• Sonuç bulunamadı

Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu Haddi TL Olarak Belirlendi.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu Haddi TL Olarak Belirlendi."

Copied!
45
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu Haddi 7.000 TL Olarak Belirlendi.

Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu Haddi 7.000 TL Olarak Belirlendi.

KONU: Tahsilat ve Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu Haddi 7.000 TL Olarak Belirlendi.

24 Aralık 2015 tarihli ve 29572 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluğuna ilişkin olarak hali hazırdaki 8.000 TL’lik had, 2016 yılından geçerli olmak üzere 7.000 TL’ye indirilmiştir.

Buna göre, tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL’yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.

Bu kapsamda örneğin;

Her türlü mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,

Avans, depozito, pey akçesi gibi suretlerle yapılacak tahsilat ve ödemelerin,

İşletmelerin kendi ortakları ve/veya diğer gerçek ve

(2)

tüzel kişilerle yaptığı her türlü tahsilat ve ödemelerin belirlenen haddi aşması durumunda, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu işlemlerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesi zorunludur.

Tebliğde yer alan diğer önemli açıklamalar ise aşağıdaki şekilde özetlenebilir.

Tahsilat ve ödemelerin finans kurumları aracılığıyla yapılmış olmasının tarafların o işleme ilişkin Vergi Usul Kanunu’nda yer alan belgeleri (fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası vb.) düzenleme zorunluluğunu kaldırmayacaktır.

Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının7.000 TL’yi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur.

Örnek: Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş., aynı gün içerisinde (B) Ltd. Şti.’nden sırasıyla 1.000 TL, 3.000 TL, 3.500 TL ve 500 TL tutarında ayrı ayrı mal alımları gerçekleştirmiştir. Tevsik zorunluluğu kapsamında olan (A) A.Ş.’nin (B) Ltd. Şti.’nden aynı günde yaptığı mal alımları toplamı 3.500 TL’lik alımla 7.000 TL’lik haddi aştığından, son iki işleme ait tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması gerekmektedir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda (A) A.Ş. ile (B) Ltd. Şti.’ne ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

Tahsilat ve ödemeye konu işlem tutarının tevsik zorunluluğu kapsamında 7.000 TL’lik haddi aşması halinde, bedelin farklı tarihlerde kısım kısım ödenmesinde işlemin toplam tutarı dikkate alınacak ve

(3)

her bir tahsilat ve ödeme, tevsik zorunluluğu kapsamında aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilecektir.

Örnek: Serbest meslek erbabı (C), (D) A.Ş.’ye bir yıl süreyle vereceği hizmet karşılığında 12.000 TL alacaktır. Aralarındaki anlaşma gereği (D) A.Ş., hizmet bedelini 1.000 TL’lik taksitler halinde ödeyecektir. Bu durumda serbest meslek makbuzunun, taksitlerin ödendiği tarihlerde 1.000 TL üzerinden düzenlenmesi tevsik zorunluluğunu ortadan kaldırmayacak, sözleşmenin toplam tutarı belirlenen haddi aştığından kısım kısım yapılan her bir tahsilat ve ödeme de aracı finansal kurumlar kanalıyla tevsik edilecektir.

Söz konusu tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda serbest meslek erbabı (C) ile (D) A.Ş.’ye ayrı ayrı ceza uygulanacaktır.

Söz konusu Genel Tebliğe aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.

Kaynak :verginet

Sigorta aracılık hizmeti faaliyetinde Form Ba-Bs bildirim yükümlülüğü hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı : B.07.1.GİB.4.06.18.02-32Mük257-7948-284 20/04/2010

(4)

Konu : Sigorta aracılık hizmeti faaliyetinde Form Ba-Bs bildirim yükümlülüğü hk.

İlgi özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olarak; sigorta aracılık hizmeti vermekte olduğunuz; müşteriler adına poliçenin acenteniz tarafından düzenlendiği ve gelirinizin de toplam poliçe tutarı üzerinden hesaplanan komisyon gelirinden oluştuğu belirtilerek, Form Ba ve Form Bs bildirim formlarında;

bildirime konu edilecek tutarın hangisi olduğu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve Mükerrer 257’nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiş, 362 ve 381 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmış; 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri konusunda açıklamalara yer verilmiştir.

Bahse konu, 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin;

“Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler” başlıklı (1.2) bölümünde ;

“1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti

(5)

gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise

“Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)”nun Tablo II alanında bildirilecektir.

Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, “Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı” (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır.

1.2.5. Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları, Reasürans Şirketleri, Emeklilik Şirketleri, Sigorta Şirketleri ve Acenteleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.

Aynı şekilde, bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine de gerek bulunmamaktadır.

Ancak bu kurumlar, diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba- Bs formları ile bildirmek zorundadırlar.

(6)

1.2.7. Sigorta şirketleri tarafından yapılan tazminat ödemeleri fatura ile belgelendirilen bir mal veya hizmet alımına dayanıyor ise, bu alımların genel esaslar çerçevesinde katma değer vergisi hariç tutarlarıyla Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir….” açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, Başkanlığımızca Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’ne yazılan 23.02.2010 tarih ve 14363 sayılı yazıda “Sigorta Komisyon Gider Belgesi” bilgilerinin limite bağlı kalınmaksızın sigorta şirketleri tarafından Btrans üzerinden Başkanlığımıza gönderilmesi nedeniyle ayrıca Ba-Bs bildirim formuna dahil edilmesine gerek bulunmadığı belirtilmiştir.

Buna göre, Sigorta Komisyon Gider Belgesi bilgilerinin Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilmemesi, bildirim verme mecburiyeti bulunan ve tüm alış/satışları belirtilen haddin altında kalan mükelleflerin söz konusu formları Tablo II dışındaki bilgileri doldurmak suretiyle vermeleri gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

Gelir İdaresi Grup Müdürü

( * ) B u Ö z e l g e 2 1 3 s a y ı l ı V e r g i U s u l K a n u n u n u n 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun

(7)

işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İŞYERLERİNİN TİCARETİ YAPTIKLARI EMTİANIN PERSONEL

İAŞE GİDERLERİNDE

KULLANILMASI

İŞYERLERİNİN TİCARETİ YAPTIKLARI EMTİANIN PERSONEL İAŞE GİDERLERİNDE KULLANILMASI

I- GİRİŞ

Globalleşen dünyada değişen ekonomik şartlara uyum sağlamak ve gelişmelerin arkasında kalmamak kişi ve kurumların önemli görevleri arasında sayılmaktadır. Bilindiği üzere vergi, mükellefi olan gerçek ve tüzel kişilerden kamu harcamalarını karşılamak üzere karşılıksız olarak alınan kamu geliridir. Bu kamu gelirlerinin mevzuatının sürekli değişmesi ve bu değişikliklerin takibi yükümlülerin her an gündeminde olan bir konudur.

Yükümlüler sürekli değişen ve gelişen mali ve ekonomik mevzuatı her halükarda yakından takip etmek zorundadırlar.

Özellikle firmalarda verimliliği artırmak açısından sosyali çerik taşıyan giderler öncelikli olarak dikkatle izlenmeli ve istifade edilmelidir. Kamu idaresince bir boyutuyla vergisel

(8)

avantaj olarak ta vergi mükelleflerine sunulan bu sosyal i ç ç e r i k l i g i d e r l e r i n y ü k ü m l ü l e r t a r a f ı n d a n i y i değerlendirilmesi gereklidir.

Bu yazımızda sosyal içerikli giderlerden olan personele işyeri ve işyeri müştemilatında verilen yemek giderlerinin vergi mevzuatındaki yerini ve bu konuya dahil bazı özellikli durumları değerlendirmeye çalışacağız.

II- GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN

GVK’nun 40 ıncı maddesinde ticari safi kazancın tespit edilmesi için indirilebilecek giderler sekiz madde halinde sayılmıştır. Diğer taraftan, kurumlar vergisi mükelleflerin içinde KVK’nun “safi kurum kazancı” başlıklı 13 üncü maddesine göre “safi kurum kazancının tespitinde gelir vergisi kanunun ticari kazanç hükümleri uygulanır” denilmektedir.

İndirilecek giderlerin sayıldığı GVK’nun 40 ıncı maddesinin ikinci bendinde; hizmetli ve işçilere işyerinde veya işyerinin müştemilatında (=eklentilerinde) iaşe (=yemek, yiyecek) sağlanması giderlerinin, ticari safi kazancın tespitinde indirilmesi kabul edilen giderlerden olduğunu sayılmıştır.

GVK’nun “gelir vergisinde istisna edilen ücret gelirleri”nin belirlendiği 23 üncü maddenin 8 inci bendinde de hizmet erbabına işverenlerce işyerinde veya işyeri müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatleri de saymıştır.

Bu iki maddenin birlikte mütaalasına göre hizmetli veya işçilerin işyeri veya müştemilatında iaşesi için yapılan

(9)

giderlerin ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi için gerekli faaliyet giderlerinden olduğu ve yapılan bu giderlerin gelir vergisinden istisna edildiği belirlenerek gider yazılması konusunda tereddüt olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Yapılan düzenlemenin yerinde ve isabetli olduğu gerçektir.

Çünkü iş yeri veya müştemilatında hizmet erbabına veya işçilere verilen iaşeler ücretin bir unsuru değildir. Bu gederler ticari kazancın sağlanması ve sürekliliğinin gerçekleştirilmesi için gerekli faaliyet giderleridir. Bu giderler vasıtasıyla işlerlerinde iş barışı ve motivasyon artışı sağlanmakta ayrıca çalışan-işveren dayanışması gerçekleşmesine vesile olunarak verimlilik artışı gerçekleştirilmektedir.

“iaşe”ve “müştemilat” tabirlerinde vurgulanan muhtevanın dikkate alınarak, işverenlerin hizmet erbabına ve işçilere işyeri ve işyerinin eklentilerinde yemek vermek suretiyle sağladıkları menfaatlerin bedelleri belgelerine dayanarak üzerinden ayrıca gelir vergisi hesaplanmasına gerek bulunmadan gider yazılabilmektedir.

Burada verilen yemeğin işyerinde pişirilmesi de şart değildir.

Yemek hazır olarak dışardan alınıp işyerinin yemekhane veya mutfak olarak tahsis edilen bölümünde de personelin istifadesine sunulabilir.

III- KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN

KDVK’nun 3/a maddesinde “vergiye tabi malların her ne surette

(10)

olursa olsun vergiye tabii işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi” vergiye tabi malların işletme personeline ücret, pirim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesi” teslim sayılan hallerden olduğunu belirleyerek KDV’ye tabi tutulması gerektiği hükme bağlanmıştır.

Buna göre teslimi KDV’ye tabi olan malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, teberru gibi isimlerle verilmesi şeklinde sağlanan menfaat ayni olarak verilmiş bir ücrettir. Bu teslimler için KDV hesaplanması gerekmektedir.

Kanun maddesinin “vergiye tabi malların işletme personeline ücret, pirim, ikramiye, hediye teberru gibi namlarla verilmesi” şeklinde lafzının “mevhum-u muhalifine” göre ise

“vergiye tabi malın faaliyetin devamı ve kazanç elde edilmesi gayesine yönelik olarak personel iaşe giderlerine konu edilerek sarf edilmesi” KDV’ne tabi bir işlem değildir.

Personele sağlanan iaşe giderlerinin gelir ve kurumlar vergisi matrahları tespitine etkisi ve üzerinden katma değer vergisi hesaplanması iç içelik arz etmektedir. Yükümlülerin firmalarından çektikleri bir malın çıkışının ticari faaliyetin içeriğiyle ilgiliyse ve ticari faaliyetin idamesi için yapılması gereken bir masraf ise; faaliyet gideri olarak dikkate alınmalıdır.

Personele işyeri veya işyeri müştemilatı dahilinde verilen yemekler ticari faaliyetin gereği bir faaliyet gideri olarak mutaala edildiğinde bu gidere ait ödenen KDV’lerinde indirim konusu yapılması gereklidir.

Katma değer vergisi uygulamasında hizmet erbabına sağlanan menfaatlerden “personele işyerlerinde veya müştemilatında yemek verilmesi”nin KDV’ye tabi tutmayacağı 9 numaralı KDVK

(11)

Genel Tebliğinin 8 nolu bölümünde açık bir şekilde belirtilmiştir. Söz konusu tebliğde “personele işyerinde veya müştemalitında yemek verilmesi” giderleri “işletmede yaratılan katma değerin bir unsuru olan bu giderler maliyetin bir parçası olduğundan personele tahsis sırasında vergiye tabi tutulmayacak, bu mal ve hizmetlerin iktisabında yüklenilen v e r g i l e r i s e g e n e l h ü k ü m l e r e g ö r e i n d i r i m k o n u s u yapılabilecektir”

Uygulamada sıkça rastlandığı üzere firmalar, hizmet erbabı ve işçileri için kendi bünyelerinde oluşturdukları mutfakları ve mutfağın işletilmesi için bulundurdukları aşçıları vasıtasıyla yemek pişirmekte ve bunun daha ekonomik ve steril olduğunu düşünmektedir.

Bu uygulamayı yapan firmalar iaşe için gerekli malzemeleri muhtelif tedarikçi kurumlardan sağlayarak ödedikleri KDV’leri de indirim konusu yapmaktadırlar. Yapılan bu işlem kanaatimize göre vergi yasalarımıza uygundur.

Bu yazımızın özel konusunu oluşturan “işyerlerinin ticaretini yaptıkları emtianın personel iaşe giderlerinde kullanılması”

konusu yukarıda incelemeye çalıştığımız “personele işyeri ve işyeri müştemilatında yemek verilmesi” konusunun içindedir.

Firmaların ticaretini yaptıkları emtiadan çalışan personelin sayısıyla mütenasip kısmını personeli için hazırlanan yemekte kullanabilir. Bu konuda muvazaaya yer verilmeyecek şekilde düzenlenecek “dahili sarf belgesi” veya dahili sarf zabıtı” na istinaden ilgili gider hesabına aktarabilir.

IV- THP’YE GÖRE

(12)

MUHASEBELEŞTİRİLMESİ

İncelemeye çalıştığımız konunun muhasebeleştirilmesiyle ilgili muhasebe kaydı örnekleri konunun daha iyi anlaşılabilmesi için aşağıda sunulmuştur.

Örnek; Her türlü gıda ve ihtiyaç maddeleri ticaretiyle iştigal eden ve marketler zinciri işletmeciliği yapan bir yükümlü satışlar yaptığı ticari mallardan (temel gıda maddesi) bazılarını özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere evine götürmüştür.

Söz konusu ticari malların firmadan çekilişi sebebiyle KDV hesaplaması gereklidir. Çekilen ticari malların emsal bedelinin 50.000.000.- TL olduğu varsayılırsa muhasebe kaydı THP’ye göre (7/A seçeneği) aşağıdaki gibi olacaktır.

