• Sonuç bulunamadı

açılır tavan (Alm. Schiebedach, m; Fr. toit ouvrant, m; İng. sliding roof; sun roof) mak. Körük ya da kapak biçiminde açılabilen taşıt tavanı.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "açılır tavan (Alm. Schiebedach, m; Fr. toit ouvrant, m; İng. sliding roof; sun roof) mak. Körük ya da kapak biçiminde açılabilen taşıt tavanı."

Copied!
105
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

acil kapama vanası (Alm. schnelles Schlussventil; Fr. robinet à fermeture rapide, m; İng. quick closing valve) mak. Servis ve dinlendirme yakıt tanklarından yakıt çıkışını sağlayan ve yangın gibi acil durumlarda makine dairesi dışından hidrolik, pnömatik veya mekanik olarak kapatılabilen bir çeşit vana.

Ackermann direksiyonu (Alm. Ackermann Lenkung, f; Fr. direction Ackermann, f; İng. Ackermann

steering) mak. Dönmekte olan bir taşıtın tekerleklerinin yana kaymasını önleyebilmek için ön tekerlek eksenlerinin arka tekerleklerin ekseni üzerindeki bir noktada kesişmeleri ilkesine dayanarak ön tekerleklere yön verilmesi.

aç-kapa kontrol (Alm. Ein-Aus-Regelung, f; Ein-Aus-Steuerung, f; Zweipunktregelung, f; Fr. commande marche- arrêt, f; commande tout-ou-rien, f; İng. bang-bang control; on-off action; on-off control) mak. Oransal, türevsel ya da tümlevsel kontrole göre en yalın otomatik kontrol tipi olan ve çıkış basamak değerlerinin birinin sıfır olduğu iki değerli davranışlar; eşanlam: ikili kontrol.

açık döngü aktarım fonksiyonu (Alm. Übertragungsfunktion offenen Regelkreises, f; Fr. fonction de transfert en boucle ouverte, f; İng. open loop transfer function) mak. Bir kontrol sisteminin döngüsündeki tüm aktarım fonksiyonlarının seri halde matematiksel çarpımı.

açık döngülü kontrol (Alm. offene Regelung, f; Fr. commande en boucle ouverte, f; régulation en chaîne ouverte, f; İng. open loop control) mak. Çıkış işaretinin geribesleme noktasına bağlanmadığı, dolayısıyla tüm kontrol eyleminin giriş işaretiyle gerçeklendiği kontrol türü.

açık kalıpta dövme (Alm. Freiformschmieden, n; Hammerschieden, n; Fr. en matrice ouverte; forgeage libre, m;

İng. hammer forging; open-die drop forging; open die forging; smith forging) mak. Bir çekiç başının belirli bir yüksekliğe kadar kaldırılıp bir örs üzerinde açıkta duran soğuk ya da sıcak iş parçasının üzerine düşürüldüğü dövme ve şekil verme işlemi; eşanlam: açık kalıp şahmerdan dövme.

açık kanal akışı (müh. serbest yüzeyli akış) (Alm. Freispiegelströmung, f; offene Kanalströmung, f; Fr. écoulement à surface libre, m; İng. free-surface flow; open channel flow) mak. Bir yüzeyi atmosfere açık bir yataktaki ya da oluktaki akış olarak tanımlanan, akışkanlar mekaniğindeki üç temel akıştan biri.

açılı kesme (Alm. Schrägschneidvorgang, m; Fr. coupe oblique, f; İng. oblique cutting; three clamped joint dimensional cutting) mak. Kesici takımın ana kesen ağzının, kesme doğrultusu ile belirli bir eğim açısı ile teması sonucunda talaş kaldırması.

açılır tavan (Alm. Schiebedach, m; Fr. toit ouvrant, m; İng. sliding roof; sun roof) mak. Körük ya da kapak biçiminde açılabilen taşıt tavanı.

açınım eğrisi (Alm. Evolvente, f; Involute, f; Fr. courbe développante, f; développante, f; İng. evolvent; involute;

involute of a curve) mak. 1. Bir eğri üzerinde bir ucu tespit edilmiş ve gerilmiş ipin, eğri üzerine sarılması sırasında diğer ucunun oluşturduğu yörüngesi; eşanlam: düreç, evolvent. 2. Dişlilerde temel daire üzerine sarılı ipin ucunun, daire sabit tutularak açılması esnasında çizdiği eğri.

açısal konum (Alm. Winkelposition, f; Fr. position angulaire, f; İng. angular position) mak. Referans bir eksen takımına göre dönme hareketi yapan bir cismin radyan ya da derece cinsinden konumu.

açısal momentum (Alm. Drehimpuls, m; Impulsmoment, n; Fr. quantité de mouvement angulaire, f; moment cinétique, m; İng. angular momentum) mak. 1. Büyüklüğü konum ve doğrusal momentum vektörlerin büyüklükleriyle aralarındaki açının sinüsünün çarpımına eşit olan vektörel nicelik. 2. Belirli bir nokta etrafında dönen noktasal bir cismin konum vektörü ile doğrusal momentum vektörünün vektörel çarpımı.

açısal momentum korunumu (Alm. Drehimpulserhaltung, f; Fr. conservation de quantité de mouvement angulaire, f; İng. conservation of angular momentum) mak. Dönen bir cismin açısal momentumunun dışarıdan bir tork uygulanmadığı sürece sabit kalması gerektiğini belirten ilke.

açısal momentum teoremi (Alm. Drehimpulstheorem, n; Fr. théorème du moment cinétique, m; İng. angular momentum theorem) mak. Bir sistemin belirli bir noktaya göre açısal momentumunun (zamanla değişimi) zamana göre türevinin, verilen noktaya göre sisteme etki eden net torka eşit olduğunu savlayan teorem.

açısal yerdeğişim (Alm. Winkelverschiebung, f; Fr. écart angulaire, m; İng. angular deviation; angular

displacement) 1. mak. Dönel makinelerde eşzamanlı olarak dönmekte olan iki parçanın bağıl faz açısı; eşanlam:

(2)

açısal konum farkı. 2. müh. Bir cismin belirli bir eksene göre dönme hareketinde belirli bir doğrultusundaki radyan ya da derece cinsinden eksene göre gerçekleşen konum farkı.

açma basıncı (Alm. Öffnungsdruck, m; Fr. pression de début d'ouverture, f; pression de tarage, f; İng. cracking pressure; opening pressure; relieving pressure) mak. Bir tek yönlü vananın çalışabilmesi için gerekli minimum yukarı akış basıncı; eşanlam: açılma basıncı.

adyabatik (kim. adiyabatik) (Alm. adiabatisch; Fr. adiabatique; İng. adiabatic) 1. mak. Sistemin çevresiyle ısı türünde enerji alışverişinde bulunamayacak biçimde yalıtılmış olması; eşanlam:

ısıgeçirmez. 2. meteo. Atmosferde sıcaklıkların sadece atmosferik basıncın artması ve azalmasına bağlı olarak genleşme ve büzülme sonucu gerçekleşmesi gibi sistemde çevreyle herhangi bir ısı alışverişi olmadan

gerçekleşen termodinamik değişim.

adyabatik akış (Alm. adiabatische Strömung, f; Fr. écoulement adiabatique, m; İng. adiabatic flow) mak. Çevresiyle ısı alışverişi olmayan akış.

ağaç vidası (Alm. Holzschraube, f; Fr. vis à bois, f; İng. wood screw) mak. Tahta parçalarını birleştirmek için kullanılan, sivri uçlu ve kafa kısmında diş bulunmayan bir bölge olan vida çeşidi.

ağdalı akış (Alm. viskoze Strömung, f; Fr. ecoulement visqueux, m; İng. viscous flow) mak. İç sürtünme gerilmesinin yok sayılamayacak kadar büyük olduğu, dolayısıyla akışkanın katmanları arasındaki sürtünme kuvveti yüzünden katmanların birbiri üzerinde kaydığı girdapsız akış; eşanlam: viskoz akış.

ağdalılık (yerb. vizkozite) (Alm. Viskosität, f; Fr. viscosité, f; İng. viscosity) mak. 1. Bir akışkanın, genellikle

sıcaklıkla değişen bir katsayı ile ifade edilen, akmasına karşı çekim ve sürtünme kuvvetleri nedeniyle gösterdiği iç direnci; eşanlam: ağdalık. 2. Newtoncul akışkanlarda bir noktadaki ve bir doğrultudaki kayma gerilmesinin ona dik doğrultudaki hız gradyanına oranı.

ağdalılık katsayısı (Alm. Viskositätskoeffizient, m; Fr. coefficient de viscosité, m; İng. viscosity

coefficient) mak. Bir akışkanın akış halinde gösterdiği direncin derecesi; birbiriyle temas halindeki iki akışkan katmanı arasında birim alan başına etkiyen sürtünme kuvvetinin (kayma gerilmesinin) hız gradyanına bağlı olduğunu gösteren orantı katsayısı.

ağızcık (Alm. Blende, f; Mundloch, n; Fr. orifice, m; İng. orifice) mak. Bir boru, levha ya da cismin herhangi bir ağız ya da deliği; eşanlam: orifis.

akaryakıt göstergesi (Alm. Kraftstoffanzeige, f; Fr. jauge d'essence, f; İng. fuel gauge) mak. Akaryakıt deposundaki sıvının niceliğini ölçen her tür mekanik ya da elektronik ölçüm aygıtının ölçüm değerini gösteren parçası.

akıcılık deneyi (Alm. Test zur Bestimmung des Fließverhaltens, m; Fr. test de coulabilité, m; İng. fluidity test) mak. Döküm alaşımlarının akıcılığını belirlemek için gerçekleştirilen döküm helisi deneyi.

akıllı robot (Alm. intelligenter Roboter, m; Fr. robot intelligent, m; İng. intelligent robot; smart robot) mak. Bir ya da birden çok algılayıcı ile donatılmış, güçlü işlemci ve bellek kapasitesine sahip, akıl yürütme, durum

değerlendirme, gezinge planlama, şekil tanıma, hatalardan kendini kurtarma ve öğrenebilme gibi yetenekleri olan robot.

akıllı sistem (Alm. intelligentes System, n; Fr. système IA, m; système intelligent, m; İng. intelligent system; SI system) mak. Tanılama, analiz etme ve karar vermek üzere algılama, eyleme ve kontrol fonksiyonlarını içeren, yapay zekâ ile donatılmış sistem.

akım fonksiyonu (Alm. Strömungsfunktion, f; Fr. fonction de courant, f; İng. stream function) mak. İki boyutlu akışlarda akış çizgisi boyunca sabit kalan fonksiyon.

akış ayrılması (Alm. Grenzschichtablösung, f; laminare Ablösung, f; Fr. décollement de l'écoulement, m; İng.

boundary layer separation; flow separation) mak. Bir cisim etrafındaki ağdalı akışta, ters basınç gradyanı altındaki sınır tabakanın cisim yüzeyini izleyemez duruma gelerek yüzeyden ayrılması ve girdaplar oluşturması durumu;

eşanlam: sınır tabaka ayrılması.

akış bozucu tel bkz. mak. türbülanslı akış tetikleyicisi.

