Editörler:
Prof. Dr. Gürer
GÜLSEVİN
Yrd. Doç. Dr. Metin
ARıKANDüzenleme Kurulu:
Prof. Dr. Mustafa
CEMİLOGLV
Prof. Dr. Zeki KAYMAZ
Prof. Dr. Metin
EKİcİ
Doç. Dr. Alimcan
İNAYET
Arş.
Gör. Özgür AY
Arş.Gör,
Ferah TÜRKER
Dizgi -
Yazı İşleri:
Arş.
Gör. Özgür AY
ISBN: 975-00740-0-9
Baskı
Adedi: 500
Baskı
Tarihi:
Aralık2005
Basım
Yeri: KANYILMAZ MATBAASI
Sanat Caddesi 609 Sokak No: 13 Çamdibi -
İZMİR
Tel: 0.232449 1443
TÜRK SÖZLÜ
GELENEGİNDEANLATICILAR VE ANLATMALAR ARASINDAKİİLİşKİYE
ART
ZAMANLı (DİYAKRONİK)
VE
EŞ ZAMANLı (SENKRONİK) BİR BAKıŞ
Metin
EKİcr
Türk
dünyasındaoldukça zengin halk
anlatılarıve bu
anlatılarıyaratan
anlatıcılarve de
anlatıcılarıyaratan sosyal, siyasal ve ekonomik nedenler
vardır. Doğalolarakanlatıcıile anlatma
arasındagöz
ardıedilmemesi gereken bir
ilişkisöz konusudur. Türk halk
anlatmalarınıdaha iyi anlamak için bu
anlatmalarıanlatan
kişileri,daha
doğrusuTürk
dünyasıiçinde
çeşitliadlarla
anılan"halk
sanatçılarmı"ve
bu
sanatçılarıortaya
çıkaransosyal, siyasal ve ekonomik
şartlarıiyi
tanımakve daha sonra bu
kişilerin yarattıklarıeserleri
değerlendirmek doğru olacaktır.Türk halk
anlatmaları, çoğunlukla anlatıcılardan bağımsızolarak
değerlendirilmişve tarihsel süreç içinde sadece
anlatmaların gelişmesi şeklindebir olgu
üzerinde
durulmuştur.Halbuki,
asıl değişmeve
gelişme anlatıcılarıyaratan sosyal, siyasal ve ekonomik
yapılardameydana
gelmiştir.Söz konusu
değişmeve
gelişmeyeparalelolarak
anlatıcılar tarafından oluşturulangelenekte de bir
gelişme olduğugörülmektedir.
Anlatıcıtipinde meydana gelen bu
gelişme, doğalolarakanlatmalara da
yansımıştır. Anlatıcıtipinde meydana gelen
değişmeve
gelişme, anlatıların şekilve tür sorununu da beraberinde
getirmişve halk
anlatmalarındaortaya
çıkantürler ve bu türlerin
oluşumunda kullanılan şekillerde, hep
aynıdüzlemde ele
alınmasıgereken temel sorunun
parçalarıhaline
gelmiştir.Ancak, bugüne kadar
yapılan araştırmave
çalışmalardagenellikle "metin merkezli"
yaklaşımlaresas
alındığından,gerek
anlatıcılarve anlatmalar, gerekse bu
anlatmaların şekillerive türleri sorunu tam
olarak
çözümlenernemiştir.Bu inceleme, tarihsel süreç içinde, mitik
anlatmaların anlatıcılardan başlayarak,günümüze kadar
uzanan
dönemde
çeşitli anlatıcıtiplerini ortaya
çıkaran,sosyal, siyasal ve ekonomik etkenlerin
belirlenmesi, belli
anlatıcıtipleri ile
özdeşleşen anlatmaları, anlatmaların şekilve tür özelliklerinin
belirlenmesini ve temelde
anlatıcılardankaynaklanan ve
farklıadlarla
anılananlatma türleri
arasındaki ilişkininortaya
konmasınayönelik
olacaktır.Bu makalede, bütün bu özellik ve
ilişkilertablolar halinde
gösterilerek,
anlatmaların tanımlanmasıve tasnif edilmelerine yönelik tekliflere de yer verilecektir.
