f/1 2003) 237-253

MUT ASAVVIF ŞAiR HASAN ÜNSi'NiN (XVII-XVIII. YY.) HAYATI VE ŞiiRLERi

M ustaf a TA TC/

G. O. Gazi

Eğilim ~akültesi,

Ankara.

Özet

Hasan Onsi 105511643 senesinde Kastanıonu'nım Taşköprü ilçesinde doğmuştur. A'rec Hasan Efendi diye de tamnmaktadır. Çocuk denebilecek bir yaşta tahsil için geldiği İstanbul'da Halv'etiyye'nin Şa'biiniyye kolunun biiyüklerinden -XVII. asrm en yetkin sltfilerinden, Oskiidar'da ikame/ eden-Korabaş-ı Veli tarafindan yetiştirilip İstanbul'da görevlendirilm iŞ~\ -r-

Tasawuf tarihinde en önemli ekallerden birisi olan Halvetiyye mesleğinin Anadolu u u h . ' ·

asırda neş'et eden ana kollarmdan birisi de, Şa'btiniyye şubesidir. Bu şube, Şa'bôn-ı Veli {ö.

Kastamonu-i 569) tarafindan tesis edilmiştir. Gerek kıırucu Pir'in, gerekse sonradan gelen silsileye mensup aziz/erin, ilahi aşkı ve vıicıid birliğini esas alan felsefe/eri, halvetten

lıoşlanmaları ve mıinzevi hayatları sebebiyle, bu ekalde silsileye ve erkfina ait bilgiler -bir Mevlevilik ve Bektaşilik'te olduğu gibi-yazılı kaynak/ardpekfazla aktarılmamışlır. Durımı böyle olunca, söz konusu mes/eğe mensup kişilerin kiiltiir tarihimizdeki yerlerini araştırırken, yazılı

belgelerin önemi birkat daha artmaktadır. İşte, erkônın kıırucusu Şa'biin-ı Velf'nin vefatından yaklaşık bir asır sonra yaşayan Hasan Onsi'nin eserleri ve burada tamtacağımız divanı

"Şa'biiniyye" hakkındaki araştırmalara yeni katlafarda bulımacak niteliktedir. Hasan Onsi'nin hayahm ve menakıbını öğrencisi lbrahim Hôs toplamış/ır. Kastamonu'nun kiiltıir tarihi için de çok önemli olan bu eser, yakın bir zamanda tarafımızdan yayınlanmıştır. (Bkz. lbrahim Has, Menalab-ı Hasan Onsi, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara 2002.)

Hasan Onsi'nin iiç eseri bilinmektedir:

Bunlardan sohbetlerini ihtiva eden "Kelôm-ı Aziz" de tarafımızdan yayınlanmıştır. (Bkz.

Hasan Onsi, Keliim-ı Aziz, Haz. M Tat cı-C. Kurnaz, Ankara 2002.) .

Onsi'nin ikinci eseri "Sırr-ı Ahadiyyet" adını taşımaktadır. Bu eser de "Kelôm-ı Aziz" gibi Onsi'nin sohbetlerinden derlenmiştir.

Hasan Onsi'nin burada tanıtacağımız eseri ise divanıdır. Şimdilik biri eksik ı7ç niishasmı görebildiğimiz bu divan, Onsf'nin şairfiğini ortaya koyduğıı kadar tasawuffelsefesi ve Şabaniyye kıiltiirii açısından oldukça önemli bilgileri ihtiva etmektedir

Giriş

Tasavvuf tarihinde en önemli ekollerden birisi· olan Halvetiyye

mesleğinin

Anadolu'da XVI.

asırda neş'et

'eden ana

kollarından

birisi de,

Şa'baniyye şubesidir.

Bu

şube, Şa'ban-ı

Veli (ö. Kastamonu-1569)

tarafından

tesis

edilmiştir.

Gerek kurucu Pir'in, gerekse sonradan geleri silsileye mensup azizlerin, ilahi

aşkı

ve vücud

birliğini

esas alan felsefeleri, halvetten

hoşlanmaları ve münzevi hayatları

sebebiyle, bu ekolde silsileye ve

erkana ait bilgiler

-bit Mevlevilik ve

Bektaşilik'te olduğu

gibi-

yazılı

kaynaklara pek fazla

aktiırılmamıştır. Durum böyle olunca, söz konusu mesleğe

mensup

kişilerin

kültür tarihimizdeki yerlerini

araştırırken,

her türlü

yazılı

belge

değer kazanmaktadır. İşte,

erkfuun kurucusu

Şa'ban-ı

Veli'nin

vetatından

hemen hemen bir

asır

sonra

yetişen

Kastamonulu

Mutasavvıf şair

Hasan Ünsi'nin

hayatı,

fikirleri ve

divanının · önemi

bundan

kaynaklanmaktadır.

Ikinci Kastamonu K llltür Sempoıyunm (18-20 Eylül 2003)

(3)

238 Mustafa TATC1

Hasan Onsi"nin Hayata

Ünsi 'I 055/1643 senesinde Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde doğmuştur.

1

A'rec Hasan

Efendi

diye de

tanınan Şeyh

Hasan Ünsi'nin künyesi

öğrencisi İbrahim

Has

tarafından "Şeyh

Ünsi Hasan

ibn eş-Şeyh

Receb

ibn eş-Şeyhü'ş-Şehid Muhammed" şeklinde

tesbit edilmiştir? Babası Recep Efendi, Bayramiyye ınensuplanndan, gönill ehli bir zattır.

Onun

tasavvufa

§şiniilığı

da

babasından

gelmektedir. Recep Efendi

Taşköprü'de İkarnet etmiştir.

İleri yaşlarında

evlenen Ünsi'nin Fatrna isminde bir

kız çocuğu olmuştur.

Ünsi'nin

meniikıbını

yazan

İbrahim Has'ın verdiği

bilgilerden, ll54/l74l senesinde

Fatriıa'nın hayatta

olduğu anlaşılınaktadır.

3

Hasan

Ül'!ı;!,

zahiri

ve batıni ilimiere vakıf sufılerdendir. İlköğrenimini memleketi (~a:;ıamoınu'da yapmış, Taşköprü'den

küçük

yaşlarında İstanbul'a

gelerek

medrese öğrenimi gönnüş,

yinni

yaşında

müderris

olmuştur.

Genç müderris, 1664 senesinde Ayasofya Camii'nde Beyzavl Tefsiri ile Mesnevi-i

Şerif

okutmakta, meclisine gelen pek çok iilimin sorularına cevaplar verip mUşkillerini halletmektedir. Devrinde halk v~

ulemii tarafından

ilmiyle

iiınil

bir zat olarak

tanınmıştır. İbrahim Has'ın

"Türki ve Farisi

ve

Arabl elsine

üzre nıızm deınişdir" şeklindeki

tesbitinden Arapça ve

Farsça'yı

bu

dillerde

şiir

yazacak derecede iyi

bildiğini anlaın~ktayız.

4

Babası

Receb

Efendi vasıtasıyla tasavvufa iişina

olan Ünsi, öir müddet sonra müderrislik görevinden

ayrılarak,

devrinde, Pir-i sani diye

anılan Karabaş-ı

Veli namıyla şöhret bulan Şeyh Ali Aliieddin Atvel'in (D. 1611 Arapgir. Ö. ı6s6 ·~ısır.)

öğrencisi olmuştur. Bu

zat, Hz. Pir

Şa'biin-ı

Veli ei-Kastamoni el-Halvetl'nin

killınuş olduğu erkanın Karaba_şiyye şubesini tesis etmiştir.

