• Sonuç bulunamadı

25 BÜYÜLÜ FENER MASAL 2. Binbir Gündüz Masalları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "25 BÜYÜLÜ FENER MASAL 2. Binbir Gündüz Masalları"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 | BÜYÜLÜ FENER | MASAL | 2

Binbir Gündüz Masalları

(2)

Binbir Gündüz Masalları

© 2014, Büyülü Fener Yayınları

Kitabın tüm yayın hakları Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.’ne aittir. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni M. Faruk Bayrak Genel Müdür Vedat Bayrak

Yayın Yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu Kapak Tasarımı Begüm Çiçekçi Sayfa Tasarımı Yavuz Karakaş

Büyülü Fener Yayınları, Alfa Yayın Grubu’nun tescilli markasıdır.

ISBN 978-975-252-127-8 1. Basım: Ağustos 2014

Baskı ve Cilt Melisa Matbaacılık

Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa-İstanbul Tel: 0(212) 674 97 23 Faks: 0(212) 674 97 29

Sertifika no: 12088

Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.

Alemdar Mahallesi Ticarethane Sokak No: 15 34110 Fatih-İstanbul Tel: 0(212) 511 53 03 (pbx) Faks: 0(212) 519 33 00

www.alfakitap.com - info@alfakitap.com Sertifika no: 10905

(3)

Osmanlıcadan günümüz Türkçesine aktaran

RECEP KIRIKÇI

(4)
(5)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ 7

BASRALI EBU KASIM 17

RIDVAN ŞAH İLE ŞEHRİSTAN 83

KALAFAT İLE DİLARA 126

ÇİN MELİKESİ İLE ŞEHZADE KALLAF 171 FAZLULLAH’IN HİKÂYESİ 184 ATA MELİK İLE ZELİHA 297 SEYF’ÜL-MÜLÛK’UN BAŞINDAN GEÇENLER 357 MALİK İLE MELİKE ŞİRİN 396

GAMSIZ ŞAH MASALI 420

EBU ALİ SİNA 454

GÜLERYÜZ 479 EBU FARİS’İN BİRİNCİ SEYAHATİ 508 EBU FARİS’İN İKİNCİ SEYAHATİ 557

ÂD ve DÂHİ 590

MANSUR İLE DİLBERNİGÂH 633 MUSUL MELİKİ İLE BAĞDAT TÜCCARI

ABDURRAHMAN VE ZEYNEP 662 GÜZELYÜZ 680 KEŞMİR MELİKESİ FERAHNAZ’IN SONU 707

(6)
(7)

BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI 7

ÖNSÖZ YERİNE

Binbir Gece Masalları, kadınların vefasız ve sadakatsiz olmadık- larını kanıtlamak için anlatılırken, Binbir Gündüz Masalları ise er- keklerin vefasız olabilme olasılığının düşünülmesinin bile yanlışlı- ğını doğrulamak için anlatılmıştır. Masalların kurgusu bu ilk neden üzerine tasarlanmıştır. Gelişmeler iyinin, güzelin, doğrunun ve hak- lının üstün gelmesi doğrultusundadır. Her ikisinde de amaçlanan, toplumun temel yapısında çekirdek konumunda olan ailedeki eşlerin, vefa ve sadakat bağlamında, dirlik ve düzenlerini sürdürebileceklerini anlatmaya yöneliktir.

Binbir Gündüz Masalları, tıpkı Binbir Gece Masalları gibi kültür mirasımız için oldukça tanıdık olmasına karşın; günümüzde Türk- çeyi Latin harfleriyle okuyup yazan insanımız için yabancıdır. Her gecenin bir gündüzü olduğu kesinliğinin yanında, Binbir Gece’nin de bir Binbir Gündüz’ü olmaması doğal karşılanabilir mi?

Hindistan, uygarlıkların başlangıç yeri olarak gösterilirken aynı türden yaklaşımlar masallar için de söz konusudur. Binbir Gece ve Bin- bir Gündüz Masalları işte bu yargıyı doğrular gibidir. Fakat masalla- rın geçtiği yerler açısından bakıldığında, uygarlıkların yoğrulduğu Ortadoğu’nun konumunun ayrıcalığı ve üstünlüğü masallar için de aynı şansı vermektedir.

