• Sonuç bulunamadı

Y Uzayda Mikroplar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Y Uzayda Mikroplar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Uzay yolculuklarının insan vücudu

üzerinde çeşitli değişikliklere

yol açtığı biliniyor. Bu yolculuklar

sırasında kalp ve damar sistemi

yerçekimsiz ortamdan etkilenir,

kaslar zayıfl ar, hatta kan hücrelerinde

bile değişiklikler olur. Uzaya

çıkılan ilk günlerde, yerçekiminin

etkisi kaybolduğu için, baştan ve

boyundan kalbe geri dönen kanın

akışı yavaşlar, buna bağlı olarak

yüzde şişme olur. Mikroplarla savaşan

bağışıklık sistemimiz bile yerçekimsiz

ortamdan etkilenir. Yerçekimsiz

ortamda olmanın insan vücudu

üzerindeki etkileri o kadar çoktur ki

uzun süre uzayda kalan astronotlar

Dünya’ya döndüklerinde ilk olarak,

geniş kapsamlı bir sağlık kontrolüne

alınmak üzere hastaneye yatırılır.

Y

erçekimsiz ortam yalnızca insan

vü-cudunu etkilemekle kalmaz. Son yıl-larda yapılan çalışmalar uzayın mik-roplar üzerinde de önemli değişikliklere yol açtığını gösteriyor. Uzay uçuşlarına katılan astronotların vücutlarında ve uzay aracının içinde sayısız mikrop vardır. Yolculuk önce-si bütün giyönce-sileri, gıdaları ve tüm uzay aracı-nı mikroptan arındırmak çok güçtür; insan vü-cudunu mikroptan arındırmaksa olanaksızdır. Yani uzayda da mikrobik hastalıklara yakalan-ma olasılığı vardır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte uzay uçuşlarının süresi uzadıkça ast-ronotların uzayda karşılaşabileceği sorunların başında belki de mikropların yol açtığı has-talıklar yer alacak. Bu nedenle astronotların sağlığını koruyabilmek için uzay ortamında-ki mikropların davranışlarını bilmek çok önem taşıyor. Araştırma sonuçlarına göre yerçekimi olmayan ortamda mikroplar yerçekimi olan ortamda olduğundan farklı davranışlar ser-giliyor. Yerçekimli ortamda deney tüpünde-ki hücreler yavaş yavaş dibe çöker ve burada yassı bir şekil alır. Ancak yerçekimsiz

ortam-da hücreler ortam-dağınık halde bulunur ve yuvar-lak bir şekil alır. Kısacası ortamı etkileyen çe-kim kuvveti hücre zarının şeklini belirler. Hüc-re zarındaki bu değişikliğin, genetik yapıda oluşan kimi değişikliklerden kaynaklanabile-ceğini düşünen araştırmacılar uzaya bazı mik-roplar gönderdi. Bu deneyde salmonella ola-rak adlandırılan ve bazı alt grupları çok zararlı olan bir mikrop türü kullanıldı. Salmonella gı-da zehirlenmelerine yol açan bakterilerin ba-şında gelir. Bakterilerin astronotlara zarar ver-mesini önlemek için deneyde kullanılan sal-monella bakterilerinin hastalık yapma

özelli-ği yok edildi. Bu özel deney bakterilerinin bir bölümü Dünya’da kalırken bir bölümü astro-notlarla birlikte uzaya gönderildi. Astronot-lar bu bakterileri özel bir besi ortamına yer-leştirerek çoğalttı. Dünya’da da uzay aracın-daki düzeneğin bir benzeri oluşturularak bu-radaki bakteriler de eş zamanlı olarak çoğal-tıldı. Nem oranı, ışık miktarı, kullanılan

malze-me, yapılan her işlem uzay aracındaki koşul-larla tam olarak aynıydı. Bakterilerin çoğaltıl-dığı iki ortam arasındaki tek fark yerçekimiy-di. Uzay aracı Dünya’ya döndüğünde iki fark-lı ortamda yetiştirilen bakterilerin genetik ya-pısı incelendi. Her iki bakteri kolonisinde de genetik şifreyi hücrenin içine taşıyan mesajcı RNA’lara (mRNA) bakıldı. Bu incelemenin so-nucunda, uzaya giden salmonella bakterile-rindeki genlerden 167’sinde (Dünya’daki ben-zerleriyle karşılaştırıldığında) değişiklik ol-duğu saptandı. Kısacası uzay yolculuğu sal-monellayı değiştirmişti. Artık karşımızda bir