Hasan Ünsi,

Karabaş-ı

Veli

tarafından irşiid ile İstanbul'a-görevli

olarak

gönderildiği tarihten

1684 senesine kadar Acem

Ağa Camii'nde görev yapmış,

bu tarihten sonra

Saçlı

Emir veya Aydınoğlu Tekkesi

5

diye anılan tekkeye

..

nakletmiştir.

6

\

J

j

Buradaki bilgilerin çoğu, konuyla ilgili birinci qereceden kaynak olan lbriihinı-i Hiis'm derlediği Onsf Meniikıbniiyıesi'nden a/ımıiıştır. Ayrıca bkz. Hıiseyin Vassôf, "Hasan Onsi Hazrelleri", Ceride-i Sufiyye,

C.

lii, Sayı 98, s. 19-20; Hiiseyin T'assôf, Sefine.-i Evliya, Süleymaniye Ktp. Yazma Bağışlar Bl. Nu. 2308,

C.

Jr~ s. 22 vd.; Bıırsalı lviehmet Tahir, Osmanlı Milellifleri, Tıpkıbasım, (Haz.

C.

Kurnaz, M Tatcı), Ankara 2000), lstanbıı/1333,

C.

1,

S.

28; Sadık Vicdani, Tomar-ı Turuk-ı Aliyye, Tarikatler ve Silsileleri, (Haz. İ1jiin Giindiiz), lstanbu/1995, s. 212; Nail Tuman, Tuhfe-i Naili, Tıp/abasını, (Ha=. M. Tatcı-C. Kurnaz),

C./,

s. 73; Mi/st akimzade Sı7/eyman Sadettin Efendi, Mecelletil'n Nisab, Tıpkıbasım. Ankara 2000, vr. 120a-120b: M. Serhan Tayşi, "Onsi Hasan Efendi", Sahabeden Gilnümilze Allah Dostları,

C.

VJ/J, Istanbul 1995, s. 306-307.

Kiinye hem Menakıbname'de hem deKeliim-ı A:iitde aynı şekildedir. Bkz. lbrôlıim Çelefıi, Keliim- ı Aziz, MO. ilahiyat Fak Ktp. Niislıası, Yz., s. 319; K!<liim-ı A:z3z (fasawufi lncelikler), Ankara 2001, s. 10: Ayrıca bkz. Mıistakimzôde Süleyman Sadettin Efendi, a.g.e, vr. I 20a-120b.

Bu tari/ı Menôkıbniinıe'nin M(} nıislıasmda 117 lll 757 şeklinde geçmektedir.

Hasan Onsi Şa'biini, Kelam-ı Aziz, (Haz. M. Tatcı-C. Kurnaz), Ankara 2001, s. lO.

Bkz. ı\J. Balıa Tanman, ''Aydınoğlu Tekkesi': Dünden Bugüne İst. Ansiklopedisi, lst. /993, C.I.

s.482.-Hafız Hüseyin Ayvansarayf: Hadikatü'l-Ceviimi, (Cômilerimiz Ansik/opedisi), İst. 1987, ~.65.

İkinci Kastamamı K nittir Sempozyumu (18-20 Ey/iii 2003)

(4)

MutasaırvifŞair Hasan Ünsi'nin Hayatı ve Şiirleri 239

Ahmed Hasib Efendi (ö. 1752)'nin manzum olarak kaleme

aldığı İstanbul

tekkelerini konu alan "Dergahname"sinde,

Aydınoğlu

Tekkesi'nden ve A'rec Hasan Ünsi'den

şu

şekilde

söz edilmektedir:

Rıişenc1 ey/e dili zulmel-i mi/met-kededen

Ş em '-i iimc1lini yak Tekye-i Aydm Dede'den Eldeki varım s mf ey/e der-i tevlıfde _ A'rec'in te!..yesine ey! e kadem-rencfde'

Sultan N. Mehmed'in arzusu üzerine iki sene kadar Harem-i

Humayfın'da

va'z ve sema

şey~i

olarak da görev yapan Hasan Ünsi, devlet

erkanının danıştığı kişilerden

birisidir.

1 Ünsi'nin yetiştirdiği )(VIII. asır şairlerinden 'İbretf Mustafa Efendi {ö.

1757,

Büyükçekınece) divanımn biryerinde üstadı Ünsf için; -· --

Sen bu sırrın haline mazhar düşersen 'İbretf Ünsf gibi er olursun o/dur a'lc1dan gariiz 8

demekte, bir

başka

beytinde de,

aşk

dersini Ünsi'den

okuduğunu

belirtmektedir:

Ünsi'den bu 'İbreti 'aşk dersini

Okuyalı aldı gönliim re 'y-i 'aşk 9

Hasan Ünsi, seksen bir

yıl

gibi uzun bir ömür

sürmüş

ve 1 O S afer 1136 Pazartesi /1724 günü

akşam

saat 6.00'da

Alayköşkü yakınlarındaki Aydınoğlu

Halveti tekkesindeki görevi

sırasında

veiat

etmiştir.

Halen, kendi

adıyla anılan

ve

sağlığında yapılan

üzeri

kurşun

örtülü (kargir) taş türbesinde medfilndur.

10

Türbesi halen bir ziyaret yeridir.

11

Hüseyin Vassaf, Hasan Ünsi'nin

hayatını

konu alan makalesinde,

şeyhin

türbesiyle ilgili olarak "Türbeleri el-yevm

ma'mı1r

olup fi-yevmina haza bu dergahta

postnişin-i

8 9

Miistakimdide Süleyman Sadettin Eftndi, Mecelletü'n Nisab, Tıp/abasını. Ankara 2000, vr. 120a- 120b. Ayrıca bkz. Turgut Kul, "İstanbul Hankfihları Meşayılıı': Journal Of Turkısh Studies, Abdülbaki Gölpınarlı Hatıra Sayısı, I. Harvard 1995, s. 14; Mustafa Aşkcn·, "Son Dönem Tekke Mecmualarmdan Yeşilzade Mehmed Salih Efindi'nin Rehber-i Tekayası': Tasavvuf. 3 (Nisan 2000), s. 153; Nail Tımıan, a.g.e,

C.

I. s. 73; M. Baha Tanman, "Aydmoğlu Tekkesi': Dünden

·Bugüne İstanbul Ansik.lopedisi, İstanbı(l 1993,

C. I.

s. 482-84.

Günay Kul-Turgut Kul, "İstanbul Tekieelerine Ait Bir Kaynak: Derge/ıniime", Varıa Turcıca­

IX, Türkısche Mıszellen, Robert Anhegger Armağanı, !stanbul/987, s. 220.

İbreti Şey/ı Mustafa Efendi, Divan-ı İbret!, Ankara Milli Ktp. Yz. Nu: FB. 545, 43a.

İbretf Şeyh Mustafa'Efendi, A.g.e .. 48a

10 Miistakimziide Süleyman Sadettin, a.g.e., vr./20b. Miistakimziide aym zamanda bu ziiviyenin haziresinde Onsi'den başka meşhur bazı kişilerin de (mesela, Şair Nihiili gibi) defnedildiğini

söyler. Ayrıca Zakir Şükrıi, "miişarünileyh, tekkede taş lürbede medfımdur" demektedir (Turgut Kul, "İstanbul Hankiilıları Meşayıhı", Journal Of Turkısh Studies,. Abdülbaıti Gölpınarlı Hatıra Sayısı, I, Harvard 1995. s. 14. Mehmet Süreyya, Sicill-i Osmani'de yukarıda kaydetti,~imiz bilgileri verdikten sonra "Kadirlhiine'de nıedfimdur." der (Sicili-i

Osmani,

(Haz. St!_FU Ali Kahraman),

C.

