• Sonuç bulunamadı

Toplumsal değişim, teknoloji ve sosyal medyanın dili nasıl etkilediği hakkında bir yazı yazma.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Toplumsal değişim, teknoloji ve sosyal medyanın dili nasıl etkilediği hakkında bir yazı yazma."

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1.ÜNİTE GİRİŞ

A) OKUMA ÇALIŞMALARI

1. Edebiyat ile düşünce akımları / felsefe arasındaki ilişki

2. Edebiyat ile psikoloji ve psikiyatri arasındaki ilişki

3. Dilin tarihî süreç içerisindeki değişimini etkileyen sebepler

4. İlk örneklerden günümüze Türkçenin önemli sözlükleri

5. Yazım ve Noktalama Çalışmaları

6. Kelimede Anlam ile İlgili Çalışmalar

B) YAZMA ÇALIŞMALARI

Toplumsal değişim, teknoloji ve sosyal medyanın dili nasıl etkilediği hakkında bir yazı yazma.

C) SÖZLÜ İLETİŞİM ÇALIŞMALARI

1. Hayatımıza yeni girmiş teknolojik terimler üzerine bir sunum yapma.

2. Bu sunumda terimlerin yazılış ve telaffuzları ile ilgili hususlara değinme.

1. Edebiyat ile Düşünce Akımları / Edebiyat- Felsefe İlişkisi

Konusu insan olan ve dili araç olarak kullanan edebiyatın felsefe, psikoloji, coğrafya gibi pek çok bilimle ilişkisi vardır.

Edebiyat ve felsefe insanın kendi varoluşunu açığa vurduğu, dil üzerine inşa edilmiş iki farklı etkinlik alanıdır. İnsanı ilgilendiren hemen her şey hem edebiyatın hem de felsefenin konusudur.

Sanatçılar eserlerinde içinde yaşadığı toplumu veya bütün insanlığı ilgilendiren günlük veya genelgeçer bir konuyu, problemi ele alıp işler. Bunlar aynı zamanda felsefenin de konusu olduğu için edebî eserler içerik bakımından felsefi bir boyuta sahiptir.

(2)

Felsefe, sanatçıların beslendiği önemli kaynaklardan biridir. Türk ve dünya edebiyatında birçok sanatçı, eserlerini felsefi bir düşünceden etkilenerek oluşturmuştur. Batı edebiyatına yön veren hümanizm, klasisizm, romantizm, postmodernizm gibi edebî akımların ardında güçlü felsefi bir düşünce ve birikim mevcuttur.

Kimi filozoflar felsefi düşüncelerini, edebiyatın anlatım imkânlarından yararlanarak roman, deneme gibi edebî türler yoluyla ortaya koymaya çalışmışlardır.

Felsefe eğitimi ve öğretiminde de edebî eserlerden yararlanılabilir.

Edebiyat ve felsefe; dil, amaç, ele aldıkları konuyu/problemi inceleme yöntemi ve konuya yaklaşımı gibi dayandıkları temel özellikleriyle birbirinden bütünüyle ayrılır.

Edebî ve felsefi eserlerin dili birbirinden çok farklıdır. Edebî eserlerde dil; yan ve mecaz anlam, sembol, imgelerle oluşturulan özel bir dildir. Felsefi eserlerde ise dil, açık ve anlaşılırdır.

Edebiyatın amacı, okuyucuda güzellik duygusu uyandırmak ve ona zevk vermektir. Bu sebeple edebiyatın ilk planda doğru, iyi ve faydalı olma; mutlaka bir gerçeği ifade etme gibi sorumlulukları yoktur. Hâlbuki felsefe kendisini sadece doğru ve gerçeğin tespit ve tahliliyle sorumlu tutar.

Edebiyat ve felsefe farklı yaklaşımları ve bakış açıları olsa da insanların problemlerini ve yaşantılarını anlamaya ve ifade etmeye çalışmaktadır. Filozoflar, düşüncelerinin anlatımında edebiyattan, aynı şekilde edebiyatçılar da eserlerinde felsefi unsurlardan yararlanırlar.

Söz konusu bu ilişkiye rağmen ne edebiyat felsefe ne de felsefe edebiyattır.

2. Edebiyat - Psikoloji / Psikiyatri İlişkisi

Edebî eserler, edebiyatın bir bilim olarak kabul edilmesiyle birlikte çeşitli metotlara göre

incelenmeye başlanmıştır. Hem bir sanat dalı hem de bir bilim dalı olan edebiyat; sosyoloji, felsefe, tarih kadar psikoloji ve psikiyatriden de yararlanır.

