KURUMLAR TARİHİ
Dr. Halide Aslan
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana Bilim Dalı
Öğretim Elemanı
halideaslan@gmail.com
Bitlis-Medrese
MEDRESELER
İslam Medeniyeti’ni ele alır ve üzerinde düşünürsek bunun temelde din üzerine dayanan bir medeniyet olduğu görülür.Dini yaymak dini tartışmalara deliller sunmak için geliştirilen eğitim sistemleri zamanla medreselerin kurulmasına zemin hazırlamıştır.
Tarihte dini ve dünyevi ilimlerin öğrenimi için medreselerin kurulması,İslam eğitim tarihi ve dünya kültür tarihine çok önemli katkılar sağlamıştır.Medreselerin kaynağı ya da doğuşu hakkında çeşitli düşünceler öne sürülmüştür.Medresenin çekirdeği niteliğinde olan ilk öğretim kurumu Tahran’da Hatimi adında açılan okuldur.İkinci okul Bağdad’da El-İsmail’i tarafından açılmıştır.Bu kurumlarda daha çok fıkıh öğretimi yapılmaktaydı.Fıkıh’ın yanı sıra Kelam,Hadis,Tefsir,Kur’an ve öteki İslami bilimlerin okutulduğu bağımsız medreseler Nişabur’da açılmıştır.
Nizamül Mülk’ün İslam dünyasında medreseyi kuran ilk kişi olduğu hakkında bütün tarihçi yazarlar fikir birliği içerisindedir.Bu konuda Suyuti ve Markizi gibi yazarlar ise farklı düşünmektedir.Bu yazarlar medreselerin Nizamül Mülk’ün zamanından önce var olduğunu öne Sürmektedir.Horasan’da ki okulları örnek vererek bu görüşlerini kanıtlamaya Çalışırlar.Makdisi ise İslam dünyasında medreselerin mescidlerden geliştiğini öne sürmüştür.Büyük
medreselerde birden fazla müderris
görevlendirilmiştir.Medreselerde okutulan
dersler;Hadis,Fıkıh,Kelam,Hey’et (astronomi),Riyaziye (matematik), Belağat,Tıp,Aruz,Edebiyat vb gibi derslerdir.Genel olarak bakıldığı zaman bu derslerde ufak farklılıklar olduğu
görülür.
MEDRESELER
MEDRESELER
Medreselerin devlet eliyle oluşturulması,öğretimin vakıf yoluyla gerçekleştirilmesi ve yayılması Selçuklular’ın eseridir.Çünkü gerek bina gerekse kuruluş bakımından günümüz modern üniversite kampus düşüncesini uygulamaya geçirilmiş bir özellik taşıyan kurum olan Bağdat Nizamiyesi bu devirde yapılmıştır.Öğrenciler medrese öğretiminin yanı sıra yeme,içme,yatma,sosyal etkinlikler,kütüphane gibi kurumların hizmetlerinden ortak faydalanmışlardır.
Medreselerin birkaçı hariç,çoğunluğu vakıf yoluyla açılmış ve varlıklarını uzun yıllar vakıf gelirleriyle sürdürmüşlerdir.Böylece özellikle fakir ve zeki öğrencilerin okuması da kolaylaşıyor ve yetenekli olanlar değerlendiriliyor,eğitimde fırsat eşitliği sağlanmış oluyordu.
Bağdad Mustansıriyye Üniversitesi
MEDRESELER
Medreselerin yaygın olarak kurulmasının temel nedenleri şunlardır:
1-Ameli ihtiyaçlar
2-Devlet çıkarlarını korumak ve Sünni olmayan ideolojilere karşı önlem almak
3-Genişleyen imparatorluğun yönetimi için memur yetiştirmek 4-Din adamı yetiştirme ihtiyacını karşılamak
5-Yeni alınan ülkeleri manevi olarak da feth etmek için gerekli eleman yetiştirmek
6-Bilginleri bir görev ve maaşla medreselere bağlayıp denetim altında tutmak ve böylece devlete karşı tehlike olma ihtimalini ortadan kaldırmak
7-Devlet adamlarının bilim severliğinin yüksek olması.
İstanbul Rasathanesi Koleksiyonu
MEDRESELER
Medreseler en ileri düzeye Osmanlılar döneminde ulaşmışlardır.
Islâm egitim tarihi içinde müstesna bir yeri bulunan Osmanlı
medreseleri, orta ve yüksek tahsili gerçeklestiren müesseselerdi.