5, İstanbu/1996, s. 1645).

11 Vefiitıyla ilgili bilgiler Meniikıbniime'den alınmıştır. Ayrıca bkz. Hüseyin Ayvansarayi, Vefeyat, Süleymaniye Ktp .. Esad Ef Bl. Nu: 1375, 33a; Nail Tımıan, a.g.e., s. 73.

İkinci Kastamonu Kiiltiir Sempozyımıu (18-20 Ey/ii/ 2003)

(5)

240 Mustafa TATCI

reşadet

olan

Şeyh İzzi

Efendi HazretlerP türbe ve

dergahın imarı

hususunda pek büyük

fedakarlık

izhar

buyunnuşlardır."

13 demektedir.

Eserleri

Hasan Ünsi'nin üç eseri bilinmektedir:

Kelam-ı Aziz:

Kelam-ı Aziz, Ünsi'nin sohbetleri sırasında tutulan notlardan meydana gelmiştir.

Eseri derleyen İbrahim Has girişte şunları söylemektedir:

"Bu fakir-i dil-riş Has İbrahim Derviş ekser meclis-i saadetlerinde fukara ile maan

hazır olur idirn. Huzfu-ı saadetlerinden taşra çıkdıkda ol meclisde bu)'l!fdukları kelam-ı dürer-barlarını muhkem hıfz edip bulunduğum meclisde huyurdukları kelam-ı

kiramilerini, huyurdukları vech üzere cem'ine mübaşeret eylemek derun-ı fakiraneme caygir idi. Allahü'l-hamd, müyesser oldu. Bu fakir-i derdmende Hazret-i Şeyh'in dest-i kirarollerinde tevbe müyesser olaldan ta IJ~et-i Şeyh'in vetatiarına gelince fukara ve'

hulefiilarına alenen her ne gılna buyurdular ise, ol kelimat-ı derarileri bir yere getirip cem' eyledirn. Ve ismini Kelam-ı Aziz tesmiye eyledirn. Kıra'at ve gOş huyuran ihvan, tullab ve aşıkan hazeratı· Hazret-i Şeyh'in kelamlarınm esrar-ı maanilerinden zevkyab olduklarında Hazret-i Şeyh'in rOh-ı tayyibelerine Fatiha ile yad buyurduklarmda bu fakir-i derd-mend Has İbrahim-i müstemendi yad buyurmaları mercOCiur. Ümiddir ki

diriğ

buyurmayalar."14

İbrahim

Has, eserin

başında Karabaş-ı

Veli ve Ünsi'nin biyografilerini

kısaca ~~ana

hatlarıyla yazdıktan soiıra derlediği sohbetlere geçmektedir. Bu sohbetlerin her faslı derleyen tarafından "Ve yine buyurdular ki" şeklinde tasnif edilmektedir. Ünsl'nin ele aldığı her bir konu sü!Ok ehli tarafından tefekkUr edilmesi gereken ince ve derin ayrıntıları içermektedir. Bu arada bazı sohbetlerdeo· Ünsl'nin erkawyla ilgili bilgiler de elde edilmektedir. Bu konular kaydedilirken İbrahim Has. tarafından ıiumaralandırılm.ıştır.

Biz bu eserin çevirisini ve

sadeleştirmesini

yaparken15 lier

fasılda

derieyenin

koyduğu

numaralan atıp işlenen konuya uygun birer başlık koymayı tercih ettik. · Kelam-ı Aziz'in şimdilik ~i.nüshasını bilmekteyiz:

ı. Kelam-ı A.Zız Li-Ünsi Hasan Efendi, Bayezid Devlet Ktp. Veliyyüddin Ef. Bl.

Nu: 9871. İstanbul ll 75, Nesih.

2. MÜ. İ lahiyat Fak. Ktp. N uroaras ız, Tasnif dışı yazma.

12 Şey/ı Osman Şemsi Efendi'nin hafifesi olan Şeyh Bedreddin İzzi, Rumi 6 Şubatl339 tarihinde ve/fit etmiştir. Bkz. Turgut Kut, istanbul Hankfılıları Meşfıyılıı, Journal-Of Turkısh Studies, Abdtilbaki Gölpınarlı Hatıra Sayısı, I, Harvard 1995, s. 'i 4.

13 Hiiseyin Vassô.[. "Hasan Onsi Hazretleri", Ceride-i Süfiyye, C. III, Sayı 98, s. 20

u Tasavvufun İncelikleri (Kelam-ı Aziz), s. ll. .

JS Eser tarafımızdan yayınlanmıştır. Bkz. Hasan Onsf Şa'bô.n~ Tasavvufun İncelikleri, (Haz. M

Tatcı-C. Kurnaz), Bizim Büro Yayınları, Ankara 2001.

İkinci Kastanıonu Killt/ir Senıpoı.yunm (18-20 Eylül 2003)

(6)

Mutasavvı(Şair Hasan Ünsi'nin Hayatı ve Şiirleri 241

Sırr-ı

Alladiyyet:

Menakıbnfunede

ve

bazı

kaynaklarda Ünsi'nin

Sırr-ı

Ahadiyyet isimli ikinci bir eserinden daha söz edilir.

16

Bu eser de, "Kelfun-ı Aziz" gibi Ünsi'nin sohbetlerinden

derleıuniştir.

Bir

ntishası

Millet Küttiphanesindedir:

MiLLET KTP. ALİ

EMİRİ, ARABİ, NU: 4495.

Divan:

Hasan Ünsi, Türk Tasavvuf Tarihi

araştınnalarında

bir

mutasavvıf

olarak

bilindiği

halde, yakın zamana kadar edebiyat tarihimizde bir şair olarak tanınmıyordu.

17

Onun

şajr

qlarak

tanınıp divanının yayılmamasının

nedeni,

mutasawıf şairin şöhretten kaçınıp divanını sağlığında çoğalttınnamasıdır.

Tasawuf

te~ino1ojisi

ve

Şa'baruyye

kültürü

hakkındaki araştırmalara

önemli

katkılarda

bulunacak

olım

divan burada

kısaca tanıtılacaktır:

Öğrencisi İbrahim Has'ın

ifadesiyle, Hasan Ünsi, "Arabi, Farisi ve Türld elsine tizerine çok nazm

demişdir

ve her birinde nice esrar ve maani beyan

etmişdir.

Mtidevven divanı vardır. İlaruyatı ser-be-ser esrar.ve'hakayıkdır."

18

İbrahim Has'ın

bu ifadeleri, Ünsi'nin tiç dilde

yazdığı şiirlerinin aynı

divanda bir araya

getirildiği şeklinde anlaşılmamalıdır.

Zira,

Menakıbnfune yazarı İbrahim Has'ın derlediği şiirler,

sadece Türkçe ilahilerden ibarettir ve içinde Arapça, Farsça

şiirler bulunmamaktadır.

Ünsi'nin bizzat telif

ettiği

tek eseri

Divan'ıdır.

Ancak bu ilahller,

sağlığında

mürettep hale

getirilmemiştir.

