• Sonuç bulunamadı

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI

KURULUŞUNDAN 90.YILINA TÜRKİYE CUMHURİYETİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

23-25 EKİM 2013/ ESKİŞEHİR FROM THE ESTABLISHMENT

TO THE 90th ANNIVERSARY THE REPUBLIC OF TURKEY INTERNATIONAL SYMPOSIUM

OCTOBER 23-25, 2013 / ESKİŞEHİR

Yayına Hazırlayan:

Arzu GÜVENÇ SAYGIN

CİLT II

ANKARA - 2016

(2)

1931 TARøHLø KUDÜS øSLAM KONGRESø VE TÜRKøYE

Mehmet AKÇA*

ÖZET

Ekim 1931’de dönemin Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-Hüseyni tarafından, çeúitli Arap ve Müslüman ülkelerin liderlerine gönderilen davette, øslam’ın içinde bulundu÷u durumu de÷erlendirerek çıkarlarını savunmak üzere alınacak tedbirleri içeren bir øslam Kongresi’nin Kudüs’te toplanaca÷ı bildirilmiútir. Müslümanların bir araya gelerek sorunlarını tartıúacakları bir konferans yapma fikri 19. asrın sonlarına kadar uzanmakla birlikte, gerek yapıldı÷ı dönem gerekse de taúıdı÷ı birçok anlam sebebiyle 7 Aralık 1931’de Kudüs’te toplanan øslam Kongresi ayrı bir öneme sahiptir. Günümüzdeki øslam øúbirli÷i Teúkilatı’nın ilk nüvesini teúkil etmesi açısından da manidar olan bu giriúim, I. Dünya Savaúı’nın akabinde Osmanlı ømparatorlu÷u’nun çöküúüyle da÷ılan øslam co÷rafyasının bir araya gelme amacının bir tezahürüdür. øngiliz manda yönetimi altındaki Filistin topraklarında, artan Yahudi göçüyle birlikte ortaya çıkan huzursuzluk ortamına, Müslüman kamuoyunun deste÷ini çekebilmek, güçlü bir øslami cephenin kurulabilmesini temin etmek kongrenin amaçları arasındadır. 22 ülkeden 145 temsilcinin katılımıyla Mescit-i Aksa’da Miraç Gecesi toplanan kongre, görüúülen konular ve alınan kapsamlı kararlar nedeniyle son derece önemli bir giriúimdir. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin, halifeli÷in tekrar gündeme getirilece÷ine dair kongrenin toplanıú amacına iliúkin endiúeleri, üzerinde durulması gereken bir konudur. Kongre, her ne kadar iç çekiúmeler ve takip edilecek belirli bir programın olmayıúı nedeniyle baúarı sa÷layamasa da øslam co÷rafyasındaki, günümüze kadar devam eden sorunları çözüme kavuúturma adına atılmıú önemli bir adımdır.

Anahtar Kelimeler: Kudüs, øslam Kongresi, Hacı Emin El-Hüseyni, øslam øúbirli÷i Teúkilatı, Halifelik.



*Uluslararası øliúkiler Bölümü Yüksek Lisans Ö÷rencisi, Karabük Üniversitesi, akcamehmett@gmail.com

(3)

1156

JERUSALEM ISLAMIC CONGRESS DATED 1931 AND TURKEY

ABSTRACT

The invitation which was sent to several Arab and Muslim countries’ leaders in October 1931 by that period Jerusalem Mufti Haji Amin al –Husseini, declared that an Islamic Congress including measures to be taken in order to defend the interests by assessing the situation of Islam would convene in Jerusalem. Even though the idea of a conference to come together and discuss the problems of the Muslims goes back to the end of the nineteenth century, Islamic Congress which convened on 7th December 1931 in Jerusalem has a special importance due to not only the period of it but also a lot of meanings of it. This venture which is also significant in terms of forming the first core of the Organization of Islamic Cooperation, is the epiphany of the aim to come together of Islamic World dispersed following the collapse of the Ottoman Empire immediately after World War I. To attract the support of Muslim public opinion to the unrest atmosphere generated following increasing Jewish immigration to Palestine under the British mandate and to ensure the installation of a powerful Islamic front are among the objectives of the Congress. Congress, gathered during the Night of Ascension in Al- Aqsa Mosque with the participation of 145 representatives from 22 countries is extremely important initiative because of the discussed subjects and comprehensive decisions taken. Concerns of the Young Republic of Turkey about reappearing of Caliphate related with the meeting purpose of the Congress are a matter to be dealt with. Although Congress didn’t succeed because of internal strife and the lack of a specific program to be followed, it is an important step taken in terms of resolving on-going problems up to today in Islamic World.

Key Words: Jerusalem, Islam Congress, Haji Amin Al –Husseini, Organization of Islamic Cooperation, Caliphate.

Mehmet AKÇA

(4)

GøRøù

Filistin adı, MÖ 10.000-5.000 yılları arasında bu topraklarda yaúamıú olan kavme ba÷lanmıú olup øbranilerce bu halka Pelishtin ve bölgelerine de Pelesheth denilmiútir.1 Filistinlilerin ülkesi anlamına gelen Plesheth nedeniyle de bu co÷rafya Filistin adını almıútır. Roma kaynaklarındaysa bu bölge Palestina olarak geçer. Filistinlilerin MÖ 12. yüzyılda Girit’ten ve Anadolu kıyılarından geldikleri tahmin edilmektedir. Ancak bu topraklara daha önce Arabistan yarımadasından göç eden Sami ırkından insanlar yerleúmiúlerdir. Filistin’e ilk gelenler arasında Kenaniler (Canaans) oldu÷u bilinmektedir.2øncil’de Filistin adı Kenaneli yani Kenan Diyarı olarak geçer.

Bir iddia olmakla birlikte, bazı arkeolojik bulgular bugünkü Kudüs úehrinin Kenanilerin bir kolu olan Yebusi’ler (Jebusites) tarafından inúa edildi÷ini göstermektedir. Birçok kaynakta Kudüs’ün adı Yebus olarak geçmektedir.

