• Sonuç bulunamadı

Alt Ekstremite Ateşli Silah Yaralanmalarında Onarım ve Tedavi Prensipleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alt Ekstremite Ateşli Silah Yaralanmalarında Onarım ve Tedavi Prensipleri"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ALT EKSTREMİTE ATEŞLİ SİLAH

YARALANMALARINDA ONARIM VE TEDAVİ PRENSİPLERİ

Bahattin ÇELİKÖZ*, Muharrem DEMİROĞULLARI", Can KOPAL*, Naki SELMANPAKOĞLU*

* GA TA Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı., Ankara, * * Hava Hastanesi Plastik ve Rekanslrüktif Cerrahi Anabüim Dalı, Ankara

Ö Z E T

Alt ekstremite ve ayaklar, üst ekstremite ve eller kadar ince ve mükemmel bir yapıya sahip olup, fonksiyonel olarak çok önemli işlevlerde bulunurlar. Alt ekstremite yaralanmaları gü n ü m ü zd e p e k ö n em senm em ekte ve g erek li ilg iyi görem em ektedir. Yapılan ted a viler de am acına ulaşamamaktadır. Bu yazıda alt ekstremite onanmlarında kullanılan yöntemlerin neler olduğu, bu tür yaralanmalarda neler yapılmasının gerekliliği ortaya konmuş ve karşılaşılan problemler literatür ışığı altında tartışılmış ve prensipler özetlenmiştir.

Anahtar Kelimeler; Alt ekstremite, A leşli s İlah yaralanmaları, Onarım.

GİRİŞ

Yürüyem eyen insan tarih boyunca sakatlığın sembolü haline gelmiş ve geniş bir yelpazede sakatlığı ifade etmek için tekerlekli sandalye sembol olarak kabul edilmiştir. Hayvanla bitki arasındaki belki de en büyük fark hayvanın hareket ediyor olmasıdır. Yürüyebilmek bir anlamda insanı bitkisellikten kurtarır.

A ğırlık taşım a ve yürüme İçin ileri derecede özelleşmiş yapılardan oluşan ayağın yüzeysel anatomisi bile, elin gelişmemiş, geri kalmış bir formu olmadığını anlamak için yeterlidir. En ilerlemiş m ühendislik prensiplerine sahip olan transvers ve longitudinal arklar İle şok emilimi, ağırlık iletimi, güçlü ligamanlar ve eklem lerin biribiriyle tam uyumu sonucu kem ik stabîlizasyonu sağlanırken, intrensek ve ekstrensek kaslar bu mekanik ünitenin dinamik denge unsuruna katkıda bulunur. Anatomi ve biyomekaniği Önemli özellikler taşıyan bu eşsiz yapıların travma sonrası onarımı, hem cerrahları hem de hastaları uğraştırır.

Fonksiyonel görevi oldukça ağır olan ayaklar bir

S U M M A R Y

Reconstruction and management principles in gum-shut injuries o f the lower extremity.

Hİgh energy fırearm injuries to the lower extremities andfeet results in extensive bone and sofi tissue defects. Management o f such injuries is rather challenging to both patients and reconslructive surgeon

Defects due to high energy fırearm injuries are generally un- derestimated. After serial debridements, the real defect ap- pears to be more extensive thanpredicted. Reconstruction with free tissue transfers can be regarded as to be the only method in order to prevent from progression to amputation o f the wounded extremity.

Key Words: Lower extremity, Gum shut, Reconstruction and management.

çok yaralanma, deformite ve gelişimsel anomalilerle karşı karşıyadır. İskelet eksenine bağımlı ilişkisi (distal dolaşım , yüksek dirençli venöz dönüş, periferik innervasyon) yara İyileşmesini olumsuz yönde etkiler ve bu olumsuzluk majör travmalar, vasldiler hastalık ya da periferik nöropati varlığında daha da komplike hale gelir.

Ayak yaralanmalarının derecesine göre plantar deri, aponoroz, yumuşak doku, kemik, eklem ve ligamanlarda kalıcı instabiliteyle birlikte kompozİt def elet ler oluşur.

Yüksek Enerjili Ateşli Silah Yaralanmalarında Anatomo-p ato lo j i

Yüksek enerjili ateşli silah yaralanmaları genellikle yüksek hızlı mermi ya da bomba, dinamit, maym gibi parça etkili patlayıcı savaş silahlan İle oluşur1’2. Savaş yaralarının p ato fizyolojisinin anlaşılabilmesi ve gerçek cerrahi tedavinin planlanabilmesi için bu silahların ter­

minal balistik etkilerinin iyi bilinmesi gerekir3"5. Sivil kesimdeki yaralanmalar genellikle düşük hızlı silahlarla, daha çok ekstremitelerde oluşur.Bu yaralanmalar sonucu

Yazının bir kısmı (1. hasta) XIX. Ulusal Plastik ve Rekonstriiktif Cerrahi Kongresinde, Antalya, 2-7 Eylül 1997, poster olarak sunulmuştur.

Geliş Tarihi : 15.04.1999 75

(2)

oluşan yumuşak doku hasarı sınırlı cerrahi yaklaşımla, yara kenarlarının eksizyonu, irrigasyon ve geciktirilmiş primer veya sekonder kapama ile başarılı bir şekilde tedavi edilir616. Oysa yüksek enerjili mermi, dokuda laserasyon ve bİrkavite oluşturduktan sonra enerjisini bu kavite boyunca dokuya aktararak sadece göründüğü yerde değil, uzak dokularda da transonik şok dalgalan etkisiyle hasar oluşturur. Aktarılan enerji mermi hızı, atılış uzaklığı, atılan silah tipi ve etkilenen dokuya göre değişir. Bu, şu şekilde formüle edilebilir2.

KİNETİK ENERJİ = AĞIRLIK x H I Z 2/ 2 Yani kinetik enerji, hız iki katına çıkarsa dört kat, ağırlık iki katına çıkarsa iki kat artacaktır. Başka bir örnekleme ile, basit bir düşme sonucu ayakta 100 birimlik bir enerji açığa çıkarken ateşli silahlarla 2000, parça etkili çarpmalarda 100,000 birim enerji açığa çıkmaktadır. İşte bunlar, başlangıçta masum görünen yarada daha sonra ortaya çıkan ağır h asarın anlaşılmasında yardımcı olacaktır ” .

ALT EKSTREMİTE DEFEKTLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Acil ve erken tedavi:

Alt ek strem ite yaralanm aları m u ltisistem yaralanmalar gurubuna girmekte ve bu nedenle de potansiyel olarak hayati tehlike taşım aktadırlar.

Yaralıların tedavisi olay yerinde başlatılmalıdır. Bu tür yaralanmalarda kan kayıplan beklenenden fazladır. Bu nedenle hastalara ilk'"olarak kan kaybını Önleyici girişimler (turnike, bası uygulanması gibi) gerekir. Kan

kaybı sonucunda hipovolemiye giren hastalarda kan grubu bilinmiyorsa İlk öncelikle Ringer laktat tercih edilmelidir. Parçalı ve kırık ekstremite atel yardımıyla tespit edilmeli, en yakın sağlık merkezine transportu sağlanmalıdır. Yara temizliği ve debritmanı mümkün olduğunca erken yapılm alıdır. Geniş spek trıp ılu antibiyotik ve tetanoz proflaksisi uygulanmalıdır ’ .

Sağlık merkezinde veya hastahanelerde yaralanmış kişinin sistemik bir şekilde değerlendirilmesi esastır.

Yaralanma etyolojisi, zamanı öğrenildikten sonra eğer varsa hayatı tehdit eden hemodinamik değişiklikleri düzeltilmelidir. İskemİ ve kompartman sendromlarma dikkat edilmeli, nörolojik muayene hem motor hemde duyu yönünden yapılmalıdır. Bu hastalar multisistem travmalı olabildiklerinden, hipotermi, asidoz ve ARDS yönünden dikkatli olarak yaklaşılmak, gerekli önlemler alınmalıdır. Yaralanmış ekstremitenin direk radyolojik grafileri, gerekiyorsa anjiografisi veya ultrason doppleri yapılarak operasyona girilmelidir. Hastanın durumu elverdiğinde ve uygun şartlar varsa 72 saat içinde serbest doku aktarımı dahil erken definitif tedavi yapılmalıdır.

72 saat içinde yapılan erken definitif tedavinin kemik iyileşmesi üzerine oldukça faydalı etkisi vardır. 72 saati geçmiş olgularda primer onanından ziyade sekonder onarım veya geç definitif tedavi tercih edilmeli ve bu olgularda yara günlük seri debritman, basınçlı su ile mekanik temizlik ve irrigasyon. ve sık pansumanlarla ölü dokulardan ve enfeksiyon k aynaklarından arındırılmalıdır. Açık eklem yaralanmalarında eklem boşluğunun inigasyonu, drensiz primer kapama, lokal

Şekil 1 A : Ateşli silah yaralanmasına bağlı bacak 1/3 üst kısım alanda doku defektli bir olgunun onarıma hazır görünümü. B: Aynı olgunun onarım amacıyla lokal kas flebinin (gastrecnemius kas flebi) defekt alanına çevrilmiş görünümü.