_____________________ / __________________

131- Ortalardan Alacaklar 58.500.000.-TL

1 5 3 - T i c a r i M a l l a r 50.000.000.-TL

391- Hesaplanan KDV 8.500.000.-TL

_____________________ / ____________________

Bahsi geçen 50.000.000.-TL’lık ticari malların firma bünyesinde hazırlanan personel yemeği için sarf edilmesi halinde ise THP’ye yapılacak muhasebe kaydı aşağıdaki gibi alacaktır. (Ticari malların maliyet bedeli 42.500.000.-TL varsayılmıştır.)

(13)

___________________________ / _____________________

770- Genel Yönetim Giderleri 42.500.000.- 770 4 431 – Personel İaşe Gideri

1 5 3 - T i c a r i Mallar 42.500.000.-

__________________________ / _______________________

V- SONUÇ

İşyeri veya işyeri müştemilatında (eklentilerinde) personele verilen iaşe (yemek, yedirme) harcamaları ticari kazancın tespitinde gider olarak alınabilecektir.

İaşe giderlerinin alımında ödenen KDV’ler ise genel kurallara göre indirim konusu yapılabilecektir.

Diğer taraftan yükümlülerin ticaretini yaptıkları ticari mallardan bazılarının kendi personeli için hazırlanan yemekte sarf edilmesi halinde, yapılan harcamalar yukarıdaki b ö l ü m l e r d e a y r ı n t ı l ı o l a r a k a ç ı k l a n d ı ğ ı ş e k i l d e giderleştirilebilecektir.

Yükümlülerin bu tür giderleştirme uygulamalarında muvazaalı işlemlerden kaçınılmaları, işin hacmi ve büyüklüğü, personel sayısı gibi hususları belirten “dahili sarf belgeleri” veya

“sarf tutanakları”nın giderleştirme kayıtlarının müstenidi olarak muhafazası gereklidir.

(14)

Abubekir Taşyürek

Yeminli Mali Müşavir İSMMMO

Satmak amacıyla üretilen emtianın işyerinde kullanılması halinde belge düzeni

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI AYDIN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri ve Usul Müdürlüğü)

Sayı : B.07.1.GİB.4.09.15.02-1.2010.5.VUK-10 21/06/2012 Konu : Fatura Düzenleme

İlgi dilekçenizin incelenmesinden, …. Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numarasında mükellefiyetinizin bulunduğu, şirketin ana faaliyet konusunun “Yem İmalatı, Satışı ve Pazarlaması” olduğu, bu işe ilave olarak süt ve besi hayvancılığı işi ile iştigal etmeye başlayacağınızı, hayvancılık işinin yapılacağı şubede satın alınacak yemlerin yanı sıra kendi ürettiğiniz yemleri de kullanacağınızı belirterek dahili sarf olarak kullanacağınız yemler için fatura düzenleyip düzenlemeyeceğiniz, fatura düzenlemeniz durumunda gelir ve gider/maliyet unsuru olarak nasıl değerlendirilmesi gerektiği, katma değer vergisi beyanın ne şekilde olacağı hususunda bilgi istediğiniz anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi

(15)

Kanununun 1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sinai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; 2 nci maddesinde; teslim ifadesinin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu; 3 üncü maddesinde ise teslim sayılan hallerin;

a) Vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesi,

b) Vergiye tabi malların, üretilip teslimi vergiden istisna edilmiş olan mallar için her ne suretle olursa olsun kullanılması veya sarfı,

c) Mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satışlarda zilyetliğin devri,

olduğu ifade edilmiştir.

Bu itibarla, şirketinizin ürettiği emtiayı yine şirket bünyesindeki başka bir ünitede kullanması dahili sarf niteliğinde olduğundan ve herhangi bir teslim söz konusu olmadığından katma değer vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” hükmü, 230 uncu maddesinin 5 numaralı bendinde ise “… Malın, bir mükellefin birden çok işyerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir…” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, şirketinizce üretilecek yemlerin yine şirketinize ait süt ve besi hayvancılığı işinde kullanılması durumunda fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Ayrıca, söz konusu emtianın süt ve besi hayvancılığı yapılan yerlere sevkinde şirketinizce sevk irsaliyesi düzenleneceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

( * ) B u Ö z e l g e 2 1 3 s a y ı l ı V e r g i U s u l K a n u n u n u n 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya

(16)

ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1- Yılmaz Özbalcı, Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Kasım 1998

2- Mehmet Maç, KDV Uygulaması, 3. Baskı, Denet A.Ş. 1995

3- Mehmet Maç, Genel Kurumlar Vergisi, 2. Baskı, Denet A.Ş.

1996

4- Nalan Akdoğan, Orhan Sevilengül, MSUGT’ye Göre Tek Düzen Muhasebe Sistemi

Uygulaması, İSMMMO Yayınları, İstanbul 1995

KDV 11-C Kapsamında Verilen Malın İhraç Edilmeden Geri İadesi

KDV 11-C Kapsamında Verilen Malın İhraç Edilmeden Geri İadesi Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11-c maddesi uyarınca yapılacak ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafında kendilerine

(17)

teslim edilen mallara ait KDV ihracatçılar tarafından ödenmemektedir. Tahsil edilmeyen bu KDV imalatçılar tarafından tecil-terkin uygulaması kapsamında devreden KDV’si tutarını aşmayacak miktarda iade olarak alınmakta, aksi halde tecil kapsamında işlem görmektedir. Katma Değer Vergisi Genel Uygulama tebliği birçok detaya yer vermiş olmakla birlikte, mevzuatı yazanlarca öngörülemeyen ve uygulama sonucu karşımıza çıkan detayları ise haliyle pas geçmiştir. Bunlardan bir tanesi de yazımızın başlığını oluşturan KDV 11-c kapsamında verilen malın ihraç edilmeden iade edilmesi uygulamasıdır.

Bu konuda İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın verdiği B.07.1. GİB.4.34.17.01-ÖTV 8-2129 say 16/07/2012 tarihli özelgede “ ihracatçı……… tarafından ihraç kaydıyla alınmakla birlikte süresi içinde ihraç edilmeyen malların süresinin dolduğu vergilendirme döneminde imalatçıya iade edilmesi durumunda, daha önce söz konusu işleme ait KDV’nin indirim hesaplarına alınmadığı hususu da göz önünde bulundurularak, Kanunun 35 inci maddesi çerçevesinde defter kayıt ve belgeler üzerindeki gerekli düzeltme işlemlerinin yapılması gerekmekte olup, bu iade işlemi için bir iade faturası düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.” Denilerek iade edilen mal için iade faturasının kesilmesine gerek olmadığını belirtmiştir. Bunun yanı sıra aynı özelgede “Söz konusu işlem, ihraç kaydıyla teslimde bulunulan vergilendirme döneminde

“Tevkifat Uygulanmayan İşlemler” tablosunda yurt içi satışlarla birlikte beyan edilip, vergisi zamanında tarh ve tahakkuk ettirildiğinden ilgili döneme ait KDV beyannamesinde herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. İade edilen mallara ait daha önce hesaplanan KDV ise malların geri geldiği vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV beyannamesinin

“İndirimler” kulakçığı altındaki “103” kod numaralı “Satıştan İade Edilen, İşlemi Gerçekleşmeyen veya İşleminden Vazgeçilen Mal ve Hizmetler Nedeniyle İndirilmesi Gereken KDV” satırına yazılarak yeniden indirim hesaplarına alınmak suretiyle düzeltilecektir.” denilmiştir.

(18)

Verilen bu muktezada ihracatçı tarafından imalatçının kendisine fatura düzenlenmeden söz konusu KDV’yi indirim konusu yapacağı hükmü, KDV Kanunu’nun 29. maddesine aykırıdır.

