6.50 metrelik “mini” teknelerle yapılan ve Fransa’dan başlayıp Atlantik geçişi ile Brezilya’da sona eren
“Mini Transat”
ın startı ile 85 tekne denize açıldı.
Türk yelkenci Tolga Pamir de aralarında olacaktı ama sadece arkalarından onlara el sallamakla
yetindi. Çünkü aradığı sponsor desteğini bulamadığı için kalifikasyon
yarışlarını tamamlayamamıştı.
“Dostlarını” yolcu ettikten sonra haberleştik.
Üzgündü. Ama o bir hayalden yola çıkmış ve doğrusu yolun da büyük kısmını kendi
çabalarıyla kat etmişti. Hayali,
günün birinde “Yel
kenin Everest Tepesi”
olarak kabul edilen Vendee Globe
’a katılmaktı ve bu umudun peşinde soluğu
Fransa
’da almıştı.
“HE…” DEYİNCE OLMUYOR
Vendee Globe, öyle her aklına esen maceraperestin “ben de katılayım” diyeceği bir serüven
değil. “O yolun
yolcusu” olmak içinbelli aşamalardan
geçmesi gerek. Bunun da ilk adımı
tek başına 6.50 metrelilk bir yelkenli tekne ileAtlantik Okyanusu
’nu"yardım almadan”
geçeceği Mini Transat
’a katılmak.
Ancak bunun için de “hazırlık” anlamına gelen kalifikasyon yarışlarına girmesi gerekiyordu.
Tek başına
inanılmaz bir çaba harcadı ve oldukça fazla da yol aldı.
Kabuk
olarak teslim aldığı teknesini hazırladı
, armasını donattı
, seyir gereçlerini topladı
ama bu inanılmaz çabası yetmedi.
Sponsor
bulamadığı için kalifikasyon yarışlarını tamamlayamayınca
yukarda da dediğimiz gibi giden dostlarının arkasından sadece el sallayabildi…
TÜRK SPORU YABANCILARA EMANET
Türk Futbolu adına yabancı antrenörlere ve yabancı futbolculara servet akıtılırken tamamı Türk sporculardan
oluşan
12 Dev Adam
’ın yazdığı destan
ruhumuza nasıl iyi geliyorsa,
yabancı sularda , hele de
okyanuslardaki
bu büyük mücadelede bir Türk’ün yer alması o denli
iyi gelecek eminiz. Ama bu fırsatın oluşmasında nedense Türkiye “Fransız” kalmayı
tercih etti.
Yetmezmiş gibi üzgün sporcumuzun omzunu sıvayarak teselli edenler de Fransızlar oldu.
Organizasyon görevlileri yanından geçerlerken,
“Üzülme sakın. İki yıl sonra kazanılacak bir yarış var”
diyerek Pamir
’in içindeki ateşi canlı
tutmaya çalışıyorlar. Hatta
“gidenler”
,“İki sene sonra bu pontondan senin için olacağız ve seni biz uğurlayacağız”
demişler.
Sadece Tolga Pamir mi yalnız bıraktığımız?
“ARALARINDA NEDEN TÜRK YOK?”
Şu sıralar Cebelitarık Boğazı’na yaklaşan ve startı İstanbul’dan verilen Avrupa’nın en büyük yelken organizasyonu
İstanbul Europa Race
’debir Türk takım ı da yer alacaktı.
Bosphorus Pirates yatı ile
Türkiye
’deki yarışlara katılan Yemlihaoğlu biraderler de niyetlendi
IMOCA
’cıların dünyasına girmeye.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın bile önemsediği ve İstanbul’a gelerek bizzat startını
verdiği yarışa Yemlihaoğulları katıl
amadı. Çünkü bunun için öncelikle IMOCA 60
sınıfı bir teknenin sağlanması
gerekiyordu. Bu da
“para”
demekti.
İstek ve hırs
yeterli değildi..
Cumhurbaşkanlığı
makamına bile çıktılar destek için… Ama o bile
yeterli olamadı.
