• Sonuç bulunamadı

7) Bir Hayvanı Hangi Özellikler Tanımlar?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "7) Bir Hayvanı Hangi Özellikler Tanımlar?"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7) Bir Hayvanı Hangi Özellikler Tanımlar?

Hayvanlar bir dizi özellik ile tanımlanırlar ve bunların hiçbiri hayvanlara özel değildir ama beraber ele alındığında diğer alemlerin üyelerinden hayvanları ayıran özellikler şunlardır:

1. Hayvanlar çok hücrelidir

2. Hayvanlar heterotroftur. Enerjilerini diğer organizmaları tüketerek elde ederler.

3. Hayvanlar, tipik olarak eşeyli ürerler. Üreme şekillerinde çok büyük çeşitlilik göstermelerine rağmen büyük kısmı eşeli üreme yeteneğindedir.

4. Hayvan hücrelerinde hücre duvarı yoktur.

5. Hayvanlar, yaşamlarının bazı evrelerinde hareketlidirler. Sabit süngerler bile larval evrede serbest yüzerler.

6. Hayvanlar, sinir hücreleri, kas veya kontraktil doku (ya da hepsi) aktivitelerinin sonucu olarak dış uyaranlara karşı hızlı cevap oluşturabilme yeteneğindedir.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(2)

8) Büyük Hayvan Filumları Hangileridir?

Kolaylık olması açısından biyologlar, hayvanları çoğunlukla iki ana kategoriye ayırırlar:

1) Omurgalılar, iskelet veya sırt kolonuna sahip olanlar ve 2) Omurgasızlar, iskeleti

olmayanlar. Omurgalılar – balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler- insanlar arasında en fazla dikkat çekici olanlar, fakat bilinen hayvanların %97’si omurgasızlardır. Omurgalılar sadece bir tek filum altında toplanır o da Chordata’dır.

Süngerler

Süngerler, çok hücreli hayvanların en basitleri olduğundan gerçek doku ve organları yoktur. Bazı süngerlerin belirli büyüklük ve şekli olmasına rağmen, diğerleri sucul habitatlardaki kayalar üzerinde serbest şekilli gelişirler. Spiküllerden yapılı iç iskelet vücuda destek sağlar. Spiküller, kalsiyum

karbonat, silis veya proteinden oluşabilir. Doğal banyo süngeri ise protein yapıda iskelete sahiptir.

Bütün yetişkin süngerler sesildir, kendilerini kayalara veya diğer su altı yüzeylere bağlarlar.

Süngerler, tomurcuklanarak (eşeysiz) üreyebilirler veya sperm ve yumurtanın birleşmesi ile eşeyli ürerler. Döllenmiş yumurta yetişkin bireyin içinde gelişerek hareketli larvayı oluşturur. Su akımı larvaların yeni yerlere dağılarak zemine tutunup ergin sünger oluşturmasına yardımcı olur.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(3)

Halkalı Solucanlar

Halkalı solucanların veya annelidlerin, belirgin özellikleri, vücutlarının tekrarlayan segment dizileri şeklinde

bölünmüş olmasıdır. İç kısımda ise bu segmentlerin çoğu, benzer şekilde sinir gangliyonları, boşaltım yapıları ve kasları içermektedir.

Segmentasyon, hareket için oldukça avantajlıdır çünkü her biri ayrı kaslarla kontrol edilen vücut bölmeleri halkasız solucanlara nazaran çok daha kompleks hareket edebilme kabiliyetindedir.

Genelde, bu kurtlar, nemli derileriyle difüzyon yoluyla gaz değişimi yaparlar. Annelidlerin en geniş grubu olan poliketler temel olarak okyanuslarda yaşarlar. Diğerleri tüpler içinde yaşarlar ve buradan hem gaz değişimi yapıp hem de mikroskobik besinler için suyu eleyecekleri tüy şeklindeki solungaçlarını uzatırlar Annelidlerin üçüncü grubu da sülüklerden oluşur. Tatlı sular veya nemli karasal habitatlarda yaşayan bu kurtlar, ya karnivor veya parazitiktirler.