Bu durum için maliyenin şöyle bir görüşü olabilirdi ve bu görüşün hiçbir vergi kanununu ihlal etmediği gibi hazine açısından vergi kaybına da sebebiyet vermeyeceği gayet açıktır şöyle ki. Bu tür işlemlerde ihracatçılar tarafından aynı ay içerisinde imalatçıya iade edilen 11-c kapsamındaki mallar için KDV UGT. 8.1’deki “ihraç kaydıyla teslimlerde tecil- terkin uygulaması ihtiyari bir uygulama olup, bu kapsamdaki malların imalatçılar tarafından ihracatçılara KDV tahsil ederek teslimi de mümkünüdür” hükmüne göre imalatçı firma tecil- terkinden vazgeçip sanki yurtiçi teslim gibi işlem yapılabilir. Fatura üzerindeki düşülen şerhin iptali için ihracatçı firma tarafından bu faturaya ilişkin tecil-terkinden vazgeçtiğini belirtir bir yazı ihracatçıya verilebilir. Bu durumda malı iade edecek olan ihracatçı firma hem alıştaki KDV’yi indirim konusu yapmasının önü açılır hem de yurtiçi mal iade faturası düzenleyerek VUK. 229’a da muhalefet etmemiş olacaktır.

Yine bu tür işlemlerde ihracatçılar tarafından farklı ay içerisinde imalatçıya iade edilen 11-c kapsamındaki mallar için durum biraz farklı olabilir şöyle ki. Yine imalatçı tarafından tecil-terkin uygulamasından vazgeçtiğine dair bir yazı ihracatçıya verilir. İhracatçı firma 11-c kapsamında verilip tecil-terkin uygulamasından vazgeçilen mal için düzenlenen faturadaki KDV’yi indirim konusu yapar. İade edeceği mal için yine yurtiçi iade faturası şeklinde KDV hesaplayarak iade eder. İmalatçı firma ise teslimin yapıldığı dönem kdv beyannamesinde “ihraç kayıtlı teslimler” bölümünden çıkararak düzeltme verir. Tabiidir ki bu düzeltme sonucu ödenecek KDV çıkabilir. Hal böyle iken söz konusu KDV 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi ile birlikte tahsil edilecektir. Ödenecek KDV çıkmaması durumunda ise sadece devreden KDV azalacaktır.

(19)

HAKAN ŞİRİN / DÜNYA

Bedelsiz mal teslimi belge düzeni ve Form Ba-Bs Hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı : 67854564-1741-51 30/01/2015

Konu : Bedelsiz mal teslimi belge düzeni ve Form Ba-Bs Hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz belirtilerek;

– Bedelsiz ihracat işlemlerinde faturanın sadece mal cinsi ve miktarını gösterecek şekilde sıfır bedelli mi yoksa emsal bedel üzerinden mi düzenleneceği,

– Bedelsiz teslimlere ilişkin muhasebe kaydının nasıl olacağı,

– Bedelsiz ihracat ve ithalatların Ba-Bs bildirim formlarında nasıl gösterileceği,

– Yurt içi bedelsiz numune teslimlerinde teslimin sadece sevk irsaliyesi ile yapılabilmesinin mümkün olup olmadığı

hususlarında Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

(20)

2 1 3 s a y ı l ı V e r g i U s u l K a n u n u n u n 2 2 7 n c i maddesinde; bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş, 229 uncu maddesinde; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun “Faturanın Şekli” başlıklı 230 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (5) numaralı bendinde; “Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir.

Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)…”

hükmü yer almaktadır.

Anılan bent hükmünden de anlaşılacağı üzere, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belgedir.

Öte yandan, Mezkur Kanunun 231 inci maddesinin (5)

(21)

numaralı bendinde; faturanın malın teslimi veya hizmetin y a p ı l d ı ğ ı t a r i h t e n i t i b a r e n a z a m i y e d i g ü n i ç i n d e düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı, 232 inci maddesinde ise birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek, satın aldıkları emtia ve hizmetler için de fatura istemek ve almak zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 350 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri konusunda yükümlülük getirilmiş, 396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin verilecek Ba- Bs formlarında uyulacak usul ve esaslar yeniden belirlenmiştir.

396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1.2.1. bölümünde, “Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir” ,

1.2.2. bölümünde “Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin

(22)

Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” nun Tablo II alanında bildirilecektir”,

3.2.2. bölümünde ise , “İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat işlemlerinin form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır.

Ayrıca, serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerin yurt içiyle yaptıkları alış-satış işlemlerinin bildirilmesinde; gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmesi hallerinde bu beyannamelerin kapanma tarihleri ve tutarları, gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmemesi durumlarında ise serbest bölge işlem formu tarihi ve tutarı dikkate alınacaktır.

İthalat işlemlerinin form Ba ile bildirilmesinde tutar alanına; 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesi gereğince gümrük vergisi tarhına esas olan kıymet, malın gümrük vergisinden muaf olması durumunda ise katma değer vergisi matrahını oluşturan katma değer vergisi hariç bedel yazılacaktır.

Ayrıca, malın gümrük sahasına getirildikten sonra kısım kısım ithalatın gerçekleşmesi durumunda, her bir işlemin gerçekleştiği tarih dikkate alınarak bu Tebliğde belirtilen haddi aşması halinde form Ba bildirimine dâhil edilecektir.

Bildirim formlarında alıcı veya satıcının vergi kimlik numarası, ithalat işlemlerinde “1111111111”, ihracat işlemlerinde ise “2222222222” olarak kodlanacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalara göre;

– Gerçekleştirilecek bedelsiz ihracat işlemlerinde mal bedelinin sıfır veya bedelsiz olduğunu gösterecek şekilde

(23)

fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

– Faaliyetinizle ilgili olarak Türkiye sınırları dışındaki mal hareketlerinde katma değer vergisi hesaplanmamış o l s a d a 5 . 0 0 0 T L ’ y i a ş a n m a l v e / v e y a h i z m e t alış/satışlarınızın Ba-Bs formlarında beyan edilmesi gerekmektedir. Belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edileceğinden, bir kişi veya kuruma bir ay içindeki mal ve/veya hizmet satışları toplamı KDV hariç 5000 TL ve üzeri olması durumunda aynı mükelefe düzenlenen bedelsiz faturaların da 396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde Form Bs bildirimlerine dahil edilmesi gerekmektedir.

– Yurtiçi bedelsiz numune ürünlerin tesliminde ticari teamüllere uygun nitelikte ve miktarda olması, satışa konu olmayacak şekilde yapılması ve ilgili firmanın unvanını taşıması ayrıca para ile satılamayacağının ürün üzerinde açıkça belirtilmesi şartıyla bu malların numune olduğuna dair şerh düşülmek suretiyle sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmekte olup fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

– Tekdüzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer Tebliğlerde yapılmıştır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

( * ) B u Ö z e l g e 2 1 3 s a y ı l ı V e r g i U s u l K a n u n u n u n 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun

(24)

işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonlar

Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonlar

Bedelsiz mal belge düzeni ve ba bs özelge yazısı .

10.1. Promosyon Ürünleri

Ticari hayatta, ticareti yapılan mallara olan talebin artırılması amacıyla, bir takım pazarlama teknikleri geliştirilmekte, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesi de sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya çıkmaktadır. Bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devri olarak tanımlanan teslim hükümleri çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimler de KDV’ye konu olmaktadır.

Ancak, firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslim söz konusu olmaz.Zira, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değer artar.

Nitekim piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler

(25)

açısından pazarlama gideri niteliğini taşıdığından,bu malların alış bedelleri gider olarak kaydedilebilir.