Ömrtinün son günlerinde

öğrencisi İbrahim Has'ı yanına çağırarak, dağınık

haldeki

şiirlerinin, vefatından

sonra

yazılış sırasına

göre tertibini vasiyet

etmiştir:

"Şu

ilahileri sen divan eyle diye kendi ilahilerini

işaret buyıırurlar

idi. Amma ilahileri henUz fakire teslim

buyıırmamışlar

idi. Ve buyurdular ki, mtiretteb

olmasın,

hemen eline gireni yaz, divan eyle dediler."

19

" ... Bir

giliı

Hazret-i

Şeyh

bu fakire yine buyurdular ki, hayli

zamandır

sana

demiş

idim ki ol vakt

şol

ilahilerimi divan eyle.

Şimdi

ol vakt geldi, sen bu ilahileri al deyip cümlesini bir

sandık

ile fakire teslim buyurdular ve divan

olmağa

telaar emir buyurdular ve . na-ehl eline vermeden gayet ihtiraz eyle, diye tenblh ve tekid buyurdular.

Tekyelerinde tevhid ve devran oldukda,

esrar-ı

ilahiyyeden olan

ilaruyyatı

okutmazlar idi. Zahirden, duaya ve münacata müte~llik olan il§.hiyyatı okuyun derler idi."

20

Divan'ın şimdilik tiç ntisb~ı bilinmektedir:

16 İstanbul

Kütüphaneleri '[ürkçe Yazma Divanlar Katalogu,

İstanbul1947, s. 643.

17 İbrahim Has'ın derlediği Menakıpniimenin girişinde incelediğimiz Ünsf'nin hayatıyla ilgili araştırmada bu husus geniş olarak vurgulanmıştır. Bkz. lbrahim Hôs, MenM<ıbname-i

Hasan Ünsi

, Haz. M Tatcı, Ankara 2002.

18 MenM<ıb-ı

Ünst,

s. 160.

19 MenM<ıb-ı

Onsi,

s. 219.

20

Menfub-a Ünsi, s.

221 ..

İki11ci KastamOIIll Kiiltilr Sempqzyumu (18-20 Ey/lll 2003)

(7)

242

Mustafa TATCI

ı.

MÜ.

İlahiyat

Fak. Ktp. Tasnif

dışı

yazma

2.

Mill~.Ktp.A.

8534.

İçinde

müfredatlar

dışında

383 ilahi mevcut güzel bir

yazınadır.

3. Süleymaniye Ktp. Nazif

Paşa

Bl. Nu: 867, Nesih, 25 sayfa.

Divanın

bu

yazmasında 91 gazel var. Sonu eksik

Diviium Muhtevast:

Hasan Efendi,

şiirlerinde "Ünsi" malılasını l,.ııllanınıştır.

Türkçe

şiirlerinden oluşan divanında hece ve aruzla yazılmış

dört yüzden fazla

şiir bulunmaktadır. İlahller, şiir tekniği

yönünden

zayıf

olmakla beraber,

ınubteva

yönünden son derece doludur ve

ma'nidardır.

Niyazi-i

Mısri'nin şöhretinin

zirvede

olduğu

ve ilahllerinin dilden dile

dolaştığı

bir zamanda

yaşayan

Hasan Ünsi, bu ilahilerinde, hem ifade

tarzı,

hem de

işlediği

konular

bakımından,

özellilde Niyazi'nin ve YOnus Emre'nin çizgisinden yürümektedir. Ancak

şu

da bir gerçeh."tir ki, Ünsi'nin

şiiri,

katiye

tekniği,

rediflerin

kullanıını

ve vezinlerdeki

aksaklıldan

yönüyle

değerlendirildiğinde eleştirilecek

niteliktedir. Nihayet Ünsl, samimi

olduğu

kaqar da,

iddiasız şiirlerin şairidir,

denebilir.

Ünsi'nin

divanını olmduğuınuzda

dikkatimizi çeken en önemli husus,

mutasavvıf şairin

bir tefekkür

adamı o.luşudur.

O

ıhizaç

itibariyle

aşk-ı

daimi sahibi bir

sfıfı

olmakla birlikte,

şiirlerinde

tefekkür ve

irfanı

öne

çıkarmaktadır. Divanında,

Yunus'un sular gibi

akıp

giden Türkçesi yoktur. Onda,

Fuzfıll

gibi kelimelerle oynayan ve

~şıkane

bir ed§

taşıyan,·

Niyazi-i

Mısrl

gibi lirizm ile tefekkürü

aynı

paralelde götüren bir özellik

bulamazsınız.

Ünsi'nin

şiirinin

en önemli yönU, klasik

tasavvufı

terminolojiyi sözlüklerde bile

rastlanaınayacak

derinlikte manalar vererek

kullanmasıdır. Mesel§,şu

gazelinde adem, dem, beni §dem, Ahmed,

tıfl-ı sırr, ümın

gibi kavrarnlara

yüklediği

anlamlar, hemen hemen her

şiirinde

rastlanabilecek tilrdendir:

A.dem isen beni adem var bu lı gör dem-i adem

Sırr-ı demi anla bu dem adım neden oldı adem

Adem ebu beni adem olmuşdur cümleye_ma'lCım Lakin old ı o ma'nada ol kişinin oğlu adem Küntii kenzen2ı aleminde ebu'l-ervah oldı Ahmed ·

Sureti yüzünde ol veli adem oğlu oldu adem

Em1ek isteyen bu sırra var Çalış kim doğa tıflın Senden doğup Ummün ola bilesin sen ümmün adem

Tıfl-ı sırrı görem dersen bir pYre var ola ol er

Sırr-ı emanet harnil ol bilesin sen sırr-ı adem

Dersen eri m er değilsin olmadın teslim plre Ünsi iidem olur adem andan doğa ümm-i adem

Hasan Ünsl,

şiirlerinde

üç temel

kavramı

bütün

boyutlarıyla

ele

alıp işler.

Bunlar,

aşk,

irfiln ve vahdet

kavramlarıdır.

Bu üç

kavramı bazı

beyit ve dörtlüklerden hareketle

kısaca

ele almakta yarar görüyoruz Ünsl, vahdet-i vücfid ehli bir

şairdir.

Ona göre hakikat,

insanın

vucutsuz olarak, yani

benliğini

terk ederek vahdet

deryasına karışınasıyla

bilinecektir:

11 "Gizli bir hazine idim. "Aclwı~ Keşfii'l-Hafa. 21132.

İkinci Kastamamı Kı1/tilr Sempo;.yumu (18-20 Ey/li/ 2003)

(8)

Mutasavvıf.Şair Hasan Onsi'nin Hayatı ve Şiirleri

Bahr-ı vahdet katresine karışınca bi-vücCıd

Bahr-i bi-payana erdim özge ummiin istemem

243

Şair,

vabdet

düşüncesinden bahsettiği

bir

başka

beytinde,

çokluğu

yok eden

kişinin birliği aniayacağını

ve bu hale

ulaşanın adeın

(insan)

sırrına ulaşacağını

söyler:

Mahv oluhan hep bu kesret hem görünse rily-ı vahdel Ünsi ol dem bildi adem sırrı nedir ilm-i adem

Gerçek

bilgi,

yani irtan, dost ile dost olup kesretle vahdeti

birleştirerek birliğe ulaşanların elde ettiği

bilgidir:

·

.Ünsi dost ile dost olsa 'lsteğin bir dem bulsa

Kesret ü vahdet bir olsa

Gayrı ya irfcinı n'eyler

Vahdet, masiva ile

örtülmüştür.