(3)

Türk Plas t Cer Derg (1999) Cilt:7, Say;:2

Şekil 1 C: Lokal kas flebi çevrildikten sonra üstünün mesh kalın spütt-thickness deri gretti ile kapatılmış görünümü. D: Aynı olgunun geç postoperatif görünümü.

flep veya free fleplerle onarım yapılmalıdır. Operasyonda direk grafilerde görünmeyen taş-kum, kumaş gibi yabancı parçalarla sıklıkla karşılaşılır. Yaralanmaların çoğunluğu (% 73) ekstremitelerdedir . Bu yüzden uygun anestezi ye turnike altında povidon-iodinle cilt temizliğini takiben bol serum fizyolojik ve cerrahi sabunla imgasyon yapılmalıdır. Debritmanda turnike kullanılm alı, turnike sonrasında kanama kontrolü uygulanmalıdır. Devital deri, yumuşak doku, kas, ten- don, herhangi bir yere tutunm ayan küçük kemik fragmanlara cerrahi eksizyon-debridman uygulanmalı ve yabancı cisimler uzaklaştın İmalı dır. Operasyonda kemik traktörleri, eklem yaralanmaları stabilize edilmelidir ’

. Turnike açılarak debridmamn yeterli olup olmadığı gözlenmeli, gerekirse intravenöz floroseinle viabilite kontrol ed ilm elidir. G enellikle p lan tar yörenin özelliğinden dolayı aşırı debridmandan kaçınılmalıdır.

Yara, alttaki vital dokuların kurumasını engellemek ve oluşan koagulum ve sekresyonları absorbe etmesi amacıyla, doku pH ’sına en yakın olan ringer laktat (pH 6,3) emdirilmiş kapamalar ve bunun üzerine konulan kuru kapam alarla, kuru-ıslak pansuman şeklinde kapatılmalıdır, Bunun dışında allogreftler, sentetik deri yerine geçen pansuman materyalleri (epigard) ya da enzİm atik ajanlar, şeker deriveleri-dextranom er (Debrisan-Debrisorb) ile temiz yara elde edilmeye çalışılmalıdır. Hasta yatağında her 6 saatte pansuman

değiştirilmeli ve 24-36 saat sonra debridmamn yeterli olup olmadığı gözlenerek eğer yeterli değilse aynı işlem ler temiz yara elde edilinceye kadar devam etmelidir. Çoğunlukla 2-4 debridman sonrası temiz yara elde edilir. Yoğun kemik doku enfeksiyonlarına engel olmak için hastalara kültür antibiogram sonuçlarına göre sistemik ve lokal antibiyotik uygulanmalıdır ’

ONARIM YÖNTEMLERİ

Bacak bölgesindeki yumuşak doku defektleri 3 ana guruba ayrılarak incelenir. 1/3 üst kısım bacak defektleri lokal kas ve kas+deri Hepleriyle onarılabilir. Bu amaçla damedial, lateral gastroknemius ve lateral kompartman kas flepleri (peroneous longus ve brevis kas Hepleri ) kullanılır (Şekil la,b,c,d), 1/3 orta kısım bacak defektleri de üst kısım gibi doku defektinin büyüklüğüne göre lokal kas, kas+deri flepleri (medial ve lateral gastroknemius, proksimal pediküllii soîeus, fleksor digitorum longus (orta 1/3 ün alt bölümü), ekstensor hallucis longus (orta 1/3 ün alt bölümü), fleksor haîlusis longus (orta 1/3 ün alt bölümü) ve tibialis anterior) ve /veya serbest kas- deri Hepleriyle onarılabilir. 1/3 alt medial kısımdaki küçük yumuşak doku defektleri fleksor hallucis longus, fleksor digitorum longus, tibialis anterior, abduetor hallucis ile, lateral kısım defektleri ise peroneus brevis ve peroneus tertius fleplerle onarılabilir. Ancak büyük 1/3 alt kısım bacak defektleri ile ayak defektlerinin kemik

(4)

Şekil 2A: Bacak 1/3 orta bölümde lokal flepJerle onarıiamayacak kadar büyük defekte sahip bir olguda yumuşak doku defektinin ve kemik doku kırıklarının görünümü. B: Aynı olgunun serbest kas flebi + deri greftleriyle onarılmış görünümü.

ve tendon ek spozisyonunda ve lokal flep le rin kullanılmasının olanaksız olduğu yüksek-eneıjili travma ile oluşm uş geniş defek tlerd e, lokal flep lerin başarısızlığında, osteom yelit tedavisinde serbest mikrovaskuler doku transferi ile bacak defektlerinin rekonstrüksiyonu gereklidir. Geniş ve büyük defektlerde totale yakın serbest latissimus dorsi kas- deri flebi kullanılabilir (Şekil 2a, b).

Ayak doku defektlerini Shaw ve Hidalgo 3 tipe ayırmıştır (Tablo I). Stevenson ise defekt büyüklük, lokalizasyon ve yaralanma tipine göre buna benzer bir sınıflama yaparak onarım seçeneklerini sıralamıştır.

(Tablo ÎI). Tip I defektler genellikle deri grefti lokal muskulokütan ve kas flepleri" ’ , fasyokütan fleplerle" onarılabilir. Oysa tip II ve III defektlerde çoğunlukla amputasyonu engellemek için serbest doku aktarımı gerekir. Bu nedenle Tip II ve III defektlerde ve yüksek enerjili ateşli silah yaralanmalarında serbest doku aktarım ı için fasyokütanöz, m uskulokütanöz, osteokütanöz, fasyal ve kas flepleri kullanılabilir

Tablo 1: Shaw ve Hidalgo sınıflandırması

Tip I; sınırlı yumuşak doku yaralanması,

T ip II; distal am putasyonlu veya am putasyonsuz geniş yumuşak doku kaybı

Tip III; ayak bileği, kalkaneus ve bacakta açık fraktürün eşlik ettiği majör yumuşak doku yaralanması.

Tablo 2: Stevenson sınıflandırması ve defekt büyüklük ve lokalizasyonlarına göre onarım teknikleri

L o k a liz a s y o n H ü y & k lu k S e ç e n e k le r Ağrıdık taşıyan topuk bölgesi Yiizeyı < 1/3 “Dert grefti

*SLtptafasyal 11 up Yüzeyi i V3 - 2/3 * Ffck, dig. BrevİR

*Meıl. plant.fl&p Yüzeyi > 2/3 veya yüksek

enerjili yaralanma

'Serbest ka« flebi ■+■ derj grefti

Ağıılık taşımayan topuk- ınaUuol bölge

4 cm de tı küçük kaJkancal arter 1lebi

*Tcrs pıed .fasyokütan Hep

*Ekst. Digilortım brevis flep

*Doısytfs pedis arter Hep

’ Abd^hab ve dig. mini, flep 4 cm dcıî büyük veya yüksek

enerjili yaralanma

♦Serbest kas flebi +■ grefı

*RisyuJtijtan flep

Ağırlık taşımayan plantar alan Yüzeye 1 * Deri grcflİ

Derin vuya yüksek enerjili

*Tefs pcdiküilü fasyokütan flep '"Serbest kas Qcbi 4- deri grefti

"Tas yo kütan flep Doku m /ayak ön bölümü 4 cm den küçük ♦Tos fille* flep/ wcb arası isltmd

flep

*Ters akımlı fasyokütan flep 4 cm den büyük veya yüksek

enerjili

♦Serbest kus ilebi + deri greft veya İh sy ok utan flep

SERBEST DOKU AKTARIMINDA K U L L A N I L A N F L E P L E R

Deri greftlerinin alt ekstrem ite defelctlerinde kullanımı oldukça sınırlıdır. Deri greftlerj ancak yüzeye!

doku defektlerinde ve ayak tabanında basıya maruz kalmayan alanda kullanılabilir ’ (Şekil 3).

A lt ekstrem ite o n arım ların d a serbest kas, m uskulokütan, fasyokütan, osteokütan flep seçeneklerinin kendi içlerinde bir takım avantajlar taşıd ığ ı bir çok çalışm ada öne sü rülm üştür67.

(5)

TürkPlast Cer Derg (1999) Cilt:7, Sayı:2

Şekil 3: Ayak onarımlarında bası görmiyen alanlarda deri greftinin rahatlıkla kullanılmış görünümü.