Medrese, memleketin ihtiyaç duydugu kültürü veren ve elemanları yetistiren bir egitim ve ögretim kurulusudur. Daha önceki
devirlerde olduğu Osmanlı'da da sahıslar tarafından tesis edilen ve yasaması için vakıflar kurulan medreselerin hocalarına "müderris"
(profesör), yardımcılarina da "muîd" (asistan, arastirma görevlisi) denirdi. Medrese talebesi ise "danismend", "suhte" veya "talebe"
adlarıyla anılırdı. "Sıbyan Mektebi" veya o seviyede özel egitim görmüs olan kimseler, medreselere giderek muayyen hocalardan bir program dahilinde belirlenmis dersleri okurlardı.
MEDRESELER
Osmanli Devleti, mükemmel bir egitim, askerî ve idarî teskilâta sahip bulunuyordu. Bu teskilât, XVI. asirda, günümüzdeki modern devletlerin teskilâtlari derecesinde muntazam ve mürekkeb bir manzara arzetmektedir. Gerek egitim ve ögretim, gerekse diger teskilâtlarla ilgili durumu daha iyi kavrayabilmek için, binlerce defter ve milyonlarca vesikanin bulundugu Osmanli arsivini görmek gerekir. Kendinden önceki Müslüman devletlerde oldugu gibi
Osmanlilarda da medreseleri genel anlamda iki grupta mütalaa etmek gerekir. Bunlar: genel egitim veren medreseler ile özel egitim ve ögretim veren ihtisas medreseleridir.
Sivas Gökmedrese
MEDRESELER
Osmanlilar medreseyi, Selçuklu ve Anadolu beyliklerini örnek alarak kurdular. Bununla beraber Osmanli medreseleri, naklî ilimlerde
Sam-Misir, aklî ilimlerde de Bagdat-Semerkant bölgelerinde yetismis ulemadan istifade etmisti. Orhan Gazi, Iznik'te ilk Osmanli medresesini kurdugu zaman Kayseri ve Kahire'de tahsil görmüs olan Davud-i Kayserî'yi ilk müderris olarak tayin etmisti.
Bilindigi üzere Osmanlilar'da medrese egitimi hemen hemen devletin kurulusu ile baslamistir denebilir. Umumî bilgi veren medreselerde
"ulûm-i tâliye" denilen kelam, mantik, belagat, lugat, nahiv, matematik, astronomi, felsefe, tarih ve cografya gibi "âlet ilimleri" denilen ilimlerin yaninda "ulûm-i âliye" denilen Kur'an ilimleri ile hadis ve Islâm hukuku (fikih) gibi ilimler okutulurdu.*
MEDRESELER
Osmanli 'Devleti'nin, medenî gelismeye imkân veren birçok konuda oldugu gibi, egitim ve ögretimdeki açik politikasini sonuna kadar devam ettirdigini, ülkeye davet ettigi hocalar ile ilim adamlari kanıtlar.Bu bakimdan, ilk dönemlerde Osmanli medrese sisteminin Anadolu Selçuklu ve yine Anadolu Beyliklerinin medrese sistemi
seklinde olacagini kestirmek kolaydir. Bununla beraber daha Yildirim Bâyezid devrinde bir düzenlemeye gidildigi, II. Murad döneminde Edirne'deki Halebiye Medresesi'ndeki* Tetimme ve yine burada Dâru'l-hadis Medresesinin açilmasiyla gelistigi ve nihayet köklü degisikligin Fatih Sultan Mehmed devrinde ortaya çiktigi
bilinmektedir. Fatih zamanindaki medrese sistemi, Kanunî Sultan Süleyman'in Süleymaniye Medresesi'ni açmasina kadar devam eder.
Ister klasik dönemde olsun, ister Tanzimat'tan sonraki yeni dönemde olsun genel egitim medreseleri devirlerindeki ilimlerin birlikte okutuldugu medreselerdir.
MEDRESELER
Istanbul'da Sahn-i semân ve Tetimmeler yapildiktan sonra, Osmanli Devleti hududlari içindeki medreselerde yeni bir düzenlemeye
gidilmiştir. Buna göre asagidan yukariya dogru her derecede hangi ders ve kitaplarin ne ölçüde okutulduklarini kesin olarak söylemek pek mümkün görülmemekte ise de bazi vakfiye, kanunnâme ve biyografi sayesinde bunlari tesbit etmek kolaylasmaktadir.