(3)

akış bölücü (Alm. Stromteiler, m; Fr. diviseur de débit, m; répartiteur de débit, m; İng. flow divider) mak. Bir hidrolik devrede akışı iki veya daha fazla eşit yola bölmek ve basınç farklarını denkleştirmek için kullanılan cihaz.

akış çizgisi 1. (Alm. Stromlinie, f; Fr. ligne de courant, f; filet de liquid, m; İng. streamline) mak. Herhangi bir anda hız vektörüne teğet çizgilerin birleştirilmesiyle elde edilen ve akışkanın bulunduğu bütün uzayı kaplayan eğri ailesindeki eğrilerden her biri. 2. (Alm. Flusslinie, f; Fr. ligne de champ, f; İng. flow line) müh. Bir F vektör alanında, x’(t) türev olmak üzere, x’(t) = F(x(t)) bağıntısını sağlayan x(t) gezingesi.

akış doğrultucu (Alm. Strömungsgleichrichter, m; Fr. stabilisateur d'écoulement, m; tranquilliseur, m; İng. flow straightener) mak. Akışkanlar için daha hassas ölçümler elde etmek üzere türbülanslı akışları düzeltmeyi amaçlayan düzenek.

akış eğrisi (Alm. Fließkurve, f; Fr. courbe de liquidité, f; İng. flow curve) 1. inş. Kurutulmuş zemin numunelerine değişik oranlarda su katılarak hazırlanan deney elemanları üzerinde yapılan Atterberg Limit Deneylerinde ölçülen darbe sayılarının yarı-logaritmik x-ekseninde, zemin nem içeriğinin ise y-ekseninde ifade edilmesi ile elde edilen ve zeminin içerdiği nem oranına göre kıvamlılığının tanımlanmasında kullanılan grafiksel ilişki. 2. mak. Akışkanlar mekaniğinde, bir sıvının dinamik ağdalıkla kayma gerilmesinin zamanla değişimini gösteren eğri.

akış görselleştirme (mak. akış görüntüleme) (Alm. Strom-Visualisierung, f; Fr. visualisation de courant, f; İng. flow visualization) mak. Akışkanlar mekaniğinde nicel ve nitel değerlendirmelere varabilmek amacıyla akış örüntülerini görünür kılma.

akış görüntüleme bkz. mak. akış görselleştirme.

akış göstergesi (Alm. Ablaufanzeiger, m; Fr. indicateur de débit, m; İng. flow indicator) mak. Saydam bir boru ya da vana aracılığıyla akışın varlığını ya da miktarını gösteren aygıt.

akış kaynaklı titreşim (Alm. strömungsinduzierte Schwingungen, pl; Fr. vibration causée par l'écoulement, f;

vibration sous l'écoulement, f; İng. flow-induced vibrations) mak. Türbin palası, uçak kanadı, boru gibi bir taşıyıcı akışkan ortamda bulunan bir yapıda, akışkanın dinamik kuvvetleri ile yapının eylemsizlik, elastik kuvvetleri ve sönümlendirme kuvvetleri arasındaki etkileşim sonucu meydana gelen mekanik titreşimler.

akış kontrol vanası (Alm. Mengenregelventil; Strömungsventil, n; Stromventil, n; Fr. soupape de limitation de débit, f; robinet de reglage, m; İng. flow control valve; flow regulating valve) mak. Hidrolik ya da pnömatik eyleyicilerle donatılmış akışın debisini ve/veya basıncını ayarlayan vana; eşanlam: akış ayar vanası.

akış lülesi (Alm. Fluss-Düse, f; Fr. tuyère, f; ajutage, m; İng. flow nozzle) mak. Geçici basınç kaybı oluşturarak girişindeki ve çıkışındaki statik basınçları ölçmek suretiyle akış debisini belirlemek için kullanılan lüle.

akış tüpü (Alm. Stromröhre, f; Fr. tube de courant, m; İng. streamtube) mak. Akışkanlar mekaniğinde sınır yüzeyleri kapalı bir eğriden geçen akış çizgilerince oluşturulan sanal tüp.

akışın çıkış çizgisi (Alm. Streichlinie, f; Fr. ligne d'émission, f; strie du courant, f; İng. streakline) mak. Değişik zamanlarda, belirli bir noktadan geçmiş olan tüm akışkan parçacıklarının oluşturdukları iz; örneğin, akışkan üzerinde bir noktaya sürekli bir izleyici madde damlatılan bir deneyde, bu noktanın filmine yansıyan görüntüsü.

akışkan basıncı (Alm. Flüssigkeitsdruck, m; Fr. presion fluide, f; İng. fluid pressure) 1. mak. Bir akışkanın herhangi bir noktasındaki bir özelliği olan ve etki ettiği yüzeye uyguladığı kuvvetle ölçülen

basınç. 2. yerb. Kayaçlar içindeki ufak boşluklarda gözeneklerde veya tane sınırlarında bulunan akışkanın neden olduğu basınç.

akışkan gücü kontrolü (Alm. Fluidleistungssteuerung, f; Fr. contrôle de puissance hydrolique, m; İng. fluid power control) mak. Hidrolik güç kontrolü ve pnömatik güç kontrolü olmak üzere iki türü bulunan ve akışkan basıncının artırılması sonucu oluşan gücün kontrolü.

akışkan sorgucu (Alm. Abluftfahne, f; Fr. panache, m; İng. plume) mak. Bir akışkanın başka bir akışkan içindeki yoğunluk farkının yarattığı doğal taşınım hareketi sırasında ya da cebri olarak jet halinde fırlatıldığı zaman aldığı şekil; eşanlam: akışkan sütunu.

akışkanlar dinamiği (Alm. Dynamik der Flüssigkeiten, f; Strömungslehre, f; Fr. dynamique des fluides, f; İng. fluid dynamics) mak. Akışkanların akışı ile ilgilenen akışkanlar mekaniğinin alt dalı.

(4)

akışkanlar mekaniği (Alm. Flüssigkeitsmechanik, f; Strömungsmechanik, f; Fr. mechanique des fluides, f; İng.

fluid mechanics) mak. Sıvı, gaz ve plazma benzeri akışkanları ve onlara etki eden kuvvetleri inceleyen bilim dalı.

akışkanlı aygıt (Alm. Fluidelement, n; Fr. dispositif fluidique, m; İng. fluidic device) mak. Akışkan gücüyle analog ya da sayısal işlemler gerçekleştiren, genellikle hareketli parçası bulunmayan alet.

akışla sürüklenme (Alm. Mitnahme, f; Aufströmen, n; Fr. entraînement, m; İng. entrainment) mak. 1. Akış halindeki bir gazın içinde sıvı damlacıkların ya da katı parçacıkların sürüklenmesi. 2. Bir sıvının başka bir sıvının içinde türbülanslı akışla yer değiştirmesi. 3. Gaz kabarcıklarının ya da katı parçacıkların akış halinde bir sıvı içinde sürüklenmesi.

aks (teks. kros) 1. (Alm. Kreuz, n; Fr. croix, f; İng. cross) teks. Tekstil basmacılığında, desenin tam ya da ölçekli olarak küçültülmüş boyutlardaki tekrar aralığı ölçülerini belirleyen hassas, ince, "+" şeklindeki

işaret. 2. bkz. mak. dingil.

aks aralığı bkz. mak. dingil açıklığı.

aks kovanı (Alm. Achsmanschette, f; Fr. soufflet pare-poussière d'arbre de roué, m; İng. drive axle boots) mak. Taşıtlarda konik ve akordiyon şeklinde büzülmüş olan ve tekerleklere gelen millerin üzerine geçirilerek bağlantı noktalarındaki yağın dışarı çıkmasını ve dışarıdan pislik gelmesini engelleyen kılıf.

aktarma organı (Alm. Antriebseinheit, f; Kraftübertragung, f; Fr. unité d’entraînement, f; İng. driveline; power train) mak. Motor tarafından üretilen gücü kullanım noktasına aktaran, şanzıman, şaft ve tork dişlileri gibi parçaların tümü.

aktarma pompası (Alm. Übernahmepumpe, f; Fr. pompe de transfert, f; İng. transfer pump) mak. Yağlama yağı, yakıt, su, sintine veya çamur gibi herhangi bir akışkanı bir yerden veya tanktan alarak başka bir yere veya tanka basan pompa.

aktif güneş enerjisi sistemi (Alm. aktives Sonnensystem; Fr. système solaire actif, m; İng. active solar system) mak. Motor, pompa ve vana gibi mekanik aygıtlar kullanan güneş enerjili ısıtma ve soğutma sistemleri.

aktif sistem (Alm. aktives System, n; Fr. système actif, m; İng. active system) 1. elk. Bir radyo ya da radar sistemi için bir ışın gönderici düzene ya da alıcı verici düzene sahip olan sistem. 2. mak. 1. Bir iç mekânın veya bir sistemin havalandırma, ısıtma ve iklimlendirmesinin mekanik bir düzenle ve elektrik ya da gaz gibi bir

kaynaktan enerji çekerek gerçeklenmesi. 2. Bir sistemin, yapının, makinenin koşullarını iyileştirmek için dışarıdan ek enerji beslemesine dayalı düzenlemeler.