Türk ve dünya
anlatı geleneğinde,metin merkezli bir
yaklaşımla yapılanbir
sıralama vardır. Gelişme,tekamül veya "evolution" teorisi
adıda verilen ve
insanlığınbasitten
karmaşığa doğru ilerlediğiniiddia eden
yaklaşımagöre;
"insanlıkilkellik döneminden günümüze
doğrubir ilerleme
kaydetmiştirve yeryüzündeki bütün toplumlar bu ilerlemeyi
gerçekleştirecektir. Bazınedenlerle,
yeryüzündeki
bazıtoplumlar
gelişme basamaklarınındaha alt veya geri seviyesinde
kalırken, bazılarıise
son derece ileri
gidebilmiştir."
Aynı yaklaşım,özellikle
anlatıtürleri için de benimsenmekte ve
insanlığın ürettiğiedebi verimlerin "mitos", "epos" ve "romans" dönemlerine göre bir
gelişme gösterdiğikabul
edilmektedir. Buna göre, ilk eserler mitik anlatmalar, daha sonra epik anlatmalar ve son olarak da hikaye
ve
romanların yaratıldığı düşünülmek durumundadır.Dikkat
edilirse,
bu
anlatmalarınböyle
sınıflandırılmasıyaklaşımındaesas
alınanhususlar, eldeki edebi metinlerdir. Bu metinlerden bir
kısmıise,
yukarıdabelirtilen kategorilerden sadece birinin içine
yerleştirilemeyenedebi metinler için önerilen
kategoriler de mevcuttur. Yani
"geçişdönemi eseri"
adıverilen ve "rnitik-epik" veya "epik-roman"
şeklindeki adlandırmalaryine
aynı yaklaşımın"metin merkezli"
sınıflandırma çalışmalarınınbir
ürünüdür. Burada
bazı sorularısormak
sanırımyerinde
olacaktır. Eğermitlerden destanlara, destanlardan
hikayelere
doğrubir
gelişmevarsa, bu üç türün
dışındaki anlatmaları nasılkategorize etmek gerekir? Bir
başkasoru ise; mit, destan ve hikayeleri yaratan
toplumlarınve bu toplumlardaki
sanatçılarınbu türleri
geliştirmedeki amaçlarınedir?
Bazıtürlere ait anlatmalar
eş zamanlı(diyakronik) olma
özelliğiarz
ederken,
bazıtürlere ait anlatmalar
eş zamanlı(senkronik) olarak var
olmuşmudur? Masal ve efsane gibi
adlarla
andığımıztürler ne zamandan beri
vardır? Fıkra adını verdiğimiztür ne zaman ortaya
çıkmıştır?Bu türler belli bir
anlatıcıgrubuna ve anlatma
geleneğine bağlı mıdır?Yoksa sadece belli
anlatıcılarabağlı anlatmaları mı
art
zamanlıolarak ele almak gerekir? Belli
anlatıcıtiplerine
bağlıolmayan
anlatmalar hep
eş zamanlıolarak
mı düşünülmelidir?Bu sorular gerçekten halk
anlatmalarının anlatıcıtiplerine
bağımlılığıve
bağımsızlığısorunuyla
yakındanilgilidir.
Halk
AnlatıTürlerinin Art
Zamanlıve
Eş Zamanlı Gelişimi:IQKRA FıKRA +-+ +-+ +-+ DESTAN +-+
.ESTANt "h<AVE
HiKAYE MiTi
MASAL MASAL +-+ EFSAN.E EFSANEEFSANE +-+il\1EDDAUHiKAYESi +-+ FıKRA
Anlatı
türlerini
şu şekilde sıralamakve
anlatıcılarıda göstermek mümkündür:
Mit - Belli tipte bir
anlatıcısıvar.
