• Sonuç bulunamadı

BÝR OLGU NEDENÝYLE KLASÝK KSANTÝNÜRÝ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BÝR OLGU NEDENÝYLE KLASÝK KSANTÝNÜRÝ"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

29

ADÜ Týp Fakültesi Dergisi 2003; 4(3) : 29 - 31 Olgu Sunumu

BÝR OLGU NEDENÝYLE KLASÝK KSANTÝNÜRÝ

Erkin SERDAROÐLU , Rana URAL , Þebnem ÇALKAVUR , Hasan AÐIN , Mustafa BAK1 1 1 1 1 ÖZET

Anahtar Kelimeler:

SUMMARY

Key Words:

Pürin metabolizmasýnýn kalýtsal bir bozukluðu olan ksantinüri, ürolitiyazisin nadir görülen bir nedenidir. Üç aylýktan itibaren kum dökme ve kanlý idrar yapma yakýnmalarý olan, ilk kez 9 aylýkken anuri ve böbrek yetmezliði bulgularý ile baþvurduðu bir merkezde, her iki böbreðinde çok sayýda opak olmayan taþlar saptanarak çift taraflý perkütan nefrostomi açýlan ve tekrarlayan nefrolitiyazis nedeniyle iki kez nefrolitotomi uygulanan olgu, 30 aylýkken hastanemize baþvurdu. Yapýlan metabolik tetkikler sonucu “ Klasik Ksantinüri “ saptanan olgu nadir görülmesi ve geç taný almýþ olmasý nedeniyle sunulmuþtur.

klasik ksantinüri, ksantin taþý, ürolitiazis.

Xanthinuria, an inherited disorder of purine metabolism, is a rare cause of urolithiasis. Our case presented with hematuria and crystalluria since 3 months of age. He had been hospitalized for the first time at 9 months of age with anuria and renal failure. Bilateral multiple nonopaque stones had been detected and he had undergone nephrolithotomy twice since then. He was admitted to our hospital when he was 30-months-old. He was screened for metabolic abnormalities and the diagnosis of classical xanthinuria was established. This case is reported because of it's rare occurence and of late diagnosis

classical xanthinuria, xanthin stone, urolitihiasis

Classical Xanthinuria: A Case Report

1Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalýklarý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi ÝZMÝR

Klasik ksantinüri, pürin metabolizmasýnýn son basamaðýndaki ksantini ürik aside çeviren ksantin dehidrogenaz enziminin eksikliði sonucu ortaya çýkan otozomal resesif (OR) geçiþli kalýtsal bir hastalýktýr.

Doðumdan itibaren ýsrar eden kusmalar, kilo alýmýnda yetersizlik, üriner sistem enfeksiyonlarý, irritabilite, uykusuzluk ve hematüri gibi þikayetlerle seyreden bu hastalýkta, ksantin dehidrogenaz enzim eksikliði nedeniyle ürik aside çevrilemeyerek kan düzeyi yükselen, böylece idrarla atýlýmý artan ve çözünürlüðü oldukça düþük olan ksantinin üriner sistemde birikimi sonucu üriner sistem taþlarý meydana gelir. Ýdrar ve kanda hipoksantin ve ksantinin artýþý yanýsýra, hipoürisemi ve hipoürikozüride saptanan bu olgularda, erken taný ve tedavi ile, oluþabilecek böbrek hasarý önlenebilmektedir.

Otuz aylýk erkek olgunun öyküsünden, 3 aylýk olduðu dönemden itibaren kum dökme ve kanlý idrar yapma þikayetinin olduðu, ilk kez 9 aylýkken anuri ve böbrek yetmezliði tablosu ile bir merkeze baþvurduðu, çekilen batýn ultrasonografisinde (USG) her iki böbrek kortikomedüller bileþkede kalsifikasyon, sað böbrek orta ve alt kaliksde en büyüðü 8 mm çapta 3 adet, sol böbrek orta ve alt kaliksde en büyüðü 9 mm ç apta 3 adet opak olmayan taþlar saptanarak periton diyalizi uygulandýðý, ardýndan çift taraflý perkütan nefrostomi açýldýðý, nefrostomi kateteri çekildikten sonra çift taraflý double J kateteri takýldýðý, 2 kez extra- corporeal shock wave lithotripsy (ESWL) uygulandýðý, izlemde 3' er mm çapta 2 adet taþ

