• Sonuç bulunamadı

ANKARADA ORTA DOĞU ÜNİVERSİTESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ANKARADA ORTA DOĞU ÜNİVERSİTESİ"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Üniversitenin

havadan genel görünüşü

A N K A R A D A O R T A D O Ğ U Ü N İ V E R S İ T E S İ

M i m a r l a r ı : A L T U Ğ Ç İ N İ C İ , B E H R U Z Ç İ N İ C İ İ. T. Ü .

Şayet kısa bir tarihî açıklama yapıl-mazsa, Ankara'daki Orta Doğu Üniversite-sinin manevî değeri gereği gibi iyi bir şe-kilde anlaşılmaz. Atatürk, 1923 senesinde Türkiye'nin başkentini Ankara'ya götürdü-ğünde, burası bir kalenin etrafında topla-nan 20 - 30 bin sakini olan u f a k bir şehirdi. Milletin kütürel faaliyetinin içinde daima

daha fazla temerküz ettiği A n k a r a , bugün 800 bin nüfustan daha fazlası ile istiap had-dini bulmuştur. O halde, kırk seneden biraz fazla, bir z a m a n d a kesin bir gelişim mey-dana gelmiştir. Gerek yayılma şeklinde bir sıçrayışla, gerekse açık nâzım plânına göre derhal teşekkül etmeye başlaması, gelişimin belirtileriydi. Merkezî yerleşme yerinin, iç

te-kâmülüyle ilgili zorunlu değişmeler dışında plân tatbikatı müspettir. Ankara'nın modern bir şehir haline gelmesini sağlayan nâzım plân, 1928 den sonra A l m a n şehircisi Jan-sen tarafından geliştirildi. Bu plân meseleyi, bir seri anahtar noktaları, şıkışık (nevralji) merkezleri yollarla bağlayarak, arazinin nite-liğine uygun ve düşünülmeden kabul edilen

(2)

her türlü simetri fikrinden uzak davranış-larla haletti. Kalenin etrafındaki eski şehre dokunulmadı, yenisiyle birleştirildi. Yeni şe-hir ise, güneye doğru çıkıyor ve buna ana d a m a r d a n hareketle batıya doğru yayılıyor-du. 1955 te Jansen'in eski nâzım plânı, millî bir yarışmayı müteakip, zamanın ihtiyaçla-rına uygun bir şekilde geliştirildi. Yeni tes-bit edilen prensipler, eskiye esas itibariyle riayet ediyordu. Plânın açık olma niteliğinde esaslı bir değişme olmadı.

Üniversitenin yeri bakımından üzerinde durulmaya değer... Güney-batı kısmında yer alıp, önemli bir şehir dışı trafik bağıyla (düğümüyle) sınırlanmıştır. Bu bağ, yeni A n -kara merkezinden Eskişehire doğru giden ve Konya'dan gelen yoldur. Yol kavşağından sonra ise etrafı tarihî merkez çevirir.

Gerçi yeni Üniversite Eskişehir yolunun başlangıcında bulunuyorsa da K o n y a yolu-na da çeşitli sebeplerden dolayı oldukça iyi

(Devamı 114. sahifada) Mimarlık Fakültesi Zemin kat plânı

. u

? E s i ; :• - M _ L _ 1

: m .

t'İ."

E : -» ]

m

!:-' >-.•• «<r t i I » . t » . I - : t " f v'*'JL\ . r r!! V r r a T M

. ı -<- W İ M l m

2%

•»^Nf"'-H

î

I

r m f k « ^ î h * î T î - '

J j ^ . Ç . f » .] k 1

M M M

' r H 1 • ; ; M i I I i N a ıp it "" ' w

(3)

intibak ettirilmiştir. Sebepler, sadece bu son-d a m a r arasınson-da bizatihi Üniversitenin F e n Lisesi binasına sahip olması değil, fakat ar-keolojik bakımından büyük önemi olan bir köyün de meydana çıkarılmasıdır. Üniver-sitenin güneyinde bulunan burasının, K o n y a yoluyla ve Lise ile bağlantısı sağlanmıştır.

Bu şekli ile Konya yolu, şehircilik ve kültürel bakımından çeşitli merkezlere fay-dalı hale gelmiştir. Bütün A n k a r a bölgesine nisbetle büyük önemi olan bir eksen görü-nümündedir.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İngi-lizce öğrenimi ile, T ü r k Başkentinin tam bir kültürel ortamını teşkil etmektedir. D a h a şimdiden şunları sayabiliriz. Opera, çeşitli tiyatro ve konser salonları, m o d e r n okullar v.s. Bu hususla ilgili millî yarışma 1961 de ilân edildi. Altuğ ve Behruz Ç İ N İ C İ kazan-dılar. 1962 de çalışmaya başladılar ve şimdi derece derece bu b ü y ü k eseri tamamlıyorlar. Şimdilik mimarlık fakültesi faaliyettedir. F a k a t genel plâna bir göz atmak, girişilen faaliyetin hümanist ve ilmî bir vasıta olarak değerini belirtmeye kâfidir.

