RADYOTERAPİ FİZİĞİ
Prof. Dr. Hasan GÜMÜŞ
K
AYNAKİÇİNDEKİLER
Radyoterapi Nedir?
Radyoterapi (ışın tedavisi) iyonize radyasyonun kullanılarak kanser
hastalığının tedavi edilmesi anlamına gelir. Radyoterapi ile verilen yüksek dozdaki radyasyon, kanserli hücreleri öldürebilir ve bölünüp çoğalmalarını engelleyebilir.
Radyoterapi, normal hücrelere göre çok daha hızlı büyüyüp, çoğalan kanser hücreleri üzerinde oldukça etkilidir.
Kanser tedavisinde %60 oranında yeri ulunan radyoterapide günümüzde hedefe yönelik tedavi yaklaşımı uygulanmaktadır.
Radyoterapi sırasında tümörlü alan belirlenerek, ışınlar daha yüksek dozda ve yalnızca kanserli hücreye gönderilir.
Radyoterapi bölgesel bir tedavi olduğu için günlük 15-20 dakikalık seanslar sonrası hasta rutin hayatına devam edebilir.
Radyoterapi Nasıl Yapılır? Nasıl Uygulanır?
Radyoterapi dıştan (eksternal) ve içeriden (internal) olmak üzere iki şekilde yapılır.
Radyoterapi genellikle dıştan, bazı durumlarda iki farklı yöntem sırayla da uygulanabilir.
Kanser tedavisi uzun süreli ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
Bu nedenle radyoterapinin tam donanımlı bir merkezde uygulanması önemlidir.
İşlem, farklı radyoterapi cihazları kullanılarak ışınların kanserli dokuya yönlendirilmesi ile gerçekleştirilir.
Daha önce kobalt-60 ya da lineer akseleratör denilen cihazlarla 2 boyutlu olarak gerçekleştirilebilen dıştan (eksternal) radyoterapide normal doku hasarı ve buna bağlı olarak görülen yan etki oranı oldukça fazlaydı.
Günümüzde radyoterapi alanındaki gelişmeler, farklı cihazların vakalara uygun şekilde kullanımı ile ışın mümkün olduğunca sadece hastalıklı dokuya
yönlendiriliyor. Böylece sağlıklı hücre ve dokular ışınlara maruz kalmamış olup, hasta radyoterapinin yan etkilerinden de korunmuş oluyor.
1. Tıp:
Bu alanda hem teşhis hem de tedavi amaçlı yararlanılmaktadır.
Nükleer fizik sayesinde yapılan hızlandırıcılarla vücuttaki dokular,
kemikler ve organlar test edilmekte (görüntüleme), gibi teşhiste yardımcı olmaktadır.
Gama ışınları, elektron, proton, veya ağır iyonlar kullanılarak kanserli hücrelerin öldürülmesi yoluyla da
tedaviye yardımcı olmaktadır.
Radyasyonun Uygulama alanlarından bazıları:
2. Endüstri: Bu alanda özellikle, basınç boruları, kaynatıcılar ve diğer büyük metal dökme kalıpların içindeki çatlak ve yarıkların
araştırılması yoluyla kontrol alanında kullanılmaktadır.
Radyoizotop üretimi
İlk proton hızlandırıcısı SANAEM
3. Temel bilimler: Biyolojide; Radyografik Akışkan yüzeylerde kompleks biyomeleküllerin yapısının incelenmesi.
Kimyada; elektron spektroskopisi ile kimyasal analiz, Polimerik yapıların incelenmesi, iz elementi analizi.
Fizikte; Katıların elektron yapısı, yüzeylerin ve ara yüzeylerin incelenmesi gibi kullanım alanları vardır.
Radyasyon kaynaklarının bilinmesi ve radyasyonun madde ve doku üzerine etkisinin anlaşılması,
radyasyondan yararlanma ve zararlı etkilerinden
korunma bakımından önemlidir.
Canlı veya cansız tüm varlıklar atomlardan oluşurlar
Bir elementin tüm kimyasal özelliklerine sahip en küçük parçası olan atom;
proton, nötron ve
elektronlardan
oluşur
Atomun kütlesinin neredeyse tamamı
(% 99.97 si), kendi hacminin yaklaşık olarak 10
15de biri kadar hacime sahip olan
çekirdeğinde yoğunlaşmıştır.
