• Sonuç bulunamadı

Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) temelli afet lojistiği çalışmaları : Adapazarı İlçesi, Yağcılar Mahallesi örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) temelli afet lojistiği çalışmaları : Adapazarı İlçesi, Yağcılar Mahallesi örneği"

Copied!
91
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS) TEMELLİ

AFET LOJİSTİĞİ ÇALIŞMALARI

(ADAPAZARI İLÇESİ, YAĞCILAR MAHALLESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Samet DOĞAN

Enstitü Anabilim Dalı : Coğrafya

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Zerrin KARAKUZULU

MAYIS – 2019

(2)

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ T.C.

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

COGRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS) TEMELLİ

AFET LOJİSTİGİ ÇALIŞMALARI

(ADAPAZARI İLÇESİ, YAGCILAR MAHALLESİ ÖRNEGİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

SametDOGAN

Enstitü Anabilim Dalı : Coğrafya

"Bu tez ... ./ ... ./201 .. tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Oybirliği / Oyçokluğu ile kabul edilmiştir."

JÜRİ ÜYESİ KANAATİ

(3)

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ T.C.

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SAKARYA

Ü N.I V t.iH S.ITt-;s 1. TEZ SAVUNULABİLİRLİK VE ORJİNALLİK BEYAN FORMU

Oğrencinin

Adı Soyadı : Samet DOGAN Öğrenci Numarası : 136027007 Enstitü Anabilim Dalı : Coğrafya

Enstitü Bilim Dalı :

Programı l 0 YÜKSEK LİSANS 1

- ID

DOKTORA

Sayfa : 1/1

1

Tezin Başlığı COGRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS) TEMELLİ AFET LOJİSTİGİ ÇALIŞMALARI (ADAPAZARI İLÇESİ, : YAGCILAR MAHALLESİ ÖRNEGİ)

Benzerlik Oranı : %14

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜGÜNE,

� Sakarya Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Lisansüstü Tez Çalışması Benzerlik Raporu Uygulama Esaslarını inceledim.

Enstitünüz tarafından Uygulalma Esasları çerçevesinde alınan Benzerlik Raporuna göre yukarıda bilgileri verilen tez çalışmasının benzerlik oranının herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi beyan ederim.

29/04/2019 Öğrenci İmza

� Sakarya Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Lisansüstü Tez Çalışması Benzerlik Raporu Uygulama Esaslarını inceledim.

Enstitünüz tarafından Uygulama Esasları çerçevesinde alınan Benzerlik Raporuna göre yukarıda bilgileri verilen öğrenciye ait tez çalışması ile ilgili gerekli düzenleme tarafımca yapılmış olup, yeniden değerlendirlilmek üzere sbtezler@sakarya.edu.tr adresine yüklenmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

10

KABUL EDİLMİŞTİR

1

10

REDDEDİLMİŞTİR 1

EYK Tarih ve No:

00

Uygundur Danışman

Unvanı/ Adı-Soyadı: Doç.Dr. Zerrin KARAKUZULU Tarih: 29/04/2019

__

/JL

- ___, ıJr

İmza:

29/04/2019 Öğrenci İmza

---

Enstitü Birim Sorumlusu Onayı

00.ENS.FR.72

C

(4)

ÖNSÖZ

Yapmış olduğum bu çalışmamda bana her konuda destek olan sevgili aileme teşekkürü borç bilirim. Ayrıca çalışmış olduğum kurumumda her türlü yardım ve desteği esirgemeyen iş arkadaşlarıma, lisans eğitiminde ve yüksek lisans eğitiminde akademik düzeyde gelişimime katkı sağlayan bütün bölüm hocalarıma içtenlikle teşekkür ederim.

Bu tezin hazırlanma aşamasında gerek motivasyon olarak gerek çalışma alanında desteğini esirgemeyen ve oldukça fazla emek harcayan değerli tez danışman hocam Doç.

Dr. Zerrin KARAKUZULU ’ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Samet DOĞAN

MAYIS 2019

(5)

i

KISALTMALAR

AFAD : Afet ve Acil Yönetimi Başkanlığı CBS : Coğrafi Bilgi Sistemleri

CPT : Cone Penetration Test

CRED : Centre For Research On The Epidemiology Of Disasters DAFZ : Doğu Anadolu Fay Zonu

DSİ : Devlet Su İşleri

INFORM : Index For Risk Management

JICA : Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı KAF : Kuzey Anadolu Fayı

KAFZ : Kuzey Anadolu Fay Zonu TEM : Trans Europan Motorway TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

(6)

ii

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil 1 : Yağcılar Mahallesinin Lokasyon Haritası ... 3

Şekil 2 : Afet Yönetim Çemberi ... 14

Şekil 3 : Adapazarı ve Çevresinin Jeoloji Haritası ... 39

Şekil 4 : Adapazarı ve Çevresinin Neo-Tektonik Haritası ... 41

Şekil 5 : Türkiye Deprem Tehlike Haritası ... 47

Şekil 6 : Dünya Ölçeğimde Risk Yönetimi Endeksi Haritası ... 49

Şekil 7 : Mahalle Ölçekli Zarar Görebilirlik İndeksi ... 50

Şekil 8 : Yağcılar Mahallesinin Yapı Türlerine Göre Dağılım Haritası ... 54

Şekil 9 : Yağcılar Mahallesinin Zemin Üstü Kat Bilgileri Haritası ... 56

Şekil 10: Mevcut Acil Toplanma Alanları İle Rezerv Acil Toplanma Alanları Haritası ... 59

Şekil 11 : Yağcılar Mahallesinde Alışveriş, Sanayi ve Ticaret Noktalarının Dağılım Haritası ... 61

Şekil 12 : Acil Toplanma Noktalarının 500 mt. Kapsama Zonu Haritası ... 63

Şekil 13: Yağcılar Mahallesinde Geçici Barınma Tesisi Olarak Kullanılabilecek Alanlar ... 67

Şekil 14 : Yağcılar Mahallesinin Mevcut Ulaşım Ağı Haritası ... 69

(7)

iii

TABLO LİSTESİ

Tablo 1 : Afet Türleri ... 10

Tablo 2 : Afet Lojistiği ile İşletme Lojistiği Arasındaki Farklar ... 28

Tablo 3 : Adapazarı ve Yakın Çevresinde Yüzeylenen Kayaçların Jeolojik Özellikleri ... 40

Tablo 4 : Adapazarı’nı Etkileyen Büyük Depremler ... 42

Tablo 5 : Sakarya’da 1999 Depremi Hasar Durumları... 43

Tablo 6 : Kat Adedinin Hasara Etkisi 1999 Depremi Sonucu ... 46

Tablo 7 : Risk Yönetim Endeksi 2017 Türkiye Profili ... 48

Tablo 8 : Sosyal Zarar Görebilirliğe Göre Mahallelerin Durumu ... 52

Tablo 9 : Mahalle Ölçekli Sosyal Ve Ekonomik Zarar Görebilirlik Endeksi Tablosu. 52 Tablo 10: Adapazarı 2018 Yılı Mahalle Bazlı Konut ve Özel İşyeri Sayıları ... 53

Tablo 11: Yağcılar Mahallesi Mevcut Zemin Üstü Kat Sayıları ... 55

Tablo 12: Sakarya İli İlçeler Bazında 2000 Yılı Nüfus Bilgileri ... 70

Tablo 13: Adapazarı İlçesi Yaş Gruplarına Göre 2018 Yılı Nüfus Bilgileri ... 71

Tablo 14: 2000 Yılına Ait Mahalle Nüfus Sonuçları... 72

Tablo 15: 2018 Yılı Mahalle Bazlı Nüfus Bilgileri ... 72

Tablo 16: Adapazarı İlçesinde Mahalle Bazlı 2018 Yılı Yaş Gruplarına Göre Dağılımları ... 73

Tablo 17: Yağcılar Mahallesi 0-4 Yaş Grubunun Temel İhtiyaç Listesi ... 74

Tablo 18: Sakarya İlinde, İlçelere Göre 2015-2018 Yılları Arasında Hane halkı Sayıları ... 75

Tablo 19: Adapazarı İlçesinde, Mahalle Bazlı Hane halkı Sayıları ... 75

(8)

iv

GRAFİK LİSTESİ

Grafik 1 : 1999 Depremi Sonrası Sakarya İlinde İş Yeri ve Konut Hasar Dağılım Oranları ... 44 Grafik 2 : Adapazarı Şehir Merkezindeki 27 Adet Mahalle İçin Hasar Durumları ... 45

(9)

v

Sakarya Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Özeti

Yüksek Lisans Doktora

Tezin Başlığı: Coğrafi Bilgi Sistemleri Temelli (CBS) Afet Lojistiği Çalışmaları

(Adapazarı İlçesi, Yağcılar Mahallesi Örneği) Tezin Yazarı: Samet DOĞAN Danışman:Doç. Dr.Zerrin KARAKUZULU Kabul Tarihi: 13/05/2019 Sayfa Sayısı: x (ön kısım ) + 81 ( tez )

Anabilim Dalı: Coğrafya

Ülkemizde ve dünyada son yıllarda meydana gelen afetlerin ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik açıdan yol açtığı sonuçlar irdelenmesi gereken önemli konular arasındadır. Bunun gerçekleştirilebilmesi, afet yönetiminin koordineli, planlı, etkin bir şekilde yönetilmesi ile olabilecektir. Afet lojistiğinin, afetlerin oluşum süreçlerine, afet türüne göre özel olarak planlanması gerekmektedir. Çünkü afetler, şiddeti, meydana gelen yerin jeolojik durumuna göre farklı özelliklere sahiptir. Bu nedenle bu alanda çeşitli metodolojilerin ve yaklaşımların sürdürülebilir olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Afet riskinin bulunduğu bölgelerde aktif ve güncel olarak afet planlarının revize edilerek, CBS destekli modellemelerin oluşturulması, afet sonrası yaşanacak koordinasyon ve lojistik faaliyetlerinin daha hızlı gerçekleştirilmesine olanak sağlayacaktır.

