• Sonuç bulunamadı

ÇOCUKLARDA DÜŞÜNCE AKIŞI BOZUKLUKLARI VE DEĞERLENDİRİLMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ÇOCUKLARDA DÜŞÜNCE AKIŞI BOZUKLUKLARI VE DEĞERLENDİRİLMESİ"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DEĞERLENDİRİLMESİ

Erguvan Tuğba Özel*, Runa Uslu **

ÖZET

Amaç: B u y a zıd a , şizo fren i s p e k tr u m u b o zu k lu k la r ın ın a ltta y a ta n p a to lo jisi ile ilişkili o ld u ğ u d ü ş ü ­ n ü le n d ü ş ü n c e a k ışı b o zu k lu k la rı ve d eğ erlen d irilm esi k o n u s u n d a ç o c u k lu k y a ş g r u b u n d a y a p ıla n ça lışm aların g ö zd e n g eçirilm esi a m a ç la n m ıştır. Yöntem: B u k o n u ile ilgili M ed lin e ve T ü r k Tıp dizi­

n i ta r a n a ra k ya p ıla n ç a lışm a la r g ö zd e n geçirilm iştir. Sonuçlar: D ü ş ü n c e a k ışı b o zu k lu k la r ın ın d e ­ ğ erlen d irilm esi ç o cu kla rd a e rişkin lere göre fa rklılıkla r g ö ste rm e k te , b u belirtiler k la s ik p s ik iy a tr ik g ö ­ r ü ş m e sıra sın d a ortaya ç ık m a y a b ilm e k te d ir. B u n e d e n le , C aplan ve a rka d a şla rı ta ra fın d a n 8 -1 2 y a ş g r u b u için geçerli v e g ü v e n ilir b ir ö lçm e aracı olan K iddie D ü ş ü n c e A k ış ı B o z u k lu ğ u D eğerlendirm e Ö lçeği g eliştirilm iştir. Ç ocu kla rd a d ü ş ü n c e a k ışı b o zu k lu k la rın ın araştırıldığı çalışm aların ço ğ u n d a da b u ö lçek k u lla n ılm ıştır. B u çalışm alarda d ü ş ü n c e a k ışı b o zu k lu k la rın ın şizo fren i dışı diğer p s ik o z ­ la r ile şizo tip a l k iş ilik b o zu k lu ğ u , k o m p le k s p a rs iy e l epilepsi, d ik k a t ek sik liğ i v e h ip e r a k tiv ite b o z u k ­ lu ğ u olan ç o cu kla rd a da görülebildiği, a n c a k b irço k a çıdan şizo fren id e g ö rü le n d e n farklı o ld u ğ u sa p ­ ta n m ıştır. Ayrıca, d ü ş ü n c e a k ışı b o zu k lu k la rın ın b ilişsel ve n ö ro b iyo lo jik b ileşen leri d e a ra ştırılm ış­

tır. Tartışma: B u k o n u d a T ü r k iy e 'd e y a p ıla n çalışm alara ra s tla n m a m a sı adı g eçen ölçeğin T ü r k ç e'­ y e u y a rla n m a s ın ın ç o cu kla rd a d ü ş ü n c e b o zu k lu k la rı ile ileride y a p ıla c a k y u r tiç i çalışm alara z e m in hazırlayacağını d ü ş ü n d ü r m e k te d ir .

Anahtar sözcükler: D ü ş ü n c e a k ışı b o zu k lu ğ u , ço cu k, şizo fren i

SUMMARY: FO R M AL THOUGHT DISORDERS A N D THEIR EVALUATION IN CHILDREN

Objective: In th is p a p er, rese a rc h e s on fo rm a l th o u g h t disorders, w h ich h a v e b e e n c o n sid ered to be re la te d w ith u n d e rly in g p a th o lo g y o f sch izo p h re n ia s p e c tr u m d iso rd ers a n d th e ir eva lu a tio n will be review e d in children. Method: A m e d lin e a n d T u r k is h M edical In d e x sea rch w as c o n d u c te d to revi­

e w th e articles a b o u t th is topic. Results: E v a lu a tio n o f fo rm a l th o u g h t d iso rd ers in ch ild ren is q u ite d iffe re n t fro m a d u lts a n d th e y m ig h t n o t be reco g n ized d u r in g ro u tin e p sy c h ia tr ic exa m in a tio n . T h u s, K iddie F orm al T h o u g h t D iso rd er R a tin g Scale, w h ic h is b o th a reliable a n d a va lid sca le m e a s u r in g fo rm a l th o u g h t d iso rd ers in ch ild ren b e tw e e n ages 8 -1 2 y e a rs , h a v e b een develo p ed b y C aplan e t al.

T h is sca le h a s b een u s e d in m o s t o f th e s tu d ie s a b o u t fo rm a l th o u g h t d iso rd ers in children. In th e ­ s e s tu d ie s fo rm a l th o u g h t d iso rd ers h a s also b een d e te c te d in n e u ro p s y c h ia tr ic d iso rd ers o th e r th a n sch izo p h ren ia , lik e c o m p le x p a rtia l epilepsy, a tte n tio n d eficit a n d h y p e ra c tiv ity diso rd er a n d s c h izo ty ­ p a l p e r s o n a lity disorder, b u t w ith a q u ite d iffe re n t appearance. A lso, cognitive a n d neurobiological

c o m p o n e n ts o ffo r m a l th o u g h t d iso rd ers h a s b een stu d ie d . Discussion: In T u rkey, th e re are n o s t u ­ dies on fo rm a l th o u g h t d iso rd ers in children, therefore d e v e lo p m e n t o f th e T u r k is h versio n o f th is sca le w o u ld b e a n im p o r ta n t s te p fo r c o n d u c tin g s u c h s tu d ie s in o u r co u n try.

K ey words: F orm al th o u g h t disorders, child, sch izo p h ren ia

GIRIŞ

Bleuler'in tanım lam asından beri, çağrışımlarda gevşeklik ve otizm gibi düşünce bozukluklarının şizofreninin altta yatan patolojisini yansıtan çe­

kirdek belirtiler olduğu tartışılm aktadır. Erişkin­

lerde düşünce bozuklukları, özellikle de d ü şün ­ ce akışı bozuklukları konusunda birçok çalışma yapılmıştır. Çocuklarda şizofreni tanısı için eriş­

kin tanı ölçütleri kullanılm asına karşın, şizofreni belirtilerinin özellikle de düşünce akışı bozuk­

luklarının değerlendirilmesi erişkinlere kıyasla oldukça güç ve farklıdır. Bu nedenledir ki, litera­

türde bu konuda yapılmış az sayıda çalışmaya

* A ra ş. Gör. Dr., A n k a r a Üniv. Tıp Fak. P sikiya tri A nabi- lim Dalı, A n ka ra .