Böcekler, Örümcekler ve Krustaseler

Arthropodlar dünyada baskın hayvanlardır. Bu filum, böcekler, örümcekler ve akrabaları ve yengeçler, karidesler ve akrabaları gibi iri formları da içerir.

Eklembacaklılar, sahip oldukları adaptasyonlar ile yaklaşık olarak dünya üzerindeki her yerde yaşayabilirler. Bu adaptasyonlar, bir dış iskelet, segmentasyon, iyi çalışan gaz değişim mekanizmaları ve iyi gelişmiş dolaşım, duyu ve sinir sistemlerini içerir.

Dış iskelet, vücutlarını tıpkı bir zırh gibi dıştan saran ve kitin adı verilen polisakkaritten oluşur. Bu dış iskelet predatörlere karşı korunmayı sağlar ve solucan şeklindeki atalarına göre çok çevik olan hareketlerinden

sorumludur.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(4)

Eklembacaklı dış iskeleti tıpkı bir zırh gibi bazı problemler çıkarabilir. Öncelikle, hayvan büyüdükçe genişleyemediğinden, dış iskelet ya çıkarılmalıdır veya periyodik olarak daha büyüğü ile

değişmelidir. Bu değişim, enerji tüketir ve hayvanı yeni iskeleti sertleşene kadar korunmasız bırakır.

Segmentasyon, eklembacaklıların Annelidlerle ortak bir atayı paylaştıklarının delilidir. Eklembacaklı segmentleri daha az sayıda ve birbirine daha yakın olma eğilimindedir ve çevreyi algılama, beslenme ve hareket gibi farklı görevler için özelleşmiştir.

Eklembacaklıların çoğu iyi gelişmiş duyu sistemlerine sahiptir. Çok sayıda ışık dedektörü olan

bileşik gözleri ve güçlü kimyasal ve dokunma duyuları bunlardan bazılarıdır. Eklembacaklıların sinir sistemi başta gangliyonların birleşmesiyle oluşmuş bir beyin bulunur ve bu vücut boyunca uzanarak birbirlerine enine ventral sinir şeritleri ile bağlanmış olan gangliyonlara bağlıdır.

Böcekler En Çeşitli ve Bol Eklembacaklılardır.

Böcekler de, 3 çift bacak ve 2 çift kanat vardır. Böceklerin uçabilme kapasiteleri onları diğer omurgasızlardan ayırarak onları daha başarılı kılar.

Gelişimleri sırasında böcekler yavrudan ergin döneme kadar vücut şeklinin kökten değişikliğini

içeren metamorfoz geçirirler. Tam metamorfoz geçiren böceklerde, olgunlaşmamış form larva olarak adlandırılır, kurtçuk şeklindedir. Dış iskeletini birkaç kez atar, daha sonra pupa olarak adlandırılan bir form meydana getirir. Bir dış örtü ile kaplı pupa, vücut şeklinde radikal değişimlere maruz kalır ve kanatlı ergin form olarak pupadan çıkar.Bazı böcekler, aşamalı metamorfoza maruz kalırlar ve yumurtadan çıkan genç form, ergine benzerlikler taşır, daha sonra büyüdükçe ve deri değiştirdikçe kademeli olarak ergin özelliklerini kazanır.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(5)

Salyangozlar, Deniz Tarakları ve Mürekkepbalıkları

Yumuşakçalar, annelid ve arthropodlarla ortak atayı paylaşırlar. Yumuşakça filumunun üyeleri, hidrostatik iskelet ile desteklenen nemli ve kaslı bir vücuda sahiptir. Bazıları, kalsiyum karbonat

kabuk ile vücutlarını korurken diğerleri düşmanlarından hızlı hareket ile kaçarlar veya yakalanırlarsa çok kötü bir tat verirler.

Yumuşakçaların çoğu sınıfı arasında 3 tanesine göz atacağız bunlar; salyangozlar ve akrabaları, deniz tarakları ve akrabaları ve ahtapotlar ve akrabalarıdır.