Kenaniler ise Kudüs úehrini barıú anlamına gelen Roshalm, Shalem ve Orossalem gibi isimlerle ifade etmiúlerdir.3 Yahudilerin Filistin ile olan tarihi ba÷ları esas itibariyle Tevrat’a dayanmaktadır. Tevrat’ın yaradılıúa ait olan ilk kitabı Genesis’e göre Yahudi kavminin baúlangıcı øbranilerdir ve en yüce dedeleri ise Abraham’dır (øbrahim). øbrahim’den sonra kabilenin baúına o÷lu øshak, ondan sonra ise, øsrail adını alan Jacob (Yakup) baúa geçmiútir ki onunla birlikte øbraniler Beniisrail yani øsrailo÷ulları veya øsrail kavmi adını almıútır. Filistin toprakları üzerinden kadim bir geçmiúe sahip olarak ve Tanrı tarafından bu toprakların kendilerine vaat edildi÷i (Eski Ahit’e göre) fikrine dayanarak, bir gün yeniden -MS 70’de Romalılarca- uzaklaútırıldıkları kutsal topraklarına dönmeyi ülkü edinmiúlerdir. Filistin toprakları, üç semavi dinin de ortaya çıktı÷ı bölge olması ve üç semavi dinin de kutsal kabul etti÷i Kudüs úehrini içinde bulundurması sebebiyle tarih boyunca birçok dini mücadelenin merkezi olmuútur. Birçok kez fetih ve istilalara maruz kalan Filistin’in sınırları sürekli de÷iúmiú ve bu nedenle bu topraklara belirgin siyasi sınırlar çizmek mümkün olmamıútır. Sırasıyla Yahudi Krallı÷ı, Babil, øran, Helen, Roma, Bizans ømparatorlukları, øslam



1Fahir Armao÷lu, Filistin Meselesi ve Arap øsrail Savaúları (1948-1988), øú Bankası Yayınları, Ankara, 1994, s. 3.

2Demet Gökçınar, Arap-øsrail Uyuúmazlı÷ı’nda Filistin Sorunu, Atılım Üniversitesi Uluslararası øliúkiler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2009, s. 32.

3Fahir Armao÷lu, a.g.e., s. 3.

(5)

1158

Devleti, Haçlılar, Eyyubiler, Memlükler, Osmanlı Devleti ve son olarak øngiltere’nin hâkimiyetinde kalmıútır.

Köklü ve kadim bir geçmiúe sahip olan Filistin, 400 yıllık Osmanlı egemenli÷inin ardından tarihinin belki de en karanlık dönemine adım atmıútır. 1917’de bölgeyi ele geçiren øngiltere, günümüzde Filistin sorunu olarak anılan meselenin kurucu öznelerinden biridir. Bu itibarla meselenin temellerine inerek bugünkü gelinen noktayı anlamada Filistin’deki øngiliz manda yönetimi dönemi büyük önem arz etmektedir. Manda yöneticisi olan øngilizlerin Filistin’de kendi kendini yönetebilecek bir mekanizma kurulma sürecine olan etkisi ve øslam co÷rafyasında, günümüze de÷in süregelen kronik meselelerin baú aktörü olarak üstlendi÷i rol göz önüne alınarak çalıúmaya øngiliz manda yönetimindeki Filistin’in durumuna de÷inilerek baúlanılacak ardından Müslümanların bir araya gelme saiklerini yansıtan øslam Kongresi’ne gidilen süreç incelenerek Türkiye’nin kongreye yönelik tutumu analiz edilecektir. Son olarak kongrenin önemine iúaret edilerek tüm baúlıklar bütüncül bir yaklaúımla ele alınacaktır.

øngiliz Manda Yönetimi Altında Filistin

Birinci Dünya Savaúı devam ederken alevlenen Arap Milliyetçili÷ini körükleyerek Ortado÷u’da büyük bir Arap Devleti kurulması ve baúına Mekke Emiri ùerif Hüseyin’in geçirilmesini öngören øngiliz-Arap antlaúmasını (Hüseyin-McMahon/14 Temmuz 1915) yok sayarak 1916’daki Syke-Picot gizli anlaúması ile bölgeyi Fransa ile paylaúmaya karar veren øngiltere’nin, Kudüs’ü ele geçirmesi, Filistin’de øngiliz idaresi dönemini baúlatmıútır.4 Tüm dünyada yükselen milliyetçilik, asırlardır ötekileútirilen Yahudi toplumunu da etkilemiú, özellikle Rusya’daki Pogromlar sonucu radikalleúen Yahudilerin bir kısmı kutsal saydıkları topraklara (Siyon- Filistin) dönüú için örgütlenmeye baúlamıúlardır. Modern siyasal Siyonizmin ilk giriúimi 1884’te kurulan Siyon Aúıkları örgütüdür. Siyonizmin bayraktarlı÷ını, aslen Macar olan 1896’da yazdı÷ı Yahudi Devleti kitabıyla gazeteci Theodor Herzl yapmıútır. 1897’de Basel’de ilk kongresini yapan



4William Cleavand, Modern Ortado÷u Tarihi, Agora Yayınevi, Ankara, 2008, s. 271.

Mehmet AKÇA

(6)

Siyonistler, kurdukları Dünya Siyonist Örgütüyle tüm dünyadaki Yahudileri örgütlemeye ve davalarına karúı uluslararası toplumun deste÷ini almaya çalıúmıúlardır. Nitekim Londra’daki Siyonist sözcüsü Weizmann’ın önderli÷inde øngiliz kamuoyundan büyük bir destek görmüúler ve 2 Kasım 1917’de dönemin øngiliz Dıú iúleri Bakanı Arthur James Balfour’un adıyla literatürdeki yerini alan Balfour Bildirgesi’nin yayınlanmasını sa÷layacaklardır. Bu bildirge Yahudilerin asırlardır hayal ettikleri devletlerini kurmaları için attıkları en önemli adımdır. øngiltere’nin savaú stratejisi ve diaspora baskıları sonucu attı÷ı bu adım yıllar geçtikçe baúına açaca÷ı büyük sorunların habercisiydi. Mu÷lak bir dille kaleme alınan Balfour Bildirgesi Yahudiler için Filistin’de bir “milli yurt” kurulmasını öngörmektedir. Filistin için daha önce Araplarla anlaúan øngiltere úimdi de aynı bölge için Yahudilere sözler vermektedir. 1917-1920 arası dönemde verdi÷i sözler nedeniyle uzlaúma zemini tesis etmeye çalıúan øngiltere, 3 Ocak 1919 tarihinde Londra’da “Hicaz Arap Devleti” adına ùerif Hüseyin’in o÷lu Emir Faysal ile Siyonist sözcüsü Weizmann’ı Arap-Yahudi iúbirli÷ine ikna etmiútir. Emir Faysal, kurulacak Büyük Suriye-Arap Devleti için Yahudi göçünün desteklemesini ve Yahudi devletinin kurulması hariç Balfour Deklerasyonu’nu da kabullenmiútir. Bu arada Filistin’de 1918 itibariyle nüfusun yaklaúık % 5’ini temsil eden Yahudiler göç dalgalarıyla (aliyah-yükseliú) nüfuslarını giderek artırmıúlardır. Öyle ki 1919-1923 arası dönemdeki 3.aliyahta 30 bin Yahudi Filistin’e göç etmiútir. 24 Nisan 1920 günü San Remo’da alınan kararlar Ortado÷u’da yeni sınırların çizilmesine yol açmıútır. Suriye ve Lübnan Fransız mandasına, Filistin, Ürdün ve Irak ise øngiliz mandasına bırakılmıútır. Bu karar hem Emir Hüseyin ile yapılan antlaúmaya hem de Faysal ile Weizmann arasındaki antlaúmaya ters düúmektedir. Bu nedenle karara hem Arapların hem de Yahudilerin tepkisi büyük olmuútur.5

øngiltere’nin fiili hâkimiyetini yasallaútıran karar ise 24 Temmuz 1922’de dönemin Uluslararası kuruluúu olan Millet Cemiyeti tarafından yayınlanır. 28 maddelik bu kararda, Filistin’deki øngiliz manda yönetiminin esasları belirlenmiútir. ølk olarak manda yönetiminin baúına Yüksek Komiser olarak bir Yahudi ve ateúli bir Siyonist olan Sir Herbert Samuel atamıútır.