** Doç. Dr., A n k a r a Üniv. Tıp Fak. Ç ocuk R u h Sağlığı ve H a sta lıkla rı A n a b ilim Dalı, A n ka ra .

rastlanm aktadır. Bu çalışmaların bir kısmı eriş­

kin düşünce akışı bozuklukları ölçütleri ve ölç­

me araçlarının kullanıldığı klinik çalışmalardır.

Ç oğunluğunu Caplan ve arkadaşları tarafından geliştirilen, 8-12 yaşları arasındaki çocuklarda düşünce akışı bozukluklarını değerlendirm ede geçerli ve güvenilir olduğu gösterilen tek ölçek olan Kiddie Düşünce Akışı Bozukluğunu Değer­

lendirm e Ölçeği kullanılarak yapılan çalışmalar oluşturm aktadır. Bu çalışm alarda çocuklarda düşünce akışı bozukluğunun şizofreni dışında diğer psikozlar ile şizotipal kişilik bozukluğun­

da, kompleks parsiyel nöbetler ile dikkat eksikli­

ği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda görüldüğü, ancak çeşitli açılardan şizofrenide görülenden farklı olduğu saptanmıştır. Ayrıca,

Ç ocuk ve G ençlik R u h Sağlığı D ergisi : 11 (3) 2 0 0 4

(2)

çocukluklardaki düşünce akışı bozukluklarının bilişsel ve nörobiyolojik bileşenlerinin araştırıl­

dığı çalışmalara da rastlanm aktadır.

Bu yazıda, çocuklarda düşünce akışı bozukluk­

ları ve değerlendirilmesiyle ilgili yapılan çalış­

m aların gözden geçirilmesi amaçlanmış ve ko­

nuyla ilgili Medline ve Türk Tıp Dizini taranm ış­

tır.

Konu çocuklarda düşünce akışı ve değerlendiril­

mesi, çocuklarda düşünce akışı bozukluklarının görüldüğü klinik durum lar ile bilişsel ve nörobi­

yolojik bileşenleri başlıkları altında ele alınacak­

tır.

ÇOCUKLARDA DÜŞÜNCE AKIŞI VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Çocuklar erişkinlerle kıyaslandığında hem ko­

nuşm a m iktarı hem de düşünce akışı bakım ın­

d an farklılıklar gösteririler. Çocuğun düşüncele­

rini dinleyenlere akıcı biçimde aktarm a becerisi 2-3 yaşları arasında gelişmeye başlar, çocukluk dönem inde hız kazanır ve ergenlik dönem inde olgun erişkin düzeyine erişir. Bu süreçlerin yete­

rince gelişebilmesi için çocuğun bilişsel, linguis­

tik ve pragm atik yeterlilikleri kazanmış olması gereklidir (Caplan 1994a).

Küçük çocuklar kısa dikkat aralıklarına sahiptir­

ler ve sem ptom atik anlam da fikir uçuşmaları sergilemeseler bile konuşm anın konusunu ani­

den değiştirebilirler (Sadock ve Sadock 2003a).

Bu çocuklar erişkin dinleyicinin gereksiniminin farkına varm azlar, mantıklı ve linguistik bağlan­

tıları erişkinlerin kurm asını beklerler. Orta ço­

cukluk dönem inden sonra çocuklar düşünceleri­

ni daha mantıklı ve akıcı tarzda sunm ayı öğre­

nirlerken halen kendiliğinden konuşm a miktarı erişkinlere oranla daha azdır.

Küçük çocuklar kendilerini ifade ederken bir ya da iki cümle kullanırlar ki bu, düşünce akışı bo­

zukluğunun puanlanm ası için yeterli değildir. 9 yaşından küçük çocuklar özellikle de psikotik belirtileri sorgulayan sorulara yanıt vermeyebi­

lirler ya da yanıtları "evet","hayır","bilmiyorum"

gibi kısa ve ayrıntısız olma eğilim indedir (Cap­

lan ve ark.1989).

Dolayısıyla, klinisyen, erişkinlerden farklı olarak çocuklarda düşünce akışı bozukluklarını değer­

lendirirken çocuğun yaş grubuna göre gelişimsel olarak beklenilenin ve sapm anın ne olduğunu göz önünde bulundurm alıdır.

Düşünce akışı bozukluklarının değerlendirilm e­

sinde bir diğer önemli nokta da, ölçüm araçları­

nın kullanılmasıdır. Çalışmalarda çocukluk çağı şizofrenisinde düşünce bozukluklarını değerlen­

dirm ek amacıyla farklı araçlar kullanılmıştır.

Çocuklarda ilk kez Arboleda ve Holzman(1985) düşünce bozukluklarını çalışmada geçerli ve gü­

venilir bir araç kullanmıştır. Yaptıkları çalışma­

da psikotik bozukluğu olan çocuklar ile psikotik bozukluklar açısından yüksek riskli çocuklarda Johnston ve Holzm an'ın Düşünce Bozukluğu Endeksi ( Thought Disorder Index-TDI) düzeyle­

rinin sağlıklı ya da psikotik olmayan, ancak baş­

ka psikiyatrik bozuklukları olan çocuklara kıyas­

la daha yüksek olduğunu göstermişlerdir. Ayrı­

ca bu çalışmada 10 yaşın altındaki sağlıklı çocuk­

larda da TDI puanlarının yüksek olduğunu bul­

m uşlar ve buradan hareketle düşünce bozuk­

lukları çalışmalarında gelişimsel etkenlerin öne­

mini vurgulam ışlardır.

Tompson ve arkadaşları (1990) ise TDI ve Family Consensus Rorschach Task'ı kullanarak şizofren ve şizotipal çocukların depresyonu olanlara oranla daha fazla düşünce ve dikkat bozukluğu sergilediklerini göstermişlerdir.

Makowski ve arkadaşları (1997) da TDI kullana­

rak ilk kez ergenlerde düşünce bozukluklarını araştırmışlardır. Buna göre, şizofren ergenlerde psikotik depresyonu, yaşamı tehdit etm eyen tıb­

bi hastalığı ve psikotik olmayan ruhsal hastalık­

ları bulunan ergenlere göre olağandışı sözcük kullanımı, m antığa aykırı çıkarsama ve çağrı­

şım larda gevşekliğin daha fazla bulunduğunu saptam ışlardır.