Salyangozlar ve Akrabaları Gastropoddur (Karındanbacaklılar)

Gastropodlar, yumuşakçaların en geniş sınıfıdır. Gastropodlar kaslı bir ayak üzerinde sürünürler ve çoğu gastropod çeşitli şekil ve renkte kabuğa sahiptir. Gastropodların en güzellerinden biri, deniz sümüklüböceği kabuksuzdur fakat parlak renkleri predatörleri uyarır ve hem zehirlidir hem de kötü lezzet verir.

Gastropodlar, kayalar üzerindeki algleri kazmada veya iri bitkileri kavramada ya da avlanmada

kullandıkları dikenli ve esnek bir doku şeridi olan radula ile beslenirler. Salyangozların solungaçları, kabuğun altındaki bir boşluk içerisinde yer alırken, çoğu deniz sümüklüböceğinde gaz değişimi deri yoluyla olur. Karasal gastropodlar, nefes alma için basit bir akciğer kullanırlar.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(6)

Deniz Tarakları, İstiridyeler ve Akrabaları Bivalvia’dandır.

Bivalvia sınıfı üyeleri insan beslenmesine kattığı ekzotik çeşitliliğin yanısıra, deniz kıyısı topluluğun oldukça önemli üyeleridir. Bivalve’ler esnek bir menteşe ile birleşen 2 kabuğa sahiptir. Güçlü bir kas, tehlikeye karşı kabukları birbirine kenetler.

Taraklar, kumu veya çamuru kazmak için kaslı bir ayak kullanırlar. Sesil olan midyelerde, ayak daha küçüktür ve hayvanın kayalara sıkıca bağlanmasını sağlayan ipliklerin salgılanmasına yardımcı olur. Bivalvialar besinlerini süzerek alırlar ve solungaçlarını hem solunum hem de beslenme yapıları olarak kullanırlar. Su, solungaçlar aracılığı ile sirküle olur ve bunlar, mikroskobik besin partiküllerini yakalayabilen ince bir mukus tabakası ile çevrilidir. Besin, solungaçlar üzerindeki sillerin vurulması ile ağıza nakledilir.

Ahtapotlar, Mürkkepbalıkları ve Akrabaları Cephalopod (Kafadanbacaklılar)’dur.

Bütün kafadanbacaklılar, yırtıcı karnivordurlar ve hepsi denizdedir. Bu yumuşakçalarda, ayak tentaküllere

değişmiştir. Bu tentaküller, iyi gelişmiş kemosensör yeteneğindedir ve avını bulma ve yakalamaya yarayan emme diskleri vardır. Tentaküllerle yakalanan av, salyadaki zehir ile paraliz edilerek hareketsiz hale getirilebilir.

Kafadanbacaklı gözleri komplekslik bakımından bizimki ile rakiptir.

Kafadanbacaklılar fıskiye itici güçleri ile hızla hareket ederler. Kafadanbacaklı beyni, özellikle ahtapotunki, bir omurgasız beyninden istisna olarak büyük ve karmaşıktır. Kafatası benzeri bir kıkırdak ile çevrilidir ve ahtapoda iyi gelişmiş öğrenme ve hatırlama yeteneği sağlar.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(7)

Tunikatlar, Lancealatlar ve Omurgalılar

Bütün kordalılar, hayatlarının bazı evrelerinde sahip oldukları 4 özellik ile birleşirler;

Notokard. Vücut boyunca uzanan sert fakat esnek omurga benzeri yapıdır ve kaslar için bağlanma bölgesi sağlar. Dorsal sinir şeridi. Sindirim sisteminin dorsalinde uzanana bu oyuk sinir yapısı gelişerek önde beyin meydana getirir.

Yutaktaki solungaç yarıklar. Yutakta yerleşmişlerdir ve fonksiyonel solunum açıklığı meydana getirebilir veya gelişimin erken evrelerinde oluklar şeklinde görülebilir.