5Serdar Kızılo÷lu, “øsrail Devleti’nin Kuruluúuna Kadar Geçen Süreçte Yahudiler ve Siyonizm’in Geliúimi”, Sosyal Bilimler Dergisi, C 2, S 1, 2012, s. 52.

(7)

1160

Samuel, Balfour’u Yahudiler için kurulacak bir devlet olarak algılamakta ve øngilizlerin buna yardımcı olacak politikaları izleyece÷ini düúünmektedir.6 Ne var ki Balfour Bildirisinin Filistin’deki Yahudi olmayan toplulukların haklarını korumaya yönelik di÷er maddesinin nüfusun % 85’ini oluúturan Araplar için nasıl bir geliúme gösterece÷i bilinmemektedir. øngiltere’nin bu iki durumu uzlaútırarak bir denge kurmak adına yayınladı÷ı Beyaz Ka÷ıt (White Paper) sonuçsuz kalmıútır. Samuel’in üniter bir temsil kurulması yolundaki seçilmiú Müslüman, Hristiyan ve Yahudi temsilcilerden ve yüksek komiser tarafından atanacak on bir kiúiden oluúacak bir Yasama Meclisi kurulması fikri, Balfour’u iptal etmeyecek herhangi bir planda yer almayacaklarını bildiren Araplarca reddedilmiútir. Bu tutum, Filistin’in gelece÷i yolunda büyük bir dönemeçtir. Öyle ki; Filistin’de hiçbir zaman halkın tamamını temsil eden kurumların olmamasına, Filistin’in yalnızca Yüksek Komiserlik tarafından yönetilmesine, bir anayasa, parlamento ya da seçimlerin olmamasına neden olmuútur. Eúraf Politikasıyla yönetilen, birliktelikten uzak, aile kavgalarıyla bir türlü toparlanıp istedi÷ini almak için mücadele edemeyen, gevúek bir idari siteme sahip Araplara karúı Yahudiler manda yönetimin baúlangıcından itibaren sistemli ve organize bir yapılanma süreci geçirmiúlerdir.

Kongreye Götüren Süreç

Bahsedilen bu görüú ayrılıkları giderek bir Arap-Yahudi çatıúmasına dönüúmüú, 1920 ve 1921 ayaklanmalarından sonra en belirgin ifadesini 1929 yılında göstermiútir.7 1929 yılında A÷lama Duvarı olayları olarak tarihe geçen ayaklanma, giderek tırmanan gerilimin ve manda yönetimi altında iúlerin iyi gitmedi÷ini göstermesi açısından önemlidir. Londra, Eylül ayında Filistin’e sürekli hale gelecek olan komisyonlardan ilkini göndermiútir. Sir Walter Shaw baúkanlı÷ındaki komisyon raporunda, gerilimin ana kayna÷ının, manda içinde topraksız bir Arap toplumunun yaratılması ve Arapların süregelen Yahudi göçlerinin topraklarında bir Yahudi devletinin



6Bose Sumantra, Contested Lands: Israel, Palestine, Kashmir, Bosnia, Cyprus and Sri

Lanka, Harvard University Press, Londra, 2007, s. 217.

7A. Goldscmidt - L. Davidson, Kısa Ortado÷u Tarihi, Doruk Yayınevi, østanbul, 2007, s.

373.

Mehmet AKÇA

(8)

kurularak kendilerinin azınlık durumuna düúeceklerinden duydukları endiúe oldu÷unu belirtmiútir. Komisyonun önerisi ise; øngilizlerin Yahudi göçlerini kontrol altına alarak Arap kiracıların yerlerinden atılmasının önlenmesidir.

Zira Araplar artık manda yönetimine, Yahudilere ve kendilerini yeterince temsil edemeyen liderlerine karúı baúkaldırarak amaçları do÷rultusunda silahlı mücadeleyi de meúrulaútırmıúlardır. Ayrıca bu mücadelenin tanıtılması ve destek sa÷lanması amacıyla giriúimlerde bulunmuúlardır.

Ancak øngiltere komisyonun önerilerini dinlemek yerine Filistin’e yeni bir komisyon göndermiútir. Hope-Simpson Komisyonu raporunu 1930 yılında tamamlamıú ve tavsiyeleri “Passifield Beyaz Ka÷ıdı” olarak anılmıútır.

Arapların “Kara Mektup” olarak adlandırdıkları bu rapor esasen Walter Shaw raporuyla aynı içeri÷e sahiptir. Fakat Yahudilerin bu rapora gösterdikleri tepki ve yo÷un lobi faaliyetleri sonucu Baúkan Macdonald’ın Weizmann’a gönderdi÷i mektup ile raporu uygulamayaca÷ını bildirmesi Araplarda büyük bir hayal kırıklı÷ına yol açarken, Siyonist baskı gruplarının øngiltere’nin kararlarında ne kadar etkili oldu÷unun bir kez daha açı÷a çıkmasına neden olmuútur.8

1931 yılı Filistinli Arapların siyasi görüúlerinde de de÷iúimlerin yaúandı÷ı bir yıl olmuútur. 1929 olayları, Arap ayaklanmaları ve ardından yayınlanan “Kara Mektup” Araplar arasında beliren yeni görüúlerin fitilini ateúlemiútir. 1930’lara kadar Yüksek øslam Konseyi Baúkanı, aynı zamanda Kudüs Müftüsü olan Hacı Emin’i destekleyen halk, artık kendilerini yeterince temsil edemedi÷ini düúündükleri Hacı Emin’e karúı örgütlenmeye baúlamıútır. Bu noktada, øngiltere’ye karúı protestoyu ve mücadeleyi savunan ve di÷er Arap devletleriyle yakın iliúkiler kurulmasını isteyen “Yeni østiklal Partisi”, daha önceki Arap, Milli Savunma, Reform Partileri ile Arap Gençlik Örgütü ve Milli Blok’a rakip olarak ortaya çıkmıútır. Bu noktada Hacı Emin’in hem ardı ardına patlak veren isyanlara karúı çıkarak Müslümanların Filistin davasına verdikleri deste÷i artırmak hem de azalmaya baúlayan itibarını yeniden tazelemek adına Kudüs’te bir øslam kongresi toplama fikri belirmiútir.