Afet lojistik süreçleri; hazırlık, müdahale ve iyileştirme gibi üç ana aşamadan oluşmaktadır. Lojistik süreçleri oluşturan bu aşamalar, afetzedeler için gerekli olan yiyecek, giyecek, barınak, su, battaniye, tıbbi malzeme, ekipmanlar vb. gibi ürünlerin depolama işlemleri de dâhil olmak üzere, lojistiğin olmazsa olmazı olarak da bilinen doğru zamanda, doğru yerde, doğru miktarda, doğru şartlarda, doğru maliyetle, doğru kişilere ulaştırılmasında etkili bir role sahiptir. CBS ile afet sonrasında kullanılabilecek uygun depolama, ulaşım güzergâhları, dağıtım faaliyetleri, mevcut bina stokunun ve nüfusun belirlenerek bölgeye ait planlama çalışmalarına vurgu yapmaktadır. Afet türleri açısından ülkemizin durumuna bakıldığında deprem ilk sırada yer almaktadır.

Bu kapsamda çalışma alanı olan Adapazarı şehri, deprem açısından son derece aktif bir lokasyondadır. Bu araştırmada da bölgede yaşanabilecek bir deprem sonrasında, lojistik çalışmaların hızlı, planlı ve doğru bir şekilde yapılabilmesi için Coğrafi Bilgi Sistemleri desteği ile bir çalışma yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Afet, Afet Lojistiği, CBS, Acil Toplanma Alanı, Lojistik X

(10)

vi

Sakarya University

Institute of Social Sciences Abstract of Thesis

Master Degree Ph.D.

Title of Thesis: Geographic Information Systems Based (GIS) Disaster Logistics

Studies (Adapazarı District, Yağcılar District Case) Author of Thesis: Samet DOĞAN Supervisor:Assoc.Prof.Zerrin KARAKUZULU

Accepted Date: 13/05/2019 Number of Pages:x(pre text )+81( mian body ) Department: Geography

The economic, social, cultural and psychological consequences of disasters occurring both in Turkey and all around the world in recent years are among the important issues to be examined. This can be accomplished by coordinated, well-planned and efficient management of disaster management. Because of the intensity of a disaster and the various geologic characteristics of the occurrence area, disasters are also showing differences. Therefore, disaster logistics has to be planned specifically for disaster formation processes and disaster types. Various methodologies and approaches should be developed in a sustainable manner.By revising the current disaster plans through GIS supported modeling, keeping them active and up-to-date in the regions where disaster risk is present, will enable the coordination and logistics activities to be realized after the disaster faster.

Disaster logistics processes consist of three main stages: preparation, response and recovery. These stages have essential role as well as in delivering basic supports at the right time, at right place, at the right amount, in the right conditions with the right cost, also known as indispensable for logistics, to people in need and stocking products such as food, clothing, shelter, water, blanket, medical equipment etc. With GIS, appropriate storage, transportation routes, distribution activities, existing building stock and population are determined and the planning activities of the region are emphasized.

Considering the situation of the country in terms of types of disasters, the earthquake ranks first. In this context, the city of Adapazarı is a very active location for ground shaking. In this study, a study was carried out with the support of Geographical Information Systems in order to make the logistic works in a fast, planned and correct way after an earthquake in the region.

Keywords: Disaster, Disaster Logistics, GIS, Emergency Assembly Points, Logistics X

(11)

1

GİRİŞ

Afet, insanların tamamını veya bir kısmını sosyal, fiziksel ve ekonomik kayıplara sebep olan, hayatı ve insan faaliyetlerini kötü etkileyen, aksatan, doğal veya insan kaynaklı bir olay olarak tanımlanmıştır.Bütün afetler, şiddetine, en son ne zaman oluştuğuna, yeri ve zamanına bağlı olarak, farklı özelliklere göre şekillenmektedir. Bu kapsamda ülkemizde afet türleri bakımından en önemlisi depremdir. Ülkemiz afetler açısından son derece aktif bir bölgededir. Afet türleri bakımından ülkemizde en sık görülen ve en yıkıcı hasarlar bırakanı da depremdir. Yakın tarihimizde 1999 Marmara Depremi ve 2011 yılında Van’da meydana gelen depremler vermiş oldukları zararlar bakımından halen güncelliğini korumaktadır. Meydana gelen bu depremlerde afetzedeler için temin edilen insani yardımların organize edilmesi, taşınması, depolanması, dağıtılması gibi konularda yaşanan problemler, afet lojistik planlamalarının ne kadar önemli ve gerekli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Bu kapsamda afet lojistik çalışmaları son zamanlarda önem kazanmıştır. Afet lojistiği, gerekli iaşelerin üretimin sağlandığı ilk noktalardan, afet yerlerine, hızlı ve uygun maliyetle sürekliliğinin sağlanması, depolama işlemlerinin planlanarak yönetilmesidir.

Etkili dağıtımın odak noktası, yardım için gerekli eşyaların ve ekipmanlarının doğru zamanda, doğru miktarlarda, iyi koşullarda ve en hızlı biçimde ihtiyaç duyulan afet bölgelerine ulaştırılmasına bağlıdır. Aksi takdirde gerekli malzemeler, yardım yığınlarına dönüşüp, organize edilemez bir hal almaktadır.

Başarılı bir afet yönetimi için, afet bölgesindeki afetzedelerin psikolojileri, depremin fiziki, sosyal, ekonomik, siyasi etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Bir insani yardım operasyonunu, organizasyon eksikliği gibi yaşanan lojistik sorunlar haricinde yağmalama gibi güvenlik sorunları da olumsuz yönde etkilemektedir. Depremin afetzedeler üstünde yarattığı olumsuz etkiler, yardım görevlilerinin çok dikkatli bir biçimde davranmalarını gerektirmektedir.

(12)

2 Araştırma Sahasının Yeri ve Sınırları

Çalışma sahamızı oluşturan Yağcılar Mahallesi Adapazarı şehrini oluşturan dört metropol ilçeden (Adapazarı, Serdivan, Erenler, Arifiye) biri olan Adapazarı ilçesine bağlıdır.

Adapazarı şehri Sakarya ilinin merkez ilçesi olup Adapazarı ovasında yer almaktadır.

Yağcılar mahallesinin doğusunda Sakarya nehri, Karaköy ve Taşlık mahalleri bulunmaktadır. Batısında Tığcılar Mahallesi, Güneyinde Yenigün mahallesi, Kuzeyinde ise Tuzla mahallesi yer almaktadır ( Şekil 1).

(13)

3

Şekil 1: Yağcılar Mahallesinin Lokasyon Haritası

(14)

4 Çalışmanın Amacı

Çalışmanın amacı yaşanabilecek olası bir deprem sonrasında en çok etkilenebilecek olan Yağcılar Mahallesinin tahliyelerinin yapılmasını, acil toplanma, geçici barınma tesisleri ve temel ihtiyaçlarının belirlenmesini sağlayacak CBS destekli bir planlama kapsamında model geliştirmektir. Geliştirilecek olan bu modelleme ile afetten etkilenen nüfusun özelliklerine göre ihtiyaçlar daha doğru ve hızlı bir biçimde belirlenip, dağıtımları da sağlıklı ve planlı olarak yapılabilecektir.

Çalışmanın Konusu

Çalışma konu olarak, 1999 depremi ölçeğinde yaşanması muhtemel bir deprem öncesinde tüm nüfus gruplarının iaşe dağılımının tespit edilmesi, acil toplanma alanlarının oluşturulması ve geçici barınma merkezlerinin planlanması gibi buna ilişkin eylem planının oluşturulmasını kapsamaktadır.

Bu konu kapsamında örneklem alan olarak Adapazarı şehri Yağcılar Mahallesi seçilmiştir. Çünkü mahalle toplam nüfusun ve yapısal yoğunluğun fazla olduğu bir mahalledir. Aynı zamanda 1999 depreminde en çok hasar gören mahallelerden biri olduğu için çalışma konusu olarak tercih edilmiştir.

Çalışmanın Önemi

Deprem ülkemiz için en yıkıcı afetlerden biridir. Zamanı ve yeri kesin olarak bilinmediği için geçmişte yaşanan tecrübeler göstermiştir ki gerek ulusal gerek yerel yönetimler hazırlıksız yakalanmaktadır. Bu da depreme maruz kalan nüfusun temel ihtiyaçlarının belirlenmesi, doğru ve planlı dağıtımın yapılabilmesi gibi koordinasyon gerektiren işlerin aksamasına neden olmaktadır. Dolayısıyla gerçek ihtiyaç sahiplerine gerekli iaşeler ulaştırılamaz iken, bazı noktalarda plansız gönderilen iaşeler heba olabilmektedir.

Örneğin bir noktada bebek nüfusu miktarı doğru tespit edilemediği için gerekli bebek maması ve bebek bezi eksikliği yaşanırken, başka bir noktaya ihtiyaç fazlası bebek maması ve bebek bezi gönderilmiş olabilmektedir. İşte bu çalışma ile bahsi geçen aksaklıkların minimize edilmesi sağlanacaktır. Çünkü çalışma kapsamında depremden etkilenecek olan yaşlı, çocuk ve yetişkin nüfusun temel ihtiyaçları belirlenmiş olacaktır.