Caplan ve arkadaşları (1989) ise, çocuklarda kul­

lanılmak üzere, düşünce akışı bozukluğu ile im- m atür konuşm ayı ayırt edebilen, düşünce akışı bozukluğunun kısa konuşm a birimleri içinde öl­

çülebilmesini olanaklı kılan bir ölçek geliştirmiş­

lerdir. A ndreasen'in erişkinlerde kullanm ak üze­

(3)

re geliştirdiği Thought, Language and Com m u­

nication Scale'i m odel alarak, DSM-III düşünce akışı bozukluğu ölçütlerini (mantığa aykırı d ü ­ şünme, çağrışımlarda gevşeklik, enkoherans ve konuşm a içeriğinde yoksulluk) kullanmış ve ço­

cuklar için Kiddie Düşünce Akışı Bozukluğunu Değerlendirm e Ölçeği'ni (Kiddie Formal Tho­

ught Disorder Rating Scale) geliştirmişlerdir. Bu ölçek, Kiddie Düşünce Akışı Bozukluğu Öykü O yunu ile Kiddie Düşünce Akışı Bozukluğunu Değerlendirm e Ölçeği'nden oluşm aktadır. Öykü O yunu, 20-25 dakika süren 3 bölüm den m eyda­

na gelmektedir. Öncelikle çocuklara kaydedil­

miş bir öykü dinletilmekte, sonrasında çocuklar­

d an bu öyküyü anlatmaları ve değerlendirici ta­

rafından öykü ile ilgili açık uçlu soruları yanıtla­

maları istenmektedir. Ayrıca çocuklardan pato­

lojik düşünce içeriği oluşturm a potansiyeli olan dört konuda da öykü oluşturm aları istenmekte­

dir. Daha sonra çocukların bu oyuna verdikleri yanıtlar göz önünde bulundurularak mantığa aykırı düşünm e, çağrışımlarda gevşeklik, enko­

herans ve düşünce içeriğinde yoksulluk m adde­

lerinden oluşan dört m addelik ölçek puanlan- m aktadır. Yaptıkları çalışmada yazarlar, stan­

dardize bir psikiyatrik görüşm e olan The Child­

ren's Schizophrenia Interview ile karşılaştırdık­

larında orta çocukluk dönem inde düşünce akışı bozukluklarının puanlam asına uygun konuşma oluşturm ada Öykü O yunu'nun daha iyi bir yön­

tem olduğunu göstermişlerdir. Düşünce akışı bozukluğu toplam puanının çocuklarda düşün­

ce akışı bozukluğunu ölçmede özgül (%90) ve duyarlı (%79) bir ölçüt olduğunu, ancak yalnızca m antığa aykırı düşünm e ve çağrışımlarda gev­

şeklik m addelerinin güvenilir olduğunu sapta­

m ışlardır. Bu m addeler zihinsel yaş ve cinsiyete göre eşleştirildiğinde şizofren ve şizotipal çocuk­

ları sağlıklılardan ayırt etmekle beraber, şizoti- pallerle şizofrenler arasında bu iki m adde açısın­

d an anlamlı fark bulunm am ıştır. Diğer iki m ad­

de ise nadir puanlandığı için değerlendirmeye alınamamıştır. En yüksek puanları en küçük yaş­

taki hasta çocuklar almışlardır. Bu sonuçtan yola çıkarak, im m atür konuşm anın yanlışlıkla p uan­

lanmasını önlemek amacıyla ölçek için alt sınır 7 yaş olarak belirlenmiştir. 7 yaşından büyük sağ­

lıklı çocuklarda çağrışımlarda gevşekliğe rast­

lanmamış, m antığa aykırı düşünm enin ise bu ço­

cuklarda patolojik sınırın altında olduğu bulun­

m uştur.

Caplan ve arkadaşları (1990a) aynı ölçeği kulla­

narak yaptıkları bir başka çalışmada da, şizof­

ren, şizotipal ve sağlıklı çocuklardan oluşan kü­

çük bir örneklemde her iki m addenin toplam p u ­ anlarının hastaların ve sağlıklıların %85'ini doğ­

ru olarak sınıflandırdığını göstermişlerdir.

Bu ölçek bilindiği kadarıyla halen çocuklarda düşünce bozukluklarını değerlendiren geçerli ve güvenilir tek ölçektir.

ÇOCUKLUKLARDA DÜŞÜNCE AKIŞI BO­

ZUKLUKLARININ GÖRÜLDÜĞÜ KLİNİK DURUMLAR

Çocuğun düşüncelerini mantıklı ve bağlantılı bir biçimde dinleyene sunmasını sağlayan düşünce işleme becerilerinin erken çocukluk dönem inde gelişmeye başladığı ve ergenlik dönem ine dek devam ettiği düşünüldüğünde, bu dönem de or­

taya çıkan nöropsikiyatrik patolojilerin düşünce süreçlerini etkilemesi beklenir. Diğer taraftan, düşünce akışı bozukluklarının şizofreni dışında şizofreni spektrum unda yer alan şizotipal kişilik bozukluğu ile kompleks parsiyel epilepsi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi diğer nörolojik ve psikiyatrik bozukluklarda görüle­

bildiği bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda şi­

zofrenide ve diğer hastalıklarda görülen dü şü n ­ ce akışı bozukluklarının benzerlikleri ve farklı­

lıkları araştırılmış, bu çalışmaların ışığında d ü ­ şünce akışı bozukluklarının nörobiyolojisi ile il­

gili görüşler ortaya atılmıştır. Aşağıda çocukluk dönem inde düşünce akışı bozukluklarının gö­

rüldüğü durum larla ilgili yapılan çalışmalar baş­

lıklar altında özetlenmiştir.

Çocukluk Çağı Şizofrenisi

Çağrışımlarda gevşeklik, bloklar, m antığa aykırı düşünce ve düşünce yoksulluğu gibi düşünce akışı bozuklukları şizofrenisi olan çocuklarda sık görülen bulgulardır. Russell (1994), 12 yaşından

(4)

küçük, erken başlangıçlı 35 şizofren hastada d ü ­ şünce akışı bozukluğunun %40 oranında görül­

düğü n ü bulm uştur.

Aynı zeka düzeyine sahip olan sağlıklı çocuklar­

la karşılaştırıldığında şizofrenisi olan çocukların daha az konuştukları, kişiler, nesneler ve olay­

lardan bahsetm e tarzlarının daha belirsiz oldu­

ğu, şizofrenisi olan çocuklarda görülen iletişim eksiklikleri dinleyiciyi hazırlam adan yapılan, beklenm edik konu değişikliklerini kapsadığı bi­

linmektedir. Sağlıklı çocuklar söylemleri yeterin­

ce açık olm adığında ya da belirsiz olduğunda iletişimi aydınlatm ak amacıyla yineleme, düzelt­

me yapm a ya da ayrıntılandırm a gibi yollara başvururken, şizofren çocuklar bu tür yolları kullanm ada başarısızdırlar, m antığa aykırı d ü ­ şünce ve konuşm a sergilerler. Ancak, çocuklar­

da erişkin şizofrenlerden farklı olarak, konuşm a içeriğinde yoksulluğa sık rastlanm am aktadır (Sadock ve Sadock 2003b).

Caplan ve arkadaşları (1992) düşünce akışı bo­

zukluklarının yanı sıra, şizofren çocukların sağ­

lıklılara göre cümle içinde ya da cümleler arasın­

da fikirleri bağlam ak için linguistik araçları daha az kullandıklarını da göstermişlerdir.