Atom çekirdeğinden muazzam enerji vardır.
M ADDENIN YAPISI
Atom bir elementi meydana getiren ve o
elementin bütün fiziksel-kimyasal özelliklerini taşıyan en temel yapıtaşıdır.
Atomun maddenin bölünemez en küçük parçası olması fikri ve ilk atom modeli eski
Yunanistan’da Löpis, Demokritus ve Epikür’e kadar uzanır.
Ancak kimyasal ilkelere dayanan ilk atom
modeli 19. yüz yılın başında Dalton tarafından önerilmiştir.
Atom
Her atom, küçük bir merkezi çekirdek, atom kütlesinin çoğunun bulunduğu çekirdek ve onu çevreleyen bir "bulut" çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde hareket eden elektronlardan oluşur.
Atomun yarıçapı ise (elektronik yörüngelerin yarıçapı) yaklaşık 10−10 m'dir, çekirdeğin çok daha küçük bir yarıçapı vardır,
yaklaşık 10−15 m.
Böylece, yüksek enerjili bir elektron, foton veya parçacık boyutları nedeniyle, bir çarpışma meydana gelmeden önce
maddenin birkaç atomuna nüfuz ededebilir, yani etkileşmeden birkaç atomu geçebilir.
J.J. T
HOMPSONA
TOMM
ODELIe
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-e
-Sekil1; JJ Thompson ‘un üzümlü kek Atom Modeli Pozitif yüklü küre
Radyum Kaynak (alfa-parçacıkları)
Kolimator
Foil Detector
Detector
R
UTHERFORDA
TOMM
ODELIRutherford 1911’de radyoaktif bir kaynaktan çıkan ve +2e yüklü alfa tanecikleri ile yaptığı deneylerde, madde üzerine gönderilen alfa
parçacıklarının bir kısmının çok büyük açılarla saptığının gözlemledi.
Bu olayın sonucunda atomun merkezinde pozitif yüklü yoğun bir bölgenin olduğuna karar verdi.
R
UTHERFORDA
TOMM
ODELI1) Atom, pozitif yüklü bir çekirdek ile bunun etrafında dairesel yörüngeler üzerinde dolanan negatif yüklü
elektronlardan oluşmuştur ve atomun toplam yükü 0 dır.
2) Elektronlarla çekirdek arasındaki etkileşme Coulomb
çekim kuvveti olup, elektronun dairsel yörüngesi üzerindeki dolanımı elektron üzerine etki eden merkezkaç kuvveti ile Coulomb kuvvetinin dengesi sayesinde olmaktadır.
Rutherford daha sonra kendi adı ile anılan ve aşağıda
temel varsayımları verilen atom modelini ortaya atmıştır.
R
UTHERFORDA
TOMM
ODELI+
K= 1/2 mv e-2
FC= kZe2/r2
Rutherford’ un öngördüğü modelde elektronlar pozitif yüklü küre etrafında merkezkaç kuvveti (FM) ve Coulomb kuvvetlerinin (FC) dengesi altında dönerler.
B
OHRA
TOMM
ODELI
Rutherford atom modeli ilk bakışta dengeli ve kararlı gibi görülse de modelde öngörülen
yörüngelerde ivmeli bir hareket yapan elektronlar Klasik Elektromagnetizma
kanunlarına göre ışıma yapmalıydı ve bir süre sonra enerjisi tükenen elektron çekirdek
üzerine düşecekti !.. Oysa gözlemlerden böyle bir sonuç ortaya çıkmıyordu.
Bohr bu probleme çözüm olarak 1913 yılında kendi adı ile anılan bir atom modeli ile çözüm sunmuştur.
1) Atom, pozitif yüklü bir çekirdek ile bunun etrafında dairesel yörüngeler üzerinde dolanan negatif yüklü elektronlardan
oluşmuştur ve atomun toplam yükü 0 dır.
2) Elektronlarla çekirdek arasındaki etkileşme Coulomb çekim kuvveti olup, elektronun dairsel yörüngesi üzerindeki dolanımı
elektron üzerine etki eden merkezkaç kuvveti ile Coulomb kuvvetinin dengesi sayesinde olmaktadır.