düþürdüðü ve 15 aylýkken sol nefrolitotomi ile 3 adet taþ çýkartýldýðý belirlenmiþtir. Kimyasal yöntem kullanýlarak deðerlendirildiði öðrenilen taþ analizi sonucunun “kalsiyum-oksalat taþý” olduðu, 6 aylýk takip boyunca týbbi ve cerrahi müdahalelere raðmen tekrarlayan nefrolitiazis geliþmesi üzerine, metabolik bir etiyolojiden þüphelenilerek 24 saatlik idrarda bakýlan oksalat ve sitrat düzeyinin normal, sistin nitroprussid testinin negatif ve kan ürik asid dü zeyinin 0,3mg/dl (Normali:2-5,5mg/dl) saptandýðý tespit edilmiþtir. Onaltý aylýkken anüri geliþmesi üzerine nefrostomi açýldýðý, 24 aylýkken oligüri saptanmasý üzerine sol nefrolitotomi ile 11 ve 9 mm çaplý 2 adet taþ çýkartýldýðý, tüm bu izlem süresi boyunca 1'i piyelonefrit þeklinde olmak üzere toplam 7 kez idrar yolu enfeksiyonu geçirdiði öðrenilen olgu 30 aylýkken ateþ yüksekliði, karýnaðrýsý, kanlý idrar yapma ve kusma þikayetleri ile hastanemize baþvurdu.

Herhangi bir ilaç kullanýmý tanýmlanmayan olgunun aralarýnda 3. derece akrabalýk olan anne ve babasýnda, ayrýca hala ve halasýnýn çocuklarýnda da taþ düþürme öyküsünün olduðu ancak hiç birinde herhangi bir týbbi araþtýrma yapýlmadýðý öðrenildi.

Hastanýn fizik muayenesinde, vücut aðýrlýðý 13kg (%25-50), boyu 94cm (%75) ve tansiyon arteriyel basýncý 85/55 mmHg olarak saptandý. Sol lomber alanda nefrostomi kanülü ve lombotomi insizyon skarý dýþýnda patolojik fizik muayene bulgusuna rastlanmadý.

Laboratuvar tetkiklerinden kan sodyum, potasyum, kalsiyum, klor, fosfor, magnezyum, protein, glikoz düzeyleri ve kan gazý normal olarak belirlenirken, ürik asid düzeyi oldukça düþük (0,3

1

2,3

OLGU SUNUMU

(2)

Bir olgu nedeniyle klasik ksantinüri

30

mg/dl, Normali 2-5,5mg/dl) saptandý. Rutin idrar tetkikinde hematüri ve piyüri tespit edilen ve enfeksiyon kriterleri pozitif saptanan olgu idrar yolu enfeksiyonu tanýsý aldý ve idrar kültüründe üreyen yönelik uygun antibiyotik tedavisi baþlandý. Batýn USG sinde sað böbrekte 17 ve 9 mm çapýnda 2 adet, sol böbrekte 11 ve 8 mm çapýnda 2 adet opak olmayan taþ saptandý.

Ýzlemde diürezinin yeterli seyretmesi üzerine hastanemize sol nefrostomi kateteri ile gönderilen hastanýn nefrostomi kateteri çýkartýldý. Ýdrar yolu enfeksiyonuna hakim olunduktan sonra taþ oluþ umunun metabolik nedenlerine yönelik tetkiklerin yapýlmasý planlandý ve 24 saatlik idrarda bakýlan kreatinin düzeyi, üriner sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor ve magnezyum atýlýmý yanýsýra oksalat ve sitrat düzeyi normal, sistin nitroprussid testi negatif tespit edilirken, üriner ürik asid atýlýmý belirlenemeyecek kadar düþük düzeyde (0mg/dl) saptandý. Tekrarlanan tetkiklerle hipoürisemi (0,5mg/dl) ve hipoürikozü rinin (0mg/dl) doðrulanmasý üzerine Ksantinüriden þ ü p h e l e n i l e r e k y ü k s e k p e r f o r m a n s l ý l i k i t kromatografik (HPLC) yöntem ile çalýþýlan kantitatif idrar ve kan aminoasid kromatografi tetkikinin uygulanmasý planlandý. Belçika-Brüksel Cliniques St.

Luc. Metabolizma Hastalýklarý Laboratuvarýna gönderilen bu tetkiklerin sonuçlarý beklenirken hastaya 24 aylýkken uygulanan sol nefrolitotomi sonucu çýkartýlan 2 adet taþýn, Ankara Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nde, X ray-difraksiyon metodu ile bakýlan taþ analizi sonucu “Ksantin taþý (C H N O )”

olarak belirlendi. Ardýndan kantitatif kan aminoasid kromatografisinde , hipoksantin 30mmol/ml (Normali

<5mmol/ml), ksantin 18 mmol/ml (Normali

<1mmol/ml); idrar aminoasid kromatografisinde, hipoürikozüri yanýsýra yüksek düzeyde ksantin ve hipoksantin atýlýmý (ürik asid 0 mmol/mol kreatinin, hipoksantin 27 mmol/mol kreatinin, ksantin 249 mmol/mol kreatinin) saptanarak olguya “ Klasik Ksantinüri “ tanýsý konmuþtur. Pürinden kýsýtlý diyet ve bol sývý alýmýný kapsayan tedavisine baþlanan olgunun ileri tetkikleri sosyo-ekonomik nedenlerden yaptýrýlamamýþtýr.