Plânı gerçekleştirmenin güçlükleri çok büyüktür. Eski bir zihniyet yahut sadece tek-nik bakımından az gelişmiş imkânlarla mo-dern bir binayı m e y d a n a getirmek güçtür. Fakat, bütün bir Üniversite mahallesini, ikamet edilecek yerleri, sınıfları, ibadetha-nesi, spor tesisleri geleneksel mahallî inşa nazarı itibare alındığında, teknik unsurlar şüphesiz ileri, standart, m o d e r n tekniğe uy-gun inşaata ulaşılması h e m e n h e m e n imkân-sız bir teşebbüstür. Sadece yabancı malî kaynaklar yeterli değildir. Y a p ı ustalığı ile m o d e r n tekniği yaratma sabrı gereklidir. Başka şekilde ölçmeye veya ölçmemeye alı-şılmış, seri inşaat sistemini öğrenmeye mec-bur o l m u ş kimseleri, geleneksel m i m a r î dı-şında farklı bir bina yapımına alıştırma güçlükleri vardır. Bu nazik s a f h a d a öden-mesi gereken bir fire vardır. Bu s a f h a d a memleketin gücü süratle modernizasyonu ça-buk ve müessir bir şekilde gerçekleştirecek vasıtaları - her şeyden önce eğitici - değer-lendirmeye teksifi bir şekilde yönelmelidir.

Orta Doğu Üniversitesi halledilen güç-lükleri ve anlamlı m e m n u n edici meşguliyeti ile bundan sonraki Üniversite inşaatları için bir misal teşkil edecektir. Yeni meclisten beş kilometre uzakta bir sahaya, engebeli ve değişik bir köyceğize, hali hazırda ziraî olan kısma kurulmuştur. Takriben 45 milyon metre karelik bir sahaya yayılır. İkametgâh

olarak ayrılan yerler ve yeşil saha b u n a dahildir. Sadece 8 milyon metre karelik yeri binalar işgal etmektedir.

Münhasıran didaktik olan bölge, A n k a -ra'nın görünebilen bir tepesi üzerindedir. Geniş meydan açık havadaki merasimler için elverişlidir. Üniversite binaları orizontal bir değişim gösteren ve münhasıran yayalara mahsus, binalarla mütenasip bir saha vazi-fesi gören merkezî bir eksen etrafında ba-tıya doğru gelişiyorlar. Eksenin doğusuna doğru idare binaları, konferans salonu ve b a r yer alıyorlar. Biraz daha doğuda binaların tümünün merkezî cephesinde sportif tesislerle yeşil saha ve talebelerin yatakhaneleri; en nihayet doğu cephesinde hocaların villaları muntazam bir gurup teşkil ederse de, mono-ton bir şekilde dağılmamışlardır.

İkili fonksiyonuna, didaktik ve toplu ol-maya büyük bir müşahhas uygunlukla proje faal bir şekilde tatbik edilmektedir. D a i m a manzaranın belirtilmesi nazarı itibare alın-maktadır. Büyük bir elastikiyet ve hassasiyet-le çizilmiş olan yeni Orta Doğu Üniversitesi, bünyesinde Ankara'nın dinamik b ü t ü n yöne-tici hususları beraberinde getirmektedir. Burada özellikle mimarlık fakültesi, b ü y ü k bir bütün içinde ilk faal çalışan fakülte ol-ması dolayısıyla üzerinde duruldu. Takriben 600 talebeyi barındırabilmektedir. Bir seri çeşitli hacimli blokları orizontal bir şekilde içine alır. K ü t ü p h a n e , açık ve kapalı konfe-rans salonu güney köşesini teşkil ediyorlar, ana girişten sonra şekil ve manzara bakımın-dan önemli mimarlık fakültesi sınıflarının bulunduğu blok gelmektedir. Bu sınıflar tatlı ve sakin bir şekilde ziraî m a n z a r a y a doğru uzanıyorlar. Batıya doğru müteakiben, şe-hircilik çalışmaları üçlü bloku, fakülte bu-ralara içten bağlı, f a k a t kolaylıkla dışla da irtibatı bulunur bir şekilde bağlanmıştır. Bir seri dershaneler, batı köşesini teşkil ediyor-lar, mimarlık müşterek çalışma b l o k u n a doğru uzanıyor. Bunlar ise kuzey tarafın can alıcı noktasını teşkil ediyorlar. Küçük bir açıkhava konferans, dinlenme yeri, f a k a t biraz d a h a batıya doğru yer alır. Kuzey kö-şesinin geriye kalan kısmını profesör odaları işgal ederler. Bu kuzey köşesinde Üniversi-tenin ana damarını teşkil eden yola yan ta-rafını vermiştir. Buradan da girişin b ü y ü k avlu kısmına girmek m ü m k ü n d ü r . Bu avlu sergiler için kullanılabilir. Üstelik o k u m a salonu ve teneffüshanenin merkezi ve fakül-tenin iç kısmının merkezini (kalbini) teşkil eden yere de bağlıdır.