aktif titreşim kontrolü (Alm. aktive Vibrationkompensation, f; Fr. contrôle actif de la suppression des vibrations, m; İng. active vibration control) mak. Bir sistem üzerindeki titreşimlerin bastırılması amacıyla dışarıdan enerji alarak sistemde oluşan kuvvetlere eşit ve ters yönlü aktif kuvvet ya da momentlerin uygulanması.

aktif titreşim sönümleyici (Alm. aktiver Dämpfer; Fr. suppresseur actif à vibration, m; İng. active vibration controller; active vibration suppressor) mak. Bir titreşime genliğiyle ve hızıyla orantılı ters bir kuvvet geribeslemesi ile titreşimin sönümlenmesini sağlayan aygıt; eşanlam: aktif titreşim söndürücü.

aktivasyon fonksiyonu (Alm. Aktivierungsfunktion, f; Fr. fonction d’activation, f; İng. activation

function) mak. Yapay sinir ağlarında bir nöronun giriş değerlerine ve o andaki bağlantı ağırlıklarına bağlı olarak çıkış değerini hesaplayan fonksiyon; eşanlam: etkinleştirme fonksiyonu.

alan eylemsizlik momenti (Alm. Flächenträgheitsmoment, n; Fr. moment quadratique, m; İng. area moment of inertia; moment of inertia of plane area; second moment of area; second moment of inertia) mak. Bir alanın sonsuz küçük bir parçasının, bu alanın yer aldığı düzlemdeki bir eksene olan uzaklığının karesi ile çarpılıp bu çarpımın tüm alan üzerinde tümlevi alınarak hesaplanan ve çubuk elemanların eğilme direnci hesabında yararlanılan büyüklük; eşanlam: ikinci eylemsizlik momenti.

alçak basınçlı döküm (Alm. Niederdruckguss, m; Fr. moulage à basse-pression, m; İng. low-pressure casting;

low-pressure permanent mold casting) mak. Sıvı metalin üstten uygulanan 0,3-0,8 barlık basınç altında, yükseltici bir refrakter kullanılarak kalıbın alttan doldurulmasına dayalı döküm tarzı.

(5)

alet (kim. enstrüman) 1. (Alm. Werkzeug, m; Fr. outil, m; İng. tool; utensil) mak. Bir işin yapılmasında, bir makinenin ya da motorun sökülmesi veya takılması, ayarı ya da işletilmesinde kullanılan nesne. 2. müh. 1. Bir işin

yapılmasını kolaylaştıran, bir amaca erişme aracı olan herhangi fiziksel bir nesne; eşanlam: araç. 2. (Alm.

Instrument, n; Fr. instrument, m; İng. instrument) Maddelerin nitelik ve niceliklerinin belirlenmesinde, ayırma ve saflaştırılmalarında kullanılan özel olarak tasarımlanmış cihaz.

alın dişli mekanizma (Alm. Geradverzahnung, f; Fr. engrenage cylindrique à denture droite, m; İng. spur gear mechanism) mak. Eksenleri aynı düzlemde paralel olan iki mil arasında güç ve devir ileten dişli çarklar.

alın kaynağı (Alm. Stumpfschweissverbindung, f; Fr. assemblage par soudage en bout, m; İng. butt welded joint) mak. Elektrik akımıyla ısıtılan kaynak yapılacak parçaların birbirine temas ettiği anda elektrik akımı kesilerek yapılan kaynak türü.

allen başlı cıvata (Alm. Inbusschraube, f; Fr. boulon barillet, m; İng. socket head bolt) mak. Altıgen şeklinde oyuk başlıklı cıvata; eşanlam: allen cıvata.

alt akma noktası (Alm. untere Fliessgrenze, f; Fr. limite inférieure d'écoulement, f; İng. lower yield point) mak. Akma bölgesinde malzemenin ulaştığı en düşük gerilme değeri.

alt boşluk yüksekliği (Alm. Bodenfreiheit, f; Fr. garde au sol, f; dégagement au-dessus du sol, m; İng. ground clearance) mak. Bir taşıtın altının çarpmadan geçebileceği en üst yükseklik; eşanlam: yerden yükseklik.

alt harmonik salınım (Alm. subharmonische Oszilation, f; Fr. oscillation sous-harmonique, f; İng. subharmonic oscillation) mak. Bir sistemin temel doğal salınım frekansının alt katlarında oluşan, kaymalı ya da rulmanlı yataklar, anahtarlamalı elektrik güç üreticileri gibi sistemlerde karşılaşılan salınımlar.

alt koruma levhası (Alm. Kufenblech, n; Fr. plaque de protection du carter inférieur, f; İng. skid

plate) mak. Taşıtlarda karteri, vites kutusunu, yakıt deposunu vb. korumak üzere taşıtın altına tutturulan plaka.

alt ölü nokta (Alm. unterer Totpunkt, m; Fr. point mort bas, m; İng. bottom dead center) mak. İçten yanmalı makinelerde pistonlu pompa ve hava kompresörlerinde biyel ve krankın aynı doğrultuda olduğu, dolayısıyla silindir hacminin en büyük olduğu piston konumu.

alttan aşma (Alm. Unterschreitung, f; Fr. sous-dépassement, m; İng. undershoot) mak. Kararlı dinamik bir sistemin basamak türü bir giriş işaretine karşı çıkışının en büyük değerinin referans değeri ile alttan farkı.

alttan kesme bkz. mak. dip oyuğu açma.

ana makas yaprağı (Alm. Hauptfederblatt, m; Fr. lame maîtresse, f; İng. main spring leaf) mak. Yaprak yaylarda en üstteki en uzun dilim.

ana yatak (Alm. Grundlager, m; Kurbelwellenlager, m; Fr. palier principal; palier de vilebrequin, m; İng. main bearing) mak. Dizel makinelerdeki krank milini taşıyan yataklardan herhangi biri.

anafor 1. (Alm. Wirbelstrom, m; Fr. tourbillon, m; İng. whirlpool) denz. 1. Bir akım içinde bulunan dolgun cisimlerin akışın aşağı tarafında oluşan, belirli bir yapı göstermeyen dönüş hareketiyle karakterize edilen, yüksek enerji ve burgaçlığa sahip akışkan hareketi. 2. Denizlerde büyük ölçekli akıntı döngüsü. 2. (Alm. Drall, m; Fr.

tourbillon, m; İng. swirl) mak. İçten yanmalı motorlarda silindir içindeki akışkanın piston ekseni etrafında oluşturduğu dönme hareketi.

anafor oranı (Alm. Drallzahl, f; Fr. taux de tourbillonnement, m; İng. swirl ratio) mak. İçten yanmalı motorlarda silindir içindeki akışkanın dönme frekansının motor dönme frekansına oranı.

anahtar 1. (Alm. Schlüssel, m; Fr. clé, f; İng. key) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde verileri şifrelemek ve şifrelerini çözmek üzere kullanılan simge dizisi. 2. Bir veri kümesinde ayırt edici, tanılayıcı bir öge. 3. Dizinli bir dosyada tutanakları tanımlayan ve sıralarını bildiren bir ya da daha fazla sözcük. 4. Veri kayıtlarının sıralanması ya da ayıklanması için içeriği belirleyici olan sözcük ya da veri alanı. 2. (Alm. Schraubenschlüssel, m; Fr. clé de serrage, f; İng. spanner; wrench) mak. Cıvata ve somun gibi dönel elemanlara moment uygulandığında sıkı kavrama amacıyla kullanılan alet.

(6)

analog bilgisayar (Alm. Analogrechner, n; Fr. ordinateur analogique, f; İng. analog computer) mak. Model oluşumunda elektriksel, mekanik, hidrolik ve pnömatik teknolojisine dayalı sürekli fiziksel büyüklükleri kullanan bilgisayar.

analoji (Alm. Analogie, f; Fr. analogie, f; İng. analogy) 1. biyom. Köken bakımından farklı olmakla birlikte değişik yönlerdeki evrim süreçleri sonucu ortaya çıkan işlev, yapı ve davranış benzerliği. 2. mak. Farklı disiplin

sistemlerinde (elektrik, mekanik, akışkan, ısıl, doğa bilimleri vb…) dinamik veya statik temel davranış denklemlerinin aynı matematik yapıya uyması.

ani daralma (Alm. plötzliche Kontraktion, f; Fr. rétrécissement brusque, m; İng. sudden contraction) mak. Boru akışında kesit alanının yerel yük kaybına yol açan ani küçülmesi.

ani genişleme (Alm. plötzliche Erweitung, f; Fr. élargissement brusque, m; İng. sudden expansion) mak. Boru akışında kesit alanının yerel yük kaybına yol açan ani büyümesi.

ani kırılma (Alm. Gewaltbruch, m; Fr. rupture brusque, f; İng. fast fracture) mak. Malzemede çatlak vb.

bozuklukların aniden büyümesi, malzemede çatlağın kritik boya ulaşması sonucu oluşan kırılma.

ani üfleme vanası (Alm. Impulsventil, n; Fr. soupape d'impulsion, f; İng. impulse valve) mak. Bir pistona uygulanan ani itki sonucu ya da bir diyaframın iki tarafındaki basınç farkıyla çalışan vana.

anklaşman (Alm. Stellwerk, n; Fr. enclenchement, m; İng. interlocking) mak. Demiryollarında, birbirleriyle çelişen, kazaya yol açabilecek taşıt hareketlerini önlemek amacıyla işaretleşme aygıtları bütünü.

anlık dönme merkezi (Alm. Momentanpol, m; Fr. centre instantané de rotation; İng. instantaneous center of rotation) mak. Düzlemsel hareket yapan bir cismin anlık dönme ekseni üzerinde bulunan durağan noktası.

anma hızı (Alm. Nenndrehzahl, f; Fr. vitesse nominale, f; İng. rated speed) mak. Bir motorun güvenlik sınırları içinde dönebileceği en yüksek hız.

