• Sonuç bulunamadı

 Öğrencilerin kendi öğrenme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share " Öğrencilerin kendi öğrenme "

Copied!
38
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖĞRETİM İLKE VE

YÖNTEMLERİ

(2)

Öz Düzenleyici Öğrenme

2

(3)

TANIMI

 Öğrencilerin kendi öğrenme

süreçlerine üstbilişsel,

motivasyonel ve

davranışsal olarak

katılmasıdır.

(4)

Üst bilişsel olarak; kendi öğrenme sürecinin

farkındadır; öğrenme süreci ile ilgili kararları alabilir.

Motivasyonel olarak; öğrenmeye isteklidir ve davranışlarını içsel motivasyon yönlendirir.

Davranışsal olarak, kendi kendine öğretir, bilgiyi

araştırır, yardım arar, çevreyi düzenler.

(5)

ÖZ DÜZENLEMELİ ÖĞRENENLER

1. Kendi bilgilerini kendileri elde eder.

2. Bilginin kullanıcısıdırlar.

3. Kendi kendilerini motive ederler.

4. Yansıtıcı düşünürler. (Yaşantıları-öğrenme süreçleri üzerinde düşünürler)

5. Kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu alırlar.

(6)

Öğrenme Kuramları Açısından Öz

Düzenlemeli Öğrenme

6

(7)

DAVRANIŞÇILIK

Davranışçı kuramlara göre öğrenmede dışsal çevre diğer bir deyişle uyarıcılar önemli bir yere sahiptir.

Öğrenciler kendilerine sunulan uyarıcıyla etkileşime geçmeleri neticesinde öğrenirler.

Öğrencilere sunulan ipucunun ve buna bağlı olarak öğrencinin etkin katılımının neticesinde öğrenme meydana gelir.

(8)

DAVRANIŞÇI KURAMDA TEMEL KAVRAMLAR

Uyarıcı: Organizmayı harekete geçiren iç ve dış olaylardır.(erden sayfa132). Duyduğumuz bir ses, gördüğümüz bir ışık, resim, ağaç, aldığımız bir tada bizim için birer uyarıcıdır (Erden, Akman, 2001).

Tepki(Davranım): Bir uyarıcı karşısında organizmada meydana gelen fizyolojik ya da psikolojik değişmelerdir (Erden, Akman, 2001).

Davranış: Davranımların bir araya gelmesiyle oluşan eylem davranış olarak nitelendirilir (Erden, Akman, 2001).

8

(9)

Davranışçı yaklaşımda öğrencilerin

öğrenme sürecinde kendilerine aktarılan bilgileri pasif olarak alan öğeler olduğuna inanılır.

Buna göre, öğreticiler öğrencinin neyi, ne zaman ve nasıl öğreneceğine karar verir ve genellikle onların sessiz, pasif

durdukları bir süreçte onlara bildiklerini aktarırlar.

Daha sonra yapılan sınavlarda öğrenciden kendisine aktarılanları tekrarlaması

istenirdi.

9

(10)

Davranışçılara göre davranış: objektif tekniklerle gözlenebilen sadece çevresel uyarıcılara, insanların bu uyaranlara

karşılık gösterdikleri tepkilerdir.

Davranışçılar, gözlem ve deney yöntemini kullanırlar.

Davranışçılar, organizma ve çevre

ilişkilerinin insan ve hayvanlarda birbirinin aynı olduğu kanısındadırlar.

Bu nedenle hayvanlar üzerinde psikolojik araştırmalar yapmışlardır. Örneğin; Pavlov koşullu öğrenme deneylerini köpekler

üzerinde yapmıştır.

10

(11)

Davranışçılık anlayışına göre öğrenme, uyaran-tepki bağının oluşması ve bu bağın pekiştireçlerle güçlendirilmesi süreci olarak ele alınmaktadır.

Öğrenmenin meydana gelebilmesi için öncelikli olarak tüm davranışlarının pekiştirilmesi gerekir (Sürekli pekiştirme).