(15)

5 Yöntem

Çalışmanın kapsamı ve amacı doğrultusunda literatür taraması yapılmıştır. Tarama yöntemiyle nitel verilere ulaşılarak içerik oluşturulmuştur. Çalışma özelinde gerekli istatiksel veriler; nüfus, hane halkı sayısı, yapı sayıları vb. ilgili kurumlardan (TÜİK, Adapazarı Belediyesi) temin edilmiştir. Çalışmada kullanılan coğrafik veriler; yapı, yol, mahalle sınırı, resmi kurumlar, eğitim kurumları, sanayi ve ticaret alanları, ulaşım tesisleri ve diğer tüm veriler ilgili kurumlardan (Adapazarı Belediyesi, Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Sakarya AFAD.) temin edilmiştir. Alınan verilere göre analizler ve değerlendirmeler yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeleri daha iyi açıklamak amacıyla CBS (ArcGIS 10.1 yazılımı) yardımıyla haritalar yapılmıştır. Bu haritalar ulaşım ağı, zemin üstü kat adedi, yapı türleri gibi bazı haritaları içermektedir.

Toplanan tüm verilerin tek tip koordinat sistemine dönüşümü sağlanarak veri havuzları oluşturulmuştur. Çalışma kapsamında 500 m. Buffer zonları oluşturularak afet sonrasında kullanılabilecek toplanma alanların çevresindeki tesisler sorgulanmıştır. Mahallenin mevcut durumu ortaya koyularak afet sonrası gerekli alan ve tesisler için uygun yerler önerilmiştir.

Literatür Özeti

AVDAN, U. ve ALKIŞ, A. (2010), Bütünleşik Bir Afet (Deprem) Bilgi Sisteminin Geliştirilmesi (Eskişehir İli Örneği), isimli çalışma Eskişehir’de yerleşim yerinde afet türlerinden biri olan deprem öncesi yapılması gereken çalışmaları incelemiştir, jeoloji, yapı, jeofizik verilere dayalı bütünleşik deprem bilgi sisteminin oluşturulması, bu verilerin tablosal özelliklerin belirlenmesi, veri tabanı modellemesinin yapılması ve harita mühendisliğinin süreçteki rolünü ortaya koymuştur. Afetlerle mücadelede ise CBS’nin kullanılması ve aktif bilgi sisteminin oluşturulması, hususlarına vurgu yapmıştır.

DÜZGÜN, H. Ş. ve YÜCEMEN M. S. (2007),nin yapmış olduğu Kentsel Alanlarda Bütünleşik Deprem Riski Modeli: Eskişehir örneği, konulu çalışmada, şehirsel afet riskinin belirlenmesi için geliştirilen, acil durumlarda erişe bilirliği, yapı özelliklerini parametre olarak kullanan ve coğrafi bilgi tekniğine dayalı konumsal afet riski modeli üzerinde çalışma yapılmıştır. Oluşturulan bu model Eskişehir Odunpazarı Belediyesi’nde mahalle boyutunda uygulanmış ayrıca bütünleşik risk haritaları oluşturulmuştur.

Geliştirilen model farklı senaryo analizlerinin yapılmasına olanak sağlamaktadır.

(16)

6

ERDEM, U. (2016), Yerleşimlerin Taşıdığı Deniz Taşkını, Sel ve Deprem Afet Tehlikelerinin CBS Kullanılarak Yorumlanması: Balıkesir Örneği, konu alan çalışmasında CBS’yi kullanarak Sayısal Yükseklik Modeli ve Sayısal Arazi Modeli ile oluşturulan analizler neticesinde elde edilen bilgiler ile Balıkesir ilinin sakınım planlamasına öncelikli olarak ihtiyacı olan yerleşimlerini ortaya çıkarmak ve gelecek zamanlarda bu yerleşimler için oluşturulacak olan kentsel ve bölgesel ölçekli planlara ön bilgi üretmeyi hedeflemektedir. Mevsimsel ve ani şiddetli yağan yağmurlar sebebiyle sel, meteorolojik nedenli global ısınma sebebiyle kıyı taşkını ve jeolojik sebepli deprem afetleri, çalışmanın doğal oluşan afetler açısından odak alanları olarak seçilmiştir.

Çalışmada sonuç olarak; Erdek, Edremit, Bandırma, Gönen, Manyas, Ayvalık Susurluk ve Marmara adası için sakınım planlaması çalışmalarının göreceli olarak öncelikle yapılması gereken yerleşimler olduğu verisine ulaşılmıştır.

FAHJAN, Y., PAKDAMAR, F., ERYILMAZ, Y., KARA, F. İ., (2015), Afet Planlamasında Deprem Riski Belirsizliklerinin Değerlendirilmesi, isimli çalışmada, yakın olan fay hatlarına ve 1999 yılında meydana gelen Kocaeli depremi etkisinin oldukça fazla hissedildiği bölgelerinden biri olan Gebze ilçesi seçilmiş, deprem senaryoları ile risk durumu değerlendirilmiştir. Bu kapsamda senaryo uygulanırken depremin kaynağı, depremin büyüklüğü ve zemin özelliklerinin riske etkisi araştırılmıştır.

Risk değerlendirmeleri neticelerinde göre binaların hasarları, can kaybı ve barınma ihtiyacı oranları hesaplanmıştır. Mahalle ölçeğinde beklenen şiddet, hasar durumları zemin etkisinin dikkate alındığı ve alınmadığı durumlar için haritada gösterilmiştir.

Bir başka çalışmada FAHJAN, Y. M. ve diğerleri (2015) Afet Yönetiminde Olası Depremler İçin “Afad-Red” Hasar Tahmin Sisteminin Kullanımı, konulu çalışmayı hazırlamışlar. Ülkemiz için geliştirilen AFAD Deprem Ön Hasar ve Kayıp Hızlı Tahmin Yazılımı ile oluşan bir deprem sonucunda veya olması muhtemel afetlerde kullanılabilecek deprem senaryoları için şiddet haritaları çıkarılmış ve kayıp tahmini yapılmıştır. 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında oluşan gerçek hasar durumları ve AFAD-RED uygulaması ile yapılan ön hasar tahmini sonuçlarının karşılaştırılması yapılmış, analiz sonuçlarının oluşan gerçek kayıplar ile uyumlu olduğu ortaya koyulmuştur.

GÖK, Y. ALTAŞ, N.T. ZAMAN S. (2007) Aşkale Depremleri ve Etkilerini konu alan, çalışamalarında Erzurum İli Aşkale ilçesinde 2004 yılında meydana gelen ve çok sayıda

(17)

7

yerleşmede hasara neden olan deprem sonrası ilk yardım, arama-kurtarma ve geçici barınma alanları çalışmaları sonucu depremlerin oluşturduğu maddi kayıplar ile sosyal ve psikolojik etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, deprem öncesi yerleşmeler ve konutlar hakkında da değerlendirmeler ele alınmıştır.

KARAMAN, H. ÜNEN, H.C. ŞAHİN, M. (2011), Türkiye İçin Deprem Risk Analizini Yazılımı Gelişimi: isimli çalışmada, olası bir depreme, en etkili biçimde hazırlanmak için afetin hangi alanları, hangi türdeki yapı ve altyapıları daha çok etkileyeceği, nasıl bir maddi bilanço ortaya çıkaracağını afet olmadan önce tahmin için en önemli bileşen, ilgili bölgedeki tüm muhtemel senaryoları uygulayabilecek ve bu senaryoların ilgili bölge yapıları üstündeki etkilerinin görülmesine olanak sağlayacak ve bu etkilerin azaltılması için gerekli güçlendirme çalışmalarını önerebilecek yazılım olan İTÜ tarafından 2005 yılında başlatılan bir proje ile MAE-Center ortaklığı ile geliştirilen HAZTURK adlı yazılıma değinilmiştir.

KUDAK, S. ve TÜRKOĞLU H. (2007), İstanbul’da Deprem Riski Analizini ele alan, İstanbul’da depreme bağlı risk analizi için, şehrin doğal, yapılaşmış, demografik ve ekonomik özelliklerini içeren ve İstanbul’un 23 ilçesinin 613 mahallesini kapsayan detaylı bir veri tabanı oluşturulmuştur. Deprem bağlı riskinin hesaplanabilmesi açısından öncelikle, depremin kaynağına ilişkin bilgiler oluşturulmuş. Bu çalışma kapsamında, betimleyici istatistiksel analizler sonucunda ilk başta 27 adet değişken sayısı verilerin birbirleriyle ilişkileri, toplam içerisindeki açıklama düzeyleri ve güvenilirlikleri sınanmak üzere 15 bağımsız değişkene çekilmiştir. 15 değişken ana bileşenler analizi kullanılarak,

“hasar görebilirlik”, “yoğunluk”, “işyeri ve yanıcı/patlayıcı kullanımlar”, “tehlike” ve

“potansiyeller” başlıkları altında olmak üzere 5 ana bileşen altında toplanmıştır.

MANAV, Y. (2007), Depremde Oluşacak Bina Hasarlarının Envanter Bilgilerine Dayalı Tahmini ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) Uygulaması, isimli çalışmada deprem parametreleri ile binalar arasındaki ilişkilerin gelişimi ve hasar tahmin metotlarının uygulanışı açıklanmıştır. Denizli’de seçilen pilot bölgede yapılan sokak taraması yöntemiyle yığma bina bilgileri toplanmıştır. Pamukkale ve Karakova-Akhan fayları esas alınarak farklı büyüklüklerde M6.0, M6.3, M6.5 ve M7 depremleri 8 farklı deprem senaryosu için PAÜ yaklaşımı kullanılarak muhtemel bina hasarları tespit edilmiştir.

Hızlı değerlendirme metotlarından olan FEMA-154 (1988), Özcebe (2004), EMS (1998) yöntemleriyle bu çalışmada toplanan pilot bölge verileri değerlendirilmiş ve tüm Denizli

(18)

8

için DİE (2000) verileri kullanılarak PAÜ yaklaşımıyla bina hasarları hesaplanmıştır.