Bu örtü izafidir. Gerçekte kesret vahdetin kendisidir.

Tanrı,

kesretten yüz gösterir:

Si va vahdeti setretmiş

Bu kesret ya'ni vahdetrniş

Ki kendi kendini örtmUş Sivayı kaldıran old ur

GörUndU keseetinden yüz Bunu görmez ki her bir göz Bu vahdetde yok Ünsi söz DiyUben huyuran oldur

Ünsi, bir irf'an

şairidir.

Ona göre,

eşyanın

ve nefsin

hakikatini bilmek, hakiki irfana ulaşmak demektir. İnsanın

kendini

anlaması

için ledün ilmini bilen bir

öğretmene ihtiyacı vardır:

Nefsini bilrneğe var bul bir mu'allim ilm-i ledün Bildire seni sana sen eresin sen bu irfcina

İrfan, aşk

ile ve zorluklara katlanarak elde edilir:

Kan olmaya bu gözleri Olmaya irf'an sözleri Sararmaya gül yüzleri Aşık olmaz aşık olmaz

Tasavvufi hayatın

iki temel

kavramı olan aşk

ve gönül,

Hasan Ünsi'nin divanında

üzerinde en fazla durolan iki U'nsurdur.

Bir ilahisinde

Çak u çak idem yakarn

Aşk elinden ah u ah Ol beni MecnOn kılar Aşk elinden ah u

ah

diyen

şair tasavvuf erbabının

dilinde

aşk-ı

daimi tabir edilen bir halet içinde

yaşayan

büyük

aşıklardandır.

Ünsi'ye göre

aşk,

içeni mest eden bir

şaraptır:

Kim dilerse Hakk'a vuslat

Aşk şariibın içmek ger~k

İkinci Kastamonu Knltür Sempor.yumu (18-20 Eylı71 2003)

(9)

.244 Mustafa TATCJ

Aşıkın gönlünün girdabında kaybolduğu sonsuz ve derin bir urnrnandır:

Uınman-ı aşk cılş eyleye Gönüı""girdabın boylaya Derdiiyi dürrü toylaya Mevcinden ver bana hal as

Aşk, gönlü yakan bir ateş, vilcGdun dannı yıkan bir neccar (dillger)dır.

Hoş yakalı gönlümi ey dost benüm bu nar-ı aşk Hep yıkar hep bu vücCıdum darını neccar-ı aşk

Özil aşk ile yanan kişide benlikten eser kalmaz. Onun gözüne, nereye bakarsa baksın daima dost görilnilr.

Ünsi aşka yandır özün özge varlık kalmasın Kanda baksan dost görüne dostu bu la aşk ile

Gönül

bir deryadır.

Bu

deryanın

derinliklerine dalanlar vahdet incilerine

ulaşırlar:

Bu aceb haldir aceb hal Hal bilmeze bu gelir kal Bir deryadrr gel gönül dal Ka'rında gör ne çağlar var

Sonuç itibariyle, Has.an Ünsi, XVII-XVIII. Yilz yıllarda yaşayan Kastamonu'nun

yetiştirdiği önemli bir tasavvuf şairidir. Bu zatın hayatı ve mena,kıbı daha önce

tarafımızdan yayınlanmıştı. Burada da şiirlerini içeren divan-ı ilahiyatı kısaca tanıtılmış bulunmaktadır. Söz konusu divan da yayma hazır hale getirilmiştir.

Şiirlerinden Örnekler

Yürü zahid giremezsinMevla'm ile arama Yürü sen tuz saçamazsın şerha şerha yarama

Sen alaca topcağızın uşacıklar gibi .tut Hiç karışma karını gör benim u karama Dertliyem günden güne ben artmada derdim benim

Bulmadan derd görmeden tıbb olma tabib çarerne

· Bulamazsın vezniıni sen bilmeden siga nedir Var kusfirun göre git sen el kusılrun arama · Yürü başın çaresin gör böyle.gezme çaresiz ·

Yaraya sen mübtela ol ana merhem sarama

Zühdünü ko kulluk ey le pir-i aşka sen kul ol

Rüsva-yı aşk ol ki şöyle halk katına varama Dost ile dost arasına ins ü melek giremez

Ağyar olan girecek mi yarla benim arama

Ünsi dağlar gibi zenbin halk düketdi almadan Gel günaha koma kendin eli yu yup tarama Bülbüle sor aşk halini

Bilmezsin sen derdi na-çar Güle sunar ol elini

Dokunur ol hare na-çar .

Pervaneyi gör kim yanar

Aşk şarabın içmiş kanar

Şem'in etrafını döner Yanar pervanedir na-çar

İkinci Kastamonu Kii/tiir Sempoıyıınm (18-20 Eylül 2003)

(10)

Mutasiivvı[Şair Hasan Onsi'nin Hayatı ve Şiirleri

Bak dil bUlbUlünün halin

Arşdan yilce tutmuş biilin Kimse anlamamış dilin Feryad edip öter na-çar

Mir'at-ı dil musaffiidır

Di dar anda mücelladır

Görsen anı ne ra'nadır Küliab-ı aşk çeker na-ç.ar Bu lnıllu~u gel sen hoş tut

Sultanlıgı anla tut .Dinle sözU sen de tut

Sen bil seni sende na-çar

Bir ulu dergiiha düşdüm

'Uryiin olup sırrın açdırn Sırr-ı sırdan dahi geçdim Mutlak ıtlakdayırn na-çar Ol barigatı. bir a'zamdır

Bu söz dahi mu'azzaındır

Bu sırrı bilen a'lemdir Bilir bilmez in ler na-çar

Ünsi dergiiha dar diker Yarin aşk zenctrin çeker MansOr gibi varır çöker Ber-dar olur anda na-çar Ey dil yeter mahziln oldun

Şiid ol vakt-i sürür geldi Gamlar ile geçdi örnrün

Şiid ol vakt-i sürür geldi

Gülmedin htç gam u dertden

Kurtulmadın hiç elemden Vuslat oldı dosta candan

Şiid ol vakt-i sürur geldi Y and ın yeter bu fıriika

Kim duyar bu iftiriika Kendi hicrin yaka yaka

Şad ol vakt-i sürfir geldi

Ko demidir var bu ganıı

Unut gitsin her elemi Garn demi sanrna bu demi

Şad ol vakt-i sürilr geldi

Katı şOride şeydasın.

BugQn illernde rüsvasın

Gidersin dil bu sevdasın Şad ol vakt-i sürilr geldi

Dilerdin ol dil-arayı

Gezerdin kilh u sahriiyı Buldun arayı arayı Şiid ~ı vakt-i sürur geldi

iki11ci Kastamo11u KiJitür Sempozyumu (18-20 Eylül 2003)

245

(11)

246

Etmez beyan kalem derdin

Sırrı yazmak olsa derdin Ünst ayrı lı ğı sürdün

Şad ol vakt-i sürfir geldi

* '

Aşık-ı bl-çareden hiç ah u zar eksik değil Bülbül-i şurldeye her gülde Mr eksik değil

Aşık olan gece gündüz gözlerinden kan döker Kanda aşık olsa anda ana yar eksik değil Şehr-i aşkın yollarına doğru gider salikiz

Ol bazar-ı aşka ana kar eksik değil

Dertli kim bu derde düşenale feryad ana kı1r Bağrını 1-.iilhiinveş anın yakar nar eksik değil Meydan-ı aşkda bu Mansur gibi kim kodu baş ın

Ol ene'I-Hak danna ber-diira dar eksik değil

Kenz-i aşkı aşık açar tiryak-ı derdi ile Ol bilir bu künc-i aşkda .zehr-i mar eksik değil Derd-i aşka duş olan dost derdine olur tabib -

Aşıkın inildisi hep yar yar eksik değil,

Derde duş olmayan adem kanda dostu bulısar Arı komaz istemez yaranda ar eksik değil Aşıkan bulur yarini ana didiir her taraf · Kanda baksa yari görür veeh-i yar eksik değil .