Davranış kazandırıldıktan sonra pekiştirecin miktarı azaltılarak ne zaman (değişken aralıklı) ve hangi davranıştan sonra (değişken oranlı) verileceği de gizlenilerek bu davranışın kalıcı hale gelmesi sağlanır.

(12)

Öğrencilerin ilk gösterdiği davranışlar dışsal pekiştireçler (ödül) yoluyla pekiştirilir.

Süreç ilerledikçe yani öğrenci davranışı

kazanmaya başladıkça dışsal pekiştirecin miktarı azaltılarak öğrencilerin kendi

davranışını kendisi pekiştirir hale gelmesi amaçlanır.

(13)

Davranışçı yaklaşım özet olarak:

Birey, davranışlarını tecrübeyle kazanır.

•Çevredeki uyarıcılar değiştiği zaman, bireyin davranışları da değişir.

•İlk tecrübeler, daha sonraki tecrübeleri etkiler.

•Bireyin tüm davranışları öğrenilmiştir, yine öğrenmeyle değiştirilir.

•Koşullu öğrenme yöntemleri benimsenmiştir.

Sosyal öğrenme kuramından da yararlanılır.

•Gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlar dikkate alınır.

•Bireyin zihinsel etkinlikleri, ne düşündüğü, nasıl karar verdiği önemli değildir.

13

(14)

BİLGİYİ İŞLEME MODELİ

Bilgiyi işleme kuramı açısından ele alındığında ise öz düzenlemeli

öğrenme üst bilişsel düşünmeye denk gelmektedir. Üst bilişsel düşünme, öğrencinin kendi öğrenme sürecinin farkında olması ve öğrencinin kendi öğrenme sürecini kontrol etmesini ifade etmektedir.

(15)

Bilişsel öğrenme kuramları, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceleyen kuramlardır.

Kuramcılar, gözlenilebilen davranışlara ek olarak öğrenenin kafasının içinde olup

bitenlerle, yani içsel yapılarla, süreçlerle ilgilenmektedirler.

15

(16)

Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır?

Alınan yeni bilgi nasıl işlenilmektedir?

Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır?

Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır?

16

(17)

Bilgiyi İşleme Modelinin Temel Unsurları

iki temel öğeye sahiptir:

1. Üç tür bellekten oluşan bilgi depoları

2. Bilginin bir depodan diğerine aktarımını sağlayan içsel, bilişsel etkinlikleri

kapsayan bilişsel süreçlerdir.

17

(18)

Bellek Türleri

1. Duyusal Kayıt

2. Kısa Süreli Bellek

3. Uzun Süreli Bellek

18

(19)

Duyusal Kayıt

Çevreden gelen uyarıcılar öğrenenin alıcılarını yani duyu organlarını etkiler ve duyusal kayıt yoluyla sinir sistemine girer.

Duyu organların her birine gelen uyarıcıların ilk algılanmalarından duyusal kayıt sorumludur.

Buradaki bilgi, orijinal uyarıcıyı temsil eden bir yapıdadır. Uyarıcının tam olarak aynısıdır.

Bilgi burada çok kısa kalabilmektedir. Bir ile dört saniye arasında kalış süresi değişmektedir.

Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsızdır. Bununla birlikte gelen bilgi anında işlenmezse, çok hızlı bir şekilde kaybolur.

Bilginin duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçişinde dikkat ve algı süreçleri süzgeçtir

19

(20)

Kısa Süreli Bellek

İşlevleri:

1. Sınırlı miktardaki bilgiyi sınırlı bir zaman süresi içinde geçici olarak depolar. Bundan dolayı kısa süreli bellek denir. (7+2 birim)

2. Bilgi burada çok kısa kalmaktadır. Yetişkinde bu süre 20 saniye kadardır.

3. Kısaca bir yetişkinde kısa süreli bellek beş ile dokuz birimlik bilgiyi zihinsel tekrar yapılmadıkça ancak en fazla 20 saniye depolayabilmektedir.

