• Sonuç bulunamadı

GAP'ta Kültür Mirasının Korunması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GAP'ta Kültür Mirasının Korunması"

Copied!
442
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BAŞBAKANLIK GAP' IIOLGE KAtKlNMA IDARESI SA$KANLI~l

00KllMANTASYON MfRJ(fzl

YER NO

1(;, ~ Ç

DEMiRBAŞ

'437--%

NO

(2)

log o

TC BAŞBAKANLIK GÜNEYDOGU ANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKlNMA İDARESi BAŞKANLJC:J

Merkez: Willy Brandt Sokak No. 5 Çankaya 06680 Ankara Tel: (0312) 442 23 24 (Pbx)

Faks: (0312) 440 13 84 www.gap.gov.tr gap-x@gap.gov.tr

o ll ı .. .

.. ....... Tef'UIIIe•~

V

Tarih Vakfı

Valikonallı Cad. Samsun Apı.

No. 57 Kar. 2 80220 Nişanıaşı-lsıanbul Tel: O 212 233 21 61 Faks: O 212 234 32 90 www.tarihvakfi.org.tr yayin@rarihvakfi.org.tr

Baskı

Stampa (0212) 235 98 95 istanbul, Aralık 2001

ISBN 975-7306-??

(3)

TC BAŞBAKANLI K

GÜNEYDOGU ANADOLU PROJ ESİ BÖLGE KALKlNMA İDARESi BAŞKANLIGI

GAP'TA KÜLTÜR MiRASININ KORUNMASI

TÜRKİYE EKONOMİK VE TOPLUMSAL TARİH VAKFI

(4)

GÜNEYDOGU ANADOLU BÖLGESİ'NDE KÜLTÜREL MiRASIN KORUNMASI, VE

DEGERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE ÖNERiLER

RAPOR

Aralık

2000

İstanbul

(5)

GÜNEYDOGU ANADOLU BÖLGESİ'NDE KÜLTÜREL MiRASIN KORUNMASI, VE DE GERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE ÖNERiLER

GİRİŞ

Çalışmanın Amacı

Bu raporun

amacı,

GAP idaresi

Başkanlığı tarafından

yürütülmekte olan GAP Bölge

Kalkınma Plam'nın

yenilenmesi

çalışmalarına yardım­

olmak üzere, "kültürel

mirasın korunması

ve

değerlendirilmesi"

ko- nusunda Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih

Vakfı (kısaca

Tarih

Vakfı) tarafından

bir dizi

danışma toplanhsı

ve

görüşmesi

sonu cunda

geliştirilen

önerilerin

sunulmasıdır.

Tarih

Vakfı

bu raporun

hazırlanma

sürecini, daha uzun dönemli ola- rak ülke

çapında

yürütmekte

olduğu çalışmalar kapsamında,

Güneydo-

ğu

Anadolu Bölgesi'nde kültür

mirasının korunması amacına

yönelik olarak

sürdürdüğü çabaların

bir ad1Tl1l olarak

değerlendirmektedir.

Ra-

ııora yapılacak

her türlü

katkı

GAP

İdaresi'nin

bölgedeki

uygulamaları-_

na

yardırncı olacağı

gibi, Tarih

Vakfı'nın

Türkiye'de

tarihçiliğin gelişti­

rilmesi ve tarihi

mirasın korunması çabalarına

da destek

olacaktır.

Çalışmanın

Öncü! Verileri

Hazırlıkları

1989 tarihinde tamamlanan 2005

yılı

erimli GAP master

planı,

esas olarak, bölgede

DSİ

Genel

Müdürlüğü tarafından

yürütülen hidroelektrik enerji ve sulama yatırımlarıyla ilgili projelerin yıllardır \.}~

uygulanmakta olduğu bir ortamda sa nayi, ulaştırma, altyapı~ımla-

rı arasında bütünleşme sağlama amacına

yönelik bir

çalışmadır.

Uygu-

Jandığı

11

yıllık

dönemde, bölge

planının

fiziksel hedefleri

kısmen

ger-

~ çekleşmiş

ve

yapılan yahrımlar

bölgede önemli ekonomik, sosyal ve

çevr~etkiler yaratmışhr.

, _ . Bu süre içinde Türkiye'de ve dünyada kalkınmaya bakış paradig- malannda köklü

değişmeler

meydana

gelmiştir.

Kalkmmada yeni yö- nelimler ve 1992 Rio Zirvesi, 1996 Habitat Zirvesi gibi

uluslararası

fo-

3

(6)

rwnlar, insani ve

doğal kaynakların eşzamanlı geliştirilmesini,

p lanla- ma ve uygulama sür eçlerinde

katıJımcılığı

ve

dezavantajlı grupların

ön plana

çıkarılmasını

vurg ulama

ktadır.

Sü rdürülebilir

kalkınma anlayışı, kalkınma

göstergelerinin

yalnızca

fiziksel

çıktılar

ve son uçlarla

değil,

süreçler ve yara olan sosyal etkilerle d e ölçü lmesi

gerektiği

üzerinde

durmaktadır.

Bu

doğrultuda,

GAP

İdaresi,

kendi

değerlendirme

rapo r-

larında kullandığı

terimlerle "teknisist", "fiziksel

sonuçları

hedefleyen"

ve

"altyapı ağırlıklı"

1989 tarihli master

planını,

y eni

kalkınma anlayışı doğrultusunda

gözd en geçirmeye karar

vermiştir.

Bu gözden geçirme

çalışmasında,

i stenen

bazı

sosyal etkilerin

sağla­

namamasının yanı sıra,

birçok fiziksel hed efi n

gerçekleşmemiş oluşunda

da,

katılımcılık eksikliği

önemli bir unsur ola rak

görülmüştür.

GAP

İda­

resi yeni

yaklaşurunda, irisanı kalkınma çabalarının

merkezine

yerleştir­

meyi ve plan

hazırlığını saydamlık, eşitlik,

adillik ve insan

kaynaklarının geliştirilmesi,

kadm-erkek

eşitliğinin sağlanması

ve özel sektörün a ktif

katılımı konularıyla

birlikte ele

almayı amaçladığını belirtmiştir.

Bu amaçla:

- Mevcut pla nda turizm sektör

planı

içinde bir alt

başlık

olara k ele

alınan

kültür

varlıklarının korunması

konusunun

başlı başına

bir sektör

planına dönüştürülmesi hedeflenmiştir. İdare

bünyesinde

oluşturulan

"Sosyal Planlama Grubu",

konunıın geliştirilmesi

için u zman

kişi

ve

kuruluşların desteğini sağlamaya yönelmiştir.

- Bölge içinde

yerelleşme

ve halkla

bütünleşebilme isteğinin uzantı­ sı

olarak, illerd e "GAP

Girişimci

Destekleme ve Yönlendirme Merkez- leri"

(GİDEM)

ve "Çok

Amaçlı

Toplum M erkez leri" (ÇATOM)

oluştu­

rulmuştur.

- GAP Bölge

Kalkınma Plaru'nın

yeni vizyon, amaç, hedef ve politika-

larını

özetleyen bir taslak metin, Nisan-Eylül 2000 tarihleri

arasında

9 il- de iki tur olarak düzenlenen 18

toplantı

ile bölg edeki

kanıu kuruluşları,

sivil toplum

kuruluşlan teıı1Silcilerinin görüşlerine açılmıştır.

Tutan akla-

rı yayımlanan

ilk tur

toplantılar,

daha çok bilgilendirme amaana yönelik

olmuşsa

da,

sağlanan etkileşim

sonucunda ilk taslak 21

Ekinı

2000' d e ye-

nilennıiştir. İkinci

tur

toplantılarda

ise

ağırlıkla planın

strateji ve önerile- ri konusundaki

görüşlerin alınması hedeflenmiştir.

Tutanaklan henüz ya-

yırnlannıanuş

o lan bu ikinci tur

toplantılar

çerçevesinde yeniden gözden geçirilecek olan söz konusu GAP vizyon

metrıinin, hazırlanmakta olaıı

sektör ve alt-bölge

plarılarma

da çerçeve

oluşttırması

beklenmektedir.

4

(7)

,...

GAP İdaresi' n in Konuya Yaklaş ımı RI\ u

2010 yılı eri m li olarak hazırlanacak yeni Güneydoğu plan m ın

2001

yılı

içinde Bakanlar Kurulu

onayına sunulması amacıyla başlahlan

ça-

lışmalarda,

GAP idaresi

Başkanlığı tarafından hazırlanmış

olan "GAP B ölgesel

Kalkınma Planı:

Vizyon, Amaç, Hedef ve Politikalar" meh1i (21 /08/2000, Taslak 2), kültür

mirasının korunmasına

yönelik olarak

şu

hükümleri içermektedir:

"Madde 12

AMAÇ: Bölgesel

Knlkıııma

ve Toplumsal

Biilii11leşmenill Sağlanmasında

Kiiltiirel Birikimden

Ynrarlnnılncaklır:

Eko11omik, kiilliirel ve toplumsal içe

döniikliiğii

yenmeyi hedefleyen Bölge Knlkmma

Planı,

bwum bireysel ve toplumsal bazda ö11göriilen

değişimlerle

miimkiin

olabileceğini varsaymnkladır. Planın başansı

ve

kntılımcılığm sağ/mı­

ması,

bölgede var

o/mı

kiiltiire/ birikimin ve

çeşitliliğin

dikkale almmasma

bağ­

lıdır.