Masal - Belli tipte bir
anlatıcısıyok.
Efsane - Belli tipte bir
anlatıcısıyok.
Destan -
Destancı adıverilen belli tipte bir
anlatıcısıvar.
Hikaye-Roman - Hikayeci
adıverilen belli tipte
anlatıcısıvar.
Fıkra
- Belli tipte
anlatıcısıyok.
Meddah Hikayesi - Meddah
adıverilen belli tipte
anlatıcısıvar.
:1Mil'
MASAL EFSANE FıKRA
ı
ı
ı
MASAL DESTAN FıKRA
ı
ı
ı
!
MASAL HiKAYE EFSANE FıKRA
!
!
!
ı
MASAL MEDDAU HiKAYESi FıKRA
Yukarıdaki
tablolardan hareketle halk
anlatılarınıntarihsellik süreci içindeki
gelişme eğilimlerinive birbirleriyle
olanilişkileriniortaya koymak ve hangi noktalarda veya özellikleri
bakımından gelişmegösterdiklerini ve de nedenlerini
açıklamakmümkün
olacaktır.İnsanoğlunun
en eski veya ilk
yaratmaları
olarak mitleri kabul edecek olursak, mitlerin belli bir
tipte
anlatıcılarınınvar
olduğunuve muhtemelen dini hüviyeti bulunan
şamanve kam olarak
adlandırılan kişilerin,belli bir müzik aleti
eşliğindebu eserleri
anlattıklarınıveya dini törenlerde belli ritüellere
bağlıolarak bu
anlatmalarıicra ettiklerini söyleyebiliriz. Gerek kozmogoni, gerekse
yaratılışve
türeyişleilgili
olsun bütün mitik
anlatmaların yapı, şekil,içerik ve
işlevözeliklerinin bu ilk
anlatıcılarınelinde
geliştiğini düşünebiliriz.
Mitik dönemin
tamamlanması sırasında, şamanve
kamların görevınınüçe
parçalandığını,tamamen
olağanüstüözelliklerin masallara,
kahramanlıkve
olağanüstüözelliklerin destanlara,
olağanüstüdini özelliklerin ise efsanelere
geçtiğinive bu üç türün
karşılıklı ilişkiiçinde
eş zamanlıolarak
varolduğunu,
bunlardan masal ve efsanenin belli bir
anlatıcıtipine
bağlıolmadan, destan türünün ise belli
bir
anlatıcıtipine
bağlıolarak
yaratılmaya başladıklarını düşünmekmümkün olabilir.
MASAL .-.-.. DESTAN
+--+
EFSANE .-.-..FIKRATürk
dünyasındagenel
adı "destancı"olan bu
anlatıcıtipinin, kabileden devlete giden ve
ekonomik olarak birbirine
bağımlıbir toplumun
bağımsızlık,var olma ve devlet kurma mücadelelerini
dile getiren
anlatmaları,mitik dönemdeki
anlatmalardan
farklıolarak bir kahraman
etrafında oluşturduklarınıve
yaratılan anlatmalarıbelirsiz
değilbelirli hale getirdiklerini söylemek gerekir. Ancak,
bu
anlatmalarınmitik dönemdeki gibi
şiirhalinde ve belli bir müzik aleti
eşliğinde olmasıve de mitik
yaratmalardaki gibi hem
olağanüstüunsurlara yer vermeleri mitten destana geçisin izleri olarak
değerlendirilmelidir. Aynı
zamanda kendisi ile birlikte varolan, masal ve efsaneyle de
etkileşimve
karşılıklı alış veriş
içinde
olmasıda
kaçınılmazolan bu türün
yaratıcılarınıneserlerinde, masal ve efsane
unsurlarının bulunması
da
eş zamanlı varoluşlailgili
olmalıdır.Masallarda, mitik
yaratmaların olağanüstüve fantastik özellikleri insan ve
insandışıkahramanlara
bağlı
olarak
anlatılmaya başlanırken,bu
anlatmalarınyer ve zamana
bağlıolmadan ve de belli bir
anlatıcıtipine
bağlı olmaksızın anlatılır olmalarısöz konusu