Binbir Gündüz Masalları’nın çıkış yeri Hindistan olarak gösteril- mesine rağmen, masalların sergilendiği coğrafya Ortadoğu merkezli- dir. Mısır ile Cava adaları arasında çekilecek bir çizgide Bağdat odak noktasıdır. Bu, Binbir Gece Masalları için de böyledir. Kahire, Şam, Keşmir, Kandahar, Kazan, Tataristan, İsfahan, Basra, Musul vb yerle- şim yerleri masalların geçtiği ve kahramanlarının aylar süren seyahat- lerinde dolaştıkları yerlerden sadece birkaçıdır ve anlatılan olayların ağırlık noktası olan yerler görünümündedir.

Binbir Gündüz Masalları, Ferahnaz’ın gördüğü bir düşün gerçekle uyuşmayan bir biçimde yorumlanması; gerçeğin ise bu yorumun dı-

(8)

8 BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI

şında değişik konumlarda olabileceği ve kendisinin bir kısırdöngüye saplanıp kalması, onun bu sabit fikri bırakmasının gerekliliğini ken- disine göstermek zorunluluğu üzerine kaleme alınmıştır.

Binbir Gündüz Masalları iç örgüsü açısından sağlıklı bir mantık yapısına göre temellendirilmiştir. Olayların roman geleneğinde ol- duğu gibi zincirleme bağlantılanması ve art arda sıralanması bir öz- günlük arz etmektedir. On beş masalın çeşitli olaylarla geliştirilerek anlatıldığı Binbir Gündüz’de masallar şu adlar altında işlenmiştir:

Ebu Kasım, Rıdvan Şah, Kalafat, Gamlı Vezir, Seyf’ül-Mülûk, Ma- lik ile Şirin, Gamsız Şah, Ebu Ali Sina, Güzelyüz, Ebu Faris, Âd ile Dâhi, Mansur ile Dilbernigâh, Nasıruddevle ile Zeynep ve son olarak Ferahnaz’ın masalı.

Gördüğü düş üzerine evlenmeyi sürekli erteleyen Ferahnaz anlatı- lan masalların bitiminde önceki sabit düşüncesini bırakmakta, diğer- leri gibi sevgilisine kavuşarak muradına ermektedir.

Masallar, ne kimilerinin ileri sürdüğü gibi bastırılmış istek ve di- leklerin düş biçiminde açığa vurulması veya feminist bir dürtüyle ortaya çıkmasıdır ne de evrensel bir korku bunların konumlarını bi- çimlendirmekte ve yönlendirmektedir. Masallar insanoğlunun iyiyi, güzeli, doğruyu arayışında düştüğü saplantılarının açıkça sergilen- mesi, yanlışlardan arınması ve psikolojik olarak yarınlara hazırlan- masıdır. Ayrıca masallar, insanların olaylara gerçeğin penceresinden bakmalarına ve onun süzgecinden geçirerek sağlıklı bir değerlendir- me yapmalarına da yardımcı olmaktadır.

Binbir Gündüz Masalları da tüm diğer Şark masalları gibi görkem- li bir medeniyetin özgün eserleri arasında yer almaktadır.

Binbir Gündüz Masalları, önce Hintçeden Fransızcaya aktarılmış ve daha sonra Mustafa Hami, Ali Reşit, Ahmet Şükrü ve Said Fehmi beyler tarafından Türkçeye çevrilmiştir (Hicri 1290, Miladi 1874).

Biz bu çeviriyi esas alarak Latin harfleriyle günümüz Türkçesine ak- tarmaya gayret ettik.

Recep Kırıkçı Üsküdar, 2004

(9)

BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI 9

(10)
(11)

BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI 11

“Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer Bir mazi ki rüyasını göreni bile mest eder.”

Geçmiş zamanlarda, Keşmir memleketinin sultanı Turan Bey’in Ferhuz adında bir erkek, Ferahnaz adında da bir kız çocuğu vardı.

Şehzade Ferhuz erdemli nitelikleri olan, bahtı açık bir çocuktu.