Caplan ve arkadaşları (1994b) izleyen çalışmala­

rında mantıksız düşünm e ve çağrışımlarda gev­

şeklik bileşenine kohezyon/karşılıklı konuşm a bileşenini de eklemişlerdir. Geniş bir örneklem- de yaptıkları çalışmalarında diğerlerinden farklı olarak, düşünce akışı bozuklukları ve kohezyon olmak üzere iki bağımsız bileşen elde etmişler­

dir. Düşünce akışı bozukluğu bileşeni çağrışım­

larda gevşeklik, mantıksız düşünm e ve exopho- ra, yani konuşm anın aniden içerikten uzaklaşıp dış dünyaya sapmasını içerirken, kohezyon bile­

şeni sözcük kohezyonu, referansiyel kohezyon, bağlaçlar, açık olmayan referanslar yerine geçen ifadeleri içermiştir.

Düşünce akışı bozukluğu ve kohezyon puanları analiz edildiğinde normal çocukların %88'i ile şi­

zofrenlerin %76'sını doğru sınıflandırdığını sap­

tam ışlardır. Çalışmada ilaç aliminin da etkisi araştırılmış; kohezyon açısından farklılık saptan­

mazken, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da ilaç alanlarda düşünce akışı bozukluğunun daha

nadir olduğu bulunm uştur. Mantığa aykırı d ü ­ şünm e açısından şizofrenlerde 7 yaş ile 7-9 yaş grubu arasında anlamlı farklılık saptanm azken, sağlıklı grupta 7 yaşın altında 7-9 yaş grubuna oranla daha fazla m antığa aykırı düşünm e oldu­

ğu saptanm ıştır. Her iki grupta da 9 yaşın üze­

rindeki çocuklarda diğer yaş gruplarına göre m antığa aykırı düşünm enin daha az görüldüğü bulunm uştur. Daha önce yapılan çalışmalardan farklı olarak bu çalışmada şizofrenlerle sağlıklı­

lar arasında sözcük kohezyonu açısından fark bulunm am ıştır. Bu da önceki çalışmalarda yaş ortalaması 10 iken, bu çalışmada yaş ortalam ası­

nın 12 olmasıyla açıklanmıştır (Caplan ve ark.

2000).

Klinik uygulam ada, düşünce akışı bozuklukları olan şizofren çocukların dinleyen kişinin çıkar­

samalarını, konunun sürdürülm esini ve fikirle­

rin organizasyonunu takip etm ede güçlük çek­

tikleri izlenmektedir. Tüm bu bulgular çocukluk çağında şizofreninin sürm ekte olan iletişimsel beceri gelişimini aksattığı lehine yorumlanabilir.

Bir başka önemli nokta da, bazı yazarların öne sürdüğü gibi çocukluk çağı şizofrenisinin eriş- kinlerdekinden farklı belirtilerle seyredebilmesi­

dir. Bu dönem de düşünce bozuklukları gibi çe­

kirdek belirtilerin görülmeyebileceği, bunların yerine d ü rtü kontrolsüzlüğü, performans d ü ­ şüklüğü, uyaranlara aşırı tepki verme, değişken duygulanım vb. belirtilerin bulunabileceği üze­

rinde d urulm aktadır (Aarkrog ve M ortersen 1985). Bu nedenle de, özellikle erişkin tanı ölçüt­

leri kullanıldığında, çocukluk çağında şizofreni tanısı konulması erişkinlere kıyasla daha güç olabilmektedir. Diğer taraftan, klasik psikiyatrik görüşm elerin çocuklarda düşünce akışı bozuklu­

ğunu ortaya çıkarmayabileceği göz önünde bu­

lundurulduğunda, klinik uygulam ada düşünce akışı bozukluklarının gözardı edilebileceği ve vakaların farklı tanılar alabilecekleri düşünüle­

bilir.

Şizotipal Kişilik Bozukluğu

Çocuklarda düşünce akışı bozukluklarının araş­

tırıldığı bir diğer klinik d u rum da şizofreni

(5)

spektrum unda yer aldığı düşünülen şizotipal ki­

şilik bozukluğudur.

Caplan ve arkadaşları (1990a), şizofrenisi olan çocuklarla şizotipal kişilik bozukluğu olanlar arasında mantıksız düşünm e ve çağrışımlarda gevşeklik açısından anlamlı fark bulam azken, her iki grupta da puanların sağlıklılara oranla daha yüksek olduğunu saptam ışlardır. H er iki grupta da yaş ile düşünce akışı bozukluğu p uan­

ları arasında negatif ilişki, çağrışımlarda gevşek­

lik puanları ile de toplam ZB ve sözel ZB puan­

ları arasında negatif ilişki olduğu gösterilmiştir.

Tompson ve arkadaşları (1990) da, dikkat ve d ü ­ şünce bozuklukları açısından şizofren ve şizoti­

pal kişilik bozukluğu olanlar arasında fark bula­

mamışlardır.

Caplan ve Guthrie'nin (1992) şizofren, şizotipal ve sağlıklı çocuklarda iletişim kayıplarını araş­

tırdıkları çalışm alarında ise, şizotipal kişilik bozukluğu olanlar, şizofrenler ve sağlıklılar ara­

sında işlevsellik göstermişlerdir. Bu sonuç, iki bozukluğun aynı spektrum da yer aldığını da destekler niteliktedir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Şizofreni spektrum bozuklukları dışında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunda (DEHB) da düşünce bozukluklarının varlığı gösterilmiştir.

Caplan ve arkadaşlarının (2001) yaptıkları çalış­

m ada DEHB'li çocuklarda şizofrenlere kıyasla daha hafif olmakla beraber, düşünce bozukluk­

larının bulunduğu, şizofrenlerden farklı olarak bu bozuklukların ZB, dikkat ve işleyen bellekle ilişkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca şizofrenlerde ve sağlıklılarda olduğu gibi DEHB'li küçük ço­

cuklarda büyüklere oranla daha fazla düşünce bozukluğu bulunduğu gösterilmiştir.

Kompleks Parsiyel Epilepsi

Kompleks parsiyel epilepsisi (KPE) olan çocuk­

larda erişkinlerdekine benzer olarak, şizofreni ve diğer psikozlar dışında başka nörodavranış- sal ve psikiyatrik patolojilere rastlanılm aktadır.

Farklı çalışmalarda epilepsili çocuklardaki psi­

kopatolojilerin nöbet kontrolü ile ilişkili olduğu, nöbet kontrolünün bilişsel işlevleri etkilediği, nöbetlerin erken yaşlarda başlamasının, nöbet sıklığının ve hem başlangıç yaşı hem de yaşam boyu toplam nöbet sıklığının epileptik çocuklar­

da düşük zeka bölüm ü (ZB) düzeyleri ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, KPE'si olan ço­

cuklarda şizofreni benzeri psikozun, hiperaktivi- tenin, antisosyal davranışın ve saldırganlığın sol tem poral odakla ilgili olabileceği de yapılan çe­

şitli çalışmalarda gösterilmiştir.