F asyokütanöz serbest doku aktarım ı kozm etik görünümlü, fazla hacimli olmaması ve çoğu zaman duyuyu sağlaması açısından avantajlıdır. Fasyokütanöz serbest doku aktarımları kozmetik olarak iyi gölünüm vermesine rağmen, fazla hacimli olmaması ve enfekte olgularda yetersiz kalm ası ve donör sahada aşırı skarlaşma nedeniyle büyük defektlerde kullanımı sınırlıdır. Duyu sağladığı öne sürülse de özellikle topuk ve plantar yörede ülserasyonlar sık olarak ortaya çıkar.

Fasyal flepler ise son derece ince yapısı nedeniyle ancak

ayak dorsumunda yüzeyel defektlerde ve tendon kayma mekanizmasına katla için kullanılabilir (Şekil 4a,b).

Muskulokütanöz ve serbest kas fleplerinin geniş yumuşak doku ve kemik doku defekti olan olgularda kas fleplerinin anatomik ölü boşlukları doldurması, düzgün olmayan yüzeylere kontur sağlaması, alttaki diğer vital dokulara ve enfekte olgularda i^i kanlanma sağlaması gibi avantajları iyi bilinmektedir . Bu amaçla en sık latis- simus dorsi, rektus abdominis ve grasilis serbest kas flepleri ve medial plantar fasyokutan flepler kullanılır (Şekil 5). Ancak, muskulokütanöz serbest doku aktarımı ayak onanını için oldukça hacimli ve kaba kalır. Üstelik yürüme sırasında kas, subkütan doku ve deri arasında sıkı bir bağlantı olmadığından kayma güçlerine, karşı y eterli ve s tabii k alab ilm esi de m üm kün

. . . . , , . 6 7 ,6S

görünmemektedir

Osteokütanöz serbest doku aktarımları özellikle topuk bölgesi d efek tlerin d e beraberinde kem ik replasmam sağlaması açısından avantajlı olmasına rağm en kaym a güçlerin e karşı y eterli destek sağlayam am ası sonucu sık ülserasyon oluşum u dezavantajıdır. Bu nedenle topuk defekt onarımlarında otojen ve dondunılmuş kemik allogrefti ile birlikte kas flebi + deri grefti uygulanması ile başarılı sonuçların alındığı, bu yöntemle kayma gücünün ortadan kalktığı vurgulanmış, ancak basının fazla olduğu olgularda

Şekil 4 A: Ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak oluşan Aşil tendonu etrafında yumuşak doku kaybı olan bir olgunun preoperatif görünümü. B: Aynı olgunun lokal fasyokutan feple (lateral supramaileolar flep) onarılmış görünümü.

(6)

Şekil 5: Bacak 1/3 orta ve alt kısmı kapsayan doku defektinin totale yakın latissimus dorsl kas + deri grefti ile onarılmış görünümü.

ülserasyonlarm geliştiği bildirilmiştir. Bu yöntemle onarılan to p u k ların uygun destek ley ici topuk protezleriyle desteklenerek ülserasyonlarm önlendiği bildirilmiştir . Serbest doku aktarımlarında flep yaşama oranını etkileyen diğer bir faktör de flep iskemi zamanıdır ve bu sürenin mümkün olduğunca kısa olması istenir.

Flep soğutularak bu süre uzatılmaya çalışılmış s ad a, bunun damarlarda spasm ve tromboz riskini artırma gibi ters etkileri olabileceği öne sürülmüştür .

Serbest doku aktarımlarında erken postoperatif dönemde karşılaşılan problemlerden biride anastomozun patensisine bağlı flep dolaşımının tehlikeye girmesidir.

Bunun erken farkedilerek eksplorasyon ve revizyonu ile flebin kurtarılması mümkün olabilir. Bu amaçla hastanın operasyon masasından itibaren flebînin dikkatli bir şekilde monİterizasyonu gerekir. Çünkü anastomozu takiben ilk birkaç saat içinde başlamak üzere tromboz riski vardır .

Serbest doku aktarımlarında antikoagülan tedavi yine üzerinde durulması gereken konulardan biridir. Bir çok mikrocerrahi merkezi rutin olarak heparin, düşük m olekül ağ ırlık lı dekstran, aspirin gibi tedavi mo dal itelerini proflaksi amacıyla kullanmaktadır Bazı merkezler ise peroperatuar kanamaya eğilimi ve hem atom riskini artıracağ ın ı düşünerek uç-uca anastomozlar dışında kullanmama eğilimindedir .

“P osttravm atik dam ar hastalığı (PTD H )” alt ekstremite travmalarından sonra ekstremite majör damarlarının perivasküler doku ve duvarlarında ortaya çıkan geniş boyutlu değişiklikleri ifade eder . PTDH yumuşak doku ve kemik defekti bölgesinden başlayıp ilerlediği için, çoğunlukla yaralanm a zonu içinde oluştuğu sanılır. Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte yara eksudasmm perivasküler kılıf boyunca ilerlemesi sorumlu tutulur. Travma sonrası ilk birkaç günde yapılan eksplorasyonda yaradan uzakta yeşilimsi bir eksuda bulunur. PTDH1 na en erken yaralanmadan bir hafta sonra rastlanır. PTDH’nm 3 belirgin özelliği vardır

1) Vasküler kılıf, arter, arter ve komitan ven arasında kolay olan diseksıyon planı bozulmuştur,

2) Vasa vasorumlar kaybolmuştur,

3) Vazospazma ileri derecede yatkınlık vardır.

Bu yüzden bu dam arların k ullanılm asından kaçınılması ve anastomozlann yaralanma zonu dışında sağlıklı damara ulaşıncaya kadar, yani yaralanma zonunun uzağına gidilerek, anastom ozlann uç-uca yapılm ası önerilm iştir . S erafin ve IChouri mikrovasküler anastomozun yaralanma zonu dışında yapılmasını, uç-yan anastomoz tekniğinin kullanılmasını ve öncelikle yumuşak dokunun onarılmasını önermiştir.

Anastomozun yaralanma zonunda damara yapıldığında başarısızlık oranının 2 kat, büyük kem ik defekti olduğunda 3 kat, ven grefti kullanıldığında ise 5 kat kadar arttığı bildirilm ektedir Buna karşın son yıllarda Kolker ve Hallock yaralanma zonundan distal veya proksimalde yapılan anastomozlann başarısızlık oranı arasında istatiksel olarak belirgin bir fark bulamadıklarını bildirm işlerdir. Ü stelik distalde arter ve venler yüz ey elleştiği için diseksiyon kolaylığını önemli bir faktör olarak öne sürmüşlerdir. Godina serisinde uç- uca yapılan anostomoz tekniğinde yüksek kayıp oranı bildirerek, anastomozlann uç-yan yapılması yönünde öneride bulunm uştur. Sam aha ’ ise anastom oz tekniğinden çok anastomoz yapılacak olan damarın en az travmaya uğramış damar olması gerektiğini ve uç- uca anastom ozun genç olgularda kolayca tolere edilebileceğini, oysa yaşla birlikte artan aterosklerotik okluziv hastalıklarda bunun riskli olacağım belirtmiştir.

G erm an’da 84 52 arter ve 41 ven anastom ozunda kullandığı interpozisyonel ven grefti uygulamalarında flep kayıp oranım % 96.2 olarak belirtirken bu oranın ven grefti kullanılmadan görülen % 96.7Tik kayıp oranına yakın olmasını teknik hatadan uzak, deneyimli ellerle yapılması ve dikkatli moniterizasyona bağlamıştır.

Ayrıca vasküler yetersizliklerde “ ven loop” yöntemiyle daha proksimalde bulunan ve travmalardan etkilenmemiş sağlam damarsal yapılara ulaşmak ve güvenli vasküler yapılara ulaşmak olasıdır. Anastomoz için sağlıklı damar bulunamadığı olgularda karşı bacağa anastomoz ile (cross-leg free flap) k u rtarılan ekstrem iteler bildirilmiştir (Şekil 6a,b).

(7)

Türk Plast Cer D erg(l 9g9)_Cİ1t:7, Sayı:2

Şekil 6A: Posttravmatik damar hastalığı (PTDH) nedeniyle aynı ekstremiteye serbest doku aktarımı olası olmayan olguda karşı bacaktaki sağlam damara anastomoz yapılan serbest kas flebinin görünümü. B: Aynı olgunun postoperatrf doku defektinin tamamen onarılmış ve bacak normal işlevine getirilmiş görünümü.

ATEŞLİ SİLAH YARALANMALARINDA TEDAVİ ÖZELLİKLERİ

Yüksek enerjili ateşli silah yaralanmasına bağlı alt ekstremİte özellikle de ayak doku defektlerinin başarılı bir şekilde onarımı için, hem alt ekstremiteye özgü anatomi ve biyom ekaniğinin, hem de ateşli silah yaralanmasının patofizyolojisınin iyi bilinmesi ve anlaşılm ası gerekir. B aşlangıçta doku defektinin boyutlarını tam olarak saptamada zorluklarla başlayan olumsuzluklar zinciri, seçilecek onarım tekniğinin hangisi olacağı konusundaki belirsizliklerle devam eder.