Edebiyat ile psikoloji ve psikiyatrinin temel konusunun insan olması ister istemez aralarında bir ilişkiyi de ortaya çıkarır.

(3)

Freud’un hastaları üzerinde ve çeşitli sanat eserlerinde uyguladığı yöntemler esas alınarak yazar ve yazardan hareketle eserdeki kahramanların incelenmeye başlanması ile edebiyat psikolojisi ve psikanalitik edebiyat kuramı ortaya çıkmıştır.

Edebiyat psikolojisinin amacı psikolojinin bakışıyla edebiyatı ve edebî eseri değerlendirmektir.

Psikanalitik edebiyat kuramının amacı ise yazarın bilinçaltını açığa çıkarmak, eserdeki kişilerin psikolojik durumlarına eğilmek ve bir taraftan da eserin nasıl oluşturulduğunu araştırmaktır.

Edebiyat ile psikoloji ve psikiyatri arasında kurulan ilişki sanatçılara yeni anlatım imkânları sunmuştur. Eserdeki kahramanların iç dünyasını yansıtan “iç monolog” ve “bilinç akışı” gibi anlatım teknikleri bu sayede doğmuştur.

Psikanalitik edebiyat kuramına göre bir edebî eser incelenirken “yazar, eser ve okur” dikkate alınmalı, bu üç faktörden eser içerisinde en etkili olan tespit edildikten sonra eser incelenmelidir.

Yazarın nasıl bir insan olduğu, eserini nasıl oluşturduğu, eserde karşımıza çıkan kahramanlar ile bunların davranış özellikleri ortaya konmalı ve eserin okuyucular üzerindeki etkileri araştırılmalıdır.

Edebiyat ile psikoloji ve psikiyatrinin birbirine önemli katkıları olsa da edebiyatın bir sanat dalı olduğu, eserde dile getirilenlerin edebî gerçeklik içerisinde kurgulandığı, bir edebî eserdeki kurmaca kahramanların davranışını yorumlamakla bir psikolog / psikiyatristin gerçek kişilerle yaptığı çalışmaların birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır.

NOT: İnsanı her yönüyle anlatmayı amaçlayan edebiyat; öykü, roman, tiyatro gibi türlerde kimi zaman insan ruhunu derinlemesine tahlile girişir. Bu durumda edebiyat psikoloji bilimiyle ilişki içindedir. Bazı edebî eserler, insanın varlık nedenini ve amacını sorgularken felsefeden yararlanır.

3. Dilin Tarihî Süreç İçerisindeki Değişimini Etkileyen Sebepler

Dil; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış, kendi doğal yapısı ve kuralları içerisinde yaşayan ve gelişen, canlı bir varlık, sosyal bir kurumdur.

Her dilin doğuşu, ortaya çıkışı, gelişimi ve kullanılışı zorlamayla değil, kendi doğal yapısı, işleyişi ve kuralları doğrultusunda gerçekleşir.

Bütün doğal diller; her canlı varlık gibi doğar, büyür, gelişir, değişir ve ölür. Bir dildeki değişim o dilin kendi iç ve dış dinamikleri ile gerçekleşir.

(4)

Bir dil, kendi kuralları içerisinde ses, söz varlığı ve şekil bakımından zamanla değişebilir.

Örneğin; “kel- > gel-”, “kö- nül > gönül”, “edgü > eygü > eyü > eyi > iyi”...

Kimi zaman da bir dildeki bazı kelimeler anlam değişmesine uğrayabilir. Örneğin; “yavuz”

kelimesi eski Türkçede “kötü, hırsız” anlamlarına sahipken günümüzde “yiğit, iyi, gürbüz, güzel”

anlamlarını karşılar.

Bir dildeki değişim çoğunlukla konuşma dilinde başlayıp daha sonra da yazı dilini etkiler.

Siyasi, toplumsal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler yazı ve konuşma dilini etkiler. Özellikle son yıllardaki teknolojik gelişmeler; hayat tarzımızı, düşünce şeklimizi ve kullandığımız dili hızla değiştirmektedir. Bu yüzden dilimize “e-posta, emoji, drone, selfie (öz çekim)” gibi yeni kelimeler girmektedir.

Her dil gelişimini sürdürmek, zamanla ortaya çıkan yeni kavramları ve oluşan ihtiyaçlarını

karşılamak için ya etkileşimde olduğu dillerden kelimeler alır ya da bu kelimeleri kendi imkânları içinde üretir.