Caplan ve arkadaşları (1992) erişkinlerde yapı­

lan çalışmalardan elde edilen veriler ışığında, tem poral lob patolojisine işaret eden düşünce akışı bozukluğunun KPE'si olanlarda sağlıklılara oranla daha fazla görülebileceğini öne sürm üş­

lerdir. Yaptıkları çalışmada KPE'si olan çocuk­

larla şizofren çocukların ve sağlıklı çocukların düşünce akışı bozukluğu puanlarını karşılaştır­

mışlardır. Toplam ZB puanı 100'ün altında olan KPE'li olguların benzer ZB puanlarına sahip sağ­

lıklı çocuklara kıyasla daha fazla düşünce akışı bozukluğu sergilediklerini bulm uşlardır. Ayrıca, KPE'si olan çocuklarda yalnızca m antığa aykırı düşünm e bileşeninin nöbetlerin erken başlam a­

sı, nöbet kontrolünün tam olarak sağlanam am a­

sı ve şizofreni benzeri belirtilerle ilişkili olduğu­

nu saptam ışlardır. Şizofrenlerde ise düşünce akı­

şı bozukluğu varlığının zeka düzeyinden ve has­

talığın süresinden bağımsız olduğu gösterilmiş­

tir. Şizofreni ve KPE'de düşünce akışı bozuklu­

ğu ve dikkatle ilgili bileşenlerinin farklı olması nedeniyle bu iki bozuklukta farklı frontotem po­

ral yolaklarda işlev bozukluğunun sözkonusu olabileceğini vurgulam ışlardır.

Temporal lobektomi uygulanan 7 çocuk ve er­

gende yaptıkları çalışmalarında ise Caplan ve ar­

kadaşları (1993) ameliyat öncesinde ortalam a mantıksız düşünm e ve karşılıklı konuşm a p uan­

larının patolojik aralıkta olduğunu, am eliyattan sonraki ortalam a 15 aylık izlem dönem inden sonra ise yalnızca m antığa aykırı düşünm e p u ­ anlarının normal aralığa d öndüğünü bulm uşlar­

dır. Frontal lobun soyut çıkarsamalar yapm ada­

ki rolü, tem poral lob epilepsisinin EEG'de fron­

tal lobu da içermesi, tem poral lob epilepsisi olanlarda m antığa aykırı düşünm enin daha şid­

(6)

detli olması KPE'si olan çocuklardaki mantığa aykırı düşünm enin prefrontal korteks ile ilişkili olabileceğini düşündürm ektedir.

Aynı yazarlar, düşünce akışı bozuklukları açı­

sından kompleks parsiyel epilepsisi (n=30), pri­

m er jeneralize epilepsisi (PJE) olan (n=24) ve epi­

lepsisi olm ayan (n=61) çocukları karşılaştırmak amacıyla yaptıkları öncül çalışmalarında, KPE'si olan çocukların jeneralize nöbetleri olanlara ve epileptik olmayanlara kıyasla daha fazla m antı­

ğa aykırı düşünm e sergilediklerini saptam ışlar­

dır. Ayrıca, bu çocuklardaki m antığa aykırı d ü ­ şünm e şiddetinin global bilişsel bozulm a ve şi­

zofreniye benzer psikozla ilişkili olduğunu bul­

m uşlardır. PJE'si olan çocuklarda da başlangıç yaşı ve nöbet kontrolünün m antığa aykırı d ü ­ şünm e ile belirgin olarak ilişkili olduğunu gös­

termişlerdir. Global bilişsel bozulm anın bulun­

du ğ u KPE'li çocukların %63'ü ile, PJE'li olgula­

rın %54'ünde bir ya da daha fazla psikiyatrik morbiditeye rastlam ışlardır ki, bu oranlar sağlık­

lı popülasyonla karşılaştırıldığında oldukça faz­

ladır. KPE'si olan çocukların %20'sinde şizofreni benzeri psikoz varlığı gösterilmiştir, ancak bun­

ların hiçbirinde şizofreniden farklı olarak çağrı­

şım larda gevşeklik bulunm am ıştır. Bu d urum u da, nöbetlerin çocukların konunun sürdürülm e­

si ile değil de, çıkarsama becerileri ile ilgili nöral devrelerle ilişkili olabileceği görüşü ile açıkla­

m ışlardır. PJE'si olan çocuklarda ise şizofreni benzeri psikoza rastlanmamıştır. Ayrıca bu çalış­

m ada, önceki çalışmadan farklı olarak KPE'si olanlarda m antığa aykırı düşünm e şiddeti nö­

betlerin devam ı ve başlangıç yaşı ile ilişkisiz bu­

lunm uştur. KPE'si olan çocukların yarısından fazlasında EEG'de tem poral lob tutulum u izlen­

miştir, ancak psikiyartrik morbidite ile EEG bul­

gularındaki lateralizasyon arasında anlamlı iliş­

ki bulunam am ıştır (Caplan ve ark. 1997).

Bu çalışmalar ışığında KPE ile şizofreninin klinik açıdan karşılaştırılması düşünce akışı bozuklu­

ğ u n u n anatom ik substratlarının tartışılm aya başlanm asına da öncülük etmiştir.

Yüksek Riskli Gruplar

Şizofreni ve du ygudurum bozuklukları açısın­

d an yüksek riskli olan çocuklarda klinik belirti­

lerin araştırıldığı yüksek risk çalışmaları vardır.

Bu çalışmaların sonuçlarından yola çıkılarak, şi­

zofreni için yüksek riskli çocuklarda pozitif d ü ­ şünce akışı bozukluğu gibi belirtilerin ileride şi­

zofreni gelişiminde yordayıcı olabileceği öne sü­

rülm ektedir (Niemi ve ark. 2003).

Bu da düşünce akışı bozukluklarının şizofreni­

nin çekirdek belirtileri olduğu ve şizofreninin nörogelişimsel bir bozukluk olduğu görüşünü destekler niteliktedir.

Yüksek risk çalışmalarından biri, Ott ve arkadaş­

larının (2002) "New York Yüksek Risk Projesi”

başlıklı uzunlam asına çalışmalarıdır. Bu çalış­

m ada ebeveynlerinde şizofreni ya da du y g u d u ­ rum bozuklukları olan şizofren hastaların orta çocukluk dönem inde global, pozitif ve negatif düşünce bozuklukları ile negatif belirtileri bu­

lunduğu gösterilmiştir.

Bir başka çalışmada duy gu du rum bozukluğu ve şizofreni riski olan çocuklar sağlıklı kontrollerle pozitif ve negatif belirtiler açısından karşılaştırıl­

dığında, çocukluk dönem inde gruplar arasında anlamlı fark saptanm azken, erken adölesan dö­

nem inde şizofreni riski olan çocukların duygu- d urum bozukluğu riski olanlara göre daha fazla pozitif düşünce akışı bozukluğu sergiledikleri, adölesan dönem inde ise diğer gruplara oranla hem pozitif hem de negatif belirtilerin daha faz­

la olduğu bulunm uştur (Dworkin ve ark. 1991).