Seçilecek onarım tekniğinden önce onarım yapılacak olan gerçek defektin ortaya konulması gerekir. Çünkü yüksek enerjili ateşli silah yaralanmalarında mermi ya da parçanın (beraberinde transonik ses dalgası-şok dalgası ve şok rüzgarının etkisiyle) yalnız kavİte oluşturma değil, bu kavite çevresinde ve uzak dokularda da aktardığı enerji ile progresif doku hasarı oluşturduğu bilinmektedir ’. Bu yüzden seri debridmanlarla tüm nekrotik dokular, kemik parçalan, yabancı partiküller (parçanın kendisi, taş-kum, elbise gibi sekoııder parçalar) uzaklaştın İmalıdır,

Ateşli silah yaralanmalarında onarım şekli zamana göre iki bölümde değerlendirilir.

I. Erken defînitif tedavi: Yaralanmayı takip eden ilk 72 saat içinde yapılan rekonstrüktif girişimlerdir.

II. Geç defînitif tedavi: İlk 72 saatten sonra yapılan rekonstrüktif girişimlerdir.

Yaralanma sonrası onarım zamanlaması konusunda yoğun tartışmalar vardır. Yaremchuck ilk 3 hafta içinde yara kapamasının yapılmasını savunmuştur. Cooper’

yüksek enerjili mermilerle oluşan yaralann onarımmm 4-5 gün idinde yapılması gerektiğini ifade etmiştir.

Coupland ve Byrd 5-6 gün içinde debridmanlar ve debridman sonrası yeniden gözlem ile güvenli yara elde edildikten sonra yapılacak onanma karar verilmesi gerektiğini düşünmektedir. Hart sentetik deri deriveleri ile geçici yara kapaması yaparak yaklaşık lO^günde definitif onarımı tercih etmektedir. Staııec ' savaş yaralarının 3-5 gün içinde prim er ^ a da geçileni ş prim er onanınım savunmuştur. Godina ilk 72 saatte yapılan erken mikrocerrahı onarınım serbest doku kayıp oranım, enfeksiyon riskini, yara kontraksİyonu ve fibrozis oluşumunu, hastanede kalış süresini azalttığım, yara ve kemik iyileşmesini hızlandırdığım, erken mobilizasyon ile daha iyi fonksiyonel sonuç elde edildiğini, geciktirilmiş dönemde (3 gün-3 ay arasındaki süre İçinde) daha fazla flep kaybı geliştiğini geniş olgu serileriyle bildirmiştir.

İleri derecede yaralanm ış bir ekstrem itenin rekonstrüksiyon ya da amputasyonuna karar vermek oldukça zordur. Birinci dünya savaşında tüm ekstremite

(8)

Şekil 7A: Ayakta yumuşak doku defektiyle birlikte kemik doku defekti olan bir olguya kemik greftî + plak uygulanarak rigid fiksasyon sağlanmış izlenimi. B: Aynı olgunun yumuşak doku defektinın rektus abdominis serbest kasflebi ile onarılmış görünümü.

amputasyon insidansı % 2 iken, teknolojinin gelişmesiyle birlikte parça etkili silahların daha çok kullanılması insidansı % 5 ,3 'e yükseltm iştir. Tıp alanındaki gelişm elere rağmen Kore Savaşı’nda amputasyon insidansı % 13. Vietnam savaşında % 13,5 olarak bildirilmiştir . ileri derecede yaralanmış hır ekstremitede onanma karar verilirken ekstremiteyi kurtarmaktan önce, hastanın hayatım kurtarmak esas olmalıdır, Ekstremitenin dolaşımı, deri, kemik, sinir, kas ve tendon yapılarından en az üçü onanlamayacak derecede yaralanmışsa ve 6 saatten fazla iskemik kalmışsa amputasyon çoğu kez başarısız sonuç olarak kabul edilmemelidir. Sistemik hastalık ya da yaralanması olanlarda, eğer tedavi bu durum larında kötüleşm eye neden olacaksa, ciddi multisistem yaralanması varsa, 55 yaş üzeri ve posterior tibial sinirin tam lezyonlarm da plantar duyunun kaybolması kompleks onanmlar yerine amputasyon için yeterli endikasyonu oluşturur . Yine çok sayıda operasyon ve uzun süre hastanede yatma gerekliliği, yüksek enfeksiyon riski, sosyoekonomik ve psikolojik faktörler ve protezin avantajları dikkate alınarak am putasyon yada onarım hakkında karara varılmalıdır 1 .

K em ik defektlerinde birçok yazar öncelikle yumuşak doku kapamasını ve 6-8 hafta sonra kemik onanmımn yapılmasını savunmaktadır. Onarım amacıyla otojen, allojen ve heterojen kemik greftleri ya da İlizarov’un tarif ettiği osteodistraksiyon osteogenezisi kullanılabilir ‘ (Şekil 7a,b). Alternatif olarak Cai 2 olguda osteokütan fibula flebini ters akımlı olarak kalkaneus defekt onaranında kullanarak başarılı sonuç elde ettiğini bildirmiştir. Ayrıca DCIA osteokütanöz, vaskülarize fibula, skapular osteokütanöz serbest doku aktaranları, allojenik kemik greftleri ve seramik greftlerle (m edpor gibi) kalkaneus defektlerinin başarı ile onarıldıkları bildirilmiştir ’ (Şekil 8a,b,c).

Ayak defektlerinde serbest doku aktarımlarından sonra birçok merkez olgularını 2-3 hafta kesin yatak

istirahatinde tutarak elevasyon uygulanmasını, 2-4 ay sonra kademeli olarak ayağının üstüne basarak tam yük

1 ■ . . . , TB .fi, 49,55 . ,

binmesini önermektedir . Bu genellemenin dışına çıkarak lsenberg alt ekstremite serbest doku transferi uyguladıkları 10 olguda doppler ultrasonografik ve intertisiel koınpartman basınç ölçümleriyle kontrollü olarak, postoperatif 3. günden itibaren ekstremiteyi önce yatakta dizden 45° fleksiyona getirerek ve 10. günden itibaren koltuk değnekleri ile yürüterek hastalan yatağa bağımlı olmaktan kurtarma, en önemlisi hastanede kalış süresini en aza indirmenin yollarım aramıştır. Bu olgularda flepte intertisiyel basınç artışı ve arteriyel akım da azalm a saptam akla b irlik te flep kaybı gelişmediğini bildirilmiştir.

P lantar. yörenin vücudun başka b ir yerine benzemeyen deri ve subkutan dokuları, yürüme sırasında basınç ve’ sürtünm elere karşı koyan plantar yağ yastıkçıkları, fibröz septaları ve topuğun hidrolik sistem ini fonksiyonel olarak yerine getirm ek bu bağlamda zordur. Cerrahın amacı normal yürümenin optinıize edildiği, plantar yörenin ağırlık taşıyan alanlarında kayma ve yırtılma güçlerine karşı koyan, uzun zaman sürecinde yeterli dayanıklılığı sürdürebilen doku ile onanını sağlamak olm alıdır . Böyle bir onanının ne ile yapılabileceği konusundaki arayışlar halen sürmekte ve tartışılmaya devam etmektedir. Bu amaçla literatürde yüksek enerjili ateşli silah yaralanması dışında değişik travmalar sonucu oluşan ayak doku defektlerinin serbest fasyokütanöz, muskulokütanöz, osteokütanöz, kas Hepleri ve cross-leg kas + deri grefti

t f i 1 J , X- r J 44-68,96-10(F

onaranlarına ait örnekler oldukça iazladır

Ayak onaranlarında aktarılan doku duyu taşımalı mı?.