Bu ldı Ünsi dostu kıldı uzlet ol ağyiirdan Tenha kaldı yari ile ana yar eksik değil

*

Bu derdime kanı derman Aceb hayran u mest oldum Harab etdi derd-i hicran Aceb hayran u mest oldum

Dost ile berr ü yabane Ayan-ı Hak mah tabana Eder can cil ve bObana Aceb hayran u mest oldum_

Dil ü derdim bilemedim Bana nişan alanıadım Ki bir halde kalamadım Aceb hayran u mest oldum

Bu ile çünki gelmişem Ki candan haber almışarn Ben ol vabdete dalmışam Aceb hayran u mest oldum Kodum hep masivayı

Bırakdım gayrı hevayı Yine bulmadı devayı Aceb hayran u mest oldum

Rabm etdi baria yarim Benim kalmadı karanın Elimde yok ihtiyiirım Aceb hayran u tnest oldum

Mustafa TATCI

İkinci Kastamonu Kültür Sempoı.yumu (18-20 Ey/ii/ 2003)

(12)

Mutasavvı[Şair Hasan Onsi'nin Hayatı ve Şiirleri

Hızırveş zulmet içinde içip ab-ı hayat anda Görüp Onsi yarin bunda Aceb hayran-ı mest oldum

*

Nesim-i feyz-i canandan Gönül da'im sara eyler Visal-i büy-ı Sübhan'dan Gönül da'im sara eyler

Gönülden gıll u gış gitdi ' Mür! d m uradına yetdi

Muradını gönül buldı Gönül dıl'im sara eyler Beni ben kim çü terk etdim

Diyar-ı vahdete yetdim Anın ile ahd bir etdim Gönül da'im sara eyler

Duhülüm bağ-ı canana Ki döndüm gül-i handana Yine başladım efgana Gönül da'im safii eyler Taleb eden Hakk'ı buldu

Vücüdu !hep Hakl<'ın oldu Gönül ol dost ile doldu Gönül da'im sara eyler

Öter bülbül güler güller Bu ne güller ne bülbüller Beyan etmez bunu diller Gönül da' im sara eyler Ezel gezdim bu sahrayı

Arayı dostu arayı Hele buldum dil-arayı Gönül da' im sara eyler

Ezel bezminde mey içdim Olup mest-i ebed geçdim Ne esrarlar ne raz aÇdım Gönül da'im sara eyler Olup la la illa da la

Bu d illa! illa da illa Bu mahv sadefde yok illa Gönül da'im sara eyler

Nice sultan nice Dara Bu derde bulmadı çare

Sarıp yaranı ı yar yare Gönül da'im sara eyler Bağ u bostanı terk etdi

Visali bağına yetdi Bu Ünsi yare ayş etdi Gönül da'im sara eyler

ikinci Kastamonu Kiiltiir Sempoı.ywmı (18-20 Ey/til 2003)

247

(13)

248

Derd içinde natan eden Bulmaz ol derman-ı Hak Vahdet diyarına giden Olmaz ol mihman-ı Hak Alan vuslat lezzetini

İşiden ol dost üntini Katan geceye gününi Olmaz ol hayran-ı Hak

Derdin cana derman bilen Derd-i Hak'dan lezzet alan Aşk narına biryan olan Olmaz ol devran-ı Hak Ünsl yare karşı dura

Dağ üzere dağı ura

Dost dost diyü hem

çağıra Olmaz mu ol canan-ı Hak

Düşdü bUlbUl gül derdine - Her dem yanar aşk narına

Bi-çfiredir dil derdine Her dem yanar aşk nfirına Feıyfidı billbütün güle

Efganda gelmişem dile Dostun bfiyu gelir güle Her dem yanar aşk nfirına

Rüsva-yı aşk kılmış anı

Ten kaydı yok yfihfid canı Can·kodu buldu cananı Her dem yanar aşk nfirına

Görünmez gözüne cihan Da'im hernan eder figfin Ana cihan hep gülistan·

Her dem yanar aşk nfirına

Mübtela gül-i bl-hata Ya n'eylesin o bl-çare Bakmaz bağa hem bahaia Her dem yanar aşk nfirına V asf olunan bülbül-i dil

Maksud değildir ana gül Bir gül ister bl-hfirdır ol Her dem yanar aşk nfirına

Ünsi söyler bülbül sözün Hem ol bilir anın rfizın Bir etmiş gece gündüzin . Her dem yanar aşk nfirına

*

İlahi bir ıişk ver bana Ayrı nihfi.n görmeyeyim Yanuban külll kül olam Varlık hernan görmeyeyim

Mustafa TATCJ

İkinci Kastanıonu Kültür Senıpozyunıu (18-20 Eyli1/ 2003)

(14)

Mutasawı[Şair Hasan Onsf'nin Hayatı ve Şiirleri

Olmayarn hiç senden

ayrı

Görmeye hiç gözüm

gayrı

Olsun cemiilin her seyri

Gayrı

seyran gönneyeyirn Bülbül gibi efgiin idem

Dost

bağına

nalan gidem Yarsiz beni ya ben n'idem Gülsüz bostan görmeyeyim

i

Gece gündüz edem iih viih

Ah derdime oldu güviih

Ah eylerirn giih u bt-giih

Derdsiz bir an gönneyeyim Dost yandıra aşka canım

Kayırmayarn baş

u

canım

Derdin bulsun ko bu

canım

Ünsi dennan gönneyeyim

*

Gönül pervane

Şem'-i

canana Geldi meydana Girdi cevliina

Hep

yandı

van Der gördüm yari

Kalmadı

van Oldu

vtrfuıe

Der bugün

yarın

Ol görem yarin Bulmaya

yarın

Bak

şu seyrfuıe

İstemez

ol can Bu diler ciinan Olsa da sultan

tşbu

cihane

Aşkda hiizıkdır

Yolda faikdir Mest ü ayıkdır

Buldu 'ayiine

Bağa

bulsa yol

Kim bülbüle ol

Ta'lim eder yol

Aşk-ı

dostane Perviinedir dil

Der bülbüle bil Pendin

işitgil

Tut

§şıkiine

Aşk

ile

ma'mlır

Sen olma

mahmlır

Bu

bağda mağriır

Olma efsane

.