Bölge

halkının geçmişten

gii11iimiize gelen ii retim

ilişkileri

ve toplumsal ör- giitlemneden kaynaklanan kurumsal

bağımlılıkinn lınle11 canlılığı

m korumakta-

dır.

Bu gelenekseliirelim süreçle rine göre

biçimielimiş

toplumsal-kiiltiirel

yapı­

anlamak, bölge kiilliirel

öğelerini kalkınma

s fireçlerinde molive edici

değerler

olarak

algılnllıak, kalılımill sağlanmasında karşılnşılacak bazı

engelleri

aşmak

için yönlendirici

o/ncak/ır.

1.1. Hedefler:

1.1.1. Kiiltiirel

çeşilliliğiıı,

geleneksel ve modem

değerler nracılığıyla

kalkm- ma pinnma entegre

edi/ınesi snğlrmaaıktır.

1.1.2. Sosyokiiltiire/

etkileşim

alanlan

geliştirilecektir.

1.1.3. Kiiltiirel

lıizmetlere erişim kolaylaştmlncnktır.

1.1.4.

Bireı;i giiçlendireıı

kiilliirel ve sosyal

nltynpılnr geliştirilecektir.

1.2. Politikalar:

1.2.1. Yeni

değerlerin

benimsenmesiilde ve yere l/bölgesel

kii/tı:irel yapılarm geliştirilmesinde

var

olnıı

kiilliir

öğelerinden ynrarlanılncnktır.

1.2.2. Alt bölge, yöre bazmda kiiltiirel

zeııgiıılikleri

tamlmak için yerel ör- giillenmelerin

kurulması teşvik

edilecek ve bölgeler n

rası

kiiltiirel

yakm/aşma girişimleri deslekleııecektir.

1.2.3. Bölge

ölçeğillde

folklorik ve etilografik zellgililik/er

koııııswıda

bilgi, bilinç ve

duyarlılık yaratılacaktır.

1.2.4. Kültür

Zellgilllikleriııin

turizm potansiyeli

değerlendirilecektir.

1.2.5. Bölgedekiilliirve sa11nt etkinlikleri destekle11ecek,

giiçleııdirilecek

ve

yaygınlaştırılacaklır.

5

(8)

Madde 1 6

AMAÇ:

Tari/ı

ve Kültür

Varlıkları Korımacnk, Kurtarılacak

ve

Değerlen­

diril ecektir.

İlk

me deniyetlerin

beşiği

ol an bölgede,

geçmiş uygarlıkların

kiiltiirleri11e nit ze11gi11

kalllıtılar bulıı11maktadır.

Bu

tarilıi

ve kültürel

uarlıklarm korımması, kurtarılması

v e

değerle11dirilmesi;

toplumsal, ulusal ve eure11sel bir

sarıınılu­

luk olarak ön emini

korumaktadır.

2.1. Hed e fle r:

2.1.1. Bölge11in

tari/ı

ve

kiiltiirvarlıklamııll

e11ua11teri

çıkarılacak

ve b u çer- çevede bir eyle m

planılıazırlallacnktır.

2.2. Politi ka l ar:

2.2.1. B ö lgenin kültür

varlıkları tamtılacak, korwıacak, kurtarılacak

ve de-

ğerlendirilecektir.

2.2.2.

Kalkınma yatırımlarından

veya fiziki

altyapı

projelerinden o lumsuz

etkilerımesi ııllllıtemel tari/ı

i ve kiiltiirel

varlıklar

konuyla ilgili

yapılacak çalış­

malarm

plaıılama aşamasında

dikkate

a/11ıacak, değerlendirilecek, korımıaya

ve

kurtarınaya

yönelik önlemler

geliştiri/eceki

ir.

2.2.3. Ülke ve öncelikle b ölge

ölçeğinde

kiiltiir

varlıkları

ko nusunda bilgi-

leııdirmeye

önem veril ecek, bu alanda bilinç ve toplumsal

duyarlılık yaratıla­

caktır.

2.2.4. ltür

varlıkları, hırizııı

ve

keııtsel

hizmetler için

değerlendirilecek

ve

kııllam/acnktır."

Uygulanan

Çalışma

Yöntem i

GAP

İdaresi Başkanlığı,

yeni

planın çeşitli

bö lümleri için uzman ku-

ruluşlar aracılığıyla geniş

bir çevrenin ön eri ve

eleştirilerini

almaya ka- rar

vermiş,

bu kapsamd a "kültür ve tarih

varlıklarının korunması"

için d e Tarih

Vakfı'na çağrı yapmışhr.

Tarih

Vakfı

"GAP Bölgesel

Kalkınma

Plam: V iz yon, Amaç, Hedef ve Politikalar" metni nde ifade edilen

yukarıdaki yaklaşımın, Vakfın

Gü -

neydoğu

Anad olu B ö lgesi' ne yönelik uzu n erimli bilimsel

çalışma

pers- pektifiyle uyum içinde

olduğunu

di kkate a larak, GAP

İdaresi'nin

Gü-

neydoğu

Anadolu 'd a kültür

mirası

ile ilgili bir raporun

hazırlanması

için o rtak

çalışma çağrısını

olumlu

karşılaınışhr.

Böylece iki

kuruluş arasında

9 Ekim 2000 tarihinde imzalanan ve 27 Ekim 2000 tarihinde

yürürlüğe

giren

sözleşme

ile 40

işgiinünü

kapsayan çok

kısa

süreli bir

çalışma başlatılmışhr.

Çalışmaımı

b öyles ine

kısa

bir süre içinde

tamamlanması

zorunlu-

6

(9)

!uğu

nedeniyle, 28 Ekim-15

Kasım

2000 tarihleri

arasında

istanbul, An- kara, Urfa,

Adıyaman, Diyarbakır,

Batman ve Mardin'de art arda da-

nışma toplantıları düzenlenmiştir.

Zaman

kısıhndan dolayı

b ölgenin tüm illerind e

toplantı

düzenlemesi

planlanmamış,

Siirt,

Şırnak,

Kilis ve Gaziantep'ten gelecekler en

yakın

iliere d avet

edilmiştir.

Bu toplan-

tılara,

konuyla ilgili resmi

kuruluş

temsilcilerinin ve uzman

kişilerin yanı sıra,

bölgeyle ilgili, bölge içi veya

dışında

faaliyet gösteren ilg ili sivil toplum

kuruluşlan

temsilcilerinin

katılabilmesi

için azami çaba

gösterilmiştir.

Danışma

toplanhlan, Tarih

Vakfı adına,

görevli bir yönetim kurulu üyesinin (Yönetim Kurulu

Başkanı İlhan

Tekeli, Genel Sekreter Orhan Silier ve

Yiğit

Gülöksüz)

başkanlığı

albnda

gerçekleştirilmiş, ayrıca,

GAP

İdaresi

temsilcileri ve proje ekibi zaman zaman sorula ra ceva p ve- rip gerekli

açıklamalarda bulunmuşlardır.

Toplantılara

davet edilenlere gönd erilen

çağrı yazısında çalışmanın amacı özetlenmiş

ve GAP

İdaresi'nin

yeni vizyonunu

ve politikalarını (yukarıda

kaydedilen 12. ve 16. maddeleri) kapsayan iki

sayfalık

bir e k olarak

sunulmuş, yazılı görüşlerin toplantıda

ya da topla nh

sonrasında

Vakfa

iletilebileceği belirtilmiştir.

Bu çerçevede, Ek 2'de

adları

verilen 52

kişi yazılı görüşlerini iletmiştir.

Danışma toplanhları

sonrasmda proje ekibince

hazırlanan

ilk rapor metni, Tarih

Vakfı

yöneticileriyle birlikte dar bir grup uzmana da yol-

lanmış

ve kendilerinden

görüş alı.nmışhr.

Bu

aşamadan

sonra gerekli düzeltmeler

yapılarak

taslak metin elde

edi!~

tir. 8

sayfalık

bir

giriş

ile 29

sayfalık

ana bölümden

oluşan

taslak

metin,~alık ayı başında İstanbul,

Ankara, Urfa,

Adıyaman,

Diyarba-

kır,

Batman ve Mardin'de

yapılan toplantılara

kablan

yaklaşık

300

kişi­

ye 15

Aralık

2000'e kadar

görüşlerini

belirtmeleri için

yollanmıştır.

Bu çerçevede, Tarih

Vakfı sekreteryasına

tasla k metin üzerine 19

yazılı

gö-

rüş iletilmiş

tir.

Danışma toplanbları

için gönd erilen

çağrı mektuplarında,

Tarih

Vakfı

ile GAP

İdaresi

arasmda

yapılan sözleşme gereğince

Gazian- tep' te, 2-3

Aralık 2000

tarihlerinde

genişletilmiş

bir

danışma toplantısı yapılacağı duyurulmuşsa

da, bu

toplantı

daha sonra

İdare'nin isteğiyle

zaman

kısıb

ve lojistik nedenlerle iptal

edilmiştir.