Pilot bölge verileri ve tüm Denizli için HAZUS (1999) yönteminin Türkiye için uygun hale getirilmiş hali kullanılarak muhtemel ölü, yaralı sayıları hesaplanmış, tüm çalışmalar sırasında CBS kullanılarak sonuçların görüntülenmesi sağlanmıştır. Ayrıca bu çalışmada bir bölgedeki binaların muhtemel depremlerde alabilecekleri hasarları ve bu hasarlar neticesinde oluşacak yaralanma seviyeleri ve can kaybı sayısının belirlenmesi amacıyla hasar analizi yöntemleri konusunda uzman olmayanların dahi kullanabileceği CBS altında çalışan Deprem Risk-Bina programı yazılmıştır.

ÖNSÜZ, M. F. ve IŞIKTEKİN ATALAY, B. (2015) Afet Lojistiği, konulu çalışmada, afet lojistiği hakkında bilgiler verilmiş, afet lojistiğinin doğru ve düzgün bir biçimde yapılabilmesi açısından; doğru malzemeyi, doğru kişiye, doğru miktarda, doğru nitelikte, doğru zamanda, doğru yerde ulaştırabilmesinin gerekliliği ortaya koyulmuştur. Afet; türü, meydana geldiği zaman, coğrafya ve şiddeti ile o yerin hassasiyetine bağlı olarak farklı özelliklere sahip olabilir. Bu nedenler söz konusu kriterler dikkate alınarak riskin sürekli ölçümü ve afet yönetim planlarının güncellenmesi gerekliliği vurgulanmıştır.

YÜCEL, G. ve ARUN G. (2010), Mevcut Yerleşimlerin Deprem İçin Fiziksel ve Sosyal Etkilene bilirliğinin Belirlenmesi: yapılmış olan bu çalışmada yerleşim yerlerinin depremden fiziksel ve sosyal maruziyetinin belirlenmesine yönelik çalışmada, İstanbul’un Avcılar ilçesinde bulunan toplam 40 bina inceleme altına alınmıştır.

İncelenen binaların bulunduğu zemin özellikleri, binaların taşıyıcı sistem ve taşıyıcı olmayan etkilenebilir değişkenler, binaların tahliye sistemleri, binaların kullanıcı özellikleri ve binalardan ulaşılabilecek açık tahliye alanı bilgileri her bina özelinde değerlendirilmiş, bölgenin oluşabilecek afet durumunda yüksek etkilenebilir yapıda olduğu görülmüştür.

(19)

9

BÖLÜM 1 : AFET KAVRAMI, AFET TÜRLERİ VE YÖNETİMİ

Afetler, aniden gelişen olağanüstü büyüklükte olan, ülke dışından veya ülke içinden yardım alma ihtiyacına neden olan, önceden net zamanı bilinmeyen olaylardır (Dünya Sağlık Örgütü Web Sitesi).

Hemen hemen dünyadaki çoğu ülke tarafından genel olarak kabul görmüş, Birleşmiş Milletlerin afet tanımlamasına göre, bireyler için her türlü fiziksel, maddi, sosyal kayıplara sebep olan, insanların normal yaşamını duracak seviyeye getiren olaylardır.

Afetten etkilenen insanların kendi öz kaynakları ile baş edemeyeceği doğal oluşumlu veya insan nedenli olayların oluşturduğu neticeler afet olarak açıklanmaktadır (www.unisdr.org/we/inform/terminology).

CRED (Centre for Research on the Epidemiology of Disasters) veri havuzuna açısından, bir durumun afet olarak kabul edilmesi için aşağıda belirtilen kıstaslardan en az birinin gerçeklemesi gerekmektedir (Strömberg, 2007, s.201);

- On veya daha çok kişinin yaşamını yitirmesi, - Olaydan 100 veya daha fazla kişinin yaralanması, - Devletin olağanüstü duruma geçmesi,

- Devletin diğer ülkelerden yardım çağrısına çıkması.

Afetlerin maddi etkileri ile alakalı durumlar iki kategori altında toplanabilir. Bunlardan biri, yıkılan yapılar sonucunda ortaya çıkan dolaylı kayıplar, diğeri de yaşanan afet sonrası ekonominin zarara uğramasıdır. Afet sonucunda zarar gören çevrenin yeniden yapılması, zarar gören yapıların bakım ve tamiri oluşacak maliyeti ortaya çıkarılabilir.

Ancak afet sebebiyle zarar gören bölgesel veya ulusal ölçekte ekonomik zararı, üretim faaliyetlerinde yaşanan duraklamalar ve kayıpların maliyeti tam olarak hesaplanamamaktadır (Kundak, 2011, s.3).

(20)

10 1.1. Afet Türleri

Afetler doğal ve insan kaynaklı afetler olarak iki grupta irdelenmiştir.

Tablo 1: Afet Türleri

Biyolojik Jeofiziksel Hidrolojik Meteorolojik İklimsel

Salgın Hastalıklar Deprem Sel Fırtına Ani Hava Sıcaklığı

Değişimleri Viral Enfeksiyonlar Volkanik Patlamalar Gel-Git Tropikal Siklon Yangınlar Parazit Enfeksiyonları Kitle Hareketleri Yerel Fırtınalar Kuraklık

Mantar Enfeksiyonları Kaya Düşmesi

Prion Enfeksiyonları Toprak Kayması

Böcek/Haşere

Enfeksiyonları Çığ Düşmesi/Heyelan

Hayvanlardan Kaynaklı Enfeksiyonlar

Çökme

1.1.1. Doğal Afetler

Doğal afetler, iklimsel ve jeofiziksel olayların sebep olduğu insan yaşamı üzerinde güçlü yıkımlara neden olan olaylar olarak tanımlanabilir (Aydıner, 2014, s.15). Doğal afetler şunlardır: deprem, sel, heyelan, kuraklık, fırtına vb. İnsanlığın varlığı çeşitli afetlere neden olsa da, doğal afetler insan varlığından bağımsız bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Doğal olarak gelişen afetler meydana gelse de, insanların çeşitli faaliyetleri bu olayların etkisini artabilmektedir. Hatta insanlığın etkisiyle bu afetler daha sık meydana gelebilmektedir (Coppola, 2006, s.39-40).

İnsanlara, ekonomik varlıklara ve yapılara yakın yerlerde oluşan afetler, doğal çevredeki biyolojik, jeolojik, sismik, hidrolojik, iklimsel koşullar ve süreçler tarafından oluşabilir (Introduction to Disaster Management, 2008, s.14). Bizim çalışmamıza esas oluşturan doğal afet depremdir. Depremler, çeşitli kayaların baskısı altında kırılma sonucu oluşturduğu salınımlardan meydana gelmektedir. Depremin şiddeti veya boyutu, sismik dalgaların ölçülmesiyle ve sismografın deprem alanına uzaklığıyla belirlenmektedir.

Deprem büyüklüğündeki her artış, ortaya çıkan enerjide 30 kat artışa denk gelmektedir.

Örneğin 6 şiddetindeki bir depremde, 5 şiddetindeki bir depreme kıyasla 30 kat daha fazla enerji çıkar. 7 şiddetindeki bir depremde ise 5 şiddetindeki depreme kıyasla 900 kat (30*30) daha fazla enerji çıkar. Mesela 8,6 şiddetindeki bir deprem, 2. Dünya Savaşındaki 10 bin atom bombasının yaydığı enerjiye denktir. İstatistiklere göre, her yıl büyüklüğü 6 veya 6’nın üzerinde ortalama 150’yi aşan deprem meydana gelmektedir. Bu durum her

(21)

11

üç günde bir yıkıcı olma olasılığı taşıyan bir deprem meydana geldiğini göstermektedir.

Buna ek olarak her yıl büyüklüğü 7 veya 7’nin üzerinde ortalama 20 dolayında deprem olmaktadır. Bu da her üç haftada bir şiddetli bir deprem oluştuğunu göstermektedir (Bolt, 2008, s.311). Deprem, yeryüzünde aniden meydana gelen titreşim hareketlerdir. Fay hatlarında oluşan enerjini aniden ortaya çıkmasıyla oluşurlar. Sürekli hareket eden kalıplaşmış yeryüzü blokları, sınırları boyunca bazen iç içe saplanarak çarpışabilir. Bu olayda hemen ortaya çıkmayan enerji zamanla birikir. Biriken enerji aniden patlayarak ortaya çıkar, plakalarda kırılmalar meydana gelir. Bu enerjinin yansımasıyla, plakaların kırıldığı yerlerde deprem oluşur (Coppola, 2006, s.12). Depremlerin zararı her zaman sadece kendi hasarlarından oluşmamaktadır. Depremlerin neden olduğu seller, okyanusların kıyılarında meydana gelen tsunamiler depreminden daha çok ölüme ve mal kaybına neden olmaktadır (Bolt, 2008, s.315). Tsunami, Japonca ’da liman dalgası anlamına gelmektedir (http://www.turkcebilgi.com/tsunami). Tsunami, deprem, yanardağ patlaması veya heyelan yüzey hareketlerinin deniz diplerinde oluşturduğu alçalma veya yükselmesiyle oluşan dalgalara denilmektedir (www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/yerkure/tsunami.swf). Buna en yakın tarihli örneklerden biri Japonya’da 2011 yılında yaşanan deprem sonrasında meydana tsunamidir. Tsunaminin oluşturduğu hasar depremin meydana getirdiği hasardan daha büyük ve yıkıcı olmuştur.