olmuştur.Bu
anlatmalarınkendilerine ait bir tür
Masalların anlatı
türleri içindeki yeri daha sonraki dönemlerde de
aynı olmuştur.Ancak, tarihsel
gelişimsürecinde konu ve içerik
zenginleşmesisöz konusu
olmuştur.Efsaneler ise, mitlerin daha özel bir yönünü, yani
inanılmave
kutsallıközelliklerini
taşıyanve bu
özellikleri
bakımındanda mitlere daha
yakınduran bir tür olarak
anlatıtürleri içinde yer
almıştır.Ancak,
efsanelerin de masallarla ortak olan yönü belli bir
anlatıcıtipine
bağlıolmadan
anlatılabilir olmalarıdır.Yine anlatma yeri ve
zamanı bakımındanmasallara benzer olan bu anlatmalar, konu
bakımındangenellikle belli bir yer ve zaman
kavramıiçermekte, en
azındanbu dünyadaki
olaylarıkonu
edinmektedirler. Efsanelerin de tarihsel
gelişimsürecinde masallar gibi konu ve içerik
bakımından zenginleşmelerisöz konusu
olmuştur.Fıkralar
ise, mitik anlatmalardaki komik
unsurları taşıyanbir tür olarak ortaya
çıkmış olmalıdır. Anlatıtürlerinin bu özel kategorisi de
insanoğlununbir
başka özelliğini yansıtması bakımından insanlıktarihi boyunca her toplumda
yaşatılmıştır. Tıpkımasal ve efsaneler gibi belli bir
anlatıcıtipine
bağlıolmayan bu anlatmalar da belli bir anlatma yeri ve
zamanına bağlıolmazken, konu ve içerik
bakımından dünyanınbugünkü
şeklini almasındansonraki döneme ait olup,
dünyalıkarakterler,
dünyanınbir yeri ve
tarihsellik
bağlamınagönderme yapan niteliktedir.
Fıkra,tarihsel
gelişimsürecinde konu ve içerik
zenginleşmesine
sahip olan türlerdendir.
Ele
aldığımızdört temel
türün mitIerden sonra yer
alması onlarınart
zamanlı oluşlarınıve bir
arada bulunabilmeleri ise
eş zamanlı oluşlarını
göstermektedir.
İşte
bu
eş zamanlı oluş,
bu türlerin
birbiriyle de
yakınbir
ilişkiiçinde
olmalarına,birbirine motif ve epizot
alıpvermelerine,
anlatıcılarıntavırları
na göre de birbirinin içine girebilmelerine yol
açmış olmalıdır.
Özellikle destan
dışındaki
anlatmalar, belli bir
anlatıcı geleneğive tipine
bağlı olmadıklarıiçin nesire
doğrubir
geçişide
şekil özelliğiolarak ortaya
koymuşve bu özellik üç türde de ortak bir özellik olarak günümüze kadar
gelmiştir.Üzerinde
durduğumuz
dört türden
değişen
ve
gelişen
ise sadece destan türü
olmuştur.
Toplumların
devlet olma
çabaları etrafındave belli
anlatıcıtipleri
tarafındanbelli bir gelenek içinde
oluşturulan
bu tür
toplumların devletleşmesürecini
tamamlamalarıve
diğersosyo-ekonomik ve ideolojik
etkenlerle birlikte,
toplumsallıktan bireyselliğeönem veren yeni bir
anlatıcıtipinin elinde
geliştirilmiştir.Bu
gelişmesonucunda,
bireyselolayların anlatımınaönem veren ve
"hikayeci-aşık" adımalan yeni bir
anlatıcı
tipine
bağlıolarak; devlet kurma ve devlet ideolojisini,
ordularınve devlet
tarafındankurulan
düzenli
ordularınüstlenmesi sonucunda; bireysel
konularınve özellikle
yazılı edebiyatında etkisiyle yeni
bir türün
yerleştiği
görülür.