Bu iki varsayım Rutherford’ un modeli ile aynıdır. Farklı olarak;
3) Elektronlar Klasik Elektromagnetizma Kanunlarının öngördüğü gibi dairesel donanımları sırasında yörünge değiştirmedikçe hiçbir ışıma yapmazlar
4)Elektronlar aldıkları enerji ile daha üst yörüngelere geçebilir veya enerji vererek alt yörüngelere inebilirler. Bu sırada elektronun ayrıldığı ve geldiği yörüngelerdeki enerjilerin farkına eşit enerjili bir foton yayınlanır.
B
OHRA
TOMM
ODELIBohr atom modeline göre atomun çekirdeği proton ve nötronlardan oluşurken elektronlar çekirdek etrafındaki yörüngelerde dolanmaktadır.
ATOMUN YAPISI
elektron proton nötron
Çekirdeğin Çapı;~ 5.10-15 m Atomun Çapı; ~ 5.10-11 m
Çekirdeğin yarıçapı, atomun yarıçapının onbinde biri kadardır.
Hacmi ise, atomun hacminin 10 milyarda biridir.
Atomu bir küre şeklinde kabul edersek bu küreyi tamamen çekirdekle doldurmak
istediğimizde bu iş için 1.000.000.000.000.000
=1x10
15atom çekirdeği gerekecektir.
Boyutları atomun 10 milyarda biri olmasına
rağmen, çekirdeğin kütlesi atomun kütlesinin %
99.97'ini oluşturmaktadır.
Çekirdek, kütlenin hemen hemen tamamını
oluştururken,nasıl olur da pek bir yer kaplamaz?
Atomun kütlesini oluşturan yoğunluk tüm atoma eşit olarak dağılmamıştır, yani atomun bütün kütlesi
atomun çekirdeğinde birikmiştir.
Bu olay, tıpkı 10 milyar metrekarelik bir eve, evin tüm eşyasını1 metrekarelik bir odada toplamaya benzer.
Bir atomun çok büyük bir bölümü boşluktan
oluşmaktadır.
+
K= 1/2 mv2
Bohr Atom Modeli ile ilk defa elektronların farklı yörüngelerde
dolandığı fikri ortaya atıldı. Yörüngeler arasında elektron geçişleri dışarıya elektromanyetik radyasyon salınmasına neden olur.
B
OHRA
TOMM
ODELIFC= kZe2/r2
+
FC= kZe2/r2
Bohr Atom Modeli ile ilk defa elektronların farklı yörüngelerde
dolandığı fikri ortaya atıldı. Yörüngeler arasında elektron geçişleri dışarıya elektromanyetik radyasyon salınmasına neden olur.
B
OHRA
TOMM
ODELIE2
E1 hν= E1- E2
K= 1/2 mv2
S
OMMERFELDA
TOMM
ODELI
Bohr atom modeli Z (atom no)=1 için tamamen doğru sonuçlar verirken Z >1 olması durumunda yetersiz kalmaya başlayınca yeni atom modelleri önerilmeye başlanıldı. 1916 –1925 arasında
Sommerfeld ve daha sonrasında Uhlenbeck ve Goudsmit ile devam eden çalışmalar ile
Kuantum Mekaniği çerçevesinde Bohr atom
modelini temel alan yeni bir Atom modeli
yaratıldı.
Bu modele göre atomların elektron düzeninde 4 Kuantum sayısı etkili olmaktaydı
1) Ana Kuantum Sayısı (n)
Bohr atom Modelinde öngörülen n sayısı ile aynı olup,elektronların çekirdekten olan uzaklığını gösteren R kalınlığındaki bir ana kabuğu
tanımlar n=1,2,3. . (veya K,L,M. . ) değerleri alabilirler.