anti blokaj sistemi bkz. mak. kilitlenmeyen fren sistemi.

antişöminman (Alm. Festpunkt, m; Fr. point d'anticheminement, m; İng. mid-point anchor) mak. Katener hattının istenmeyen boyuna hareketini engellemek ve aynı zamanda bir tel kopması durumunda kateneri etap boyunun yarısında tutmak için kullanılan sistem.

apleti (Alm. Flachstelle, f; Fr. méplat, m; İng. flat spot; wheel flat) mak. Tren tekerleklerinin yuvarlanma yüzeyinde ani frenlemeler, raylar üzerinde kayma ve/veya yanal hareketler sonucunda oluşan düzleşmeler.

ara boşluk (Alm. Lichtweite, f; Spielraum, m; Fr. dégagement, m; jeu, m; İng. clearance) mak. Mühendislikte iki eleman arasındaki uzaklık ya da boşluk; örneğin, takım tezgâhlarında takımın taban yüzeyinin cismin talaş kaldırılan yüzeyi ile olan ara mesafe; eşanlam: ara açıklık.

ara geçiş katmanı (Alm. Puffer-Schicht, f; Übergangsgebiet, n; Fr. couche de transition, f; couche tampon, f; İng.

buffer layer; overlap layer) mak. Bir türbülanslı akışta duvardan uzak tam türbülanslı bölge ile duvara en yakın ağdalı akış alt katmanı arasındaki bölge.

ara soğutucu (Alm. Zwischenkühler, m; Fr. refroidisseur intermédiaire, m; İng. intercooler) mak. Kompresör ve motorlarda volumetrik verimi artırmada kullanılan ısı değiştiricisi.

araç ağırlığı (Alm. Betriebsleergewicht, n; Fr. poids à vide, m; İng. curb weight) mak. Yakıt deposu ve tüm yağ ve hidrolik sıvıları tamamlanmış ancak içinde herhangi bir yük veya insan olmayan bir taşıtın toplam ağırlığı.

aritmetik ortalama sıcaklık farkı (Alm. arithmetische mittlere Temperaturdifferenz, f; Fr. différence arithmétique moyenne de température, f; İng. arithmetic mean temperature difference) mak. Isı değiştiricisinde, sıcak ve soğuk akışkanların giriş ve çıkış sıcaklıkları cinsinden aritmetik ortalama alınarak ifade edilen sıcaklık farkı.

ark bastırıcı (Alm. Bogenunterdrucker, m; Fr. extincteur d’arc, m; İng. arc suppressor) mak. Yüksek gerilim koşullarında oluşabilecek elektrik arklarını söndürmeye yönelik aygıt.

(7)

ark kaynağı (Alm. Lichtbogenschweissen, m; Fr. soudage à l'arc, m; İng. arc welding) mak. Metalleri ergitmek için bir elektrotla baz malzemesi arasında elektrik arkı oluşturularak yapılan kaynak türü.

ark kesme (Alm. Lichtbogenschneiden, n; Fr. coupage à l'arc, m; İng. arc cutting) mak. Metalin, ark ile ısıtılıp ergitilerek kesilme işlemi.

ark süresi (Alm. Lichtbogenzeit, f; Fr. temps de fusion, m; İng. arc time) mak. Ark kaynağında arkın etkili olduğu zaman dilimi, yüzde olarak ifade edildiğinde ark süresinin toplam kaynak süresine oranı.

arka dingil (Alm. Hinterachse, f; Fr. essieu arrière, m; İng. rear axle) mak. Taşıtlarda arka tekerlekleri ve diferansiyel dişlisini taşıyan dingil ya da bağımsız askı düzenlerinde dingiller sisteminin tümü.

arka dingil kovanı (Alm. Hinterachsgehäuse, m; Fr. carter de pont arrière, m; İng. rear axle housing) mak. Taşıtlarda arka dingili taşıyan dış koruyucu.

arka karşılamalık (Alm. Sattel, m; Fr. butée arrière, f; İng. back gauge; backgage) mak. Bilgisayar kontrollü tezgâhlarda, birden çok eksende hareket yeteneği bulunan, her birinin farklı bir motorla kontrol edildiği, iş parçasının konumlanmasını ve sürülmesini amaçlayan düzenek; eşanlam: arka dayama.

arka kazıcı (Alm. Hecklader, m; Fr. pelle rétrocaveuse; chargeuse-pelleteuse, f; tractopelle, m; İng. back actor;

back digger; backhoe; rear actor) mak. Bir kazıcı kepçe ile iki-parçalı oynak bir koldan oluşan kazı ekipmanı parçası; eşanlam: arka kepçe, kazıcı yükleyici.

arkadan itişli (Alm. Hinterradantrieb, m; Fr. propulsion arrière, f; traction arrière, f; İng. rear wheel drive;

RWD) mak. Motor gücünün taşıtın yalnızca arka tekerleklerine aktarıldığı durum.

Arşimet kaldırma yasası (Alm. Gesetzt der Auftrebskraft, n; Fr. poussée d'Archimède, f; İng. Archimedes law of buoyancy) mak. Akışkan içine tamamen ya da kısmen batırılan bir cisme etki eden kaldırma kuvvetinin, taşan akışkan miktarının ağırlığına eşit olduğunu belirten yasa; eşanlam: Arşimet yüzdürme yasası.

art iz akışı (Alm. Nachlaufströmung, f; Fr. sillage, m; İng. wake flow) mak. Bir akış alanında duran küt bir cismin arka bölgesinde oluşan türbülanslı akış.

artı dingil (Alm. Differenzialkreuz, m; Fr. croisillon de differential, m; İng. differential spider) mak. Ağır yük tipi taşıtların diferansiyel ayıraçlarında ayıraç dişlilerini taşıyan dört kollu dingil.

artık egzoz gazı (Alm. Restgas, n; Fr. gas d'échappement résiduaires, m; gaz d'échappement résiduel, m; İng.

residual exhaust gas) mak. İçten yanmalı motorlarda silindir içinde bir önceki çevrimde oluşan yanma ürünlerinden bir sonraki çevrime kalan bölümü.

asal doğrultular bkz. mak. asal eksenler.

asal eksenler (Alm. Hauptachsen, pl; Fr. axes principaux, pl; İng. principal axes) 1. inş. Bir cisim üzerindeki normal gerilmelerin veya bir cismin eylemsizlik moment değerlerinin maksimum ve minimum olduğu

eksenler. 2. mak. Bir cismin eylemsizlik momentinin en büyük, en küçük ve bunlara dik olduğu üç yöndeki eksenler.

asal gerilme düzlemleri (Alm. Hauptspannungsebenen, f; Fr. plans principaux des contraintes, pl; İng. principal planes of stress) mak. Asal gerilme doğrultularına dik düzlemler.

asal gerilmeler (Alm. Hauptspannungen, f; Fr. contraintes principales, pl; İng. principal stresses) inş.

mak. Makaslama gerilmelerinin olmadığı gerilme altındaki bir cismin, birbirine dik üç yöndeki gerilmesi.

asal gerinimler (Alm. Hauptverzerrungen; Fr. déformations principales, pl; İng. principal strains) mak. Gerinim tansörünün özdeğerleri ile ifade edilen ve özvektörleri doğrultusundaki göreceli uzama ya da kısalmalar; eşanlam:

asal şekil değiştirmeler.

asal koordinatlar (Alm. generalisiertee Koordinaten, pl; verallgemeinerten Koordinaten, pl; Fr. coordonnées généralisées, pl; İng. generalized coordinates; modal coordinates; normal coordinates; principal

coordinates) mak. Hareket denklemlerinin ve titreşim biçimlerinin matematiksel olarak ayrıştırılmasına olanak veren koordinat sistemi.

(8)

asal mod 1. (Alm. Hauptmode, f; Fr. mode pricipal; mode fondamental, m; İng. normal mode; principal

mode) elk. Optik liflerde birinci derece yaklaşıklığa kadar faz saçılımının olmadığı titreşim kiplerinden biri. 2. (Alm.

Hauptmode, f; Fr. mode fondamental, m; mode pricipal, m; İng. normal mode; principal mode) mak. Mekanik bir sistemin tüm bileşenlerinin aynı frekansta ve sabit faz ilişkisinde titreşim hareketi yaptığı durum.

asılı kütle (Alm. gefederte Masse f; Fr. masse suspendue f; İng. sprung mass) mak. Taşıtın toplam kütlesinin bir parçası olan ve gövde, iç ekipmanlar, yolcular, yük vs. gibi süspansiyon tarafından taşınan elemanlar.

aşındırma diski (Alm. Schleifblatt, n; Fr. disque abrasif, f; İng. abrasive disk) mak. Döndürülen bir mil üzerine tutturulmuş, aşındırmayla işleme amacıyla kullanılan, aşındırma özelliğine sahip disk.

aşınmalı yıpranma (Alm. abrasiver Verschleiß; Fr. usure abrasive; İng. abrasive wear) mak. Bir yüzeyin mekanik etkilerle kazınarak aşınması.

aşırı besleme (Alm. Aufladung f; Fr. suralimentation f; İng. supercharging) mak. İçten yanmalı motorlarda silindir içine giren hava veya hava-yakıt karışımından oluşan dolgunun basıncını kompresör veya fan ile artırma, aşırı doldurma.

aşırı doldurma (Alm. Abgasturboaufladung f; Fr. suralimentation par turbocompresseur f; İng. exhaust-gas turbocharging) mak. Egzoz türbini ve kompresör çiftinden oluşan sistemin gerçekleştirdiği içten yanmalı motorun silindiri içine hava veya hava-yakıt karışımını egzoz enerjisinden faydalanarak basınçlı olarak doldurma işlevi.

aşırı doygunluk oranı (Alm. Übersättigungsverhältnis, n; Fr. taux de sursaturation, m; İng. supersaturation ratio) mak. Aşırı soğutma durumunda buhar basıncının aynı sıcaklıktaki doyma basıncına oranı.