İki11ci Kastamamı Külilir Sempot.yıımıı (I 8-20 Ey/ni 2003)

249

(15)

250

Yolda

sadık

ol

Aşka layık

ol Var ol

Hakk'a kul

Er, o sultane

Aşk olayarı

Giderir

arı Ağlayıp zfırı

Hem-çU dUrdane

Bulasın

çare Yan

yilrtl nara Bakma sen hiira Hem gOlisıana

Kendini hak et

Yakanı çal< et

Varlığın pak

et Dön sen uryana Gel ko bu seyri

GUI

değil ayrı

N'idersin

gayrı

Balana yariina

Dosta var dost ol

Dostluğa

bul yol

Sıdk

ile

h."Ul

ol Gül-i handana Yolunda sa'y et

Var menzile yet

Yar eteğin

tut Yürü

şahane

Gözden

!!kıt

sel

Duymasın hiç el

Dost ile ol gel

Var arifane

Sen sev ol yari

Yokdur ağyarı

Tutma sen harı

GUie blgane

Gör bu kemteri

Ünsi

efkarı

GUI-i

bi-barı

Kondu rindane

Mustafa TATC/

'

/

İkinci Kastamonu Kflltllr Sempozyumu (18-20 Ey/nt 2003)

(16)

Mutasavvı[Şair Hasan Ünsi'nin Hayatı ve Şiirleri 251

Bibliyografya

ı. Aşkar, Mustafa: "Son Dönem Tekke Mecmualarından Yeşilzade Mehmed Salih

Efendi'nin Rehber-i

Tekayası",

Tasavvuf, 3 (Nisan 2000).

2. Atasoy, Nurhan:

Derviş

Çeyizi,

İstanbul

2000.

3.

Banduınalızade

Ahmed MOnib:

Mir'iitü't-Turıık,

Dersaadet

ı306.

4.

Bursalı

Mehmed Tahir:

Kibar-ı Meş{ıyıh

ve Ulemiidan On

İki Ziitm Teriicim-i

Ahvali,

İstanbull316.

5.

Bursalı

Mehmed Tahir:

Osmanlı

Müellifleri,

(Tıpkıbasım,

Haz. C. Kurnaz, M.

1 Tatcı),

Ankara 2000.

ı

6. Clayer, Nathali: "Sha'baniyye", El, c. IX, Leiden

ı995·,

s.

ı55-156.

7.

Eraydın,

Selçuk:

Tasavvıifve

Tarikat/er,

İstanbul

1994.

8. Eviiyii/ar Ansiklopedisi, "Ünsi Hasan Efendi Maddesi" Türkiye Gazetesi Yay.,

İstanbul ı993.

9. Gürel,

Şevket-Doğan

Pur: Hasan Onsf K.s. Hazretleri,

İstanbul

Tarihsiz.

10. Hans J. Kissling:

"Şa'ban-ı

Veli Ve

Şa'banilik",

Çev. M. S.

Tayşi,

Bii/ten, Ocak-

.

Nisan

ı

995.

ı ı.

Haririzade Kemaleddin Efendi: Tibyiinii Vesiii/i'/-Hakayck fi

Beyanı

Seliisili't- Taraik, Süleymaniye Ktp.

İbrahim

Ef. Bl. C.I-ill, Nu: 430-432.

12. Hasan Ünsi

Şa'bani, Ketam-ı

Azfz-Tasavvufi lncelikler, Haz. M.

Tatcı-C.

Kurnaz, Ankara 200

ı.

13. Hocazade Ahmed Hilmi: Ziyaret-i Evliyii,

İstanbul

1327.

14. Hüseyin Ayvansarayi:

Hafız

Hüseyin:

Hadikatü'l-Ceviimf,

(Ciimilerimiz Ansiklopedisi),

İstanbul

1987.

15. Hüseyin Ayvansarayi: Mecmua-i

Teviirilı,

Haz. F. Ç. Derin-Vahid Çabuk,

İst, ı985.

16. Hüseyin Ayvansarayi: Tercüme-i

Meş{ıyıh (Vefeyat-ı

Ayvansarayi), Süleymaniye Ktp. Esat Ef. Bl., Nu:

ı375.

ı7.

Hüseyin Vassaf: Hasan Ünsi Hazretleri, Ceride-i Süfiyye, C. III,

Sayı

98.

18: Hüseyin Vassaf: "Hazret-i Nasfihi", Ceride-i

Sı/fiyye,

C. III,

Sayı

88.

ı9.

Hüseyin Vassaf:

"Karabaş-ı

Veii Ha;zretleri", Ceride-i Sujcyye, C. III,

Sayı

86.

20. Hüseyin Vassaf

"Şeyh

MtJStafa Ma'nevi Hazretleri", Ceride-i

Sıifryye,

C. m,

Sayı

87.

21. Hüseyin Vassaf Sefine-i Evliyii, Süleymaniye Ktp. Yazma

Bağışlar,

C. 3-4, Nu: 2308.

22.

Işın,

Ekrem:

İstanbul'da

Gündelik Hayat, istanbul 1995.

23.

Işın,

Ekrem:

"Şa'banilik",

Dünden Bugüne

İstanbul

Ansiklopedisi, C.VII.

İstanbul

1994, s. 121-123.

24.

İbreti:

Divan, Ankara Milli Ktp. Yz. Nu: FB. 545, 87 yp.

25.

İpekten,

Haluk ve

Diğerleri:

Tezkire/ere Göre Divan

Edebiyatı İsimler Sözlüğü,

Ankara

ı

988.

26.

İstanbul

Kütüphaneleri

Tar.ih-Coğra.fya

Yazmalar

Kata/oğu, İstanbul ı943.

27.

İstanbul

Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar

Kata/oğu,

C. I, 1947; C. Il, istanbul,

ı959.

·

İkinci Kastamo11u Killtiir Sempozyumu (1 8-20 Ey/ii/ 2003)

(17)

252

Mustafa TATCJ

28.

Kabyaoğlu,

M. Baba:

"Aydınoğlu Dergabı

ve Mescidi",

İstanbul Ansiklopedisi,

C.

m, !stanbu11960.

29. Kara, Kerim:

"Karabaş-ı

Veli",

Osmanlılar Ansiklopedisi, C. II, İstanbul

1999.

30. Kerameddin Efendi: Şemsii's-Siibüh Ff-Menakıb-ı

Pfr Fütilh,

Yazma.

31. Koçu,

Reşat

Ekrem: "Ali Alaeddin Efendi,

Karabaş

Veli",

İstanbul Ansiklopedisi,

C. II,

İstanbul

1959.

32. Koçu,

Reşat

Ekrem: "Beyaziziide Aluned Efendi",

İstanbul Ansiklopedisi,

C. I,

İstanbul

1958.

33. Köprillü, M. Fuat-F. Babinger: Anadolu'da

İslamiyet, İstanbul

1996.

34. Köprülil, M. Fuat: "Anadolu

Selçukluları

Tarihinin Yerli

kaynakları" Belleten,

C.

VII, Ankara 1943.

35. KöprülU, M. Fuat: Türk

Edebiyatında İlk Mutasavvıjlar,

Ankara 1976.

36. Kut, Günay-Turgut Kut,

"İstanbul

Tekkelerine Ait Bir Kaynak: Dergehniime", Varıa Turcıca-IX, Tiirkısche Mıszellen,

Robert Anhegger

Armağanı, İstanbul 1987.

37, Kut, Turgut:

"İstanbul Hankabları Meşayıhı", Journal Of Turkıslı Studies, Abdiiibaki Gölpınarlı Hatıra Sayısı, I,

Harvard 1995.

3 8.

Ktirkçiloğlu,

Kemal Edip:

Şeyh Muhammed Nasiilıi, İstanbul 19~6.

39.

Mecmüa,

Ankara Milli Ktp. Yz. Nu: A/2368, vr. 9a-10a.

'

40. Mecmüa, Ankara Milli Ktp. Yz. A/476-10la-103a.

41. Mehmed Siriiceddin:

Mecma'-ı Şıt'01·a ve Tezkire-i Üdebfı,

Haz. Mehmet Arslan, Sivas 1994.