Yarışların startı ile birlikte bir soru dolaşmaya başladı ortalıkta, “Neden bunların arasında bir
Türk ekip yok?” diye.. Nedeni
bu…
Olacaktı ama tüm kurum ve kuruluşlar konuya “Fransız” kalınca olamadı.
BİRİ UYGUN DEDİ, DİĞERİ REDDETTİ
Tekrar Tolga Pamir konusuna dönersek, bu “Fransız” kalma daha net bir örnekte karşımıza çıkıyor:
Fransa'da Türkiye Mevsimi Koordinatörlüğü'nü yürüten IKSV (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) Tolga Pamir
’in“Mini Transat Projesi”
ni “Desteklenmesi gereken projeler”
arasında değerlendirerek onayladı
.
Pamir, bu heyecanla dosyayı Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na sundu. Bunu yaparken de bü tçesinin yüzde 40’ını
tamamladı. Ancak mektupla gönderilen cevap şaşırtıcıydı:
“Bu yarışa bir Türk olarak katılmanızın İstanbul Avrupa Kültür Başkenti konseptinin Avrupa'daki tanıtımına destek olacağını sanmıyoruz.”
BU YOLUN ÇIKIŞI YOK
Peki, tüm bunlar yaşanırken Pamir kızgın mı, hırslı mı?
İkisi de değil. İçinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetliyor:
“Bu yola bir kere girince çıkışı yok gibi. Mini Transat için Fransa’da 'bouffee tous' yani ‘her şeyi yiyen’
deniyor. Zaman, enerji, para ne bulursa…
Keyifli yani da kimsenin vazgeçmeyişi. En büyük kural bu. İlk yarışımda son yarışçıdan 9 saat geç finiş verdim. 6 tekne yarışı terk etti. Sadece benim için varış süresini 12 saat uzattılar. Çünkü Mini ruhunda ‘varmak’ çok önemli. Sonuncu olmama rağmen ilk yarışımda yılmadığım için inanılmaz tebrik aldım.
Çünkü 6.5 m boyunda bir tekne ile Atlantik geçişinde bahaneye yer yok. Her şeye göğüs germek zorundasın. Sponsorsuzluk da ta bunlardan biri.
Ben bu projeye sadece 5 yıldır ilgileniyorum. Gidenler arasında 11 yıldır uğraşan ama sonunda başaranlar var.”
O DÜNYA BAŞKA “BİR ŞEY”
Tolga Pamir’in sözlerini şöyle bir düşününce “yarışmanın” başka “bir şey” olduğunu kavrıyor insan. "Çöz koltukları, bas motoru, marinadan çık, yelkenleri bas, start ve finiş”in
çok ötesinde bir anlam
var anlattıklarında… Mücadele sadece denizde değil…
Umudun peşinden koşan Tolga Pamir, 2004 yılından beri bıkmadan, yılmadan bu mücadeleyi veriyor. Evet üzgün ama
“2011’de start hattında olacağım”
diyor.
Laf yok, iş çok, dertlenmeye de zaten zaman yok. Şimdi Pamir’i önünde yaklaşık 4 bin 500
millik yeni
bir“yol haritası”
var.
Aralık 2009: Kalifikasyon parkuru (1.000 DM) Nisan 2010: Pornichet Select 6.50 (300 DM) Mayıs 2010: Mini Pavois (500 DM)
Mayıs 2010: Chrono 650 (100 DM) Haziran 2010: Trofe MAP (220 DM) Haziran 2010: Mini Fastnet (300 DM) Temmuz 2010: Open Navi (220 DM) Ağustos 2010: Port Medoc (300 DM)
Ağustos 2010: Les Sables Les Acores (2.600 DM) 2011'de de bir seri yarış… Ve,
Eylül 2011: MiniTransat startı
Transferler, bakım giderleri, kayıt ücretleri, donanım… Hepsi para…
Sponsoru olmadığı için bu Tolga Pamir için geçici bir program. Ne var ki gücü yettiğince yolunda yürüyecek. Ve onu belki de günün birinde
Vendee Globe
’un süperstarları arasındaki ilk Türk
olarak yazacağız…
Serdar BAPOĞLU