İnsanlar, bu kordalı özelliklerini diğer tüm omurgalılarla paylaşırlar ve lancelat ve tunicatlar olan 2 omurgasız grup ile de paylaşırlar.

Omurgasız Kordalılar ve Lancelatları ve Tunikatları İçerir

Omurgasız kordalıların, omurgalıların tanımlayıcı özelliği olan omurgaları yoktur. Bu kordalılar, 2 grup organizmadan oluşurlar; lancelatlar ve tunikatlar. Tipik kordalı özelliklerinin hepsi ergin lancelatta

mevcuttur.

Tunikatlar, deniz omurgasız kordalılarının çok geniş bir grubunu oluşturur. Hareket etme yetenekleri, kese benzeri vacutlarının güçlü kasılmaları ile sınırlıdır böylece onu denizaltındaki yuvasından koparmak

isteyen herhangi birinin yüzüne deniz suyu fışkırtmak suretiyle korunabilir. Ergin tunikat, hareketsiz olabilir ama larvaları aktif olarak yüzen ve bütün teşhis edici kordalı özelliklerine sahiptir.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(8)

Omurgalıların Bir Omurgası Vardır ve Diğer Adaptasyonlar da Onları Başarılı Kılar.

Omurgasızlarda, gelişim sırasında embriyonik notokord normal olarak omurga, veya vertebral sütun, ile yer değiştirir. Vertebral kolon, kemik veya kıkırdaktan meydana gelir. Kıkırdak, kemiğe benzer bir doku olup ondan daha az kırılgan ve daha fazla esnektir. Bu sütun, vücudu destekler, kaslar için bağlanma bölgesi

oluşturur ve hassas sinir şeridi ve beyni korur. Ayrıca büyüyen ve kendini tamir edebilen canlı iç iskeletinin bir parçasıdır. Bu iç iskelet, omurgalıların büyük boyut ve hareketlilik kazanmasına izin verir ve havada ve karada yayılmalarını kolaylaştırır.

Omurgalılar, çoğu habitata yayılmalarına katkıda bulunan başka adaptasyonlara da sahiptir. Bir tanesi, çift üyelerinin olmasıdır. Bunlar, balıklarda yüzgeçlerdir ve yüzmede yardımcı olur. Milyonlarca yıl sonra, bazı yüzgeçler doğal seleksiyon ile hayvanların karada sürünmesine izin veren bacaklara dönüşürler ve daha sonra bazılarının da uçmasına yarayan kanatlara dönüşürler. Diğer bir adaptasyon da büyüklükteki atış, beyin ve duyu yapılarının kompleksliğidir. Bu paralel adaptasyonlar, omurgalıların çevrelerini detaylı olarak algılamalarını farklı yollarla yanıt vermelerini sağlar.

Bugün omurgalılar, balık, amfibi, sürüngen, kuş ve memelilerin birkaç sınıfı ile temsil edilmektedir.

Kemikli Balıklar Neredeyse Bütün Sucul Habitatları İşgal Eder.

En çeşitli ve bol omurgalılar kuşlar veya baskın olarak karasal memeliler değildir. Omurgalıların çeşitliliği konusundaki taç, okyanus ve tatlı suların efendileri olan kemikli balıklara aittir.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(9)

Karada Yaşayabilmeyi Başarmak Sayısız Adaptasyonlar Gerektirir.

Sudan karaya ilk geçen hayvanlara birçok avantajlar sunulmuştur ki bunlardan bazıları bol besin ve sucul predatörlerden özgür olmak sayılabilir. Fakat bunun bedeli ağır olmuştur. Karasal habitat, karaya adapte olabilmek için gerekli koruyucu değişimleri destekledi. Bu mutasyonlar, vücuda daha iyi destek sağlayan iskelet yapısında, deri ve yumurtadan daha az su kaybı sağlayan örtüde, solunum membranlarının

korunmasında, vücut sıcaklığının kontrolünde ve daha etkili çalışan dolaşımda meydana gelen değişikliklere öncülük etmiştir.