8C. Weldon Mattews, Pan-Islam or Arab Nationalism? The Meaning of the 1931 Jerusalem Islamic Congress Reconsidered, Cambridge University Press, 2003, s. 2.

(9)

1162

Kongre Fikrinin Do÷uúu

Esasen Müslümanların bir araya gelerek bir konferans yapma fikri 19.asrın sonlarında gündeme gelmiútir.9 Müslüman yenilikçi aydınlarla benimsenen bu fikir, øslam dünyasını kuúatan “Batı” gücüne karúı Müslümanların bir araya gelerek mücadele etmesi temeline dayanmaktadır.

Suriyeli Abdurrahman El-Kevakibi’nin Ummul-Kura adlı 1900 yılında yayınlanan kitabında Mekke’de 1899 yılında toplandı÷ı iddia edilen øslam Konferansının gizli protokollerinden bahsedilmektedir. Kahire’de Reúid Rıza tarafından çıkarılan El-Menar gazetesinin deste÷iyle birlikte Tatar ıslahatçı Gaspıralı øsmail Bey’in ilk somut teúebbüsü 1907 yılında sonuçsuz kalmıútır.

ùerif Hüseyin’in 1924 yılında Mekke’de kendini halife ilan etme amacıyla düzenledi÷i konferansla birlikte 1926’daki hac mevsiminde, 1924’te kaldırılan halifeli÷in durumu görüúülmüú; ancak halifelik makamını çok isteyen Kral Fuad için bu konferanstan bir karar çıkmamıútır. Nihayet 1931 yılı ortalarında Müslüman önderlerce yapılan toplantıda sonrası, øngilizlerin özellikle 1929 yılındaki olaylar sonrası Filistin’e gönderdi÷i araútırma kurullarının Arap yanlısı raporlarını uygulamak istememesi baúta Hacı Emin olmak üzere Tunuslu Müslümanların lideri Abdülaziz Es-Sealibi ve Hintli øslam önderi ùevket Ali’yi di÷er Müslüman devletlere yöneltmiú ve Kudüs’te bir genel øslam Kongresi toplanması fikri vücuda gelmiútir.10 Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-Hüseyni tarafından Ekim 1931 tarihinde Arap ve Müslüman ülkelerin baúkanlarına ve çeúitli örgütlere, dünya siyonizmine karúı durabilmek maksadıyla Müslüman kamuoyunun deste÷ini çekerek güçlü bir øslami cephenin kurulabilmesini temin etmek ve øslam’ın içinde bulundu÷u durumu de÷erlendirerek çıkarlarını savunmak için alınacak tedbirleri konuúmak üzere Kudüs’te düzenlenecek øslam Kongresi (Mu’tamar øslami Amm) için davet gönderilmiútir.11 Gönderilen davetiyelerde kongrenin hedefleri úu úekilde sıralanmıútır:



9Sinan ølhan, “Kudüs’teki øslam Konferansının Perde Arkası”, øslami Araútırmalar Dergisi, C 20, S 1, Ankara, 2007, s. 123.

10Zvi Elpeleg, Filistin Ulusal Hareketinin Kurucusu Hacı Emin El-Hüseyni, (Çev: Dilek ùendil), øletiúim Yayınları, østanbul, 1999, s. 59.

11Philip Mattar, The Mufti of Jerusalem and the Politics of Palestine: Amin al-Huseyni and the Palestinian National Movement, Columbia University Press, New York, 1988, s.

59.

Mehmet AKÇA

(10)

9 øslam inancını ve de÷erlerini yaymak için etnik köken ve mezhep ayrımı yapılmaksızın Müslümanlar arasındaki iúbirli÷ini ve genel øslam kardeúli÷ini geliútirmek

9 Müslümanların menfaatlerini savunmak ve kutsal mekânlar ile Filistin topraklarını herhangi bir müdahaleye karúı korumak

9 Müslüman gençlik örgütlerinin kurulmasını teúvik etmek

9 Arapça dilinin yaygınlaútırılması için Kudüs’te Mescid-i Aksa Üniversitesinin kurulmasını sa÷lamak

9 Hicaz demiryollarının onarılarak øslami idareye teslim edilmesi 9 Balfour Deklerasyonu’nun reddedilmesi12

Kongre davetini yapan Kudüs müftüsü için çözmesi gereken elzem sorunların baúında øngiliz manda yönetimini kongrenin, øngiliz çıkarlarına aykırı kararlar almayaca÷ına ikna etmek gelmektedir. Zira mandater hükümet bu kongrenin ülkedeki Arap toplumu arasında milliyetçi duyguları tahrik edece÷inden endiúe duymaktadır. Filistin meselesine øslam âleminin müdahil olaca÷ı endiúesi de øngiltere’yi rahatsız etmektedir. Hacı Emin Yüksek Komiser Sir Arthur Wauchope’a giderek kongrenin øngiliz yetkilileri güç duruma sokacak hiçbir konuyu tartıúma gündemine getirmeyece÷i yolunda güvence vermiútir.13 øngiltere’ye güvence veren müftünün ilgilenmesi gereken di÷er konu ise Arapların geleneksel idari aklının kronik bir sorun haline gelmesini sa÷layan Eúraf Politikası’dır. Öyle ki Hüseyni ailesine rakip Naúaúibi ve Halidi aileleri kongrenin tüm Müslümanları temsil etme yetkisinin olmadı÷ını iddia ederek, bunu Hacı Emin’in kendi saygınlı÷ını artırmaya yönelik bir hareket oldu÷unu düúünmüúler ve ardından Kudüs’teki Kral Davut Oteli’nde muhalif bir øslam Kongresi düzenlemiúlerdir. Filistin øslam Ümmeti Kongresi (Mu’tamar El- Umma El-øslamiyye El-Filistiniyye) adıyla düzenlenen bu kongreye yüzlerce Müslüman katılmıú; Hacı Emin’in ikna ve arabuluculuk giriúimleri sonuçsuz kalmıútır.14



12Celil Bozkurt, Türk Kamuoyunda Filistin Problemi, ølk Arap Yahudi Çatıúmaları (1920-1939), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, østanbul, 2008, s. 67.

13Martin Kramer, Islam Assembled The Advent of the Muslim Congress, Colombia University Press, New York, 1986, s. 126.