“uzaylı salmonella” vardı. Uzaylı salmonella üzerinde yapılan başka çalışmalar, bu bakte-rilerin Dünyalı kardeşlerine göre üç kat daha çok hastalık yapma gücü olduğunu gösterdi. Bu değişimin nedenini araştıran bilim insanla-rı, bakterinin içindeki “Hfq” proteininde bir de-ğişiklik fark etti. Bu protein, hücrenin içinde-ki bazı RNA’ları kontrol ederek bakterinin

has-Uzayda Mikroplar

Sağlık

Doç. Dr. Ferda Şenel

(2)

talık yapma gücünü artırıyor. Uzayda karşıla-şılabilecek hastalıkları tanımak ve onları et-kin bir şekilde tedavi edebilmek için uzay or-tamının bakteriler üzerindeki olumsuz etkile-rini anlamak çok önemli. Bu sayede insanlar, uzayda uzun süre kaldığında mikrobik hasta-lıklarla daha kolay mücadele etme gücüne ka-vuşabilecek.

Kaynaklar

Gaine, S. P., Rubin, L. J., “Primary Pulmonary Hypertension”, Lancet, Sayı 352, s. 719−725, 1998. Hemnes, A. R., Robbins I. M., “Sildenafil monotherapy in portopulmonary hypertension can facilitate liver transplantation”, Liver Transplantation, Cilt 15, s.15-19, 2009.

Latini, G., et al., “Persistent pulmonary hypertension of the newborn: therapeutical approach”, Mini Reviews in

Medicinal Chemistry, Sayı 14, s. 1507-1513, 2008.

Wilson, J. W., Ott, C. M., Quick, L., et al., “Media ion composition controls regulatory and virulence response of

Salmonella in spacefl ight”, PLoS ONE, Cilt 3, Sayı 12, 2008.

Wilson, J. W., Ott C. M., Höner zu Bentrup K., et al., “Space fl ight alters bacterial gene expression and virulence and reveals a role for global regulator Hfq”, Proceedings

of the National Academy of Sciences of the United States of America, Cilt 104, Sayı 41, s. 16299-16304, 2007.

Tucker, D. L., Ott, C. M., Huff , S., Fofanov, Y., Pierson, D. L., Willson, R. C., Fox, G. E., “Characterization of

Escherichia coli MG1655 grown in a low-shear modeled

microgravity environment”, BMC Microbiology, Sayı 7, 2007.

Salmonella

Akciğerleri etkileyen bazı hastalıklar buradaki atardamar duvarlarının kalınlaş-masına yol açar. Bu damarların kalınlaşma-sı, akciğerlere kan getiren ve “pulmoner ar-ter” olarak adlandırılan damarın iş yükünü artırarak bu damarda basıncın yükselmesi-ne yükselmesi-neden olur. Pulmoyükselmesi-ner yüksek tansiyon denen bu durum, akciğere kirli kan pom-palayan kalbin sağ karıncığında büyümeye yol açarak kalp yetmezliğine yol açar. Hastalık yaklaşık olarak 100.000 kişide bir görülür. En önemli bulguları nefes darlığı, bayılma nöbetleri ve kanlı balgamdır. Hastalar bu belir-tiler yüzünden gündelik işlerini yapamaz ve hastalıklarının ilerlemesi durumunda da bir-kaç adım bile atamaz duruma gelebilirler. Bu hastalık için çeşitli tedavi yöntemleri uygu-lansa da pulmoner yüksek tansiyonun ilaçla yapılan kesin bir tedavisi bulunmuyor. Hasta-lık da hastaların yaşamını tehdit etmeyi sürdürüyor.