Bu kelimelerin bazıları dilde kabul görür, bazıları unutulur gider. Bu durum aynı zamanda “kelime ölümü” kavramını beraberinde getirir. Artık kullanılmayan nesneleri ya da kavramları karşılayan gövlek (tahta kova), guşane (iki kulplu tencere), cıbarmak (kabarmak) gibi kelimelerin yerlerini yeni kelimelere bırakması bu duruma örnek gösterilebilir.

Devletler arasında kurulan siyasi ve ticari ilişkiler zamanla kültür alanında, özellikle de dil alanında etkileşime yol açar. Bu etkileşim sonucunda bir dildeki kelimeler ve bazı kurallar başka dillere geçebilir. Türkçe de bu ilişkilere bağlı olarak birtakım değişikliklere uğramış, farklı dillerin etki alanına girmiştir. İslamiyet’in kabulü ile Arapça ve Farsçanın, Tanzimat sonrasında da Fransızcanın Türk dilini etkilemesi bu duruma örnek gösterilebilir.

Osmanlı Devleti'nin son dönemlerindeki siyasi ve idari alandaki yenileşme hareketleri Türk dilini etkilemiştir. Özellikle Tanzimat Dönemi'ndeki dili sadeleştirme çabaları ile tercüme ve gazetecilik faaliyetleri de dil üzerinde etkili olmuştur. Bu dönemde dilde istenilen sadeleştirme tam anlamıyla gerçekleştirilemese de dilde sadeleşmenin önü açılmıştır.

XX. yüzyılın başlarında “Yeni Lisancılar”ın çalışmalarıyla dilde sadeleşme sağlanmış ve bu sadeleşme Cumhuriyet sonrasında da devam etmiştir.

(5)

Cumhuriyet Dönemi’nde Latin alfabesine geçilmiş, açılan yeni eğitim kurumları ile okuma yazma oranı artmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan çalışmalar ile yazı dili ile konuşma dili birbirine daha da yaklaşmış, daha önceki yıllarda görülen aydın dili, halk dili gibi ayrımlar ortadan kalkmıştır.

Türkçe yüzyıllar boyunca akıp gelen nehir gibi içinden geçtiği her topraktan birtakım unsurlar almış fakat aldığı her unsuru bünyesine uydurarak Türkçeleştirmiş ve kendi kalıplarında eritmiştir. Buna karşılık Türkçe de etkileşimde olduğu diğer dilleri etkilemiş, bu dillere Türkçeden kelimeler ve bazı yapılar geçmiştir.

4. İlk Örneklerden Günümüze Türkçenin Önemli Sözlükleri

Bir dilin bütün veya belli bir çağda kullanılmış kelime ve deyimlerini alfabe sırasına göre tanımlayan, açıklayan, başka dillerdeki karşılıklarını veren eserlere sözlük denir.

Sözlüklerin en önemli özelliği temel başvuru kitapları arasında yer almasıdır. Sözlükler hazırlanış amaçları ve taşıdıkları nitelikleri bakımından çok çeşitlidir.

Sözlüklerin ortaya çıkışı yabancı dil öğrenme ihtiyacıyla ortaya çıkmıştır. Dünyada ilk sözlüğün nerede hazırlandığı, hangi dili temel aldığı konusunda bilgimiz yoktur.

Ancak bugünkülere benzer ilk sözlük olarak Aristophanes’in (Aristofanes) yaklaşık olarak MÖ V - IV. yüzyılda yazdığı, Yunancada seyrek kullanılan ve açıklaması güç kimi kelimeleri bir araya getirdiği eseri kabul edilir.

Türkçenin bilinen ilk sözlüğü ise Kâşgarlı Mahmut’un Türkçenin Arap dili karşısında zengin bir dil olduğunu göstermek amacıyla hazırladığı Dîvânu Lugâti’t Türk’tür.

Kâşgarlı Mahmut, Türk topluluklarının ağız özelliklerini hem ses hem de söz varlığı bakımından ayrıntılı biçimde ele almıştır. Bu nedenle eserine “Türk Lehçeleri Sözlüğü” adını vermiştir.

Çağdaş sözlük biliminde bugün de uygulanan bir yöntemle tanımladığı hemen her sözün içinde geçtiği örnek cümleleri, şiirleri, atasözleri ve deyimleri vermeye özen göstermiştir.

Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte Arapça ve Farsçadan çeviri yoluyla birtakım

sözlükler hazırlanmıştır. Sonraki yüzyıllarda bu tür sözlüklerin sayısı artmıştır. İki dilli sözlükler de yavaş yavaş görülmeye başlanmıştır.

(6)

19. yüzyılda baskı tekniklerinin gelişmesiyle sözlük türleri çeşitlenmiştir.

Türkçe sözlükler üzerine yapılan çalışmalara göre 1928 yılına kadar eski harflerle basılmış Türkçe sözlüklerin sayısının 250 civarındadır.

Vankulu Lügati, basılan en eski sözlüğümüzdür.

Basılan diğer sözlükler arasında en önemlileri Ahmet Vefik Paşa’nın “Lehçe-i Osmânî”si ile Şemsettin Sami’nin “Kamus-i Türkî”sidir.

Ahmet Vefik Paşa Arapça, Farsça, Türkçe kelimelere yer verdiği sözlüğünde Türkçe için “Osmânî”

adını kullanır.

Şemsettin Sami ise yirminci yüzyılın başında hazırladığı “Kamus-i Türkî”nin ön sözünde Türkçenin söz varlığını ortaya koyduğunu, dilimizin Türkçe olduğunu belirtir.

Cumhuriyet Dönemi’nde sözlükçülük alanında Atatürk’ün gayretleriyle önemli gelişmeler kaydedilir.

Türk dili konusundaki çalışmaları resmî ve bilimsel çerçevede yürütmek amacıyla kurulan Türk Dil Kurumunun asli görevlerinden biri de Türkçe sözlük hazırlamak olarak belirlenir. Bu amaçla ilk baskısı 1943 yılında yapılan ve birçok dilcimizin emeğiyle hazırlanan “Türkçe Sözlük” Türkiye Türkçesinin en önemli sözlüklerinden biridir.

“Türkçe Sözlük”ün 11. baskısı 2011 yılı içinde yayımlanmıştır. Aynı zamanda genel ağ ortamında sürekli güncellenmektedir.

TDK “Türkçe Sözlük” dışında derleme, tarama, terim, öteki Türk lehçeleri, eski lehçeler vb.

konularda sözlükler yayımlamıştır.

Yurdumuzun türlü bölgelerinde halk ağzından derlenmiş olan Türkçe veya Türkçeleşmiş sözlerin bulunduğu “Derleme Sözlüğü” ile Türkiye Türkçesinin tarihsel söz varlığını ele alan “Tarama Sözlüğü” önemli sözlüklerimizdendir.

Bu sözlükler bugün TDK tarafından http://tdk.gov.tr/ genel ağ sitesinde paylaşılmaktadır.

Günümüzde TDK dışında çeşitli kurumlar ve kişilerce yayımlanmış Türkçe sözlükler, Osmanlıca- Türkçe sözlükler, terim sözlükleri, Anadolu ağızlarına ait sözlükler gibi eserler de vardır

(7)

Türkçenin Önemli Sözlükleri

1. Divan-ı Lügatit Türk / Kaşgarlı Mahmut

Türk dilinin ilk sözlüğü, Kâşgarlı Mahmud’un yazdığı Divanü Lügâti’t-Türk’tür

2. Mukaddimetü’l Edep / Zemahşeri

Divanü Lügâti’t-Türk’ten yaklaşık altmış yıl sonra ise Harezm sahasında hazırlanmış olan Mukaddimetü’l-Edeb, Arapça öğrenmek isteyenlere yararlı olabilecek bir eserdir.

Türk asıllı olmakla birlikte Arap sözlükçülük geleneğinde önemli bir yere sahip olan Zemahşeri’nin yazdığı bu eser, Harezm Türkçesi için dil malzemesi içermektedir.

3. Codex Cumanicus

Karadeniz’in kuzeyinde yaşamış olan Kuman (Kıpçak) Türklerininin söz varlığı ve sözlü edebiyat ürünleri ile ilgili derlemelerden oluşan Codex Cumanicus’un XIII. yüzyıl sonlarında İtalyanlar ve Almanlar tarafından hazırlandığı sanılmaktadır.

4. Muhakemetül Lügateyn / Ali Şir Nevai 15.yy Türkçe - Farsçayı karşılaştırır.

5. Kitab-ı Lügat-ı Vankulu / Vankulu Mehmet Efendi 16.yy Arapça-Türkçe “çeviri” sözlüktür. Basılan en eski sözlüktür.

6. Tuhfe-i Vehbi / Sünbülzade Vehbi

Farsçadan Türkçeye yazılmış “manzum” bir sözlüktür.