Genellikle müderrislerinin aldiklari yevmiye (günlük) miktarina göre de isimlendirilen Osmanli medreseleri, asagidan yukariya dogru söyle bir sira takib ederler:
MEDRESELER
-Haşiye-i Tecrid (yirmili) Medreseleri:bu sinifa giren medreseler, Seyyid Serif Cürcanî'nin Hasiye-i Tecrid adli eserinin adini
tasimaktadirlar. Ilm-i Kelâm'a aid olan bu eser, Nâsiruddin Tusî'nin Tecridu'l-Itikad veya Tecridu'l-Kelâm adli eserinin hasiyesidir. Öyle anlasiliyor ki Hasiye-i Tecrid, bu medresede okutulan en önemli ders kitabidir.
-Miftah (Otuzlu) Medreseleri: Bu medreseler de, belagat ilminden Sa'düddin Teftazanî'nin belagata dair eseri olan "Serh-i Miftah"in adini tasimaktadirlar.
-Telvih (Kırklı) Medreseleri: Müderrisine günlük olarak 40 akça verildigi için kırklı medrese diye anılır.
-Ellili Medreseler: Müderrislerine günlük (yevmiye) 50 akça verilen bu medreseler "Hâric" ve "Dâhil" olmak üzere ikiye ayrilirlar.
-Sahn-ı Semân Medreseleri: Sahn-i Semân Medreseleri, Fatih Sultan Mehmed'in Istanbul'da kurdugu külliyede bulunan 8
medresedir.
-Altmıslı Medreseler : Müderrisine yevmiye 60 akça verilen medreselerdir.
MEDRESELER
Süleymanıye Medreseleri
Osmanli medrese sistemindeki en büyük gelismelerden biri süphesiz ki, Kanunî Sultan Süleyman döneminde meydana gelmisti. Kanunî devri, her sahada oldugu gibi medrese teskilâtinda da zirveyi ifade eder. Fatih Sultan Mehmed'in Sahn-i Semân medreselerinde
Dâru's-sifa olmakla beraber henüz tip ve matematik fakülteleri yoktu. Bu medreselerde tefsir, hadis, kelâm ve edebiyat gibi dersler okutuluyordu. Bununla beraber buraya gelecek olan ögrenciler, günümüzün ifadesiyle ilk ve orta tahsillerinde matematik, geometri, astronomi gibi dersleri daha önce gördüklerinden bu neviden fen bilimlerine vâkif idiler.
Süleymaniye Medreseleri
MEDRESELER
Günün sartlari ve ihtiyaçlari gözönüne alinarak Süleymaniye medreselerine Tib, Riyaziye (matematik) ve Dâru'l-hadis ilave
edildi. Süleymaniye Vakfiyesi'nden anlasildigina göre, Süleymaniye Câmii'nin kuzey tarafina düsen kisimda medrese-i evvel ve sâni denilen birinci ve ikinci medreselerle, kuzey doguda bir hamam, kible tarafinda bir dâru'l-hadis, caminin tam güneyine tesadüf eden kisminda medrese-i rabi' (4. medrese), bunun dogusunda da medrese-i sâlis (3. medrese), câminin güney batisinda tip
medresesi ve eczahâne, câminin bati kismina düsen tarafinda ise imâret, tabhâne ve dâru's-sifa denilen hastahâne yapilmisti.
Demek oluyor ki, Kanunî Sultan Süleyman tarafindan vücuda getirilen medreseler manzûmesi (üniversite), Dâru'l-hadis, Tib, Riyaziye, Tabiiyye, Din, Hukuk ve Edebî tedrisat yapilan
fakültelerden tesekkül ediyordu. Ayrica hastahâne, imâret,
hamam, tabhâne vesair müstemilat bütün bu siteyi (külliyeyi) meydana getirmisti.
MEDRESELER
Kanunî, bir tarafdan Sahn-i Semân medreselerinin üstünde
medreseler kurmayi gerçeklestirirken, bir taraftan da Osmanli medreselerinin pâyelerini yeni bir sisteme göre tanzim etmis oluyordu. Buna göre Osmanli medreselerinin asagidan yukariya dogru su sekli aldigi görülür:
1. Ibtida-i Hâric Medreseleri 2. Hareket-i Hâric Medreseleri 3. Ibtida-i Dâhil Medreseleri 4. Hareket-i Dâhil Medreseleri 5. Musila-i Sahn Medreseleri 6. Sahn-i Seman Medreseleri 7. Ibtida-i Altmisli Medreseleri 8. Hareket-i Altmisli Medreseleri 9. Musila-i Süleymaniye Medreseleri 10. Süleymaniye Medreseleri
11. Dâru'l-Hadis Medreseleri.
MEDRESELER
Daha sonralari degisik isimlerle anilmalarina ve farkli program tatbik etmelerine ragmen baska mektepler de kuruldu. Bunlardan birkaçini tarih sirasina göre vermekle yetinmek istiyoruz.
