• Sonuç bulunamadı

Testosteron eksikliği olan erektil disfonsiyonlu hastalarda yüksek kardiyovasküler risk açısından ne zaman dikkatli olunmalı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Testosteron eksikliği olan erektil disfonsiyonlu hastalarda yüksek kardiyovasküler risk açısından ne zaman dikkatli olunmalı?"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Testosteron eksikliği olan erektil disfonsiyonlu hastalarda yüksek kardiyovasküler risk açısından ne zaman dikkatli olunmalı?

ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI Güncel Makale Özeti

Erektil disfonksiyon (ED), yaşlanan erkeklerde (özellikle 40-70 yaş arasındaki erkeklerde %50’den fazla görülmek üzere), yaygın bir hastalıktır. Sedanter yaşam, sigara kulla- nımı, obezite, hiperlipidemi, hipertansiyon gibi değiştirile- bilir risk faktörleri ile sıklıkla ilişkilidir. ED, kardiyovasküler hastalıklar (KVH) ve bunlara bağlı mortalite riskinde artış yapmaktadır. Diyabetli hastalarda risk yaklaşık 2 kat art- maktadır. Bu nedenlerle ED’li hastalar KVH açısından ay- rıntılı değerlendirilmelidir.

ED, testosteron eksikliğinin en yaygın belirtilerinden bi- risidir. Bu durum yaşla birlikte artan şekilde serum testos- teron düşüklüğü ile ilişkilidir. Düşük testosteron değerinin, diyabet, metabolik sendrom (MS) ve KVH ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Testosteron düşüklüğü ile MS arasında yolağı tam bilinmese de bir ilişkinin olduğu kanıtlanmıştır.

Düşük testosteronlu erkeklerde, KVH’nda artışta diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi morbiditelerin ilişkisi olduğu gösterilmiştir.

Çoğu kılavuzda ED belirtileri olan erkeklerde serum testosteronu (sT) bakılması ve gerekli durumlarda tes- tosteron yerine koyma tedavisi (TRT) önerilmektedir. Her ne kadar sT seviyesi ile ED’li erkeklerde KVH risk artışının ilişkisi bilinmese de TRT başlanması için belirlenen bir eşik değerin KVH riskinde de azalma yapması beklenmelidir..

Bu çalışmada total testosteron (TT) için iki eşik değer kullanılarak (EUA kılavuzlarına göre, 8 and 12 nmol/L), herhangi bir TT değerinde ED’li erkeklerde görülen yay- gın KVH risk faktörlerinin ve yaşam boyu öneminin sap- tanması amaçlanmış. Çalışmada Ocak-Eylül 2009 tarihleri arasında, İspanya’da çok merkezli, kesitsel ve gözlemsel olarak, 394 ürolog veya androlog tarafından, IIEF-EF ile (Erectile Function domain of the International Index of Erectile Function) tanı konulan ≥18 yaş 1382 ED’li hasta (1278 hasta değerleri analiz edilmiş) değerlendirilmiş. Tek dışlama kriteri ise çalışmaya katılmayı ret edilmesi olmuş.

Yaş, vücut kitle indeksi, bel çevresi, tütün ve alkol kullanı- José M. Martínez-Jabaloyas, DE-SDT study group

J Sex Med 2014;11:2083–2091

mı, hiperlipidemi, hipertansiyon, diyabet ve bunlarla iliş- kili kullanılan sT düşüklüğü yapabilen ilaçlar kaydedilmiş.

Obezite için BMI ≥30 kg/m2, abdominal obezite için bel çevresi ≥102 cm olması, sigara kullanımı için en az bir yıl kullanılması, alkol kullanımı için haftada 2 bardak şarap veya 3-4 bira içimi olması kabul edilmiş. ED şiddeti de IIEF-EF skoruna göre hafif, hafif orta, orta ve şiddetli olarak belirlenmiş. Ayrıca sT da üç eşik değer (≤8 nmol/L, 8–12 nmol/L, ≥12 nmol/L) kabul edilmiş.