Taşımalı ise veya reinnervasyon uygulanm ışsa bu duyunun hangi objektif kriterlerle değerlendirileceği en çok tartışılan konuların başında gelir. Bu konuda ilk arayışlar serbest doku aktarımlarından önce başlamış ve anestetik topuk yöresi o narımı için ağırlık taşımayan plantar yöreden sinir aktarımı, reinnerve deri grefti ile

(9)

onarım, dorsalıs pedıs, ve ayak parmağının norovaskuler

. . . , . . 68, 50, 101-103

ada nebi gibi bir çok yöntem denenmiştir

Arayışlar serbest doku aktarımlarında da devam etmiş ve Chang 1 olguda 1. parmaktan nörovasküler ada flebi, 3 olguda nörösensöriyal tensor lata fasyokütan flep, 1 olguda sinir greftini kas flebi ile deri grefti arasına yerleştirerek tibİal sinirle ııoritizasyon ve 5 olguda kas motor siniri ile duyusal siniri sütüre ederek nöritizasyon, 1 olguda kas flebi-deri grefti arasına sağlam taraftan sinir aktarımı ve 1 olguda da latissimus dorsi kas flebine interkostal siniri dahil ederek tibial sinirle nöritizasyon uygulayarak sonuçta olguların ağrı ve hafif dokunmayı algıladıklarını bildirmiştir.Yİne Goldberg 7 olguluk duyusal sinir-kas motor sinir reinnervasyonu sonucu olguların flepte belirgin bir duyarlılık kazandığını bildirmiştir. Ayrıca Isenberg serbest radial ön kol flebi ile onarım sonrası duyusal kazanç elde ettiklerini bildirmiştir. Ancak duyusal değerlendirmede ağrı, dokunma, iki nokta ayırım, vibrasyon gibi sübjektif sayılabilecek klinik testler ile ne kadar güvenli ve tarafsız sonuç elde ed ileb ilece ğ i akla soru işareti

106,107 108 . 1 0 9

getirmektedir . Hermanson , Warıs ve Wood- ward deri greftleri ve fleplerde kutanöz reinnervasyon ve duyuyu histokim yasal, im m ünohistokim yasal çalışmalarla ortaya koymaya çalışmışlar ancak dermiş ve epidermıste yeni tomurcuklanan nöral elamana rastlamamışlardır. Dellon ise İnsanda hareket etmenin son uygulayıcısı olan kasın propriosepsiyon dışında duyu

Türk Plast Cer Derg (1999) Cilt:7, Sayı:2

Ş ekil 8A: Topuk defektli bir olgunun operasyon öncesi görünümü. B: Aynı olgunun serbest rektus abdominis kas flebi + kem ik grefti uygulanm a sın da n sonraki post opera tif g ö rün üm ü. C: Aynı o lg u n u n yürüm e esnasında to p u k fonksiyonlarının değerlendirilmesi ve normal işlevinin yerine getirildiğinin izlenmesi.

taşım adığını (tendon insersiy o larm d a), mekanoresöptörlede metabolik değişikliklere bağlı ağrı, gerilim ve yanma duyularım taşıdığını belirtmiştir. Kas aktarım ı sırasın d a ço ğunlukla fasya ve tendon bağlantıları alınmadığı da göz önüne getirildiğinde mo­

tor sinir-duyusal sinir koaptasyonu sonucu değişik u zaklık ve k a lın lık ta k i kas liflerin e duyusal reinnervasyonun ne kadar ilerleyebileceğini ve bunun nasıl dokunma ve 2 nokta ayırımı yapacağı şüphe ile karşılanmaktadır. Deneysel çalışmalarda da serbest aktarım uygulanan kas ve yerinde bırakılarak denerve edilen kasa duyu ve motor reinnervasyon uygulandığında atrofinin daha çok serbest aktarım uygulanan kasta görülüyor olması reinnervasyon olasılığının oldukça azaldığını göstermektedir . Aktarılan serbest dokunun duyulu olmasında amaç, anestetik ayakta ülserasyon ve yumuşak doku yaralanm alarının önüne geçmektir.

Serbest kas aktarımı+grefti eme ile yapılan onarımm klinik sonuçlan başarı için kutanöz duyunun şart olmadığını göstermektedir. Flepte oluşan ülserasyonun flepte duyunun olm am asından çok alttaki kemik prominenslere ya da yetersiz desteğe bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir ". Goldberg 46 olguluk serisinde ağırlık taşıyan plantar alanda % 24, tüm olgularda % 18 geçici ülser ve % 2 kronik ülserasyon oranı bildirmiştir. Milanov ise 57 olguluk serisinde;

anatomik deformite ve kas imbalansma bağlı % 37 ülserasyon geliştiğini ve bu olgulardan 15’inde kemik prominensler düzeltilerek içi sıvı dolu yastıkçık (buffer pillovv) uygulayarak ülserasyon gelişimini önlediğini bildirmiştir

Alt ekstremite onarımlarmda önemli bir noktada amputasyon güdüklerinin kapatılmasıdır. Amputasyon güdükleri sıklıkla etraf dokulardan oluşturulan lokal fleplerle kapatılır. Kaliteli ve sağlıklı bir doku ile

(10)

desteklenmiyen amputasyon güdükleri daha sonraki protez uygulam alarında ülserasyonlarla karşım ıza çıkmaktadır. Bu nedenle etrafta yeterli doku bulunmayan veya ülsere olmuş amputasyon güdüklerinde latissimus dorsi veya rektus abdominis serbest kas flebi + deri greftlemesi ile kombine edilerek onarılabilir. Bazı seçilmiş olgularda veya kas flepleriyle onarılmasına rağmen ülsere olan güdüklerde de serbest medial plan- tar flep başarıyla kullanılmaktadır. Amputasyon güdük onarmalarında fasyokütan fleplerin yeri yoktur .

Literatürde geniş ayak defektlerinin serbest doku aktarımları ile onarılması konusunda ortak bir noktaya varılmaya çalışılırken, esas dikkat onarım sonrası elde edilen fonksiyonel sonuçların başarısına yönelmiştir.

Yürüme, özellikle dinamik basınç dağılım analizi sadece, rom atologlarm değil, ayakta onarım yapan tüm cerrahların da gittikçe İlgisini çekmektedir. Oldukça kompleks ve değişkeni olan yürümenin kısa sürede kaydedilmesi ve birçok verinin yorumlanabilmesi artan teknoloji ve bilgisayar desteği ile mümkün olabilmiştir.

Hala tartışılan ve standart hale gelmiş, normal değerleri tam olarak belirlenememiş olmasına rağmen geniş bir

, , , , 78f 105,114-117

kullanım alanı bulmuştur Sonuç olarak:

1. Ayakta ileri derecede kemik ve yumuşak doku defekti o lu ştu ran yüksek e n e rjili ateşli silah yaralanmalarında; yeterli yara kapaması ile birlikte ayakta yük taşıma ve yürüme fonksiyonlarında belirgin kazanç sağlayan serbest doku aktarımı, amputasyondan önce mutlaka akılda tutulmalıdır.

2. Seri debridmanlar sonrası gerçek yaralanma miktarı ortaya konularak seçilecek onarım tekniğine karar verilmelidir.

3. Fonksiyonel başarı ve hastanede yatış süresini kısaltılmak için yaralanmayı takiben en kısa sürede onarım gerçekleştİrilmelİdir.

4. Serbest doku aktarımınınm özelliklerini iyi bilen tecrübeli anestezi ekibinin desteğiyle operasyon travması m inum um a İn d irilm eli, epidural anestezi ile posto p eratu ar ağrı kontrolü ve sem patik blokaj sağlanmalıdır.

5. Serbest kas aktarımı+deri greftlemesi ile onarım defektlere sağladığı hacim, kontur, kanlanma ve kayma yırtılma güçlerine karşı dayanıklılığı nedeniyle ilk tercih nedeni olmalıdır.

6. Anastomoz m ümidin olduğunca yaralanma zonu dışında.yapılmalı, olgunun durumuna göre anastomoz tekniğine karar verilerek gerektiğinde ven grefti kullanılmalıdır.

7. Yaralanmış ayakta anastomoz için uygun damar bulunmayan olgularda; uzun süre hastanede yatması, çok seanslı girişim gerektirmesi ve hasta İçin sıkıntılı olmasına rağmen, karşı bacağa anastomoz yapılarak onarım şansı verilmelidir.

8. P o sto p e ra tif çok d ikkatli hasta ve flep

moniterizasyon ile erken postoperatif komplikasyonlar minumuma indirilmelidir.

9. Ateşli silah yaralanması olgularında kemik onarım için donÖr saha morbiditesi yaratmayan allogreftler yüksek enfeksiyon ve erken dönemde kemiğe yük bindirilememesine bağlı yüksek rezorpsiyon oranı nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır.

10. Ayakta yeterli derin basınç algılaması olduğunda, duyusal fleple onarım kaygısı ön plana çıkmamalıdır.

11. Ülserasyon oluşumunun önlenmesi için, hasta günlük ayak bakım ı ve derin duyu oryantasyonu konusunda eğitilm eli ve flebin altındaki kem ik düzensizlik ve çıkıntılar restore edilmelidir.

12. Yaralanmanın geniş boyutu nedeniyle plastik cerrahi, ortopedi, fizik tedavi ve diğer ilgili klinisyenlerle sıkı işbirliği içinde çalışılmalıdır.

13. Yapılan onanmın sonuç başarısı, fonksiyonel sonucun başarısı olacağından yürüme analizleri ile olgular tarafsız bir şekilde değerlendirilmelidir.