42. Mehmed Süreyya B. ey: Sicill-i Osnıani, Haz. Seyit Ali K.alıraınan, C. 5, 1stanbul1996.

43. Mol1azade

Şeyh

Süleyman Köstendili: Bahrü'l-Veltiye, Berlin Ktp

Nüshası,

Nu: 1683.

44. Mustafa Boluvi: A.dabii't-Turuk, Bsk. Tarihi yok.

45. Mustafa Boluvi: Tercüme-iRisale-i Devran, Yapı Kredi Bankası Ktp., Yz. Nu: 179/2.

46. Mustafa Manevi: Terceme-i

Şerhi'I-Akaidi'/-Nesefıyye,

Süleymaniye Ktp.

Hacı

Malunud Bl. Nu: 43992.

.

47. Mustafa Manevi: Divan.9e-i

İlahiyat,

Haz. Mustafa

Tatcı, İstanbul2003.

48. Mustafa

Rfiıni: Divan,

Ankara 1998.

49. Mustafa Safiiyi: Tezkire-i Safayf, Süleymaniye Ktp. Esad Ef. Bl. Nu: 2549.

50. Müstaki.mziide Süleyman Sadettin Efendi: Mecellehl'n Nisab,

Tıpkıbas·ım,

Ank., 2000.

51. Nail Tuman: Tuhfe-i Naili, Haz. M.

Tatcı-C.

Kurnaz, Ankara 2001.

52. Niyazi-i

Mısri: Hatırat (Kelimat-ı Kudsiyye),

Bursa Genel

Kitaplığı,

Orhan Gazi Bl. Nu: 690.

53. Ocak,

Alırnet Yaşar: Kültür Tarihi Kaynağı Olarak Menakıbnameler-Metodolojik

Bir

Yaklaşım, Ankara 1992.

. /

54.

Oğuz,

Muhammed

İhsan: Hazret-i Şa'ban-ı Veli ve Mustafa Çerkeşi,

1stanbull993.

55. Özdamar, Mustafa: Ahmed

Jlmiş Efendi, İstanbul

1997.

56. Özdamar, Mustafa: Dersaadet

Dergahları, İstanbul ı

994.

57. Öztürk,

Yaşar

Nuri:

Kuşadalı İbrahim H alveti, İstanbul

1994.

İkinci Kastamonu Kllltnr.Sempo;.yunm (18-20 Eylıil 2003)

(18)

Mutasavvı[Şair Hasan Onsf'nin Hayatı ve Şiirleri 253

58. Öztürk, Yaşar Nuri: Muhammed Tevfik Bosnavi, İstanbul I 981.

59. Pakalın, Mehmet Zeki: Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. II, İstanbul I 983.

60. Sadık Vicdani: Tomar-ı Turıık-ı Aliyye, Tarikatler ve Si/si/e/eri, Haz. İrfan Gündüz, İstanbul 1995.

61. Senaizade Hasan Efendi: Menokıb-ı Şeyh Nasıllıi-i Osküdari, Süleymaniye Ktp.

Hacı Mahmud Ef. Bl. Nu: 4573; Süleymaniye Ktp. İbrahim Efendi Bl., Nu: 430.

62. Serin, Rahmi: İslam Tasavvufunda Halvetflikve Halvetfler, İstanbul I984.

63. Şapolyo, Enver Behnan: Mezhepler ve Tarikatler Tarihi, İstanbul 1964.

64i Şemseddin Sami: Kamılsü'l-A'lam, C. IV, İstanbul 1306.

65. Şeyhi Mehmed Efendi: Vekayiü'l-Füdala, C. II-III,.Haz. A. Özcan, İstanbul 1989.

66. Tabibzade Mehmed Şükrü: Silsilentime-i Turuk-ı Aliyye, Hacı selim Ağa Ktp.

Hüdayi Efendi Bl. Nu: 1098.

67. Tanman, M. Baba: "Aydınoğlu Tekkesi", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. I, İstanbul 1993.

68. Tatcı Mustafa-C. Kurnaz: Türk Edebiyatında'Şathiyye, Ankara 2001.

69. Tatcı, M.-C. Kurnaz: "Karabaş-ı Veli", Tasavvuf, Sayı 6; Ankara 2001.

70. Tatcı, M.-C.Kurnaz: Hasan Ünsi,Tasavvzif. Sayı 7, Arıkara 2001.

71. Tatcı, Mustafa-C. Kurnaz: Tasavvufi Gelenekle Miyarlar ve Karabaş-ı Veli'nin

Miyarı, Arıkara 200 ı.

72. Tatcı, Mustafa-H. Çeltik: Türk Edebiyatmda Tasavvufi Rüya Tabirnameleri, Ankara 1995.

73. Tatcı, Mustafa: "Şeyh Karabaş-ı Veli'nin Tasavvufi Bir Rüya Tabirnamesi", Türk Kültürü Araştırmaları-Zeynep Korlanaza Armağan, XXXIT/l-2, Ankara 1996, s.

333-342.

74. Tayşi,

M.

Serhan: "Ünsi' Hasan Efendi", Sahabeden Günümüze Allalı Dostları, C.

VIII,

İstanbul 1995, s. 306-307.

75. Tayşi, M. Serban: "Ünsl Hasan Efendi", Sahabeden Günümüze Allah Dostları, C.

VIII, İstanbul 1995.

76.' Türer, Osman: Şeyh Muhamm.ed Nazmi Hayatı, Eserleri ve Hediyyetü'l-İhvam, AÜİF. Dr. Tezi, Arıkara 1982. ' · ,

77. Türkçe Yazma Divanlar Kata/oğu, İstanbul 1947.

78. Uludağ, Süleyman: "Halvetiyye", TDVİA, C. 15, İstanbul 1997.

79. Yılmaz, Mustafa: Mehmet Nasıllıi, Hayatı-Eserleri ve Divançesinin Tenkit/i Neşri, MÜ. SBE. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1997.

80. Yılmaz, Necdet:' Osmanlı Toplumunda Tasavvuf, İstanbu12001.

İkinci Kastamarzu Kültllr Sempozyumu (18-20 Ey/Qf 2003)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunu bir örnekle açıklayalım: Kaçırılan, araba kazası geçiren ya· da cinsel saldırıya uğrayan bir çocuk, çeşitli korkular ve bunalımlar geliştirir.

Yani Büyükşehir Belediyesi'nin 1 milyar 650 milyon TL'lik yatırımının 33'te birini, Urla'nın temel sorunlarını çözmek için harcamış olacağız.&#34;.. Yar

KESK, TTB ve TMMOB’nin çağrısı ve 40’ı aşkın örgütün desteği ile düzenlenen &#34;Özgür, Demokratik, Eşitlikçi Türkiye&#34; Mitingi, Ankara’da bugün binlerce ki

İnsanın vejetaryen olduğuna dair görüş ve kanıt bildirilirken en büyük yanılma biyolojik sınıflandırma bilimi (taxonomy) ile beslenme tipine göre yapılan

Yıllar önce Anadolu’yu işgal eden emperyalistler, bugün kurmuş oldukları şirketlerle ve yerli işbirlikçileriyle yeraltı zenginliklerimizi işgal etmişlerdir.. Bu i

dan haber geldi önce iki ile 3 kişilik Rum askeri var dedi harekat durdurmadım ben keşif için öne çıktım sayıları artıyordu bi ü durdurdum acele pusu düzeni aldırdım

l, lrah'nın ç!lışıınlmaması vö- n0ndc ıldığ kını saıdikılar tırı-.. find.!ı lcpkiylc

[r]