• Sonuç bulunamadı

Düşük testosteron östradiol oranlı infertil erkeklerin tedavisinde aromataz inhibitörlerinin kullanımıyla seminal parametreler ve hormon profilindeki değişiklikler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Düşük testosteron östradiol oranlı infertil erkeklerin tedavisinde aromataz inhibitörlerinin kullanımıyla seminal parametreler ve hormon profilindeki değişiklikler"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ERKEK ÜREME SAĞLIĞI Güncel Makale Özeti

48

Aromataz; testis, over, adipoz doku ve beyinde bulu­

nan bir sitokrom p450 enzimidir. Testosteronun (T) östra­

diole (E2) ve androstenedionun östrona dönüşümünden sorumludur. Aromataz inhibitörleri, östrojen salgılayan dokularda aromataz enzimi ile etkileşerek T düzeylerinin korunması ile östrojen üretimini sınırlar. Aromataz inhibi­

törleri; endometriozisin endokrin tedavisi, uterin leomi­

yomlar, endometrium ve meme kanseri, bozulmuş sperm üretimi ve ovulasyon indüksiyonu için yaygın olarak kulla­

nılmaktadır. Son iki dekattaki çalışmalar, normal gonadot­

ropin seviyeli ve idiyopatik oligozoospermili erkeklerin aromataz inhibitörleri ile tedavisinin semen kalitesini düzelttiğini rapor etmektedir. Prospektif, randomize bu çalışmada, 2.5 mg letrozol ve 1 mg anastrazolun günlük kullanımının düşük T/E2oranı olan erkeklerin hormonal ve semen paramatreleri üzerine etkilerinin karşılaştırılması amaçlanmış. Letrozol; nonsteroidal, selektif, potent, üçün­

cü kuşak bir aromataz inhibitörüdür. Anastrazol; dördüncü kuşak aromataz inhibitörlerini temsil eden nonsteroidal bir ajandır.

Çalışmaya, T/E2oranı (<10) düşük olan 29 infertil erkek dahil edilmiş. Hastalar iki gruba ayrılarak, A grubundaki 15 hastaya günlük 2.5 mg letrozol 6 hafta ve B grubundaki 14 hastaya günlük 1 mg anastrazol 6 hafta oral olarak veril­

miş. Bütün hastaların; sperm konsatrasyonları <10x106/ mL, T/E2 oranı <10 ve T düzeyleri <300 ng/dL imiş. Has­

taların gonadotropin seviyleri normal ve semen paramet­

relerindeki bozukluğu açıklayacak ek faktör yokmuş. Anor­

mal kromozom analizi ve Y kromozom mikrodelesyonu olanlar çalışmaya dahil edilmemiş. Semen analizleri baş­

langıçta ve 6. ayda yapılmış. Tedavi öncesi ve sonrası semen analizlerinin karşılaştırılmasında total fonksiyonel sperm fraksiyonu (TFSF) kullanılmış. Letrozol grubunda 15 hastanın 4’ ünde (%26.6), anastrazol grubunda 14 hasta­

nın 3’ünde (%21.4) semen parametrelerinde düzelme

görülmemiş. Letrozol tedavisi alan hastalardan birinde hafif karaciğer enzim yüksekliği, iki hastada halsizlik, bir hastada mide bulantısı ve iki hastada baş ağrısı olmuş.

Anastrazol grubunda ise iki hastada hafif karaciğer enzim yüksekliği, bir hastada diyare, iki hastada mide bulantısı ve bir hastada hafif baş ağrısı gözlenmiş. İki grupta da bu yan etkiler ilaç kesilmesini gerektirmemiştir.

Letrozol grubunun tedavi öncesi TFSF değerleri ile anastrazol grubu tedavi öncesi TFSF değerleri karşılaştırıl­

dığında (P=.62), tedavi sonrası letrozol grubu TFSF değer­

leri ile tedavi sonrası anastrazol TFSF değerlerinde olduğu gibi (P=.81) istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanma­

mış. Tedavi sonrası letrozol grubu ortalama TFSF değerin­

de %31.6 ve tedavi sonrası anastrozol grubu ortalama TFSF değerinde %21.1 artış saptanmış. Ciddi oligozoos­

permili erkeklerin çoğu düşük T/E2oranına sahip olabil­

mekte ve aromataz inhibitörü tedavisi bu değerleri norma­

le getirebilmekte ve semen kalitesini düzeltebilmektedir.