7. Tercüme-i Burhan-ı Kati / Mütercim Asım 18.yy

Tebrizli Hüseyin Bin Halefi’nin Burhan-ı Katı sözlüğünü Mütercim Asım 18.yy.da çevirmiştir.

8. Türkçeden Türkçeye sözlükler ise XVIII. yüzyıldan itibaren hazırlanmaya başlanacaktır.

Mehmed Esad Efendi’nin Lehcetü’l-lügat (XVIII. yüzyıl)

James W. Redhouse’un Müntahabat-ı Türkiyye (1842) ve Müntahabat-ı Lügat-ı Osmaniyye (1852),

(8)

9. Ahmed Vefik Paşa’nın Lehce-i Osmani (1876)

10. Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Türki (1899) adlı sözlükleri Türk sözlükçülüğünün en önemli ürünlerinden yalnızca birkaçıdır. (Kendisinden sonra hazırlanan pek çok sözlüğe kaynaklık etmiş, sözlükçülüğümüzün dönüm noktalarından olmuştur. )

11. Radloff Lügati / Wilhelm Radloff 1983-1911

12. Türkçe Sözlük: Türk Dil Kurumunun ilk baskısını 1945’te yayımladığı ve bugüne kadar on bir baskısı yapılan Türkçe Sözlük günümüz Türk sözlükçülüğünün temel eserlerinin başında

gelmektedir.

Türkçenin söz varlığını ortaya koyacak bir sözlük hazırlanması düşüncesi, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin 12 Temmuz 1932 günü kuruluşuyla birlikte gündemde yer almaya başlamıştır.

13. Sanal Ortamdaki Sözlükler: Türk Dil Kurumunun 2002 yılında kullanıma sunduğu Güncel Türkçe Sözlük ’ten sonra geçen zaman içerisinde:

1. Kişi Adları Sözlüğü,

2. Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü,

3. Türkçede Eş ve Yakın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü,

4. Türk Lehçeleri Sözlüğü,

5. Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü,

6. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü,

7. Tarama Sözlüğü,

8. Sesli Türkçe Sözlük,

9. Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü de erişime açılmıştır.

(9)

1. Türk dilinin ilk sözlüğü hangisidir? Bu sözlüğün özellikleri nelerdir?

2. Divanü Lügâti’t-Türk’ün; yazıldığı dönemin millî, sosyal, siyasi, tarihî ögelerini yansıtan bir eser midir?

3. Kuman (Kıpçak) Türklerinin hazırladığı sözlüğün adı nedir?

4. Türkçeden Türkçeye sözlükler hangileridir?

5. Türk Dil Kurumunun ilk sözlük çalışması ne zaman ve nasıl başlamıştır?

6. Türk Dil Kurumunun sanal ortama yüklediği sözlükleri söyleyiniz.

(10)

1. Aşağıda numaralar ile verilen yazar isimlerini harf ile verilen eser isimleri ile eşleştirerek harfleri numaraların yanındaki yay ayraçların içine yazınız.

Yazar

( ) 1. Ali Şir Nevaî

( ) 2. Ahmet Vefik Paşa

( ) 3. Şemsettin Sami

( ) 4. Kıpçak Türkleri

( ) 5. Zemahşeri

Eser

a) Mukaddimetü’l-Edeb

b) Codex Cumanicus

c) Lehce-i Osmani

d) Muhâkemetü’l-Lugateyn

(11)

DİL BİLGİSİ:

1) Aşağıdaki parçada yazımı yanlış olan kelimeleri bulunuz. Bulduğunuz kelimelerin altını çiziniz.

İstanbul’un baharı yokdur. İstanbul’da oniki ayın yarısı kış, yarısı yazdır. Bahar, çokluk kış

ortalarına serpişmiş yazdan kalma harikulade aydınlık, sım sıcaktır; kara kışın ortasında, karanlıkda çakan şimşekler gibi biran gelir, ertesi gün bu bir anlık mutluluğun öcünü almak istercesine; daha karanlık, daha sırıl sıklam günler bir birini kovalamaya başlar, İstanbul’un baharı yokdur.

2) Sözlük, dilin kelime hazinesini derleyip bir arada toplayan temel kitaptır. Bu temel kitapta, yazı ve konuşma dilinde geçen -özel adlardan başka- bütün kelimeler yer alır.

Bu parçada “kısa çizgi”nin kullanılış gerekçesini açıklayınız.