20

(21)

Kısa süreli bellek;

İyi öğrendiğimiz bilgiyi sürekli olarak depoladığımız bellek türüdür.

Uzun süreli bellek, nöronlar arasındaki bağlantılarda yani sinapslarda yapısal değişme ile ortaya çıkmaktadır.

Sinapslar ya güçlenmekte ya da komşu nöronlarla yeni bağlar, yeni kollar

oluşturmaktadır.

Beyindeki bu değişmeler de bilginin uzun süreli bellekte sürekli olarak kaldığını

göstermektedir.

21

(22)

Uzun süreli bellek

Belleğin kapasitesinin sınırsız olduğu belirtilmektedir. Öğrenme bir kez

gerçekleştiğinde ebediyen saklandığına ilişkin kanıtlar mevcuttur.

Bilgilerin depolandığı bir kütüphane gibi düşünülebilir. Ancak bilginin hatırlanması büyük oranda materyalin uygun bir şekilde kodlanarak, uygun yere yerleştirilmesine bağlıdır.

22

(23)

Uzun süreli belleğin bölümleri:

1. Anısal Bellek: Kişisel yaşantılarımızın depolandığı bölmedir.

2. Anlamsal bellek: Konu alanlarının kavramları, olguları, genellemeleri, kuralları depolanır.

3. İşlemsel Bellek: Herhangi bir şeyin nasıl yapılacağı ile ilgili bilgilerin, işlemlerin depolandığı bellektir.

23

(24)

Bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli bellğe aktarılmasını sağlayan süreçler: Dikkat ve Algı

Kısa süreli bellekte bilgiyi saklamanın yolları: Sürekli Tekrar ve Gruplama

Bilginin uzun süreli belleğe aktarılmasında kullanılan süreçler:

Örtük ve Açık Tekrar Kodlama/Anlamlandırma

Genişletme/Eklemleme Bellek Destekleyici İpuçları

24

(25)

Bilgiyi işleme kuramına göre Öğretimin düzenlenmesinde dikkat edilecek hususlar

Konuya dikkat çekilmelidir

Öğrenenin temel ve önemli olan bilgiyi diğer ayrıntılardan ayırt etmesine yardımcı olunmalıdır.

Yeni kazanılacak olan bilgi ile önce bilginin ilişkilendirilmesi yapılmalıdır (eklemleme)

Öğrenenin bilgiyi anlamlandırmasında örgütlemesine yardımcı olunmalıdır.

Soyut fikirleri somutlaştırmaya yardımcı olacak örnekler verilmelidir.

25

(26)

Bilgiyi işleme kuramına göre Öğretimin düzenlenmesinde dikkat edilecek hususlar

Sözcük, terim ve olguların sadece tekrar yoluyla öğrenilmesi değil bellek destekleyici stratejiler ile öğrenmesine rehberlik edilmelidir.

Bilginin uzun süreli bellekten çağrılmasında tedbirler alınmalıdır.

Bilginin tam olarak öğrenilmesi için tekrar ve özetlemelere yer verilmelidir.

Öğrenene öğrenme sonuçları hakkında bilgi verilerek yürütücü bellek şemasını geliştirmesine yardım

edilmelidir.

26

(27)

SOSYAL ÖĞRENME (BANDURA)

Sosyal öğrenme kuramı açısından ele alındığında öğrenci modelin davranışını kendine hedef olarak belirler. Kendi davranışı ile model aldığı davranışı

zihninde karşılaştırır. Kendi davranışlarını değiştirerek model aldığı davranışa uygun hale getirir

(28)

SOSYAL ÖĞRENME (BANDURA)

Sosyal Öğrenme kuramı davranışsal ve bilişsel

kavramları birleştirir ve birbiriyle tamamlar. Bunun yanında bilişsel, davranışsal ve çevresel faktörlerin birbirini etkileyici yapısını vurgular.