Aşık adını verdiğimiz
ve kendilerine has bir
geleneğe
sahip olan yeni bir
anlatıcı
tipi ile birlikte ortaya
çıkanhikaye türü, devlet
olmanın, yerleşikhayata geçmenin ve
bireyselliğinön plana
çıktığıyeni sosyo-politik ve sosyo-ekonomik dönemin yeni bir
anlatısıolarak
düşünülmelidir.Türk
dünyasındabu yeni sosyo-politik ve sosyo-ekonomik
yaşam tarzınadaha erken geçen Türk
boylarında
daha erken
yaratılmaya başlananbu türü n ürünleri, daha önceki döneme ait eserlerle de yan
yana
yaşamışve
yaşatılmış olmalıdır. BazıTürk
boylarıhala
destanıeserleri
anlatırken, bazılarıdestandan hikayeye
geçmiş,ancak
destanıeserleri de
yaşatmayadevam
etmişlerdir.Bu arada,
diğer anlatıtürleri olan masal, efsane ve
fıkrada bunlarla
eş zamanlıolarak
yaşatılmıştır. Ayrıca,destanla hikaye
arasında
kalan eserler de yine
anlatıcılarındilinde
yayılmayadevam
etmiştir.Bu dönemi;
MASAL
+-....
EFSANE +---. DESTAN+-....
FıKRAı
HiKAYE
şeklinde
göstermek mümkün olabilir.
Bütün anlatmalar mutlaka bir
gelişme kaydetmiştir.Ancak, anlatma türleri içinde belli bir
anlatıcıtipine
bağlıolanlar,
farklıdönemlerde
farklıadlar
almıştırve
gelişmeleri diğertürlere göre
fazladırve
daha kolay gözlenebilirdir. Mitten destana, destandan
destanıhikaye ve hikayeye ve hikayeden de
meddah hikayesine kadar uzanan
türün
gelişmesi aslında, anlatıcıtipindeki
değişmeye bağlıolarak
meydana gelen bir
gelişmeolarak
değerlendirilmelidir.Hikaye türünün her yerde görülebilen ve özellikle
kırsalkesimden kent
ortamınabu türü yeni bir
sosyal
bağlamda taşıyan,"Meddah"
adıverilen özel
anlatıcıtipidir.
Kahramanlığıntoplumu ilgilendiren
özel bir türünü konu edinen
destanı anlatmalarıtoplumsalolaylardan bireye yönlendiren ve konu
ınerkezine aşkıkoyan "
aşık"tipi
anlatıcılar destanınyerine hikaye türünü
yerleştirmişse, aynı şekilde kırsaldaki aşk konularını kentlileştirenve kent
ortamınınyeni sosyal
yapısınıda ekleyerek sosyal
eleştiriyide bununla
birleştirenmeddah ise, güncellenen devlete ve
kentlileşentopluma yeni bir tür
anlatıile hitap etmeyi tercih
etmiş olmalıdır.Bu tercihi
sırasında, diğertürlerden de
yararlanmayı unutmamış,ancak kendinden önceki ve kendisi ile de var olan
aşıktipinden
farklıolarak
anlatılarında şekilolaraknesre
yönelmiş,konu olarak güncel, sosyal
yaşamıtercih
etmişve fonksiyon olarak da
eğlendirme, eleştiri, öğütve yenilikleri
öğretmeyi hedeflemiştir.Kendi içinde eski ve yeniyi
birleştirerekyeni bir
sentez
oluşturanbu yeni tip
anlatıcı,devlet
yapısındakive kent
ortamındaki hızlı değişimeayak
uyduramadığınoktada kendi
işleviniüstlenecek daha
başkatürlere ve
anlatımyerini görselin
aldığıyeni
yaratmalara terk etmek zorunda
kalmıştır.i' EFSANE DESTAN