aşırı yaşlandırma (Alm. Überalterung, f; Fr. survieillissement, m; İng. overaging) mak. Herhangi bir madde özelliğinin maksimum değişimi için gerekli zaman ve sıcaklık koşullarından daha öte koşullarda yaşlandırma.

at nalı burgacı (Alm. Hufeisenwirbel, m; Fr. tourbillon en fer à cheval, m; İng. horseshoe vortex) mak. Bir cisim etrafındaki burgaçları, biri bağlı burgaç, diğer ikisi arka burgaçlar olmak üzere at nalı şeklini andıran

basitleştirilmiş bir model; eşanlam: at nalı girdabı.

atalet bkz. mak. eylemsizlik.

atalet yarıçapı bkz. mak. eylemsizlik yarıçapı.

ateşleme (Alm. Zündung, f; Fr. allumage, m; İng. ignition) mak. İçten yanmalı motorlarda bujide oluşturulan kıvılcımla yanma odası içindeki karışımın tutuşturulması.

ateşleme avansı (Alm. Frühzündung, f; Vorzündung, f; Zündvorverstellung, f; Fr. avance à l'allumage, m; İng.

advance timing; firing advance; ignition advance; spark advance) mak. 1. İçten yanmalı motorlarda ateşleme anındaki piston konumu ile üst ölü nokta arasındaki zamanın krank mili açısı cinsinden ifadesi; eşanlam: motor öndelemesi. 2. İçten yanmalı motorlarda ateşleme, püskürtme ve supap açılmalarının erken olması; eşanlam:

motor öndelemesi.

ateşleme avansı ayarı (Alm. Zündwinkelsteuerung f; Fr. commande de l'angle d'allumage f; İng. ignition timing) mak. İçten yanmalı motorlarda ateşleme anındaki piston konumu ile üst ölü nokta arasındaki zamanın kumandası veya ayarlanması.

ateşleme dağıtıcısı (Alm. Zündverteiler, m; Fr. distributeur d’allumage, m; İng. ignition distributor) mak. Ateşleme sargısından gelen yüksek gerilimi, ateşleme sırasına göre bujilere dağıtan, aynı zamanda kesme ve öndeleme düzeneklerini de içeren aygıt.

ateşleme geciktirme vanası (Alm. Vezögerungsventil, n; Fr. valve retardatrice; İng. delay valve; distributor retard control valve; vacuum delay valve) mak. Genellikle otomobillerde kavrama sistemlerindeki hızı ayarlayan ya da vakumla çalışan cihazların bir vakum işaretiyle karakteristiklerini değiştiren vana.

ateşleme kıvılcımı (Alm. Zündflunke, n; Fr. étincelle d'allumage, f; İng. ignition spark) mak. İçten yanmalı motorlarda buji tırnakları arasında oluşarak yanıcı karışımı ateşleyen kıvılcım.

(9)

ateşleme sırası (Alm. Zündfolge f; Fr. ordre d'allumage m; İng. firing order) mak. Çok silindirli motorlarda birinci silindirden başlayarak ardışık ateşleme yapılan silindirlerin sırası. Örnek: 4 silindirli motorda 1-3-4-2.

ateşleme sistemi (Alm. Zündanlage f; Fr. système d'allumage m; İng. ignition system) mak. İçten yanmalı motorlarda yakıt hava karışımını tutuşturmak için kullanılan ateşleme bobini, distribütör, buji gibi aygıtların tümü.

ateşlemeli motor (Alm. Ottomotor, m; Fr. moteur à allumage commandé, m; İng. spark ignition

engine) mak. Yakıt olarak çoğunlukla benzinin kullanıldığı, yanma odası içinde sıkıştırılan yakıt hava karışımının buji yardımıyla tutuşturulduğu içten yanmalı motor tipi; eşanlam: buji ateşlemeli motor.

atık hava (Alm. Abluft, f; Fr. air expulsé; air évacué; İng. exhaust air) mak. çevr. Bir binadan mekanik olarak dışarıya verilen temiz olmayan hava.

atık ısı kazanı (Alm. Abhitzekessel, m; Fr. chaudière de récupération, f; İng. waste heat boiler) mak. Yanma gazlarının bacadan atılması öncesinde düşük sıcaklıktaki enerjisinden yararlanarak su buharı üretilen kazan.

ayak bağlantılı motor (Alm. Anlessermotor, m; Fr. moteur à pattes de fixation, m; İng. foot mount motor) mak. Ağırlığını taşıyan ayakları bulunan ve motorun ivmelenmesinde ve yavaşlamasında motorun yerinden oynamasını engelleyen motor çeşidi.

ayarlı titreşim sönümleyici (Alm. verstellbarer Schwingungsdämpfer, m; Fr. amortisseur dynamique accordé, f;

amortisseur harmonique, m; İng. dynamic absorber; dynamic damper; dynamic vibration absorber; harmonic damper; tuned vibration absorber; tuned vibration damper; vibration neutralizer) mak. Binalar, otomobiller, enerji hatları gibi yapılarda dış ya da iç kuvvetlerden kaynaklanan titreşimlerin, özellikle en kuvvetli modlarının

sönümlendirilmesinde yararlı olan, parametreleri ayarlanabilir ek kütle gibi yardımcı elemanlar.

ayna dişli (Alm. Tellerrad, m; Fr. couronne de differential; grande couronne, f; İng. ring gear) mak. Aktarma dingilinden gelen hareketi diferansiyele aktaran ve tekerlek ekseni üzerinde dönen büyük konik dişli.

aynasal yansıma (Alm. gerichtete Reflexion, f; Glanzlicht, n; Fr. réflexion spéculaire, f; spécularité, f; İng.

specular reflection; specularity) mak. Cisim yüzeyine belli bir doğrultuda gelen ışınımın, ışınım ve yüzey normalini içeren düzlemde yüzeyin normaliyle aynı açıyı yaparak yansıması.

ayrık sistem (Alm. diskretes System; Fr. système discret; İng. discrete system) mak. Sonlu sayıda durum değişkenine sahip olan sistem.

ayrılma kabarcığı (Alm. sich trennende Blase, f; Fr. bulle de séparation, f; İng. separation bubble) mak. Laminer ya da türbülanslı akışlarda, ters basınç gradyanları altında sınır tabakanın cisim duvarından ayrıldığı nokta ile sınır tabakanın yeniden duvara birleştiği nokta arasında oluşan bölge.

ayrılma noktası (Alm. Ablösungspunkt, m; Fr. point de séparation, m; İng. separation point) mak. Bir akışkanda sınır tabakanın duvar yüzeyinden ayrılmaya başladığı nokta.

ayrılmış akış (Alm. getrennte Strömung, f; Fr. écoulement décollé; İng. separated flow) mak. Ters bir basınç gradyanına maruz sınır tabakanın cidardan ayrılması sonucu oluşan girdaplı akış.

azdırma (Alm. Abwälzfräsen, n; Fr. forçage à froid, m; İng. hobbing) mak. Dişli, zincir dişlisi veya kama yapımında kullanılan işleme biçimi.

baca ejektörü (Alm. Saugzugejektor, m; Fr. éjecteur de cheminée, m; İng. induced draught ejector) mak. Buhar ya da yanma ürünlerinin bir bölümünü bacaya yüksek hızda vererek baca çekişini artıran ejektör.

baca üfleci (Alm. Saugzugventilator, m; Fr. ventilateur de cheminée, m; İng. chimney blower) mak. Fırın ya da kazan bacalarında çekişi artıran üfleç.

bagaj (Alm. Kofferraum, n; Fr. coffre à bagages, m; İng. boot; deck compartment; luggage compartment;

trunk) mak. Taşıtlarda yolcu bölümünden hariç yük ve eşya için kullanılan bölüm.

bağıl basınç (mak. gösterge basıncı) (Alm. Manometerdruck, m; Überdruck, m; Fr. pression relative; pression manométrique, f; İng. gage pressure; gauge pressure; manometric pressure) mak. Mutlak basınç ile atmosfer basıncı arasındaki fark; eşanlam: göreli basınç.

(10)

bağıl devinim (Alm. Relativbewegung, f; Fr. mouvement relatif, m; İng. relative motion; relative

movement) 1. elk. Sayısal videoda ve bilgisayar grafiğinde bir nesnenin başka bir nesnenin konumuna göre hareketi; eşanlam: bağıl hareket. 2. mak. Bir cismin herhangi bir referans sistemindeki bir gözlemciye göre olan devinimi.

bağıl hız (Alm. Relativgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse relative, f; İng. relative velocity) mak. Bir cismin herhangi bir referans sistemindeki bir gözlemciye göre olan hızı.

bağıl ivme (Alm. Relativbeschleunigung, f; Fr. accélération relative; İng. relative acceleration) mak. Bir cismin herhangi bir referans sistemindeki bir gözlemciye göre olan ivmesi.

bağıl pürüzlülük (Alm. relative Rauhigkeit; Fr. rugosité relative, f; İng. relative roughness) mak. Mutlak yüzey pürüzlülüğünün boru çapına veya kanal hidrolik çapına oranı.

bağımsız askı (Alm. Einzelradaufhängung f; Fr. essieu à roues indépendantes m; İng. independent suspension) mak. Kara taşıtlarında, bir tekerleğin hareketinin diğerini etkilemediği, tekerleklerin birbirinden bağımsız hareket ettiği askı sistemi.

bağlantı aynası (denz. flanş) (Alm. Flansch, m; Fr. bride, m; İng. flange) mak. İki makine ya da tesisat elemanının sızdırmaz şekilde birleştirilmesine yarayan genelde standart olarak üretilen yapısal bir eleman; eşanlam: flanş.

bağlantı elemanı (Alm. Verbindungselement, n; Fr. pièce de fixation, f; connecteur, m; İng. connector) mak. İki veya daha fazla parçayı mekanik olarak birleştiren cıvata, somun, rondela gibi makine parçası.

bağlantı kolu (Alm. Verbindungsstange, f; Zuganker, m; Fr. tirant, m; tirant d’assemblage, m; İng. connecting rod;

tie rod) mak. Sadece çekme kuvveti taşıyabilen narin yapılı bağlantı; eşanlam: bağlantı çubuğu, çektirme.