Çalışma sonucunda ED’li erkeklerde, düşük T prevalan- sı sT eşik değeri 8 nmol/L kabul edilirse %13.7, eşik de- ğer 12nmol/L kabul edilirse ise %33.3 olarak saptanmış- tır. Düşük testosteronlu erkekler beklenen şekilde daha yaşlı saptanmıştır. ED’li hastaların KVH riski, sT seviyesi 12nmol/L vey daha yüksek ise anlamlı olarak artmış ola- rak gözlenmiş. ED ile ilişkili KVH risk faktörleri prevalansı çalışmada yüksek saptanmış. En yaygın KVH risk faktör- leri hipertansiyon (%47.6) ve hiperlipidemi (%33.3) olarak gözlenmiştir. Diyabet prevalansında çok artış izlenmemiş.

Hipertansiyon ve hiperlipidemi 65 yaş üzeri erkeklerde, diyabet ise orta yaşlı erkeklerde düşük testesteron artışın- da ilişkili saptanmıştır. Obezite prevalansı %22 saptanır- ken, düşük testosteronlu erkeklerde bu oran %29.5 olarak saptanmıştır. Abdominal obeziteli (bel çevresi >102 cm) hastalarda düşük testosteron oranı göreceli olarak artmış olarak gözlenmiştir. Bunun yüksek beklenmesine rağmen bu şekilde saptanmasında abdominal obeziteli hasta sa- yısının daha çok olması gösterilmiş. Aşırı alkol kullanımı, TT ≤8 nmol/L olan erkeklerde yüksek oranda saptanmış ancak bu grup sayısal olarak küçük olduğundan analiz ya- pılamamıştır.

Sonuç olarak çalışmada, farklı yaşlara göre risk faktör- lerinin dağılımı değişmekle birlikte, ED’li erkeklerde KVH risk artışı ile ilişkili sT seviyesi ≥12nmol/L olabilir. Obezite ve şiddetli ED, düşük T-ilişkili CV riskinin en iyi gösterge- lerindendir. Düşük sT değerlerinde kontrol ölçümlerinin

254

(2)

Güncel Makale Özeti

yapılmamış olması, sT tek merkezde çalışılmaması, ko- morbidite kayıtlarında bazı eksikliklerin olması ve ED’si ol- mayan hastaların alındığı bir kontrol grubunun olmaması çalışmanın bazı eksik yönlerini oluşturmaktadır. Androloji polikliniklerinde kan basıncı ölçümünün rutin olarak ya- pılması, düşük testosteron saptandığında ilişkili durumlar

varsa gerekli konsültasyonların yapılması gerekliliği öne çıkmaktadır.

Çeviri

Uzm. Dr. Ercan Kazan, Uzm. Dr. Akın Soner Amasyalı Adnan Menderes Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD

ERKEK CİNSEL SAĞLIĞI

255

Referanslar

Benzer Belgeler

Testosteron düzeyi ile MS parametrelerinden bel çevresi, kan bas›nc›, glukoz, insülin, trigliserid, VLDL ve HDL kolesterol serum düzeyleri aras›nda anlaml› bir iliflki

En az bir KVRF için (hipertansiyon, dislipidemi, karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma ve diyabetes mellitus) vücut ağırlığı SDS, VKİ SDS, vücut yağ yüzdesi, SCK,

The question dealt with the interviewees’ customs, traditions and religious requirements when death is imminent gave insight into the fact that if they think the person

In this last issue there are articles on miscellaneous subjects: with articles from defence structures to industrial structures; from military structures to civilian structures

Obez ve hipertansif olgular arasında da yüksek düzeyde kafein alanlarda, düşük düzeyde tüketenlere göre daha az ED saptanmıştır. Diyabetik olmayanlarda da benzer oranlar

Tedavi grupları arasında istatistiksel anlamlı değişiklik varken (p=0.042) plasebo ile TT veya plasebo ile AI grupları kıyaslandığında anlamlı değişiklik gözlen-

Yukarıda Akşam ve Payâmısabah Gazetelerinde çıkan çeşitli reklamlar yer almaktadır. Bu reklamlardan özellikle Miror marka parlatıcı reklamı ilgi çekicidir. Çünkü

da birkaç haftalık periyotlar şeklinde geçici olarak kurulan; daha çok kırsal yerleşmelerde yaşayan, sık ve düzenli alışveriş olanağı bulunmayan nüfusun gündelik