14Zvi Elpeleg, a.g.e., s. 61.

(11)

1164

Kongre’nin hazırlık safhasında birçok sorunla karúı karúıya kalan Kudüs Müftüsü ve arkadaúları esasen kongreye resmi devlet temsilcilerinin katılmasını istemiú; ancak birçok Müslüman ve Arap devlet kongreye endiúeyle yaklaúmıútır. Endiúelerin baúında 1924’te kaldırılan halifelik makamının yeniden canlandırılaca÷ı ve Fransa’da sürgünde olan Abdülmecid’in kongrede yeniden halife ilan edilece÷i spekülasyonları gelmektedir. Halifelik konusunun yeniden gündeme alınaca÷ı dedikoduları kendini Halife adayı olarak gören Mısır Lideri Kral Fuat ile birlikte Irak ve Suudi Arabistan’ı da rahatsız etmiútir. Öte yandan kongrenin hedefleri arasında yer alan Kudüs’te kurulması planlanan øslam Üniversitesi’nin El- Ezher ulemasının otoritesini sarsma ihtimali Mısır’ın kongreye çekinceyle yaklaúmasına neden olmuútur. Ayrıca Libya sorununun da ele alınabilece÷i gerekçesiyle øtalya da kongreye muhalefet etmiútir. Ancak en büyük endiúeyi hiç úüphesiz genç Türkiye Cumhuriyeti barındırmaktadır.

Türkiye’nin Kongre’ye Yönelik Tutumu

1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti hızla gerçekleútirdi÷i reform hareketlerinin yerleúmeye baúladı÷ı bir dönemde en önemli meselelerden biri olan Halifeli÷in kaldırılması ve Osmanlı mirasının yurt dıúına çıkarılması konusundaki hassasiyetini sürdürmektedir. Askeri ve bürokratik seçkinler reformların benimsenmesi noktasında çok kritik olan bu süreçte halifelik tartıúmasının kabul edilemez oldu÷una iúaret etmiúlerdir. Kongrenin düzenleyicilerinden ùevket Ali’nin Nice’de yaúayan Abdülmecid’in kongreye getirilerek yeniden halife ilan edilmesi ve hatta øslam dünyası içinde Vatikan benzeri bir yapı kurulabilece÷ine dair beyanatları Ankara tarafından endiúeyle karúılanmıútır. Bu dönemde Abdülmecid’in kızlarından birinin (Dürri ùehver Sultan) Haydarabatlı Osman Nizam Han’ın o÷ullarından birisiyle evlenmek üzere oldu÷u haberleri de bu çerçevede de÷erlendirilerek kaygı yaratmıútır.15 Tüm bu geliúmeler üzerine Nice’de sürgünde olan Abdülmecid’in gizlice Kudüs’e götürebilece÷i ihtimaline karúı Fransız sahil güvenlik ekipleriyle irtibata geçen Türkiye’nin Fransa



15Özlem Tür, “Türkiye ve Filistin-1908-1948: Milliyetçilik, Ulusal Çıkar ve Batılılaúma”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 62-1, Ankara, 2007, s. 240.

Mehmet AKÇA

(12)

Büyükelçisi Münir Bey, halifeli÷in tekrar canlandırılmasının Türkiye Cumhuriyeti’ne karúı yapılacak büyük bir düúmanlık olaca÷ını söylemiútir.

Ayrıca dönemin Dıú øúleri Bakanı Tevfik Rüútü Aras durumu øngiltere’nin Ankara Büyükelçisine bildirir ve halifeli÷i hortlatmanın øngiltere’ye karúı yıkıcı ve tahrip edici bir güç oluúturabilece÷inden duydu÷u endiúeyi hatırlatır. Filistin Yüksek komiseri Sir Arthur Wauchope ile de irtibata geçen Türk dıú iúleri Abdülmecid’in Filistin ya da di÷er ülkelere girebilmesi için gereken vizenin verilmemesini talep eder.16 øngiltere bu iste÷i kabul eder.

Hacı Emin halifelik söylentileri üzerine Mısır’ın El-Ahram gazetesi editörüne Abdülmecid’in tekrar halife olarak ilan edilmesinin kesinlikle gündeme gelmeyece÷ini açıklamıú olması Türkiye’yi memnun etmeye yetmez. Ardından müftü Türk konsoloslu÷una bir mektup göndererek resmi Türk delegasyonunu kongreye davet eder. Ancak konsolosluk Tevfik Rüútü Bey’in telkinleri do÷rultusunda bu gayriresmî toplantıya katılmayacaklarını iletir. Kongrenin belli bir Müslüman kesimi temsil ederek øngiliz ve Yahudi karúıtı bir izlenim yarataca÷ından ve øngiltere’nin zaten kongreye karúı olan tavrından duydu÷u kaygıları dile getirmiútir. Mustafa Kemal’in telkinleri do÷rultusunda kongreye ba÷lılı÷ın ancak Türkiye gibi cumhuriyet rejimiyle yönetilen baúka ülkelerinde kongreye ça÷rılmasının garanti edilmesi úartıyla kabul edilebilece÷i açıklanmıútır.

3 Aralık 1931 tarihinde meclis gündemine gelen kongre için Dıú øúleri Bakan Tevfik Rüútü Aras “úeriatçı” ifadesini kullanarak úu açıklamayı yapmıútır:

“Vakıa bize de bu kongreyi akit teúebbüsüne giriúenler tarafından davetnameler gelmiútir; fakat milletleri terakki yolundan alıkoymaya çalıúan, bu itibarla, müessif neticeleri artık münakaúa mevzusu olmayan böyle teúebbüslere Cumhuriyet Türkiyesi'nin bir alakası olamayaca÷ı tabiidir.

Bahusus dini siyasete vasıta ittihaz etmenin dâhili ve harici bütün siyasette bir aleyhtarıyız. (Çok güzel sesleri). Hadisenin inkiúafını yakınen takip ediyoruz. Bizim milli iúlerimizde uzaktan ve yakından alaka göstermedikleri müddetçe bu teúebbüs orada toplananların mıntıkalarında münhasır mahalli



16Martin Kramer, a.g.e., s. 131.

(13)

1166

ve bize taalluku olmayan bir hadise mahiyetinde kalabilir.” (Bravo sesleri, alkıúlar)17

Aydın milletvekili Dr. Mazhar Bey de konuyla ilgili söz alarak úunları söylemiútir:

“Kudüs'te Siyonistlerle øslamcılar arasında bir mesele cereyan ediyor.