Şizofren annelerin çocuklarında yaptıkları ileri­

ye dönük çalışmalarında da Parnas ve arkadaş­

ları (1982), prem orbid dönem de yüksek düzeyde düşünce akışı bozukluğu olanlarda erişkinlikte şizofreni spektrum bozukluklarının geliştiğini göstermişlerdir.

Bir başka çalışmada aynı yazarlar şizofren anne­

lerin ergen çocuklarında düşünce akışı bozuklu­

ğunun olası bağımsız boyutlarının, erişkinliğe kadar devam edip etm ediğini araştırmışlardır.

10 yıl so nunda çalışm aya alm an çocukların

%48'inde şizofreni geliştiğini saptam ışlardır.

Bunlarda "Wender Thought Disorder Inventory"

kullanarak "konuşmanın zenginliği "ve "belirsiz­

lik" (sintaktik, sıralı düşünm ede bozulm a, enko-

(7)

herans, teğetsellik, çağrışımlarda gevşeklik ve raydan çıkma) olmak üzere iki etken tanım la­

m ışlardır. Düşünce bozukluğunun prem orbid ölçütlerinin (koherans ve çağrışım treni) bu iki etkenin yordayıcısı olduğunu da göstermişler­

dir. Diğer taraftan, prem orbid dikkat bozuklu­

ğ unun da düşünce akışı bozuklukları ile ilişkili olabileceğini bulm uşlardır. Sonuç olarak şizofre­

ninin yavaş gelişen bir d u ru m olduğunu, dü şün ­ ce akışı bozukluklarının da şizofrenide çocuk­

luktan erişkinliğe kadar süren çekirdek belirtiler olabileceğini öne sürm üşlerdir (Parnas ve Schul­

singer 1986, Parnas 1986).

Arbelle ve arkadaşları (1997) ise, şizofren ebe­

veynlerin düşünce akışı bozukluğu şiddeti yük­

sek olan çocuklarının düşük olanlara kıyasla bi­

lişsel testlerde daha az başarı gösterdiklerini bul­

muşlardır.

Bir başka çalışma da Finlandiya'da şizofreni açı­

sından yüksek riskli çocuklarla düşük riskli olanlar arasında düşünce bozuklukları bakım ın­

d an fark olup olm adığının araştırıldığı bir evlat edinm e çalışmasıdır. TDI kullanılarak yapılan bu çalışmada, gruplar arasında toplam puanlar açısından anlamlı farklılık bulunam am ıştır, an­

cak akıcı düşünm e ve olağandışı sözcük kullan­

m a alt ölçekleri yüksek riskli evlatlıklarda daha sık puanlanm ıştır. Evlat edinen ebeveynlerin ile­

tişimdeki sapmaları sürekli bir yordayıcı değiş­

ken olarak değerlendirm eye katıldığında, ola­

ğandışı sözcük kullanm anın yüksek riskli olan grupta anlamlı olarak daha fazla olduğu göste­

rilmiştir. Genetik riskin ve bakım veren ebe­

veynlerin iletişim örüntülerinin birbiriyle etki­

leştiği , adı geçen alt ölçeklerin de şizofreniye yatkınlık belirteçleri olabileceği vurgulanm ıştır (Wahlberg ve ark. 2000).

ÇOCUKLARDA DÜŞÜNCE AKIŞI BOZUKLUKLARININ BİLİŞSEL VE NÖROBİYOLOJİK BİLEŞENLERİ

Caplan ve arkadaşlarının (1994a) yaptıkları çalış­

m ada düşünce akışı bozukluklarının şizofren ve şizotipal çocuklarda dikkat bozukluğunun farklı yönleri ile ilişkili olduğunu gösterilmiştir. Ayrı­

ca, mantıksız düşünm e ve çağrışım larda gevşek­

lik bileşenleri global bilişsel kayıplarla değil, öz­

gül kayıplarla ilişkili bulunm uştur (Caplan ve ark. 1990a, Caplan 1994b). Mantıksız düşünm e­

nin görsel uyaranları göz ardı etme güçlüğü ile sürekli ve sürekli olmayan d u ru m u n korunm a­

sında bozukluk ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (Caplan ve ark. 1990a, Caplan 1994a). Çağrışım­

larda gevşeklik ise distraktibilite, sözel kayıplar ve süre giden d u ru m u n korunm asındaki yeter­

sizlikle ilişkili bulunm uştur. Kohezyon bileşeni ise ne global, ne de özgül bilişsel kayıplarla iliş­

kili bulunm am ıştır. Buradan hareketle, bu bile­

şenlerin farklı bilişsel bozukluklara işaret eden birbirinden bağımsız bileşenler olduğu öne sü­

rülm üştür. Yazarlar, distraktibilite ile ilişkili bu ­ lunan çağrışımlarda gevşekliğin pozitif bir bul­

gu, m antığa aykırı düşünm e ile karşılıklı konuş­

m a bozukluklarının ise negatif birer bulgu oldu­

ğunu vurgulam ışlardır (Caplan ve ark. 1990b).

Ayrıca, bir başka çalışmada Caplan ve arkadaş­

ları (1996) yaşları 5.6 ile 12.4 yaş arasında deği­

şen şizofren çocukların sağlıklılara kıyasla d ü ­ zeltme stratejilerini (yanlış başlangıçlar, dolgu ifadeleri daha az kullandıklarını saptamışlardır.

Çağrışımlarda gevşeklik ve distraktibilite m ad­

deleri yanlış başlangıçlarla ilişkili bulunurken, dolgu ifadeleri ile ilişkili bulunm am ıştır. Sonuç olarak da, özellikle ilaç alan şizofren çocukların düşünce akışı bozuklukları ve karşılıklı konuş­

m a kayıplarının yanı sıra düzeltm e stratejilerini daha az kullandıkları da ortaya çıkmıştır. İleti­

şim becerilerindeki yoksulluğun çocukluk çağı şizofrenisindeki negatif bulgulara işaret edebile­

ceği belirtilmiştir.