2)
Yörünge Kuantum Sayısı (l)
R kalınlığındaki ana kabuk içindeki elektron yörüngelerini yani alt kabuk yada alt yörünge sayısını gösterir.
l=0,1,2,3. . (veya s,p,d,g. . . )
Sommerfeld Atom Modeli
3)
Magnetik Kuantum Sayısı (m
l)
elektronun çekirdek etrafında dairesel veya eliptik kapalı bir yörünge üzerinde dolanması nedeniyle oluşan manyetik alan içinde l’nin
alabileceği değerleri vermektedir. Başka bir ifade ile; l yardımcı kabuğu içinde mümkün olan
yörünge düzlemlerinin sayısını vermektedir.
m
l= -l, -(l-1),(-(l-2),. . . ,0,. . . (l-2),(l-1),l değerlerinin alabilir.
4)
Spin Kuantum Sayısı (m
s)
Elektronun kendi ekseni etrafında dönüşünden dolayı kazandığı magnetik momentin değeri +/- 1/2 dir ve bu değere spin kuantum sayısı değeri adını verilir.
S
OMMERFELDA
TOMM
ODELIS
OMMERFELDA
TOMM
ODELI+ n=1 n=2 n=3
l=0 l=0
l=0 l=1
l=1 l=2
m=0 Düzlemi
R
S=-1/2
S=1/2
ATOMUN ÇEKİRDEK YAPISI
Bohr Atom Modeline göre atom pozitif yüklü çekirdek etrafında dolanan negatif yüklü elektronlardan oluşur.
Bohr Atom modelinin ortaya atıldığı 1913 den sonraki zamanlarda Fizikçilerin ilgisi atomun çekirdeği üzerine yoğunlaştı.
1930 ‘da Almanya da yapılan deneylerde berilyum, bor yada lityum gibi elementler hızlı alfa parçacıkları ile bombardıman edilince çekirdek alfa parçacıklarından daha girici olan bir şey salıyordu.
1932 yılında İngiltere de Chadwick deneyleri
tekrarlayarak bu parçacığın yüksüz bir parçacık olabileceğini ve kütle olarak da protonunkine eşit olacağını buldu.
Bu parçacığa nötron adını verdi.
Bugün de kabul edilen Bohr atom modeline göre atomun çekirdeği proton ve nötronlardan oluşurken elektronlar çekirdek etrafındaki yörüngelerde dolanmaktadır.
A
TOMUNY
APıSıelektron proton nötron
Çekirdeğin Çapı;~ 5.10-15 m
Atomun Çapı; ~ 5.10-11 m
E
LEMENTLERT
ABLOSUSahip oldukları proton sayısına (Atom N=Z) göre elementlerin sıralanması ile oluşturulan elemenler tablosu.
Çekirdek iki tür temel parçacık içerir: protonlar ve nötronlar.
Protonlar pozitif yüklüdür, nötronların ise yükü yoktur.
Elektronun negatif bir yükü birimi var ve yükü (1.602 × 10−19 C) dır.
Protonun yükü pozitif olup aynı büyüklükte bir birim yükü vardır.
Çekirdek proton sayısı, elektriksel olarak nötr bir atomda çekirdeği dışındaki elektronların sayısına eşittir.
Bir atom Z formülüyle belirtilir A X, burada X, eleman;
A, kütle numarasıdır, nükleon sayısı olarak tanımlanır
(nötronlar ve protonlar çekirdek); ve Z, çekirdekteki protonların sayısını gösteren atom numarasıdır (veya çekirdeğin dışındaki elektron sayısı).
Bu şekilde temsil edilen bir atom aynı zamanda çekirdek.
Örneğin, 1 1 H ve 2 4 Hidrojen ve helyumun atomlarını veya çekirdeklerini veya çekirdeklerini temsil eder, sırasıyla.
In the case of a positively charged particle approaching the nucleus, there will be a potential barrier due to the Coulomb forces of repulsion,
preventing the particle from approaching the nucleus.
If, however, the particle is able to get close enough to the nucleus so as to be within the range of the strong nuclear forces, the repulsive forces will be overcome and the particle will be able to enter the nucleus.
ELEKROMANYETİK RADYASYON
Gamma ve X ışınları madde ile üç şekilde etkileşir:
Fotoelektrik soğurma, Compton saçılması ve Çift oluşumu.