28

(29)

Albert Bandura (1977) Skinner’in söylemiş olduğu klasik ve operant koşullanma

kavramlarına itiraz etmez, ancak insan öğrenmesinin sosyal bir ortamda

oluştuğunu ve çocukların en önemli öğrenme yaşantılarının başkalarının davranışlarını gözleyerek oluştuğunu savunur.

Bandura bu tür öğrenmeye gözlem

yoluyla öğrenme (observational learning) adını verir.

29

(30)

Bu anlayışta birey pasif değil etkileşimcidir.

Birey ile çevresi arasında sürekli alışveriş sözkonusudur.

Bireyin içinde bulunduğu durumsal süreç, bireyin düşüncesini, gereksinimlerini ve güdülerini belirler.

Birey kendi bilişsel sürecinde durumları, uyaranı ve olayları seçer, kritik önemi olan algıları seçer, kritik önemi olanları algılar ve değerlendirir.

Bireyin algısı davranışını yönlendirir. Bilişsel etkileşim,

maksatlı bir eylemdir. Bu bir düşünce, düşünceler bileşiği ya da davranış olabilir.

Organizmaya etki eden uyarana verilen otomatik tepkiye benzemez. İnsan kendine gelen bilgileri entegre eder, kendi ve çevresindeki dünya ile ilgili olanları bilişsel olarak

anlamaya çalışır.

30

(31)

BİLİŞSEL YAPILANDIRMACILIK (Piaget)

Şemalar karşılaştıkları durumları açıklamada başvurdukları zihinsel yapılardır. Kişilerin

karşılaştıkları olaylara karşı ilk tepkileri onu zihinsel şemalarına uygun hale getirerek

açıklama şeklindedir.

(32)

Bilişsel yapılandırmacılık (Piaget) Öğrenme özümleme, düzenleme ve bilişsel denge

ilkeleriyle (Piaget in zihinsel gelişim kuramı) açıklanmaktadır.

Birey önceki öğrendikleriyle bir bilişsel yapı (şema) oluşturur. Yeni öğrenilenler eskileriyle çelişmiyorsa (dengesizlik durumu

yaşanmıyorsa) özümsenir.

Eğer çelişiyorsa yeni bilgi özümlenemez ve bilişsel yapı dengesizlik yaşar.

Bu dengesizlik sonucu birey bilişsel yapısında düzenlemeye gider. Bu düzenlemeyle yeni bilgi bilişsel yapısında özümlenir ve birey yeni bir bilişsel dengeye ulaşır.

32

(33)

SOSYAL YAPILANDIRMACILIK (Vygotsky)

Vygotsky bilginin anlamlandırılmasında sosyal

etkileşimin önemine dikkat çekmiştir. Bilgi önce kişilerarasında konuşulur. Sosyal ortamda ortaya çıkan ortaya çıkan bu bilgi daha sonra içsel

konuşmalar yoluyla bireysel düzeye indirgenir. Bu durum içselleştirme olarak adlandırılmaktadır.

(34)

Sosyal-yapılandırmacılıkta, bilişsel

yapılandırmacılıktan farklı olarak bilginin

yalnızca bireyin sahip olduğu bir şey olmasından daha ziyade, bireyin yaşadığı toplumun çeşitli özelliklerinin de bu süreci etkilediği öne

sürülmektedir.

Bir diğer ifadeyle, bilişsel yapılandırmacılık bilgi edinmenin çevreyle etkileşim sonucunda bireyin zihninde gerçekleşen bireysel bir süreç olduğunu varsayarken, sosyal yapılandırmacılık ise

öğrenmede toplumun ve kültürün rolünü vurgulamaktadır.

34

(35)

SOSYAL YAPILANDIRMACILIK Temel öncüller:

Bireylerin kendi gerçeklikleri ve dünyayı kendilerine göre anlamlandırma biçimi vardır.