14. Yürüme analizi sonuçlarının da ışığı altında yürüme rehabilitasyonu, fizik tedavi, gerekiyorsa ortotik destek ve ayakkabılarla optimum yürüme sağlanmalıdır.

15. Amputasyon ve protez kullanımının yarattığı p sik o lo jik ve . sosyal so ru n ların ekstrem itenin kurtarılmasıyla minimuma indiği göz önüne alınmalıdır.

Dr Bahattin ÇELİKÖZ

GATA Plastik ve Rekom lrüktif Cerrahi Anahilİm Dalı

Etlik - ANKARA

KAYNAKLAR

1. Owen-Smith, M.: Wounds caıısed by the weapons of war.

Wound çare. First’Ed. (Ed) Westaby, S., The C.V. Mosby Company, 1987, 111-120

2. Haywood, I., Skinner, D,: Blast and gunshot injuries.

British Medİcal Journal. 301:1040-1042, 1990 3. Reis, N.D., Zinman, C., Besser, M.I., Shifrin, L.Z.,

Rosen, H.: A philosophy of limb salvage İn war: Use of the fıxateur exteme, Military Medicine, 156:505-520, 1991

4. Rowley, D.J.: The management of war wounds involv- ing bone. The Journal of Bone and Joint Surgery, 78- B:706-709, 1996

5. Cooper, G. J., Ryan, J.M.: Interaction of penetrating mis- siles with tissues: Some common misapprebensions and implications for wound management. British Journal of Surgery, 77:606-610, 1990

6. Saııgcorzan, B.J., Hansen, S.T.: Early and late posttrau- rnatic foot reconstruction. Clinical Orthopaedics and Related Research, 243:86-91, 1989

7. Kaplan, I.B., McCraw, J.B.: Plastic surgery of the foot and anide. Disorders of the Foot and Ankle. Second Edition Vol2. (Ed)Jahss, M.H. W,B, Saunders Co. 1992, 1595-1642

8. Haiti, W,H., Klammer, H.L.: Gunshot and blast injuries to the extremities, Management of soft tissue wounds by modifıed technique of delayed wound closure. Açta

(11)

Chimrgica Scandinavia, 154: 495-9, 1988Swan, K.G., 9. Swan, R.C.: Principles of ballistics applicable to the treat­

ın en t o f gunshot wounds. Surgical Clinîcs of North America. 71: 221-239, 1991

10. Stanec, Z., Skrbic, S., Dzepina, 1., Hulina, D., Ivrlac, R., Unusic, J., Montani, D., Prpic, L: Hİgh-energy waı*

wounds: Flap reconstruction. Annals of Plastic Surgery, 31:97-102, 1993

11. Adams, D.B., Schwab, W.: Twenty-one years experience with land mine injuries. Journal of Trauma, 28:159-162,

1988

12. Hull, J.B., Cooper, G.J.: Pattem and meclıanism of trau- matic amputation by explosive blast. The Journal of Trauma, 40:198-205, 1996

13. Maxwell, G.P., Hoopes, J.E.: Management of compound injuries of the lower extremity. Plastic and Reconstruc- tive Surgery, 63:176-185, 1979

14. McDonald, W.S., Nichter, L.S.: Debridement of bacte- rial and particulatc-contaminated wounds. Annals of Plastic Surgery, 33:142-147, 1994

15. Hull. J.B.: Management of gunshot fractures of the ex- tremities. The Journal o f Trauma, 40:193-197, 1996 16. Walton, R.L., Ruthkopf, D.M.: Judgement and approach

for management of severe lower extremity injuries. Clin- İcs in Plastic Surgery, 18:525-543, 1991-460, 1990 17. Stanec, Z., Skrbic, S., Dzepina, I., Hulina, D., Ivrlac,

R., Unusic, J., Montani, D., Prpic, I.: The management of war wounds to the extremities. Scandinavian Journal of Plastic, Reconstructive andHand Surgery, 28:39-44, 1994

18. Chen, N.T., Hong, H-Z., Hooper, D.C., May, J.W.: The effect of systemic antibiotic and antibitic-impregnated polymethylmethacrylate beads on tire bactcrial clearance in wounds containing contaminated dead bone. Plastic and Reconstructive Surgery, 92:1305-1313, 1993 19. Gayle, L.B., Lineawcaver, W.C., Oliva, A., Alpert, B.,

Buncke, G.M., Yim, K., Buncke, H.J.: Treatment of chronie osteomyelitis of the lower extremities with de­

bridement andmicrovascular muscle transfer, Clinics in Plastic Surgery, 19:895-903, 1992

20. Shaw, W.W., Hidalgo, D.A.: Anatomic basis of plantar flap design: Clînical applications. Plastic and Reconstruc­

tive Surgery, 78:637-649, 1986

21. Stevenson, T.R., Greene, T.L., Kling, T.F.: Heel recon­

stru ctio n w ith the deep circum flex iliac artery osteocutaneous flap. Plastic and Reconstructive Surgery, 79:982-986, 1987

22. Nahai, F., Love,T.R.: Lower extremity reconstruction:

Management of soft tissue defects, Mastery of Plastic and Reconstructive Surgery, Vol 3. (Ed) Cohen, M., Little, Brown and Company. 1994, 1773-1799 23. Byrd, H.S.: Lower extremity reconstruction. Selected

Readıng in Plastic Surgery, 6:37, 1992

24. Ecber, J., Sherman, R.: Soft tissue coverage of the distal third of the leg and ankle. Orthopcdic Clinics of North America, 24:481-488, 1993

25. Amez, Z.M.Tmmediate reconstruction of the lower ex- tremity-Aıı update. Clinics İn Plastic Surgery, 18:449- 457,1991

26. Hidalgo, D.A,, Shaw, W.W.: Reconstruction of foot in­

juries. Clinics in Plastic Surgery. 13:663-680, 1986 27. Clark,N., Sherman,R.: Soft tissue reconstruction of the

foot and ankle. Orthopedic Clinics of North America,

24:489-503, 1993

28. Saltz, R„ Hochberg, J„ Given, K.S.: Muscle and mus- culocutaneous flap s of the foot. Clinics in Plastic Sur­

gery. 18:627-638, 1991

29. Wu, W,C,, Chang, Y.P., So, Y.C., Yip, S.E, Lam, Y.L.;

The anatomic basis and clinical applications of flaps based on the posterîor tibial vessels, British Journal of Plastic Surgery, 46:470-479, 1993

30. Selmanpakoğlu, N.f Güler, M.M., Türegün, M., Çeliltöz, B . : Reconstruction of soft-tissue defects in the posterior heel. Gazi Medical Journal, 1:43-47, 1993

31. Masquelet, A.C., Beveridge, J., Ropmana, C., Gerber, C. : The lateral supramalleolar flap. Plastic and Recon- struetive Surgery, 81:74-81, 1988

32. Barclay, T.L., Sharpe, D.T., Chisholm, E.M.: Cross-leg fasciocutaneous flaps. Plastic and Reconstructive Sur­

gery, 72:843-846, 1983

33. Fix, R.J., Vasconez,. L.O.: Fascicutaneous flaps İn re­

construction of the lower extremity. Clinics in Plastic Surgery, 18:571-581, 1991

34. Hong, G., Steffens, K., Wang, F.B.: Reconstruction of the lower leg and foot witlı the reverse pedicled poste­

rior tibial fasciocutaneous flap. British Journal of Plas­

tic Surgery. 42:512-516, 1989

35. Lamberty, B.G.H., Cormack, G.C.: Fasciocutaneous flaps, Clinics in Plastic Surgery, 17:713-726, 1990 36. Lamberty, B.G.H., Cormack, G.C., Chir, B.: Progress in

flap surgery: Greater anatomıcal understanding and in- creased sophistication in application. World Journal of Surgery, 14:776-785, 1990

37. Long, C.D., Granick, M.S., Solomon, M.P.: The cross- leg flap revisited. Annals of Plastic Surgery, 30:560-563, 1993

38. Morris, A.M., Buchan, A.C.: The place of the cross-leg flap in reconstructive surgery o f the lower leg and foot:

A rcview of 165 cases. British Journal of Plastic Sur­

gery, 31:138-142, 1978

39. Oberlin, Azoulay B, Bhatia A: The posterolateral malle- olar flap of the ankle: A distalîy based sural neurocuta- neous flap-Report of 14 cases. Plastic and Reconstruc­

tive Surgery, 96:400-407, 1995

40. Satoh, K., Akai, M., Hiromatsu, N., Ohsumi, N.: Heel and foot reconstruction usİng reverse -flow posterior tibial flap. Annals of Plastic Surgery, 24:318-327, 1989 41. Morrison, W.A., Crabb, D.M., O’Brien, B., Jenkins, A.:

The instep of the foot as a fasciocutaneous island and as a free flap for heel defects. Plastic and Reconstructive Surgery, 72:56-63, 1983