Depremin büyüklüğünün yanı sıra, meydana geldiği bölgedeki binaların durumu, depremin meydana geldiği zaman, nüfus yoğunluğu ve ekonomik gelişmişlik düzeyi depremin sebep olduğu zararı doğrudan etkilemektedir. Örneğin depremin sanayi alanında oluşması bir ülkenin ekonomisini felç edebilir, turizm faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgesinde oluşabilecek bir deprem o bölgedeki turizmi kötü etkileyebilir.

Depremler, oluş nedenlerine göre sınıflandırılabilir. En çok meydana gelen deprem türü tektonik depremlerdir. Bu tarz depremler, yer kabuğunun ani hareketleri ile meydana gelir. Dünyada meydana gelen depremlerin çoğu tektoniktir. En büyük hasarları bu tür depremler verir. Bir diğer deprem tipi ise, yanardağ püskürmelerine eşlik eden volkanik depremlerdir. En son deprem tipi ise göçük depremleridir. Göçük depremleri, yeraltı mağaraları ve maden bölgelerinde meydana gelen küçük depremlerdir. Maden ocaklarının tavanların çökmesi bu sarsıntılara etki edebilmektedir. (Bolt, 2008, Depremler(Çevirmen: Ülkün Tansel), s.98-99).

(22)

12 1.1.2. İnsan Kaynaklı Afetler

Afetlere sadece doğa olayları değil, insan eliyle oluşan kazalar, teknolojiler de sebep olabilmektedir. Mesela nükleer santrallerde meydana gelen erimeler, uçak kazaları teknolojinin ilerlemesiyle mümkün olmuştur. Afetler insanların ve toplumun hayatında bozulmalara, normal yaşamlarından sapmalara sebep olur, afetler toplum genel yapısına zarar veren olaylardır (Özcan, 2012, s.11). İnsanlardan kaynaklı afetler, asıl nedeni bilerek veya bilmeyerek insan faktörü sonucunda oluşmasıdır. Teknolojik kazalar dışında her türlü savaşlar ve politikalar insan nedenli afetlere örnek verilebilir. Bu afetler yaşam ve mal kaybına, ana faaliyetlerin ve hayat standartlarının oluşturulamamasına sebep olabilmektedir. Bu gibi afetlerde, insanlar yaşadıkları yerlerden ayrılmak zorunda kalıp başka ülkelerde daha zor koşullarda mülteci durumuna düşebilmekte ve insani yardıma muhtaç hale gelebilmektedir (Introduction to Disaster Management, 2008, s.17).

Teknoloji kaynaklı afetler, insan hayatındaki yeniliklerin olumsuz sonuçlarının insanların, maddi kaybına ve çevresel zararına neden olmaktadır. Teknolojik afetler, kimyasal salınımlardan, enerji kayıplarına, yazılımsal hatalardan, taşımacılık kazalarına kadar çeşitli durumlarda oluşabilir. Bu tarz afetler, teknolojik gelişmelerle doğru orantılı olduğundan, insanlık için yeni bir türdür ve sonuçları tam olarak bilinmemektedir. Bu tarz afetlerin tahmin edilmesi çok zor olmakla beraber, bunlara neden olan koşullarda da tam bilinmemektedir. Örneğin kendiliğinden oluşan bir doğal afet, insan yapımı teknolojik afetleri tetikleyebilir, 2011 yılında Japonya’da yaşanan sarsıntı ve tsunami sonrasında oluşan nükleer kaza buna örnek verilebilir. Teknolojik afetler, teknolojinin ilerlemesiyle gittikçe çeşitlenmekte ve daha sık olmaya devam etmektedir (Coppola, 2006, s.80).

1.2. Afet Yönetimi Kavramı

1990’lı yıllardan beri, yaşanan afetlere maruz kalan uluslar ve uluslararası örgütler afetlerle mücadele açısından hazırlıklı olmanın önemini kavramaya başlamışlardır. Etkin bir afet yönetimi, çeşitli alanlardan sorumlu departmanlar ile etkileşimi gerçekleştirecek kuruluşların varlığını gerektirmektedir. Aradaki etkileşimi sağlayacak kurumun dirençli ve yetkisinin olması gerekmektedir. Gerekli afet planların oluşturulması ve uygulanması bu kuruluşların yapacağı koordinasyon durumlarına bağlıdır (Fişek ve Kabasakal, 2008, s.16). Ülkemizde bu koordinasyonu sağlamak için 2009’da oluşturulan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) bulunmaktadır.

(23)

13

Kızılay ve Kızılhaç örgütlerinin tanımlamasına göre, afet yönetimi mevcut kaynakların ve görevlerin yönetilmesidir. Afet yönetimi, yaşanan krizin tüm insani faaliyetler ile ilgilidir, özellikle afet öncesi yapılan hazırlık çalışmaları, afet durumunda müdahale ve afet sonrası yeniden yapılandırma gibi aşamalarla afetin zararlarını yok etmeyi veya en az seviyeye indirmeyi amaçlamaktadır. Afetleri olay türüne göre değerlendirmek gerekir.

Tüm afetler, şiddeti, meydana gelme yeri ve zamanı ile o yerin zarar görebilme özelliklerine göre değişim göstermektedir (Tanyaş ve diğerleri, 2013, s.166). Afet yönetimi döngüsel bir süreçtir. Bu aşamalar; zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve yeniden yapılandırmadır. Bu döngüsel süreçte bir aşamanın son bulmasıyla, başka bir aşama başlamaktadır. Böyle bir geçiş süreci her zaman meydana gelmeyebilir, bazı durumlarda diğer başka aşamaya geçilirken mevcut süreçler devam edebilir. Afet yönetiminde birçok aşama, aynı anda ilerletilebilmelidir. Yaşanan tüm aşamalarda doğru karar alma süreçleri sayesinde daha iyi hazırlık imkanı, daha erken uyarı alma, azalan zarar görebilirlik ve gelecekteki afetlerin önlenmesi gibi sonuçlara ulaşılabilir. Bütün bir afet yönetimi, kamusal faaliyetlerin oluşturulmasına, afetlerin sebeplerine, bireyler, eşyalar ve altyapılar üzerindeki kötü etkilerin en aza indirilmesi çalışmalarını içermektedir (Introduction to Disaster Management, 2008, s.22).

(24)

14

Şekil 2: Afet Yönetim Çemberi (Yahşi, 2007,s.39)

Sadece afet sonrasında müdahale ve iyileştirme aşamalarına kanalize olmak afet yönetiminde başarılı olmak anlamına ifade etmemektedir. Afet öncesi yapılan verimli bir hazırlık ve zarar azaltma çalışmaları yapılmadan afet yönetiminin bütünlüğü yakalanması mümkün değildir. 20. yüzyılda ülkemizde büyük tabii afetler yaşanmıştır. Marmara Bölgesi’nde yer alan İzmit ve Düzce illerinde geçmiş yıllarda meydana gelmiş olan depremler afet yönetimi açısından da yeni bir çığır açmıştır (Tanyaş ve diğerleri 2013, s.27). Dünyada genelinde afet yönetimi oluşumlarında, afete müdahale çalışmalarında ağırlık vermekten ziyade risk azaltmaya yönelik çalışmalar ağırlık kazanmıştır.

1.3. Afet Yönetiminin Kapsamı

Afet yönetimi genel olarak afet sonrası yapılan kurtarma faaliyetleri, ilk yardım çalışmaları, iyileştirme ve yeniden yapılandırma gibi anlaşılmaktadır. Afet yönetiminin sadece bu çalışmalar üzerinden değerlendirilmemesi gerekir. Afet yönetiminin kapsamının yaşanan afetler sonrası çok daha geniş olduğu ortaya çıkmıştır. Afet sonrası yapılan çalışmalar küçük bir müdahale olduğundan, daha geniş içerikli ve verimli bir afet yönetimi anlamına gelmemektedir. Günümüzdeki mevcut duruma göre afet yönetimi, afet

(25)

15

risklerinin ortaya çıkarılması, bu risklerin yok edilmesi veya oluşabilecek zararların en aza indirgenmesi çalışmalarını içermektedir. Afet yönetimi, afete etkili müdahaleyi gerçekleştirmekle, yaşanan her durumdan meydana gelen tecrübelerin analiz edilmesi ile halihazırda bulunan sistemi geliştirmesi gereken bir yönetim yaklaşımı ve uzmanlık alanıdır (Özcan, 2012, s.12). Afet yönetiminde zarar azaltma konusunda kamu yönetimlerine uzun zamanda etkili sonuç meydana getirecek, büyük finansman kaynakları gerektirecek çeşitli yöntemler şöyledir (Işıkara, 2004, s.177);

-Yaşanabilecek depremlerin etkileri analiz edilerek kent, bölge ve arazi planlarının oluşturulması,

- Üstyapıların ve altyapıların depreme karşı dirençli şekilde yapılmaları, - Mevcut yapıların depreme karşı güçlendirilmesi,

- Depremin etki durumuna göre hazırlıkların ve durum planlarının yapılması,

-Deprem sonrası için oluşacak acil yardım, kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarının oluşturulması,

-Vatandaşların deprem anında tahliyesi, acil toplanma alanlarının oluşturulması ve geçici barınma merkezlerinin planlanması.

Etkin bir afet yönetimi için, kamu yetkilileri çalıştıkları olay konusunda detaylı bilgilere sahip olmaları gerekmektedir. Afetin getirdiği tehlikelerin yanında, afetin vatandaş üzerinde oluşturduğu sosyal etkileri hakkında da bilgi sahibi olunmalıdır (Buckle, 1998, s.21).

1.4. Türkiye’de Afet Yönetimi

Türkiye doğal afetler açısından, özellikle de deprem açısından son derece aktif bir ülkedir.