Amphibian, “iki yaşamlı” anlamındadır. Amphibia sınıfı su ve karasal yaşam arasında sınır oluşturur.

Amphibilerin bacakları karada hareket etmek için çeşitli derecelerde adaptasyonlar gösterirler. Çoğu ergin formda akciğerler solungaçların yerini almıştır ve 3 odalı kalp kanı daha iyi sirküle eder. Yine de amfibi akciğerleri, az gelişmiştir ve ek solunum organı olarak görev gören deri ile desteklenmelidir.

Amfibiler, su gerektiren yavrulama davranışları ile de nemli habitatlara bağımlıdırlar. Döllenme normal olarak dışarıda olur ve bu yüzden spermin yumurtaya yüzebileceği su içinde gerçekleşmelidir. Döllenmiş yumurtalara gelişerek kurbağa ve kara kurbağalarının iribaş larvalarını oluşturur. Bu sucul larvaların yarı karasal erginlere dönüşmesi, “çift yaşamlı” anlamına gelen amfibi isminin verilmesine sebep olur.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(10)

Sürüngenler Kara Yaşamına Uyum Sağlamalarına Yarayan Adaptasyonlara Sahiptirler.

Sürüngenler yaklaşık 250 milyon yıl önce bir amfibi atasından gelişmişlerdir. İlk sürüngenler – dinozorlar- neredeyse 150 milyon yıl karaya hakimdiler.

Bazı sürüngenler, özellikle kaplumbağa ve kertenkele gibi çöl sakinleri, tamamen sucul orijinlerinden bağımsızdırlar. Bu bağımsızlık bir dizi adaptasyon ile elde edilmiştir. Bunlardan göze çarpan 3 tanesi;

1. Sürüngenlerde su kaybına dayanıklı ve vücudu koruyan güçlü, dayanıklı ve pullu bir deri gelişmiştir.

2. Sürüngenler, erkeğin spermlerini dişinin vücudu içinde depoladığı bir iç döllenme geçirirler 3. Sürüngenler, avcılarından korunmak için kabuklu yumurtalarına toprağa yada çamura gömerler.

Kabuk, yumurtanın karada kurumasını önler. Bir iç zar, amnion, bütün gelişen hayvanların ihtiyaç duyduğu sulu ortamlarda embriyoyu kuşatır.

Bu özelliklere ek olarak, sürüngenler ilk omurgalılara nazaran daha iyi çalışan akciğerlere sahiptir, deriyi de solunum organı olarak kullanırlar. 3 odalı kalp, kirli ve temiz kanı daha iyi ayırabilecek şekildedir ve bacaklar ve iskelet de daha iyi destek ve daha iyi karada hareket sağlayabilmek için adaptasyonlar geliştirmişlerdir.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(11)

Kuşlar Uçmayı Destekleyen Birçok Adaptasyona Sahiptir.

Denize ve karaya yayıldıktan sonra omurgalılar böcek besininin bol olduğu, kara avcılarının

olmadığı havada da yer aldılar. İlk kuşlar, fosil kayıtlarına göre 150 milyon yıl önce görülmüştür ve sürüngenlerden, ataları olan sürüngenlerin pullarından türeyen kuş tüylerinin olması ile ayırt

edilmişlerdir. Günümüz kuşları bacaklarında pullara sahiptir –sürüngenlerden orijinlendiğinin tanığıdır.

Kuşların anatomisi ve fizyolojisi uçuş için gerekli adaptasyonlara sahiptir. Kuşlar, istisnai olarak büyüklüklerine göre hafiftirler. İçi boş kemikler, isketelin ağırlığını azaltır. Üreme organları, yavrulamadıkları periyotlarda boyut olarak çok küçülmüştür ve dişi kuşlar tek bir yumurtalığa sahiptir, bu da ağırlığı daha çok azaltır. Sürüngenlerin kara yaşamını başarmasına katkısı olan kabuklu yumurta anne kuşu gelişmekte olan yavruları taşımaktan azat eder. Tüyler, kanatlara ve kuyruğa çok az ağırlık verirler ve yükselme ve uçuş kontrolünde rol alırlar. Kuşlarda sinir sitemi uçuş için olağanüstü koordinasyon ve keskin görüş sağlayabilecek şekildedir.