1838 senesinde açilan Mekteb-i Maarif-i Adliye, 1839 senesinde açilan Mekteb-i Ulûm-i Edebiye, 1847 senesinde açilan Dâru'l-Muallim Rüsdî.
1867 senesinde açilan Mekteb-i Sultanî'ler vs. Böylece
medreselerin egitiminden farkli egitim ve ögretim veren ve degisik programlar uygulayan bu mektepler, bozulmaya ve gittikçe ortadan kalkmaya dogru hizla giden medreselerin, üzerinde oturdugu
araziyi, yavas yavas ellerinden almaya basladilar. Gerçi ilk bakista bunlar, medreselerin disinda gibi görünmekte iseler de II.
Mesrutiyetin ilanini takib eden sene (1909), medreselerde de
islâhat tesebbüslerine girisilmis, dinî tedrisat yaninda Türkçe, tarih ve cografya gibi sosyal derslerle, riyaziye, fizik, kimya gibi fen derslerinin okutulmasi için yapilan tesebbüsten de tam bir
netice alinamamisti.
MEDRESELER
Medreselerde asil islahat, Padisah Sultan Mehmed Resâd (1909- 1918) devrinde, Seyhülislâm Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi'nin seyhülislâmligi sirasinda ve dört sene süren çalismalar sonunda yapildi. Bu sirada medreselerde yeni bir sistemin tatbikine geçildi.
Bu sistemle ilgili layiha, 10 Zilkade 1332 (Ekim 1914) tarihli Ceride-i Ilmiye, nüsha-i fevkalâde de yayinlandi. "Islâh-i Medâris Nizâmnâmesinin Esbâb-i Mûcibe Layihasi" adi ile Istanbul'daki bütün medreseler tek isim altinda toplanacaklardir. Bütün Istanbul medreselerindeki talebeler ayni usûl ve kaideler içinde yetistirileceklerdir. Bunun temini için de bütün medreselerin tek bir isim altinda toplanmasi kararlastirilmistir.
MEDRESELER
Islâm hilafetinin merkezinde bulunmasindan dolayi da bunlara "Dâru'l- Hilâfeti'l-Aliyye Medresesi" adi verilmistir. Nizamnâmenin ikinci maddesinde bu medresenin "tâli kism-i evvel", "tâli kism-i sâni" ve
"âlî" olmak üzere üç kisma ayrildiklari görülür. Her kisimda dört sene egitim görülecektir. Her kisim dörder sinif ve her sinif da dörder subeyi muhtevi olacaktir. Besinci maddede de medresenin idare sekline yer verilmektedir. Buna göre bu medresenin her kisminda birer müdir-i umûmî (genel müdür), sinif ve subelerinde de birer müdür bulunur.
Sube müdürleri sinif müdürlerine, sinif müdürleri, müdir-i umûmîlere, müdir-i umumîler ise ders vekâletine baglanmisti.
MEDRESELER
Ihtısas Medreselerı
Görüldügü gibi simdiye kadar genel egitim ve ögretime tahsis edilen medreselerin egitim ve ögretim faaliyetleri üzerinde durduk.
Halbuki bunlarin disinda da bazi medreseler bulunmaktadir. Bunlar, daha ziyade ihtisasi gerektiren bir dalda agirlikli egitim ve ögretim yapilan medreselerdir. Belli branslarda faaliyet gösteren bu
medreseler, Osmanlilardan önceki Islâm dünyasinda olduklari gibi Osmanlilarda da ayni isimle varliklarini devam ettirmislerdir. Klasik dönemde bunlari: Dâru'l-kurra, Dâru'l-hadis ve Dâru't-tib olmak üzere üç kisma ayirabiliriz. Osmanli dönemi ihtisas medreseleri ile bunlarin fonksiyonlarini daha iyi anlayabilmek için biraz gerilere, yani Osmanli öncesine gitmemizde fayda mülahaza ettigimiz için, Osmanlilarin örnek aldigi bu medreselerin ilk kurulus yillarindan da kisaca bahs etmek icab etmektedir.