Anadolu Yarımadasında çok eski dönemlerden beri periyodik olarak depremler yaşanmıştır. Ülkemiz, yakın zamanda depremin en çok zarar veren halini 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi sonucunda yaşamıştır. Ülkemizin yaşadığı en ağır depremlerden biri olan Marmara Depreminin, daha önce meydana gelmiş depremlerden farkı oldukça geniş bir bölgeyi etkilemiş olmasıdır. Marmara Bölgesi, ülkemizin ekonomik olarak en gelişmiş yeri olduğundan, yaşanan deprem daha da önemli hale getirmiştir (Aktel, ve Çağlar, 2007, s.148).

(26)

16

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi eski müdürü Profesör Doktor Ahmet Mete Işıkara’ya göre, 1999 yılında meydana gelen Marmara Depreminin ülkemize beşeri ve fiziki olarak zararı çok olmakla beraber elbette bir faydası da olmuştur. Bunun sebebi ise vatandaşların yaşadığı kaybı görerek bilinç kazanmış olmasıdır. Depremden korunabileceği ve etkili hazırlık yapılırsa depremden zarar görülmeyeceği anlaşılmıştır.

Bu bilinçlenmenin büyük bir kayıptan sonra gelmesi acı olsa da olumlu olmuştur (Soylu, 2011, s.29-30). Toplumun bilinçlendirilmesinde eğitimin önemli bir payı vardır. Afetler ve afet yönetimi hakkında eğitim ilkokul çağında başlayıp, okul sonrası zamanda da devam etmelidir. İyi bir afet yönetimi hem yetkililerin hem de hizmet alan halkın bilinçli olmasıyla mümkün olmaktadır. Ülkemizdeki afet yönetim sistemi 1999 yılından önce afet sonrası dönem üzerine durmuştur. 1999 depremleri öncesi riski azaltılması konusunda çalışmalar yapılmamıştır. Deprem sonrası, kanunlar, yönetmelikler ve planlamalar hazırlanmıştır (Florin, ve diğerleri, 2014, s.66). Günümüzde afet yönetimi açısından sosyal medya önemli bir konuma sahiptir. Medyanın aracılığıyla vatandaşların doğru bilgiye ulaşması, afet zamanlarında büyük önem arz etmektedir. Toplumda afet bilinci oluşturmanın bir yolu da medyadaki sürekli bilgilendirme yayınları ile mümkün olmaktadır (Işıkara, 2004, s.174). 1999 yılında meydana gelen deprem sonucunda, yapılan kanun değişikliği ile birlikte, ülkemiz ulusal ve uluslararası alanda etkili, eğitimli, profesyonel arama kurtarma ekipleri oluşturulmuştur (TMMOB Mimarlar Odası Afet Komitesi, 2009, s.22).

Afet durumunda oluşan belirsizlik şartlarında, farklı departman ve kuruluşlardan bilgi toplanılmaktadır. Daha geniş anlamda sosyal, ekonomik ve politik konular hakkında farkındalık sahibi olmak gerekmektedir. Yerel yönetimler, her zaman büyük resmi görmeyerek, hem bilgi akışı hem de kaynak olarak daha az ile yetinebilirler. Kriz anında güçlü bir karar verme otoritesi, etkin liderlik için gereklidir. Önemli afetler sonrası daha dirençli ve yalın yapılar oluşturmuştur. Örnek olarak 1995 yılında Japonya oluşan Hanshin-Awaji depremi sonucunda afet yönetiminden görevli olan bakanlık, kuruluş ve komisyon sayısını azaltmaya gitmiştir (Fişek ve Kabasakal, 2008, s.128). Afet Bilgi Sistemi, ülkemizde ve dünyada yaşanmış doğal kaynaklı, teknolojik kaynaklı ve insan kaynaklı çeşitli afetlerle ilgili verilerin anlık olarak aktarılmasını sağlamıştır. Buradaki temel hedef, afetler karşısında yaşanan tecrübeleri, afete müdahale şekillerini ve afetin sonuçlarını vermeyi amaçlayan bir bilgi sistemidir (Afet Koordinasyon Merkezi Tanıtım Rehberi, 2012, s.15). Ülkemizde 1999 yılında yaşanan deprem sonucunda ortaya çıkmış

(27)

17

olan yaklaşımda da sıkıntılar yaşanmıştır. Bu yaklaşımda temel olarak afet öncesi riski azaltmak yerine, afet sonrasında gerçekleşen riskin yönetimi hedeflenmiştir. Bu yaklaşım, uygun olmayan yapılar ve çarpık şehirleşmeyi engellemek yerine, bu durumun neden olduğu enkaz ve enkazın içerisindeki insanların çıkarılmasına yönelik çalışmaları içermektedir. Ülkemizde nüfusun yüzde 98’i deprem tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu nedenden dolayı afet öncesindeki temel amaç, binaların yıkılmasına ve hasarı engellemeye yönelik yapılmalıdır. Vatandaşların afet konusunda bilgilendirilmesi ve uzun zaman dilimli şehir planlamaları sayesinde bu hedefe varılabilir (TMMOB Mimarlar Odası Afet Komitesi, 2009, s.37). 1999 Marmara Depremi sonrası, ülkemizde afet yönetimi sisteminde oluşan eşzamanlılık, liderlik, hâkimiyet ve kontrol eksikliği yasal dayanakta oluşan eksik yönlerle açıklanmaktadır. Yasal mevzuattaki en ana noksanlık, afet öncesi önlem çalışmalarından çok afet sonrasındaki aşamalara yoğunlaşılması ve afet durumlarında görevlerin iç içe geçtiği, anlaşılması oldukça zor düzenlemelerdir. 1999 Marmara Depremi’nde yerel kuruluşlar, özel ve sivil toplum kuruluşları afet yönetimi sisteminin dışında bırakılarak bütün sorumluluk İl Valilerine yüklenmiştir (Fişek, ve Kabasakal, 2008, s.134-135). Ülkemizde merkezi olarak, afetten sorumlu kurum Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’dır. İl düzeyinde ise afet yönetiminden İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri sorumludur (Türk Kızılayı şubeler için Afet Müdahale Rehberi, 2012, s.12).

(28)

18

BÖLÜM 2 : LOJİSTİK KAVRAMI

Lojistik kelimesi ilk olarak taşıma, depolama ve dağıtım işlemlerinin en yüksek fayda sağlayacak şekilde entegrasyonu olarak tanımlanmaktadır (Çancı ve Erdal, 2013a, s.4.).

Lojistik ihtiyaçlarını yerine getirmek bakımından üretim ve tüketim merkezleri arasındaki ürün, hizmet ve bilginin çift yönlü akışı süreci olarak da kabul görmektedir (Acar, ve Köseoğlu, 2014, s.2). Lojistik günümüzde, ürün ile beraber üretim biçiminde ve tamamlanmış malların talep edene ulaştırılma süresince tüm bilgilerin kayıt altına alınması ile ilgili işletme biçimi şeklinde açıklanmaktadır (Küçük, 2012, s.27-28).

Lojistiğin amacı, müşteri çalışmalarında üst seviyelere çıkarılması, finansal kaynakların ve yatırım programlarının verimli kullanılması ile rekabet üstünlüğünün sağlanmasıdır (Çancı ve Erdal, 2013a, s.41). Türk Dil Kurumu tarafından 1974 yılında oluşturulan Türkçe lügatta lojistik; savaş durumunda veya askeri bir ilerlemede ulaşım, iletişim, sağlık, ikmal gibi işleri oluşturan strateji bölümü; lojistik (mantık) biçiminde açıklanmıştır. Buna ek olarak, lojistik için vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü malların, hizmetin ve bilginin çıkış noktalarından varış noktalarına kadar nakliyesinin etkili ve düzgün bir biçimde planlanarak uygulamak biçiminde tanımı da yapılmıştır. Askeri kaynaklarda geçmiş tarihe sahip olan lojistik ifadesi, iş kaynaklarına günümüzde dahil olmuş ve bu ifadenin getirmiş olduğu anlayış biçimi oldukça süratli bir biçimde yayılma imkanı bulmuştur. Önceden yapılan yalnız nakliye faaliyetlerinin yerine, günümüzün belirlemiş olduğu ihtiyaçları yerine getirebilmek adına faaliyeti, içerik ve konu alanları gelişim göstermiş bir biçimde yeni lojistik anlayışı meydana gelmiştir. Günümüzdeki modern lojistikte, tüm temel ve buna yardımcı lojistik işlemlerin planlı ve entegre edilebilir şekilde birlikte çalışması amaçlanmıştır. Tüm lojistik işlemlerin tek bir işletme üzerinden üstlenilmesi, tedarik bağlarındaki diğer işletmelerin uzmanı oldukları işlere yoğunluk harcamasını sağlar (Babacan, 2005, s.9).

2.1. Lojistiğin Tarihsel Gelişimi

Globalleşme zamanı ile çeşitli örüntülerden meydana gelen farklı çerçeve içine giren modern yaşamın yeni lojistik faaliyetlerine yeni tanımlar yapılması gerekmektedir.

Tanımlanma süreçlerinin anlık olarak gelişim içerisinde olduğu söylenebilir. Lojistik istenilen zamanda arzu edilen malların ve hizmetlerin istenilen mekanda olması gerekmektedir. Lojistiğin gelişim sürecine baktığımızda, kanal sistemiyle başlamış olmasından günümüze gelene kadar çeşitli aşamalardan geçtiği ve maliyet durumunun

(29)

19

yoğun olduğu bir zaman dilimine geldiği anlaşılmıştır (Gürdal, 2004). Lojistik faaliyetlerinin geçmişi insanlık tarihinin geçmişi kadar eskidir. Lojistiğin, tarihsel olarak gelişim sürecine göz atıldığında, askeri kaynaklı bir ifade olduğu söylenilebilir. Lojistik 1900 yıllara gelindiğinde yönetimsel planlamaya bağlı bir şekilde değerlendirilmiştir.