Öte yandan, GAP

İdaresi, daruşma toplantılarının tamamlanıp

ra- por

tasiağına ilişkin yazılı görüşlerin beklendiği

bu

aşamada,

merkezi yönetimin konuyla ilgili üst düzey yetkililerinin ve

sınırlı sayıda diğer

7

(10)

uzmanın katıldığı

bir

toplantıda

da taslak

metııiıı tartışılmasını

talep e t-

miş

ve ilgili

kuruluşları

davet

etmiştir.

11

Aralık

2000 günü Ankara'da GAP

İdaresi'nın evsahipliğinde

düzenlenen

toplantıya

Kültür

Bakanlı­

ğı'nın Anıtlar-M

üzeler ve Halk Kültü rleri genel m üdürleri ve

bazı

uz- manları; İçişleri Baka nlı ğı, Turizm Bakanlığı ve DPT uzmanları; TÜBA, TAÇDAM tem silcileri ve Ankara,

İstanbul,

O rta

Doğu

Teknik ve Van 100.

Yıl

üniversitelerind en

öğretim

üyeleri

katılmıştır.

Danışma toplantılarına

davet edilen ve

katılanların dağılımı

Tablo l'de

verilmiştir.

Düzen lenen

toplantılara

topla m 516

kişi

davet edil-

miş,

313

kişi

b u

toplantılara katılmıştır.

lllere göre

dağılım

incelend i-

ğinde, komşu

illerdeki

toplantılara

dave t

edilmiş

olan Siirt,

Şırnak,

Ga- ziantep, Kilis ve B atman'dan

toplantılara katılırrun

çok

düşük kaldığı

gözlenmektedir. Bu kapsamda

Diyarbakır toplantısını

izleyen günde Batman'da Hasankeyf

gündenıli ayrı

bir toplan

h yapılacak olmasının, Batmanlıların Diyarbakır toplantısına katılımını düşürdüğü

söylenebi- lir. Gaziantep ve Kilis'te ise, son

toplantının

G aziantep' te

yapılacağı­

nın

önceden

duyurulmuş olmasının,

bu illerden

komşu

illerdeki top-

lantılara katılımın düşük olmasında

etkili

olduğu düşünülebilir.

Metnin

yazımmda,

proj e sürecinde

çeşitli aşamalarda

ifade edilen

görüş çeşitliliğinin

m ü mkün olan en

geniş

ölçüde

yansıtılmasına çalı­

şılması,

bu rap orun en temel

özelliğidir. Danışma toplantılarına

ko- nuyla

doğrudan

ilgi li

kişilerin, uzmanların,

yetkililerin en

geniş

çapta

katılmalarına, katılamayanların görüşlerini yazılı

olarak bildirmeleri- ne gayret edilmesi, fikir

çeşitliliği

ve d isiplinler

arası

bir

yaklaşımın sağlanması açılanndan

son derece olumlu sonuçlar

vermiştir.

Zam an

kısıtlan

ned eniy le,

konuşma sürelerinın sınırlı olması

bazen ele

alınan konıılara

yeterli

ayrıntıda katkıda bulunulmasına

olanak

tanımamış­

tır. Dolayısıyla,

ifad e edilen

görüşlerin

bir b ölümü genel nitelikte kal-

mış, diğer

bir b ölü mü ise

dayandığı

kuramsal çerçeveler yeterince

açıklanamadığı

için, özel beklenti ve durumlar a yönelik

olabilmiştir.

Yine de, bu

toplantılar

sonucunda

oluşturulan memiıl,

rapor kapsa-

mında

yer alan

farklı

alt-konular için daha uzun süreler öngörülerek daha il eride

yapılabilecek ayrıntılı çalışmalar

için çok önemli bir

zemın oluşturduğu kanısındayız.

Raporun

Kapsamı

Bu raporun ilk bölümünde,

Güneydoğu

Anad olu' da kültürel mira-

sının korunmasının

önemi

kısaca hatırlatılmaktadır. İkinci

bölümde,

8

(11)

TABLO 1: DANlŞMA TOPLANTıLARINA KATILANLAR (28 EKiM - 11 Aralık 2000)

Yer Kapsadığı Tıuih Resmi Kuruluşlar Üniversiteler STK'lıu Bireyler Toplam iller Davet Katılım Davet Katılım Dave! Katılım Davet Katılım Davet Katılım

istanbul İstanbul 28 Ekim 2000 9 6 50 6 23 11 56 4 138 27

Ankara Ankara 2 Kasım 2000 28 23 44 20 10 17 18 ı 100 61

Şanlıurfa 6 Kasım 2000 14 20 4 4 4 ı4 ı ı 23 39

Şanlıurfa GazianleE lO ı 2

o

8

o

ı

o

21 ı

Kilis 3 ı

o o

4 ı

o o

7 2

Adıyaman Adıyaman 7 Kasım 2000 ı2 7

o o

5 6

o o

17 13

\0 Diyarbakır 13 Kasım 200018 15 4 10 11 8 2 ı 35

34

Diyarbakır Batman 4

o o o

2

o o o

6

o

Siirt 8

o o o o o o o

8

o

Batman Tüm iller 14 Kasım 200031 28 19 6 19 9 ll 16 80 59

Mardin Mardin 15 Kasım 200025 28

o

3 12 5 6 5 43 41

Şırnak 8 1

o o

3 ı ı

o

ı2 2

Ankara ll Aralık 200014 27 3 3 ı 2 18 32

Ankara istanbul 5 ı ı

o

6 ı

Van+ Urfa 2 ı 2 ı

Toplam 184 157 133 54 103 74 96 28 516 313

NOT: 1) Katılanlar arasında hem resmi kuruluş hem de sivil toplum kuruluşları (STK) adına kahlanlar mevcuı olup, bu kişiler ıabloya resmi kuruluş temsilcisi olarak girmiştir.

(12)

bölgede kültürel

mirasın korunması

ve

değerlendirilmesi arayışların­

da gözetilmesi önerilen genel

yaklaşım

ve ilkele re yer verilmektedir.

Üçüncü bölüm,

danışma toplanhlarında

dile

getirilmiş

olan ya da da- ha sonra

iletilmiş

olan

yazılı görüşler

çerçevesinde belirli

başlıklar

al-

tında

gruplanan politika ve önlem önerilerini

kapsamaktadır.

Dördün-

bölümde ise, öncelikli projelere

yaklaşımda

GAP

İdaresi'nce

izlenil-

ınesi

önerilen yol ana

hatlarıyla

ortaya

koyulmaktadır. Raponın

GAP

İdaresi Başkanlığı'na

sunulan biçimi, ana m etne ek olarak, bir dizi tek- nik eki, bu arada

bazı

ö n celikli proje

alanları

üzerine

görüşleri

de kap-

samaktadır.

1.

BÖLGENİN ÖZELLİKLERİ

Mezopotamya ya d a Verimli Hilal bölgesinin kuzey kesimini

oluş­

turan

Güneydoğu

Anadolu,

uygarlığın

çekirdek

oluşum

yörelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. B ölgenin dünya

uygarlığının

ilk olu-

şum

merkezlerinden biri

olması,

bölge tarihinin

anlaşılınasına

kritik bir önem

kazandırmaktadır.

Bölgedeki kültür

varlıklarının korunması

ko- nusundaki sorumluluklar, yerel

olmanın

ötesinde, bölgesel, ulusal ve

uluslararası

boyutlar

taşımaktadır.

Bölgenin

ortaçağ

kent

yapısı

son

yıllarda

luzlanan tahribata

karşın

- Mardin, Midyat, Hasankeyf vb. örneklerde

olduğu

gibi- özelliklerini büyük öl çüd e

korumaktadır.

Anadolu'nun

diğer

kesimlerinde önemli ölçüde yok

olmuş

olan bu

tarilıi

dokunun

korunması, yalnızca

bilimsel

açıdan değil, aynı

zam anda çok önemli bir kültürel-turistik kaynak

oluşturacak değerde olnıası bakınıında

n da önem

taşımaktadır.

Bölge, kültürel ve

tarilısel

önemine

karşın,

çok az

araşhrılmışhr.

Böl- gede uzmanlarca

araştırılmamış, keşfedilmeyi

bekleyen binlerce kültü- rel

varlık bulunmaktadır.

Kültürel

mirasın varlıkları

bilinen unsurlan-

nın korunması

ve

değerlendirilmesi, diğerlerinin,

bu arada öncelikle

yakın

erirnde tehdit

altında bulunanların

ortaya

çıkarılması

ve belge-

lenınesi

kritik bir önem

taşımaktadır.

Bölgenin

geçmişi, yapılan

her büyük

çaplı kazının,

arkeolajik

açıdan

birçok bilinmeyeni or taya

çıkarmakta alınasından

ve her

kazı

dönemin- den sonra

uygarlık

tariliinin

bazı

bölümlerinin yeniden

yazılmasını

ge- rektirmesinden de

anlaşılacağı

g ibi, çok az bilinmektedir. Özellikle Hal- lan Çemi, Çayönü, Nevali Çori, Göbeklitep e

kazılan, insanlığın

ilk bü- yük

aşaması

o lan neolitik

çağ

kültürlerinin bilinen kronolojisini 4 bin

yıl

daha geriye

götürmüş

ve MÖ 10.000- 6.000

yılları arasında

bölgede

10

(13)

....