Zamanında az bulunur bir kahramandı. Kız kardeşi de bütün gü- zellikleri kendinde toplamış o günlerin afeti, zamanın benzeri bu- lunmaz bir güzeliydi.

Ferahnaz gerçekten dünya güzelliği yanında, son derece de albe- nisi olan bir huri gibiydi. Ona şöyle bir bakanlar hayran olur, büyü- lenirler. Ona ulaşmak, kavuşmak ne mümkün... Sonunda onun aş- kından ya mecnun olur, serseri serseri dolaşırlar veya yatağa düşüp hayattan göç ederlerdi. Ferahnaz sarayından çıkıp bir gönül avcılı- ğı dileğinde bulunsa, yanağının gönül dağlayan cilvesini görmek için, gözler onun dayanılmaz özleminden aydınlansın diye geçeceği yola saf bağlar, tüm memleket halkı selam dururdu. Karşılarına en güzel elbiselerini giymiş ve sultanlık tacını yana eğip atlas çi- çeklere bürünmüş olarak çıkar; etrafında ise birbirinden güzel yüz cariye, bakış oklarına siperlermişçesine onu çepeçevre sarmıştır...

(12)

Bu halde o bir güneş misali görünürdü. Halk, etrafında her ne kadar birbirinden güzel cariyeler bulunsa da, onların ortasında, yıldızlar içinde ışık saçan ay gibi Ferahnaz’a tutkundu. Onun bu halini gören halkın söylediği “Maşallah!” sözü göklerin yücelerine yükselir. Her ne kadar önünde kılıç kuşanmış askerler yürüse de halkın seyretme- sine engel olamazlardı. Bu engel olamayış, zavallı halkın onu daha yakından görüp yaralanmalarına, telef olmalarına neden olurdu. Bu- nun için Ferahnaz ne zaman gönül avına çıkmış olsa halk başlarına gelenden, felaketlerden asla uslanmaz, aksine, o dilberin seyrine feda olmak için yoluna canlarını kurban ederler, kanlarını sel gibi akıtır- lardı. Bundan dolayı da övünürler ve memnun olurlardı.

Ferahnaz’ın babası Turan Bey halkı bu dertten kurtarmak ve kı- zının güzelliğinin getirdiği felaketleri önlemek için onun saraydan çıkışını yasakladı. Ne çare, şimdi durum daha da beter oldu. Halkın bu kez de hasret belasıyla yaralı gönülleri dağlandı.

Ferahnaz’ın güzellik ve cemali, bütün Şark memleketlerine yayıl- mış olduğundan, dillerde şu beyit dolaşırdı:

Onun güzelliğinin hatırlatılmasında kulak titrer, Çünkü bazen kulak, gözden önce âşık olur.

Onun güzelliğinin övgüsünü işiten Şark hükümdarları ona gör- meden âşık olmuşlar. Bunların her biri Ferahnaz’a gönül elçileri göndermişler. Bu durum Keşmir’de gerek hükümet çevrelerinde gerekse halk arasında duyulmuş ve yayılmıştı.

Ferahnaz bir gece, düşünde bir erkek geyiğin tuzağa düştüğü- nü ve bir dişi geyiğin gelip onu kurtardığını, biraz sonra ise dişi geyiğin tuzağa yakalandığını, fakat erkek geyiğin dişi geyiği kur- tarmayarak onu bırakıp gittiğini görür. Bu rüya onu çok kötü etki- ler. Bütün erkeklerden nefret etmesine neden olur. Görmüş olduğu bu rüyadan sonra sürekli rüyada gördüklerini düşünmesi ve hayal etmesi nedeniyle, morali bozulmuş ve şu düşünce kendisinde yer- leşmişti: Kadınlar ince yürekli, merhametli, şefkatli ve eşlerine bağ- lılık içindedirler. Erkekler ise bunun değerini anlamazlar ve ihanet içinde bulunurlar. Bu kendisinde sabit fikir olmuştu. Elçileri gelen

12 BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI

(13)

BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI 13

sultanların birine nikâhlanacağı düşüncesinin ıstırabıyla, erkekler hakkındaki nefretini gizleyerek babasının huzuruna çıkar; kendisi- nin rızası olmadıkça hiç kimseyle nikâhlanmamasını, iki gözünden akan yaşlarla naz ve niyaz ederek binlerce sözle meramını anlatırdı.