Ksantinüri ilk tanýmlanan kalýtsal pürin bozukluðu olup, 1954 yýlýnda klinik olarak t a n ý m l a n m ý þ , 1 9 5 9 y ý l ý n d a b i y o k i m y a s a l tanýmlanmasý yapýlmýþ, 1964 yýlýnda ise enzim defekti belirlenmiþtir. Ksantin taþý ise ilk defa 1817' de Marcet tarafýndan tanýmlanmýþtýr. Klasik ksantinüride insidans 1/6000- 1/69000 gibi oldukça geniþ bir aralýkta belirlenmiþtir. Hastanemiz nefroloji polikliniðinde ürolitiyazis tanýsý ile izlenmekte olan 72 olgudan sadece birinde ksantinüri saptanmýþtýr.

Herediter ksantinüri saptanan olgularýn 2/3' ünün erkek olduðu bildirilmiþtir. Otozomal resesif (OR) kalýtýldýðý saptanan bu hastalýkta belirtilerin

doðumdan itibaren ýsrarlý kusmalar, kilo alýmýnda yetersizlik, üriner sistem enfeksiyonlarý, irritabilite, kristalüri ve hematüri olduðu; nefrotoksisitenin ortaya çýkýþ yaþýnýn çocukluk çaðýndan 80'li yaþlara dek deðiþim gösterdiði ancak vakalarýn %50' sinden fazlasýnýn 10 yaþýn altýnda olduðu rapor edilmiþtir.

Sunulan olgunun da kristalüri ve hematüri þikayetleri 3 aylýktan itibaren mevcut olup, anne ve babasýnýn yanýsýra hala ve halasýnýn çocuklarýnda da taþ düþürme öyküsü saptanarak, ksantin taþlarýnýn herediter bir bozukluk sonucu oluþtuðu düþünüldü.

Ýlk kez 9 aylýkken akut obstrüksiyona baðlý anüri ve akut böbrek yetmezliði tablosuyla bir hastaneye baþvuran olgumuza benzer þekilde Bradbury ve arkadaþlarýda herediter ksantinüri tanýsý koyduklarý 9 aylýk bir olguda akut böbrek yetmezliði saptamýþlardýr.

Klasik ksantinürinin 2 tipi bulunur. Tip-1 ksantinüride izole ksantin dehidrogenaz (XDH) enzim eksikliði sözkonusu iken Tip-2' de molibden kofaktör genindeki bir defekt sonucu hem XDH hemde aldehid oksidaz (AOX) enzim aktivitesi etkilenmiþtir. Klinik olarak ayný tabloyla seyreden bu 2 tip ksantinürinin ayýrýmýnda AOX tarafýndan metabolize edilen allopürinol, azathiopürin, siklofosfamid, metotreksat ve kinin gibi ilaçlar kullanýlýr. Tip-1' de bu ilaçlar kolayca metabolize edilirken, Tip-2' de AOX enzimi eksik olduðundan metabolize edilemezler.

Klasik ksantinüri dýþýnda tanýmlanan bir diðer ksantinüri tipinde ise molibden kofaktörün konjenital yokluðu sonucu XDH, AOX ve sülfid oksidaz (SOX) enzim aktiviteleri bozulmuþtur. Bu tipte yenidoðan döneminde durdurulamayan konvülziyonlar, oküler lens dislokasyonu, spesifik nörolojik defisitler, mikrosefali gibi belirtiler gözlenir ve 1 yaþýndan önce hastalar kaybedilir. Olgumuzda buna benzer bir klinik tablo saptanmamasý nedeni ile bu klinik tip ekarte edilmiþtir.

Herediter ksantinüride plazma ve idrar ürik asid düzeyleri oldukça düþük saptanýr. Hastamýzda da plazma ürik asid düzeyi çok düþükken, idrarda saptanamayacak kadar az olduðu belirlendi. Ürik asid düþüklüðü ve taþ beraberliði ile ksantinüri düþünülmesi gereken olgumuza ayrýca 15 aylýkken uygulanan nefrolitotomi sonucu çýkartýlan nonopak taþlarýn kimyasal analizinde kalsiyum-oksalat taþý saptandýðý öðrenilmiþtir. Ancak kalsiyum oksalat taþlarýnýn opak taþlar olduðu bilinmektedir. Yirmidört aylýkken çýkartýlan taþlarýn X-ray difraksiyon metodu ile bakýlan analizi ise ksantin taþý olarak belirlenmiþtir.

Çeþitli kaynaklarda da bildirildiði gibi taþ analizinde kimyasal metodlarýn ölçüm sonuçlarýnýn pek güvenilir olmamasý, bu farklýlýðýn nedeni olarak gösterilebilir.