42. Çeliköz, B., Güler, M.M., Türegün, M., Açıkei, C., Selmanpakoğlu N: Reconstruction of the soft tissue de­

fects of anterior ankle and foot with medial plantar fasciocutaneous flaps. Turkish Journal of Bone and Joint Surgery. Vol (2) No;.3-4.:51-56, 1995

43. Lin, S.-D., Cho, C.-K., Yang, C.-C., Lai, C.-S,:

Rcconstrustion of plantar heel defect usİng reinervated, skin grafted fleksor digitorum brevis flap. British Jour­

nal ofPlastic Surgery, 44:109-112, 1991

44. Gordon, L., Buncke, H.J., Alpert, B.S.: Free latissimus dorsi muscle flap with split-thickness skin graft cover:

A report of 16 cases, Plastic and Reconstructive Sur­

gery, 70:173-178, 1982

45. May, J.W., Lukash, F.N., Gallico, III, G.G.: Latissimus dorsi muscle flap in lower extremity reconstruction. Plas-

Türk Plast Cer Derg (1999) Cilt;7, Sayı: 2:

(12)

tic and Reconstructive Surgery, 68:603-607, 1981 46. May, J.W., Gallico, G.G., Jüpiter, J., Savage, R.C.: Free

latissimus dorsi muscle flap with skin graft for treatment of traumatic chronic bony wounds. Plastic and Recon­

structive Surgery 73:641-649, 1984

47. Reath, D .B., Taylor, J.W .: The segm ental rectus abdominis free flap for anklc and foot reconstruction.

Plastic and Reconstructive Surgery, 88:824-828, 1991 48. Giordano, P.A., Abbes, M., Pequignot, J.P.: Gracilis

blood supply: Anatomical and clinical re-evaluation.

British Journal of Plastic Surgery, 43:266-272, 1990 49. May, J.W., Halis, M.J., Simon, S.R.: Free microvascular

muscle flaps wıth skin graft reconstruction of extensive defects of Üıe foot: A clinical and gait analysis study, Plastic and Reconstmctive Surgery, 75:627-639, 1985 50. May, J.W., Rohrich, R.J.: Foot reconstruction using free

microvascular muscle flap with skin grafts. Clinİcs in Plastic Surgery. 13:681-689, 1986

51. Acland, R.D.: Refinements in lower extremity free flap surgery. Clinics in Plastic Surgery, 17:733-744, 1990 52. Barwick, W.J., Goodkİnd, D.J., Serafın, D.: The free

scapular flap. Plastic and Reconstructive Surgery, 69:779-785, 1982

53. Chicariili, Z., Price, G.J.: Complete plantar foot cover- age with the free neurosensory radial forearm flap. Plas­

tic and Reconstructive Surgery, 78:94-101, 1986 54. Ishikawa, K., Kyutoku, S., Takeuchi, E.: Free lateral cal-

caneal flap. Anııals of Plastic Surgery, 30:167-170, 1993 55. Lidman, D.,Nettelblad, H., Berggren, A., Rajaıı, S,: Re­

construction of soff tissue defects including the achilles tendon with free neurovascular tensoı* fascia lata flap and fascia lata. Scandinavian Jounıal of Plastic Recon­

structive Surgery, 21:213-218, 1987

56. Noever, G., Briiser, R, Köhler, L.: Reconstıuction ofheel and sole defects by free flaps. Plastic and Reconstruc­

tive Surgery, 78:345-50, 1986

57. Robinson, D .W.: Microsurgical transfer of the dorsalis pedİs neurovascular island flap. British journal of Plas­

tic Surgery. 29:209-213, 1976

58. Russel, R.C., Guy, R.J., Zook, E.G., Merrell, J.C.: Ex- tremity reconstruction using the free deltoid flap. Plas­

tic and Reconstructive Surgery, 76:586-595, 1985 59. Şengezer, M., Duman, H., Çeliköz, B., Işık, S.: The use

of cross-leg free muscle flaps in the reconstıuction of lower extremity İnjuries. European Journal of Plastic Surgery, 20:37-39, 1997

60. C affee, H .H ., A sokan, R.: Tensor fasc ia lata myocutaneous free flaps. Plastic and Reconstructive Surgery, 68:195-200, 1981

61. Takami, H., Takalıashi, S., Ando, M.: Microvascular free musculocutaneous flaps for the treatment avulsion inju­

ries o f the lower leg. The Jounıal of Traunrıa, 23:473- 477, 1983

62. Stevenson, T.R., Mathes, S.J.: Management of foot in­

juries witlı free muscle flaps. Plastic and Reconstructive Surgery, 78:665-71, 1986

63. Guzman-Steİn, G., Fix, R.J., Vasconez, L.O.: Muscle flap coverage for the lover extremity, Clinics in Plastic Sur­

gery, 18:545-552, 1991

64. Mathes, S.J., Alpert, B.S.,Chang,N.: Use of the muscle flap in chronic osteomyelitis: experimental and clinical correlation. Plastic and Reconstructive Surgery, 69:815- 829, 1982

65. Mathes, S.J., Nahai, F., Vasconez, L.O.: Myocutaneous free-flap transfer. Plastic and Reconstructive Surgery, 62:162-166, 1978

66. Işık, S., Güler, M.M., Selmanpakoğlu, N.: Salvage of foot amputation stumps of Chopart level by free medial plantar flap. Plastic and Reconstructive Surgery .Vol: 101 (3):745-750, 1998

67. Stvartz, W.M.S Mears, D.C.: The role o f free tissue trans- fers in lower extremİty reconstruction. Plastic and Re­

constructive Surgery, 76:364-373, 1985

68. Selmanpakoğlu N., Güler M., Şengezer M., Türegün M., Işık S., Demiroğullan M.: Reconstruction of foot de­

fects due to mine explosion using muscle flaps. Micro- surgery 18: 182 -188, 1998

69. Calderon, W., Chang, N., Mathes, S.J.: Comparison of the effect of bacterial inoculation in musculocutaneous and fascİocutaneous flaps. Plastic and Reconstructive Surgery, 77:785-792, 1986

70. Shaw, W.W.,Ko, C.Y., Ahn, C.Y.,Markowitz,B.L.: Safe İschemia time in free flap surgery: A clinical study of coııtact-surface cooling. Journal o f Reconstructive Mi- crosurgeıy, 12:421-424, 1996

71. Hidalgo, D.A., Jones, J.S.: The role of emergent explo- ration in freee-tissue transfer: A review of 150 consecu- tive cases. Plastic and Reconstructive Surgery, 86:492- 498, 1990

72. Arnljots, B., Daugan, P,, Bergqvist, D.: Antitrombotic and platelet actİvating effects of lıeparin in prevention of microarterial thrombosis. Plastic and Reconstmctive Surgery, 99:1122-1128, 1997

73. Harashina, T.: Analysis of 200 free flaps. British Jour­

nal of Plastic Surgery, 41:33-36, 1988

74. Kroll, S.S., Miller, M.J., Reece, G.P., Baldvvin, B.J., Robb, G.L., Bengston, B.P., Phillips, M.D., Kim, D., Schusterman, M.A.: Anticoagulants and hematomas in free flap surgery. Plastic and Reconstmctive Surgery, 96:643-647,1995

75. Banis, J.C., Rİchardson, J.D., Derr, J.W., Acland, R.D.:

Microsurgical adjuncts in salvage of the isehemie and diabetic low er extrem ity. C linics in P lastic Sur­

gery, 19:881-893, 1992

76. Grotting, J.C.: Prevention of complications and correc- tion o f postoperative problems in microsurgery of the lower extremity. Clinics in Plastic Surgery, 18:485- 9,1991

77. Serafın, D., Sabatier, R.E., Morris, R.L., Georgiade, N.G.: Reconstruction o f the lower extremity with vas- cularized composite tissue: Tmproved tissue survival and specific indications. Plastic and Reconstmctive Surgery, 66:230-41, 1980

78. Khouri, R.K., Shaw, W. W.: Reconstruction of the lower extremity with microvascular free flaps: A 10-year ex- perience with 304 consecutive cases. Journal of Trauma, 29:1086-1094, 1989

79. Colen, L.B.: Limb salvage in the patient with severe pe- riplıeral vascular disease: The role of microsurgical free tissue transfer. Plastic and Reconstructive Surgery, 79:389-3 95, 1987

80. Kolker, A.R., Kasabian, A.K., Karp, N.S. Gottlieb, J.J.:

The fate of free flap mieroanastomozis distal to the zone of injury in lower extremity trauma. Plastic and Recon­

stmctive Surgery, 99:1068-1073, 1997

81. Hallock, G.G.: Liabilİty ofrecipient vessels distal to the

(13)