Onun bu durumu babasını son derece duygulandırmış ve kalbini yumuşatmıştı. Babası:

– Bak kızım; senin görüş ve düşüncene aykırı, senin rızanı alma- dıkça, sana danışmadıkça bu hususta hiçbir karar almam. Seni de zorlamam. Yeminler ederim ki, Hint padişahlarından, şehzadelerin- den biri de istese, senin onayın ve kabulün olmadıkça seni evlendir- mem diyerek kendisine teminat verdi, ant içti. Verilen bu sözlerden son derece memnun olan Ferahnaz dairesine dönmüştü. Mademki artık söz verildi, iş kendi rızasına bağlandı, bundan böyle her kim istese kabul etmeyerek reddedecek ve geri çevirecekti.

Birkaç gün sonra gelen elçiler, sırayla padişahın huzuruna girerek bağlı oldukları sultanların ululuk ve güçlerini, servet ve varlıkla- rını sena ettiler. Padişahın seçkin kızını istemekle özel olarak gö- revlendirildiklerini arz ettiler. Padişah da, gelenlere her türlü izzet ve ikramda bulundu. Kızının iradesinin kendi elinde olduğunu ve kerimesinin görüş ve düşüncelerinin aksine bir davranış içinde bu- lunmayacağını söyledi. Hatta bu konuda kendisine söz verdiğini de anlattı.

Turan Bey’in kızı hiç kimseyi eşliğe kabul etmeyeceğini uygun bir dille, nezaketle açıkladı. Bunun üzerine görevlerinin gereğini yerine getiremeyen elçiler zorunlu olarak mahcup ve üzgün olarak geri dönmek zorunda kalıyorlardı.

Şah Turan Bey elçilerin üzgün olarak geri gönderilmeleri üzeri- ne, bağlı oldukları devletlerin bu durum karşısında yapılan önerile- rin kabul edilmemesine gücenerek gazaba gelip, zor kullanarak inti- kam almaya kalkışacaklarını düşündü. Ve bunun telaşına kapılarak, dehşetli ve hunhar bir savaşın çıkmasına neden olacak şey için, bü- yük yeminler edildiğini duyup fazlasıyla üzüldü. Derhal Ferahnaz’ın dadısını huzuruna çağırarak, kızının bu durum ve davranışlarından son derece mustarip olduğunu söyledi ve:

(14)

– Acaba kızımın evlenme konusunda nefretinin sebebi nedir diye sual eyleyince dadı cevap olarak:

– Bilmiyorum, şahım. Bu konuda hiçbir bilgim yok.

Yalnız görmüş olduğu bir rüyanın sonucu olabileceğini söyle- yerek Ferahnaz’ın görmüş olduğu düşü kendisine anlattı. Padişah hayretler içinde kalıp:

– Çok ilginç, kızımın düşüncelerine bir rüyanın bu derece nasıl baskı ve etkisi olabiliyor? Şahın ısrarı üzerine dadı rüyayı tekrar özetleyip:

– İşte şahım, bu rüyadan kızınız çok etkilendi. Mana âleminde bütün erkeklerin hainliğine karar verdi. Her nasılsa bir kere gözü ürkmüş olduğundan, erkeklerden tamamen nefret ederek ömrünün sonuna kadar evlenmeye razı olmamasının nedeni bence budur diye anlattı.

Dadının bu sözlerinden şahın büsbütün hayreti artarak böyle bir rüyanın etkisine, kızını bu kadar kederli hale sokan ve endişeye düşüren rüyaya bir anlam veremedi. Bu durumun öncelikle kendisi ve devleti hakkında iç ve dış, çeşitli sakıncaları olduğunu düşündü.

Ayrıca bunun diğer devletlerin zor kullanmalarına neden olacağını da biliyordu.

Turan Bey kızının erkeklere olan güvensizliğini ve duyduğu nefreti değiştirmenin, düzeltmenin yollarının araştırılmasını ve buna bir çare bulunmasının mümkün olabileceğini buyurduğun- da, dadı:

– Şahım, bunun çaresini, cariyeniz bendenize irade buyursanız.