Dolayısıyla, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında KDV hesaplanmasına gerek bulunmayıp, bu ürünler için yüklenilen KDV ise indirim konusu yapılabilir.

Bu durum, KDV sistemindeki farklı oran uygulaması nedeniyle bazı sorunlara neden olmakta ve düşük oranda vergiye tabi bir malın yanında yüksek oranda vergiye tabi bir malın promosyon ürünü olarak verildiği hallerde, promosyon olarak verilen malların ticaretini yapan firmalar açısından haksız rekabet sorunu ortaya çıkmaktadır.

3065 sayılı Kanunun (29/4) üncü maddesi ile vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak giderme ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenleme konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.

Bu yetki çerçevesinde, promosyon ürünü olarak verilen malın (aynı işletmede imal veya inşa edilenler dahil) tabi olduğu KDV oranının;

– Satışı yapılan mala ait KDV oranına eşit veya daha düşük oranda olması halinde promosyon ürünü için yüklenilen KDV’nin tamamının indirim konusu yapılması,

– Satışı yapılan malın tabi olduğu KDV oranından yüksek olması halinde ise promosyon ürünü için yüklenilen KDV’den, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmın indirim konusu yapılması, kalan kısmın gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak dikkate alınması,

uygun görülmüştür.

Her iki durumda da promosyon ürünü olarak satın alınan, ithal edilen ya da aynı işletmede imal veya inşa edilen malların; ne

(26)

kadarının aynı dönemde ayrıca bir bedel tahsil edilmeksizin verileceği, ne kadarının stoklarda kalacağı bilinemediğinden bu mallara ilişkin olarak yüklenilen vergi, öncelikle

“indirilecek KDV” hesabına alınır.

Birinci durumda, promosyon mallarının alımı, imal veya inşası ile her hangi bir bedel alınmaksızın müşterilere verilmesi işleminin aynı dönemde veya farklı dönemlerde gerçekleşmesi, bu mallarla ilgili olarak yüklenilip indirim konusu yapılacak KDV açısından bir önem taşımaz.

Promosyon ürününün tabi olduğu KDV oranının, satışı yapılan malın tabi olduğu orandan yüksek olduğu hallerde ise;

– Promosyon olarak verilen malların alımı, imal veya inşası ile ayrıca bir bedel tahsil edilmeksizin müşterilere verilmesi işleminin aynı dönemde gerçekleşmesi halinde, bu mallarla ilgiliolarak yüklenilen ve öncelikle “indirilecek KDV”

hesabına alınmış olan KDV’den, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısım dışındaki tutar, “indirilecek KDV” hesabından çıkarılarak gider hesaplarına intikal ettirilir.

– Promosyon ürününün satın alındığı ya da işletmede imal veya inşa edildiği dönemde değil de daha sonraki dönemlerde müşterilere verilmesi halinde ise bu ürünlerle ilgili olarak malların satın alındığı, imal veya inşa edildiği dönem beyannamesinde “indirilecek KDV” olarak beyan edilen tutardan, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmın düşülmesinden sonra kalan tutar, ürünlerin ayrıca bir bedel alınmaksızın teslim edildiği dönem beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilerek beyan edilir ve aynı miktar gider veya maliyet hesaplarına alınır.

Promosyon ürünü için yüklenilen vergiden indirim konusu yapılacak kısım;

(27)

Promosyon ürünü için

yüklenilen vergitutarı X

Satışı yapılan malın tabi olduğu oran Promosyon ürününün

tabi olduğu oran

formülü ile hesaplanır, artan kısım gider veya maliyet olarak dikkate alınır.

Öte yandan, promosyon ürünü olarak verilen malların alışı sırasında yapılan diğer giderlere ilişkin yüklenilen KDV genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılır.

Örnek 1:(A) gazetecilik firması, periyodik dönemler halinde veya her gün gazetenin yanında ek olarak bir dergi vermektedir. Gazetenin satışını artırmak amacıyla ve ayrıca bir bedel alınmaksızın verilen bu dergi, işletmede yaratılan katma değerin bir unsuru niteliğinde olduğundan tesliminde ayrıca KDV hesaplanmaz. Gazete ve derginin teslimi aynı oranda KDV’ye tabi olduğundan, dergi için yüklenilen verginin tamamı indirim konusu yapılır.

Örnek 2:Bir deterjan firması, imal ederek satışını yaptığı ürünlere olan talebi artırmak amacıyla 4 kg deterjan alan müşterisine, ayrıca bir bedel almaksızın 1 kg daha deterjan vermek suretiyle bir kampanya düzenlemiştir. Deterjanların toplam bedeli 20 TL’dir. Bu işlemde satışı yapılan mal 4 kg değil 5 kg deterjandır. Dolayısıyla, satışı yapılan malın teslim bedeli olan 20 TL üzerinden KDV hesaplanması, yüklenilen KDV’nin tamamının indirim konusu yapılması gerekir.

Örnek 3:(A) gazetecilik işletmesi, okurlarına 30 kupon karşılığında kitap vereceğini taahhüt etmiş ve Eylül/2013 döneminde (B) firmasından 80.000 adet kitap satın almıştır. Bu a l ı ş i ş l e m i s ı r a s ı n d a 8 0 0 . 0 0 0 T L m a l b e d e l i v e 64.000TLKDVödemiştir.

Gazete işletmesinin okurlarına vereceği kitapların bedelleri gelir ve kurumlar vergisi açısından pazarlama gideri olarak kabul edilir ve ayrıca bir bedel alınmaması koşuluyla, bu

(28)

ürünlerin tesliminde KDV hesaplanmaz.

Bu işlemde satışı yapılan mal gazete olup teslimi (% 1), promosyon ürünü olarak verilen kitap ise (% 8) oranında KDV’ye tabidir. Gazete işletmesi, promosyon mallarının alımı için yüklendiği KDV’nin tamamını öncelikle “indirilecek KDV”

hesabına alır. Promosyon mallarının tümünün aynı dönemde müşterilere verilmesi halinde, işletmenin kitaplar için yüklendiği KDV’den, sadece ana malın tabi olduğu orana (% 1) isabet eden kısmı indirim hesaplarında kalır, artan kısım gider hesaplarına alınır. Yukarıdaki formül çerçevesinde indirim konusu yapılacak KDV;

64.000 TL x (1 : 8) = 8.000 TL olarak hesaplanır.

(64.000 – 8.000 =) 56.000 TL ise gider olarak dikkate alınabilir.

10.2. Eşantiyon veya Numune Mallar Verilmesi

Firmaların belirli zamanlarda, özellikle dini bayramlarda ve yılbaşlarında kendi tanıtımlarını yapmak amacıyla herhangi bir bedel almaksızın kalem, anahtarlık, ajanda, takvim ve benzeri eşya dağıtmaları geleneksel hale gelmiştir. Ticari hayatta eşantiyon olarak adlandırılan bu ürünler, her ne kadar işletmede tüketilmemekte ise de ayni pazarlama gideri niteliğinde olduğundan, bu ürünlerin müşterilere ayrıca bir bedel alınmaksızın teslimi KDV hesaplanmasını gerektirmez.

Diğer taraftan, firmalar halen satışını yaptıkları veya piyasaya yeni çıkardıkları bir ürünün tanıtımını sağlamak amacıyla numune mallar üretmekte ve bu malları da ayrıca bir bedel tahsil etmeksizin vermektedir. Ana malın bütün özelliklerini taşımakla birlikte, satışa konu edilemeyecek bir miktarla sınırlı olan ve üzerinde “Numunedir, parayla satılmaz, vb.” ibareleri taşıyan bu mallar da işletmede tüketilmemekle birlikte ayni pazarlama gideri özelliğini taşıdığından, bu malların bedel alınmaksızın teslimi de eşantiyonlarda olduğu gibi KDV hesaplanmasını gerektirmez.