Türk Plast Cer Dcrg (1999J Cilt:7, Sayı:2

zone of injury when used for extremity free flaps. Jour­

nal of Reconstructive Microsurgery, 12:89-92, 1996 82. Godina, M, Godina, M .: Arterial autografts in microvas-

cular surgery. Plastic and Reconstructive Surgery, 78:293-294, 1986

83. Samaha, F.J., Oliva, A., Buncke, G.M., Buncke, H.J., Siko, P.P.: A clinical study of end-to-end versus end-to- side techniques for microvascular anastomosis. Plastic and Reconstructive Surgery, 99:1109-1 İ l i , 1997 84. Gcrman, G., Steinau, H.-U.: The clinical reliability of

vein grafts in free-flap transfer. Journal of Reconstruc­

tive Microsurgery, 12:11-17, 1996

85. Boucree, J.B., Gabriel, R.A., Lezine-Hanna, J.T.: Gun- shot wounds to the foot. Orthopedic Clinics of North America, 26:191-197, 1995

86. Y arem chuk, M .J., B rum back, R .J., M anşon, P.N,,Burgess, A.R., Poka, A., Weiland, A.J.: Acute and defhıitive management of traumatic osteocutaneous dc- fects o f the lower extremity. Plastic and Reconstructive Surgery, 80:1-12, 1987

87. Coupland, R.M.: Technical aspects of war wound exci- sion. British Journal of Surgery, 76:663-667, 1989 88. Godina, M.: Early microsurgical reconstruction of com-

plex trauma of the extremities, Plastic and Reconstruc­

tive Surgery, 78:285-292, 1986

89. Aldea, P.A., Shaw, W. W.: The evolution of the surgical management of severe lower extremity trauma, Clinics in Plastic Surgery, 13:549-570, 1986

90. Lange, R.H.: Lirnb reconstruction versus amputation de- cision making in massive lover extremity trauma. Clini­

cal Orthopaedics and Related Research, 243:92-99, 1989 91. Steinau, H.U., Büttemeyer, R., Claudi, B.: Reconstruc­

tion and rehabilitation o f the mutİlated foot. Mastery of Plastic and Reconstructive Surgery, Vol 3. (Ed) Cohen, M., Little, Brown and Compaııy. 1994, 1820-1827 92. Lister, G.D.: Use of an innervated skin graft to provide

sensation to the reconstructed heel, Plastic and Recon­

structive Surgery, 62:157-161, 1978

93. Jüpiter, J.B., Kour, A.K., Palumbo, M.D., Yaremchuk, M.J.: Lİmb reconstruction by free tissue transfer com- bined with the Ilizarov method. Plastic and Reconstruc­

tive Surgery, 88:943-954, 1991

94. Bieber, E.J., Wood, M.B.: Bone reconstruction. Clinics in Plastic Surgery, 13:645-655, 1986

95. Rajacic, N., Ebrahim, Grgurinovic, S., Starovic, B.: Foot reconstruction using vascularised frbula. Brit­

ish Journal of Plastic Surgery, 46:316-321, 1993 96. Sekiguchi, J., Kobayashi, S,, Ohmori, K.: Use of the

osteocutaneous free scapular flap on the lower extremi- ties, Plastic and Reconstructive Surgery, 91:103-112,

1993

97. S el m anpakoğlu, N ., Aytemiz, C., Şengezer, M.: Reconstmc- tion of the heel defects with loss of calsis by DCIA flap.

European Journal of Plastic Surgery, 15:111-114, 1992 98. Cai, J., Cao, X., Liang, J., Sun, B.: Heel reconstruction.

Plastic and Reconstructive Surgery, 99:448-453, 1997 99. Isenberg, J.S., Siegal, A., Sherman, R.: Quantitative

evaluation of the effects of gravity and dependeney on microvascular tissue transfer to the lower limb, with clini­

cal applications. Journal of Reconstructive Microsurgery 13:25-29, 1997

100. Karp, N., Kasabian, A., Siebert, J., Eidelman, Y., Coleır, S.: Microvascular free flap salvage o f the diabetic foot:

A 5-year experience. Plastic and Reconstructive Surgery, 94:834-40, 1994

101. Goldberg, I , Trabulsy, P., Lineaweaver, W.C., Buncke, H.J.: Sensory reinnervation of muscle free flaps for foot reconstruction. Journal of Reconstructive Microsurgery,

10:7-9, 1996

102. Sommerland, B,C,, McGrouther, D.A.: Resurfaciırgthe sole: The long teım follow up and comparison of teeh- niques. British Joumal of Plastic Surgery, 31:107-116,

1978

103. Gordon, L,, Buncke, H.J.: Restoration of sensation to the sole of the foot by nerve transfer. Joumal of Bone and Joint Surgery, 63-A:828-830, 1981

104. Chang, K.N., De Armond, S.J., Buncke, H.J.: Sensory reinnervation in microsurical rcconstmction of the heel.

Plastic and Reconstructive Surgery, 78:652-663, 1986 105. Goldberg, J.A., Adkins, P., Tsai, T-M,: Microvascular

reconstruction of the foot: Weight-bearing patterns, gait analysis and long term follow-up. Plastic and Recon­

structive Surgery, 92:904-911,1993

106. Deîlon, A.L.: The vibrometer. Plastic and Reconstruc­

tive Surgery, 71:427-431, 1983

107. \Vaylett-Rendal.: Sensibility evaluation and rehabilita­

tion. Orthopedic Clinics o f North America, 19:43-56, 1988

108. Hermanson, A:, Dalsgaard, C-J., Amander, C.: Sensi­

bility and cutaneous reinnervation in free flaps. Plastic and Reconstructive Surgery, 79:422-427, 1987 109. Waris, T,, Rechardt, L., Kyösola, K.: Reinnervation of

human skin grafts: A histoclıemical study. Plastic and Reconstructive Surgery, 72:439-447, 1983

110. Woodvvard, K.L., Kenshalo, D.R.: The recovery of sen­

sory funetion following skin flaps in bumans, Plastic and Reconstructive Surgery 79:428-433,1987

111. Dell on, A.L.: Muscle sense, or nonsense? Annals of Plas­

tic Surgery, 26:444-448, 1991

112. Brand, P.V.: The insensitive foot (Including leprosy).

Disorders of the Foot and Anki e, Second Edition Vol 3.

(Ed)Jahss, M.H. WB Saunders Co. 1992, 2170-2186 113. Milanov, N.O., Adamy n, R.T.: Fonctional results of

microsurgical reconstruction of plantar defects. Annals ofPlastic Surgery, 32:52-56, 1994

114. Cavanagh, P.R., Ulbrecht, J.S.: Clinical plantar presure measurement in diabetes: Rationale and methodology.

The Foot, 4:123-135, 1994

115. Chiang, Y.-C., Wei, F.-C.,Chen L.-M.: Heel replanta- tion and subsequent analysis o f gait. Plastic and Recon­

structive Surgery, 91:729-733, 1993

116. Graf, P., Kalpen, A., Bîemer, E.: Revascularization ver­

sus reconstruction of degloving injurİes of the heel: Case report. Microsurgery, 16: 149-154, 1995

117. Hughes, J., Pratt, L., Linge, K .s Clark, P., Klenermau, L.: Reliability of pressure measurements: the EMED F system. Clinical Biomechanics. 6: 14-18, 1991

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç: Olayın orijini ve mekanizması belli olmayan, özellikle kemik kırığı bulunan ölümlü veya tıbbi müdahale görmüş ateşli silah yaralanması olgularında

Toraks penetre yaralanmalar acil poliklinik- lerde sık rastlanan yaralanmalar olmasına rağmen yüksek hızlı silah (YHS) yaralanmaları ile ilgili deneyimler son derece

Nitekim, mütevazı bir ermeni ailesinin çocuğu olan küçük Ag- yazar da, daha pek küçük yaşta, sesinin güzelliği ile dikkati çek­ meğe

Yoğun bakım takibi sonrası serviste izlemi esnasında hastamızda ortaya çıkan akut kalp yetersizliği tablosu- nun korda tendinea rüptürüne bağlı orta-ağır kapak

The hardware solution is based on Wi-Fi technology with radio frequency data transmission and level measurement using an ultrasonic sensor.. An internet server is

Likewise, with the expenditure of staple food consumption in Ika (Ndubueze-Ogaraku et al., 2016), the availability of calories and the diversity of agricultural household

Soda ile aktive edilmiş Osmancık aratip bentonitinin MgO ilavesi ile elde edilen döküm bentoniti test sonuçlarına ilave olarak daha detaylı bir fiziksel değerlendirme

3 'ilniln ci­ atesli silah yaralanrnasma bagh oltnnlerin en srk 21­ nayet orijinli oldugu b elirlenmistir, Antalya 'da atesli 30 y as grubunda goruldugt; ve bunu