MEDRESELER
Dâru'l-Kurra
"Yer, mekân, ev" gibi anlamlara gelen "dar" ile "okuyan"
anlamindaki "kari" kelimesinin çogulu olan "kurra" kelimelerinden meydana gelen "Dâru'l-Kurra", Kur'an-i Kerim'in ögretildigi, bir bölümünün veya tamaminin ezberletildigi ve kiraat vecihlerinin talim ettirildigi mektepler için kullanilmistir.
Dâru'l-Hadıs
"Yer, mekân, ev" gibi anlamlara gelen "dâr" ile "hadis"
kelimelerinden meydana gelen "Dâru'l-hadis", Hz. Peygamber'in söz fiil ve takrirlerinden ibaret olan hadis tedris ve tedkiklerinin yapildigi yer demektir. Bunun içindir ki bu müesseselere "dâru's- sünne", "dâru's-sünneti'n-nebeviye" veya "dâru's-sünneti'l- Muhammediye" gibi isimler de verilmistir.
MEDRESELER
Dâru'l-Hadıs
"Yer, mekân, ev" gibi anlamlara gelen "dâr" ile "hadis"
kelimelerinden meydana gelen "Dâru'l-hadis", Hz. Peygamber'in söz fiil ve takrirlerinden ibaret olan hadis tedris ve tedkiklerinin
yapildigi yer demektir. Bunun içindir ki bu müesseselere "dâru's- sünne", "dâru's-sünneti'n-nebeviye" veya "dâru's-sünneti'l-
Muhammediye" gibi isimler de verilmistir.
Fatih Medresesi
MEDRESELER
Dâru't-Tıb
Islâm dünyasinda tib egitim ve ögretimi ile tedavinin birlikte yürütüldügü müesseseler, "Dâru't-tib", "Dâru's-sifa", "Dâru's- sihha", "Dâru'l-merza", "Sifahâne", "Mâristan","Bimaristan",
"Dâru'l-afiye" ve "Bimarhane" gibi isimlerle anilmaktadir.
Medresetü'l-Kudât
Kadi yetistirmek maksadiyla 1270 (1854)'te Seyhülislâm Mesreb Efendi hafidi Mehmed Arif Efendi zamaninda açilmistir. Ilk
açilisinda "Muallimhane-i Nuvvab" adini tasiyan medrese, 1302 (1884)'ten sonra "Mekteb-i Nuvvab", 1329 (1910) ise Mekteb-i Kudât adi ile anilmistir. Iki yil tahsil müddeti olan medrese ilk mezunlarini 1272 (1856) tarihinde vermistir. Ilk sene bir tek mezun veren bu medreseden çikanlar, hukuk mektebi talebe yetistirinceye kadar mahkemelere tayin ediliyorlardi.
MEDRESELER
Medresetü'l-vâızîn
Bu medrese, 6 Subat 1912 tarihli bir nizamnâmeye göre "Ahkâm-i âliye-i Kur'aniyye ve Sünnet-i seniyye-i Nebeviyye dairesinde mevâizi, hasene-i ictimaiyye icrasiyla din-i mübin-i Islâm'in, müessis-i medeniyet ve fazilet oldugunu cihan-i insaniyete nesr edebilecek erbâb-i kemâl-iyetistirmek maksadiyla" açilmisti.
MEDRESELER
Medresetü'l-Eımme Ve'l-Hutebâ
Günümüzde, vazifesi hemen hemen mihrab ile minber arasina sikisip kalan mahalle imamlarinin selâhiyetleri, baslangiçta bu kadar kisitli degildi. Osmanlilar'da imamlik, sorumluluk alani genis ve önemli bir vazife idi. Bunun için, bu göreve atanacaklarin belli seviyede bir bilgi ve kültür birikimine sahip olmalari gerekiyordu. Vazifeye tayinleri, Padisah berâti ile olan imamlar, 1245 (1829) senesinde muhtarlik teskilâti kurulana kadar mahallenin yöneticisi durumunda idiler. Onlar, kadilarin temsilcileri olduklarindan, mahallenin düzeninden, halk arasindaki ahenk ve baristan sorumlu idiler. Tabir caizse belirtilen dönemde mahalleyi onlar yönetiyor diyebiliriz. Bu sebeple olacak ki bir arsiv belgesine göre resmen imamlik vazifesi ile görevlendirilmeyen kimselere imam degil, "Namazci" adi verilmektedir.
MEDRESELER
Medresetü'l-Irsâd
Medresetü'l-Vâizîn ile Medresetü'l-Eimme ve'l-Hutebânin birlestirilmesi ile meydana gelmis bir medresedir.