Devletleriniz sayesinde de bunun üstesinden gelirim; ekmek hakkı için, nimetin yüz binde birini yerine getirmiş olmakla ve sultanı- mın bu dertten, benim aracılığımla kurtulmasıyla iftihar ederim dedi.

Şah böyle önemli bir işin çözümünün nasıl mümkün olabilece- ğini sorunca dadı:

– Şahım, bendeniz hisseli, ibretli ve istifade edilir, tuhaf, acayip ve eğlenceli birçok masal bilirim. Bunları anlattığımda hem Fe-

14 BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI

(15)

BİNBİR GÜNDÜZ MASALLARI 15

rahnaz’ı eğlendiririm hem de erkekler hakkında saplandığı yanlış görüşten vazgeçiririm. Erkeklerin hemen hepsi metanetli, sağlam ve dayanıklı yaratılmışlardır. Bu özellikleri kendilerine ait olmak üzere, içlerinden bazıları gayet doğru ve sağlam, ilkelerine ve muhabbetlerine son derece bağlı, akıl almaz şekilde fedakârlıklar gösterdiklerini eserleriyle de kanıtlamışlardır. Bunları masallarla, hikâyelerle anlatarak yavaş yavaş fikirlerini düzeltirim, nefretini gidererek itimadını kazandırırım dedi. Bu konuda dirayet göster- mesiyle Turan Bey hemen kararlaştırıp uygun zamanda uygulama- ya başlamasını ferman eyledi.

Ferahnaz Sultan genellikle yemekten sonra babası şahın yanına giderek orada, hanende ve sazende cariyelerin şarkı ve terennüm- leriyle zaman geçirirdi. Ferahnaz âdeti üzre her sabah hamamda halvete girerdi. Dadı da düşündüğü ve kurduğu masalları anlat- mak için fırsat kollamaktaydı. Ferahnaz’ın bu âdetini değerlendi- rip hemen:

– Sultanım, cariyeniz pek tuhaf ve acayip masallar biliyor. Eğer müsaade buyurursanız anlatayım dedi. Hamam ve gusül esnasında hem vaktiniz sohbetle geçmiş olur, hem de güle güle kırılacağınız gibi, güle güle de yıkanarak eğlenmiş olursunuz. Ferahnaz masal dinlemeye o derece meraklı değilse de, etrafında bulunan nedime- lerin fazla merakları vardı. Ferahnaz onların bu sayede gönüllerini eğlendirmek için masalın bir an önce anlatılmasına heves etmekte olduklarını görünce, derhal masalların anlatılmasına izin verdiğini söyledi.

Dadı da hemen anlatmaya başladı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Binbir Gece Masallarının ana kahramanları, Harun Erreşid, tarihi şahsiyetler, şehzadeler ve Cevder, Ali Baba, Alaeddin, tüccar Eyüp v.s. gibi sıradan insanlardır.

Yapı Kredi bu yayınıyla, büyük bir prestijle sürdürdüğü yayıncılık hayatına yeni bir halka ekleyerek dünya klasikleri arasında yer alan Binbir Gece Masalları’nı bir

tavsiyesj üzerine bir yıl bekler ve periler havuzda yıkanırken küçük kızın elbisesi· ni saklar ve' pe ri kızını. Bi:itün v~ryantlarda peri kızıyla evlenen

Şekil 1’de Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel

Lâfonteıniıı masalları Tercüme eserlerden bu sü­ tunlarda bahsetmemek hu­ susunda önceden verilmiş ka­ rarım

2008 yýlýnda Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatý Bölümü yük- sek lisans programýndan mezun olan Aygün, þu anda Doðuþ Üniversitesi’nde Türkçe okutmaný olarak

Mehmet Tuğrul tarafından hazırlanan Mahmutgazi Köyünde Halk Edebiyatı (1969) adlı eserde de “Bibliyografya” (XI-XII) başlığı altında Türk masalları üzerine

Kendi memleketim olan Erdemli’de yapmış olduğumuz çalışmamızda bulunan metinlerimizin büyük bir kısmını ailemin özellikle annem ve babamın yardımıyla derleme