bağlantı şasesi (Alm. Fussbefestigung, f; Fr. pied de fixation, m; İng. foot mounting; mounting

foot) mak. Motorların yerinden oynamamaları ve titreşimlerini azaltmaları amacıyla altlarındaki bir metal levha ile zemine bağlanmaları.

bağlantı vanası (Alm. Verbindungsventil, n; Fr. soupape de connection, f; İng. connection valve) mak. Bir boru sisteminde iki ya da daha çok boruyu birbirine bağlantılayan vana.

bağlaştırıcı (Alm. Ankoppler, m; Koppler, m; Fr. coupleur, m; İng. coupler) 1. elk. Bir devreden diğerine

elektriksel bağlantı yoluyla enerji aktarımı sağlayan devre elemanı. 2. mak. Mekanikte bir dönen elemandan diğer bir dönen ya da salınan elemana güç aktarımı sağlayan makine parçası.

balpeteği akış düzeltici (Alm. Honigwabe als Strömunggleichrichter, f; Fr. stabilisateur d'écoulement à nid d'abeilles, m; İng. honeycomb flow straightener) mak. Akışı küçük kanallara ayrıştırarak türbülans düzeyini en aza indirmek amacıyla kullanılan bir düzenek.

bandaj (Alm. Radreifen, m; Fr. bande de roulement, f; bandage, m; bandage de roue, m; İng. railway tire; wheel tyre) mak. Demiryolu taşıtlarında kullanılan çelik tekerleklerin aşınan yüzeylerine sıkı geçme ile yerleştirilen ve aşındıkça değiştirilebilen kasnak; eşanlam: tekerlek bandajı.

bantlı fren (Alm. Bandbremse, f; Fr. frein à bande, m; İng. band break) mak. Bir kayış ya da halatın sürtünmeli bir malzemeyle teması sonucu oluşan fren türü.

barotropik akışkan (Alm. barotropisches Fluid; Fr. fluide barotropique, f; İng. barotropic fluid) mak. Durum denklemi basıncın sadece yoğunluğun bir fonksiyonu olduğu akışkan.

basıncını alma (Alm. Druckentlastung, f; Druckentspannung, f; Fr. décharge de pression; İng. depressurization;

depressurizing) mak. Havayla ya da başka bir akışkanla dolu basınçlı kap ya da kabinin basıncını azaltma;

eşanlam: basınç azaltma.

basınç algıcı (Alm. Druckumwandler, m; Fr. capteur de pression, m; İng. pressure indicator; pressure sensor;

pressure transducer) mak. Akışkan basıncını, analog elektrik akımına dönüştürerek ölçen alet.

basınç ayarlayıcı (Alm. Differenzdruckwächter, m; Druckregler, m; Druckwarnschalter, m; Fr. manostat, m;

pressostat, m; İng. pressure switch; pressure warning switch; pressurestat) mak. Buhar kazanları ya da

(11)

buharlaştırıcılarda, buhar basıncının izin verilen azami değeri aştığında yakıtı kesen basınç şalteri ya da kontrol elemanı; eşanlam: presostat.

basınç dağılımı (Alm. Druckverteilung, f; Fr. distribution de pression, f; İng. pressure distribution) mak. İç akışlarda veya bir cisim etrafındaki akışlarda ya da hidrostatikte, basıncın bir noktadan diğerine nasıl değiştiğini gösteren fonksiyon.

basınç darbesi (Alm. Druckstoβ, m; plötzlicher Druckanstieg, m; Fr. saute de pression, f; İng. hydraulic surge;

pressure surge; surge pressure) mak. Bir boru devresinde veya kanal akışlarında bir vananın ani kapanması, pompanın ani durması vb. durumlarda boru ya da kanal içinde debinin değişmesi sonucu oluşan, önlem alınmadığında hidrolik sisteme zarar verebilen ani basınç değişimi.

basınç dengeleme aygıtı (Alm. Druckausgleicher, m; Fr. unité de compensation de pression, f; İng. pressure compensation device; pressure compensation element; pressure compensation unit; pressure

compensator) mak. Uçak kabini gibi kapalı bir mekânda, sıcaklık ve yükselti değişimlerinden dolayı oluşan basınç farklarını dengeleyen cihaz.

basınç düşürme vanası (Alm. Druckreduzierventil, n; Fr. soupape de réduction de pression, f; détendeur de pression, m; robinet réducteur de pression, m; İng. pressure reducing valve) mak. Basınçlı bir tesisatta akış halindeki akışkanın basıncını yersel kayıp yaratarak düşüren vana.

basınç düzenleyici (Alm. Druckminderer, m; Druckreduzierer, m; Druckregler, m; Fr. régulateur de pression, m;

İng. air pressure regulator; pressure controller; pressure reducer) mak. 1. Basınçlı bir gaz ya da sıvı sistemde basıncın aşırı yükselmesini önlemek için kullanılan bir vana ya da patlama diski gibi mekanik bir aygıt. 2. Bir kaptaki ya da süreçteki basıncı aynı tutmaya ya da istenen bir değere doğru değiştirmeye yarayan aygıt ya da düzenek; eşanlam: basınç regülatörü.

basınç emniyet vanası (Alm. Druckentlastungsventil, n; Überdruckventil, n; Fr. soupape de détente de pression, f; clapet de décharge, m; İng. pressure relief valve; relief valve) mak. Kazan, basınçlı kap gibi basınçlı sistemlerde basıncın öngörülen anma değerini aştığında açılarak akışkanı tahliye ederek basıncın normal işletme basıncına düşmesini sağlayan düzenek; eşanlam: basınç boşaltma vanası.

basınç farkı (Alm. Druckunterschied, m; Fr. différence de pression, f; İng. pressure difference) mak. Herhangi bir sistemde başlama ve bitiş, çalıştırma ve durdurma veya giriş ve çıkış basınçları arasındaki fark.

basınç gösterge borusu (Alm. Druckmesserrohr, n; Manometerrohr, n; Fr. tube manométrique, m; İng. pressure gauge tube) mak. İçinden akışkan geçen boru devreleri ile basınç göstergeleri arasında bulunan ve içinden akışkan geçen bakır veya çelik tüp boru.

basınç gradyanı (Alm. Druckgradient, m; Luftdruckgradient, m; Fr. gradient de pression, m; İng. barometric gradient; pressure gradient) mak. Bir basınç alanında basınç değişiminin en büyük olduğu doğrultudaki basınç değişiminin uzaklığa oranı.

basınç hattı (Alm. Drucklinie, f; Fr. conduite de pression, m; İng. pressure line) mak. Hidrolik sistemlerde devre üzerinde en yüksek basıncın görüldüğü yer olan pompanın çıkış (basma) devresi veya pompa ile hidrolik silindir veya motor arasında kalan devre.

basınç kaybı 1. (Alm. Druckabfall, m; Druckverlust, m; Fr. chute de pression, f; perte de pression, f; İng. head loss; pressure drop) mak. Herhangi bir devredeki akışkan basıncının, akışkanının ağdalılık özelliğine bağlı olarak boru, vana, dirsek vb. tesisat elemanlarında değerindeki azalma; eşanlam: basınç düşüsü. 2. (Alm.

Druckhöhenverlust, m; Fr. perte de charge, f; İng. head loss; pressure drop) yerb. 1. Akış doğrultusu

boyunca, cidar sürtünmeleri, türbülanslar ve akış ortamındaki süreksizlikler nedeniyle akışkanın toplam enerjisinin bir kısmının ısı enerjisine dönüşmesi ile oluşan, birim uzaklıkta gözlenen basınç azalımı; eşanlam: hidrolik yük kaybı. 2. Akış sırasında cidar sürtünmeleri, türbülanslar ve akış ortamındaki vana, dirsek, daralmalar gibi süreksizlikler nedeniyle suyun toplam enerjisinin bir kısmının ısı enerjisine dönüşmesi ile oluşan kayıplar.

basınç kazancı (Alm. Druckgewinn, m; Fr. gain de pression, m; İng. pressure gain) mak. Belirli bir işletme noktasında bir servovananın her iki kapısında basınç-kontrol akımı eğrisinin türevi.

(12)

basınç kontrol vanası (Alm. Druckentlastungventil, n; Fr. vanne de contrôle de pression, f; robinet

pressostatique, m; İng. pressure control valve) mak. Hidrolik sistemlerde basma hattındaki basıncı istenen sınırda tutabilmek için kullanılan bir hidrolik basınç kontrol vanası; eşanlam: güvenlik vanası.

basınç merkezi (Alm. Druckzentrum, n; Fr. centre de pression, m; İng. center of pressure) mak. Akış içindeki bir cismin profilinin üzerine akış tarafından uygulanan aerodinamik momentin sıfır olduğu nokta.

basınç odası (Alm. Überdruckkammer, f; Fr. chambre hyperbare, f; İng. decompression chamber; hyperbaric chamber) mak. Vurgun yemiş bir dalgıcı sağlığına kavuşturmak için kullanılan ve yüksek basıncın yavaş yavaş azaltılarak atmosfer basıncına getirildiği basınçlı kap.

basınç şalteri (Alm. Druckschalter, m; Fr. interrupteur à pression, m; İng. pressure switch) mak. Pompa, kompresör gibi aygıtların otomatik olarak devreye girmesini, devreden çıkmasını veya alçak ve yüksek basınç durumlarında alarm vermesini sağlayan basınç etkisi altında konum değiştiren elektrik anahtarı.

basınç toplayıcı (Alm. Druckspeicher, m; Fr. accumulateur hydrolique, m; İng. pressure

accumulator) mak. Hidrolik sistemlerde kullanılan basınç enerjisini depolayıp basınç düşmesi veya hidrolik kaçak gibi durumlarda devreye basınç sağlayan bir hidrolik devre elemanı.

basınç yüksekliği (Alm. Druckhöhe, f; Druckgefȁlle, n; Fr. hauteur de charge, f; İng. pressure head; static head;

static pressure head) mak. Akışkanlar mekaniğinde basınçtan doğan enerjinin gösterilmesi için kullanılan ve basınç/sıvının özgül ağırlığı ifadesiyle tanımlanan sıvı sütunu cinsinden yükseklik.