Bilişsel bileşenlerin yanı sıra, son zam anlarda şi­

zofren çocuklarda düşünce akışı bozuklukları­

nın nörobiyolojisi ile ilgili yapılan öncül çalışma­

lar dikkat çekmektedir. Bunlardan biri, serebel- lum un dil işlevlerinde ve şizofreninin altta yatan patofizyolojisinde hata dedektörü olabileceği görüşünden yola çıkarak, Blanton ve arkadaşla­

rının (2003) yaptıkları çalışmadır. Burada, sere- bellum un bazı bölüm lerindeki işlev kaybının şi­

zofren çocuklarda düşünce akışı bozukluklarına yol açabileceğini vurgulanm ıştır. Şizofren ve

(8)

sağlıklı çocukların T1 ağırlıklı m anyetik rezo­

nans görüntülem eleri incelenerek serebellum alt bölümlere ayrılarak değerlendirilmiş; şizofren­

lerde konuşm a sırasında hataların gözden geçir­

ilerek düzeltilmesi ile sağ tonsil ve vermis böl­

geleri ilişkili bulunm uştur. Bununla birlikte, şi­

zofrenlerde floküller ve tonsillerdeki asimetri ile psikopatoloji ve düşünce akışı bozukluğu ara­

sında pozitif ilişki saptanırken, sağlıklı grupta asim etri saptanm am ıştır. Ayrıca, sağlıklılarda gözden geçirip düzeltm enin sol neoserebellum ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu bulgulara da­

yanarak şizofrenlerin bu yüksek düzey konuşm a işlevlerinde filogenetik olarak eski bölgeleri kul­

landıkları öne sürülm üştür.

Bir başka çalışmada Ballmaier ve arkadaşları (2003), düşünce bozuklukları ile bilgi işleme sü­

reçlerindeki bozuklukların paralellik göstermesi, nucleus accumbensin bilgi akışını ve talamokor- tikal yolaktaki bilgi işleme sürecini düzenleyen merkez olduğu görüşlerinden yola çıkarak şizof­

ren çocuklarda nucleus accumbens hacmi ile d ü ­ şünce bozuklukları arasındaki ilişkiyi incelemiş­

lerdir. Şizofren ve sağlıklı çocukların nucleus ac- cumbens hacimleri arasında anlamlı fark bulun­

m am akla beraber, şizofrenlerde düşünce bozuk­

lukları ile nucleus accumbens hacimleri arasında anlamlı ilişki bulunduğu saptanm ıştır. Diğer ta­

raftan, şizofrenlerde sağ ve sol nucleus accum­

bens hacimlerinin farklı nöropsikolojik işlevlerle ilişkili olduğu da saptanmıştır. A nında farkede- bilmedeki bozukluk, düşüncenin planlanması ve organizasyonu sırasında hataların düzeltilmesi­

nin sağ nucleus accumbens hacmi ile, kelime se­

çimi, anlamı ve referanstaki linguistik hataların gözden geçirilmesinin ise sol nucleus accumbens hacmi ile ilişkili olduğu bulunm uştur. Şizofren çocuklarda nucleus accumbensteki subkortikal işlevlerin hemisferik özelleşme paternlerini yan­

sıtıyor olabileceği; sol lateralizasyonun linguis­

tik hataların gözden geçirilmesi, sağ lateralizas­

yonun da dezorganize düşünceye bağlı olarak iletişimdeki bozuklukları yansıtıyor olabileceği vurgulanm ıştır.

Bahsedilen çalışmalar örneklem sayısı az olmak­

la beraber çocukluk çağı şizofrenisinde düşünce akışı bozukluklarının nörobiyolojisi konusunda

yapılmış öncül çalışmalar olarak, nucleus ac­

cumbens ve serebellum işlev bozukluğunun şi­

zofren çocuklardaki düşünce akışı bozukluğu­

n un gelişiminde etkili olabileceğine dikkat çek­

mektedir.

SONUÇ

Sonuç olarak, düşünce akışı bozukluğunun ço­

cuklarda şizofreni spektrum bozukluklarından epilepsilere kadar farklı nöropsikiyatrik bozuk­

luklarda görülebileceği, şizofreniye özgül bir bulgu olmamakla beraber şizofreni spektrum bozukluklarında daha şiddetli görüldüğü izlen­

mektedir. Aynı zam anda, çocukluk çağındaki düşünce bozukluklarının erişkin dönem de şizof­

reni gelişiminin yordayıcısı olabileceği de yük­

sek risk çalışmaları ile kanıtlanmıştır. Çocuklar­

da düşünce süreçlerinin klasik psikiyatrik görüş­

me sırasında yeterince saptanam adığı bilinmek­

tedir ki bu bağlam da, çocuklarda düşünce bo­

zukluklarının standardize yöntemlerle çalışılma­

sının önemi ortaya çıkmaktadır. Çocuklarda d ü ­ şünce akışı bozukluklarının ölçüm ünde Kiddie Öykü O yunu ve Kiddie Düşünce Akışı Bozuk­

luklarını Değerlendirm e Ölçeği'nin geçerli ve güvenilir tek araç olduğu ve bu konuda ülke­

m izde yapılan çalışmalara rastlanm adığı göz önünde bulunduruld uğ un da hem klinik pratik­

te, hem de araştırm alarda kullanılm ak üzere ön­

celikle bu değerlendirm e araçlarının Türkçe'ye uyarlanm asının önemli bir adım olabileceği d ü ­ şünülm ektedir.

KAYNAKLAR

A arkrog T ve M ortensen K V (1985) S c h izo p h ren ia in early adolescence: A s tu d y illustrated b y long term c a ­ s e s . A c ta P sych ia tr S c a n d 72:422-429.

A rbelle S, M agharious W, A u e rb a c h JG ve ark. (1997) Form al th o u g h t diso rd er in offspring o f schizophrenic p a ­ rents. Isr J P sych ia try R e la t S c i 34:210-221.

A rb o led a C, H o lzm a n PS (1985) T h o u g h t diso rd er in children a t risk fo r p sy c h o s is . A rch G en P sychiatry 42 :1 0 0 4 -1 0 1 3 .

B allm aier MA, Toga A W , S id d a r th P ve ark. (2003) N uc­

leu s a c c u m b e n s a n d th o u g h t diso rd er in chid h o o d -o n set schizophrenia: A stru ctu ra l M RI s tu d y . Sch izo p h r R es 60:189-190.

(9)

B la n to n RE, Toga A W , L evitt J G ve ark. (2003) R egional cerebellar a n a to m y a n d fo r m a l th o u g h t diso rd er in child­

h o o d -o n set schizophrenia. Sch izo p h r R e s 60:189-190.

C aplan R, G uthrie D, F ish B ve ark. (1989) T he kid d ie fo r m a l th o u g h t d iso rd er rating scale: clinical a s s e s s ­ m ent, reliability a n d validity. J A m A c a d Child A d o lesc P sych ia try 28:408-416.

C aplan R, P erdue S, T a n g u a y PE ve ark. (1990a) Form al th o u g h t diso rd er in childhood o n s e t sch izo p h ren ia a n d sc h izo ty p a l p erso n a lity disorder. J C hild P sychol P sych i­

a try 3 1 :1 103-1114.

C aplan R, Foy JG , A sa rn o w R F ve ark. (1990b) Inform a­

tion p ro cessin g d eficits o f schizophrenic children w ith fo r m a l th o u g h t disorder. P sych ia try R e s 31:169-177.