1900’lü yılların ilk diliminde Fordist üretimsel sistemlerinin ABD’de ve Avrupa’da faaliyet göstermesi ile beraber, işlenmemiş maddeler, yarı işlenmiş maddeler ve işlenmiş ürünlerin nakliyesi, tedarik edilmesi ve teslimatı çalışmaları ülkeler açısından büyük değer taşımıştır. 1980-1990 yıllarına varıldığında, ulaşım şekilleri, bilişim sistemleri ve iletişim sektörlerinde lojistik ifadesinin ön plana çıktığı gözlemlenmiştir (Aydın ve Öğüt, 2011). Lojistik kavramı, etimolojik anlamda ilk olarak, Latincede hesaplamada becerikli anlamına gelen logistikos sıfatından türemiştir. Akademik anlamda, lojistik kelimesini ilk defa kullananın Askeri İdari Bilimler alanında 1838 yılında yapmış olduğu bir araştırmada, strateji, kara taktikleri ve lojistik üçlemesinden bahseden İsveçli Antoine- Henri Jomini olduğu, günümüzde geniş bağlamda ilk defa kullananın ise Bowersox olduğu bilinmektedir (Keskin, 2011a, s.26). Lojistik ifadesinin tarihsel gelişim süreci içerisinde, işlenmemiş maddeden son müşteriye kadar ulaşan tüm akış bağlantıları, 1960’lı yıllardaki parçalı yapılardan, 1980’li yıllarda entegrasyon safhasına geçiş yaşanmıştır. Mevcut günümüzde ise tedarik zinciri yönetimi anlayışına geçilmiştir (Çancı ve Erdal, 2013a s.55). İkinci Dünya Savaşı’na kadar küresel alış verişte akış genellikle gelişmiş devletlerden az gelişmiş devletlere doğru mamuller biçiminde olmaktaydı, ters tarafta ise hammaddeler gitmekteydi. Mevcut zamanımızda yeni büyük ticaret noktalarının var olması, haberleşme ve ulaşım kolaylıkları nedeniyle devletler arasında ekonomik gelişmişlik seviye farkı bir parametre olmaktan çıkmıştır. Örnek olarak, üretim maliyeti açısından yüksek olan ve karmaşık malların çeşitli devletlerde kısmi üretimlerinin yapıldıktan hemen sonra montaj faaliyetlerinin diğer devletlerde yapılması normal bir durum olarak görülmektedir (Kobu, 2010, s.237). 1950’li yıllardan sonra teknolojik ve finansal ihtiyaçlarda değişikliler oluşmuş, ortaya çıkmış olan bu yeni oluşumlar lojistiğin bütün işlemlerini içermiştir. 1970’li yıllardaki finansal krizler ve belirsizlikler sonrası, 1980’li yıllarda bilgi sistemlerinde yaşanan durumlar lojistiğin öneminin anlaşılmasına sebep olmuştur. Günümüzde, kurumlar üretim işlerine odaklanırken, lojistik faaliyetler bu değer oluşturma çabalarına önemli katkı sağlamaktadır. 1990-91 Körfez Savaşı’nda lojistiğin önemi bir defa daha ortaya çıkmış, yürütülen operasyonun bir lojistik savaş olduğu ortaya çıkmıştır (Çekerol, 2013, s.5).

(30)

20

Körfez Savaşı harekâtında lojistik merkezli dağıtım denilen bir sistemle ile harekâta lojistik destek sağlanıyordu. Bu sistemin esasını, sınırlı stok, tüketim ve bütünleme arasındaki ikmal akışını sağlayacak küçük de olsa kesintileri karşılamak oluşturuyordu (Keskin, 2011a, s.134-135).

2.2. Lojistiğin Önemi ve Prensipleri

Günümüzde lojistiğin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmakta, global ortamda veya ulusal seviyede rekabet edebilirlik, lojistik sayesinde mümkün olmaktadır.

Bir ülkede lojistik konusunda anlayış geliştikçe ve bu alandaki bilinç seviyesi arttıkça birçok alanda olumlu gelişmelerde beraberinde gelmektedir. Lojistik kültürünün özümsenmesi ile global alanda rekabet edilebilme gücü artar, dolayısıyla ülkeler ekonomik olarak gelişir. Lojistik operasyonlar iyi yönetilmediği zaman malların, işlenmemiş madde aşamasından, tüketiminin sağlandığı alana kadar olan tüm seviyelerde bir takım kayıplar yaşanabilir. Yaşanmış olan bu kayıplar maddi anlamda maliyet anlamına gelir ve rekabet ortamında yaşanan kayıpların telafileri pek mümkün değildir (Çancı ve Erdal, 2013a, s.4). Gelecekteki iş alanlarında, tedarik etme, üretim işlerini, taşımayı, müşteri taleplerine uygun duruma getirmenin ve hızlı bilgi paylaşımı yönetiminin değerinin artacağı düşünüldüğünde lojistiğin de önemi daha da artacaktır (Nilsson ve Waidringer, 2002, s.1). Lojistik işlemlerde bazı önemli katkı verecek prensipler vardır. Bütün lojistik faaliyetlerde bu prensiplere bağlı olarak, planlama yapılarak uygulanması lojistik amaca varılmasında ve müşteri ihtiyaçlarının giderilmesinde, ilgisiz maliyetler düşürülebilir (Keskin, 2011b, s.30). Lojistik prensipler, gerekli işlemlerin planlanarak yürütülmesi hususunda yol gösteren vazifesi görmektedir.

Bu prensipler şunlardır (Keskin, 2011b, s.30);

-Etkinlik: Bütün fonksiyonel faaliyetlerinin etkinliğinin sürekli sorgulanması ve süreçte değer oluşturmayanların elenmesi gerekir.

-Güvenirlilik: Lojistik destek sistemlerinde öngörülen veya planlamanın yapıldığı zamanlarda beklenen miktarda malların ve hizmetin sağlamasına yönelik inanç çoğu getiriyi beraberinde getirir.

-Ekonomik olma: Kompleks oluşumlardan kaçınılarak, lojistik sadelik esas alınmalıdır.

-Koordinasyon: Lojistik destek verimliliği açısından koordinasyon gerekir.

(31)

21

-Elastikiyet: Lojistik teşkilat ve usullerin değişim gösteren durumlarına karşılık, görevlere ve konseptlere göre uyum sağlayabilecek bir biçimde olmalıdır.

-Öncelik: Hangi ürün, hizmet ve bölümlerin öncelikli olması gerektiğinin bilinmesi, lojistik kanallarındaki olası eksikliklerde yöneticilerin meydana gelebilecek zaman kayıplarını ve hata yapmalarına engel teşkil edecektir.

-Standart olma: Lojistik işlemlerin belirli standartlarda olması kolaylıklar sağlar.

-İzlenebilirlik: Dijital imkânları kullanarak bilgi teknolojisi, tüm yapılan çalışmalarda miktar, durum, zaman ve yer durumuyla en kısa biçimde anlaşılmasını sağlar.

-İşbirliği: Bütün ilgililer gerekli işbirliğini yaparsa, lojistikte verimlilik artmaktadır.

-Şeffaflık: Yapılacak destek çalışmalarının görünür olması mevcut sisteme olan güveni arttıracaktır.

-Otorite: Lojistik sistemde yetkilendirmeler, tam olarak belirlenmeli, yetki aşımı veya kullanılamaması gibi durumlar ortaya çıkmamalıdır.

-Yeterlilik: Yeterli desteğin sağlanamadığı lojistik faaliyetler operasyonlar başarısız olmaktadır.

2.3. Lojistiğin Faydaları

Lojistiğin faydaları içerisinde uygun maliyet, zaman, mekân, bulunabilirlik, emniyet ve güvenlik faydaları bulunmaktadır. Doğru yapılan bir lojistik çalışmaları bu faydalara erişilmesini sağlayacaktır.

Lojistik maliyetlerin en aza indirilmesi aşamasında her kurum büyük çaba göstermektedir. Lojistik ile ilgili alt yapıya finansal yatırım yerine, profesyonel anlamda lojistik hizmet sağlayıcılardan destek almak oldukça iyi bir seçenek oluşturmaktadır.