(29)

Bu açıklamalar çerçevesinde gerek numune, gerekse eşantiyon adı altında teslim edilen malların;

– Ticari teamüllere uygun nitelikte ve miktarda olması, – Ayrıca bir satışa konu olmayacak şekilde verilmesi, hallerinde KDV hesaplanmaz.

Bu şartlara ilaveten, numune malların, firmanın unvanı ve para ile satılmayacağını belirten bir şerhi taşıması gerekir.

İşletmenin iktisadi faaliyetini yaygınlaştırmaya ve tanıtmaya yönelik olarak verilen bu mallar için yüklenilen vergiler, genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılır.

Örnek 1:Şampuan imalatı ile uğraşan (A) firması, satışını yaptığı şampuanları bir kere kullanmaya mahsus miktarlarda poşetleyerek, tüketicilerin posta kutularına koymak suretiyle dağıtmıştır.

Ayrı bir satışa konu olmayacak şekilde tüketiciye yönelik ve reklâm mahiyetinde verilen, ayrıca ambalajında numune olduğu belirtilen bu şampuanlar için KDV hesaplanmaz, bu ürünlere ilişkin yüklenilen KDV ise indirim konusu yapılır.

Örnek 2:Bir ilaç firması, piyasaya yeni çıkaracağı bir ilacın tanıtımını sağlamak amacıyla doktorlara, üzerinde “Numunedir.

Satılamaz.” ibaresi bulunan ilaçları numune olarak vermektedir. İlaç firması bu ilaçlar için KDV hesaplamaz, yüklendiğiKDV ise indirim konusu yapılır.

Esasen ticari hayatta yerini bulan promosyonlar ile işletme açısından ayni pazarlama gideri niteliğinde olan eşantiyon ve numunelerin; bedel tahsil edilmeksizin müşterilere verilmesi işlemi KDV’ye tabi olmamakla birlikte, bu ürünleri bedelsiz olarak alan kişi ve kuruluşların, söz konusu malları gerçek usulde KDV mükellefi olarak ticari bir işleme konu etmeleri halinde, bu teslim işlemiKDV’ye tabi olup malın ait olduğu oran üzerinden vergi hesaplanması gerekir.

(30)

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:426) TASLAK

Maliye Bakanlığından:

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:426)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

(SIRA NO: …)

15/6/2013 tarihli ve 28678 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 426)’nde aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.

Anılan Genel Tebliğin; “4. Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanma Mecburiyetinin Başlama Tarihleri” başlıklı b ö l ü m ü n d e k i ( c ) v e ( d ) b e n t l e r i a ş a ğ ı d a k i ş e k i l d e değiştirilmiş ve (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e), (f), (g), (ğ), (h) ve (ı) bentleri eklenmiştir.

“c) “a” ve “b” bentleri dışında kalan mükelleflerin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları kullanma mecburiyeti; 2014 yılı satışları veya gayrisafi iş hasılatı dikkate alınarak aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiş olup, 2014 yılı satışları veya gayri safi iş hasılatı:

1 milyon TL’yi aşan mükellefler için, 1/4/2016 tarihinden,

1 milyon TL’den 500 Bin TL’ye kadar olan mükellefler

(31)

için, 1/7/2016 tarihinden,

500 Bin TL ile 150 Bin TL arasında olan mükellefler için, 1/10/2016 tarihinden,

150 Bin TL’den az olan mükellefler için, 1/1/2017 tarihinden

itibaren Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti başlayacaktır.

Dileyen mükellefler, yukarıda belirtilen tarihlerden önce de Bakanlıkça (Maliye Bakanlığınca) onaylanmış Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları alarak kullanabileceklerdir.

Nitelikleri 10/5/1991 tarihli ve 20867 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında

Kanunla İlgili 31 Seri No.lu Genel Tebliğde belirlenmiş olan

“Bilgisayar Bağlantılı Ödeme Kaydedici Cihazları” kullanan mükellefler için Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyetinin başlama tarihi; bu tür cihazların, aynı veya şube şeklindeki işyerlerinde çok sayıda kullanılıyor olmaları, birbirleri ile olduğu kadar değişik çevre birimleri ile de entegre olacak şekilde kullanılmaları, farklı teknik özelliklere sahip olmaları gibi nedenlerle ve bu cihazların kullanıldığı işyerlerinin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz sistemine en uygun şekilde entegrasyonunu sağlamak amacıyla, yukarıda yer verilen yıllık satış ve gayri safi iş hasılatı tutarlarına bağlı olmaksızın, 1/1/2017 olarak belirlenmiştir.

Mükellefler, 3100 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat 1.

hükümlerine tâbi mevcut ödeme kaydedici cihazlarını bu bölümdeki bentlerde belirtilen tarihleri geçmemek üzere mali hafızaları doluncaya kadar kullanabilirler. Bu Tebliğin yayım tarihinden geçerli olmak üzere;

belirtilen tarihlerden önce mali hafızaları dolan mevcut ödeme kaydedici cihazlara yeni malî hafıza takılmaz ve cihaz Bakanlıkça yayımlanan Genel Tebliğlerde belirlenen

(32)

usul ve esaslar çerçevesinde hurdaya ayrılır. Cihazı hurdaya ayrılan mükellefler Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları almak suretiyle yükümlülüklerini yerine getirebileceklerdir.

1/1/2015 ila 31/12/2015 tarihleri arasında işe 1.

başlayan/başlayacak mükelleflerin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanım mecburiyeti 1/1/2017 tarihinden itibaren başlayacak olup dileyen mükellefler bu tarihten önce de Bakanlıkça onaylanmış Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları alarak kullanabileceklerdir.

1/1/2016 tarihinden sonra işe başlayacak mükelleflerin 1.

Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları kullanma mecburiyeti işe başlama tarihinden itibaren 30 gün (kalkınmada öncelikli yörelerde 60 gün) içinde başlayacaktır.

3100 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan ilgili mevzuata 1.

göre ödeme kaydedici cihaz kullanımından muaf tutulanların, muafiyetlerinin devamı süresince Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır.

ğ) 3100 sayılı Kanun ile ilgili mevzuata göre ihtiyari olarak sinema giriş bileti, yolcu taşıma bileti düzenleyen veya faaliyetlerinde ihtiyari olarak ödeme kaydedici cihaz kullanmak isteyen mükellefler, bu bölümde yer verilen bentlerdeki sürelerden sonra ödeme kaydedici cihaz kullanmayı tercih edecek olmaları halinde, Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanmak mecburiyetindedirler.

Akaryakıt pompalarına bağlanan ödeme kaydedici cihazları 1.

kullanmak zorunda olan mükelleflerin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları kullanma mecburiyeti, Gelir İdaresi Başkanlığınca konuya ilişkin hazırlanacak teknik kılavuz ve mesajlaşma protokolü dokümanlarının hazırlanarak ilan edilmesi ve zorunluluk başlangıç tarihlerinin Bakanlıkça belirlenmesini müteakip belirtilen tarihlerden itibaren

(33)

başlayacaktır.

ı) Mükellefler Yeni Nesil Ödeme Kaydedici cihaz alarak kullanmaya başlamalarını takiben, işletmelerinde mevcut 3100 Sayılı Kanuna tabi eski ödeme kaydedici cihazlarını Bakanlıkça yayımlanan Genel Tebliğlerde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde hurdaya ayırma işlemine tabi tutacaklardır.”