Bu dâhili meselelerinde kendilerine kuvvet bulmak için bir úey yapmayı düúünebilirler. Fakat bu nihayet Kudüs dâhilinde kalabilir. Bütün dünyanın øslam âlemine davetiye göndermenin manası nedir? Hiç úüphe yok ki bir zamanlar hilafeti sinesinde taúıyan Türkiye'ye birçok müstemlekeci milletler tarafından vasıtai tenkit ve bazen tecavüz olarak kullanılmıú hilafet meselesi ve bütün di÷er devletlerin do÷rudan do÷ruya müstakil hayatlarına konuúmak mahiyetini alan hilafet meselesini [konuúacaklardır ve bunu] ... kabul edemeyiz. [...] Fakat ne de olsa çok kısa ve dar bir zaman zarfında yaptı÷ımız çok derin inkılaplar üzerinde çok derin hassasiyetimiz vardır ve bu da daha uzun bir zaman elbette sürecektir. Yanı baúımızda olan bir memlekette bu kadar alemúümul manayi ihtiva eden hadiseleri so÷uk kanlılıkla mütalaa edemeyiz. Türklerin seve seve, isteye isteye yaptıkları inkılapa hariçten herhangi bir burun ve parma÷ın sokulmasına müsaade edemeyiz ve bütün milletlerin yaptıkları insani ve medeni inkılaplarına úu veya bu úekilde müdahale arzularına so÷ukkanlılıkla lakayıt kalamayız.”(Alkıúlar)18

Türkiye’nin bu tutumunu øran, Afganistan, Arnavutluk, Mısır, Suudi Arabistan ve Irak gibi devletlerde destekleyerek kongreye resmi temsilci göndermemiúlerdir. Kongre salonunda katılımcı devletlerin bayraklarının arasında kendi bayra÷ının oldu÷unu ö÷renen Türkiye Filistin konsoloslu÷una verdi÷i nota ile bayra÷ın salondan kaldırılmasını istemiútir. Zira kongrede alınacak kararlardan ve izlenecek siyasetten do÷acak yükümlülükleri laik Türkiye Cumhuriyeti’nin yüklenmeyece÷i açıkça ifade edilmiútir.

Türkiye’nin bu yaklaúımın Müslüman ülkelerle olan iliúkilerine zarar verdi÷ini düúünen ùekip Arslan, Tevfik Rüútü’ye yazdı÷ı mektupta



17Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Zabıt Ceridesi, Hariciye Vekili Tevfik Rüútü Aras’ın Kudüs Kongresi hakkındaki beyanatı, Devre 4, C 5, 1931, s. 2-4.

18Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Zabıt Ceridesi, Aydın mebusu Dr. Mazhar Bey’in Kudüs Kongresi hakkındaki beyanatı, Devre 4, C 5, 1931, s. 2-4.

Mehmet AKÇA

(14)

Türkiye’nin kongreyle olan iliúkisini anlatmıútır. Ona göre Kudüs kongresinin karúısında olmak laikli÷i dikkate alan bir devletin izleyece÷i politika de÷ildir. Zira 1926’da Mekke’de düzenlenen kongreye katılırken Kudüs Kongresi’ne katılmamıú olmasının çeliúkili bir durum yarattı÷ını iddia etmiútir. Türklerin bu politikasının sebebini eski Osmanlı’nın mirasçısı olmayı reddetmesine ba÷lamıútır.19

Türk basını kongreye fazla ilgi göstermezken yaptı÷ı de÷erlendirmelerde Türk kamuoyunun bakıú açısını özetlemiútir. Öyle ki;

Cumhuriyet Gazetesi, “Kudüs Kongresi’nde Dayak” baúlı÷ıyla verdi÷i haberde kongrenin bir delegenin dövülmesiyle baúladı÷ını duyurmakta ve basitli÷ine dikkat çekmektedir.20 Benzer ifadeler Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde de yer almıútır. Kongre için “öyle bacadan böyle duman çıkar”

ifadesini kullanarak; kongreye Türkiye, Afganistan, øran ve Suudi Arabistan gibi hatırı sayılır Müslüman ülkelerin delege göndermeye bile lüzum görmedi÷ini yazmıútır.21

Kudüs øslam Kongresi ve Kararları

Tüm karúı çıkıúlara, eleútiri ve muhalefete karúı 7 Aralık 1931 (6 ùaban 1350) tarihinde Kudüs’te miraç gecesi toplanan kongreye: Suriye, Lübnan, Ürdün, Yemen, Libya, Cezayir, Tunus, Hindistan, Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan, Seylan, Endonezya, Çin (Do÷u Türkistan), Kafkaslar (Tatarlar), Yugoslavya, øran, Irak, Filistin, Fas, Arnavutluk, Nijerya’dan oluúan 22 ülkeden 145 delege katılmıútır. Yemen delegesi dıúındakilerin hiçbir resmi görevi yoktur.22 Din bilgini, siyasetçi ve düúünürlerden oluúan katılımcılar arasında önde gelen simalar úöyledir: Ziyaüddün Tabatabaî (eski øran Baúbakanı), Hasan Halid Paúa (eski Do÷u Ürdün Baúbakanı), Reúid Rıza (Mısır El-Ezher Üniversitesi Dekanı), Cezayirli Emir Abdülkadir’in torunu Emir Said El-Cezairi, ùükrü El- Kuvvetli (Suriye’nin kuruluúundan



19Martin Kramer, a.g.e., s. 132.

20Cumhuriyet Gazetesi, Kudüs Kongresinde Dayak, 8 Aralık 1931.

21Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, Kudüs Kongresi, 8 Aralık 1931.

22Jennie Lebel, The Pan-Islamic Congress-Jerusalem, 1931, The Mufti of Jerusalem Haj- Amin El-Husseini and National-Socialism, Translated from Serbian by Paul Munch, Chigoja Press, Belgrade, 2007, s. 4.

(15)

1168

sonra ilk devlet baúkanı), Riyad El-Sulh (Lübnan’ın ba÷ımsızlı÷ından sonraki ilk baúbakanı) ve Muhammed økbal.23 Kudüs müftüsü Hacı Emin El- Hüseyni kongreyi uzun bir siyasi konuúmayla açmıútır. øngiltere’ye verdi÷i sözü tutup onu kınamaktan kaçınmıú, konuúmasının odak noktasını Filistin’de Siyonist bir ulusal devlet kurulması tehlikesine yöneltmiútir.