C aplan R, G uthrie D (1992) C om m unication d eficits in childhood sch izo typ a l p erso n a lity disorder. J A m A c a d C hild A d o lesc P sych ia try 31:961-967.

C aplan R, G uthrie D, S h ie ld s WD ve ark. (1992) Form al th o u g h t d iso rd er in pediatric com plex p a rtia l se izu re d i­

sorder. J Child P sychol P sych ia try 3 3 :1 399-1412.

C aplan R, G uthrie D, S h ie ld s WD ve ark. (1993) C om m u­

nication d eficits in children undergoing tem poral lobec­

tom y. J A m A c a d Child A d o lesc P sych ia try 32:604-611.

C aplan R (1994a) T h o u g h t d iso rd er in childhood. J A m A c a d Child A d o le sc P sych ia try 33:605-615.

C aplan R (1994b) C om m unication deficits in childhood sc h iz o p h r e n ia s p e c tr u m d is o rd e rs . S c h iz o p h r B u ll 20:671-683.

C aplan R, G uthrie D, Kom o S (1996) C onversational re­

p a ir in schizophrenic a n d norm al children. J A m A c a d C hild A d o lesc P sych ia try 35:950-958.

C aplan R, A rbelle S, G uthrie D ve ark. (1997) Form al tho­

u g h t diso rd er a n d p sy c h o p a th o lo g y in p ed ia tric p rim a ry g e n e ra lize d a n d com plex pa rtia l ep ilep sy. J A m A c a d C hild A d o lesc P sych ia try 36 :1 2 8 6 -1 2 9 4 .

C aplan R, G uthrie D, T ang B ve ark. (2000) T h o u g h t d i­

so rd er in childhood schizophrenia: replication a n d u p d a ­ te o f concept. J A m A c a d C hild A d o le sc P sychiatry 39:771-778.

C aplan R, G uthrie D, T ang B ve ark. (2001) T h o u g h t d i­

so rd er in attention-deficit h yp era ctivity disorder. J A m A c a d Child A d o le sc P sych ia try 40:965-972.

D w orkin RH, B e rn ste in G, K a p la n sk y LM ve ark. (1991) Social com petence a n d p o sitiv e a n d negative sym p to m s:

a longitudinal s tu d y o f children a n d a d o le s c e n ts a t risk f o r sch izo p h ren ia a n d a ffective disorder. A m J P sych i­

a try 148:1182-1188.

M a k o w s k i D, W a te rn a u x C, Lajonchere CM ve ark.

(1997) T h ought d iso rd er in a d o le sc e n t-o n se t sch izo p h re­

nia. Sch izo p h r R e s 23:147-165.

N iem i LT, S u v is a a ri JM, T uulio-H enriksson A ve ark.

(2003) C hildhood d evelo p m en ta l abnorm alities in sc h i­

zophrenia: e vid e n ce fr o m high-risk stu d ie s. Sch izo p h r R e s 60:239-258.

O tt SL, R oberts S, R o ck D ve ark. (2002) P ositive a n d n e ­ g a tive th o u g h t d iso rd er a n d p sych o p a th o lo g y in childho­

o d a m ong su b je c ts w ith a d u lth o o d schizophrenia. S ch i­

zo p h r R e s 58:231-239.

P a rn a s J, S ch u lsin g er F, S ch u lsin g er H ve ark. (1982) B ehavioral p recu rso rs o f sch izo p h ren ia spectrum : a p ro sp ective s tu d y . A rch G en P sy c h 39:658-664.

P a rn a s J (1986) R is k fa c to r s in th e d eve lo p m e n t o f sc h i­

zophrenia: contributions fr o m a s tu d y o f children o f sc h i­

zophrenic m others. D an M ed B ull 33:127-133.

P a rn a s J, S ch u lsin g er H (1986) C ontinuity o f fo r m a l tho­

u g h t diso rd er fr o m childhood to a d u lth o o d in a high-risk sa m p le. A c ta P sych ia tr S c a n d 74:246-251.

R u s s e ll A T (1994). The clinical p rese n ta tio n o f childho­

o d -o n set schizophrenia. S c h izo p h r Bull 20:631-646.

S a d o c k B J ve S a d o c k VA (2003a) Child P sychiatry: A s ­ s e s s m e n t, E xa m in a tio n a n d Psychological Testing. K a p ­ lan & S a d o c k ’s S y n o p s is o f P sych ia try B ehavioral Scien- c e s/C lin ic a l P sych ia try içinde, B J S a d o c k ve VA S a d o c k (eds), Lippincott W illiam s a n d W ilkins, P hiladelphia, s:1156.

S a d o c k B J ve S a d o c k VA (2003b) E arly O n se t Sch izo p h ­ renia. K a p la n & S a d o c k ’s S y n o p s is o f P sy c h ia try B eh a vio ra l S c ie n c e s / Clinical P sych ia try içinde, B J S a d o c k ve VA S a d o c k (eds), Lippincott W illiam s a n d W ilkins, Philadelphia, s:1 2 8 3

T om p so n MC, A sa rn o w JR , G oldstein M ve ark. (1990) T h o u g h t d is o r d e r a n d co m m u n ica tio n p ro b le m s in sch izo p h ren ia a n d d e p r e s s e d children a n d their p a r ­ e n ts. J Child P sychol P sych ia try 2:159-168.

W ahlberg KE, W y n n e LC, O ja H ve ark.(2000) T h ought d iso rd er in d e x o f F in n ish a d o p te e s a n d com m unication d evia n c e o f their a d o p tive p a re n ts. P sychol M ed 3 0 :1 2 7 ­ 136.

Referanslar

Benzer Belgeler

Di¤er yandan, Dünya Bankas›, toplumun tümüne yö- nelik, düflük maliyetli, yüksek etkili birinci basamak sa¤- l›k hizmetlerine yap›lan yat›r›mlar›n önemli

MS 200 yılına tarihlenen yerel kireç taşından yapılmış dikdörtgen formlu bomos tipli bu adak sunağının ön yüzünde betimlenen yerel Zeus figürünün, himation

Kat› bir cisim üç biçimde fraktal bir yüzeye sahip olabilir. Bir yüzey fraktal›nda

Differential Evolution (DE) is also a branch of evolutionary computation, in which optimization is done to find the best solution among all candidate solutions.. As GA

Bu çalışmada Leyla Erbil'in Eski Sevgili isimli öykü kitabında karakterlerin neden lanetler içerisinde, öfke ve isyanlar içerisinde olduklannı, bireylerde;

Bu çalışma klasik şiir kapsamındaki “var içinde” redifli şiirleri incelediği için söz konusu şiir değerlendirmeye alınmamıştır... 480

Do¤ru yan›t verenler aras›nda yap›lacak kura ile belirlenecek flansl› meslektafl›m›za kitap

Düşünce insanın kendi dışındaki dünyayı, insanlara, top'um meselelerine karşı takındığı durumu gösterdiğin­ den, bilgi ile bes enmek zorunda lir-