Tebliğ olunur.

Yazarkasalar İle POS Cihazları Birleşti Mağdur Durumda Kalmayın…

Yazarkasalar İle POS Cihazları Birleşti Mağdur Durumda Kalmayın…

Bu köşede daha önce birkaç kez, işyerlerinde yazar kasa kullanan esnaf sanatkarlarımız açısından yeni bir döneme girildiğini dile getirmiş, esnaf sanatkarlarımızın yükümlülükleri hakkında bilgiler vermiştik.

Bilindiği gibi 2013 yılında, yazar kasa ile POS cihazı birleştirilmiş ve Maliye’nin zorunlu kıldığı “Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz” olarak anılan yeni cihazlar kullanıma hazır hale getirilmişti.

Seyyar POS cihazı kullanan, yani kapıda ve masada ödeme alan tüm işletmeler için 1 Ekim 2013 tarihinden itibaren ‘Yazar kasa-POS’ cihazlarını kullanma zorunluluğu başlamıştı.

Servis yaptığı evlerin kapısında ya da işletmesinde masada ödeme alan bu işletmelere örnek vermek gerekirse;

(34)

Seyyar POS cihazı ile eve su, tüp, pide getiren esnaf grupları ile sabit mekanda çalışan ancak masalara hesap için seyyar POS cihazı götüren lokantalar, pastahaneler v.b meslek gruplarını örnek olarak gösterebiliriz.

2016’DA ZORUNLU

Sabit POS cihazı kullanan tüm işletmelere ise cihazlarını değiştirmeleri için 2015 yılı sonuna kadar süre tanınmıştı.

Bunun yanı sıra, 2014 yılının başından itibaren de, sabit POS cihazı kullanan ve yazarkasalarının mali hafızası dolan işletmelere yeni mali hafıza takılmamış, bu işletmeler 2015 yılı sonunu beklemeden yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarını edinmişlerdir.

Gelinen noktada, basit usulde vergiye tabi olanlar dışında artık tüm işletmelerin 2016 yılında “Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz”ı kullanmaları gerekmektedir.

Ayrıca yeni cihaz alanlar, yeni cihazların alış faturasında yer alan tarihten itibaren 30 gün içinde bağlı bulundukları vergi dairesine cihazlarını kaydettirmek zorundadırlar.

Belirtilen süreler içerisinde, yeni nesil cihazını ilgili vergi dairesine kaydettirmeyenler;

Bilanço usulüne göre defter tutuyorsa (1. Sınıf defter tutanlar) 1.300 lira,

İşletme hesabı esasına göre defter tutuyorsa (2. Sınıf defter tutanlar) 660 lira usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalacaklardır.

Esnaf sanatkarlarımızın mağdur durumda kalmamaları için eski yazarkasalarını Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz’larla değiştirmeleri gerekmektedir. Yıl sonu muhtemel sıkışıklığa neden olabileceği için bu değişimi bir an önce yapmaları menfaatleri icabı olacaktır.

(35)

Mükellefler, Maliye Bakanlığı’nca onaylanan ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinin (www.gib.gov.tr) duyurular bölümünde yer alan yetkili ödeme kaydedici cihaz firmalarından h e r h a n g i b i r i i l e i l e t i ş i m e g e ç e r e k c i h a z l a r ı n ı alabileceklerdir. Ayrıca elinde EFT-POS (Banka Mobil Posu) bulunan müşterilerin de yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarına geçtikten sonra hem eski tip yazar kasalarını hem de EFT-Mobil POS’larını iptal ettirmelerinde yarar bulunmaktadır.

Basit usul

Basit usulde vergiye tabi esnaf sanatkarların ise zaten yazar kasa kullanma mecburiyetleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla basit usule tabi üyelerimizin bu yeni cihazları da kullanma zorunluluğu olmayacaktır.

ZEKERİYA MUTLU / YENİ ASIR

Eski Tip Ödeme Kaydedici Cihazları (Yazar Kasaları) Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlarla Değiştirmek İçin 31 Aralık 2015 Tarihini Beklemeyiniz

Eski Tip Ödeme Kaydedici Cihazları (Yazar Kasaları) Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlarla Değiştirmek İçin 31 Aralık 2015 Tarihini Beklemeyiniz

(36)

3100 Sayılı Ödeme Cihazları Kullanma zorunluluğu getiren Kanunun 69, 70 Sayılı Tebliğleri ve son yayınlanan Vergi Usul Kanunu Tebliği Kapsamında Vergi Mükelleflerinin ödeme kaydedici Cihazlarının en geç 31.12.2015 tarihine kadar Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz (Yazar Kasalar) ile yenilemeleri zorunluluğu getirilmiştir.

Gelir İdaresi yeni nesil ödeme kaydedici cihazlara erişimi sağlayabilmek, mükellefleri kolay denetleyebilmek için anlık ve dönemsel bilgi alabilmek için yeni teknolojilere uyumlu bulunan yeni nesil pos cihazların kademeli olarak kullanımını zorunlu hale getirmiştir.

İlk defa 6.12.1984 tarihinde 3100 sayılı Kanun ile Mükelleflerce Kısaca Yazar Kasa denen ödeme kaydedici cihazların kullanmaları mecburiyeti getirilmiştir.

İlk defa Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Zorunluluğu 11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 69 Nolu Tebliğle hayatımıza girmiş, 6.06.2012 tarih ve 28315 sayılı resmi gazetede yayımlanan 70 Nolu Tebliğ İle Geçiş sürelerinde düzenlemeler yapılmış ve En Son 15.06.2013 tarih ve 28678 sayılı resmi gazetede yayımlanan 426 Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanımı mecburiyetinin başlama tarihleri, değiştirilerek bu gün itibari ile son şeklini almıştır.

YENİ NESİL ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZ NEDİR

Basit/Bilgisayar bağlantılı ve EFT-POS özellikli olmak üzere temelde 2 tür yeni nesil ödeme kaydedici cihaz vardır.

Ayrıca, akaryakıt pompalarına bağlanan, sinema giriş bileti ve yolcu taşıma bileti düzenleyen ödeme kaydedici cihazlar da bu kapsama girmektedir.

Mükellefler Maliye Bakanlığı’nca onaylanan ve Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinin (www.gib.gov.tr) duyurular bölümünde yer alan yetkili ödeme kaydedici cihaz firmalarından h e r h a n g i b i r i i l e i l e t i ş i m e g e ç e r e k c i h a z l a r ı n ı

(37)

alabileceklerdir.

SON DÜZENLEMEYE GÖRE NE ZAMAN ZORUNLULUK BAŞLIYOR

Ödeme Kaydedici Cihaz Üreticileri veya ithalatçıları üretilecekleri veya ithal edecekleri Ödeme kaydedici cihaz modelleri 31/12/2013 tarihine kadar izin verilmişti.

Önceki mevzuata istinaden üretimi veya ithalatı onaylanan ödeme kaydedici cihazları, 31/12/2015 tarihine kadar satılabilecektir. Eski tip ödeme Kaydedici Cihazlar 1.1.2016 tarihinden sonra Yazar Kasa satıcıları eski tip (yazar kasaları) Ödeme Kaydedici Cihazları satamayacaklardır.

Bayilerin ellerinde bulunan bu eski tip yazar kasaları üreticilerine iade etmeleri ya da hurdaya ayırmaları gerekmektedir.

Mükellefler ellerindeki önceki mevzuat hükümlerine tâbi ödeme kaydedici cihazlarını, en geç 01/01/2016 tarihini kadar Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlarla değiştirmeleri gerekmektedir.