1)Fotoelektrik soğurmada; foton atom tarafından soğurulur ve atomun elektronlarından birinin salınmasına neden olur.Salınan bu elektrona fotoelektron denir.Elektronun kinetik enerjisi , fotonun enerjisi ile elektronun bağlanma enerjisinin fakına eşittir;
Fotoelektrik soğurma olasılığını hesaplamak zordur, ancak deneysel çalışmalarla çeşitli özellikleri belirlenebilir: bu düşük enerjili fotonlar için son derece önemlidir.Foto elektrik soğurma olasılığı, soğurucu atomun Z sayısı ile hızla artar ve artan fotonun hızıyla hızla azalır.
e
e
E B
T
Ayrıca fotoelektrik soğurma olasılığı grafiklerinde, özel elektron kabuklarının bağlanma enerjilerine karşılık gelen enerjilerde sıçramalar olur.Yani Pb’de K- kabuğu elektronunun bağlanma enerjisi 88keV’dir.88keV’den düşük enerjilerde gelen fotonlar K-kabuğundan fotoelektron salınmasına neden olamazlar.Foton enerjisi 88keV’in üstüne çıkarılırsa K-elektronlarının fotoelektrik soğurma
işlemine katılmaları fotoelektrik olasılığının ani artmasına neden olur, buna K- soğurma sınırı veya K-sınırı denir.
2) compton saçılmasında; foton, atomun hemen hemen serbest olan elektronu tarafından saçılır ve daha küçük enerjili foton ve foton tarafından kaybedilen enerjiyi taşıyan saçılmış bir elektronla sonuçlanır.
l
3) Çift oluşumunda; foton,elektron-pozitron çifti üretir, kendisi yok olur.Enerjinin korunumundan;
Yazılabilir.
T+ ve T- pozitron ve elektronu enerjileridir.
Fotoelektrik soğurmada olduğu gibi bu işlemde de momentum korunumu için ağır bir atomun varlığı
gereklidir.Fakat atoma verilen geri tepme enerjisi yukarıdaki denklemdeki diğer terimlerle karşılaştırıldığında ihmal
edilebilir düzeydedir.
Bu işlem için 2mc2 yada 1,022MeV’lik bir eşik enerjisi gereklidir.Çift oluşumu, yüksek enerjili atomlar için
önemlidir.Şekil 4’de çift oluşumunun, diğer iki işleme göre önemi vurgulanmaktadır; çift oluşumu 5 MeV’in üstündeki enerjiler için üstün hale gelmektedir.
2
2
T mc
mc T
E
Şekil Üç -ışını etkileşme işlemi ve bunların baskın olduğu bölgeler
Şekil Radyasyonun t kalınlıklı bir materyalde soğurulmasını ölçmek için bir deney düzeneği.S kaynağından çıkan bir radyasyon demeti dar bir aralıktan geçtikten sonra hedef tarafından saçılır veya
soğurulur.kalan I şiddeti D dedektörüne ulaşır
Kalınlığı t olan bir hedefe gelen ince, paralel hale getirilmiş tek enerjili bir foton demetini şekil 5’deki gibi ele alalım.Fotonlar
fotoelektrik soğurma veya çift oluşumuna uğrayıp yok olabilirler yada dedektöre ulaşmadan Compton saçılması yapıp
saptırılabilirler.Dedektöre ulaşan fotonlar hiç etkileşme
yapmayan fotonlardır;bunlar gelen demet içindeki fotonların azını temsil eder.Bir fotonun yok olması için birim uzunluk başına
toplam olasılık m ;toplam lineer inceltme katsayısı olarak adlandırılır.
Fotoelektrik soğurma(t),
Compton saçılması(s), mtsk olasılıkların toplamıdır.
Çift oluşumu(k),
Hedef materyalin bir dX kalınlığını geçen radyasyon şiddetindeki azalma;
Böylece t kalınlığını geçen radyasyon;
Olarak bulunur.Şekil 6’da inceltme katsayılarının enerji bağımlılıkları için bazı değerleri göstermektedir.
dx
I
dI
m
e
tI
I
0 mŞekil: Al ve Pb içinde üç etkileşme için yoğunluğa bölünerek (materyal içindeki elektron sayısından ileri gelebilecek
etkileri, önlemek için) lineer inceltme kat sayılarına eşit olan foton kütle inceltme katsayıları.