İnsanlar dünya bilgilerini geliştirirken çevresindeki etkileşime pasif uyarıcı-tepki verenden ziyade aktif katılımcı durumdadır.

Bir bireyin gerçekliği ve bilgisi kültürel ve tarihsel bir bağlam içinde yer alır. Gerçeklik tarihsel ve kültürel bağlam içinde sosyal etkileşimlerle gelişir.

Bir bireyin gerçekliğini ifade etmek için dil kullanılır.

Objektif bir gerçeklik yoktur. Bir doğru yoktur.

35

(36)

Vygotsky a göre 4 temel ilkesi vardır.

1- Öğrenme ve bilişsel gelişim sosyal ve işbirlikli bir etkinliktir.

2- Yakınsal gelişim alanı (zone of proximal development) program yapma ve ders planlaması için bir kılavuz

niteliğindedir.

3- Öğrenme ve bilgi kavramları gerçek dünyadan farklı olamaz.

4- Çocuğun okul içi ve okul dışı deneyimleri birbirleriyle ilişkili olmalıdır.

36

(37)

Bilginin içselleştirilmesinde sosyal ortamda kendisinden daha yetenekli bir bireyden aldığı sosyal destek önemlidir.

Bireylere sunulan bu sosyal

desteğin yavaş yavaş azaltılarak kendi başına düşünebilir ve

problem çözebilir hale agelmesi öz düzenleme olarak

adlandırılabilir .

(38)

Yararlanılan Kaynaklar:

1. Yelken, T., Y. (Ed.) (2016). Öğretim İlke ve Yöntemleri. 4.

Baskı. Ankara: Anı Yayıncılık.

2. Duman, B. (Ed.) (2015). Öğretim İlke ve Yöntemleri. 4.

Baskı. Ankara: Anı Yayıncılık.

3. Erden, M. ve Akman, Y. (2004), Gelişim ve Öğrenme, 13.baskı, Ankara: Arkadaş Yayınevi

4. Ülgen, G. (1997), Eğitim Psikolojisi, 3.baskı, Alkım Yayınevi İstanbul

5. Nuray Senemoğlu, Gelişim Öğrenme ve Öğretim,

Kuramdan Uygulamaya, Gazi Kitabevi, 12. Baskı, Ankara 2005, ss. 265- 343.

6. CÜCELOĞLU, Doğan. (2006). İnsan ve Davranışı. İstanbul:

Remzi Kitabevi.

7. Gökhan BAŞ1 Ömer BEYHAN (2017). Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 41,137-162.

38

Referanslar

Benzer Belgeler

If we attain the true meaning of our life, we will awaken to the verity that the ultimate nature of the Being is the Divine Love itself.. So we are to be sensible

-Daha yüksek statülü birey: davranışın sonuçları bilinmiyor- yüksek düzeyde taklit. -Eşit statüde model: davranışın sonuçları olumlu -yüksek

Effects of learning environmental education using the 5Es-learning cycle approach with the metacognitive moves and the teacher’s handbook approach on learning achievement,

• Hakan Kumbasar, (Ankara Üniversitesi, Türkiye) Ivan Bodis-Wollner, (New York Eyalet Üniversitesi, USA) • İbrahim Balcıoğlu, (İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp

Yani, bazılarının sandığı gibi, Kıbrıs Barış Harekâtı üzerine değil, haşhaş ekimi yasağının kaldırılması üzerine bu karar alındı, fakat sonradan buna

Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniği, İstanbul - Türkiye 5 İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve.. Araştırma Hastanesi, İstanbul

Çok hareketli, çok yorucu, özellikle aktör­ lük mesleğine yeni başlayan benim gibi biri için çok renkli geçen çıraklık dönemimin ilk mevsimi, her bakımdan

İstanbul Haber Servisi - Moda’daki evinde solunum yetmezliği ve kalp sıkışma­ sı sonucunda rahatsızlanan ve hastaneye kaldırılmak is­ tenirken yolda yaşamını