...

TABLO 2-GAP BÖLGESiNDEKi TESCiLLi KÜLTÜR VARLlKLARlNlN İLLEREVE GRUPLARA DACILJMI-ÖZET BİLGİLER

KOD AÇIKLAMA İL TOPLAM

Adıyaman Batman D.Bakır G.Antc~ Kilis Mardin Siirt ~.Urfo ~ırnak

ı Pazor, Ça!1ı, Bcdesten 1 2 7 3 14 27

2 Abc 3 11 ı4

3 Su Yolu Su Bendi 6 ı 2 3 12

Su Kemeri Sa rnıc

4 Arkrolejik Sit 5 4 3 2 ı o 3 ı9 48 94

5 Ç~me 20 9 7 8 ı ı 46

6 Doğal+ Tarihi+Arke.+Kcntsel Sit 2 2 2 6

7 EndüstriJ!el ve Ticari Alanlar 6 7 5 2 3 23

8 Hamam 4 1S ı4 7 4 3 9 56

9 Han ı 9 20 ı 3 ı o 44

10 Hazine ı3 4 3 20

l l Hövük 40 2 38 107 4 93 284

12 Idari Bina~ Kamkolc K.ı~la, 1 ı 12

s

1 6 1 4 31

Hastane Binaları

ı3 Kale 6 4 5 6 2 2 2 5 3 35

ı4 Kasır, Konak, Kö~k. Saray, ı ı5 ı 2 2 ı 3 ı 26

Sadırvan

ıs Kaya Mezarlan, Ka bartma, Anıt 7 ı 4 5 4 273 ı 295

ı6 Kentsel Sit ı 2 ı ı 5

17 Ke.rvansaray, Otel, Misafirhane 2 ı ı ı 4 9

ı8 Kilise Manastır 2 ı ı4 4 l l 4 1 37

ı9 Konut, Konut ve I:ıyeri 1 162 337 3 269 7 303 I.OS2

20 KöJ2rü 11 4 15 8 1 4 11 11 3 68

Kutsal Alan Cımi Mescit vd. 35 ll 87 47 24 42

so

5 352

22 Küllive 1 ı 3

s

23 Mai!.ara 2 1 1 ı4 ıs

24 Medrese 2 7 5 2 3 ı 20

25 Mezarlık Anıt Mezar Dolmen 1 2 4 6 6 5 24

26 M üze 2 2 1 5

27 Okul 1 3 3 2 4 2 ı5

28 üren Yeri ı8 8 26

29 Tümülüs 14 14

30 Diğer ı4 ı 10 18 3 2 5 23 4 80

169 35 4S2 619 68 4ı8 2ıO 784 ıs 2.m

(14)

varo lan eski kültürlerin önemini ortaya

koymuştur.

Bu

kazılarla,

bili- nen en eski

tapınaklann, anıtsal

heykel ve

kabartmaların, karnıaşık

bir sosyal düzenin ve en eski

marleneiliğin Güneydoğu

Anadolu' da ortaya

çıkıp başka

bölgelere

yayıldığı anlaşılmıştır.

Daha sonraki dönemler için de

aynı

durum söz konusudur. Örne-

ğin,

önceleri

yalnızca

GüneyMezopotamya'da

kurulduğu sanılan

kent- lerin ortaya

çıkışında, Güneydoğu

Anadolu' nun özel bir ö nemi

olduğu­

nu, bu bölgede son ytllarda

Atatürk/Birecik/Kargamış

baraj kurtarma

kazıları kapsamında gerçekleşen Hacı

Nebi, H assek,

Horunı,

Lidar, Zeytinlibahçe,

Titriş kazıları

ile Urfa Tüneli kurtarma

alanı

içindeki Ka-

.J """' " ' "' ~ .... 1'

zane

kazısı açıkça kanıtlamışhr:-

y

~

" , . .

Bölgede,

yazılı

kaynaklara dayanan tarihsel dönemlerde, MO 2500'den itibaren, Uruk-Sürner, Akad, Asur, Babil, Mitanni, Hurri, Geç Hitit, Urartu, Kimmer, Med, Pers, Ermeni, Part, Roma,

Komnıagene,

Se- leukos, Bizans, Sasani, Arap, Artuklu, Selçu klu,

Menıluk,

Eyyubi, Ak- koyunlu,

Moğol

ve

Osmanlı uygarlıklarına

ait kültürel

varlıklar

kat- manlar halinde bir arada

bulunmaktadır.

Bölge,

Güneydoğu

Anadolu Projesi m aster plan verileri temel

alına­

rak

tanırnlandığında,

9 ilde 3600'den fazla

yerleşim

birimini kapsayan,

yaklaşık

74 bin m etrekareye

yayılmış

çok

geniş

bir

coğrafi

alandan

oluş­

maktadır.

Her ne kadar bölgede Kültür

Bakanlığı'nın

tescil

işlemleri

çerçeve- sinde saptanan,

korunması

gerekli kültür ve tabiat

varlığı sayısı

2.773 ise de, bu

sayının

gerçek durumu

yansıtmaktan

çok uzak

olduğu

bilin- mektedir.

Yaklaşıma, tanırnlara

ve tescil

işlenılerinin yapılması

için ay-

rılan

her türden kaynaklann

kısıtWığına bağlı

olarak,

korunması

gerek- li kültür

varlıklarının

önemli bir bölümünü

kapsamadığı

uzman çevre- lerde genel kabul gören bu tespitlerden

tablolaştırılan bazı

bilgiler Tab- lo 2'de

özetlenmiştir.

Daha

ayrıntılı

bilgiler ise Ek 4'te verilmektedir.

Kültür

Bakanlığı

Kültür ve Tabiat

Varlıkları

Tescil

Fişleri

bilgilerinin yeniden

gruplanmasıyla

elde

edilmiş

bilgileri

kapsamaktadır. İkincil

ve. rilerden

yararlanılarak tablolaşbnldığı

için, kültür ve tabiat

varlıkla­

nnın gruplanmasında

ancak Kültür

Bakanlığı uzmanlarınca kullanılan

terimlerden yola

çıkılabilmiştir.

B ölgede

yaşanmakta

olan

kapalı

ekonomiden

açık

ekonomiye

geçiş,

uygulanan büyük enerji, sulama

altyapı

vb.

yatırım

projeleri ve

hızlı­

çarpık kentleşme

nedeniyle, bir yand an maddi, öte yandan maddi o l- mayan kültürel

varlıklar

c iddi bir tehdit

altındadır.

Son zamanlara ka- dar tarihsel

dokularını

koruyan bölge kentleri, nüfus

yığılrnalarının

ve

12

(15)

GAP

Projesi' nin

getirdiği

refah

artışından

yararlanabilenlerin

doğurdu­

ğu

kentsel rant

baskılarıyla

büyük

dönüşümler

geçirmektedir. Bu dö-

nüşüm

sürecinde, bir yandan tarihi kent merkezleri üzerinde kimliksiz

yapılaşma

ve

apartmanlaşma baskıJan

artmakta, ö te yandan kentlerin

yakın

çevresinde

doğal

ve tarihi çevreyi tahrip eden

yapılaşma

ve gece-

kondulaşma

olanca

hızıyla

devam etmektedir. Kentsel alandaki ta hri- bat daha kolayca fark edilirken,

kırsal

alandaki tahribat,

çoğu

kez, hiç

farkına

varumadan

gerçekleşmektedir. Örneğin

Harran

Ovası'na

su ve- rilmesiyle birlikte, höyükler ve düz

yerleşme alanlarındaki

kültür var-

lıkları

dozer ve greyder gibi

iş makinalarıyla dağıtılarak

düz

tarım

a lan-

larına dönüştürülmeye,

daha sonra da sürülmeye

başlanmıştır.

Baraj

yapımları,

bir yandan tehdit

oluştururken, diğer

yand an kültü- rel

varlıkların

ortaya

çıkanlınası,

belgelenmesi,

araştırılması

için

fırsatlar

da

yaratmaktadır.

Bölgede 1968 öncesinde yok denecek kadar az olan ar- keolojik

kazılar,

Keban

Barajı'nın yapımı

öncesindeki kurtarma

çalışma­

larıyla hızlanmışhr.

Keban' dan sonra Karakaya, Atatürk, Birecik, Karka-

mış'ta

da bilimsel önemi yüksek belgelerne

çalışmaları yapılmıştır.

Ancak, bu

çalışmalarla kazılabilen

ya da belgelenebilen lerin

sayısı,

hiçbir belgelerne

olmaksızın

yitirilenler

yanında

çok

sınırlıdır. Örneğin,

Keban yüzey

araştırmalarında

tespit edilebilen 63

yerleşmeden

44' ü ar- keolog eli

değmed

en sular

altında kalmıştır.

K arakaya ve Atatürk baraj-

larınm

su toplam a

alanı

içinde tespit edilen 580

yerleşmeden

552'si bel- gelenemeden

yitirilmişt:ir.

Atatürk

Barajı

ile yitirilenler arasmda

Yakın­

doğu'nun

en büyük höyüklerinden (52 m . yükseklikte, 1 km

çapında)

Samsat da

vardır.