.

Eski Tip (Yazar Kasaların) Ödeme Kaydedici Cihazların Mali hafızası 31 Aralık 2015 tarihinden önce dolan Mükellefler, Mali hafızalarını değiştiremeyecekler eski tip Ödeme Kaydedici cihazlarını hurdaya ayıracaklar ve hemen eskisi yerine yeni nesil cihaz kullanmak zorundadırlar.

Faaliyetlerinde 3100 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatına göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükelleflerden, Seyyar EFT-POS Cihazı Kullananlar 01/10/2013 tarihinden itibaren bu cihazlar yerine EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorundadırlar. (VUK 427 Seri nolu Genel Tebliği ile kullanım zorunluluğunun başlama tarihi:

01/EKİM/2013 olarak değiştirilmiştir.)

Faaliyetlerinde Yol kenarı otopark hizmeti veren mükellefler, 01/10/2013 tarihinden itibaren EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorundadırlar. (VUK 427

(38)

Seri Nolu Genel Tebliği ile kullanım zorunluluğunun başlama tarihi: 01/EKİM/2013 olarak değiştirilmiştir.)

YENİ NESİL ÖDME KAYDEDİCİ CİHAZI KİMLER KULLANACAKLAR

3100 Sayılı Kanun ve 213 Sayılı VUK Kanunun 426 Nolu Genel Tebliğine göre; Satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet ifa eden) Vergi Usul Kanununa göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde 3100 Sayılı Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna hükümlerine göre,“Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları”

kullanma zorunluluğu getirilmiştir.

07/08/2014 tarihinden itibaren yeni işe başlayanlar başlama tarihinden itibaren 15 gün içinde yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarını almak ve kullanıma hazır hale getirmek zorundadırlar.

Mükellefler dilerlerse Eski tip Ödeme Kaydedici Cihazlarının değişimini hemen yapabilirler.

Bu cihaz değişimi için Bağlı Olduğu Vergi dairesine yazılı başvuru yapacaklar, alacakları izin yazıları ile birlikte Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazı satın alacaklar. alış faturasının düzenlendiği tarihten (fatura tarihi dahil) itibaren 15 gün içerisinde bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçeyle (alış faturası örneği, cihaz sicil numarası, cihazdan alınan bir fiş örneği de dâhil olmak üzere) gerekli belgeleri eklemek suretiyle bildirerek kayıt ettirecekler ayrıca mükelleflerin kayıt işlemi ile birlikte, kullanmak üzere aldıkları her bir cihaz için ayrı ayrı olmak üzere “Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Levha”yı söz konusu süre içerisinde vergi dairelerinden alarak işyerlerinde devamlı surette görülebilecek bir yere asacaklardır.

426 Nolu VUK Tebliğine göre cihazın alındığı tarih itibariyle

(39)

yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyetinin başlamasına 15 günden daha az bir süresi kalan mükelleflerin, söz konusu 15 günün sonunu beklemeden Alış Faturasının alındığı gün itibari ile yukarıda açıklandığı şekilde cihazlarının kaydını yaptırıp ödeme kaydedici cihazlara ait levhalarını almaları ve kullanmaya başlamaları gerekmektedir.

Ayrıca Toptan ticaretle uğraşan ve faaliyetimde seyyar EFT-POS (banka POS’u) kullananlar yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyetleri yoktur.

Yine Basit usule tâbi mükelleflerin yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma

mecburiyetleri yoktur.

Otel İşletmesi Bünyesinde sadece günlük müşteri listesinde kayıtlı müşterilerine hizmet veren otel işletmecilerinin Yeni Nesil Pos Cihazı Kullanmanıza gerek yoktur. Ancak Otel Günlük müşteri listesinde kayıtlı olmayan ve dışarıdan gelen müşterilere de hizmet vermeniz halinde yeni nesil ÖKC kullanma zorundadır.

Otopark işletmesinde Yol kenarı otoparkınız var ise 01.10.2013 tarihinden itibaren EFT-POS özelliği olan yeni nesil ÖKC kullanacaktı,–Sabit otoparkınızda 01.01.2016 tarihinden itibaren, Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorundadır.

Akaryakıt istasyonlarında akaryakıt satışlarımı pompalara bağlı yazar kasalardan otomatik olarak çıkan ödeme kaydedici cihaz fişleri ile belgelendirmektedir. Bu mükellefler, pompalardan yapılan akaryakıt satışlarıyla ilgili tahsilat için seyyar EFT-POS (banka POS’u) cihazını kullanmaya devam edeceklerdir.

Ancak, akaryakıt harici satışlarda (market, oto yıkama, yağ değişimi vb.) seyyar EFT-POS cihazı kullanılması hâlinde, münhasıran bu satışların belgelendirilmesinde EFT-POS

(40)

özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanılması zorunludur.

Perakende nitelikli mal satışlarının veya hizmet ifalarının bedelinin tahsilinde kullanılan seyyar EFT-POS’larının (mobil banka POS’u) tamamı EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarla değiştirilecektir. İhtiyaç fazlası veya kullanma imkanı bulunulmayan seyyar EFT-POS’larının (mobil banka POS’u) ise iptal edilmesi veya hiçbir şekilde perakende nitelikli satışların bedelinin tahsilinde kullanılmaması gerekir.

Kargo işletmeciliği yapan mükelleflerde dağıtım ve kurye hizmetlerine ilişkin tahsilatlarla ilgili olarak EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanma zorunluluğunuz yoktur.

Serbest muhasebeci mali müşavir, Yeminli Mali Müşavir, Avukat, Doktor gibi Serbest Meslek erbablarının tümünde yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar kullanma zorunluluğu yoktur.

CEZAİ YAPTIRIMLAR

15.06.2013 tarih ve 28678 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 426 Nolu VUK Genel Tebliği’ne göre belirlenen usul ve esaslara uymayan mükellefler ve Ödeme Kaydedici Cihaz üreticileri veya ithalatçıları hakkında 213. Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 355.maddesi göre; 2015 Yılında kullanılacak ceza miktarları;

Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1300 TL

İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 660 TL

Diğer durumlarda 330 TL özel usulsüzlük cezası kesilir.

SONUÇ

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu makalede, yüklenilen KDV listesinin oluşturulmasında bünyeye giren KDV, Amortismana Tabi İktisadi Kıymete (ATİK) ait KDV'nin iade hesabına dâhil edilmesindeki

5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (d) bendi ile KDV Kanununa eklenen geçici 26 ncı maddesinde, "Birleşmiş Milletler (BM) temsilciliği,

Dolayısıyla mal veya hizmet sirkülasyonu olmaksızın döviz cinsinden borç para verilmesi nedeniyle oluşan dövizli cari hesabın, çek veya senedin ortaya çıkardığı

bağışıklama ile ilgili nasıl bir program yürütülüyorsa sağlıkta şiddet olgusu hakkında da benzer sistematikleri içe- ren program yürütülmelidir. Sağlık

Alıcının, hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunanlardan tevkifat uygulayarak temin ettiği mal ya da hizmeti iade hakkı doğuran bir işlemde kullanması ve bu işleme ilişkin

ki dönemlerde mahsuben iadesi talep edilen tutar düşüldükten sonra kalan tutar, iadesi talep edilen tutar düşülmeden önceki devreden vergi tutarı ile

 Satışı yapılan malın tabi olduğu KDV oranından yüksek olması halinde ise promosyon ürünü için yüklenilen KDV’den, satışı yapılan malın tabi olduğu orana

Ancak 459 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği getirilen yeni düzenleme ile birlikte, aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin her biri tevsik haddinin altında kalsa