Ayrıca Hacı Emin halifelik konusunun gündeme alınmayaca÷ını beyan ederek, kutsal yerlerin ne pahasına olursa olsun korunaca÷ına dair yemin edilmesini delegelerden istemiútir. Kongre bir yönetim kurulu seçerek baúkanlı÷ına Hacı Emin’i, baúkan vekilli÷ine ise Muhammed økbal’i seçmiútir. On gün süren kongre sonunda alınan kararlardan bazıları úöyledir:

9 Kudüs’te Mescit-i Aksa Üniversitesi’nin kurulması

9 øslam Ansiklopedisinin hazırlanması için bir heyetin kurulması 9 Müslüman gençlik örgütlerinin tesis edilmesi

9 Yahudilere toprak satıúını engelleyecek ve Arap çiftçileri koruyacak bir øslami úirketin

kurulması

9 øslam ülkelerindeki sömürgecili÷in kınanması

9 Mescit-i Aksa’daki El-Burak kapısının denetiminin Müslümanlara verilmesinin sa÷lanması

9 Müslüman ülkelerde temsilcilikler açılması 9 Kongrenin iki yılda bir toplanması

9 Balfour Deklerasyonu’nun reddedilmesi 9 Hicaz demiryollarının onarılması

9 Mezhep ayrımı gözetilmeksizin Müslümanlar arasında iúbirli÷ini geliútirerek genel øslam kardeúli÷ini yaymak ve øslam kültürüyle Arapçayı yaygınlaútırmak için çaba harcanması24

Kongrede Rusya’nın Urallar ve Kafkaslar’daki Müslümanlara yönelik düúmanlı÷ı kınanmıú, Fransa’dan Berberileri Hristiyanlaútırma gayretlerine son vermesi talep edilmiú, Do÷u Ortodokslarının Yafa’da yaptıkları toplantıyla kongreye verdikleri destek takdirle karúılanmıútır. Kongre oturumlarında alınan karar gere÷i Müslümanlar arasında birli÷in



23Abdülaziz Es-Sea’libi, Halfiyyatul-Mutemeril-Islami-Bil-Kuds, (h.1350/m.1931) (Yayına hazırlayan: Dr. Ahmed b. Milad Takdim ve tahkik: Hemmadi es-Sahili), Daru’l- Garbi’l- øslami, Beyrut, 1988, s. 32.

24Martin Kramer, a.g.e., s. 140.

Mehmet AKÇA

(16)

sa÷lanmasının niúanesi olarak ùii din âlimi Muhammed El-Hüseyin Ali Kaúif Sünni, ùii ve øbadiyye’lerden oluúan ve on bini bulan cemaate Mescid- i Aksa’da Cuma namazı kıldırmıútır.25

Kongrenin Yansımaları

Kongre gerek vücuda geldi÷i konjonktür gerekse de ulaútı÷ı kamuoyu kesimi itibariyle baúta Müslüman Arap basını olmak üzere tüm Avrupa, Ortado÷u ve Asya’nın da ilgisini çekmiútir. Öyle ki, içinde bulunulan dönem itibariyle hissedilen gergin ortam, izlenen revizyonist politikalar, artan ırkçılık ile Yahudi düúmanlı÷ı ve ileri görüúlü bir okumayla yaklaúan dünya savaúı tehlikesi arifesinde üç semavi din içinde kutsal kabul edilen Kudüs’te Müslümanların, Osmanlı Devleti da÷ıldıktan sonra içine düútükleri parçalanmıúlık durumu da göz önünde bulundurularak; yeniden aya÷a kalkarak bir araya gelmelerine ve ortak sorunlarına çare üretmeye çalıúmalarına büyük katkı sa÷layacak böylesine bir giriúimin ön plana çıkmaması beklenemez bir durumdur. Kongreyi bölge ve dünya basınından birçok gazeteci ülke gündemlerine taúımıútır. Mısırlı gazeteci Muhammed Ali Al-Tahir kongreyle ilgili altı ay boyunca yazı dizisi çıkarmıútır. Aynı úekilde Rashid Rida’a Al-Manar ve Muhammed øzzet Darwaza da kongrenin sekretarya fikri üzerine yazılar kaleme almıú, yayınlar yapmıúlardır.26 The Times Gazetesi de kongreyi yakından takip etmiú ve hem Londra’nın hem de Müslüman dünyasının nabzını tutmaya çalıúmıútır. Yukarıda bahsedildi÷i üzere Türk kamuoyunda da yankı bulan kongre için dönemin gazetelerinden Cumhuriyet, Hâkimiyet-i Milliye ve Yeni Sabah gazetelerinde haberler yayınlanmıútır.



25Sinan ølhan, a.g.e., s. 126.

26Martin Kramer, a.g.e., s. 126.

(17)

1170

SONUÇ

Kararların uygulanması açısından bakıldı÷ında, kongrenin baúarılı oldu÷unu söylemek mümkün de÷ildir. Toprakların korunmasına yönelik para yardımı toplama giriúimi baúarısızlıkla sonuçlanmıútır. Kudüs’te kurulması planlanan øslam Üniversitesi kaynak yetersizli÷inden kurulamamıú; üstelik kongre bir daha hiçbir zaman ilk úekliyle toplanamamıútır. Ancak Hacı Emin’e göre kongre baúarılı geçmiútir. Öncelikle Müslüman dünyasının ileri gelenleriyle iliúkilerini sa÷lamlaútırmayı ve Müslümanların ilgisini Filistin davasına çekmeyi baúarmıútır. Naúaúibi ve Halidi muhalefetine karúı üstünlük kazanmıú; ayrıca tüm zorluklara ra÷men kongreden çıkan kararların øngilizlerle olan iliúkisini olumsuz etkilemesine izin vermemiútir. Artık Hacı Emin’in üç unvanı vardır: Baú Müftü, Yüksek øslam Konseyi Baúkanı ve Genel øslam Kongresi Baúkanı.27 Her üç makamın da pratikte ne kadar iúlevsel oldu÷u tartıúmalı olsa da Hacı Emin’in Filistin meselesinde ve Müslümanların önderli÷i konusundaki üstünlü÷ü yadsınamaz bir gerçek halini almıútır. Öte yandan di÷er Müslüman ülkelerde temsilcilik açılması konusunda ilk somut adım Hindistan’dan gelmiú ve 1932 yılında bir temsilcili÷in açıldı÷ı duyurulmuútur.28

Kongre kararları arasında çok önemli baúlıklar olmakla birlikte, kararların stratejik bir derinlikten yoksun olması ve ortak bilincin geliúmemiú olması istenilen sonuçlara ulaúmayı zorlaútırmıútır. øç çekiúmeler ve takip edilecek belirli bir programın yoklu÷u nedeniyle belirgin bir baúarı sa÷layamasa da Birinci Dünya Savaúı sonrası da÷ılan Müslümanların bir araya gelme ve øslam kardeúli÷ini yaúatma konusundaki saiklerinin açık bir ifadesidir. Günümüzde faaliyetlerine devam eden øslam øúbirli÷i Teúkilatı’nın ilk nüvesini teúkil etmesi adına da önemli bir giriúimdir. Zira Kudüs Kongresi’nin ardından 1935 yılında Cenevre’de toplanan Avrupalı Müslümanlar da emperyalizme karúı duruúlarını sergilemiúlerdir. øsrail’in 1967 savaúıyla Do÷u Kudüs, Batı ùeria ve Gazze’yi ele geçirmesinden sonra Mescit-i Aksa’nın 1969’da yakılması Müslüman devletleri harekete geçirmiú ve Fas’ın Rabat kentinde toplanan øslam Konferansı 1971’de o zamanki



27Zvi Elpeleg, a.g.e., s. 63.