Halaf, Obeid, Uruk dönemlerinin en büyük

yerleşme-

si Kornmagene

Krallığı'nın başkenti,

Roma l ejyon merkezi ve çok önemli bir

ortaçağ yerleşmesi

olan Samsat toplam olarak çok

kısa

süre- li ve da r

kapsamlı

bir

çalışma dışmda

h erhangi önemli bir kurtarma operasyonuna konu olamadan sular alhnda

kalmışhr.

Birecik ve Kar ka:- c

mış

baraj alanlarmdaki

kayıplar

da dramatik

boyuttadır.

Öte yandan, r

hiç

tararımayan

alanlar dikkate

alındığmda,

kaybedilenlerin

çapının

1.

çok daha büyük

olduğu açığa çıkmaktadır.

f

Bölgenin dar bir kesiminde TAÇDAM

tarafından

1990-1993

yılların­

da Dr. Guillermo Algaze

başkanlığmda

bir ekibe

yaptırılan araştırmada

saptanan arkeolajik sitlerin

yarısından fazlasırun,

henüz baraj

inşaatma başlanmadan

ön ce, 10

yıl

içinde tahrip

olduğunun saptanmış olması, karşı karşıya

bulunul an sorunun

büyüklüğü açısından çarpıcı

bir ör- nektir.

13

(16)

...

,.

TABLO 3- GAP KAPSAMINDA BARAJLAR ALTINDA KALAN YA DA KALACAK TESCiLLi ALANLAR VE ANlTLAR

GAP ka~samında barajlar alhnda Hö~ük Antik Tümülüs Aıut Kale Ka~a Mezarlık Kö~rü

kalacak tescilli alanlar ve arutlar Yerleşim M eza n

Atatürk Barajı 37 21 4 13 1 1 1

-

Batman Barajı 1

- - - - - -

2

Birecik Barajı 7 4

-

1

- - - -

Cizre Barajı

- - -

ı

- - -

1

Çamgazi Barajı

- -

1 -

-

-

- -

~ataltcpc Barajı

- - -

-

- - -

ı

Dicle Barajı -

-

- 1 1

- -

1

Dilaver Barajı 3

- - - - - - -

Garzan Barajı

- -

ı

- -

-

-

ı

Göksu Barajı 2

- - -

- 1

- -

Hancaj2z Barajı 2

- - - -

1

- -

llısu Barajı 14

- -

21 1 - 1 7

Kahta Barajı

- - -

2

-

-

-

1

Kargamı~ Barajı 16

- - -

-

- - -

Kayacık Barajı 1

- - - - - - -

Kcmlin Barajı 7

- - - -

-

- -

Silvan Barajı 1

-

-

-

-

- -

2

Toelam Sa~ı 25 6 39 3 3 ı ı6

-

(17)

Kültür

Bakanlığı

tarahndan

sağlanan

bilgilere daya nan bu tablo Doç. Or. Neriman

Şahin-Güçhan'ın

GAP Bölgesi' nde Kültür

Varlıkları­

nın Korunması, Yaşatılması

ve

Tanıtılması

Sempozyumu'na (Haziran 1998 Şan lıurfa) sunduğu "GAP Kapsamında Koruma Planlaması İçin Bir Model Önerisi"

başlıklı tebliğ

metninden

alınmıştır.

Bölgenin

coğrafi yapısının çeşitliliği, doğal

ve kültürel

varlıkları­

nın zenginliği

önemli bir turizm potansiyeline

işaret

etmektedir. Bu- , na

karşılık,

turist

ağırlamaya

yönelik tesisler son derece yetersizd ir.

Ca~iği

sorunlannm

yaşandığı yıllarda

yeni

gelişmeye başla­

mış

olan turizm faaliyetleri uzun süre

duraklamış

ve

hırizm

gelirleri

düşmüştür.

Bugün ise kontrolsüz bir turizm

canlanması yaşanmak­

tadır.

Bölgede, genelde ve özelde koruma konusunda, yerel ve sivil örgüt- lenme

zayıfhr.

Buna

karşılık,

resmi

kuruluşlann-merkezi

yönetimin

taşra

örgütleri olan valilikler, il özel idarele ri,

kaymakarnlıklar,

özellik-

~

le de

bakaniıkiara bağlı

(büyük bütçeli, ancak genellikle kültüre l ve çev- resel etkileri yeterince gözetrneyen)

yahrımcı kuruluşlar

ile il ve bölge müdürlüklerinin uygulama gücü yüksektir. Uygulama gücünü n yük-

sekliği, çoğu

durumda tahrip gücünün

yüksekliği

a niamma gelebil- mektedir . Korumaya yönelik önle mler

çoğu

kez

yatırım

projele ri ta-

mamlandıktan

sonra,

yapını

ihalesinin

ardından, tanınan kısıtlı

süre ler- de belgelern e

çalışmaları

ve kurtarma

kazıları niteliğinde

günde me gel- mektedir. Bu durum ise çok geç ve e tkisiz

kahnmasına

yol

açmaktadır.

Ayrıca,

kurtarma

çalışmaları, çoğu

kez,

yalnızca kazı

ve kaba belgele rne

aşamasını içerebilınektedir. Dolayısıyla,

gene l anlamda "koruma" ve

gerektiğinde taşıma uygulamalarının gerçekleştirilmesi

bir yana, gene l- likle,

ayrılan

zaman ve maddi

kaynakların kısıtlılığı

nedeniyle,

ayrınh­

belgelerneyi bile

kapsanıamaktadır.

Kısaca,

8.

Beş Yıllık

Kalkmma

Planı

Kültür

Varlıklan

Özel ihtisas Komisyonu Raporu' nda ve Haziran l 998'de

Şarılıurfa'da

dü zenle nen GAP Bölgesi'nde Kültür

Varlıklarının Korunması, Yaşatılması

ve

Tanı­

tllması

Sempozyumu

tebliğlerinde

de ortaya

konulduğu

gibi, Güney-

doğu

Anadolu'da kül türel

mirasın korunması

ve

değerlendirilmesi ala- nında

yeni bir

yaklaşımı,

özel, radikal çözümleri zorunlu

kılan

vahim bir durum söz konusudur.

Bu durumla

başa çıkılabilmesi

içi n ö ne rile n ana

yaklaşım

ve ilkeler ile

bazı adınılar

bu raporun sonraki bölümlerinde yer

almaktadır.

15

(18)

-1-

2. GENEL Y

AKLAŞIM

VE iLKELER

Güneydoğu

Anadol u Bölgesi' nde kültür

mirasının korunması

ve

değerlendirilmesi

konusu nda, mesleki çevrelerd e ve toplumda,

aşağıda

özetlenen ilkeler ve gen el

yaklaşım

üzerine

yaygın

bir ortak

görüş

bu-

lunmaktadır:

2.1.

Güneydoğu

Anadolu'da Kültür

Mirasının Korunması

ve

Değerlendirilmesi Alanında,

Bölgenin Ö zelliklerin i Dikkate Alan Bir Politika ve Uygulama

İle, Kısa

Süred e Büyük Bir

Sıçrama Sağlanması Olanaklıdu

Güneydoğu

Anadolu , bilinen tüm tarih dö nemleri boyunca, A na- d olu' nun genel etnik, dinsel, kültürel

çeşitliliğinin

d e ötesinde bir zen- ginlik ve çok

katlılık gösteregelmiştir.

B ölge, 20.

yüzyıl başlarından

g ü - nümüze kadar ö n errili nüfus hareketlerine sahn e

olmuşsa

da, bugün Türk, Kürt, Arap , Süryani, E rmeni, Y ezidi l<'imlik lerinin yan yana y a-

1 şad.ığı

ve bir kültürel

bileşim oluşturduğu

zengin bir

coğrafi

alan du-

rumundadır.

Bölgenin ön emli bir bölümü,

dünyanın

en eski ken tsel

yaşam alanlarından

birini

kapsadığı

gibi,

aynı

zamanda kentsel

yaşa­

mın gerektirdiği "çeşitlilik

içinde bir arada

yaşama" alışkanlıklarına,

geleneklerine sahiptir.

Güneydoğu

Anad olu, binlerce

yıldır barınrludığı

bu çok kimliklili-

ğin

sonucu olarak, nered en gel irse gelsin,

çeşitlilik

ve

zenginliğini

red- deden

yaklaşunlara

uzak

durmuştur.

Önerrili

kayıplarlada

olsa, 1980 ve 1990'lardaki o n

beş yıllık

dönemin

aşılabilmesinde

ve b ugünün di- namizminde, söz konusu

mirasın sağladığı

derinlik, direngenlik v e beklentiler önerrili bir rol

oynamışhr.

{ Türkiye'nin çağdaşlaşması, demokratikleşmesi, eğitim düzeyinin yükselmesi,

yavaş yavaş

ve

iniş çıkışlada gelişen

bir süreç

olmasına karşın,~it haklı yurttaşlar

olarak bir arada

yaşama

kül türünü birlikte getirmektedir. Dünyaya

açılmanın

ve Avrupa ile

bütünleşmenin

de

hız­

lanrludığı

bu po litik-kültürel

değişim,

önümüzdeki

onyıllarda,

bugün

tarhşılan,

ha tta

tartışılama

yan birçok sorun un geride

bırakılrnasını sağ­

layacakhr.