basınç yükseltici (Alm. Druckverstärker, m; Fr. renforçateur de pression, m; İng. pressure amplifier; pressure booster) mak. Hidrolik ve havalı sistemlerde akışkan basıncının yükselmesini sağlayan aygıt.

basınç yükü bkz. mak. basınç yüksekliği.

basınçlı hava motoru (Alm. pneumatischer Motor; Luftmotor, m; Fr. moteur pneumatique, m; moteur à air comprimé, m; İng. air motor; compressed air engine; pneumatic motor) mak. Sıkıştırılmış hava ile çalışan türbin motoru; eşanlam: pnömatik motor.

basınçlı hava sistemi (Alm. Druckluftanlage, f; Pressluftanlage, f; Pressluftsystem, m; Fr. système pneumatique, m; İng. pneumatic system) mak. Basınç altındaki bir gazın enerji depolamak, harekete yol açmak ve kuvvet yaratmak üzere kullanıldığı sistem; eşanlam: pnömatik sistem.

basınçlı kap (Alm. Druckbehälter, m; Druckgefäß, m; Druckkessel, m; Fr. appareil sous pression, m; récipient sous pression, m; récipient à pression, m; İng. pressure vessel) mak. İç basıncı atmosfer basıncının belirli bir değerinin üzerinde olan buhar veya sıcak su kazanları, kompresörler, basınçlı tanklar ya da tüpler gibi kap veya ekipman.

basınçölçer (kim. manometre) (Alm. Druckmesser, m; Manometer, n; Fr. manomètre, m; İng. manometer; pressure gauge) mak. Metal diyafram, piyezoelektrik kristal veya bir sıvı sütununun yüksekliği gibi bir tekniği kullanarak kapalı bir sistemin basıncını ölçen aygıt.

basit eğilme (Alm. reine Biegung; Fr. flexion circulaire, f; flexion pure, f; İng. pure bending) mak. Bir kirişe etki eden kuvvetlerin veya kuvvet çiftlerinin, kiriş kesitinin simetri eksenlerinden veya asal eksenlerinden biri ile çakışması sonucu, eksenel, makaslama ve burulma kuvvetlerinin bulunmadığı durumda, oluşan eğilme; eşanlam:

salt eğilme.

basit sarkaç (Alm. einfaches Pendel, n; Fr. pendule simple, m; İng. simple pendulum) mak. Kütlesi ihmal edilebilen ve herhangi bir malzemeden yapılmış bir ipin ucuna asılmış noktasal bir kütleden oluşan ve düşey düzlemde küçük salınımlar için harmonik hareket yapan sarkaç.

baskı diski (mak. debriyaj baskısı) (Alm. Kupplungsdruckplatte, f; Fr. mécanisme d'embrayage m; İng. clutch pressure plate) mak. Kavrama diskini motor volanına genellikle bir yay sistemi ile bastıran ve böylece kavrama işlemini gerçekleştiren mekanik bileşen; eşanlam: debriyaj baskı halkası.

baskı yayı (Alm. Druckfeder, f; Fr. ressort de compression, m; İng. compression spring) mak. Üzerine etkiyen kuvvetlere kısalarak karşı koyan helisel yay türü.

(13)

baskın frekans (Alm. dominierende Frequenz, f; dominanter Frequenzkomponent, m; Fr. fréquence dominante, f;

İng. dominant frequency) mak. Birçok frekans bileşeninin bulunduğu bir sistem ya da süreçte, güç spektral yoğunluk fonksiyonunda görülen belirgin spektrum doruğunun frekansı; eşanlam: baskın frekans bileşeni.

basma borusu (Alm. Ablaufrohr, n; Fr. tuyau de décharge, m; İng. delivery pipe) mak. Pompa, kompresör gibi sistemlerin çıkışındaki basınçlı devre.

basma yüksekliği (Alm. Förderhöhe, f; Fr. hauteur de refoulement, f; İng. discharge head) mak. Pompanın giriş seviyesi ile pompanın sıvıyı atmosfere boşalttığı seviye arasındaki yükseklik farkı.

baş vurma (Alm. Nicken, n; Fr. tangage, m; İng. pitching) mak. Sert fren ve kalkışlarda taşıt ekseninin hareket doğrultusuna göre aşağı ve yukarı yöndeki salınım hareketi.

başlatıcı hava sistemi (Alm. Luftablasssystem, n; Fr. systeme de démarrage pneumatique, f; İng. air start system) mak. Yüksek güçte dizel motorlarına ve gaz türbinlerine ilk dönme hareketini sağlayan güç kaynağı;

eşanlam: ilk hareket sistemi.

bayrak (denz. braket) 1. (Alm. Bitschalter, f; Flag, n; Fr. fanion, m; İng. field tag; flag; sentinel) blşm. 1. Bilgisayar programlamasında bir durum belirteci olarak kullanılan Boole değişkeni. 2. Bilgisayarda bir alanın, sözcüğün, tutanağın, öbeğin vb. başlangıç ya da bitişini belirten simge ya da simgeler.(Alm. Stützplatte, f; Knieblech, n; Fr.

crochet, m; İng. bracket) 2. denz. Ahşap tekne yapımında kemere, posta gibi bağlantısı yapılmış iki parçanın yükünü birbirine dağıtmak, ekstra sağlamlık kazandırmak amacıyla dik bir açı yapacak şekilde araya konulan köşe elemanı. 3. mak. Makine elemanlarının montaj yapıldığı yere braket sabitlenmesini sağlayan ayak, uzantı ya da destek parçası; eşanlam: bayrak levhası.

Beltrami akışı (Alm. Beltrami Fliessen, n; Fr. flux de Beltrami, m; İng. Beltrami flow) mak. Hız vektörünün burgaçlanma vektörüne daima ve her yerde paralel olduğu akış.

bendix dişlisi (Fr. commande de démarreur Bendix, f; İng. bendix drive) mak. Motoru ilk harekete geçirmek için volan dişlisiyle kavraşan ve motor çalışınca, otomatik olarak volan dişlisinden ayrılan dişli.

benzeşim (Alm. Gleichartigkeit, f; Ähnlichkeit, f; Fr. similitude, f; İng. similarity) 1. mak. Fiziksel olayların (genellikle akışkanlar dinamiği) geometrik benzerlik kurallarıyla beraber boyutsuzlaştırılmış parametrelerin aynı kalması koşulu ile daha küçük veya daha büyük geometrik modellerle incelenmesi. 2. müh. Nesneler ya da olayların, fiziksel ya da matematiksel özellikleri açısından benzemeleri.

benzeşim kuralı (Alm. Ähnlichkeitsgesetz, n; Fr. lois dimensionnelles, pl; İng. law of similarity; similarity law) mak. Bir fiziksel olayın (genellikle akışkanlar mekaniğinde) temel davranış özellikleri değişmeksizin daha küçük veya daha büyük modellerle incelenebilmesi için geometrik benzerlik yanında boyutsuzlaştırılmış parametreler sabit kalmak üzere diğer boyutsuzlaştırılmış değişkenlerin değişimlerinin de aynı kalması için uyulması gereken kurallar.

benzin motoru (Alm. Benziner, m; Benzinmotor, m; Fr. moteur à essence, m; İng. gasoline engine) mak. Yakıt olarak benzin kullanan içten yanmalı motor.

Bernoulli denklemi (Alm. Bernoullische Gleichung, f; Fr. équation de Bernoulli, f; İng. Bernoulli's energy equation; Bernoulli's equation) mak. Sıkıştırılamaz, sürtünmesiz daimi akışta basınçla ifade edilen iç enerji, hıza bağlı kinetik enerji ve yerçekimi kuvvetine bağlı konum enerjisi toplamının bir akış çizgisi üzerinde değişmez kaldığını ifade eden denklem.

besleme basıncı (Alm. Versorgungsdruck, m; Fr. alimentation de pression, f; pression d'entrée, f; İng. supply pressure) mak. Hidrolik ya da havalı bir sistemin besleme girişinde sağlanması gereken basınç.

besleme pompası (Alm. Speisepumpe, f; Zuführpumpe, f; Fr. pompe alimentaire, f; pompe d'alimentation, f; İng.

feed pump) mak. Kapalı hidrolik sistemlerde yağ kaçaklarını telafi etmek, motorlarda yakıtı dinlendirme

tanklarından alarak ısıtıcıdan geçirip beslemek, kazan sistemlerinde su ilavesi yapmak gibi çeşitli uygulamalarda kullanılan küçük debi ve düşük basınçlı pompa.

besleme suyu devresi (Alm. Speiserohr, m; Fr. tuyau d'eau d'alimentation, m; İng. boiler feedwater pipe) mak. Buharlı enerji dönüşümü sistemlerinde, besleme suyunun kazana iletildiği boru devresi.

(14)

besleme suyu pompası (Alm. Speisewasserpumpe, f; Fr. pompe d'alimentation de chaudière, f; İng. feed water pump) mak. Buhar kazanına beslenen suyun basıncını gerekli düzeye yükselten pompa.

besleme vanası (Alm. Speiseventil, m; Fr. soupape d'alimentation, f; İng. automatic water feeder; feed valve) mak. Isıtma ve soğutma sistemlerinde hidrolik dengeleme sağlamak amacıyla suyun küçük bir devre ile soğutma/ısıtma devresine girebilmesini sağlayan vana.

bıçak (teks. rakle) (Alm. Klinge, f; Schneide, f; Fr. lame, f; İng. blade) mak. Bir aygıtın kesici parçası; örneğin, pulluk bıçağı, ustura bıçağı.

bırakıntı faktörü (Alm. Ablagerungsfaktor, m; Fr. facteur d'encrassement, m; İng. fouling factor) mak. Korozyona mani olmak için yapılan kaplamalar, akışkan içinde bulunan metal tuzları, parçacık ve çeşitli kimyasal elemanların yüzeyde birikimlerinin yüzeyin ısıl direncini ne kadar artırdığını gösteren nicelik; eşanlam: kirlilik faktörü.

biçim değiştirme enerjisi (Alm. Deformationsenergie, f; Formänderungsenergie, f; Fr. énergie de déformation, f;

İng. deformation energy; strain energy) mak. Bir malzemede öngörülen biçim değiştirmeyi oluşturmak için gerekli enerji.

biçim değiştirme hali (Alm. Deformationszustand, m; Fr. état de déformation, m; İng. state of strain) mak. 1.