Medresetü'l-Mütehassısîn
Medreselerin ilk teskilât ve taksimatinda onlarin üstünde ihtisas medresesi olarak Dâru'l-Hadis, Dâru't-Tib gibi müesseseler vardi.
Fakat Fikih (Islâm Hukuku), Kelâm, Felsefe ve özellikle Kur'an'in tefsiri gibi konularda ihtisas veren bir medrese yoktu. Nihayet 1908'deki medrese islahatinda bir de "Medresetü'l-Mütehassisîn"
adiyla yeni bir medrese kurulmasina ihtiyaç hâsil olmustu. Nihayet 1333 (1917) yilina gelindiginde Dâru'l-Hilafeti'l-Aliyye Medresesi programini tanzim ve islah etmek üzere toplanmis olan 38 kisilik komisyon, üç bölümü ihtiva eden Medresetü'l-Mütehassisîn'i kurmustu.
MEDRESELER
Saray Mektepleri
Bu mektepler, saraydaki çocuklari okutmak, hünkârin hizmetinde bulunacak memur ve müstahdemleri yetistirmek üzere saray içinde açilan mekteplerdir. Bunlar da:
1. Sehzâdegân Mektebi 2. Enderûn Mektebi 3. Meskhâne
MEDRESELER
Askeri Mektepler
Bu sinifa giren mektepleri üçe ayirabiliriz. Bunlar, daha ziyade askerî teskilati ilgilendirdigi için üzerinde fazla durmuyor, sadece isimlerini vermekle iktifa ediyoruz. Bu mektepler, Acemioglanlar mektebi, Mehterhâne ve Canbazhânedir. Mehterhâne, Osmanli Devleti'nin kurulusu ile birlikte ortaya çiktigi sanilan bir müessesedir. Selçuklu hükümdari Alaeddin Keykûbad'in bagimsizlik nisânesi olarak Osman Gazi'ye gönderdigi hediyeler içinde bulunan davulun, bu müessesenin temelini teskil ettigi kaynaklarda belirtilmektedir. Canbazhâneye gelince bunun asil vazifesinin ne oldugu kesin olarak bilinememektedir. Bunlarin XV. asrin ilk yarisinda ortaya çiktiklari kabul edilmektedir.
MEDRESELER
Medreselerdekı Egıtım Ve Ögretım Metodu
Islâm egitim tarihi içinde müstesna bir yeri bulunan Osmanli
medreseleri, yüksek tahsili gerçeklestiren müesseselerdi. Bununla beraber Osmanli medreselerindeki egitim ve ögretim sistemi, hiç süphesiz diger Islâm devletlerinde oldugu gibi bir usûl takip etmis olup, medreselerin adedi arttikça bunlar da derece ve siniflarina göre bir tertibe tabi tutulmuslardi.
Her günün belli dinlenme zamanlari da genellikle ögle ve ikindi aralaridir. Medreselerde en önemli olan sabah dersleridir. Bu dersleri sadece talebe degil, disardan dinleyip takip edenler de çoktur. Bu gelenek asirlarca Istanbul'da devam edegelmistir.
Medreselerde çok defa zihnin hafiza ve muhakeme fonksiyonu dikkate alinarak naklî bilgiler yaninda düsünceyi gelistiren aklî ve felsefî ilimlere de yer veriliyordu. Bununla beraber zaman
zaman bu ideal programin, ikinciler aleyhine bozuldugu da olmustur.
MEDRESELER
Medrese Ögretım Kadrosu 1. MÜDERRIS (PROFESÖR)
2. MUID (ASISTAN, ARASTIRMA GÖREVLISI) 3. TALEBE
MEDRESELER
HUZUR DERSLERI
Osmanli devlet teskilatinda bulunan dört tarikten biri olan "ilmiyye sinifi", bu devletin kültür tarihinde önemli ve faal bir rol
oynamistir. Cemiyet hayatinin belli bir noktaya kanalize edilmesi, özellikle "Ramazan" gibi hususiyet arzeden günlerde daha belirgin bir sekil almakta idi. Bu da "Huzur Dersleri" adi verilen ve devrin padisahi ile saray erkâni tarafindan takib edilen dersler vasitasiyla olmakta idi. Bunun içindir ki daha küçük yasta bulunmalarina ragmen sehzâdeler, pek çok ilmî meselelere bu vesile ile vâkif oluyorlardi.
Devlet adamlari ile diger davetlilerin bu mecliste kazandiklari malumat, ileride kendilerine isik tutacagindan dolayi son derece ehemmiyetli idi.