3) Eldeki sözlükler, “Türkçe, Arapça ve Farsçadan mürekkep” Osmanlıcanın sözlükleriydi.

Yukarıdaki cümleyi, altı çizili kelimelerin eş anlamlılarını kullanarak yeniden okuyunuz.

Buna göre cümlenin anlamında değişiklik olup olmadığını tespit ediniz. Bir dilde eş anlamlı kelimelere niçin ihtiyaç duyulduğunu açıklayınız.

4) “Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir, örneğin, somut anlamıyla ‘geçilen yer’ demek olan ‘yol’ kelimesi ‘yöntem’ anlamına gelerek soyut bir anlam da kazanmıştır.” Bu anlam olayını örneklendiren cümleler yazınız.

5) Aşağıda boş bırakılan yeri doldurunuz.

“Sözlük, dilin kelime hazinesini derleyip bir arada toplayan temel kitaptır.” cümlesinde “kitap”

kelimesi “Herhangi bir konuda yazılmış eser” anlamına gelecek şekilde ilk anlamıyla kullanılmıştır. Dolayısıyla burada ... anlam söz konusudur.

(12)

YAZMA :

1- Hazırlık Aşaması

Yazıya başlamadan önce okuma, araştırma, kavram ağı, fikir haritası, beyin fırtınası gibi yollarla konuyla ilgili düşünce, bilgi ve olayları belirleyiniz.

2- Planlama

Yazınıza nasıl başlayacağınızı, konuyu nasıl geliştirileceğinizi, nasıl sonuçlandırılacağınızı düşünüp tasarlayınız. Seçtiğiniz metin türüne uygun bir yazı planı oluşturunuz.

1) Giriş bölümü: Bu bölümde konuyla ilgili temel fikirler birkaç cümle ile ortaya konur.

2) Gelişme bölümü: Bu bölümde konuyla ilgili düşünceler, belgeler ve örnekler işlenir.

3) Sonuç bölümü: İlk iki bölümde anlatılanlardan çıkan sonuç, temel fikirle ilgili düşünce ve yargı kesin şekilde belirtilir.

3- Taslak Metin Oluşturma

Taslak metninizi belirlediğiniz ana düşünce ve yardımcı düşünceler doğrultusunda oluşturunuz.

4- Düzeltme ve Geliştirme

Taslak metninizde bilgi, duygu, düşünce ve olayların açık, anlaşılır ve ikna edici biçimde sunulup sunulmadığını kontrol ediniz.

5- Yazılan Metni Paylaşma

Yazacağınız metni okuma, panoda sergileme; elektronik ortamlarda, kitaplarda, dergilerde ve gazetelerde yayımlama, yarışmalara katılma gibi yollarla paylaşabilirsiniz.

Yazdığınız ve paylaştığınız metinlerin hukuki ve ahlaki sorumluluğu olduğunu unutmayınız.

Referanslar

Benzer Belgeler

Prolonged measurements of QT and corrected QT (QTc) dispersions show the electrical instability of the myocardium and predisposition to arrhythmias associated

A tıf Efendi kütüphanesinin bir özelliği de bir külliyetlin parçası olarak değil de tek ba­ şına kütüphane olarak inşa e- dilm iş olmasıdır. Bu

Yıldırım ve şimşeğe göre çok küçük olmalarına rağmen beyindeki deşarjları kontrol altına almak sanıldığı kadar kolay değil.. Çünkü etkilenen organ beyin,

olma; heyecan; hırs yapmama; hikmet; hile hizmet; hoşgörü; hukuk; hukukun üstünlüğü; huzur; hükümdara saygı hükümdara sevgi; hükümdarın görevleri; hükümdarın

Ayrýca madde kullanýmýna baðlý yaralanma, madde kullanýmýna baðlý sorun- lardan dolayý týbbi yardým alma, madde etkisi altýndayken araba kullanma, madde temini

Tablo 4.7’de verilmekte olan değerler incelendiğinde Sellars’a ait modelin vermekte olduğu statik olarak yeniden kristalleşmiş tane boyutu değerleri anlamlı ve makul

Bizim çalışmamızda en sık rastlanan infeksiyon odaklarını %39.5 oranıyla üst solunum yolu infeksiyonları, %11.8 ora- nıyla idrar yolu infeksiyonu, %9.7 oranıyla diş infeksiyonu

Farklı yöntemler ile oluşturulan endeksler Türkiye’nin 2006-2018 döneminde uygulamış olduğu politikaların daha kapsayıcı olduğunu göstermiş ve beş endeks de bu