Bu çalışmadaki bulgular; normal gonadotropin düzeyli, ciddi oligozoospermili (<5x106/ml), düşük T/E2 oranlı (<10) düşük T (<300 ng/dL) düzeyi olan erkeklerin tedavi edilebilir endokrinopatiye sahip olduğunu düşündürmek­

tedir. Endokrin değerlendirme bazen T/E2 oranı hesaplan­

masını içermelidir. Oranın <10 olduğu tespit edilen hasta­

lar aromataz inhibitörlerinden fayda görebilir, T seviyeleri belki de semen parametrelerini iyileştirebilir. Letrozol ve anastrozolun seminal parametreleri iyileştirme oranları benzer ve yanıtsızlık oranları letrozol için %26.6 ve anast­

rozol için %21.4 imiş. T düzeyleri ve T/E2 oranları, grupla­

rın ikisinde de hastaların hepsinde düzelmiş. İki grupta da yan etkiler açısından önemli bir fark saptanmamış ve hafif yan etkiler iyi tolere edilmiş. Bu çalışmanın olası sınırları;

her gruptaki hasta sayısının az olması ve IUI/IVF oranları ve gebelik sonuçlarıyla ilgili bilginin yer almamasıdır. Gebelik başarısı açısından semen parametrelerindeki düzelmenin

Düşük testosteron östradiol oranlı infertil erkeklerin tedavisinde aromataz inhibitörlerinin kullanımıyla seminal parametreler ve hormon profilindeki

değişiklikler

Gregoriou O, Bakas P, Grigoriadis C, Creatsa M, Hassiakos D, Creatsas G.

Fertil Steril. 2012 Jul;98(1):48-51

(2)

Güncel Makale Özeti ERKEK ÜREME SAĞLIĞI

49 klinik farklılıkları hakkında bilgi verilebilirdi. Erkek infertili­

tesinin yönetiminde aromataz inhibitörlerinin rolünü açığa çıkarmak için daha ileri prospektif, randomize, plasebo kontrollü çalışmalara ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır.

Çeviri:

Dr. Erkan Efe, Prof. Dr. Sefa Resim Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı

Referanslar

Benzer Belgeler

Aşağıdaki tabloda aynı ortam koşullarında bulunan bazı maddelerde sesin yayılma süratleri verilmiştir. Madde Sesin yayılma

I. 1 numara ile gösterilen kısım sitozin nükleotidir. Toplam 6 adet nükleotidden oluşmuştur. fosfatı, şekeri temsil eder. Öğretmen aşağıdaki tabloyu tahtaya çizer

Alt yl önce yurt dnda renal transplantasyon yaplan ve sürekli takrolimus, azotioprin, prednizo- lon tedavisi alan 50 yandaki erkek hasta; üç hafta süreyle devam eden

• YB hastalarında da enteral yolla beslenme kontrolsüz inflamatuar yanıtı baskılayabilecektir.. EN ile İzlenen

Besin yokluğunda kas katabolizması iyileşme için gerekli amino asitlerin kaynağıdır. • Post abzorptif dönemde normal günlük protein kaybı, besin alımı ile oluşan

• YBÜ hastalarında glukoz temelli enerji ve lipid temelli enerji sağlanmasının karşılaştırıldığı bir çalışmada, glukoz hiperglisemiye meyil, yüksek insülin

• Kritik hastalıkta lipid bozuklukları arasında hipertrigliseridemi, artmış serbest yağ asitleri, azalmış kolesterol içeren proteinler, LDL ve HDL sayılabilir.. •

Ventrikül pace edildi¤inde sol lateral mitral annu- lustan al›nan atriyal aktivasyonun His ve HRA akti- vasyonlar›ndan daha erken olmas› ve programl› vent- riküler