T Türkiye'yi de, bölgeyi de

hızlı değişimler

beklem ektedir.

2010'ların,

2020' lerin Türkiye'si, bin

beş

yü z

yıldan

uzun b ir süre bu topra klara egemen

olmuş

mutlakiyetçi , böl-yönetçi, feodal devlet

anlayışiamu

d a, 18.-19.

yüzyılların

Bah

sömürgeciliğinin

müdahalelerine

karşı

koym a refleksleri ni de, 19.-20.

yüzyılların çeşitli şoven

milliyetçil iklerini d e

aş-

16

(19)

mış

ve Anado lu'nun binlerce

yıllık

ortak

yaşam

kültürüne bir üst dü- zeyde sahip

çıkmJo\<-~~~daha

demokratik, çok daha u yum içinde bir ü l- ke

olacaktıı:.

(''"" '

11

Bu

dönüşümde Güneydoğu

Anadolu ö nemli bir rol

oynayacaktır.

Bu bölge, ülkemizde

çeşitli

kimlikler

arasında karşılıklı

güven ve anla-

yışın geliştirilmesi

nde, uyum içinde

birliğin sağlanmasında

kilit

taşı

ko-

numundadır.

Bölgenin özellikleri ile Türkiye'nin uyum ve bütünlük içinde kendi

geleceğini

kurma

hakkını

ve

çağın

tüm uygar

dünyayı

yan yana getiren temel gere klerini

birleştiren

bir

yaklaşımla,

bölgenin birçok sorununa

olduğu

g ibi kültür

varlıklarının

korun up

değerlendirilmesi

için de kök- lü çözümler

bulunması olanaklıdır.

Demokratik,

birleştirici,

uygar bir

yaklaşım, Güneydoğu

Anado- lu'da kültür

mirasının

ko runup

değerlendirilmesi

için,

uluslararası,

ulusal ve bölgesel

kaynakları

harekete geçirebilir. Etkin, güven verici bir politika ve uygulama çok büyük mali ve

beşeri kaynakların

görece

kısa

süre içinde b ölgeye

akmasını,

bölgenin dünya

çapında

bir kültür ve turizm merkezi

olmasım sağlayabilir.

Bu

olanağın

görülmesi ve bu gerçek

şansın değerlendirilmesi,

ilgili tüm

tarafların, kurumların,

gö- revlilerin tem el bir

sorumluluğudur.

2.2. Kültüre ve Tarihe,

Kaynağına Bakmaksızın,

Ortaklaşa

Sahip

Çıkılrnası,

Uyumlu, Uygar Bir Toplumsal

Yaşamın

Önde Gelen Bir

Gereğidir

Farklılıklar

içinde ortak bir

yaşamın güçlendirilmesiııde

maddi ve maddi olmayan kültür

mirasının

bütününün

nasıl algıJandığı

belirleyi-

ci

anlam

kazanmaktadır.

Kökleri hangi

uygarlığa,

hangi

ehıik,

dinsel, kültürel gruba

dayanırsa dayansın,

ortak bir

mirasın parçalarına

sah ip

çıkılnıası

temel bir

yaklaşım kuralı olmalıdır.

İster mimarlık yapıları

(ev ler, dinsel

yapılar,

köprüler, kaleler vb.), ob- jeler (resimler, kap -kacak,

giyiın eşyaları

vb.), performanslar (kutlamalar, oyunlar, yeme-içme adetleri, zanaatlar vb.), is terse

bunların arkasındaki beğeniler,

inançlar, kabuller biç iminde olsun, kültürel miras, gündelik

yaşanı

içinde üretilen

kannaşık

bir bütündür. Onlarca

kimliğin

iç içe geç- mesiyle bu bütün, daha da

karmaşık

ve daha büyük

sayıda

tarihsel bilgi- yi içermesi

anlamında

daha da

değerli

bir nitelik

taşımaktadır.

Şu

ya da bu tarilisel ve kültürel

mirası,

belirli bir etnik, dinsel, kül- türel

kimliğe

sahip

kişilerin

kendileriyle

özdeşleştirmeleri

ve buna sa-

17

(20)

hip çıkmaları doğal, anlaşılır

bir tutumdur. Ancak, bu m iras ister Ha- sankeyf

kasabası,

Harran evleri,

Akdanıar

Kilisesi, Midyat telkarisi gibi maddi kültür

varlıklarını,

ister Nevrez

şenliği,

Delilc oyun-türküsü,

sı­

ra gecesi, Gaziantep

baklavacılığı

gibi maddi o lmayan kültür

öğelerini kapsıyor

olsun,

içeriği

ve

çağnşımıyla

tek boyutlu

değildir. Çeşitli

kül- türel miras

unsurlarına, dışlayıcı

olmayan bir biçimde

ortaklaşa

sahip

çıkılrnası, şovenizmden uzaklaşmamn, karşılıklı anlayışın

ve uyumlu bir o rtak

yaşamın anahtandır.

Türkiye

toprakları

üzerinde

yaşayan farklı grupların

-özellikle top- lam nüfus içinde gör ece küçük bir orana sahip o lan gruplann- kendi kimlikleriyle

ilişkilendirip

sim gesel

değerler

yükledikleri kültür

varlık­

ları karşısında

özel bir

duyarlılık

gösterilmesi, demokratik bir toplum- da, toplumsal

dayanışmanın

tem el gereklerinden biridir. Bu tür kültür

varlıklarının korunmasında

" pozitif

ayrımcılık" yapılması,

bunlara özellikle

duyarlı davranılması, korunmalarında

özel bir titizlik gösteril- mesi ise

"ayrılıkçılık" eğilimlerini etkisizleştiren,

uyumlu bir ortak ya-

şam şansuu artıran

bir

yaklaşımdır. Simgeleşen

kültürel miras uns urla-

rı, yalııızca

bir grubun

değil,

ait

oldukları

ülkenin ve

tüm insanlığın

da

malı oldukları

oranda,

karşılıklı anlayış

ve

barışın

da simgeleri

niteliği­

ni kazanırlar.

Güneydoğu

Anadolu' da

karşılı.klı anlayı.ş

ve güvenin

gelişmesinde,

kültür

mirasına saygı

ve bölgede

yaygın duyarlılıkların

ülke

çapında

ortak

duyarlılıklar

haline getirilmesi önemli bir unsurdur. Büyük ölçü- de iç içe

geçmiş

ve birçok durumda köklerinden

bağınısız

olarak yeni bir

bileşinı oluşturmuş

olan kültürel miras, içtenlikle yürütülen ortak bir koruma kollama

çabasına

konu

olduğunda,

u zak ve

yakın geçmişin

birçok

yarasının sarılması

da

olanaklı

hale gel ecektir.

Türkiye,

artık açık

ve aktif bir politika ile tarihini ve kültürünü bir

karşılıklı anlayı.ş,

uyum ve birlik

alanı

haline getirecek, tarih ve kültüre

geniş çaplı

bir sahip

çı.kış

ile istikrar ve

refahı artıracak

birikime sahiptir.

2.3.

Çağdaş

Bir Kimlik, Etkin Bir

Korumacıhğı

ve Bu Alanlarda Belgeleme,

Araştırma

ve

Eğitime

Gerekli Kaynaklann

Ayrılmasını

Gerektirmektedir

Dünyanın

her yerinde, tekno lojik, ekonomik, sosyal

değişinı,

kültü- rel

yaşamı

da

değiştirmek

te, birçok kültürel

öğe ilımal

ya d a tahrip edil- mekte, kaybolmakta, biçim

değiştirmekte, başkalaşmaktadu.

Bu

değişi­

rnin

bilinçli toplumsal müdahale ile kontrol

altına alınması

ve kültürel

18

(21)

birikimin

değişim

için de

geleceğe taşınması anlamında "korumacı

h k", toplumsal

varoluşun

önemli bir

alanıdır.

Geçmişin doğru

ve

ayrıntılı

bilgisine sahip olarak

geleceğin

kurul-

masına katkı

yapma

anlamında korumacılık,

belgelerneyi ve

araştır­

mayı

gerektirir. Kaybolacak, tahrip olacak,

başkalaşacak

olanlar da dahil olmak üzere, kültür

varlıklarının olabildiğince ayrıntılı

bir bi- çimde belgelenmesi, toplumun kendisini daha

yakından tanıyarak belleğini oluşturmasının,

kendine

saygısını geliştirmesinin

ve dünya- da bilimsel

araştırma çabalarına

destek olma görevini üstlenmesinin bir

parçasıdır.

'1... Yok

olması,

köklü bir biçimde

değişmesi kaçınılmaz olanı

bile belge-

teyerek ve

araştırarak

kültürel

mirası,

toplumu ve

dünyayı

daha iy i kavrama

çabasınııı,

bir toplumun kendi

varoluşuna

ve

sürekliliğine verdiği değerle yakından ilişkili olduğu

gözlemle sabittir.