Herediter ksanthinüride böbrek taþý oluþumunu önlemek için pürinden kýsýtlý diyet uygulanýr ve bol sývý alýmý saðlanarak idrar dilüe edilir. Ýdrar pH' ýndaki deðiþiklikler ksantin çözünürlüðünü pek az deðiþtirdiðinden bu yönde bir tedaviden yarar saðlanmaz. Olgumuza uyguladýðýmýz bu tedavinin Klebsiella sp.

5 4 4 2

TARTIÞMA

1

1

2

3

1-3

3

1 , 4

3,5

(3)

Serdaroðlu ve Ark.

31 sonuçlarý açýsýndan takibimiz sürmektedir. Bununla

birlikte ailenin diðer bireylerine ulaþýlamadýðý için tüm aile araþtýrýlamamýþtýr.

Çocuklarda görülen ürolitiyazisin yaklaþýk

%25'ini metabolik etiyolojiye sahip taþlar oluþturur ve bunlarýnda %1' inden azý ksantin taþlarýdýr. Ýnfantil dönemde ürolitiyazis saptanan, ailede taþ öyküsü olan hastalarda metabolik nedenler araþtýrýlmalý, nonopak taþlar yanýsýra hipoürisemi ve hipoürikozüri saptanan olgularda ksantinüri düþünülmeli, X-ray difraksiyon metodu gibi güvenilir yöntemler ile taþ analizi yanýsýra kantitatif idrar-kan aminoasid kromatografisi yapýlarak erken dönemde tanýya gidilmelidir.

4

KAYNAKLAR

YAZIÞMAADRESÝ

1. Simmonds HA, Reiter S, Nishino T. Hereditary Xanthinüria. In: Scriver CR, Beaudet AL, Sly AL, Valle D eds. The Metabolic and Molecular Bases of Inherited Disease. Philadelphia: The Mc Grav-Hill Companies, Inc. Computer program. 1997.

2. Bradbury MG, Henderson M, Brocklebank JT, Simmonds HA. Acute renal failure due to xanthine stones. Pediatr Nephrol 1995; 9: 476-477.

3. Cameron JS, Moro F, Simmonds HA. Gout, uric acid and purine metabolism in paediatric nephrology.

Pediatr Nephrol 1993; 7: 105-118.

4. Jenkins AD. Calculus formation. In: Gillenwater JY, Grathack JT, Howards SS, Duckett JW, eds. Adult and Pediatric Urology. St. Louis: Mosby Year Book, 1991:

403-443.

5. Smith LH, Segura JW. Urolithiasis. In: Kelalis P, King L, Belman B, eds. Clinical Pediatric Urology.

Philadelphia, Pennsylvania: WB Saunders Company, 1992: 1327-1352.

Dr. Rana URAL

6348 sokak No: 3 Daire: 5 35540 Bostanlý ÝZMÝR Ev Tel. No : 0 232 362 12 30

Ýþ Tel : 0 232 365 37 34 GSM : 0 532 684 67 97 E-posta : ranaural@ttnet.net.tr Geliþ Tarihi : 24.01.2003

Kabul Tarihi : 12.10.2003

Referanslar

Benzer Belgeler

Burun içi iltihaplar›, sinüzit, dar- beler, burun kar›flt›rmak, burna yabanc› cisim sokmak, burun kemi¤indeki e¤rilikler, allerjik nezle, buru içi tümörler, yüksek

3 Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Sivas, Türkiye.. 4 İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı,

Kronik Böbrek Yetmezliði Olan Bir Hastada Sefoperazon/Sulbaktam Kullanýmýna Baðlý Geliþen Koagülopati : Olgu sunumu..

Trombositopeni kemik iliði depresyonu, viral enfeksiyon iliþkili hemofagositik sendrom, immun aracýlýklý trombositlerin periferal yýkýmý veya dissemine intravasküler koagulasyon

Verteporfin therapy of subfoveal choroidal neovascularization in age-related macular degeneration: meta-analysis of 2-year safety results in three randomized clinical trials:

Ülkemizde son dönem böbrek yetersizliði olan hastalarda SAPD tedavisi giderek yaygýnlaºmaktadýr; 1999 yýlý verilerine göre ülkemizde SAPD tedavisi uygulayan

Lütfi Bergen, medeniyet kavramı üzerine inşa edilen söylemleri kendi içerisinde bir sınıflandırmaya tabii tutmuş ve bu söylemleri benimseyen düşünürlere

Bu olgu sunumunda dört ay önce hastanede yatýrýlmýþ ve iki ay önce miksiyon sistoüretrografi (MSUG) çekilmesi sýrasýnda üriner kateterizasyon öyküsü bulunan 7 aylýk