Biçim değiştiren homojen bir cismin her noktasında gerinimin tansörü bileşenlerinin belirlendiği durum. 2.

Malzeme liflerinin uzunluklarındaki tüm değişimlerin belirlendiği hal.

biçim değiştirme hızı (Alm. Verformungsrate, f; Fr. vitesse de déformation, f; İng. strain rate) mak. Malzemenin biçim değiştirmesinde, gerinimin zamana göre türevi; eşanlam: gerinim hızı.

biçimlendirme (Alm. Verformung, f; Fr. formage, m; İng. forming) mak. Belirli bir imal yöntemi kullanarak bir malzemeye öngörülen biçimi verme.

bileşen akışı (Alm. Komponenten Fluss, m; Spezies Fluss, m; Fr. flux d'espèces, m; İng. species flux) mak. Akış halindeki bir karışımda, karışımı oluşturan bir bileşenin kısmi yoğunluğu ile hızının çarpımına eşit büyüklük.

bileşen dengesi (Alm. Spezies Gleichgewicht, n; stoffliches Gleichgewicht, n; Fr. équilibre des espèces, m; İng.

species balance) mak. Bir madde karışımı içinde yayılan veya seyreltik halde bulunan bileşenlerin dengesi.

bileşik gerilme (mak. bileşik mukavemet) (Alm. überlagerte Beanspruchung, f; Fr. chargement combiné, m; İng.

combined loading) mak. Bir cisim üzerine en genel yükleme sonucu çekme, basma, makaslama gerilmelerinin hepsinin veya bir kısmının bir arada bulunduğu yükleme.

bileşik mukavemet bkz. mak. bileşik gerilme.

bileşik sarkaç (Alm. Kompensationspendel, n; physikalisches Pendel, n; Reversionspendel, n; Fr. pendule physique, f; İng. compound pendulum) mak. Bir çubuk ile bir noktaya bağlanan bir katı cisim ele alındığında, hem çubuğun hem de cismin kütlelerinin hesaba katıldığı ve salınım hareketi yapan bileşik cisim.

bileşke kuvvet (Alm. resultierende Kraft, f; Fr. force résultante, f; İng. resultant force) mak. müh. Bir cisme etki eden kuvvetlerin vektörel toplamının yapacağı etkiyi tek başına yapabilecek olan kuvvet.

bilya bkz. mak. bilye.

bilyalı yatak bkz. mak. rulmanlı yatak.

bilye (Alm. Kugel, f; Fr. bille, f; boulet, m; İng. ball ) mak. Öğütme aracı, silah mermisi, sürtünme azaltıp hareketi kolaylaştıran parça olarak vb. amaçlı kullanımları olan; farklı malzemelerden yapılmış, küre biçimli nesne.

bilyeli eklem bkz. mak. küresel eklem.

bilyeli vida (Alm. Kugelgewindespindel, f; Fr. vis à billes, m; İng. ball screw) mak. Dönel hareketi çizgisel harekete çok az sürtünme kaybıyla çeviren ve uygun işlenmiş vida üzerine bilyeli yataklanmış somundan oluşan öteleme eyleyicisi.

(15)

bindirmeli kaynak dikişi (Alm. Überlappungsschweißung, f; Fr. soudure par recouvrement, f; İng. lap welding) mak. İki yassı metal parçanın kısmen birbiri üzerine bindirilerek yapılan kaynak dikişi.

birim rampa fonksiyonu (Alm. Einheit Rampenfunktion, f; Fr. fonction rampe unité, f; İng. unit ramp function) mak. Bağımsız değişkenin pozitif olmayan değerleri için sıfır, pozitif değerleri içinse doğrusal olarak yükselen, x < 0: f(x) = 0, x > 0, f(x) = x formülüyle ya da f(x) = (x + |x|)/2 formülüyle ifade edilen fonksiyon.

birim vektör (Alm. Einheitsvektor, m; Fr. vecteur unitaire, m; İng. unit-length vector; unit vector) mak. Bileşenlerinin karelerinin toplamı bir olan vektör.

birinci mertebe sistem (Alm. System erster Ordnung, n; Fr. systeme du premier ordre, m; İng. first order system) mak. Hareket denklemi, birinci dereceden bir diferansiyel denklem olan sistem.

birleşik sınır tabaka (Alm. gemeinsame Grenzschicht; Fr. couche limite combinée; İng. combined boundary layer) mak. Akışkanlar mekaniğinde laminer akış, geçiş bölgesi ve türbülanslı sınır tabakalarını içeren ağdalı akış bölgesi.

birörnek akış (inş. değişimsiz akış; inş. üniform akış) (Alm. gleichförmige Strömung, f; Fr. écoulement uniforme, m;

İng. uniform flow) mak. Debi, sıcaklık, renk, bileşim gibi fiziksel ve kimyasal özelliklerinde konumla değişiklik olmayan akış; eşanlam: düzgün akış.

biyel (mak. piston kolu) (Alm. Kolbenstange, f; Pleuelstange, f; Fr. bielle, f; tige de piston, f; İng. connecting rod;

piston rod) mak. İçten yanmalı motorlarda piston ile krank milini iki ucundaki yataklar ile birbirine bağlayan parça.

biyel kolu yatağı (mak. piston pim yatağı) (Alm. Kolbennadellager, m; Fr. goujon de bielle, m; palier d’axe de piston, m; İng. gudgeon pin bearing; piston pin bearing) mak. İçten yanmalı motorlarda biyel kolunu pistona bağlamada kullanılan pimi yatağı.

biyomekanik (Alm. Biomechanik, f; Fr. biomécanique, f; İng. biomechanics) mak. Mekaniğin ilke ve yöntemlerini insan, hayvan, bitki, organ veya hücre gibi her türlü biyolojik sisteme uygulayan disiplinlerarası alan.

blok ötelenme (Alm. Starrkörperverschiebung, f; Fr. translation d’un corps rigide, f; İng. purely translational motion; rigid body translation) mak. Bir cismin hiçbir şekil değişikliğine ve dönme hareketine uğramaksızın herhangi bir eksen boyunca hareketi.

blok sıvı hareketi (Alm. Starrkörperfluidbewegung, f; Fr. translation d’un corps rigide fluide, f; İng. rigid body fluid motion) mak. Bir kontrol hacmi içindeki akışkanın katı cisimmiş gibi dönme veya öteleme hareketi yapması;

eşanlam: katımsı sıvı hareketi.

blöf (Alm. Kesselwasserabschlämmung, f; Ablass, m; Fr. purge de chaudière, f; İng. boiler blow-

down) mak. Kazan suyunda biriken yabancı maddelerin uygun zaman aralıklarında alt bölgedeki blöf vanası açılarak dışarı atılması.

blöf vanası (Alm. Ablasshahn, m; Abschlämmunghahn, m; Fr. robinet de purge, m; İng. blow-down cock) mak. Buhar kazanı kirli suyunun dışarı atılması için kazanın en alt seviyesinde bulunan vana.

boğaz keçesi (Alm. Kolbendichtung, f; Fr. joint de tige, m; İng. rod seal) mak. Bir çubuk üzerine yerleştirilen ve çubuğun ileri geri hareketinde, basınçlı akışkanın diğer tarafa sızmasını önleyen parça; eşanlam: boğaz contası.

boğulmuş akış (Alm. blockierte Strömung; Fr. écoulement amorcé, m; İng. choked flow) mak. Akışkan hızının dar bir kesitte ses hızına ulaşması sonucu oluşan şok dalgasının akışkan debisini basınç farkından bağımsız biçimde kısıtlaması; eşanlam: kısılmış akış.

bokser motor (Alm. Boxermotor m; Fr. boxer, m; moteur à cylindres opposés et horizontaux, m; İng. boxer engine) mak. Silindirleri yatay bir düzlem üzerinde ve krankın iki tarafında yatık halde bulunan içten yanmalı motor; eşanlam: karşıt eksenli motor.

boru (Alm. Rohr, n; Fr. conduit, m; tube, m; tuyau, m; İng. pipe) mak. Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz ya da akma özelliği olan bir malzemeyi aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmada, endüstride yoğun olarak kullanılan hidrolik - pnömatik silindirler, hidrolik - pnömatik valfler, sızdırmazlık elemanlarının denemelerinin

Pistonlu pompaların etki şekli , akışkanın pompa silindirinde piston tarafından ileri doğru itilmesi şeklinde olur.. Bu bakımdan pistonlu

Radyal pistonlu pompalarda pistonların üzerinde bulunduğu silindir bloğunun ekseni ile gövde ekseni arasında kaçıklık vardır.... Radyal pistonlu pompalarda pistonlar tahrik

Devre elemanlarının akışkanla doldurulması ve hava alma işlemi bittikten sonra, depodaki akışkan seviyesi kontrol edilmelidir.. Eksiklik

 Uzun strok gereken uygulamalarda silindirin çok fazla yer işgal etmemesi için kullanılır. İç içe geçen farklı çaplardaki silindirlerden oluşur. Teleskobik silindirlerin

Akışkanın gideceği yönü belirleyen, akışın yönünü değiştiren, akışkanın debisini ve basıncını belirleyen.. devre elemanlarına valf

Hidrolik devrelerde basınçlı sıvının (Yağ) depodan alınıp alıcılara ve çalışma hatlarına kadar iletmekte.. borular ve içi tel katmanlı bezli lastik hortumlar

Eğik Plakalı (Açılı Yüzeyli) Eksenel Pistonlu Pompalar HİDROLİK POMPALAR.. Eğik Gövdeli Eksenel Pistonlu Pompalar