Dolayısıyla,

tarihiyle

ilişkisini

kuru ve soyut bir övgü düzeyinde

bırakan, yalnızca beylikler-krallıklar-imparatorluklar-milletler arası ilişkilerin

yüzeysel bilgisiyle

sınırlı

bir politik tarihle yetinen ve

birliğinin

kültürel boyutla-

rına

ilgisiz kalan bir tarih söylemi,

sanıldığının

tersine,

birleştirici

ol- maktan

uzaktır.

Böylesine

çağı

çoktan

geçmiş

bir

yaklaşımın

hiçbir ka-

lıcılığa, derinliğe, etkileyiciliğe

sal1ip

olmadığı,

tersine birçok durumda

karşılıklı önyargıları keskinleştirdiği, kimliksizliği yaygınlaştırdığı

top- lumsal deneyirnimizle

kanıtlanmıştır.

Dolayısıyla,

genel olarak Türkiye'de, özel olarak

Güneydoğu

Ana- dolu' da, kültür tarihi, a rkeoloji, antrop oloji, etnoloji, dilbilim, dinbi- lim, sana t tarihi,

mimarlık

tarihi, bilim-teknoloji tarih i , felsefe tarihi vb. alanlarda

yapılacak

belgelerneler ve

araştırmalar,

kural olarak, b i- linci

(farkında oluşu)

ve

iletişimi, derinliğine etkileşimi geliştiren

ça- balar olarak büyük

değere

sal1iptir. Bu b elgelerne ve

araştırmalar, uluslararası

standartiara u ygun bir biçimde yürütilirneleri

koşuluyla, yalıuzca

bu

çalışmaları

yürüten bilim

insanları açısından değil,

Türki- ye ve dünyadaki ilgili bilim çevreleri

bakımından

da önemli

katkılar sağlamaktadır.

Bu alanlara yön e I tilecek kaynaklar,

yalnızca

bilimsel

gelişme

ve

eği­

tim

açısından değil,

birçok

bakımdaı1

son derece verimli

yatırımlar

ola-

caktır.

Ülkemizin ve kültürümüzün

derinliğine

ve etkili

tanıtımı,

ancak bu tür belgelerne ve

araştırmaların

üzerine kurulabilir.

Genel olarak Türkiye'de, özellikle de

Güneydoğu

Anadolu' da, ha- len,

yukarıdaki

alanlarda

yapılan çalışmalar sayıca

çok

sınırlı,

içerik

19

(22)

olarak da yetersizdir.

Bunların

büyük bir bölümü

yabancı kunımlar ta- rafından gerçekleştirilmekte,

geriye

kalanların

önemli bir bölümü ise

başlangıç çalışmaları

olma ktan ya da

menkıbelerin,

söylencelerin tek-

rarlanmasından

öteye gitmemektedir. Bu durum

yalnızca

bilimsel

çalış­

malaralanında değil, gelişkin

bir toplumsal

kimliğin oluşması bakımın­

dan da

ağır

sonuçlar

doğurmaktadır.

Ülkemiz genelinde ve özellikle

Güneydoğu

Anadolu'd a kurulu üni- versitelerimizin önemli bir bölümünde tarih, kültür ve korumayla ilgili bölümlerin ya hiç

olmaması

ya da bu bölümlerin

kuruluş koşulları

ve maddi

kısıtlamalar

sonucu,

eğitim

ve

araştırma

düzeyinin herhan gi an-

lamlı

bir bilimsel üretimi

olanaksız kılacak

durumda

bulunuşu,

tarihe ve toplumsal bi.limlere

yaklaşımın

ise

çoğu

dururnda kabul edilmeyecek öl- çüd e

"çağdışı" oluşu hızla

çözülmesi gereken büyük bir sorundur.

Tarih ve taril1le

ilişkili

bilim

dallarında

var olan durum, temel ola- rak,

şu

ya da bu

kişi

ya da kurumun tek

başına

sorumlu

olmadığı

top- lumsal bir problemdir. Çözümü d e yine toplumsal bir s ilkinme ile

sağ­

lanabilir. Bu türden bir

sıçrayış

için

Güneydoğu

Anadolu' da bir

başlan­

gıç yapılabilir.

Tarihe, kültüre, bilirne ger ekli

önceliği tanıyan

ve dünya kaynakla-

rıyla

desteklenen, eldeki

uluslararası

çapta uzman

kadroların,

genç ve

dınamik

ekiplerin

desteğiyle,

ülke

çapında

bir h eyecan ve

şevke

daya- narak yürüttükleri bir seferberlik, bu

sorıınun

gör ece

kısa

bir süre için- d e

aşılmasını sağlayabilir.

Böylesine bir seferberlik,

gerçekleştirilebilir

bir hedeftir;

gereği

gibi

yaklaşılıp örgiitlendiğinde,

günümüz

dünyası­

nın iletişim,

bilimsel

alışveriş,

finansman

olanaklarının

destekleyebile-

ceği

bir makro projedir.

2.4.

Güneydoğu'da

Tarih ve Kültür

Korurnacılığı

Alarunda Sonuç

Alınabilmesi,

Bu Alandaki

Sıçrayışın

Ülke

Çapında İyileştirmelerin İlk Adımı,

Özel Bir Proje Olarak

Ele

Alınmasına Bağlı

du:

Güneydoğu

Anad olu Bölgesi'ndeki kültürel miras belgelerne ve

araş­

tırma çalışmaları, yamızca

kendi

konumlarıyla

ilgili

kısıtlamalardan

de-

ğil,

tüm Türkiye için geçerli o lan nedenlerl e

sınırlı kalmış

ve ilitiyaçlarla

orantılı

olmayan bir etkinlik düzeyine

hapsolmuş durumdadır.

Türkiye toplumu her

yıl

binlerce tarili, arkeoloji, antropoloji, halkbi- lirn, sanat tarihi vb. bö lüm

öğrencisi yetiştirmekle,

ancak bu büyük yab-

rırnı

ve üretim gücünü kullan acak bir

İstilidam alanı

yaratamama

ktadır.

20

(23)

Türkiye'de arkeolajik

araşhrmalar,

gü nümüzde tümüyle kabu l edi- lemez düzeyde ve keyfilil<te bir mnaahaleci-enge lleyici bürokratik

işie­

yişe

mahküm

edilmiştir. İşlerliği

olan bir mes leki ü retim ve denetim sis- temi

oluşturulamamışbr. Toplanı yıllık kazı sayısı,

son

yıllarda

biraz

artmış

olsa da,

uluslararası karşılaştırma tablolarında

hayli alt

sıralarda

tutacak kadar az

sayıdadır.

Çok dar

kapsamlı, kısa

süreli, küçük bütçe- li,

düşük verinıli çalışmalarla

yetine n ve bütün bu

sayılara

oranla bile çok az

uluslararası

nitelikte bilimsel

yayın

üretebilen bugünkü arkeelo- jik

araştırma mekanizması,

Türkiye ve bu arada

Güneydoğu'nun

tarih- sel

zenginliği karşısında

çok yetersiz

kalmaktadır.

Arkeoloji için söylenenler, ne

yazık

ki antropoloji, kültür

tarihçiliği,

halkbilim,

mimarlık

tarihi, müzecilik ve konumuzu ilgilendiren belli

baş­

tüm alanlar için de d erece derece geçerlidir. Ülkemizde tarih ve tarihle

yakından ilişkili

disiplinlerde 1940'lardan beri

birikmiş yanlış

politikalar, tek tek kurum ve

kişileri aşan

sonuçlar

doğurnıuştur.

Bu durum, kendini en

açık

bir biçimde

Güneydoğu'ya ilişkin araştırmalarda

göstermektedir.

Öte yandan,

tüm

Türkiye'de 60-65 bin,

Güneydoğu

Anadolu'da ise sadece 3 bin tescil

işlemi

içeren bir "envanter" in

varlığı, kuşkusuz

bir koruma temeli

oluşturmaktan

u zakhr. Ye terli bir enva nter

çalışmasını gerçekleştirmenin nasıl başarılabileceği

konusunda gerekli

ipuçları

va r-

dır.

Kentsel alanlarda Tarih

Vakfı'nın

1993-94'te Kültiir

Bakanlığı'nın desteğiyle gerçekleştirdiği

-anca k daha sonra m ali nedenlerle sürdürü- J emeyen-

Taşınmaz

Kültür

Varlıkları

En vanteri Pilot Projesi ile

aynı doğrultuda,

sanat ve

mimarlık

tarihçileri v e kent

arkeologları

seferber edilerek,

kırsal

alanda ise

arkeologların

yön etiminde özel saha taram a- belgeleme ekipleri kurularak enva nterierne

alanında

bir

sıçrama sağ­

Janması

zorunludur.

Güneydoğu

Anadolu, böylesi bir

sıçrama

için ge-

rekli pilot proje

alanı

olarak ele

aluımalıdır.

Öte yandan, eğitimde, ilköğretimden başlayarak, programa uygar-

lık

ve kültiir tarihine yö nelik derslerin

konulması, öğrencilerin

kendi köylerinden,

nıahallelerinden,

yörelerinden yola

çıkan

ve

araşhrnıacılı­

ğa

dayanan bir

tariJı

bilincine yöneltilrnesi

zorunluluğu artık

genel ka- bul görmekte ise d e,

yıllardır

bu alanda ö nemli bir

adım ahlınamıştır.