(Baştarafı 109. sahifada) Büyük bina profilinin bulunmaması, açıklık ve çeşitlik kendiliğinden iç ve dış sa-haya anlam kazandırıyor. Üniversitenin bü-tününü ve araziyi birbirine bağlıyor.

Burada belirttiğimiz iç o k u m a salonu haddizatında çeşitli fonksiyonları d a üzerine almaktadır ve Selçuklu mimarisinin eski geleneksel tipinin bir kısmını belirtmektedir. Yukarıdan aydınlatılmış bir salon, ışık tepe-den gelmektedir. Buraya talebeler hiç bir kontrol olmadan girebilir, tahta raflardaki meslekî mecmuaları alabilirler, okuyabilir-ler, konuşabilir ve görüşebilirler. Burada, mimarların, avrupaî rasyonalizmi basit değiş-melerle getirmek değil, kendi memleketleri-nin bazı geleneksel şeylerini m o d e r n bir şekilde takdim etmek istedikleri görülür.

Diğer canlı bir unsur m a n z a r a ile ku-rulan irtibattır. Bütün Üniversitenin konusu, mimarlık fakültesinde belirtildiği gibi, önem-le altı çiziönem-lecek, önemli ve tabiî bir anlam taşır. Meselâ: Mimarlık sınıflarının m a n z a r a d u r u m u . Fakülte sadece yayalara mahsus bir d a m a r üzerinde yer almasından değil, do-ğuya bakan profilde, A n k a r a manzarası ve ziraî g ö r ü n ü m önem kazanır. Binaların bü-tünü açık bir şekilde anlamıdır. Binaların bütünündeki akıcılık bir seri göze hitap ediyor ve hiç bir a n a görünüş teşkil etme-yip, açık ve genel bir g ö r ü n ü m vermekte-dir. Behruz Ç İ N İ C İ , 1932 senesinde İstan-bul'da doğdu, 1954 te aynı şehirdeki Tek-nik Üniversiteden mezun oldu. Burada di-daktik bazı vazifelerde bulundu. Çeşitli mimarlık yarışmalarına iştirak etti. Müte-addit birincilikler aldı. Kesif bir çalışması vardır.

Orta D o ğ u Teknik Üniversitesi proje-sinden başka, A n k a r a ' d a büyük bir çarşı, iş yeri olarak iki b ü y ü k bina, İstanbul'da iş yeri ve çarşı gibi yayın faaliyetinde de bu-lunmaktadır. Ege bölgesinin turistik mesele-leri üzerinde önemli bir eseri vardır.

Behruz Ç İ N İ C İ ' n i n beğendiği, müte-mayil bulunduğu bazı modern m i m a r ve heykeltraşlar arasında Nowicki, Saarinen, le Corbusier ve hatta Philip Johnson vardır. Bunlarda ise, rasyonalizm en serbest ve elâs-tikî şeklinde gelişmiş, en açık bir şekilde ikna ifadesi ve ifade kudreti hâkimdir. F a k a t bu isimler Ç İ N İ C İ ' n i n m e y d a n a getirdiği rasyonalist dinamik niteliğini anlamaya yar-dım ederlerse de, millî tarihî hususu nazarı itibare almazsak onun şahsiyeti hakkında bir şey anlaşılamaz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunun sonucunda, ülkemizde kapama badem bahçelerinin sayısı son yıllara kadar yok denecek kadar az olmuştur, mevcut ağaçlarda da bakım işleri (sulama,

Eğer OKK’lar yürürlüğe girmekle birlikte Türk hukukunun bir parçası haline gelir dersek ikinci mesele, 1/95 sayılı OKK’nın ve ilgili hükmünün kendi kendine

Çatlak Modeli oluþturulmaya baþlan- madan önce, karot çatlak analizi sonuçlarýn- dan elde edilen çatlak yoðunluðu ve çatlak açýklýðý deðerlerinden çatlak gözenekliliði

人體試驗/研究的進行,受到許多法規的規 範,基於對人的尊重,人體研究/試驗進 行,必須透過人體試驗委員會(Institutional Review

Güçlü ve yönlü bir lazer ›fl›n deme- ti oluflturmak için, uyar›l› ›fl›ma sa¤la- yan kristal, yüksek yans›t›c› aynalar- dan oluflan kovuk içerisine

Fikri Sağlar (Kültür Bakanı): Velidede- oğlu yaşamı boyunca Türk Hukuk Kuru­ mu tarafından layık görüldüğü Hukuk Devleti Savaşçısı Onur ödülü’nde ifadesi­

Çıplak GC, DDPHC ve DDPHC-DAS modifiye GC elektrot yüzeyleri için HCF(III)* redoks prob kullanılarak susuz ortamda alınmıĢ olan voltamogramların çakıĢtırılmıĢ

Daha sonra bu kara delikler birleşip, öteki yıldız artıklarıy- la beslenip büyüyerek süper kütleli kara delikler haline geliyorlar.. Bu varsayımın doğruluğunu sına- mak