Yeni doğan bebeklerde ve küçük çocuklarda da görülen bu hastalığın tedavisinde son yıllarda yeni bir ilacın kullanılması gündeme geldi. Cinsel işlev kayıplarında yani iktidarsız-lıkta 1998’den beri kullanılan Viagra, pulmoner yüksek tansiyon

hastalığında önemli bir tedavi seçeneği oldu. İçinde “sildenafil” adlı bir madde olan bu ilaç, etkisini “fosfodiesteraz tip 5” adlı bir proteini baskılayarak gösteriyor. Sertleşme yani ereksiyon penis-teki süngerimsi kas dokusunun gevşek kalması ve içine kan dol-ması sonucunda oluşur. Bu gevşemeyi “siklik guanozin monofos-fat (cGMP)” denen bir molekül sağlar. Bu molekül bir süre sonra fosfodiesteraz tip 5 adlı bir protein tarafından yıkıma uğratılır Sil-denafil, fosfodiesteraz tip 5 proteinini baskılayarak cGMP’nin

yı-kıma uğratılmasını önler. Bu sayede kaslar gevşek kalır. İşte, sildenafilin bu özelliği, yani kasları gevşetmesi, pulmoner yüksek tansiyonun tedavisinde kullanılıyor. Damarın çev-resindeki kasları gevşeten sildenafil, pulmoner damarın basıncını düşürerek kalbin yükü-nü azaltıyor. Sildenafilin, aynı zamanda akciğerlerden oksijen emilimini de artırdığı düşü-nülüyor. Bu etkiyi göz önünde bulunduran bazı sporcular ve dağcılar düzenli olarak silde-nafil kullanıyor. Ancak uzmanlar bu etkinin doping sayılabileceğini belirtiyor. Yapılan yeni çalışmalarla birlikte sildenafilin doping olarak kabul edilip edilmeyeceği önümüzdeki bir-iki yıl içinde netleşecek. Bu arada sildenafilin özellikle yeni doğan bebeklerde ve çocuk-larda görülen pulmoner yüksek tansiyonun tedavisinde kullanımı artıyor. Ancak kesin so-nuçlar için daha uzun süreli çalışmaların yapılması gerek.

Viagranın Yararları

Bilim ve Teknik Şubat 2009

mfsenel@yahoo.com.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Galaksimizin merkezindeki süper kütleli karadelik, M87’den çok daha yakın bir mesafede, bizden yaklaşık 26.000 ışık yılı ötede bulunuyor, kütlesi ise yaklaşık 4

Güneş Sistemi’nin en dışında yer alan Oort Bulutu’nun Güneş’e yaklaşık 1000 AB. mesafeden başlayıp 100.000 AB mesafeye

Ay’ın kendi ekseni etrafında dönme süresi ile Dünya etrafındaki dolanma süresi neredeyse birbirine eşit olduğu için Ay’ın hep aynı yüzünü görürüz. Çin’in

Ancak Mars’ın yörüngesine girmesi planlanan Falcon Heavy’nin taşıdığı Tesla Roadster’ın Güneş merkezli bir yörüngede hareket edeceği belirlendi.. NASA Jet

1980’ler ve 1990’lar boyunca fırlatılan he- men hemen her uzay mekiğinde deney- sel bitkiler vardı, ancak insan vücudunun düzgün çalışmak için kütleçekimine ihti-

Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY) tarafın- dan, tasarlanıp üretilen yer gözlem uydusu RASAT, Rusya Federasyonu’nun Kazakistan sınırındaki Orenburg Bölgesi’nde bulunan

ABD’nin ilk insanlı uzay uçuşundaki astronot Alan Shepard.. Shepard, fırlatmayla ilgili bir takım sorunların çıkması nedeniyle kapsülde 4 saat beklemek

Bu görevde yer alan bilim insanlarından, Goddard Uzay Uçuşları Merkezi’nden Dave Thompson “Gama ışını olgusuna ilişkin çok yüzeysel bir bilgimiz var.” diyor ve