Lojistik hizmet sağlayıcılarla uzun vadeli irtibatlar maliyetleri düşük seviyeye indirgeyen bir yöntemi sağlamaktadır. Lojistik hizmeti alan kuruluşlar, asıl uzmanlık durumlarına daha iyi yoğunlaşıp, yatırım faaliyetlerini uzmanlık faaliyetlerine göre biçimlendirebilmektedir (Çancı ve Erdal, 2013a, s.5). Lojistik gerekli bütün malzemelerin, yeterli miktarda, yer ve zamanda hazırlanması ve bunanla beraber kayıtların düzgün şekilde tutulmasına imkan oluşturur. Böylece depolama masraflarından tasarruf edilip ve üretim aşamasında aksaklıklar engellenmiş olur. Üretim sonucunda,

(32)

22

işletmelere mal teslimatı aşamasında bilgi transferinde süreçler gelişir ve böylece müşteri faydası üst seviyelere çıkarılmış olur (Küçük, 2012, s.56). Zaman faydası, müşteri talepleri ve ihtiyaçları kapsamında doğru biçimde en kısa zamanda mal ve hizmet nakliyesi yapılarak sağlanır, bu kapsamda oluşan maliyetler de azaltılmış olur. Lojistik faaliyetler ilk başta düzgün şekilde uygulandığında zaman faydası oluşur. Gönderici, alıcı, taşıyıcı ve müşteri dâhil bütün taraflar bu zaman faydasından yararlanırlar (Çancı ve Erdal, 2013a, s.5). Lojistikte, ürünlerin ve hizmetlerin en doğru zamanda müşteriye ulaştırılması gerekmektedir. Böylece yaratılan katma değere zaman faydası denmektedir (Demir, 2013, s.29). Talep edenin istediği yere gerekli uygun çözümlemenin yapılmasıyla mekânsal fayda sağlanmış olur. Lojistikte ürünün kapıya teslimatın oluşmasıyla mekansal faydanın önemi artış göstermiştir. Verilen siparişin içerik yapısına uygun olarak, yoğun ve farklı teslimat yerlerine dağıtım işlerinin sıkıntısız bir şekilde yapılabilmesi lojistik yeteneklere bağlıdır (Çancı ve Erdal, 2013a, s.6). Lojistiğin ana niteliklerinden olan taşıma, mal veya kişilerin mekân değiştirme durumudur. Bu da mekân faydası sağlamaktadır. Farklı yerlerde üretilen malların başka ülke veya kıtalara gitmesi bu sayede mümkün olmaktadır. Bulunabilirlik faydası, mal ve hizmetlere erişebilme miktarını arttırmaktadır. Lojistik depolama imkanlarının gelişim göstermesi üzerine, ürünlerin niteliklerine bağlı olarak daha uzun süreli muhafaza etmek mümkün hale gelmektedir (Çancı ve Erdal, 2013a, s.6). Çağdaş lojistikte, müşteri merkezli anlayış bir mecburiyet haline geldiğinden, müşteri adına malların bulunabilirliği ve depolama üzerine daha çok odaklanılmaktadır. Günümüzde ürünün hem erişilebilirliği hem de istenen koşullarda bulunabilirliğini sağlamak önemli bir lojistik fayda sağlamaktadır (Depo işlemleri, 2011, s.5). Ürünün tüm nakliyesi süresince yaşanabilecek muhtemel risk ve belirsizliklere karşı hazırlanılmalıdır. Lojistikte sürekli ve her koşulda önlemler alma, belirsizlik durumları ve risklerin idare edilme amacı vardır. Ortaya çıkan bu olumsuz durumlar ancak lojistik farkındalık sağlandığında en aza indirilebilir (Çancı ve Erdal, 2013a, s.6).

2.4. Temel Lojistik Faaliyetleri

Lojistik yönetimi; depolama işlemlerini de kapsayacak biçimde tedarik ağlarında meydana gelen faaliyetler gibi dağıtım sürecinde yapılan ve mallara katma değer sağlayan birbiriyle alakalı, koordine edilmesi gereken aşamaları kapsamaktadır (Küçük, 2012, s.28).

(33)

23 2.4.1. Depolama

Depolar günümüzde, lojistiğin her aşamasında değerli rol oynamaktadır. Tedarik zinciri boyunca, sayıları birden fazla olan depolar değişik amaçla kullanılmaktadır. Yapılan depolamaların boyutu veya süresi değişebilir, ancak depolamaya duyulan ihtiyaç devam etmektedir.

Depo, talep edilen malzemelerin ihtiyaç anında kullanılabilmek bakımından bekletildiği ve uygun şartlarda korunmasının sağlandığı ortamlardır. Farklı bir deyişle depo, hammadde, yarı işlenmiş mamul ve işlenmiş mamul maddeleri üretim noktalarından sipariş veren, ayrımını yapan, kayıtlarını tutan ve muhafaza ederek ihtiyaç duyan müşterilere dağıtım yapan tesislerdir (Acar ve Köseoğlu, 2014, s.261-262). Depolar, ürün ve eşyaların, hammadde durumlarından, son halini aldıkları üretim ve son müşteriye kadar ulaştıkları sistemde, önemli rol üstlenen ara noktalardır. Depolar, küresel alış veriş, ithalat, ihracat ve ülke gümrüklerinde, fonksiyonlarına göre ürünlerin saklanıp koruma altına alındığı alanlar olarak işlev görürler (Çancı ve Erdal, 2013a, s.100). Mal üretim hattı için gerekli olan ekipmanlar ve işlenmemiş maddeler, gerekse transfer için bekleyen ürünleri genel tanımıyla stok olarak tanımlanır. Stoklar finansal gelişmede önemli bir yere sahip olmaktadır. Ürün stokları üreticiden toptancılara, perakendecilere ve en son müşterilere doğru kayarlar. Depolar gerekli ürün içerisinde envanteri stoklayarak, müşteri ihtiyaçları ile ürün tedarikinin koordinasyonunu sağlarlar (Acar, 2010, s.23). İşlenmemiş madde kaynağından başlayarak tüketim noktasında sona eren lojistik halkalarda çeşitli sayıda depolama sistemleri bulunmaktadır. Bütün depolar ürünleri yükleme-boşaltma, yerleştirme, bakım, ayıklama, muayene, paketleme gibi işlemlerin yapıldığı önemli bir maliyet unsurlarıdır (Kobu, 2010, s.234). Depolar, hammaddeleri, yarı mamul ve mamulleri üretim kaynaklarından teslim alarak, kayıtlarını tutan, koruyan, bakımını yapan ve siparişe uygun olarak dağıtımını sağlayan tesislerdir (Acar, 2010, s.23). Belirli üretim yerlerinden gelen malların teslim alınıp, belirli bir süre muhafaza edilerek, belirli yerlere ulaştırılmasına depolama denir. Malların depolarda kalma süresinin uzunluğu depolamayı farklılaştırmaktadır. Depolama, malzemelerin alanda stoklanmasından öte, lojistik sistem için gerekli bulunan uygun depolama sisteminin; dağıtım merkezleri, işlem terminalleri, stoklama ve yükleme-indirme tesislerini de içeren birbiriyle yakın ilişkili işlemleri kapsamaktadır (Acar, 2010, s.24).

Depolar amaçlarına göre şöyle gruplanır (Kobu, 2010, s.234-235):

(34)

24

-Üretim faaliyetleri ile talep arasındaki farkları karşılayan ürün depoları,

-Ülkelere gümrük ve diğer şekil vergilerin ödenmesi, sağlık hizmetleri ve güvenlik kontrolü, ödeme garantisi gibi faaliyetlerin tamamlanmasını bekleme sayesinde oluşturulan depolar,

-Ürünlerin bir aracı işletmeden diğerine aktarılması için kullanılan depolar,

-Perakende mağazalarında talep üzerine dağıtım faaliyeti yapmakta olan merkez depolar (distribution centers),

-İşletmeler içerisindeki birimler veya iş noktaları arasındaki kapasite farkları nedeniyle meydana gelen yarı mamul depoları,

-Toptan alınan ürünlerin müşteri talebine göre farklı miktarlarda gruplanarak paketlenmesi ve dağıtımı işlemleri için oluşturulan pazara yönelik depolar,

-Çeşitli devletlerden temin etme, işlenmemiş madde, mamul ve yarı işlenmiş mamullerin toplanarak muayene ve testlerden aşamalarından geçirildikten sonra imalata veya perakende mağazalarına gönderilmesi nedeniyle oluşturulan depolar.

Günümüzde stoklar önemli bir finansal maliyet olarak görülerek ve en aza indirilmeye çalışılmaktadır. Ancak bu kapsamda sıfır stoklu bir üretim yapmak mümkün değildir ve en az seviyede bir stoka ihtiyaç vardır. Bu sebeple depoların fonskiyonlarının yakın bir gelecekte de sürmeye devam edeceği düşünülmektedir.

Elleçleme, ürünleri elden geçirmek anlamına gelir. Lojistikte en fazla depolama işlemlerinde kullanılır. Ürünleri elden geçirme işlemleri ve teknolojik durumları, depolanacak malların yığma malzeme veya taşıyıcı dış kutular içerisinde bulunma durumuna göre çeşitlilik arz edebilir (Acar, 2010, s.77).

Elleçlemede belli kurallar vardır (Keskin, 2011b, s.369):

-Elleçleme ekipmanı olabildiğince standart bir yapıda bulunmalı,

-Sistem çalışmaya başladığında süreçte devamlılık ileri seviyede bulunması gerekmektedir,

-Paketleme malzemeleri portatif olmalı,

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu değerlendirmeler doğrultusunda Karşıyaka İlçesi için, olası bir afet sonrasında kullanılmak üzere acil toplanma ve geçici barınma alanlarının ilgili kıstaslara

Afet ve acil durum hâllerinde; arama, kurtarma, tıbbi ilk yardım, tedavi, defin, salgın hastalıkları önleme, yiyecek, içecek ve giyecek temini, acil barındırma,

Bu çalışmada, coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak, Sakarya nehri kıyısında bulunan sanayi tesislerinin koordinatları ve deşarj değerleri sayısal harita

Çıktı elemanı ve üyelik fonksiyonlarının tasarımı ise (Şekil 3.2c) ve (Şekil 3.3c)’ de görüldüğü gibi oluşturuldu. SPT girdileri için 7 üyelik fonksiyonu ve Vs

Hızlı, doğru ve etkin bir yönetim, kente ait harita verilerinin tutulduğu, işlendiği ve analiz edildiği Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı bir Acil Durum Yönetim

AB alt yapı geliştirme ve mükemmeliyet merkezleri kurulması REGPOT proje destekleri kapsamında Enstitünün Yetiştiricilik kapasitesinin geliştirilmesi konusunda ve

These ratios dramatically reveal the fact that Turkey is a land of earthquake (Can, 2010). In the maps shown as Figure 2.2, it can be seen that landslide, flood and earthquake

- Yatırım Takip Sistemi - Köy Bilgi Sistemi - Stratejik Plan Oluşturma Platformu - Tüm Bunların Birleştiği Tek Platform İl Afet Acil Durum