B elgelemede,

araştırmada, eğitimde

gelinen

tıkanıklık

ve sistemde köklü bir

iyileştirme

yapma

ihtiyacı

top lumsal

biliııce çıkarhlır,

yetkili düzeylerde sonuca

bağlanırsa

çözümün d e yolu

açılabilecektir.

Sorun-

ların büyüklüğiinün

ve var olan kullarulabilir

kaynakların yetersizliği­

nin gözlerden

saklanması

yerine, gerçekçi saptamalarla yola

çıkan,

ce-

21

(24)

saret ve

kararlılıkla

çözüm yoU an üretip toplumu, hatta

dünyayı

bu çö- züme

kazandıran inandırıcı yaklaşımiara

ihtiyaç

vardır.

Bu

sağlarursa,

Türkiye'nin

coğrafi büyüklüğü

dikkate

alınarak,

kül- tür

mirasının

korunup

değerlendirilmesinde, Güneydoğu

Anadolu'ya, iyi

tasarlanmış

ve gerekli kaynaklad a

desteklenmiş

bir ilk uygulama bölgesi olarak

ya.klaşılabilir.

Böylece,

Güneydoğu'daki

kültür

varlıkla­

rının korunması,

bu bölgede bilime dayanan bir kültür sektörünün ku-

rulması,

giderek Türkiye

çapına yaygınlaşhrılacak

bir büyük projenin ilk bölgesel

aşamasını oluşturacakbr.

2.5. Ekonomik

Gelişme

ve

İhtiyaçlarla

Kültürel

Mirasın Korunması,

Birbiriyle

Uyumlulaştınlıp

En

İyi Bileşimin Bulunması

Gereken

Değerlerdir

Geçen

yüzyılın

süreç ve

tarhşmalan

ekonomik ve teknolojik

geliş­

menin tek

başına

toplumsal ve bireysel

mutluluğu sağlamaya

yetmedi-

ğini

ortaya

koymuştur.

Böylece, teknolojide ve ekonomide

sağlanacak gelişmelerle

kültürel

mirasın

bütün

boyutlarıyla korunmasının,

en iyi

bileşirne ulaşmak

üzere, birlikte ele

alınması gerektiği,

arhk uluslarara-

kabul

görmüştür.

Bugünün

dünyasında,

özellikle d emokratik toplumlarda, teknik ve ekonomik

değişimin

toplumun kültürel dokusunun, tarihinin tahribi

uğruna gerçekleştirilmesi

arhk

düşünülemez

ve o ülke

yurttaşlarına

ka- bul ettirilmesi

olanaksız

bir durumdur.

Kuşkusuz,

bütün ülkelerde de

farklı çıkar

gruplan ve

bunların oluşturduğu

lobiler

vardır

ve

çoğu

kez bu

grupların

etkinlikleri ve

pazarlıkları

sonucu belirlemektedir. Ancak, uygar dünyada

yalnızca

ekonomik, teknik gerekçelerle ve toplumsal denetimden ve kültürel

kaygılardan

tümüyle u zak bir biçimde

şu

ya da bu makro

kararın alınması

dö nemi çoktan

kapanmışhr.

Türkiye, özellikle 1950'lerden sonra

gelişen tarımda mekarıizasyon,

büyük

çaplı altyapı

ve sanayi tesisleri

yabrımları

dönemine paralel ola- rak, bilime, tarihe ve kültüre

geniş çaplı yahnmı gerçekleştiremediği

ve

duyarlılık geliştiremediği

için, son SO

yılda,

büyük bir tari11 ve kültür

mirası kıyımına

sahne

olmuştur.

Tarih ve kültür

mirasının korunmasın­

dan ve kamu

çıkarlarının savunulmasından

ya na olan

grupların,

kent- sel ra nt ve büyük

çaplı inşaat

ve sanayi

yahrımlarından

yarar

sağlayan

kesimlere göre örgütlülük ve etkinliklerinin

karşılaşhrma

kabul etmez düzeyde

düşük kalışı

bu sonucu

belirlemiştir.

Son

yıllarda,

bu d enge- lerde, h enüz çok

sınırlı

da olsa

bazı değişiklikler olmaktadır.

22

(25)

•(..-

Güneydoğu'da

ekonom ik v e teknolojik

gelişmenin

büyük bir tari h ve kültür

kıyımı pahasına gerçekleştirilmesi, dünyanın,

Türkiye'nin ve -bölgenin yeni dinamikleri içinde,

artık

kimsenin kolay kolay

açıkça

sa·

vunamayacağı

bir durumdur. Bölgede ekonomik ve tekno lojik

gelişim·

de rol alma

iddiasındaki

tüm aktörlerin tarihsel ve

doğal

çevreye özen, insan

haklarına saygı,

ortak

görüşlere

dayanan bir

yaklaşımı

temel al·

mak

"kısıt"lara

dikkat etmeleri

zorunluluğu vardır.

Bu zorunluluk, özellikle "büyük proje" l eri n, daha

tasarım aşamasın·

dan

başlayarak,

tarihsel mirasa da

duyarlı,

çok yönlü bir

çalışmanın

ürünleri

olmasını

gerekli

kılmaktadır. İyi

projecilik

anlamında işin

do-

ğası gereği

var

olması

gereken, ancak en hafif bir tarumla "çok eksik"

kalan bu

duyarlılığın gösterilmediği

durumlarda, göze

alınması

gere·

ken maliyetierin hiç de

azımsanamayacak

boyutlarda

olacağı,

Zeugma·

Birecik,

Hasankeyf-llısu

deneyimlerinden de

anlaşılmaktadır

ve bu ma·

liyetlerin giderek daha da

büyüyeceği açıktır.

Yu kanda özetlenen uygar,

gelişkin yaklaşımın, doğal

olarak,

şu

dö- nemde

duyarlılıklann yoğunlaştığı Güneydoğu

A n adolu ' d an

başlana·

rak u ygul amalara egeme n

olması,

en iyi

bileşimrl· yanlışlarda ısrar

edil·

meden

ortaklaşa

kabu l görebilecek çözümler·

ranıp

ve

bulunması,

böylece

oydaşma

potan siyelimizin dosta-dy mana

kanıtlanması

son

d erece önemlidir. 1

,.

2.6. Büyük Projelerin Toplumsal

Meşruiyeti Sağlanmaksızın

Uyumlu,

Çağdaş

Bir Topluma Vanlamaz

Son dönemde Birecik ve

Ilısu

Barajlan vesilesiyle

başlayan

ve ulus-

lararası

boyutlar da ala n kamusal ilgi

yoğunlaşması,

Türkiye'd e bu alandaki bilinçlenmeyi

artırmak,

büyük projelerin

uygulanmasındaki meşruiyet

çerçevelerin e

ilişkin anlayışımızı geliştirmek bakınundan

ya·

rarlanılacak

bir

fırsat

ola rak görülmelidir.

İstanbul Metrosu, Bakü-Ceyh an B oru Hattı ya da otoyol projeleri gi·

bi, barajlar

dışında

örnekl eriyle de

karşımıza çıkan

büyük projeler iki temel etki

yaratmaktadır.

Bu projeler

çoğu

durumda

gerçekleştirildi.kle·

ri

yerlerdeki

doğal

ve tarih i çevreyi önemli ölçüde ta h rip e tmekte ve yö·

red e

yaşayanların sancılı

b ir süreçle yer

değiştirmelerine

y ol açmakta·

dırlar.

Buna

karşın,

gen ellikle ö n emli toplumsal yara rlar

sağlama

po- tansiyeline salu p

oldukları

için,

gerçekleştirilmeleri

yönünde güçlü bir

baskıyı

d a arkalarma

alrnaktadırlar. Dolayısıyla,

büyük projelerin ger-

çekleştirilmeleriyle yaratacakları yararların

ve yol

açacakları zararların 23

Referanslar

Benzer Belgeler

Birincisi Fiume Veneto’nun ta- rihi için çok önemli olan fabrika yapısının dönüşüm adı altında büyük ölçüde yıkılmasını hem sürdürülebilir- lik, hem

Yeni gelişmekte olan yerleşim bölgesinde kurulan sultan külliyesi, önceki yüzyılda inşa edilen Atik Valide Külliyesi’nden farklı olarak mütevazı ölçekte ele

Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, Gavremzade Mahallesinde, sit dışında bulunan, tapunun 38 pafta, 247 ada, 36 parselinde kayıtlı, mülkiyeti Vakıflar Genel

Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Cumhuriyet Mahallesinde, sit dışında bulunan tapunun 16 pafta, 193 ada, 115 parselinde kayıtlı, Maliye Hazinesine ait, Kültür ve

(1) (Değişik: 14/7/2004 – 5226/1 md.)&#34;Kültür varlıkları&#34;; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi

Kültür varlıkları; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu

Bu taşınmaz malların tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde bağımsız ve sürekli üst hakkı tesisine ilişkin esaslar ile süreler, taşınmaz malın bulunduğu yer

Madde 44 - Kazı, sondaj ve araştırma yapılan saha ile kazı, sondaj ve araştırmadan çıkan kültür varlıklarının yerinde korunmasını sağlamak maksadıyla, kazı yerinde