Kuşlar ayrıca dış ortamın sıcaklığı ne olursa olsun uçuş için gerekli sıcaklığı koruyarak kasların ve metabolik işlemlerin en etkili şekilde çalışmasını sağlayabilir. Genellikle dış ortamdan yüksek olan vücut sıcaklığının sabit tutulması şeklindeki fizyolojik yetenek kuşlar ve memelilerin

karakteristiğidir ve bu yüzden bunlara sıcak kanlılar denir.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

(12)

Memelilerin Vücutları Kıllıdır ve Yavruları İçin Süt Üretirler.

Sürüngenlerin bir grubu evrimsel olarak tüylü kuşları oluştururken, diğer bir grup da kıllı olan memelileri meydana getirmişlerdir. Kuşlar gibi memeliler de sıcakkanlıdır ve yüksek bir

metabolizmaya sahiptirler. Çoğunda kürk vücuda yalıtım sağlar. Kalp dört gözlü ve dokulara daha fazla kan dağıtabilir. Bacaklar kazmaktan çok hızlı koşmayı sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir.

Yarasa, köstebek, ceylan, balina, fok, maymun ve pars neredeyse tüm habitatlara yayılarak çeşitli hayat şekillerine adapte olmuş memelilere örnektir.

Memelilerin sinir sistemi çok çeşitli çevrelere uyum sağlayabilecek şekilde gelişmiştir. Beyin, diğer sınıflardan çok daha iyi gelişmiştir, böylece memeliler yüksek bir merak ve öğrenme kabiliyetine sahiptirler. Bu iyi gelişmiş beyin sayesinde tecrübe yoluyla davranışlarını düzenleme ve değişen

çevreye ayak uydurmada zorlanmazlar. Doğumdan sonra yavrularına diğer canlılardan daha uzun bir süre bakım yaparak yavrularının tecrübe kazanmasını sağlarlar. Örneğin insanlar ve diğer primatlar.

Aslında zeka gelişimi sayesinde insanlar çevrelerindeki canlılara hakim olmuşlardır.

PROF. DR. AYLA TÜZÜN

Referanslar

Benzer Belgeler

Şiddet uygulayan kişinin sana zarar vermesinden endişeleniyorsan bu kanun vasıtasıyla po- lis veya jandarmadan, Savcılıklardan, Aile Mahkemelerinden, Şiddet Önleme

(Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) gibi kuruluşların radyasyondan korunma için aldığı önlemler ve genel ilkeler göz önünde bulundurularak ve ICRP 60

•  Tortul ve magmatik kayaçların sıcaklık ve basınç etkisiyle değişmeleri, başkalaşmaları sonucu oluşan kayaçlara “metamorfik (başkalaşım) kayaçlar” denir..

Vücudun alt kısmı ise aynı şekilde daralarak küt, yuvarlak ve daha çok sivri bir kuyruk bölgesi ile sonlanır

Bu çalışmada kenarları yüklemesiz ve içinde r i yarıçapında delik bulunan şekilsiz sonsuz plağa d çapındaki bir silindirin çakılması neticesinde oluşan

Bu çalışmada, kadmiyuma maruz kalan sı- çanların tiroid bezinde metallotionein lokali- zasyonunun ve dağılımının belirlenmesi, me- tallotioneinin biyolojik rolününe

ANOVA testi sonucu belirtilen önem derecesine göre çalışanların demografik özellikleri açısından mobbinge maruz kalma sıklıkları arasında anlamlı bir

Tablo 4 incelendiğinde cinsiyet değişkenine göre sosyal ilişkilere saldırılar, itibara yönelik saldırılar ve psikolojik ve fiziksel sağlığa yönelik