28Martin Kramer, a.g.e., s. 139.

Mehmet AKÇA

(18)

adıyla øslam Konferansı Örgütü’nü kurmuúlardır.29 Uluslararası politikadaki etkinli÷i ve kararlarının hayata geçirilmesi noktasında eleútiriye açık olmakla birlikte øslam dünyasının sesini uluslararası kamuoyuna duyurması noktasında yadsınamaz bir konuma sahip olan øslam øúbirli÷i Teúkilatı’nın vücuda gelmesinde önemli mihenk taúlarından olan Kudüs øslam Kongresi’nin, gerek hayata geçti÷i dönemden gerekse de günümüzden yapılan yerinde bir okumayla øslam dünyasına ait birçok parametreyi sundu÷u aúikârdır. Geçen yüzyıl boyunca øslam co÷rafyasında bir türlü dinmeyen kan ve gözyaúı furyası ne yazık ki 21.asrın da en vahim meselelerinden biri olmaya devam etmektedir. Yaúanan tüm acılara ra÷men çözüm noktasında atılan adımların yetersizli÷i, øslam dünyasının ortak bilinçten yoksunlu÷u, kiúisel menfaatlerin Müslümanların çıkarlarına tercih edilmesi gibi sıralayabilece÷imiz birçok neden nasıl ki 1931 yılında atılan adımı somutlaútırma noktasında yetersiz kalmıúsa bugünde maalesef yetersiz kalmaktadır.



29Sinan ølhan, a.g.e., s. 124.

(19)

1172

KAYNAKÇA Kitap ve Makaleler

ARMAOöLU, Fahir, Filistin Meselesi ve Arap øsrail Savaúları, øú Bankası Yayınları, Ankara, 1994.

BOSE, Sumantra, Contested Lands: Israel, Palestine, Kashmir, Bosnia, Cyprus and Sri Lanka, Harvard University Press, Cambridge, Massachusetts London, England, 2007.

BOZKURT, Celil, Türk Kamuoyunda Filistin Problemi, ølk Arap Yahudi Çatıúmaları (1920-1939), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, østanbul, 2008.

CLEVELAND, William, Modern Ortado÷u Tarihi, Agora Yayınevi, Ankara, 2008.

ELPELEG, Zvi, Filistin Ulusal Hareketinin Kurucusu Hacı Emin El-Hüseyni, (Çev: Dilek ùendil). øletiúim Yayınları, østanbul, 1999.

ES-SEA’LøBø, Abdülaziz, Halfiyyatul-Mutemeril-Islami-Bil-Kuds (h.1350/m.1931), (Yayına hazırlayan: Dr. Ahmed b. Milad Takdim ve tahkik: Hemmadi es-Sahili), Daru’l- Garbi’l- øslami, Beyrut, 1988.

GOLDSCMøD, A.- DAVøDSON, L., Kısa Ortado÷u Tarihi, Doruk Yayınevi, østanbul, 2007.

GÖKÇINAR, Demet, Arap-øsrail Uyuúmazlı÷ı’nda Filistin Sorunu, Atılım Üniversitesi Uluslararası øliúkiler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2009.

øLHAN, Sinan, “Kudüs’teki øslam Konferansının Perde Arkası”, øslami Araútırmalar Dergisi, C 20, S 1, Ankara, 2007.

KIZILOöLU, Serdar, “øsrail Devleti’nin Kuruluúuna Kadar Geçen Süreçte Yahudiler ve Siyonizm’in Geliúimi”, Sosyal Bilimler Dergisi, C 2, S 1, 2012.

KRAMER, Martin, Islam Assembled The Advent of the Muslim Congress, Colombia University Press, New York, 1986.

LEBEL, Jennie, The Pan-Islamic Congress-Jerusalem, 1931, The Mufti of Jerusalem Haj-Amin El-Hüsseini and National-Socialism, Translated from Serbian by Paul Munch, Chigoja Press, Belgrade, 2007.

Mehmet AKÇA

(20)

MATTAR, Philip, The Mufti of Jerusalem and the Politics of Palestine: Amin al-Huseyni and the Palestinian National Movement, Colombia University Press, New York, 1988.

MATTEWS, Weldon C., Pan-Islam or Arab Nationalism? The Meaning of the 1931 Jerusalem Islamic Congress Reconsidered, Cambridge University Press, 2003.

TÜR, Özlem, “Türkiye ve Filistin-1908-1948: Milliyetçilik, Ulusal Çıkar ve Batılılaúma”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 62-1, Ankara, 2007

Belge ve Gazeteler

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Zabıt Ceridesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (T.B.M.M) Zabıt Ceridesi, Cumhuriyet Gazetesi

Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi

Referanslar

Benzer Belgeler

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI. (İlmi Toplantılara Bildiri İle Müracaat Eden Katılımcılar İçin

başlıklı bu bildiri metninin yeni bir araştırma olduğunu, daha önce hiçbir ilmî toplantıda sunulmadığını ve yayımlanmadığını, bildiri metninin tamamının ya da

başlıklı bu bildiri metninin yeni bir araştırma olduğunu, daha önce hiçbir ilmî toplantıda sunulmadığını ve yayımlanmadığını, Bildiri metninin tamamının ya da büyük

başlıklı bu bildiri metninin yeni bir araştırma olduğunu, daha önce hiçbir ilmî toplantıda sunulmadığını ve yayımlanmadığını, Bildiri metninin tamamının ya da

başlıklı bu bildiri metninin yeni bir araştırma olduğunu, daha önce hiçbir ilmî toplantıda sunulmadığını ve yayımlanmadığını, bildiri metninin

başlıklı bu bildiri metninin yeni bir araştırma olduğunu, daha önce hiçbir ilmî toplantıda sunulmadığını ve yayımlanmadığını, bildiri metninin tamamının ya da

başlıklı bu bildiri metninin yeni bir araştırma olduğunu, daha önce hiçbir ilmi toplantıda sunulmadığını ve yayımlanmadığını, Bildiri metninin tamamının ya

Açılış Konuşmaları Veysel Karani AKSUNGUR ESAV Erzurum Vakfı Genel Başkanı Prof.. Mehmet Ali BEYHAN Atatürk Araştırma Merkezi